ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

"sevgilim terk mi etti? olsun, buzdolabım var. " diye düşünür bazısı. sarılır biricik dostuna, açar ona içini derdini anlatır, açar onun içini kalbindeki boşluğu midesini doldurarak kapatmaya çalışır. oysaki bilmez ki derin dondurucu kalbin, muz muzun, şeftali şeftalinin yerini tutmaz.yer, şişirir kendini, ta ki karşı cins ona karşı ilgisini kaybedip kalbini kırmaya tenezzül etmeyene kadar... sonra, ya yaralar sarılır, ya da mazoşistlik ağır basar, ilgiye maruz kalmamak tak eder, durumdan yine memnun kalınmaz, değişime gitmek ister bünye.

bu üzüntü durumunun üzerine tekrar karşılaşılan buzdolabına “git be, bir de seninle mi uğraşacağım” serzenişiyle yaklaşılır(bazısı ayrılma anında bu yola doğrudan sapar). yüzüne bakılmaz, düşman bellenir, diyete girilir. zayıflanır, ya da iradesizlik ağır basar şişman kalınır. her durumda, buzdolabı soğuk kanlılığını kaybetmez, duruşundan taviz vermez. böylesine sarsılmaz bir konumda olması, sizi hesap dahilindekiler dışında hayal kırıklığına uğratmaması onu vazgeçilmez kılar. sevgili gelir, sevgili geçer, buzdolabı hep sabittir.

not: ayrılma anlarında buzdolabıyla ilişkileri değişmeyen, cinsiyete göre metroseksüel, ya da " gisele bündchen modeli kadın" olarak adlandırabileceğimiz kişiler bu genellemelere dahil değillerdir.

-sevgilimden ayrıldım bana yardım et, dialog kur benle. lütfen.
-dialog denmez...
-hı?
-dialog denmez, diyalog diyeceksin. ohoo seninle işimiz var.
-hay...

-sence ne yapmalıyım?
-en alt gözde ilaç kutusu var.ordan en ağır uyku ilacını al, kutuyu eline boşalt..
sonra suyu al ve iç
-glup...
-yalnız bunlardan önce bi zahmet elektrik faturasını bankada otomatik ödemeye ayarlarsan..hayiiirrr!!!!dur.
-ıhhh..

- gitti o gitti.....anlıyor musun?
- tııııırrrrrrrrrr
- herşeyi sildi attı bir anda
- tıırrrrrrrrrrrr
- ne yaparım ben şimdi söyle bana ne yaparım? hüngür
- tırrrrrrrrrrrr
- bir ara unutturma da beko servisi çağırayım bi sesler geliyor senden
- tırrrrrrrrrrrr

- canım ya.... bak sen de benim gibi buz kesmişsin... ehihü... tir tir titriyorsun... sen de benim kadar çok mu üzüldün? hebeelübbea... aspirin verim mi?

- şemsi koş! oğlan yine kafayı yedi...
- eşoleşşek! geldim hanım!....

-buzdolabi bana kari bul lan allahsiz!
-once aramaya inanmalisin

-aman canııım, hüsamettin beni terkettiyse nolmuş, benim buzdolabım var. hemdee buz dolabımda kart dor dondurmam var, feci amerikan özentisi bi hatunum nasılsa, terkedilmiş 30 yaşına gelen ally mcbeal misali koltuğumda oturur dondurmamı yerim.
*buzluk açılır*
*buzluk kendi kendine kapanır*
-you shall not pass!! o dondurmada kaç kalori var biliyo musun sen hamiyet? direkt kalçana gitsin mi istiyosun?? sonra selülit olucak mayo giyemicem diye bıdı bıdı yapıcaksın.. fesupanallah..
-ama ama ama sen konuşuyosun?!
-konuşuyorum tabi.. delirdin çünkü salak!
-ha iyi o zaman. şimdi ben dondurma yemiyim mi?
-yeme.
-peki, uyku ilaçları nerdeydi?
-ha şöyle, yola gel.. bak soldaki çekmecede işte, ama ılık suyla iç. boğazın ağrımasın.
-olur canım. elveda.
-ha aklıma gelmişken,bir de intihar mektubu yazıp üstüme tutturuver de, hüsamettinin adı geçen bişey böle, şerefsizi alsınlar içeri sorguya, hapis mapis.
-sen varya çok kral bi buzdolabısın....!

- sen de onun gibi soğuksun. ama koruyucusun da.
- ben mi?
- evet ya sen...
- benim derin dondurucum var. orda saklayabilirsin de istediğin yiyecekleri.
- ya aşkımı, hislerimi? onları da saklayabilir miyim orda?
bu diyalogdan sonra buzdolabının tüm buzları erir...

sevme biçimlerinin en kederli, lakin en haysiyetli olanlarındandır. kaç aşk bilirim ki söylenmediği için yıllarca yaşar. dile döküldüğünde eriyeceğini bilen, akıllı aşklardır bunlar. karşı tarafın bilmeden yaptığı bir jest, bir davranış, bir el hareketi ya da konuşurken dudakların aldığı alakasız bir biçimle başlar, yıllar içinde hayalgücünün tozlarıyla beslenerek serpilir, devam eder. söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir. budur.

bu durumun ya$anmasi icin gizli kalmasi gerekmez duygularin.lakin duygular aciklandiktan, her$ey aciga ciktiktan sonra alinan hayira ragmen insan uzaktan sevmek eylemini pek tabi icra edebilir.bunun sebebi hayirin ki$iyi tatmin etmemesi, ya da sevmeyi unutturacak kadar cok hayir denmemisidir.

bazen aşık olunan kişi 3. kişidir.
yani bir ilişki zaten yaşanmaktadır.
işte o zaman 3. kişiyi böyle bir üçleme sokmanın yakışı kalmaz.
zaten gerçekten seviyorsanız onu da böyle bir sorunun içine sokmazsınız.
kendi acınızı kendi kendinize yaşarsınız.
işte o zaman uzaktan seviyorsunuz demektir.
yani vahim durumdasınızdır.

bagirip bagrip sesini bi turlu duyuramamak. yirtinmak kendini paralamak. belkide hickirmadan avaz avaz aglamak, hap$ururken gozlerini acik tutmaya cali$mak, cirkin bi istanbul kisinda yada acitan bi kars ayazinda "hava ne de guzel" taklidi yapmak. ama olmuyor haliyle sevilmiyor koklamadan ve dokunmadan, konu$madan olmuyor.. kendini aciz hissettiginde gozlerine bakmadan olmuyor. icten ice sovduruyor ve kusturuncaya kadar ictiriyor

onun adının harflerine tek tek mektup yazmaktır, budur.

onun cismine, varligina, hayatindaki mutluluk ve uzuntulerine, icindeki kalbine onun yakinindakilerin isteyip de yapamadigi yogunlukta dokunabilmek, verebilecegi tek sevgisini belki de hic paylasamayacagi bir ruha tamamiyle teslim edebilmek.

bu tip erkekler genelde kendiyle pek derdi olmadigi icin baskasina da dert olmazlar. konusurken insana dertlerinin anlamsizligini hatirlatarak ferahlatirlar. genelde omuz baslari aglamak icin ideal olup bunlardan sevgili olabilecek olanlari da mevcuttur.

erkeklerin büyük bir çoğunluğu..lakin bu noktada asıl önemli olan verilen huzuru alacak kişinin cinsiyeti olmakta.karşıdaki kişinin kız olması durumunda çok düşük bir ihtimalle gerçekleşen bu hadise erkekler tarafından arkadaş tanımına giren bütün diğer erkeklerin olabildiği bir şey haline gelmektedir.doğasında huzursuzluk yatan kadın denen varlıkların en azından hatırı sayılır bir yüzdesi (ki bu çoğunluk sadece ve sadece benim tanıdığım insanlar sample ından alınmıştır ve bu yüzden ne kadar kesin bir yargıdır tartışılır) zar zor huzur verebilir ki huzur alsın

sevilesi yenilesi erkek türü. böyle yumuşacık kalpleriyle sarar sizi, sever böyle destek olur. lafta bırakmaz hiçbir şeyi. boşa konuşmaz kafanız rahattır o yüzden. yanınızdayken de zaten artık bulutların üstünde bir yerde yerinizi almışsınızdır.

varliği yeten erkektir. kadin tarafindan yaratilmasina, biçimlendirilmesine gerek yoktur. olduğu gibi kabul edebildiysen senindir. hem istenilen yere çekilebilen erkek zaman kaybi olur kadin için. kadinliğiyla değil insanliğiyla değerlendirdiği kadinlarda hoş gördüğü davranişlari sizde görüp takdir ediyorsa eğer onun olmakta sakinca yoktur. örneğin kadinin tek başinaliğini, gücünü ve amiyane tabirle lafini geçirebilmesini nimetten sayiyorsa yarin bir gün kadin masaya yumruğunu vurup ona laf geçirmeye çaliştiğinda bunu negatif yön olarak algilamazsa huzur veren erkeğin huzursuz edilmesi için hiçbir sebep yoktur. seni pamuklara sarmalar sararim, sakinma tatli dillerini erkek güzelim diyerek sevilmelidir.

yada "baba" dan baska hic bir erkegin dahil olmayacagi tamlamadir...

yaninda olmasi yeten erkek. herhangi bir zaman ve yerde, susup otursa bile sadece varligini bilmenin yettigi, konusurken cumleleri ikinci kere dusunme ihtiyaci hissetmedigin, bulduguna inanamadigin erkek. sana bunlari hissettirmek icin caba sarfetmeyen, oldugu gibi kabul ettigin ve degismesini asla istemedigin erkek. ve tabii ki de gittiginde tarifsiz acilar yasatan erkek.. huzuru kaybetmenin acisi.

var mı o kadar mükemmeli? murathan mungan ın şu notunu maalesef ki hatırlatmak isterim:
unutma hakiki erkek, yuzlerce erkekten meydana gelir.
> zaten bir zaman sonra, yuzlerce erkegin sana verdigini, bir
> erkekten beklemeyecek kadar olgunlasmis olacaksin sen de...
> bir kadinin aradigi o bir tek erkek, her zaman icin hayali
> bir varliktir. hic olmamistir.... her erkekte, aradigin
> erkegin yanlizca bir parcasini bulursun. gercek bir kadin
> icin, gercek bir erkek, allah gibidir, her yerdedir ve hicbir
> yerdedir. ask da budur zaten! baska bir sey degil.
> aramaktan vazgec demiyorum, bulmaktan vazgec...
> m.mungan

ogul: anne yemekte ne var?
anne: dur oglum, su kaleyi de aliyim, yeni asker cikariyorum.
ogul: ama anne aciktim ya!
anne: iyi peki save edeyim geliyorum.

bir süredir sevgilisi olan oğul kız arkdaşının kendince en güzel resmini annesine gösterir;

- anne bak bu pırıl,
-hmmm, gözlüğümü getir bakıım
- nasıl sence?
-..........
-e anne nasıl dedim?
-...vasat işte
- neeeeeeeeee, sen zaten hep böylesin vdvvdvdvdvdvdıdıdıdıd..

-naber anne yemekte ne var?
-hede hödö var oğlum
-offf... yine hiç sevmediğim yemekleri yapmışsın
-sus! aç olan herşeyi yer seninle uğraşamam git o dışardaki pis yemekleri ye alışmışsın sen onlara

(anne dağınık olan oğlun odasını temizlemiştir...)
-anne dün gece masamın üstüne bi kutu koymuştum nerde o ?
-ne kutusu oğlum ben karışmadım hiç odana
-anne sen bugün temizlemedinmi burayı
-temizledimde kutu falan görmedim oğlum nebileyim

-off... hep aynı şeyi yapıosun anne ya!
-dur oğlum bi çöp kutusuna bakayım belki atmışımdır

-alo .nabersin anne, ne var ne yok?..
-hmm..iyiyim oglum..tamam..hadi..
-ne tamamı ya 2 konuş be..
-oolum, arkadaşlar var kağıt oynuyoz, sıra bana geldi ..hadi sıkı giyin sen..öptüm..
-(sıkı giyin ne alaka şimdi ????) ii..öptüm..

 aloo, naber anne?
- iyilik. akşam yemeğe gelecek misin?
- yok dışardayım, zaten geç gelirim.
- iyi erken gel.
- anne geç gelirim demek için aradım zaten.
- olsun sen yine erken gel.

anne: bu gece de burada mı kalacaksın?
evlat: bilmiyorum
anne: bir şey mi var?
evlat: bilmiyorum, korku geldi öyle.
anne: neden korkuyorsun?
evlat nebiliyim ya
anne: hırsızdan mı korkuyorsun?
evlat:yok
anne: cinden periden mi korkuyorsun?
evlat:yok be saçmalama
anne:eee bir şey kalmadı ki?
evlat:yok, şeyden korkuyorum....
anne:bak yavrum, bence biraz kaderci olmak lazım, olacak bir şey varsa buralara gelip kaçamassın bundan.
evlat: ok anne ne yemek var var ben bi şeyler yiyeyim de gideyim.
anne: sen bilirsin de korkacak bi şey yok yani

anne: çocuklar hadi okey oynayalım, hadi hadi
saryade: anne çok yorulduk yaa, oynamayalım bugün.
anne: tühhh, kötü evlat, ben seni bugünler için mi yetiştirdim. elalemin çocukları çatır çatır oynuyorlar anneleriyle.
saryadenin eşi: puhahahaa anne bizi kumara teşvik ettiğin gibi bir de oynamadığımız için kötü evlat mı oluyoruz.
anne: sen sus, hep sen böyle yaptın bu kızı. eskiden kağıttan, okeyden kalkmazdı. okula giderken iki deste kağıt taşırdı, şimdi yüzüne bakmıyor
ekip yarılır. neyse efendim mecburen oynanır. saat 01.00e gelmekteyken anne hala hiç açamamış, tüm paralarını kaybetmiştir.
anne: tüüüh, kumarbazlar sizi, işiniz gücünüz yok sürekli oynuyosunuz di mi. bu kadar tecrübeyle yenemem tabi sizi
saryade: ya anne karar ver, oynamak mı iyi bu naneyi oynamamak mı?
anne: sus cevap verme, kumarbaz seni.. haaa bu arada yarın erken gelin, daha erken başlayalım oynamaya, olmuyo böyle
zuhahahaaaa, ekip yerlerdedir..

-nidaaaaaaaa!...!!! bu sabunu daha yeni koymuştum kızım ben..kim bitirdi???
+ben anne
-ay bu evde iş bitmio wallahi..naptın kızım el sabununu bööle!!??
+yedim annecim..(muhahaha)
-hönk..????

anne grange ın "siyah kan" kitabını bitirdikten sonra okumak için yeni bir kitap ister.
jm- anne bak bunu okuyabilirsin, aynı adamın kitabı
anne- amannn kurtlar vadisi değil mi bu! (kitap kurtlar imparatorluğu dur bu arada)
jm- hıııı!?

 anne-kızım bak bunu senin için aldım hadi bir dene olacak mı?
şaşkın-sonra denesem.
anne-yav bi dene olmazsa gidip değiştirisin hadi hadi çıkar şu kazağını da bir giy.
şaşkın-(şimdi s.çtım) öf ben beğenmedim bunu, hem bu bana olmaz.
anne-ne mızmızlık ettin iki saattir vallahi zorla giydireceğim ben şimdi.
şaşkın-tamam ama arkanı dön ben utanırım.
anne- aman tamam.
ben kazağı çıkardığım anda ;
anne- bu nee!!!!!!!
şaşkın- ne ne?
anne- kolunda ki?
şaşkın- anne hani arkanı dönmüştün?
anne-niye mızmızlandığın çıktı ortaya bu ne şimdi?
şaşkın-?
anne-cevap versene sana diyorum.
şaşkın-ay ben de birşey oldu sandım bişey değil o geçici kınayla yapıldı.
anne-geçecek mi şimdi bu?
şaşkın-aa anne kızına güvenmiyormusun?
anne-yok kızım öyle demek istemedim, aman iyi ne halin varsa gör.
aradan yıllar geçer bir yaz günü şaşkının annesi gelmiştir istanbula
enne-ee kızım yeniden mi yaptırdın bunu hala duruyor?
şaşkın-evet desenini çok sevdim.
anne- gerçekten mi?
şaşkın-of tamam anne ya söyleyecem dayanamıyorum artık bu gerçek dövme.
anne-önceki de gerçek miydi?

palamut yapılmaktadır.KIZ heyecanlanır.
kız:anne ben palamudu çok seviyorum.
anne:...
kız:anneee palamut bize gelsin mi ben onu çook seviyorum..
anne:..
kız:anne beni sallamıyo musun?
anne:palamut senin babandı yavrum..
kız:?

anneyle tv izleniyordur. anne sorar:
-müftüna değil mi o?
-kimmm?
-ali müftüna!
-hah haaa! ali müfit gürtuna anne!
-çok uzun öyle. anladın işte!

 insan hazır olduğunda yaşar; acele etme...
- haklısın...
- ama ailemize göre bir kız bul. nihayetinde aileler evleniyor çünkü...
- hadi ya... istersen sana ikinci bir koca bulalım...
- ...

(kız yedi yaşında hayatı sorgularken)

-anne, içimden bir ses senin aslında benim annem olmadığını söylüyor
-o içindeki sese söyle çenesini kapatmazsa ağzına sıçarım
-peki söylerim

ekşi sözlüğe tesekkurlerr