ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
28 Mart 2024, Perşembe 23:20   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  manolya41> Forum Mesajları
    manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
<<1...100...200...300...400...490491492493494495496497498499500 501502503504505506507508509510...600...700...800...900...983>>


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >KURBAN VE KATLİAM>
  4.Ara.2008 Per 14:41:28
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Okuduklarınızı anlamakta  neden zorluk çektiğinizi anlayamadım  doğrusu  konu açık ve net



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >KURBAN VE KATLİAM>
  4.Ara.2008 Per 14:11:09
fiogf49gjkf0d

İnsan-ım-sı nın ihtiyaçları sınır tanımıyor. Bu ihtiyaçlarına karşılık her türlü katliamı mubah/sakıncasız görebiliyor. Kurban, insanımsının katliam tutkusunun bir yansıması olarak karşımıza çıkarken, toplumsal ve doğa açısından da büyük yaralar açmaktadır.
Kurban kesme çok eskilere dayanmaktadır. Kuran’da kurbanın hikâyesi şöyle anlatılmaktadır:
“İşte bir ona (İbrahim’e) uslu bir oğlan müjdesini verdik. (Çocuk doğup büyüdü) Çocuk kendisiyle birlikte çalışma çağına erişince, (babası):’Oğulcuğum! Düşümde seni kesiyor olduğumu gördüm. Bir düşün, ne dersin?’ dedi. (Oğlan da) ‘Baba! Sana duyurulanı yap. O zaman Tanrı dilerse, beni sabredenlerden bulursun!’ diye karşılık verdi. İkisi de boyun eğince, ve (babası) onu alnı üzerine yatırınca, biz seslendik ona: ‘Ey İbrahim! Düşünü doğruca yerine getirdin. Biz iyi davrananları böyle ödüllendiririz.!’ Apaçık bir denemeydi bu kuşkusuz. Biz kurtulmalık (fidye) olarak ona büyük bir kurbanlık verdik.” (Saffat:101-107)

Bu hikâye diğer dinlerden Kuran’a geçmiş bir hikâyedir. Orhan HANÇERLİOĞLU Kurbanın, dua, yasalara saygı, erdem, bayram, efsaneler ve kendinden geçiş hali en ilkel totemizmden çok gelişmiş dinlere kadar bütün dinlerin ortak teması olduğunu söylüyor ve ilk kurban kesme ve dua etme yerlerinin de mezarlıkların olduğunu ekliyor.
Bu durumda karşımıza üç öğe çıkıyor. Ölüm, sahip olma (mülkiyet, hükmetme) ve sürüleşme. Kurban, bu üç öğenin sonucudur diyebiliriz ve bu maddeleri de kendi aralarında dallara ayırtabiliriz.
İnsanımsının evrimleşememiş beyni onu çaresizliğe, düşünememeye itmektedir. Bunu bir kusur sayarsak, bu kusur insanımsının değil doğanın bir kusurudur. Daha doğrusu yaşanılması gereken bir süreçtir bu.
İnsanımsının çaresizliği onu bir güce yönlendiriyor. Bu güç ölümün veya sahip olamamanın (tatminsizliğin sonu) korkusu karşısında sığındığı bir sığınaktır. Bu sığınak da, düşünemeyen insanımsıların oluşturduğu sürülerdir. Kurbanın birinci ön şartı sürüleşmeden kaynaklanmaktadır. Niteliksiz, düşünemeyen, üretemeyen bir sürü bu. Birey olamamış doğa ile birey arasına sıkışmış parazitler topluluğu. Doğayı yakıp yıkan, kendi çıkarı için oyalanan, bireyci ve acıması olmayan insanımsılar topluluğu.
Herkes kurban kesiyorsa insanımsı da keser. Peki, herkes kurban kesmezse insanımsı kurban keser mi? Belki de hayır. İnsanımsı için sorun sadece kurbanın kesilmesi veya kesilmemesi değil sorun çıkar ve tatminsizliğin kendisidir. Bununla birlikte insanımsıların oluşturduğu sürülerin eylemleri her zaman çıkar amaçlı olmuştur. Yiyemeyecekleri bir hayvanı asla kurban etmezler. İnsanımsı için çıkar ve bu çıkar peşinde koşan sürüler önemlidir.
Ölümün çaresizliği içerisinde kıvranan insanımsı gelenekleri yaşatarak kendi çıkarlarını da yaşatmaktadır. Ölüm karşısında kıvranmamanın en önemli şartı oyalanmaktır. Oyalanmak için insanımsının her şeye sahip olması ve diğer insanımsılarla yarış içerisinde olması gerekmektedir. Ne kadar çok şeye sahip olursa insanımsı o kadar çok oyalanabilir ve kendini ölümün korkunç yüzünden soyutlayabilir. Her şeye sahip olmak için dua eder ve kendi kafasında uydurduğu bir tanrıya yalvarır. Şizofrenik bir şekilde kendi kendine görevler verir. Hiç ortadan bir şey yok iken bu görevleri yaparak kendini her şeye sahip olmaya adapte eder. Kurban da insanımsının “sahip olma” yolunda attığı bir adımdır. Kurban kesmeli ki insanımsı, her şeye sahip olabilsin. Böylece yarışta en önde gidebilsin.
Zengin olmak, her şeye hükmetmek, yarışta önde gitmek insanımsının en büyük hayali. Bu öyle bir hayal ki, aynı doğada yaşadığı canlıyı göz kırpmadan katledebilmekte, boğazlayabilmektedir. İslam dininin sevgi, kardeşlik, barış dini olduğunu söyleyenler bu akan kanda boğulabileceklerini hiç düşünmezler mi?
Peki, insanımsı kurban keserken neler hissediyor veya neler hissedemiyor? İnsan tanımadığı kişiyi veya canlıyı tanımak için her türlü insani yolu dener. Tanımak ve bu yolda emek harcamak insan için bir onurdur. Oysa insanımsı tanımadığını düşman olarak görür. Onu tanımak istemez. Çünkü savaşmak veya yarışmak için bir düşmana ihtiyacı vardır. İnsanımsı düşmansız yaşayamaz. Kurban keserken de kurban onun için bir düşmandır. Bu düşmanı öldürerek -hayatına son vererek- bir yarış kazanmış gibi olur ve bu durumdan zevk alır. Bu zevk yarışı önde tamamlamış hissi verir. Kendin yap kendin ye! Şizofrenik bir yaklaşımla kendi yarattığı düşmanı yine kendisi öldürür. Bu öldürme, katletme, boğazlama yapılırken hissedilenden çok hissedilmeyenler önemlidir. Bu katliamda insan olma, düşünme, sevme, yaşamı paylaşma, onur, emek gibi kavramlar hissedilmiyor. Hissetmediği her insani davranış için insanımsı zevk almaktadır. İnsan olmak insanımsıya acı vermektedir.
Bir baba evine bir koyun alır. Çocukları bu koyunu severken baba bayram adı verilen günün sabahında çocuklarının sevdiği bir canlıyı yine çocukların gözü önünde boğazlar. Çocuklar sevdiği canlıyı babalarının elinde boğazlandığını görünce kendilerini bir ikilemde bulurlar. Sevmek ve öldürmek. Sevmek insani bir davranış iken öldürmek insan dışı bir davranıştır. Çocuklar kendilerini bu iki seçim arasında seçmeye zorlayacaklardır. Geleceği, ya babaları gibi kana bulayacaklar ya da kendileri gibi sevgiye bulayacaklardır. Herkes kurban kesip dünyayı kana buladığına göre çocuklar da büyüdüğünde babasının yolunu seçeceklerdir. Sürüden ayrılanı kurt kapar! Kurt da sürüden başkası değildir.
Tanrı adına yapılan hayvan katliamı gün geldiğinde insan katliamına dönüşebilmektedir. Katliamı insanımsının bir gerilim boşaltma eylemi olarak görebiliriz. Birilerinin acı çekmesi veya öldürülmesi insanımsıyı streslerinden arındırıyor ve geçici bir mutluluk hissi yaratıyor.
İlhan ARSEL bu konu ile ilgili bilgiyi şöyle açıklıyor:
Din adamı’nın insanlarımıza bellettiği şeriat verileri arasında Tanrı adına kan akıtmayı "kutsal" ve "faziletli" bir davranış diye tanımlayanları vardır ki bunlardan biri Muhammed in sözleri olarak aynen şöyledir: "Allah rızası uğrunda akıtılan kan damlasından daha kıymetli damla yoktur". 47
Söz konusu "kan damlası" insan kani olabileceği gibi hayvan kani da olabilir. Tanrı uğrunda "kâfir" kani akıtmak ne kadar makbul ise, Tanrı adına kurban kesip kan akıtmak da o kadar makbul hatta gereklidir. Çünkü kurban kesme geleneği kişi’yi kan akıtma eylemine alıştırır ve kişi bu alışkanlıkla insan kani akıtma konusunda güçlük çekmez, huzursuzluk hissetmez.
Bilindiği gibi kurban kesimi, yani kan akıtma geleneği, eski çağ’ların "tanrı" anlayışından kalma bir gelenektir. İnsanların, Tanrı’yı korkulacak ve gaddarlığından ve kindarlığından kaçınılacak bir güç seklinde kabul etmeleri nedeninden dogma bir uygulamadır. İlkel insan için Tanrı, her kötülüğü yapabilen ve yaptırabilen, kıskanç, keyfi bir "Yaratan’dır"; hikmetinden soru sorulamayacak bir "Güç tür". İlkel insan a göre Tanrı’yı (ya da Tanrıçaları) hoşnut edecek şeyleri yapmak, O na dalkavuklukta bulunmak gerekir. Felaket, hastalık vb... her şey O ndan geldiği için O na yaranmak, O nu yatıştırmağa çalışmak koşuldur. Bunun bir yolu O na kurban adamak, kurban kani akıtmaktır. Geçen yüzyılın ünlü Fransız bilginlerinden Ernest Renan, ki ayni zamanda bir din adamıdır, kurban kesimi konusunda söyle der: "İlkel insan için Tanrı, her şeye kadir, üstün bir Yaratandır ve O nu (rüşvet yolu ile) kandırmak gerektir. Bundan dolayıdır ki kurban kesme geleneği Tanrı korkusundan ve bir takım çıkarlar sağlama kurnazlığından doğmuştur. Tanrı’nın inayetini kazanmak için Tanrı’ya tapanlar O na hediyeler, örneğin bol yağlı yemekler, etler, şaraplar vb... sunmuşlar, kurbanlar kesmişlerdir. Bu yoldan Tanrı’nın gazabından kurtulabileceklerini ya da o nun mağfiretine sığınabileceklerini, günahlarını affettirebileceklerini düşünmüşlerdir. Tanrı’yı tıpkı insan niteliğinde bir yaratık olarak gördükleri içindir ki bu şekilde davranmışlardır"
Bugün hala kurban adama, ya da kurban kesme geleneğini sürdüren toplumlar geçmiş çağların ilkel zihniyetinden henüz kurtulmuş değillerdir. Çeşitli toplumlarda ve dinsel inançlarda günah tan kurtulmak, başarıya ulaşmak, Cennet "hurilerine", güzellerine kavuşmak vb... gibi düşüncelerle bugün hala hayvan boğazlama, kan akıtma geleneği sürdürülmektedir.

Turan Dursun ise kurban konusunda şunları anlatıyor:
Anadolu’da yeni evlenen çiftlere kurban kesilir. Çiftler kurbanın üzerinden atlarlar. Kanları da alınlarına sürerler. Nedeni evliliklerin mutlu geçmesi. Kan akıtmak, uğur ve mutluluk anlamına geliyor. Yağmur yağmadığı zaman, cuma günleri duaya çıkılır ve kurban kesilir. Yağana kadar bu olay tekrarlanır. Toplumumuzda (topluluklarda) her önemli gelişmeye kurban kesmek eski bir gelenektir. Yenir bir araba mı alındı? Hemen kurban kesilir. Araba kanın üzerinden geçer, uğur sayılır. Devlet büyükleri de kurbanla karşılanır. Fabrika ve yeni işyerleri açıldığında, çocukları olmayanların kutsal sayılan yerleri ziyaretlerinde, futbol takımlarının sezon açılışlarında… Adı üstünde Kurban Bayramında ise hayvan kesimi katliam boyutlarına ulaşır.
İnsanımsının istekleri/çıkarları/onursuzlukları dünya yaşamını kana bulamaktadır. Onuruna erişecek insan doğa için mucize/olağanüstü sayılmaz. Çünkü onurlu insanların –az da olsa- olduğunu bilmek, insan ve doğa için bir kurtuluştur. Akıtılan kanlar, kendini bilmeyen insanımsının evrimleşmesiyle son bulacaktır.

tansal demir



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >264 Pipeti Böyle Ağzına Aldı>
  4.Ara.2008 Per 13:39:51
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
Guinness Dünya Rekorları Günü nedeniyle dönyanın dört bir yanından gelen çılgınlar inanılmaz rekor denemeleri yapıyor.

Bu rekorlardan birisi de genellikle kola ve gazoz içmekte kullanılan pipetlerin ağza alınmasıydı.

İsviçreli Marco Hort, tam 264 pipeti aynı anda ağzına alarak rekoru kırdı.









manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >2025 Yılının Spor Otomobili>
  4.Ara.2008 Per 09:10:03
fiogf49gjkf0d

Teşekkürler



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Sanatsal Ölüm Araçları Yapılar>
  4.Ara.2008 Per 09:09:08
fiogf49gjkf0d
Teşekkür Ederim


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Bu Resimler İki Taraflı>
  4.Ara.2008 Per 01:12:05
fiogf49gjkf0d




















manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >2025 Yılının Spor Otomobili>
  4.Ara.2008 Per 01:03:17
fiogf49gjkf0d
Los Angeles Otomobil Fuarı ndaki 2025 Spor Otomobiller
Tasarım Yarışması nı Mazda kazandı.

Kaliforniya nın
önde gelen 9 otomobil tasarım stüdyosuna, 17 yıl sonra
Kaliforniya nın 0 emisyonlu ortamında spor bir otomobilin
nasıl görünmesi gerektiği sorusu soruldu ve Mazda nın
Kuzey Amerika Faaliyetleri tasarım ekibinin konsept otomobili
Mazda KAAN birinci seçildi.







Otomobil, zararlı emisyonlar üretmeden,
400 km. hıza ulaşmasını sağlayan, patentli elektronik lastik sistemine
sahip bir elektrikli yarış aracı konsepti. Araç, elektrikli otolara güç
sağlayan elektro-iletken polimer yüzeyli bir yarış pistinde kullanmak
amacıyla tasarlandı.


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Sanatsal Ölüm Araçları Yapılar>
  4.Ara.2008 Per 01:00:00
fiogf49gjkf0d




































manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Tuz Gölü: Beyaz Krallık..>
  4.Ara.2008 Per 00:53:47
fiogf49gjkf0d
Bembeyaz, sıcak, düşsel bir dünya; görme duyusunu yanılsamaya uğratan sonsuz bir düzlük. Türkiye nin en büyük flamingo kolonisinin barınağı Tuz Gölü, yağmurlar bol olduğunda buğular salarak canlanıyor. Ne var ki, gölü besleyen su kaynakları kuruduğundan beyaz krallığın sonu hızla yaklaşıyor..

Tuz Gölü su bekliyor, bol yağmur bekliyor. Köylülerin geleneksel takvimine göre kuraklık dönemi kapanıyor; bu yıl (2008) son. Buna göre bu yıl başlayan yağışlar 19 yıl daha devam edecek ve hem Tuz Gölü, hem de bozkır eski canlılığına kavuşacak. Kaldırım Tuzlası ile Bozan köyü arasındaki yoldan itibaren gölün kuzeyindeki su varlığı köylülerce bu canlanmanın belirtisi sayılıyor. Yağışların etkisiyle gölün bu bölümü suyla kaplı. Oysa geçen yıl bu zamanda burada damla su yoktu. Ön plandaki çatlak topraklar da geçen yılki kuraklığın mirası..




Tuz Gölü nde, Şereflikoçhisar Yarımadası nın güneyindeki körfez suyla dolu. Burası normalde gölün her zaman su bulunan, en derin bölümü. Ancak geçen yıl burası da tamamen kurumuştu. Bu körfezin bir özelliği yazın renginin kırmızıya dönmesi. Buna tekhücreli Artemia salina planktonu neden oluyor. Sıcakta ve yoğun tuzlu sularda bulunuyorlar. Ancak suyun yüzeyini kaplayan bu kızıl renk şiddetli rüzgârda değişiyor, fotoğraftaki gibi mora dönüyor..



Türkiye nin en büyük flamingo kolonisi, Tuz Gölü nde barınıyor: 1992 sayımına göre 14 bin çift. Yani burası flamingoların üreyip çoğaldığı çok önemli bir sulak alan. Normalde gölün ulaşılmaz derinliğinde bulunan koloni 2007 deki kuraklık nedeniyle yavruların beslenebilmesi için kıyıya, son kalan göletin bulunduğu Gölyazı açığına (Konya kanalının göle açıldığı yere) göçmek zorunda kaldı. Burada her türlü tehlikeye açık bir şekilde varlıklarını devam ettirmeye çalışıyorlar..



Bu yıl (2008) yağışlı dönem haziran başlarına kadar devam etti. Mayıs sonlarında aniden bastıran şiddetli yağmurlara güneş de eşlik ediyordu; bu da olağanüstü görsel şölenlerin sahnelenmesine yol açıyordu. Hayvanlar ve çobanlar bu gibi ani yağışlara arazide hazırlıksız yakalanıyorlardı..



Şereflikoçhisar a bağlı Hamzalı köyü, gölün yakınında geniş bir düzlüğün ortasında. Bu tozlu, geniş düzlükler çok rüzgârlı. Döne döne esen rüzgârların etkisiyle burgaçlanan toz bulutları köyün üzerinden taşıp uzaklara yöneliyor..



Tuz Gölü çevresinde yaşayan halkın en önemli geçim kaynaklarından biri hayvancılık. Son yıllardaki kuraklık hayvancılık için de en büyük tehdit. Sürüleri besleyecek alanların çoğunda artık ot bile bitmiyor. Hayvancılıkla uğraşan köyler, kıyıdan oldukça uzağa kurulmuş. Bu köylere ait yayla ve ağıllar ise gölün hemen kıyısında bulunuyor. Kulu ya bağlı Bozan köyünün yaylasında bugün görülen otlak peşindeki koyun sürüleri eskiye göre çok az..



Tuz Gölü çevresindeki yerleşimlere ait pek çok eski mezarlık iyi korunmuş durumda. Şereflikoçhisar - Çavuşköy e ait mezarlıkta olduğu gibi. Ama bu mezarlarda hiçbir yazı, resim ya da işaret yok. Kime ait olduğu veya tarihi belli değil. Sadece çeşitli biçimlerde, doğal taşlar dikilmiş..



Tuz Gölü Türkiye nin tuz ihtiyacının yüzde 60 ını karşılıyor. Göl, yüzde 32.4 lük oranıyla dünyanın en tuzlu göllerinden biri ve litresinde 329 gram gibi çok yüksek oranda tuz ihtiva ediyor. Gölün bu özelliğini değerlendirerek tuz elde etmek amacıyla kıyılarında çok sayıda tuzla kurulu. Bunlardan biri de Kayacık Tuzlası..



Tuz Gölü sığ bir göl; en derin yeri iki metre ve öteki kesimlerin derinliği yarım metreyi geçmiyor. Yaz aylarında bu sığ bölgelerde çok yoğun bir şekilde buharlaşma görülüyor. Yukarıdaki fotoğraf gölden suların çekildiği döneme ait. Bu sırada göl tabanında çeşitli biçimler alan, tekrarlanan motiflerle desenlenmiş bir doku oluşuyor. Ardından gölün tabanında, kalınlığı yer yer 30 santimetreyi bulan mevsimlik bir tuz katmanı meydana geliyor..



Göl, sit alanı olarak belirlendiği için hayvan barınakları inşa edilemiyor. Bu nedenle hayvanların geceyi geçirecekleri ağıllar, hurdaya çıkmış traktör ve kamyon lastiklerinden yapılıyor..



Göl çevresinde çok eski tarihlere ait yerleşimlerin izleri var. Acemhöyük, Aksaray ın Yeşilova köyünde; 1963 ten beri kazılıyor. Höyük Kalkolitik Çağ a tarihleniyor..



Göl çevresindeki düzlükler kuvvetli ve devamlı rüzgârlarıyla tanınıyor. Bu nedenle yöre power kiting sporu için gayet uygun. Gölün güneydoğusunda Yeşiltepe yakınlarında Ankaralı gençler paraba (paraşüt araba) adını verdikleri üç tekerlekli araba ile bu sporu yapıyor..



Tuz Gölü nün güneydoğusu kurumanın yoğun olarak meydana geldiği yerlerden biri..

 


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Erkek Sütyenleri Geldi>
  3.Ara.2008 Çar 21:38:00
fiogf49gjkf0d








Erkeklerin kadın modasında gözü olduğun u biliyorduk..da bu kadfarana biz de akıl sır erdiremedik...

Kozmetik dünyasını çoktan avucunun içine almış erkekler rimel,göz altı kapatıcısı gibi malzemeleri kullanmaktan pek keyif almış olsa gerek şimdide sütyen giymeye merak sardı...

Japonya da başlayan erkek sütyen modası erkek dünyasında bir devrim olarak nam salmaya çoktan başladı bile..

Wişhroom isimli bir markanın tasarladığı bu ilginç "sütyen"için marka yetkilileri"çok rahat insanı iyi hissettiriyor açıklamasında bulunarak
dikkatleri bu bir hayli ilgi çekici"iç çamaşırına çekti..
<<1...100...200...300...400...490491492493494495496497498499500 501502503504505506507508509510...600...700...800...900...983>>