1- Christ of the Abyss
San Fruttuoso, İtalya
2- Kolmanskop
Namib Çölü
3- Terkedilmiş Dome Evleri
Güneybatı Florida
4- SS Ayrfield Kalıntıları
Homebush Limanı, Avustralya
5- Terkedilmiş Wonderland Eğlence Park outside
Pekin, Çin
6- Gölde Balık Avlama Kulübesi
Almanya
7- Holland Island
Chesapeake Limanı
8- Sneem ve Kenmare arasındaki Kerry Way yürüyüş yolu
İrlanda
9- Pripyat, Ukrayna
10- 15. Yüzyıl Kilisesi
Black Forest, Almanya
11- Kalavantin Durg
Panvel, Hindistan
12- Pegasus Kalıntıları
McMurdo Sound, Antartika
13- Angkor Wat
Kamboçya
14- Maunsell Deniz Kaleleri
İngiltere
15- Bodiam Kalesi
Doğu Sussex, İngiltere
16- Terkedilmiş Metro Deposu
Cincinnati
17- Yat Batığı
Antartica
18- Terkedilmiş Damıtım Evi
Barbados
19- Hafodunos Hall
Llangernyw, Kuzey Galler
20- 1984 Kış Olimpiyatları Kızak Pisti
Sarayevo
21- Caco, İtalya
21- Caco, İtalya
22- Rusya Roket Fabrikası
23- 1866`da Terkedilen Değirmen
Sorrento, İtalya
24- Terkedilmiş Bir Fabrikanın Soğutma Kulesi
25- Bulgar Komünist Parti Evi
26- Terkedilmiş Şehir
Keelung, Tayvan
27- Lawndale Tiyatrosu
Chicago
28- North Brother Adası
New York
29- Terkedilmiş Bıçaklı Değirmen
Fransa
30- El Hotel del Salto
Kolombiya
31- Asuncion, Paraguay
32- Aşk Tüneli
Ukrayna
33- Nara Eğlence Parkı
Japonya |
Muhsin Başkan’ın Cenazesinde Teselli Bulmak
Yavuz Bülent Bâkiler
2009 Türkiye Gazetesi
Muhsin Yazıcıoğlu için cenaze merasimi Ankara’da yapıldı. İstanbul’dan Ankara’ya gidemedim. Merasim İstanbul’da yapılsaydı da o kalabalıklara katılamazdım. Yüreğim büyük acılara artık dayanamıyor.
Ankara’ya gidemedim ama, hem TBMM bahçesinde yapılan merasimi, hem de Kocatepe Camii avlusunda kılınan cenaze namazını TV yayınlarında seyrettim. Gazeteleri dikkatle okudum. Öğrendim ki, TBMM bahçesinde yapılan merasimde, kalabalık bir grup, ilk defa Muhsin Yazıcıoğlu’nun aziz nâaşını tekbirlerle omuzlamış. Bana göre, bu çok, ama çok önemli bir hâdise. 1980 yılında, şair Ahmet Muhib Dranas, vefatından bir kaç ay önce, Yenişehir’de, bir ayak üstü sohbetimizde bana dert yanmıştı. Demişti ki: “Bir Fransız yazarının bizim hakkımızdaki hükmü şöyle: * Türkler, İsviçre Medeni Kanununa göre doğarlar, büyürler, nişanlanır evlenirler, ayrılırlar, miras sahibi olurlar. * Türkler, bir suç işledikleri zaman İtalyan Ceza Hukukuna göre hüküm giyerler veya beraat ederler. * Ticarete atıldıklarında, Fransız Ticaret Hukukundan faydalanırlar. * Öldükleri zaman da İslâm Hukukuna göre defnedilirler.” Dranas demişti ki: “Bu tespit kanıma dokundu! Artık bizim cenaze merasimlerimize bile Batı gelenekleri bulaşmaya başladı. Bazı ünlülerimizin cenazelerini, Şopen’in ölüm marşıyla kaldırıyoruz. Batılılar gibi, cenaze başında nutuk söylüyoruz. Batılılar gibi saygı duruşunda bulunuyoruz. Siyahlara bürünüyoruz. Bir tek istavroz çıkarmamız noksan kaldı. Yakışır mı bunlar bize?“
Yakışmıyor elbette diye cevap vermiştim. Şimdi bir de ölülerimiz için saygı duruşuna geçerken, Batı dünyasından bize, borazan öttürme adeti bulaştı. Bin kere, milyon kere ayıptır. Bütün bunlar, bir aşağılık duygusunun saçmalıklarıdır. Batılıların geleneklerine hiçbir şey demiyorum. Adamları saygıyla karşılıyorum. Ama o geleneklerden bize ne? Hani Atatürk; “Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür!“ demişti? Bizim kültürümüzde var mı ölülerimizin ruhları önünde put gibi durmak, borazan üflemek?
Bir delinin kuyuya attığı bir taşı, kırk akıllı çıkaramıyor. Şimdi bir takım kimseler, benim bu yazdıklarımı okuyunca “laiklik, ilericilik, devrimcilik, çağdaşlık…” tamtamları çalacaklar. Laikliği, ilericiliği, çağdaşlığı borazan öttürmede, Şopen’in ölüm marşını çalmada arayanlara söyleyecek sözümüz yoktur. Çünkü anlayamazlar. Onlar, çağımızın bin yıl gerisinde kalan ham kafalardır.
Biz, ölülerimizi fatihalarla anan, tekbirlerle, tehlillerle omuzlayan bir milletiz. Muhsin Yazıcıoğlu’nun tabutu da, TBMM bahçesinde ilk defa tekbirlerle, tehlillerle kaldırılmış. Ne güzel! Ne güzel! Ne güzel! Biliyorum ki, bundan sonraki cenaze merasimlerinde bundan ders alınmayacaktır. Yine Batı gelenekleri üzerimize çöküp duracaktır. Ama biz de TBMM bahçesinde, bir kerecik bile olsa, bizim bir şehidimizin, bizim geleneklerimize göre kaldırılmasını hatırlayıp teselli bulacağız. Nur içinde yatasın Muhsin Başkan! |