fiogf49gjkf0d Bebek kokusunda kalan iki gönüle....
Ayrı iki şehrin insanıydı onlar ama bildik isimlerdi Bir kadın ve bir erkek Yabancı... ama bildik öykülerdendi
Hiç görmedi adam kadını, Kadınsa zaten habersizdi Bilindiğinden. Uzaktılar ama bilmedikleri kadar yakınlardı.
Altıyol da gri bir dikiz aynasında Kavuştu gözleri Sözler düştü bir anda Saçılmış iğneler misali Laf yarışıydı Bir kadın ve bir erkek, iki deli Büyümemiş iki çocuk misali Sürtüştüler yol boyu İki kıta arasında asma köprüde Unuttular büyüdüklerini
Yollar uzun Yollar kapalı Ufuk açık Yürekler açık Bir de sessiz şahit vardı ki...şaşkın!
Tozlu rampanın şık pastanesinde Limonatanın serinliğinde soluklandı kadın Önde iki adam, hesap ödeme savaşında Küçük yanları ne kadar saklı kalmış aslında... Kim almış, kim götürmüş, kim yemiş
sahi çikolatalı pastayı
Ihlamurların altına bırakıldı araba Merdivenler çıkıldı Kapı açıldı Gözlerinde baharı saklayan bir kadın açtı kapıyı Çekilen dalgalar gibi gülümsedi, pırıl pırıl ve dingin
Kadınla adam hala yabancı Ordan burdan isimler dolandı dile Küçüklü büyüklü kahkahalar Masa üstünde çizildi çizgiler İnce bardaktaki çay yudumlanırken
Sonra beyazlar içinde Unutulan bir koku getirdi bahar gözlü kadın Ellerinde kavradığı küçücük bir beden Bebek şaşkın Çocuğu kapma telaşıyla kalktı adamla kadın
Hasretti, hayaldi... Unuttu her şeyi. Bütün kiri pası gitti dünyanın Bebeğin saçlarını soluklayana kadar Kim kimle ne konuşuyordu, kim kime
bakıyordu, umursamadan!
Sonra adam geldi, Belli ki o da çok hayalleri sıkıştırmış göğsünde Usulca aldı kadının kollarından Hasretlerini çekti, Boğazında kaldı bir kaç solukluk kokusu,
buruklukla sustu.
Uzaktan seyretti Derinlere daldı resmetti Bir ninni söyledi içinden Doğmamış çocuklara ya da doğuramadığı çocuğuna Bezden bebeği geldi aklına, annelik yaptığı
Bebek gülüşte Bebek adamın ellerinde. Dayanamadı kadın, Alıp yatırdı koltuğun üstüne Küçük gözlerinde, iki büyük surat şaşkınlığı
Gıdıkladı bebeği kadın Adam güldürmeye çalıştı Minik ayaklarını öptü,parmaklarıyla oynadı Adam da dokundu ince tenine İki yabancı küçük bedenin avuçlarında
dokundu birbirine
Kimdi yabancı? İsimler mi? şehirler miydi bilmedik? Oysa bir bebeği ortak sevip, Hayallerine saracak kadar tanıdıktı ikisi de Kim kimin yüreğinde soluklandı bilmedi
Geri çekildiler Bebek ortada tekme tekme Cinsiyeti önemsizdi o an Hayallerdekiydi ya yaşanan Renkleri dökülmemiş resimdi
Belki bir daha söylenmeyecek türküler çalındı Uyudu bebek Yumdu gözlerini kadın, kolları boş Bebeğin başı hala göğsünde sanki, kokusunda sarhoş Konuşuyordu bahar gözlü, sessiz şahit ve yabancı
Akşam yemeğinde geçti zamanın yarısı Leziz gecenin sonunda çaldı veda çanları Telefon telefon üstüne Gitmeliydi kadın Aklı kalacaktı, akılda kalacacaktı belki de.
Gecenin koyu kahvesini yud umlarken Tüm yaşananları çekiyordu kokusunda Bir fincan kahve bitimi kadardı süresi Kalktı, kalktılar...bebek uykuda Hayaller dört duvarda kaldı. Üç kişiydiler arabada Ama üç yabancı değillerdi artık Ne olduğuna şaşkın bir kadın Ne olduğunun bilincinde bir adam Dile geldi, dilsiz şahit.
Kadın uğurlamak için, indiler centilmence Öylesine yoğundu ki gece, Yabancı kolllar sarılırken ay öylesi parlaktı ki Bir umut daha astı ince elleriyle geceye Başı hala omuzundaydı adamın.
işte böyle başladı hikaye... Sonu mu! ! ! Yollar aldı adamı Kadını buruk hayaller Ama bir bebek avucunda kaldı iki gönül
Dedim ya bildik öykülerdendi Sonu yazılmamış... ama adam dedi Kızım olsun istiyorum...başka hiç bir şey değil.
Kadının dilinde sabah sessizliğinde bir şarkı Ağlarsan kıyamam kıyamam ki küçüğüm Gözlerine bakıp da sana yalan diyemem Söylesene diyorsun söylemek zor küçüğüm Başkası var gönlümde sana yalan diyemem Deyip de çektin gittin
Şarkının finalinde belki de adam hala yollarda... Unutmak kolay mı kolay mı küçüğüm Ayrılık ölümden beter be küçügüm Kızımız olacaktı gittin küçüğüm Kızımsız yollardayım
Doğmamış kızın D e r i n adına Günün kutlu olsun yabancı(m)
Ayrı iki şehrin insanıydı onlar Hiç görmedi adam kadını, Altıyol da gri bir dikiz aynasında Bir kadın ve bir erkek, iki deli Yollar uzun...
Tozlu rampanın şık pastanesinde Ihlamurların altına bırakıldı araba. Kadınla adam hala yabancı Sonra beyazlar içinde Hasretti, hayaldi...
Sonra adam geldi, Uzaktan seyretti Bebek gülüşte Gıdıkladı bebeği kadın Kimdi yabancı? Geri çekildiler...
Belki bir daha söylenmeyecek türküler çalındı Akşam yemeğinde geçti zamanın yarısı Gecenin koyu kahvesini yudumlarken Üç kişiydiler arabada Kadın uğurlamak için, indiler centilmence işte böyle başladı hikaye...
Dedim ya bildik öykülerdendi. Kadının dilinde sabah sessizliğinde bir şarkı Şarkının finalinde belki de adam hala yollarda...
Sahi olabilir miydi k ı z l a r ı...! ! !
|