ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
| | |
|
HurremSuItaan
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 11.Eki.2006 Çar 02:28:40 İSTANBUL U DİNLİYORUM GÖZLERİM KAPALI... |
| fiogf49gjkf0d İSTANBUL U DİNLİYORUM GÖZLERİM KAPALI...
İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geçiyor kaldırımdan; Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Bir şey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı; İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum; Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul u dinliyorum. Orhan Veli Kanık.
Flash dinlemek için; BURADAN! | |
bulutbabyface
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 20.Eki.2006 Cum 22:08:31 |
| fiogf49gjkf0d
HurremSuItaan :
İSTANBUL U DİNLİYORUM GÖZLERİM KAPALI...
İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geçiyor kaldırımdan; Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Bir şey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı; İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum; Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul u dinliyorum. Orhan Veli Kanık.
Flash dinlemek için; BURADAN! |
|
|
| |
Harwest
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 31.Eki.2006 Sal 09:38:56 |
| fiogf49gjkf0d
|
|
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim; O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale. İstanbul benim canım; Vatanım da vatanım... İstanbul, İstanbul... Tarihin gözleri var, surlarda delik delik; Servi, endamlı servi, ahirete perdelik... Bulutta şaha kalkmış Fatih`ten kalma kır at; Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat... Şahadet parmağıdır göğe doğru minare; Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?.. Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet; Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet... O manayı bul da bul! İlle İstanbul`da bul! İstanbul, İstanbul... Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği; Çamlıca`da, yerdedir göklerin derinliği. Oynak sular yalının alt katına misafir; Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir. Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar, Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar... Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi? Cumbalı odalarda inletir "Katibim"i... Kadını keskin bıçak, Taze kan gibi sıcak. İstanbul, İstanbul... Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler... Eyüp öksüz, Kadıkoy süslü, Moda kurumlu, Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu. Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından. Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar; Güleni şoyle dursun, ağlayanı bahtiyar... Gecesi sünbül kokan Türkçesi bülbül kokan, İstanbul, İstanbul…
Necip Fazıl Kısakürek
|
| |
| |
| | |
Harwest
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 31.Eki.2006 Sal 09:41:18 |
| fiogf49gjkf0d
|
|
İstanbul’da, Boğaziçi’nde, Bir garip Orhan Veli’yim; Veli’nin oğluyum, Tarifsiz kederler içinde. Urumelihisarı’na oturmuşum Oturmuş da bir türkü tutturmuşum: “İstanbul’un mermer taşları; Başıma da konuyor, konuyor aman, martı kuşları; Gözlerimden boşanıyor hicran yaşları; Edalı’m, Senin yüzünden bu halım.” “İstanbul’un orta yeri sinema; Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama; El konuşur, sevişirmiş, bana ne? Sevdalı’m, Boynuna vebalim!” İstanbul’da, Boğaziçi’ndeyim. Bir fakir Orhan Veli; Veli’nin oğlu, Tarifsiz kederler içindeyim.
Orhan Veli Kanık
| | |
Harwest
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 31.Eki.2006 Sal 09:43:15 |
| fiogf49gjkf0d
|
|
Önce hikayeni, sonra şanlı tarihini okudum Sonra türkülerini dinleyip, şiirlerini okudum Daha sonra kendini görüp, ta içine sokuldum Gözlerimle görüp, ellerimle bizzat dokundum
Seni hakkıyla anlatamam diye yıllarca kaçındım Fakat bu kadar da ekmeğini yiyip, suyunu içtim Vefasız dersin diye, birkaç kelam edeyim dedim Ama, anlatmaya ne kelam, ne kalem bulabildim
Sende hayat ne kadar zor olsa da caziben yeter Senin güzelliğinden ayrılmak, ölümden de beter Senin şiirlerini değil, destanını yazmak isterdim Onu ecdadımız yazmış, bende yaşatmak isterim
O dil beste cazibeliğini görür, lâkin anlatamam Çünkü seni anlatan lal ü güher lehçeni bilemem Ben de senin cazipliğine kapılan bir Mecnun’um Sana âşık olanlardan ne ilk, ne de sonuncuyum
İlkin surundan gedik açıp, sonra da dışarıya taştın Anadolu`dan gelenlere yedi tepende mesken açtın Sonra da sayısız insana, Halil İbrahim sofrası açtın Altın olan o taşın toprağından da bereketler saçtın
Ne hoşgörülüsün ki her çeşit kulu bünyene alırsın Ne kutsalsın ki içinde çeşitli mabetleri barındırırsın Öyle vefalısın ki nice vefasızları içinde barındırırsın Öyle şanlısın ki tarihini altın harflerle yazdırtmışsın
Yeşille mavi içinde gizlenmiş, bir nazar boncuğusun Allah seni kem nazarlardan, sonsuza kadar korusun Anneler seni fetheden misali yeni Fatih’ler doğursun İnşaallah, bu şan ve şerefle ebedi milletimin olursun
Öncekiler gibi ben de birkaç günlüğüne misafirindim Misafirliğim bitti bitecek, ama daha sana doyamadım Sevgini yüreğime koydum, fakat kendini koyamadım Çünkü seni içime değil, tarih sayfasına sığdıramadım
Bunca verdiğin nimetler ve gösterdiğin güzellik yeter Çok şey istemem, dünya ve ahret mekanım ol yeter Ben seni içime sığdıramadım, sen beni içine al yeter Sen, kendini ne de çok sevdirdin, gönlümde ol yeter
Bayram Tunca
| | |
janselii
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 31.Eki.2006 Sal 10:05:14 |
| fiogf49gjkf0d İstanbul
Benden öncede sana aşık olanlar vardı Benden sonrada oldular.
Ne aşklar yaşandı sende, Ne aşklar son buldu yine sende. Hiçbir güzel senin kadar sevdiremedi kendini, Hiçbir sevgili unutturamadı seni. Rüzgarın birbaşka eser akşamlarında Sonbahar bir başka sarıdır yapraklarında Yedi tepen gelinlik giyer kışlarında Çiçekler erken açar erik ağaçlarında Yazı yaşayamaz olsamda kıyılarında Sen benim ilk ve son aşkımsın İSTANBUL.
Ender ŞAHİN | |
alesta83
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 31.Eki.2006 Sal 10:08:46 |
| fiogf49gjkf0d İstanbul Ağrısı
kanatları parça parça bu ağustos geceleri yıldızlar kaynarken şangır şungur ayaklarımın dibine dökülen sen eğer yine İstanbul san yine kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyüteceğim
pancak pancak şiirler tüküreceğim demek yine ben limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler yahudi sokaklarını aydınlatan telaviv şarkıları mavi asfaltlara çökmüş diz bağlıyor eğer sen yine İstanbul san kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan sirkeci garı nda tren çığlıklaıiyle bıçaklanıp intihar dumanlari içindeki haydarpaşa dan anadolu üstlerine bakıp bakıp ağlayan sen eğer yine İstanbul san aldanmıyorsam yakaları karanfilli ibneler eğer beni aldatmıyorsa kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar yine senin emrindeyim utanmasam gozlerimi damla damla kadehime damlatarak kendimi yani şu bildigim attila ilhan i zehirleyebilirim
sonbahar karanlıkları tuttu tutacak tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor imtihan çığlıkları yükseliyor üniversite den tophane iskelesi nde diesel kamyonları sarhoş direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şoförler uykusuz dalgalanıyor
ulan İstanbul sen misin senin ellerin mi bu eller ulan bu gemiler senin gemilerin mi minarelerini kürdan gibi dişlerinin arasında liman liman götüren ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor antenlerinden neden peki İstanbul ya ben ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu abbas ya benim kahrım ya senin ağrın ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın çaresiz zehirle kusan çılgın bir yılan gibi burgu burgu içime boşalttığın o senin ağrın o senin
eğer sen yine İstanbul san yanılmıyorsam koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim sicilyalı balıkçılara marsilyalı dok işçilerine satır satır okumak istediğim sen eğer yine İstanbul san eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim
ulan yine sen kazandın İstanbul sen kazandın ben yenildim kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar yine emrindeyim ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam hiç bir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa yanılmıyorsam sen eğer yine İstanbul san senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir
ulan bunu sen de bilirsin İstanbul kaç kere yazdım kimbilir kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken 1949 eylül ünde birader mirc ve ben sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık sana taptık ulan unuttun mu sana taptık
ATTİLA İLHAN | |
Bengline
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 4.Kas.2006 Cmt 17:16:57 |
| fiogf49gjkf0d
İSTANBUL BENİ DİNLİYOR GÖZLERİ KAPALI
İstanbul beni dinliyor gözleri kapalı.önce hafif bir rüzgar oldum yavaş yavaş saclarım tel tel savrulurken üzerimden .Uzaklara da çok uzaklara sevgiliye haykırışlarımda acı bir isyanımla dinle beni istanbul.
Dinle beni istanbul gözlerin kapalı,Birr kadın degil bir kadeh degil bir şarkı degil bir yanlızlıktır iniltilerimdeki sebep. Suçluysa sadece dost oldugum geceler.
Dinle beni istanbul ben bendegilim artık ,Ben sendede degilim artık ben güvercin kadar masum papatyalar kadar anlamlı olamam artık ..
Dinle beni istanbul ,Ne senin sahildeki dalgaların nede.floryadaki romantik akşamların hele o Ulustaki ortamların beni cezbetmiyor artık.
Dinle suclu istenbul .Ben sevemiyorum artık .Ben çiçekleri eziyorum artık ,Seni sevemiyorum bile istanbul .SUSUYORUM İSTANBUL ŞİMDİ BENİM GÖZLERİM KAPALI.
Bengline | |
| | |
| |