ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
29 Mayıs 2024, Çarşamba 08:58   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  mihrican23> Forum Mesajları
    mihrican23'e ait Toplam 4296 Forum Mesajı var
<<123 45678910111213...100...200...300...400...430>>


mihrican23

mihrican23 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  1.Eyl.2009 Sal 14:50:20

Şarkıların tadı yok
Hayat yüklenmiş hüznü.
Gamlı dertli dizeler,
Mahzun şiirin vezni.

Bir başkalık var havasında
Bu köhne meyhanenin.
Söylerken ağlatıyor Tamara
Gözü yaşlı nağmenin.

Şöyle bir kırık hava söyle
Artık dağılsın keder.
Saat sabahın beşiymiş
Aşığa zaman ne fark eder.

Eleni şarap dağıt
Bu kez hesaplar benden.
Ayılmak istemiyorum
Zaten sarhoşum dünden.

Birkaç kadeh içip de
Kafamı buldurayım.
Rest çekeyim kadere
Zamanı durdurayım.



mihrican23

mihrican23 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  1.Eyl.2009 Sal 14:48:32


Aşk denilen illetin
Temeli ayrılıkmış.
Her gidenini ardından
Ağıtlar yakılırmış.
Şarkılar söylenir efkarlı
Şiirler yazılır sitemkar ve manalı.

Çok dizeler yazdım bende
Gidenlerin ardından
Dönmedi çekip gidenler.
Bendim aşkla ezilen
Hep ben oldum ağlayan.

Şimdi işler tersine döndü.
Ben oldum çekip giden.
Bil ki dönmeyeceğim
İster ardımdan ağıt yak
Ya da gönlünce eğlen.



mihrican23

mihrican23 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  30.Ağu.2009 Pzr 16:20:56

yüreğimin sesi

 

 

 

Seni özlemenin
Ne demek olduğunu sor bana,
Yetmiş iki dilde anlatabilirim
Kitabını yazabilirim sayfalarca.
Yalnızlığın rezilliğini
Kokuşmuşluğunu
Ve çıplaklığını da.
Ama hiç kimse
Kavuşmanın güzelliğini
Sormasın bana / anlatamam.
Ben sana hiç kavuşmadım ki!

Bilmiyorum
Dudakların nasıldır.
Sıcak mı ateş topu kadar,
Yoksa soğuk mu
Buza kesmiş bir bardak su gibi?
Kıvrımlarına,
Kırmızı karanfiller mi tutunmuş,
Küle gizlenmiş kor mu var?
Tenime değdiğinde dudakların
Cemre mi düşer bedenime,
Mızrap değen bir saz teli gibi
Titrer mi yüreğim bilmiyorum.
Ben hiç dudaklarına dokunmadım ki!

Bir kadını sardığında kolların,
Ürkek ceylânlar
Nasıl kurtulur tuzağından?
Dolu yemiş yaprak gibi
Nasıl titrer bir yürek?
Ellerin nasıl okşar bir bedeni,
Goncalar
Nasıl güle döner sıcaklığınla / bilmiyorum.
Hiç sana sarılıp yatmadım ki!

Kısacası:
Tatmadım kavuşmayı / anlatamam.
Ama,
Seni özlemenin kitabını yazabilirim.
Anlatabilirim daldaki kuşa / topraktaki solucana.
Yokluğunda yıllardır
Özlemine dayanmayı öğrendim
Yokluğuna katlanmayı
Aşağılık avunmayı öğrendim nasılsa
Ustası oldum beklemenin
Tükenmek pahasına.


Ama hiç kimse / kavuşmayı,
İki derenin birbirine karışıp
Sarmaş dolaş aktığı yatağın yorgunluğunu
Sormasın bana ,anlatamam.
Çünkü seninle ben,
Ayrı kaynaktan doğmuş
Sularında hasretleri taşıyan
Başka denizlere koşan iki ırmağız.
Birbirimize uzak topraklarda tüketirken yılları
Aynamızda ayrı gökleri yansıtırız.
İşte onun için
İki dere nasıl karışır birbirine
Nasıl sığar iki nehir bir yatağa /bilmiyorum.
Seninle
Hiç aynı yatakta coşmadım ki!

Sen bana /yalnızca
Ve sadece
Kahpe sensizliği sor
Rezil beklemeyi , özlemeyi sor.
Tanrı şahidimdir
Kurda kuşa
Dağa taşa bile anlatabilirim.
Demem o ki uzaktaki yakınım:
Vuslatlara yabancıyım,
Ama,
Seni özlemenin kitabını yazabilirim......



mihrican23

mihrican23 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  30.Ağu.2009 Pzr 16:15:22

Bana sessiz harflerinle konuş sevgilim...

 


 

Bana sessiz harflerinle konuş sevgilim
Bir baharın anlattığı gibi yaşamın başlangıcı
Karın altına gizlenen ölüm gibi, yani kardelen.


Nehirleri taşında insanın ağlaması gibi,
Bir öpüştür zaten en sesli harfi kalbin,
Ve gülümsersin,
Çözülür dili sessizliğin..

Bana sessiz harflerinle konuş sevgilim,
Yıldızların suda dansı, İstanbul

uykuya daldığında
Bir bebeğin anne karnında nefesi,

sen uykuya daldığında


Ademin sonsuz hasreti,

ben uykuya daldığımda,
Tabirini bulamam hiç bir sözlükte halimin,
Ve gülümsersin,
Çözülür dili sessizliğin...

Bana sessiz harflerinle konuş sevgilim.
Yoruluncaya kadar kuşlara anlat

seni nasıl sevdiğimi,


Alfabeden payımıza düşen beş harfle
Yaşayalım kocaman bir dünya olan evde,
Beş harf, beş insan ve beş yıldız

düşsün payımıza,

Ve gülümse,
Son ver bu sessiz yalnızlığıma.

Bana sessiz harflerinle konuş sevgilim.
Hiç susma.



mihrican23

mihrican23 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  30.Ağu.2009 Pzr 16:10:07

Geç kaldın canözüm;

 

 


Geç kaldın canözüm;



Nerelerdeydin bu saate kadar ?

Ben gitmeliyim şimdi senden,

Vaktinde yetişebilmek için bir bilinmeze.

“ Nereye böyle erken, erken “ deme,

Çok bekledim seni; bir nefes daha fazladan kalabilmek için bizde.

“ Bu kadar çabuk mu ? ” deme sakın…

Kovalamaca oynayan akreple yelkovanı hiç suçlama,

Sana su gibi akıp geçen saatlerin

Her dakikasının, her bir saniyesinde bir iğne saplandı benim yüreğime.

Sen kim bilir hangi sevdalarda, hangi pamuk bulutun üzerindeydin

Seni beklerken kum tanelerinden tesbihler yaptığım benim azap saatlerimde.

Yazık, yarım kaldı bir sevda masalı daha.

Hani mutlu sonla biterdi bütün masallar,

Kim kandırdı benim büyümeye direnen çocuk yüreğimi,

Neden öğretmediler AŞKIN tüm edebi kuralları yıkan,

Sonu hüzünle, kavuşamamakla biten gerçek bir masal olduğunu.

Yoksa kavuşamadığımız için mi aşkız seninle ?

Biz !

Ne hoş geliyor kulağa, söylemesi bile başka bir güzel

Birkaç saatliğine olsa da, biz olabilmek nasılda tarifsiz bir duygu.

Ah ! geceleri yastığa başımı sensiz koymak yok mu !

Bir gece istedim, tek bir gece;

Yatağımızda iki yastık olmasına rağmen

Tek bir yastığı paylaşacak kadar sokulup sana

Kokunu duyumsayarak,sıcaklığını tenimde, nefesini yüzümde hissederek uyumak…

Gözümü açtığımda gördüğüm ilk ve en güzel şeyi,

Seni o an içinde yaşayabilmeyi istedim

Gitmeden önce…

Çok geç kaldın canözüm…

Bak işte, yokluğunda yüreğime iğneler saplayıp geçmeye direnen saniyeler

Şimdi yanımdasın ya, tek tek söküyor iğneleri yerlerini kanata kanata

İnanılmaz bir hızla.

Şimdi gitmeliyim ben…

Bir iz bırak demeyeceğim sana

Ey yar !

Yaralarım öyle derin, öyle çok kanıyor ki,

Çok zaman alacak kabuk bağlaması ,

Tam iyileşmeye yüz tutmuşken irinlenecek aniden ve başlayacak tekrar kanamaya,

Tekrar, tekrar… hiç geçmeyecek belki.

Şimdi gidiyorum canözüm erken, erken, geç kalınmışlıklar yüzünden.

Beni bekleyen bir bilinmeyene vaktinde yetişebilmek için,

Bende bıraktığın en derin izinle birlikte…

Sevdamla…

Şimdi gidiyorum erken, erken…



mihrican23

mihrican23 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  30.Ağu.2009 Pzr 16:06:41

 
   Hayata hiç isyan etmeyin.
> Öncelikle şunu kabul edin, hayat adil değil.
> Hiçbirimiz, hiçbir canlı eşit yaratılmadı.
> Başımıza gelenler de eşit değil.
> Önce hayatın adil olmadığını kabul etmelisiniz.
> İşine akıl erdirebildiğiniz bir Tanrı, Tanrı değildir.
> "Guguk Kuşu" filminde Jack Nicholson akıl hastanesinde çok ağır bir
> mermer havuzu kaldırabileceğine dair diğer hastalarla iddiaya girer


> Yüklenir ve havuzu kaldırmaya çalışır, kaldıramaz. Diğer hastalar
> onunla alay ederken bir şey söyler:
> "Ben en azından denedim".
> Siz gerçekten denediniz mi?
> Yoksa pencereden hayatı mı seyrediyorsunuz?
> Hayata Windows 98`den, Sony 72 ekrandan mı bakıyorsunuz?
> Oysa hayat hepimizin avuçlarının içinde,
> Kiminin nasır tutmuş parmaklarında
> Kiminin boyalanmış ellerinde,


> Kiminin gömleğinde ki ter kokusunda ,
> Ama hayat her zaman avuçlarımızın içinde.
> Nasıl istersek, neye karar verirsek hayat orada var.
> Güneş, her sabah yeniden doğuyor,
> Gün, her şafakta nice umutlara gebe şekilde ağarıyor ve siz,
> Eğer isterseniz hayatı bir ucundan yakalama şansına sahipsiniz.
> Yeter ki gülümseyin
> Yeter ki bu gün benim günüm diyerek kalkın yatağınızdan...


> Bu iletiyi içinizdeki çocuktan uzak tutunuz.
> Zira, siz bu iletiyi okuduktan sonra içinizdeki çocuk, özgürlügüne
> kavusmak isteyip basiniza dert açabilir.
> Bu iletiyi yazan ve/veya size gönderen kisiyi, mümkünse kalbinizin
> derinliklerinde bir yerde muhafaza ediniz.
> Bu dünyadaki varliginizin, dostlarinizin var olmasina bagli
oldugunu,
>


> Bazen bir çiçek yada küçük bir tatli sözle bile kirik bir kalp
> tamirinin mümkün oldugunu,
> Özür dilemenin, tesekkür etmenin ve sükretmenin "ERDEM" oldugunu,
> Bu iletiyi yazan ve gönderen kisinin, hiç tanismiyor olsaniz bile
> sizi çok sevdigini,
> ASLA UNUTMAYINIZ.
> Ve Her sabah uyandiginizda
> "BUGÜN YINE ÇOK GÜZELSIN HAYAT HER SEYE RAGMEN..."
> demeyi ihmal etmeyiniz.

                                              

                                               



mihrican23

mihrican23 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  30.Ağu.2009 Pzr 16:05:05

Buzluktaki sevdalar

 


Küçüklüğümüzden beri diretilen, dikte edilen ve hatta böyle bir hareketin güzel olduğunu söyleyen birçok kişi olmuştur.
Anne ve babamız, ardından öğretmenimiz, eğitmenlerimiz, ustamız ve hatta mürşidimiz dikte eder.
Tutumlu olun, israf etmeyin ama ne yazık ki bu sözleri nerde nasıl kullanacağımızı kimse söylemez. İşte bu saklama ve biriktirme olayını abartıp, sevdalarımızı da dondurucularda kumbaralarda saklarız.
Ve hayatımız boyunca bir fincan kahvenin kırk yıllık bir hatıra sahip olduğunu sanırız.
Oysa bir fincan kahve gerektiği zaman içilirse kırk yıl hatırı vardır. Diğer içilen kahveler ücrete ve ikrama tabidir.
Sevdiğini zamanında söylememek, ayrılık nedeni gösterememek daha da beteridir. Sır tutmayı bilemesekte sevgimizi gizlemekte epey usta sayılırız; hele har vurup harman savursak bile sevginin bitmeyeceğini düşünemeyiz.
Paketleyip derin dondurucuda sakladığımız aşkları, o an talan edercesine büyük bir israfla tüketmemiz, sevgimizi söylememiz, paylaşmamız ve herkese yüreğimizden bir parça vermemiz gerekir. `Sevgi tüketilmedikçe bayatlar.`
Paylaştıkça azalmadığını anladığımız sevgi, belli bir süre sonra dondurucudan çıkarttığımızda bedenimizin dayanamayacağı ölçüde sıcak olduğu için işe de yaramaz.
Her yaşa ve her bedene göre farklıdır sevda ama söylemeyiz. Uğruna saatler, günler, geceler, işler eğer varsa da yoksa da hanlar hamamlar ve hayatlar feda edebiliriz ama seni seviyorum demeyiz. Oysa ki şımarık çocuklar kadar şımarık sevgililerde güzeldir.
Ve her daim sevgili kalabilenler...
Tut ki gözlerinin içine bütün sevecenliği, sevgisi ve hayranlığı ile bir kaç dakika bakılsın; beklenmedik bir zaman da yanağında sıcak bir buse konsun...
Ne paha biçilir buna?
Saklamaya değer mi?
Küçük bedenlere, yaralı yaşlı yüreklere, dondurucudan yeni çıkmış genç sevdalar yıkım etkisi yapar.
Sevgide tasarruf ve birikim olmaz
Mecnun gözüyle görebiliyorsan sen de yan leyla için.
Yok eğer dağ delinecekse şirin uğruna, del gitsin.
Baktın ki olmayacak vur bitsin!
Buzlukta sevdalar, yaşanamayan aşkların deposu, yangın gönüllerin molası ve geri dönülemeyen bir yolun son kervan sarayıdır.
Buzlukta sevda, bir nefes ney, bir yudum bade, bir tutam hüzün...
Ve dayanamaz ve sevinemez hiçbir gönül eski sevdayı görmeye, hatırlamaya ve kalan yerden başlamaya. Çünkü zaman pişirdikçe bedeni, çınarlaşan bedenler...
Atasözümüz, söylenecek söz bırakmamış aslında; `düğün senin evinde, gir oyna çık oyna`ya da `ölü senin evinde, gir ağla çık ağla.`
Unutmayalım ki yaptıklarımızdansa, yapamadıklarımızdan fazla pişmanlık duyarız.

Kahkahalar,yeni heyecanlar,bebekler,düğünler,eğlenceler
ve tatlı süprizler olsun...

Tatlılar olsun kazandibi,tarçınlı kurabiyeler,elmalı kekler
şekerli kahveler...
Görüşmek için telefonlaşmalar olsun...
Buluşmalar olsun,Kavuşmalar olsun...
Kayıplar,depremler,afetler olmasın Kırgınlıklar , anlaşmazlıklar
ayrılıklar , yalanlar olmasın...
" BİZ " olsun , " BEN " olmasın...
Mutluluk parayla ,eğlence zoraki olmasın veee bir kere
söylensin yeter olsun.
En önemlisi SEVGİ Olsun...
...aşk olsun...
daha noolsun...



mihrican23

mihrican23 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  30.Ağu.2009 Pzr 16:02:27
 

 

  

 

 

 

 

 

Gönderdiğin ıslanmış mektubu aldım.

Kelimeler dağılmıştı

harfler birbirine girmişti. Islanmıştı kâğıt seninle ağlamıştı.

 Kelimelerin ıslak ve yağmur tadındaydı.

Virgülden sonra süzülecek noktanın ardından düşecek gibiydi...

 

 


Ya ağlarken yazmıştın mektubu,

Ya da yazarken ağlatmıştı harfler.

Ama tutmak isterdim gözyaşını akmasın diye

Ya da tutunmak gözyaşına ve birlikte düşmek yanağından boşluğa.

Boşluğun ardında yokluk var ve damla damla senden uzaklaşmak.

Senin yanağından kopan bir damla olmanın ötesinde senden kopmak var...

 

 


Dayanır mı sandın buna yürek.

Bir damla yaş mıdır sadece yanağından süzülen

Yüreğinin bütün ateşini taşımaz mı sandın o gözyaşı.

Ve ona tutunmaya kalkan beni ateşlere yakmazmı sandın.

Gözlerinin renginde akar sanırdım gözyaşını ve tadı deniz tadında.

Bilirsin denizleri ne kadar sevdiğimi ama nedenini de bugün öğren istersen...

 

 


Denizleri sevişimin tek sebebi bana yüreğini getiriyor oluşudur.

Yüreğin gibi sonsuzluğu çağırıyor oluşu.

Deniz sen varsın diye denizdir.

Seni hatırlattığı için sevgilidir...

 

 


Gözyaşını ne tutabildim ne dokunabildim ne de tadabildim.

Bir damla gözyaşı böyle mi yakarmış, bildim ve yandım.

Ama senden ayrı kalmamak adına boşluğa düşmemek adına

yanmaya razı olup; yanağındayken tutmak isterdim yine de o gözyaşını...

 

 


Ve şimdi susmak istiyorum çünkü içim acıyor.

Sade içim değil ruhumda acıyor.

Eline bir gonca gülü alıpta saatlerce ağlayan insanlar görmüştüm.

Ve onlara belki de gülmüştüm.

Bir selam geldi diye sevgiliden saatlerce çocuklar gibi sevinenler görmüş gülmüştüm; deli bunlar diye...

Gülünen şey; başa gelen şey olurmuş bildim şimdi...

 

 


Ne acılar yaşamış direnmiştim.

Ne fırtınalar görmüş yıkılmamıştım.

Yıllarca yaşamış yaşlanmamıştım.

Ne yangınlardan geçmiş yanmamıştım

Yansamda külümden güller yetiştirmesini bilmiştim.

Bir damla gözyaşına yenik düştüm işte...

 

 


Şimdi fırtınalar terletir acılar haz verir hep.

Hep içimin bir yerinde bu durumdan zevk alır daha fazlasını isterim.

"Aşk" denilen şey; belki de bunun adıdır bilmiyorum.

Bir balık denizi nasıl tarif etsin ki hem.

Artık denizlerin tadını boğazıma kaçan sularından biliyorum.

 Birde gözyaşının tadını bilmek istiyordum denizlere ne kadar benziyor diye...

 

 


Ama gel görki tutamadım ki tadabileyim.

Tutunamadım ki arınayım.

Bir fırtınadan özgebir yangından daha yanıkbir çığlıktan

daha acıymış bir damla gözyaşı.

Ve ben şimdi acılara ve yıllara yenik düşmedim de; bir damla

gözyaşına yenik düştüm.

Gel... gel de gör beni...

 

 


Cümlenin sonuna koyduğun o noktaya uzun uzun bir daha

baktım.

Yağmurdan sonrasına benzer, bir toprak kokusu kapladı her yanı.

Ama sen duyamayacaktın bu kokuyu; çünkü gözyaşından

yangınlar çıkarmak telaşındaydın.

Ve o yangınlarla birlikte yüreğimi yakmak çabasındaydın.

Şimdi bekle bir gün gözyaşı şişelerini alıp yollara düşersem.

 Elimide gönlüm gibi ateşe dayanabilir hale getirirsem bekle işte

o zaman geleceğim...



mihrican23

mihrican23 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  29.Ağu.2009 Cmt 13:45:16

 



mihrican23

mihrican23 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  29.Ağu.2009 Cmt 13:40:41

kırıldım aşka ama onun haberi yok

 

 

 

 

Biliyorum konuşacak birşeyimiz kalmadı, paylaşacak hiç bir şeyimiz yok.
Yine de yüreğimden gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum,
seninle konuşuyorum... Bugün sana olan kırgınlığımı rafa kaldırdım,
sevgimi aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum... Cümlelerimi kısalttım,
kelimelerim buruk, gülüşlerim istenmeyen dudaklarımda...

Bir ihtimal gelişine sığındığımı farkettiysem de, engel olamadım gurursuz
ama umutlu hasretine... Bugün gönlümü hoş tutmak istiyorum,
imkansız olan her rüyaya inanasım geliyor... Bir çocuk gibi
isteklerimi bastıramıyorum... Çalmayan telefonuma elim gidiyor,
sana halen bende olduğunu ısrarla yazmaya çalışıyorum... Bende olan seni,
hiç kırmadım, değiştirmedim ve hep korudum desem de, sendeki benin
nasıl olduğunu, gülüp gülmediğini anlamsız bir sıkıntıyla merak ediyorum...

İçimdeki güzelliğine inanıp inanmamanı artık umursamıyorum!
Üşüyorum, bu üşüme yalnızlığımdan geliyor ve sarıyor her tarafımı...
Tutunabileceğim hiçbir güzellik yok, hatırlamaktan usanmayacağım
anılarım dışında... Isınabilmek için onlara sarılıyorum...
Anlamsız ve cevapsız sorular hınzırca sırıtıyor, ben görmemeye
çalışıyorum... Düşler uzak gibi görünüyordu ama yakındı...

Belki de görmeyi istemek gerekiyordu... Gözlerini aç desem kapatacaksın
ama kapatma gözlerini! Kendime bir demet papatya aldım ama bakmadım
falıma... Gözlerimi gelişlere verdim, gözlerimdeki hüzün bile seni özlemiş
itiraf etti sonunda... Düşüncelerim gururlu, hayallerim ve sevdam değil...
Gelseydin, kendimi unutup sana koşacaktım, susturacaktım içimdeki isyanı,
kavgaların ortasında bir güneş gibi doğup ısıtacaktım yüreğini,
sevinçten ağlayacaktım bu defa, mutluyken hemen sarhoş olmuşum gibi,
dokunacaktım, sarılacaktım. Ama gelmedin, gelemezdin belki de gelmeye de
hiç niyetin yoktu aslında... Kendimi kandırdığımı anladığımda ağlıyordum...

Eskiden kimi şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu düşünürken, şimdi
ayrılığın ardından çalınan her şarkı umutsuzluğumu ve sevgimi anlatıyormuş
gibi geliyor... Sevdiğim ne çok şarkı varmış, bunu senin gidişin gösterdi bana...
Her şarkıda sen varsın, her yerde, her gördüğüm insanda, denizde,
gecede, uykumda... Nasıl beceriyorsun her yerde olabilmeyi...
Bu bir marifetse eğer, neden benim yanımda degilsin ki?
Gözyaşlarım asilliğini yitiriyor ve yenik düşüyorum sevdana...
Gittin! Belki de hiç gelmemiştin ben, geldiğini sandım... Ayak uyduramadım
yorgunluğuna... Dudaklarına düşlerindeki öpüşü konduramadım...

Kimi zaman bir çocuk oldum gülüşlerinde şımaran, kimi zaman bir kadın;
dokunuşlarında kendini bulan... Ama! En çok da imkânsızın oldum...
Her gelişimde bir kez daha gönderdiğin oldum... İnanamadığın, Yenemediğin,
üzerinden atlayamadığın korkuların oldum... Ağladığın, bağırdığın ya da
sustuğun isyanın oldum, sessizce boşalan gözyaşların, birikmişliğin oldum...
Yüreğindeki kadın ben olmak isterken yüreğine sığınan ve tozlanacak olan
bir anı oldum... Haketmediklerin, artık yeter dediklerin ve herşeyin olmak isterken
belki de hiçbir şeyin oldum... Söylesene ben gerçekten senin neyin oldum?
Sesin hep uzakları çağırıyordu, ben üstüme alındım, sana geldim...
Bilseydim, bana ait olmayan bir seslenişi sahiplenir miydim?

Şimdi bir mevsimlik aşk kaldı avuçlarımda sadece bir mevsim yaşanan
ama bir ömür gibi gelen aşk... Kalbime henüz söyleyemedim gittiğini,
öğrenirse onun da acı çekmesinden korkuyorum... Seni halen
benimle biliyor ve seviyor ama ben kalbime ilk defa yalan söylüyorum...
Gittin! Sevdamın yokluğuna alışabilirim belki ama sesinin uzak yolların
sonunda olması acıtıyor içimi... Suskunluğun en büyük silahındı,
suskunluğunla vurdun beni asıl acı olan, canımı acıtan unutulmak...

Söylesene unutulmak kime yakışıyor?
Unutan sen olsan da sana bile yakışmıyor ...

Merak etme, üstüne giydirmedim bu duyguyu, unutulmayan olmak
sende daha güzel duruyor... Görüyorsun işte, aşk`a ve sana ihanet etmiyorum
benim kırgınlığım aşk`a... Sen üstüne alındın...

<<123 45678910111213...100...200...300...400...430>>