|
artemisssss
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!> 4.Nis.2007 Çar 02:07:25 | |
fiogf49gjkf0d Ben Senden Önce Ölmek İsterim
Ben senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. Iyisi mi,beni yaktırırsın,odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni gorebilesin Fedakarliğimi anlıyorsun vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan Senin yanında kalabilmek için. Ve toz oluyorum yaşıyorum yanında senin. Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin. Ve orada beraber yaşarız külümün içinde külün ta ki bir savruk gelin Yahut vefasız bir torun bizi ordan atana kadar... Ama biz o zamana kadar o kadar karışacağız ki birbirimize, Atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek. Toprağa beraber dalacagız. Ve bir gün yabani bir çiçek bu toprak parçasndan nemlenip filizlenirse Sapında muhakkak iki çiçek açacak : Biri sen biri de ben. Ben daha ölümü düşünmüyorum. Ben daha bir çocuk doğuracağım Hayat taşıyor içimden. Kaynıyor kanım. Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok, ama sen de beraber. Ama ölüm de korkutmuyor beni. Yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini. Ben ölünceye kadar da bu düzelir herhalde. Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde? Içimden bir şey : Belki diyor.
18.02.1945
Nazım Hikmet Ran |
|
artemisssss
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!> 4.Nis.2007 Çar 01:58:23 | |
fiogf49gjkf0d Canım ciğerim sevgili,
Bugün senin doğum günün... ayrı değiliz bilesin... her zamankinden çok, her zamankinden içten yüreğimdesin... sürekli yaşatarak, besleyerek, büyüterek seni... içimi yalayıp geçen hüzün geride mutlu düşler bırakıyor... çünkü tutacağız bir gün hayatın ucundan, yükleneceğiz ne varsa, ne kadar solmuş gül varsa canlandıracağız onu....
Sevgili, yavrum.... hiçbir darbe yıkamadı içimizdeki hayat ağacını... ezemedi... ezemez de... Bugün... yirmiikinci yaşına bastığın gün bilesin ki, önümüzde hiçbir engel duramayacaktır... akıp geçeceğiz, yıkıp gideceğiz çünkü...
Kar var dışarıda, güneş var, insanlar var... İçimizde canlılığını koruyan hayat böceği kıpırdıyor... buzlar çözülüyor, toprak uyanıyor...
Evet... Hayat ve onun bütün unsurları başkaldırıyor... Yeni bir güne, yeni bir güneşe... Sevgiyi yeni baştan kurarak.
Canım sevgili... yirmiiki yaşlım... güzelim... sevgiyle kucaklarım hepinizi... bin defa, yüzbin defa, onmilyon defa merhaba...
Merhaba sevgili!
Evet... hayat durdurulamaz yerine akıyor ve biz bu akıntının içinde bizi bekleyen yarınlara, sardunyalara, hanımeli çiçeklerine, kiraz ağaçlarına varacağız...
Mutlu ol sevgili... Sevin... hayat senindir... bir ırmaktır çünkü o... sonsuza akan bir ırmak...
Öperim... Heyecanımı, hüznümü, acımı anla sevgili... Oğlumu sar ve ona anasının yirmiiki yaşına bastığını anlat. Oğlumuz da yirmiiki yaşında olacak birgün... sen de kırkiki yaşında olacaksın... Ya ben... ben ne olacağım acaba!
Yılmaz Güney
Nerde şimdilerde böyle seven cesur yürekler.Ve nerde erkeğini böylesine bekleyen kadınlar......................................... |
|
artemisssss
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!> 4.Nis.2007 Çar 01:56:22 | |
fiogf49gjkf0d Canım, Sevdiğim, Yüreğim...
Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin... Bu parmaklıklar, bu demir kapılar, bu hava, inan... Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü, Bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır... Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu. Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi. Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim. Damla damla birikiyor insan. Damla damla sevgili... Bir gün akıp gideceğiz hayata... Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin. Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur... Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.
Yılmaz Güney |
|
artemisssss
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!> 4.Nis.2007 Çar 01:55:51 | |
fiogf49gjkf0d Mutlu Olma Şansı
Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili, biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz acısını acımız yaptık çünkü. Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın göz yaşı bile içimizi parçaladı. Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk... Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı. Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili... Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak. Ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım. Yaşamak ne güzeldir be sevgili... Sevinerek, severek, sevilerek, düşünerek... Ve o vaz geçilmez sancılarını duyarak hayatın...
Yılmaz Güney |
|
artemisssss
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!> 4.Nis.2007 Çar 01:55:15 | |
fiogf49gjkf0d Köprü
Sevgili, yetmiyor sevgili sözü tek başına.Karşılamıyor içimi dolduran duyguyu. Oysa ben sevgili derken neler düşünüyorum bilsen. Sonsuz,bir güneş, bir yudum rakı, çiçeğe durmuş ince bir bahar dalı, oğlumun sıcak yanağı, anamın acılı gözleri, babamın tütün kokan eli, evimizde ki kuş, yarının güzel günleri, anlatılması güç binlerce duygu ve SEN... işte sen beni hayata baglayan en güzel köprüsün; köprülerin en güzelisin. sevgilim...güzelim... insanı yaşatan içimizdeki hayat böceğidir. o ölürse hayatımızında tadı biter. o sakın ölmesin, yaşat onu.
selimiye cezaevi
3.8.1972 - Yılmaz Güney |
|
artemisssss
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!> 4.Nis.2007 Çar 01:44:18 | |
fiogf49gjkf0d BAŞKALAŞAN AŞK
Adını anmak güzeldi, dost ağızlarda sana dair cümlelerin ıslatılması... Adını anmak... Yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel avuntularına sırt çevirip senden söz açmak... Biraz gülünç, biraz sitemkar... güzeldi... Adının Türkçedeki yankısı özeldi...
Seninle yoğurt yemek, kendi Kanlıcanlı, Sülalesi Kandilli yoğurtçunun mekanında... Denize amors durup, yüzüne cepheden bakmak güneşli bir mavilikte.... güzeldi..
İpe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak, yüzünde Yüzyıllık bir hasreti gidermek güzeldi...
Güzeldi li geçmiş zamanları düşünüyorum şimdi... Cümlelerimiz öznesiz...Umursayan yok, Kanlıca daki yoğurdu...
ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir aşkın mührüdür artık...
Yılmaz Erdoğan |
|
artemisssss
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!> 4.Nis.2007 Çar 01:36:54 | |
fiogf49gjkf0d SEVEBİLME İHTİMALİ
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam... Ben seninle bir gün Veyselkarani de haşlama yeme ihtimalini sevdim. İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında Ankara da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman özlemeye başladım herkesi... Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra.. Bizim Kemalettin Tuğcu larımız vardı... Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı... Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda, solculuk oynamaya başladık.. Ben doktor oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla... Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu pütürlü duvarlara ve Türk Dil Kurumu na inat bir Türkçeyle... Ağbilerimizden öğrendik, S harfinden orak çekiç figürleri türetmeyi.. Ankara ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu. Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu haber bültenleri. Oysa Ankara da hiç sevişmedim ben. Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim.. Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak.. Ankara ya usul usul kurşun yağıyordu.. Ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri. Oysa hiç kurşun yaram olmadı benim Ve hiç bir mahkeme tutanağında geçmedi adım Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde, ama sen yoktun Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni teneffüs saatlerinde Okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu Ben, senin benimle Tunalı Hilmi Caddesi ne gelebilme ihtimalini seviyordum.
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.
Yaz sıcağı toprağa çekiyor da tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini Sonra otobüs oluyordum, kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum Muş ovasının yalancı maviliğini Otobüs oluyordum bir süre Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının garantisinde Otobüs oluyordum Bir ülkeden bir iç ülkeye Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum. Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin Korkuyordum Sonra iniyordum otobüsten Çarşıdan bizim eve giden, ömrümün en uzun, ömrümün en kısa, ömrümün en çocuk, ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum. Çünkü sonunda annem oluyordum, babam kokuyordum sonunda.. Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam Ben seninle bir gün Van daki bir kahvaltı salonunda Ben seninle sadece bilmek zorunda kalanların bildiği bir yol üstü lokantasında Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan Doğubeyazıt ın herhangi bir toprak damında Ben seninle herhangi bir insan elinin terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim
Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim!
Yılmaz Erdoğan |
|
artemisssss
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!> 4.Nis.2007 Çar 01:28:08 | |
fiogf49gjkf0d Eyvallah sen sağol.Yılmaz Erdoğan ın şiiri ile başlayan bir başlık açtığın için.
|
|
artemisssss
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!> 3.Nis.2007 Sal 22:27:12 | |
fiogf49gjkf0d Bu yol nereye gider Bir kuğunun boynuna dokunurken... Yol bir yere gitmez İçerde Düz saçlara uğrar Ayak üstü bir akşamüstü Her plansız ürperişin sonu Hüsran Ve hüsran Çok sanat müziği bir kelimedir
Yol bîr yere gitmez O bir durma biçimidir Yol yoluyla gidebilir yare Yoldan çıkabilir apansız Ve ömür bitebilir yoldan önce Ama yol bir yere gitmez O bir durma biçimidir
Yaşamak Hızlı bir ölme biçimidir Düşünce ışıktan yavaşsa Erken gidilmeiidir Gerdan sözcüğüne Bir kuyumcuda da rastlayabilirsin Bir kasapta da Kalbin sızlamaz Bir kuzu yüreğini vitrinde görünce
O bir beslenme biçimidir Ama korkarsın Kurdun sevdiği havadan Ayakkabı yaparsın yılandan
Yol bir yere gitmez O bir durma biçimidir Her garantiyi istersin hayattan Oysa ölümle yaşam arası Uzun malum ince bir yol Bir yere gitmez O bir ölme biçimidir
İyi yolculuklar denmez bir gidene Yapılamaz çünkü Çok yolculuk bir seferde Yoku denmez her gidene Herkes o yolun taraftarı olmayabilir Hiçbir sürgün Gittiği yolu sevmez mesela
Yol bir yere gitmez O bir susma biçimidir Soğuk bir taşıtın uğultusunda
Yılmaz Erdoğan
https://www.youtube.com/watch?v=qm_G2s1_4pM |
|
artemisssss
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!> 3.Nis.2007 Sal 22:19:08 | |
fiogf49gjkf0d
Hepsi Bu
Değişen ben değilim Dönüşen savaş Yaşlanmakla ıslanmak aynı şey:
Bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlanmak
Şimdi ölüm bile yetmiyor Acılarımızı tartmaya Dostlar Alıngan bir sahili pinekliyorlar Bir merhabayı bıçaklar gibi artık Selamlaşmalar
Değişen ben değilim Dönüşen savaş
Artık zaman bile yetmiyor Yaşadığımızı sanmaya
Yine de ışıklar bu kenti Güzelmiş gibi gösteriyor Geceleri...
Geceler... Yani Ahmet Haşim in kafiyeleri...
Seni aklıma düşüren Yerçekimi değil Yalancı yıldızlar Öyle uzaksın ki Üflesem soğuyacaksın Sarılsam okyanus
Bir aşka yetecek kadar Ve anımsatacak kadar Sebepsiz bir ölümü, Acılarımız Ve kafiyelerimiz var...
İşte hepsi bu kadar...
Yılmaz Erdoğan |
< =text/> vbrep_register("65842")
|
| |
|