"`Ağrı kesici asla kullanmayın, ağrıyı geçirmek mümkün değil, yasaktır, günahtır. Aldığınız ağrı kesiciler ile ağrılar geçmiyor, o bölgede ağrı bloke oluyor. Siz eninde sonunda, ama bu dünyada ama kabirde o ağrıyı çekeceksiniz. ``` Ağrı ile vücut bağışıklık sistemine bilgi veriyor, sinyal gönderiyor. Bu bölgede sorun var diyor. ``` Mesela kimyasal maddeler bu bölgede toplandı, bir şeyler yap diyor. Ama siz ağrı kesici alınca bağışıklık sistemine bu bilgi gitmiyor, önünü tıkıyorsunuz ve vücut tedavisine başlayamıyor. Her hastalığa çare var. ``` Ancak egzama, sedef, vitiligo, alaca, uyuz gibi deri hastalıklarını dışarıdan tedavi etmeye çalışmayın. Bu hastalıkları vücudun savunma sistemi kendini iç hastalıklardan korumak için yapar. Siz ilaçlarla derideki bu hastalıkları iyileştireyim derken vücudu savunmasız bırakıyorsunuz. Vücut egzama ile içerde bir hastalık oluşmaması için bir şeyleri dışarı atmaya çalışıyor, siz ilaçlar ile bu yolu tıkıyorsunuz. Kendi kendinize zulüm ediyorsunuz.
Araştırma hastaneleri, insanlar üzerinde yeni nesil ilaçları (nano teknoloji ile üretilenler) deniyorlar, insanları kobay olarak kullanıyorlar. Türkiye’ye yeni nesil ilaçlar geldi. Grip aşısı ve Hepatit B aşıları nano teknoji ile üretilmiş çiplerdir. Bunları kesinlikle olmayın, bu çipleri vücudunuza sokmayın. Amerika’da 1999 yılında aşı yasaklandı. Büyük bir skandal oldu. Otistik çocukların sayısında % 60 artış oldu. Halk ayaklandı, araştırmalarda buna aşıların sebep olduğu anlaşıldı. Ve aşılar yasaklandı. O aşılar Türkiye’ye yollandı. Şimdi Türkiye’de çocuklar hiperaktif, otistik doğuyor.
`Aidin SALih"
İNSAnoğlunun son yıllarda yaptığı en büyük acizlik HAZıra konmak. SAĞlıklı yaşam adına gereken tüm besinlerin ayağımıza kadar getirilmesinden o kadar hoşnutuz ki, tüketim esnasında dahi her aşamasına müdahele edilmiş olmasına rağmen önümüze geleni büyük bi mutlulukla midemize indirmeyi becerebiliyoruz. LAStiksi yapısı yada lezzeti çokta umrumuzda DEğil üstelik. SAyılı yüzlerce hastalığın çözümü yediklerimizde değil ama yediğimiz şeylerin bizi ciddi anlamda olumsuz etkilediğide bi gerçek. TIp, son bir kaç yüz yıldır bilimsel gelişmeler etkisiyle farklı bir hale geldi. bu farklılaşmaya ilerleme diyebilir miyiz, ondan ciddi anlamda şüphe edilebilir, çünkü olay; bugün bir çoğumuzun anladığı şekliyle, "yediğime içtiğime dikkat etmeden yaşarım, hasta olunca hap yutup iyileşirim" değil. LEblebi gibi ilaç yutmak yerine iyi ve sağlıklı bir yaşam biçimi sürdürmek önemli olan.
ÖNcelikle bilimin teoriye yaklaşım şeklini öğrenmek gerek. bir teori, aksi ortaya konana kadar teoridir, teori olarak kalır. aksi ortaya konmadığı sürece o teori doğru da olabilir, yanlış da. ALternatf tıp ironi mi yoksa gerçekmi diye düşünsekte az çok bilimsel araştırma yapmış biri bu anlatılanların ironiden ibaret olduğuyla alakalı kelime dizinini bir araya getirme cüretinde bulunamaz. Nİhayetinde NObel ödüllü japon bilim ADamı Yoshinori Ohsumi araştırmış ve oruç tutmanın kanserin yayılmasını büyük ölçüde yavaşlattığını ortaya koymuş.
NOt. BUgün Bİlim adı altında insanlara yutturulmaya çalışılan düzene itaat etmeyen toplulukları "AŞı karşıtı " veya "İLim bilim karşıtı" olarak adlandırmak, YAnlış uygulanan tedavilerle sonlandırılmış hayatlar gerçeğini YOk (!) saymakla eşdeğerdir.
|