ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
MAAFFAAYY> Forum Mesajları | | MAAFFAAYY'e ait Toplam 840 Forum Mesajı var
|
|
MAAFFAAYY
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >SİZCE IMPARATOR NERON ROMA YI NEDEN YAKMIS OLABILIR?> 19.Kas.2007 Pzt 17:36:23 | | fiogf49gjkf0d Görelim Bakalım Neden yakmiş? | |
MAAFFAAYY
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Bushido,Hattori Hanzo,Samuray,Kendo> 19.Kas.2007 Pzt 17:27:52 | | fiogf49gjkf0d BUSHİDO:
Bushido, Savaşçının, Rokugan’da yaşamış en büyük general olan Aslan Klanı’nın kurucusu Tek Gözlü Akodo tarafından tanımlanmış ölümsüz davranış kuralları. Bu davranış kuralları tüm samurayların bağlı oldukları ve askeri davranış biçimlerinden Zümrüt İmparatorluktaki kültür gibi hayatın her yönü için temel yapıdır. Erdem ve güvenirliğe önem verir. Tüm bu erdemler bir samurayın onurunu özetler ve davranışları ve hayatındaki seçimlerinde görülebilir.
Bushido Felsefesinin Kuralları şu şekildedir:
Anne babam yok; gökyüzü ve dünya anne babamdır. Evim yok; Tan Tien evimdir. İlahi gücüm yok; dürüstlüğüm ilahi gücümdür. Huysuzluğum yok; uysallığım huysuzluğumdur. Büyü gücüm yok; kişiliğim büyü gücümdür. Ne ölümüm ne de yasamım yok; Um ölüm ve yasamımdır. Bedenim yok; sabırlılık bedenimdir. Gözlerim yok; şimşeğin çakması gözlerimdir. Kulaklarım yok; duyarlılığım kulaklarımdır. Bacaklarım yok; çabukluğum bacaklarımdır. Kanunum yok; kendimi savunmam kanunumdur. Stratejim yok; doğru öldürmem ve yaşamımı doğru vermem stratejimdir. Planım yok; fırsatı değerlendirmem planımdır. Mucizem yok; dürüst kurallarım mucizemdir. Prensiplerim yok; bütün koşullara adapte olmak prensibimdir. Taktiklerim yok; boşluk ve doymuşluğum taktiğimdir. Doğal yeteneğim yok; zekâmı hazır tutmak doğal yeteneğimdir. Arkadaşlarım yok; aklim arkadaşımdır. Düşmanım yok; dikkatsizliğim düşmanımdır. Zırhım yok; yardımseverliğim zırhımdır. Kalem yok; değişmezliğim kalemdir. Kılıcım yok; zekâm kılıcımdır.
HATTORİ HANZO:
Masanari veya Masashige olarak da bilinen, Hattori Yasunaga nın oğlu olan Hattori Hanzo (1541–1596) Japonya nın Ninjalarıyla ünlü İga bölgesinden bir klanın başıydı. Hattorinin kendisinin Ninja eğitimi alıp almadığı hiç kesinleşmedi. Fakat birçok çizgi roman ve mangada hep bir Ninja gibi tanıtıldı. Matsudaira (adı daha sonra Tokugawa olmuştur) klanının bir samurayı olarak doğan Hanzo ki daha sonra savaşta gösterdiği öfke yüzünden Oni no Hanzo (şeytan hanzo) lakabını kazanmıştır, Tokugawa İeyasu ya sadık ve yararlı hizmetlerde bulunmuştur. Lakabı, mızrağın Hanzosu olarak da bilinen diğer bir Tokugawa samuray ı olan Watanabe hanzo ile karıştırılmamasını sağlamıştır.
Ayrıca kendisi Katana Kılıç Üstatları arasındadır ve kendi adıyla bir kılıcı vardır. Öyle ki Katana’nın yerini de almıştır. Kill Bill serisi ile birlikte Japon kültürüne merak duymaya başlayan genç neslin bildiğiniz Katana ya hitap ediş şekli olmuştur.
SAMURAY:
Savaş, Japon kültüründe önemli bir yer işgal eder. Ülkenin önemli klanları birbirleriyle pek çok kez karşı karşıya gelmiştir. Japon topraklarının sadece %20’si tarıma elverişli oluşu, toprak kavgasını doğuruyordu. Toprak savaşları da hem tinsel, hem de fiziksel gelişim ve mücadele yöntemlerini doğurdu. Samuraylar da bu olgular içinde ortaya çıktı. M.Ö. 660 da Ölümsüz Savaşçı adıyla bilinen Jimmu Tenno, bir kabilenin başına geçti. Tenno ve kabilesi Yamato bölgesine yerleştiler. Yamato klanı Asya’ya çeşitli seferler düzenledi. Kore ve Çin’in kültürel zenginliklerinden, teknolojilerinden ve savaş sanatlarından etkilendiler. İmparator Keiko, tarihte "Shogun" ünvanını taşıyan ilk kişi oldu. Bir nevi generallik rütbesi gibi de anlaşılabilecek Shogun ünvanı, Keiko’nun savaş sanatlarında geldiği üst noktayı da belirliyordu. Onun oğlu Prens Yamato da savaş sanatları konusunda çok yetenekliydi. Korkusuz, güçlü, gözü pek bir genç olarak tanındı ve Samuraylık anlayışında bir örnek teşkil etti.
Samuraylar "Bushido" anlayışını temel alıyordu. Bushido, "Savaşçının Yolu" anlamına geliyordu. Bushido felsefesinde korkunun yeri yoktur. Samuray, ölüm korkusunu yenmiş kişidir. Bu, dinginlik kazandırır ve efendiye sadakat sağlardı.
Samurayların iki kılıcı olurdu. Uzun kılıç daito-katana, kısa kılıç shoto-wakizashi’ydi. Samuraylar çoğunlukla kılıçlarına isim (mei) verirler ve onların ruhuna inanırlardı. Çift kılıç taşıma ve kullanmaya daisho denirdi.
Samuray geleneği,1876 yılında İmparator Meiji tarafından ortadan kaldırıldı. Kılıç taşıma kanunlarını değiştiren Meiji, Samuraylığı tarihe karıştırdı. Ancak ve ancak imparatorluk ordusunda bazı rütbeli subaylar tören amaçlı kılıçlar taşırdı. 20 yüzyılda kılıç tekrar serbestleşti ancak askeri kullanım dışında sportif gelişim için kullanılmaya başlandı. 2. Dünya savaşından da hatırlayacağınız gibi tüm rütbeliler, hatta kamikaze pilotları özellikle de kılıçlıydı. Bushi öğretisinde, hece olarak geçen shi ibaresinin aynı zamanda ölüm demek olduğunu hatırlatalım. Yani, bir nevi bushidoka ölüm korkusunu yenmiş kişidir.
Bu dönem öncesinde efendisiz kalan samuraylar, yani roninler zamanla ya isyan ederek öldürüldü ya da kılıçlarıyla seppuku/harakiri yaparak intihar ettiler.
KENDO:
Kendo kelimesi Japonca’da "Kılıç Yolu" anlamına gelmektedir. Japonya da olduğu kadar genel olarak Asya, Avrupa ve Amerika da da en yoğun ilgi gören budo (savaş disiplinleri) dalıdır. Kökenleri samurai sınıfının esas silahı olan Japon kılıcı Katana’nın kullanımına dayanmaktadır.
Modern Kendo, yaklaşık üç asır önce shinai (bambu kılıç)’nin ve bogu (antrenman zırhı)’un Japon savaşçılarının çalışma aracı olmaya başlaması ve geleneksel kılıçla savaş sanatının bu sayede güvenli ve serbest çalışımıyla bugünkü şeklini almıştır.
16. Yüzyıl Feodal Japonya’sında tüm ülke çapındaki iç savaşlar sırasında kılıç teknikleri ölüm kalım pahasına öğrenilmekteydi. Samurai’lar kılıçlarını sanki kollarının doğal bir uzantısıymış gibi benimser, genelde tahta kılıçla çalışırlardı. Bu dönemin sonucunda kılıç kullanımındaki temel yollar “kata” yani kendo’nun esas formları olarak ortaya çıktı. Öğretilerinin tamamen kendine özgü olduğunu öne süren kılıç ustaları tarafından yaklaşık 600 kadar kılıç okulu kurulmuştur. Bunların birçoğu günümüze kadar gelememiştir.
Kendo, fiziksel gücün olduğu kadar zihinsel ve ruhsal gücün de kullanımını ve gelişimini öngörür. Cesaret, hızlı ve sakin karar verme, ekip bilinci gibi yetenekleri, saygılı ve kibar olmak gibi belli davranış kalıplarıyla birlikte çalışanlarına yansıtır. Barındırdığı binlerce senelik geleneği ve kişisel gelişime dayalı olan kendine özgü amaçları, Kendo’nun spor olmak ötesinde farklı bir öğreti olduğunu kanıtlamaktadır. Bu özellikleriyle Kendo, 1911 senesinden beri Judo ile birlikte Japonya genelinde erkek öğrenciler için zorunlu ders haline getirilmiştir. Günümüzde yirmi milyona yakın çalışanıyla Kendo Japonya nın en popüler sanatlarından biri konumundadır. Uluslararası Kendo Federasyonu’na 41 ülke üyedir; düzenledikleri Dünya Şampiyonası üç senede bir, Avrupa Şampiyonası ise iki senede bir yapılmaktadır.
| |
MAAFFAAYY
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Merak Edilenler >ATATÜRK ün tabutunun açıldığı gün> 19.Kas.2007 Pzt 17:17:12 | | fiogf49gjkf0d Kefen sıyrıldı ve...
Özel solüsyonla ıslatılmış pamuk kitlesi kaldırılınca Ata nın yüzü ortaya çıktı. Derisi kahverengi bir hal almış, ama hatları bozulmamıştı.Sanki uyuyordu...
8 Kasım 1953 Pazar gecesi saat 23.00 da Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu nun ev telefonu çaldı. Prof. Mutlu, Ankara Tıp Fakültesi Histoloji ve Ambriyoloji Kürsüsü Başkanı ydı.Patalogdu. Arayan ise Ankara Valisi Kemal Aygün dü... Aygün, "Hocam" dedi, "10 Kasım günü Atamızın naaşını Anıtkabir e taşıyacağız. Bunun için bir komite kurduk. Naaşı geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz. Ancak bozulmadan korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica ediyoruz."Prof. Mutlu önce reddetti. Mutlu, o sırada 40 derece ateşle yatıyordu. Hastalığını gerekçe göstererek bu görevi bir başka meslektaşının yapmasını rica etti.Ancak Vali Aygün ısrarcıydı: "Ben sizi sarar sarmalar götürürüm, bu tarihi bir görev" dedi. Mutlu kabul etti ve 9 Kasım sabahı Etnografya Müzesi ne gitti. Başbakan Adnan Menderes oradaydı. Meclis Başkanı Refik Koraltan ve eski başkan Abdülhalik Renda da...Mutlu, görevden affını istemekle ne büyük hata ettiğini o zaman anladı. Gerçekten tarihi bir tanıklıktı bu... Ata nın gül ağacından tabutu, 4 Kasım günü, geçici kabrinden çıkarılıp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştu. Bir hafta boyunca sırayla öğrenciler, subaylar ve generaller katafalk başında nöbet tutmuştu. Nihayet tabutun açılma günü gelip de komite üyeleri tamam olunca Prof. Kamile Mutlu "Başlayın" talimatını verdi. Bunun üzerine tabutun vidaları söküldü. Tahta tabutun içinde madeni bir sanduka bulunuyordu. Bu sandukada gaz birikmiş olma ihtimali düşünülerek önce bir burgu ile delik açıldı. Gaz ya da koku çıkmadı.Sanduka talaş doluydu. Sandukanın içi, muhafaza solüsyonu ile ıslatılmış tahta talaşı doluydu. Bu talaş, naaşın ayak yönüne doğru toplandı. Talaşın arasında, ağzı kapalı ve içi sıvı dolu bir şişe bulundu. Bu,cesedi muhafaza için kullanılan solüsyondan bir numuneydi. Üzerinde terkibi yazılıydı.Ata nın naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra kahverengi bir muşambayla kaplanmıştı.Sargıları açmaya başladılar. Herkes nefesini tutmuştu. Çünkü, "Naaş çürüyüp bozulmuş, çıkan gazlar tabutu patlatmış, nöbetçi er, kokudan bayılmış" diye bir sürü söylenti geziniyordu. Ve 15 yıl sonra ilk kez Ata nın yüzünü göreceklerdi.Kefenin sargıları aralanınca Prof. Kamile Şevki Mutlu, orada bulunanların yardımıyla katafalka çıktı ve Atatürk ün yüzüne baktı. Ata nın derisi kahverengi bir hal almış, ama yüz hatları bozulmamıştı. Menderes sapsarı olmuştu Prof. Mutlu, gördüğü tabloyu daha sonra şöyle anlatacaktı:"Yüzünü örten ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca Ata nın heykel gibi duran yüzü ile karşılaştım. Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz kapağının üzerine düşmüştü. Atatürk, Dolmabahçe Sarayı ndaki yatağında uyuyor gibiydi." Prof. Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun başına çağırdı. Onlar da tek tek tabutun içine baktılar.En başta Başbakan Adnan Menderes vardı. Koyu renk takım elbisesi içindeki Menderes de yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktı,ürkek bir şekilde aşağı, tabuta doğru baktı. O an ne olduğunu Prof. Kamile Mutlu dan aktaralım: "Menderes çok heyecanlandı.Rengi sapsarı oldu. Bir de baktım ki, müzenin kapısına doğru gidiyor. Atatürk ün yüzüne bakmadı. Tahmin ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadı. En sona Abdülhalik Renda kalmıştı. O da Ata yla karşı karşıya gelir gelmez tabutun yanına yığılıverdi. Salondaki herkes Atatürk ü tek tek gördükten sonra naaş, tekrar solüsyonla ıslatıldı. Ata nın başı pamuklarla örtüldü ve vücudu beyaz kefenle sarıldı. Bu sırada bir komiser,orada görevli adli tıp doçenti Dr. Cahit Özen in yanına yaklaşıp avucunda taşıdığı bir kâğıdı gösterdi ve şöyle dedi:"Bu kâğıdı,Atatürk ün hemşiresi Makbule Hanım gönderdi.Kefenin içine Atatürk ün göğsü üstünekonmasını istiyor."Doç. Özen, kâğıda bir göz attı. Eski Türkçe bir şeyler yazılıydı. "Böyle bir kâğıdı Atatürk kabul etmez. Bize kızar, darılır" dedi.Komiser kâğıdı katlayıp cebine koydu ve uzaklaştı. Bütün işlemler bittikten sonra salonda bulunanlar naaşın iki yanından geçip hep bir ağızdan besmele çektiler ve cesedi yeni tabuta yerleştirdiler. Bu tabut da 15 yıl içinde yattığı büyük gül ağacı tabutun içine konuldu. Üzeri bayrakla örtüldükten sonra kapağı kapatıldı. Ve 10 Kasım sabahı, Ata nın naaşı 15 yıl önce onu Dolmabahçe den Ankara ya taşıyan top arabasına yerleştirilip son durağı olacak Anıtkabir e taşındı. Artık ebediyen orada kalacaktı... Atatürk ün tabutu, Menderes in huzurunda açılmıştı Ata nın 15 yıl Etnografya Müzesi nde bekletilen naaşı,12 askerin omuzları üzerinde oradan alınmış ve 136 asteğmenin çektiği bir top arabası ve matem marşı eşliğinde Anıtkabir e taşınmıştı.Radyodan naklen yayımlanan o görkemli tören, en az 15 yıl önceki kadar hüzünlüdür.Ancak o törenden hemen önce yaşananlar, tarihçilerin pek ilgisini çekmemiştir. Bilindiği gibi, Anıtkabir yapılana dek, Atatürk ün naaşının korunabilmesi için "tahnit" denilen bir işlem yapılmıştı. Gülhane Patolojik Anatomi profesörü Dr. Lütfi Aksu tarafından gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırıngayla özel bir formül enjekte edilmiş ve üzerine formüllerin yapıştırıldığı iki küçük ilaç şişesi, Ata nın koltuk altlarına yerleştirilmişti. Bu işlem sayesinde Ata nın naaşı da -diyelim bugün Lenin in mozolesinde olduğu gibi - öldüğü günkü haliyle korunabilirdi. Ancak İslam dini, ölünün defnini şart koştuğundan,geçici tahnitin bozulması şarttı. Nakilden önce, bu işlem için bir komite kuruldu. O komite,törenden bir gün önce, Başbakan Adnan Menderes in huzurunda Atatürk ün tabutunun açılmasını kararlaştırdı.Tabut açılınca tahnit bozulacak ve ceset çürümeye başlayacaktı.Bir başka deyişle Atatürk ün (mumyalanmış gibi) korunmuş naaşını son görenler, o törene katılanlar olacaktı. Atatürk le ilgili belgesel çalışmaları sırasında o törene katılanların bir kısmıyla konuşmuştuk.Bu yazıda yer alan bilgilerin bir kısmı o tanıklıklara, önemli bir bölümü ise değerli Atatürk araştırmacısı Prof. Dr. Utkan Kocatürk ün, Prof.Dr. Kamile Şevki Mutlu ile yaptığı sohbetten aktardıklarına dayanıyor. Ata nın yarım asır önceki son yolculuğu, sanırım bu ayrıntılarla daha da ilginç bir boyut kazanıyor.
Atatürk ü son görenler anlatıyor:
Yüzünde iki günlük sakal vardı
Osman Ersoy ve Halide İntepe, 10 Kasım 1953 te Etnografya Müzesi nde asistan olarak çalışıyorlardı. O yüzden 50 yıl önceki o töreni ve tabutun içindeki Atatürk ü son kez görme fırsatı buldular. İzlenimlerini şöyle anlattılar: • OSMAN ERSOY: "Sağlığında görmemiştim Atatürk ü... Korkunç heyecanlıydım. Biz çalışanlar, asistanlar, memurlar sıra ile katafalka çıktık. Oldukça sararmış ve küçülmüş bir çehre... 1 - 2 günlük sakalı vardı. Kaşları fevkalade iyi şekilde fark ediliyordu."
Gözleri aralıktı
• HALİDE İNTEPE: "Tabut kapanmadan en son gittim baktım. Başı yana doğru eğikti. Yüzü hiç bozulmamıştı. Azıcık sakalları çıkmıştı. Hani insan hasret giderek ölürse, gözleri aralık kalırmış ya, öyle aralıktı gözleri... Ama bir ölü yüzü yoktu. Uyuyor gibiydi."
| |
MAAFFAAYY
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Merak Edilenler >Atatürk ün Ölüm İlanı....> 19.Kas.2007 Pzt 17:09:09 | | fiogf49gjkf0d Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti nin resmi tebliğidir :
Müdavi ve müşavir tabiplerin neşredilen son raporu, Atatürk ün dünyaya gözlerini kapadığını bildirmektedir.
Bu acı hadiseyle Türk vatanı büyük yapıcısını, Türk milleti ulu şefini, insanlık büyük evladını kaybetti. Milletimize, içimiz yanarak, bu tarife sığmayan acıdan dolayı en derin taziyelerimizi sunarız.
Kederlerimizin tesellisini ancak ve ancak O nun büyük eserine bağlılıkta ve aziz vatanımızın hizmetinde ararız. Şurasını da her şeyden evvel beyan etmeliyiz ki ölmez olan, onun büyük eseri, Cumhuriyet Türkiyesi dir. Hükümetimiz, içinde bulunduğumuz bu mühim anda, bugüne kadar olduğu gibi dikkatle vazife başındadır. Müesses olan nizam ve idame hususunu, büyük Türk milletinin hükümetiyle tek vücut olarak teyit ve temin edeceğine şüphe yoktur.
Teşkilat-ı Esasiye Kanunu nun 33. maddesi mucibince Büyük Millet Meclisi derhal yeni Reisicumhuru intihap edecektir. Türkiye nin en büyük makamına, Teşkilat-ı Esasiye Kanununa göre geçecek zatın etrafında hükümetiyle, şanlı ordusuyla ve bütün kuvvetleriyle Türk Milleti sarsılmaz bir varlık olarak toplanacak ve yükselmesine devam edecektir.
Bugün ayrılığına ağladığımız büyük şefimiz Atatürk, her vakit Türk Milletine güvendi. Eserlerini bu güvenle yaptı. İdamesi esbabını da istikmal ederek güvenle büyük milletimize bıraktı. Ebedi Türk Milleti onun eserlerini ebediyetle yaşatacaktır. Türk gençliği onun kıymetli vediası olan Türkiye Cumhuriyetini daima koruyacak ve onun izinde yürüyecektir.
Kemal Atatürk, Türk ün tarihinde ve gönlünde daima yaşayacaktır | |
MAAFFAAYY
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Kopulası Şeyler >10000 den gerıye sayıyoruz:))> 19.Kas.2007 Pzt 16:55:59 | | fiogf49gjkf0d 5604 | |
MAAFFAAYY
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Kopulası Şeyler >10000 den gerıye sayıyoruz:))> 19.Kas.2007 Pzt 16:54:57 | | fiogf49gjkf0d
YUKARIDADA GORULDUGU GIBI 400. SAYFADA 5764.SAYIDAYKEN GAMZE22S ARKADASIMIZ 5763 YAZMASI GEREKIRKEN 5163 YAZMISTIR YANI 600 SAYI BIRDEN ATLAMISTIR.LUTFEN BIR USTUNUZDEKININ YAZDIGI SAYIYI KONTROL EDEREK KENDI SAYINIZI YAZINIZ OYUNU BOZMA GIBI BUR DUSUNCENIZ OLMASIN OYUNU OYNAYAN INSANLARA SAYGINIZ OLSUN
ŞIMDI DUZELTMEYI YAPIYORUM VE 5763 DEN SONRA YAZILAN MESAJ SAYISI 158 MESAJ BU NEDENLE 5763 DEN 158 DUSUYORUM VE DEVAM ETMEMIZ GEREKEN SAYIYI YAZIYORUM LUTFEN ASAGIDAKI SAYIDAN DEVAM EDINIZ
SAYGILAR
5605 | |
MAAFFAAYY
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >İÇERİ GİRİN VE AKLINIZIN SINIRLARINI ZORLAYIN...> 19.Kas.2007 Pzt 16:41:50 | | fiogf49gjkf0d Rica Ederim Arkadaslar | |
MAAFFAAYY
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >İÇERİ GİRİN VE AKLINIZIN SINIRLARINI ZORLAYIN...> 18.Kas.2007 Pzr 22:56:32 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d FANTASTİK...
| |
MAAFFAAYY
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >YARATICI SANATLAR...> 18.Kas.2007 Pzr 22:29:10 | | fiogf49gjkf0d
| |
MAAFFAAYY
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Makastan Örümcek Yapımı...> 17.Kas.2007 Cmt 16:29:42 | | fiogf49gjkf0d Makaslıkdan cıkmıs bunlar.Deformasyona ugramıslar.
Paylasım ıcın tskler . | |
| |