ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
28 Mart 2024, Perşembe 20:16   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  manolya41> Forum Mesajları
    manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
<<1...100...200...300...400...500...590591592593594595596597598599600 601602603604605606607608609610...700...800...900...983>>


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Su Kabağı Sanatı>
  23.Eyl.2008 Sal 23:54:03
fiogf49gjkf0d




















manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Saatin Tarihi>
  23.Eyl.2008 Sal 23:49:48
fiogf49gjkf0d
Zaman gösteren mekanik veya elektronik cihaz. Bu cihazın çalışmasını muntazam

aralıklarla sayma yapan bir mekanizma sağlar. Mekanik, elektromekanik veya elektronik olsun bütün saatlerin çalışması, prensip olarak sayı sayan bu mekanizma ile olur.
Mekanik bir saat; seri halde dişli çarklar, pinyon dişliler, zemberek veya ağırlık, eşapman, sarkaç veya denge ağırlığı, kadran, akrep, yelkovan gibi parçalardan meydana gelir. Elektrikli saatlerde zembereğin görevini bobin veya motor yüklenir. Elektronik saatlerde hareketli hiçbir parça olmayıp, zaman, ekranda görülür Otomatik kol saatlerinde ise saat içine yerleştirilen eksantrik bir rotor ağırlık, kolun hareket etmesiyle ileri geri dönerken saat dişlilerini çeviren yayı kendiliğinden kurar.
Saatler, çalışma prensiplerine ve yapılarına göre çeşitlidir: Genel olarak kurma mekanizması ağırlıklı, sarkaçlı ve zemberekli mekanik saatler; elektrikli saatler; elektronik saatler olarak üç sınıftır. Târihi: Yapılan araştırmalara göre saatin ilk ortaya çıktığı yer, M.Ö. 4000 senelerinde Mısır’dır. İlk saat güneşin dik duran bir cisimde meydana getirdiği gölgenin boyu esas alınarak yapılmıştır. Londra’daki müzede Kleopatra’nın bu şekilde bir saati sergilenmektedir. Güneş



saati, gece iş görmediği için bunun yanında su veya kum saatleri de yapılmıştır. Kum saati, iki hazneli olup, iki hazneyi birleştiren ince delikten kum akış hızı prensip alınmıştır.
Zaman birimi güneşin ve ayın hareketlerine göre seçilmiştir. Zamanın hassas birimlerle ifâdesi, günün belli zamanlarında yapılan ibâdetler sebebiyle zaman zaman geliştirilmiştir. İslâmiyetin yayılmasıyla astronomide çok ileri giden İslâm âlimleri, bugünkü zaman birimlerinin temelini atmışlar ve çok çeşitli hassas saatler yapmışlardır. Beşinci Abbâsi halîfesi Hârünü Reşid’in Fransa Kralı I. Şarl’a gönderdiği duvar saati o günkü İslâm Devletinin medeniyet seviyesini göstermesi bakımından ilgi çekicidir. Avrupalılar saatin, kendi kendine işlediğini görünce içinde şeytan var, diyerek hayretlerini gizleyememişlerdi. On altıncı yüzyıllarda Çin, İran, bilhassa Osmanlılarda çarklı mâdenî saat yapımı çok ilerledi. Osmanlı sanatkârlarının yaptığı saatlerden bir kısmı hâlâ Avrupa müzelerinde saklanmaktadır.
Duvar saati olarak yapılmaya başlanan zaman göstergesi daha sonra masa ve cepte, kolda taşınabilir saatler şeklinde de yapılmıştır. Çark ve yay gibi mekanik yapıya sâhip klasik saatler elektronik sanâyiinin ilerlemesiyle yerini elektrikli, elektronik devreli saatlere bırakmaya başlamıştır. Bilgisayarların, elektromanyetik kod yayınlı muhâbere sistemleri ve daha birçok elektronik cihazlar, frekansları sisteme göre değişen saatlerle çalışır.



Mekanik saat: Mekanik saatte, dişlileri çeviren kuvvet, bir ağırlık veya yaydan, zemberekten temin edilir. Zemberek büyük dişli çarkı, bu da pinyon dişliyi çevirir. Pinyon dişlinin şaftı ikinci dişli çarka bağlıdır. İkinci çark yine bir pinyon dişliyi çevirir. Bu şekilde seri halde dişli çark-pinyon düzeni eşapman (kaçırma) çatalına kadar ulaşır. Eşapman çatalı dişlilerin dâimâ ileri dönüşünü ve sarkaç veya balans ağırlığına darbeler hâlinde hareket vererek eşit aralıklarla salınımını sağlar. Saatin sayma düzeni, eşapman çatalı ve buna bağlı sarkaçtır. Dişlilerin dönüş hızı eşapman çatalının müsâadesine bağlıdır. Eşapman çatalının salınım süresini ise sarkaç boyu veya balans ağırlık yayının boyu etkiler. Sürtünme kayıplarını azaltmak için, çark şaftlarının iki ucu elmas taşlarla yataklanır. Çarklardan bir kısmının görevi de ses çıkarma düzenini çalıştırmaktır.
Elektrikli saatler: İlk elektrikli saat 1840 senesinde İngiliz saatçı Barwise ve Skoç A. Bain tarafından yapılmıştır. Pille çalışan saatler, İkinci Dünyâ Savaşı esnâsında

Almanlar tarafından geliştirildi. İlk elektrikli saatler mekanik yapıya sâhipti. Ağırlık veya sarkaçın görevini elektrik akımının doğurduğu manyetik alan yapmaktaydı. 1950 senesinde İsveç’te, sâniyede 300 defâ titreşen manyetik bobinli çatalın, balans tekerinin yerini alması ile sürtünme kayıpları bir miktar ortadan kaldırıldığı için hassasiyet artmıştır. Çatal titreşimini sâbit tutmak için transistör devresiyle kontrol edilen bir bobin devresi vardır. Bobine elektrik akımı transistör devresiyle açılıp kapandığı için zaman kaybı yoktur. Bobin enerjilendikçe çatalı titreştirir. Çatalın her titreşimi indeks dişlisinin dönmesine sebep olur. İndeks dişlisi 300 diş ihtivâ ettiği için, sâniyede bir tur atar. Bu tip saatler uydularda ve uzay araçlarında kullanılır.
Elektronik kuartz saatler: Mikro elektronikteki ilerlemeler, kuartz saatin yapılmasına imkân sağlamıştır. İki türlü kuartz saat vardır. Birinci türde, kuartz asilatör, alternatif akım üretir. Bu akım bir motoru tahrik eder. İkinci türde ise, hareketli hiçbir kısım yoktur. Bu türde kuartz yine asilatör olarak çalışır. Fakat bu asilatör frekansı yüksek olup, elektronik devreleri sürer. Saat sıvı kristal veya ışık veren diyod (LED) göstergeden okunur. Kuartz saatler, çok az enerjiyle çalışırlar. Titreşim, kristal ile kontrol edildiğinden hassasiyet binler mertebesinde artmıştır. Güneş enerjisini depo ederek çalışan kuartz saatler yapılmıştır. Bu saatlerde hata, senede bir dakikayı geçmez.


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Çerkes Müziği>
  23.Eyl.2008 Sal 23:41:03
fiogf49gjkf0d
































manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Çerkes Müziği>
  23.Eyl.2008 Sal 23:40:23
fiogf49gjkf0d





























manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Çerkes Müziği>
  23.Eyl.2008 Sal 23:39:30
fiogf49gjkf0d
Çerkes Müziğinin Dünü Bugünü





Adıge ülkesinin güzelliğinin sadece yüksek dağlar, bereketli geniş ovalar, gür ormanlar ve akarsulardan kaynaklanmadığını, bu ülkeyi güzelleştirilen, zenginleştirilen önemli bir unsurun burada yaşayan insanlar olduğunu, geçtiğimiz yüzyıllarda ülkemizi ziyaret eden gezginlerin yazdıklarından anlamamız mümkünüdür.Bu mekan ve burada yaşayan insanların güzelliği ile uyumlu büyük bir Çerkes kültürünün bu topraklarda yaşadığını, sözünü ettiğimiz gezginler önemle dile getirmişlerdir. Tabi ki bu gezginler sıradan insanlar değillerdi. Çoğu yüksek tahsilli ve bilgili insanlardı.
Çerkes halkının el sanatlarını, danslarını gördüklerinde, müziğini dinlediklerinde, bu sanatlardaki güzelliği ve estetiği anlayabilecek ve anladıklarını da çok iyi bir şekilde anlatabilecek insanlardı.



Emidio Dortelli D Askoli 1624-1634 yıllarında, Count Jean Potocki 1797 yılında yurdumuzda (Adıgey) bulunmuş, Taitbout de Margny 1818-1824 yıllarında ülkemizi gezmiş; Frederic Dubois de Montpereux 1833 yılında, James Stanislaus Bell 1837-1839 yıllarında Çerkesler le birlikte yaşamış gezginlerdir. İsmini saydığımız bu gezginler Avrupa nın değişik ülkelerinden Adıgey e gelmiş eğitimli insanlardı. Adıgey i gezen gezginler sadece bu ismini saydığımız Avrupalı gezginlerden ibaret değildir. Rusya nın bir çok yüksek tahsilli insanı da Adıge kültürü ile tanışmıştır. Bunlar arasında Rus ordusunda görev yapan yüksek rütbeli bir asker olan General İ. Blaramberg, N. Dubroving, L. Lopatinski ve başkaları da bulunmaktadır.
Yukarıda adlarını saydığımız gezginlerin aldığı notlardan da anlaşılacağı gibi Adıgeler büyük bir kültür ev zengin bir folklora sahiptir.
Geçmiş uzak yüzyılların birikimini ateşli ve fırtınalı yıllarını aşıp günümüze ulaşan güzellikleri kendi gözlerimizle de görmüyor muyuz? Bu güzellikleri yaratan sanatçılar gerçekte sanatlarını üzerinde icra ettikleri ürünlerinin sadece işe yarar birer el yapımı araç-gereç olarak kullanılmasından çok; onların görünüşleri itibariyle de estetik birer sanat eseri olmalarını amaçlamışlardır.
Değişik müzelerde bulunan farklı çizgi ve motiflere süslenmiş altın ve gümüş silahlar, her eserdeki farklı çizgi ve süslemeleri ile el yapımı eserler bizim bu sözlerimizi kanıtlamaktadır.
19.yy.ın ilk yarısında yaşamış ünlü ve eğitimli bir Adıge olan Han Ceri nin notları bu düşüncelerimizi pekiştirmektedir.Han Ceri bir yazısında şöyle der; "İran, Türkiye ve diğer Asya ülkelerinde çok güzel el yapımı silahları üstün ve benzersiz şekilde süslenmiştir. "
17.yy.da yaşamış M.Peyssonnel de bu konuda şunları söylemiştir;"Adıgeler in el yapımı kumaşlarını görünce bunların Fransa da üretildiğini sandım." Bu sözler Adıgeler in yüzyıllar önce bile dünya görüşleri ve düşünceleri ile Avrupa nın en ileri halklarından geri kalmadığı, onlarla aynı düzeyde oldukları düşüncesini uyandırır. Yaşayış tarzlarının büyük bir kültürle bezendiğini anlatır.
Adıgeler in zengin kültürü müzik kültürlerine de yansımıştır. Müzik, Adıge halkının yoldaşı olmuş, acısını paylaşmış, sevincine ortak olmuştur. Halkın tarihinin ve tecrübelerinin yüzyıllar boyunca toplumun yaşadığı olayların yeni nesle ulaştırılmasında en önemli araç olarak ortaya çıkmıştır.
1869 yılında Terske Vedomost da yayımlanan "Adıge Şarkılarının Karakteristiği" adlı makalede bu konuda şöyle yazmaktadır: "Adıge halkının, şarkılarından başka hiç bir kültürel değeri olmasa da halkın yaşantı ve varlığını yalnız bu şarkılardan anlamamız mümkündür" Bu sözlere katılmak imkansızdır. Adıge halkının tarihi ve kültürel varlığı, düşüncesi, idealleri ve dünya görüşü şarkılarına gerektiği şekilde yansımıştır.
Güzel huylu ve derin bir toplumsal terbiyeye sahip olan bir kızın, ismi unutulmasın ve herkes onu örnek alsın diye adı şarkılara konu edilir., esin kaynağı olurdu."Hatramme Ya Paq" adlı şarkı bu tür şarkılara bir örnektir. Bu şarkı Nethuace köyünde bestelenmiştir. Hatram ailesinin Paq ismindeki güzel huylu kızı için methiyeler içeren şarkı, günümüze kadar ulaşan toplumsal içerikli eski bir şarkıdır. Bu şarkının sözlerinden bir kaç satır alalım:
Hatramların güzel kızı Paq --- Tahta takunyayla gezinir--- Misafirhanesi dolu olan Paq--- Altın işlemeli elbise giyinir--- Parmakları iğneye şarkı söyletir--- O İstanbul tüfeği gibi hızlıdır--- Teni kuştüyü yumuşaklığında--- Geyik boyunlu güzel Paq ın---Olgun kızdır benim güzel Paq ım.
Genç olsun, yaşlı olsun herkes isminin şarkıya konu olmasını en güzel hediye olarak kabul ederdi. Adıge insanı için en onursuz davranış olan korkaklık olgusu ile birlikte şarkılara konu olmak kadar utanç verici bir şey daha olamazdı. Adıgeler, mertlik ve kahramanlığın gerekli olduğu yerde korkaklık göstererek şarkılara konu olmak ve korkaklıkla birlikte anılmak kadar onursuz bir durumun olamayacağını düşünürler.



Onurlu bir Adıge, kahramanlığın gerektiği zamanlarda korkmadan karalı bir şekilde, olaya sırtını dönmeden, gerektiğinde olayların içinde olmaya her an için hazır olmalıdır. Adıge tarihinde bu tür davranışlara verilecek örnekler çoktur:

1843 yılında Kafkas Savşları sırasında Pşıze ve Labe ırmaklarının birbirine karıştuğı yerde bulunan Hatğujukuaye Köyü yakınlarında Adıge Süvari Birlikleri ile düşman süvarileri karşı karşıya gelirler.
Bu savaş Ferze deresine yakın bir yerde olduğu için savaşın adı da Ferzepe Zavo (Ferze Önü Savaşı) diye anılır. Savaş sona erdiğinde ağıtlar yakılır. Bu ağıtlardan biride Ferzepe Wored dir. Bu şarkı savaşta kahramanlık gösterenlerin anısına bestelenmiştir.
Bu savaş sırasında Çeçanekho Ç emguye, Hatğujukuaye köyünde değildi. O sıralar İstanbul da bulunmaktaydı. Amacı İstanbul da mal mülk edinip oraya yerleşmekti. Döndükten sonra savaşa bulunamayışının kendi elinde olmayan bir takım nedenlerden kaynaklandığını, bu yüzden savaşın ansına bestelenen şarkıda kendi ismine yer verilmemesini üzüntü ile karşıladığını bir toplantıda dile getirdiğinde :"Sen İstanbul da gününü gün ederken adının şarkıda anılması mümkün mü?" cevabını alır. Bu söz Çeçanekho Ç emguye nin oldukça zoruna gider. Kısa süre içinde 30 atlı toplar ve Pşıze ırmağının diğer tarafındaki düşmanla savaşarak onu ortadan kaldırır. Çeçanikho nun gösterdiği bu kahramanlık daha önce bestelenmiş olan şarkıya şu şekil geçer: Kır atın ne güzel dans ediyor--- Ferzepe Savaşını arzuluyor---Habe önünde kanı su gibi akıtıyor.
Adıgeler in dünya görüşleri berrak bir düşünce ile birlikte şarkılarında gerekli olan yeri alır. Özgürlüğü korumanın akla ve cesarete ihtiyaç duyduğunu, bunun esin kaynağının da gerçek hümanizm olduğunu Adıge şarkılarını dinlediğinizde iliklerinize kadar duyumsarsınız.
Zaman zaman ülkemizi ziyaret eden müzik bilgisine sahip gezginlerin dikkatlerini ilk önce çeken müzik kültürümüz olmuştur. Böylelikle bestelerinde Adıge müziğine yer vermiş müzisyenler de vardır. Dünyaca ünlü Rus müzisyen ve bestecilerden M. Glinke, M. Balakirev, A. Alyabev gibiler ve daha birçokları Adıge şarkı ve bestelerini biliyor ve eserlerinde kullanıyorlardı. Örneğin; M. Glinke 1823 yılında Kafkasya ya gelmiş, Adıge müziği ile tanışmıştı. Onun yaptığı "Çerkesler in Marşı" adlı beste Adıge müziğini, melodisini ve bestelerini çok beğendiğini ispatlar nitelliktedir. Bu kompozitör opera niteliğinde yazdığı en uzun şiiri olan "Ruslan ile Lyudmile" de Adıge müziği ve melodisinden faydalanmıştır.
Kompozitör A. Alyabev in 1832 ile 1839 yıllarında Kafkasya da bir süre kaldıktan sonra yazdığı bestelerinden ikisi "Kabardey Yi Wored" (Kabardey Şarkısı), "Adıge Wored" (Çerkes Şarkısı) adını taşır. M. Balakirev 1862-1863 ve 1869 yıllarında Kafkasya yı ziyaret etmiş, Adıgeler le birlikte yaşamış, şarkılarını dinlemiş ve derlemeler yapmıştı. Bu derlemelerden faydalanarak piyano için büyük bir beste yapmıştı. Avrupa da da bilinen bu bestenin adını kompozitör Balakirev, İslamey olarak belirlemişti. Adıge ülkesine gelip şarkılarımızı dinleyen, kültürümüzü gören gezginlerin anlattıklarına göre, altın işlemeli silahları, el sanatları ve diğer sanat eserlerini ortaya çıkaran sanatçıların, bestecilerinin ve saz ustacılarının derin anlam ve bunun zengin mirası diğer bir çok halklara ilham kaynağı olmuştur.
Adıge kültüründen söz ederken müzik kültürümüzün temelini şarkıların oluşturduğunu vurgulamakta yarar vardır. Çünkü şarkılar Adıgeler için sadece bir eğlence ve zaman öldürme aracı değil, derin anlamı olan sanatsal bir uğraş idi. Bebek beşikte iken annesinin ninnisini ile (bu müziğe Adıgeler "Beşik Şarkısı" anlamına gelen "Guşewored" derler), yürümeye başladığında ise, babasının misafirhanesinde (Haçeş) söylenen kahramanlık şarkılarıyla ve eğitim amaçlı diğer şarkı türleriyle hayata hazırlanırdı. Sözler derin felsefi, düşünsel değerler taşır, yurtseverlik, kahramanlık, saygı ve insan sevgisi yeni yetişen gençlere Adıge woredleri ile aşılanırdı.
Peki kimdi bu kadar güzel sözler söyleyip onlara bu kadar güzel besteler yapan insanlar? Bu sorunun cevabını vermek o kadar kolay değil elbette.
Basit bir cevap vermek gerekirse onlar iyi birer Kamılepşe, Sıç epşınewo ve Woredio idiler. Ancak belge eksikliğ nedeniyle bu tür ustalardan ismini sayabileceğimiz kişi bir kaç kişiyi geçmez. Herkes bilirki, Adıgeler özgürlük savaşları yüzünden tarih boyunca eğitim öğretime pek zaman bulamamışlardır.



Bu nedenle tarihimizde meydana gelmiş, pek çok sosyo-kültürel olay belgelere geçmemiştir. Halkımızın geçtiği yüzyıllarda yaşadığı savaşlar yüzünden başına gelen olamadık işler Adıge kültürünün gelişimini olumsuz yönde etkilemiştir.
Stavropol da bulunan lisede öğretmenlik yapan Kusikov 1860 yılında Adıge kültürü ile ilgili yazdığı makalelerde şöyle der: "Dağlılar özgürlüklerini kaybettiklerinde korkarım ki yavaş yavaş ulusal kimliklerini de kaybedeceklerdir.Bu uzun zaman alabilir. Ancak kimlik kaybının farkına vardıklarında geçmiş yüzyıllardaki kültürel yaşantıyı canlandıracak bir çok eserin ortadan yok olduğunu anlayacaklar. Buda ulusun tarihinde boşlukların dolmasına neden olacaktır. "
Han Ceri nin ilgi alanlarından biride Adıge Müzik folkloru idi. Bu ilgisini 19. yy’ın 30 lu yıllarında şu şekilde dile getirdi: "Yüreğimi burkan bir şey vardır ki oda; Adıge halkının yaşadığı savaş v felaketle yüzünden birer birer yok olmasıdır; bu yüzden o güzelim şarkılarımızın yavaş yavaş unutulmaya yüz tutmasıdır." Han Ceri ninde dediği gibi, savaş ve felaketlerin kültürel alanda meydana getirdiği yıkımı tamir etmek olanaksızdır. Adıge kültürünün canlandırılması doğrultusunda yıllarca hiç bir çalışma yapılmamıştır. Kültürel çalışmalar ancak 1922 yıllarında Adıge ülkesinin özerklik statüsüne kavuşmadan sonra yapılmaya başlandı. O zamanlar Adıge kültürünün benzersiz mirasını toplamak ve belgelemek bir görev olarak ele alındı.
1925 yılında oluşturulan Etnografik Müzik Araştırma Grubu bu amaçla göreve başladı. Bu, Adıge kültürünün müzik alanındaki mirasını derlemek için atılan ilk adımdı. Sonraları bu tür araştırma grupları çoğalarak çalışmalarını yoğunlaştırdı.
Köylerde müzik derlemeleri yapan bu grupların elemanları müzik eğitimi almış kişilerdir. Bu eğitimli müzisyenlerden biride Mihail Gnesin idi. Bu ünlü profesör araştırma grubunda çalışmalarını tamamladıktan sonra, "Adıge Woredxer" (Çerkes Şarkıları) adlı bir makale yazdı. Aşağıdaki cümleler bu makalelerden alınmıştır: "Çerkesler in müzik kültürü ilginç bir yapı arz eder. O ulusun sahip olduğu büyük bir müzik kültürünün varlığını kanıtlar." Gnesin, Adıgeler in müzik sanatına profesyonelce yaklaşmalarının Adıge kültürünü daha da geliştireceğine inanıyordu.. Nitekim böyle oldu ve her geçen gün müzik kültürümüzde ulaştığı düzey bunun kanıtıdır.
Herkes bilir ki bugün büyük bir kültüre sahip olmanın kuralı o ülkede sanatçıların iyi bir sanat eğitiminden geçmesine bağlıdır. Bunun farkında olan Adıge Özerk Yönetimi 1953 yılında bir grup genci müzik eğitimi alma gayesiyle Petersburg daki konservatuvara göndermiştir. Bu genç grup 1959 yılında konservatuvarı bitirdikten sonra yüksek tahsilli bir ses sanatçısı olarak ülkemize dönmüşlerdir. Adıge halkının onlara olan güvenini boşa çıkarmadan kültürümüzün zenginleşmesine katkıda bulunmuşlardır.


Rusya daki başarılı şarkıcılar listesinde adı geçen Samegu Gonağu, Şeo Roze yi Peneşu Raye yi ve ismini sayamadığımız diğer ünlü sanatçıları Adıgeler den hemen hemen bilmeyen yoktur. Bu sanatçıların her biri Adıge kültürü açısından birer ekol olarak tarihe geçmişlerdir. Bu sanatçıların kimi sahneyi seçmiş, kimide kendini gençlerin müzik eğitimine adamıştır.Peneşu Raye ve Ahcego Şeban 1960 yılında açılan Adige Müzik Okulu nda görev almışlardır. Bu iki sanatçı bir çok gence örnek olarak onların müzik sanatına bağlanmalarını sağlamışlardır. Onlardan etkilenerek müzik hayatına atılan bir çok sanatçı günümüzde bir çok başarılar elde ederek Adıge Müziğinin gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Bu genç sanatçılardan en ünlüsü Lhetseriko Kime, Maykop Sanat Okulu nda öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.





Aynı okulun eski müdürü olan piyano hocası Henehu Adam şimdi Adıge Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı görevini yürütmektedir. Besteci ve ses sanatçısı olan Anzereko kardeşlerden Çeslav ve Viyaçeslav gençlere müzik eğitimi vermektedirler. Aynı şekilde Ç iç His de müzik hocalığı yapmaktadır. Besteci Nehaye Aslan İslamey Dans ve Müzik Grubunun başkanlığını yürütmektedir.Ses sanatçılığı dalındaki yarışmalarda dünya birinciliği kazanan genç sanatçı Şaguç Marine, Saint Petersburg daki opera tiyatrosunda görev yapmaktadır. Hala orta ve yüksek düzey müzik tahsilli yapan bir çok Adıge genci değişik okullarda eğitimini sürdürmektedir. Bu gençler Adıgey in yeni kuşak müzisyenliğini temsil etmektedirler. Önümüzdeki yıllarda onların önde gelen görevlerinden biride Adıge müzik kültürünün tarihini araştırmak olacaktır. Çünkü müzik ve folklorumuz bir çok kısımdan oluşan araştırmaya muhtaç bir özellik taşır.

Bu kısımları şöyle sıralayabiliriz: Nart Woredleri--- Konulu Woredler--- Kahramanlık Woredleri--- İş Woredleri--- Şaka-Alay Woredleri--- Yaralı ve hastaları tedavide kullanılan Woredler--- Ağıtlar-Ğıbze Woredleri--- Dans ve diğer Woredler...
Adıge kültürünü zenginleştiren farklı konulardaki woredlerin farklılığı sadece melodi ve sözlerden kaynaklanamaz. Aynı zamanda müzik aletlerinin farklılığı açısından da kısımlara ayrılır:
Bjemıy, Kamıl, Sırın, Sıç epşın, Pşınakheb, Pşınet arku, Epepşı, Pheç iç , Şot ırıp , Adıge Pşın, Nakıre.
İsmini saydığımız bu müzik aletleri günümüze kadar gelmiştir. Ancak artık kullanılmayan bir çok müzik aletide bulunmaktadır. Bütün bu müzik aletlerinin ayrı ayrı hikayeleri vardır. Bunların bir kaçından kısaca bahsetmek gerekirse:
Adıgeler in çok değer verdiği ve herkesin çok severek dinlediği müzik aletleri Kamılepş, Sıç epşın ve Pheç iç tir. Adıge müzik kültüründe Kamılepş in herzaman için belirgin b,r yerinin olduğu herkesçe bilinir. Bu çalgı eskiden düğünlerin en gözde çalgısı idi. Bunu kanıtlayan bir çok örnek bulunur. Tevçoj Tzığo, en ünlü şiirlerinden olan "Mefeko Vurıbiy" adlı şiirinde Kamılepş den şöyle söz eder:
Kamılepş ler yarışır
Yırtılırcasına çalınır
Ceguak olar canlanır
Vokalistler bağırır
Hatıyak o kızları oyuna çıkar
sanırsın ki düğün yeni başlıyor.
Tevçoj Tzığo bu şiirinde Kamılepş in önemini ve bu çalgıyı çalan sanatçının değerini vurgulamış olur. Kamıl böylelikle Adıge müzik aletlerinin başını çeker. Bilim adamlarının söylediklerine göre, Kamıl enstrümantal değer olarak Adıgeler e toplayıcılık döneminden sonra gelen çobanlık döneminin ileri zamanlarında girmiştir. Onlar, Kamıl ı icat edip Adıgelere kazandıranın çobanlar olduğunu iddia ederler. O, adını bir bataklık bitkisi olan Kamıl den (Saz) alıyor olsa da; sonraki yüzyıllarda bu çalgının daha da mükemmelleştirilmesi ve uzun süreli kullanımının mümkün kılınması için odundan ve metalden yapılması, gümüş gibi değerli madenlerle de süslenmeye başlanması gündeme gelmiştir. Adıgeler’in bunca sevdikleri Kamıl, ne yazik ki, uzun zamandır kullanılmamaktadır. Bunun nedeni Adıgeler’in 19. yy.ın ikinci yarısından itibaren Pşıne yi kullanmaya başlamalarıdır. Günümüzde düğünlerin yegane çalgısı Adıge Pşınesi ise de, Kamıl, Adıge düğünlerinin yüzyıllar boyunca yükünü taşımış ulusal bir çalgıdır.
Değişik Adıge enstrümanlarından oluşan orkestrayı kurma çalışmalarına başladığımızda Kamıl, Pşınekeb ve Apepşın ı orkestraya katmayı ve bu enstrümanları müzik kültürümüze yeniden kazandırmayı ilk görevimiz saydık. Bu görevimizi başarıyla gerçekleştireceğimizi kanıtlayacak bir çok grup ortaya çıkarmış bulunuyoruz. Söz gelimi, Kozet ve Tehutemıkuaye köylerinin folklar gruplarından bugün Kamıl, dans müziğinin icrasında başarıyla kullanılmaktadır. Başarılı Kamıl ustası Şevopç eko Adam Tehumıkuaye Kültür Evi nde bu çalgıdan müziğimizde en iyi şekilde faydalanmanın yollarını aramış ve bulmuştur. Ç irğ Yuri de Kamıl ı en iyi kullanan müzisyenlerden biridir.
Kozet köyü ve Kültür Evi folklar grubu başkanı Pçıhalıko Madine, Kamıl ı çalmanın en kolay yollarını öğrenmiş ve en ünlü Kamıl ustaları arasına girmiştir. Bütün bu olaylar Adıgelerin Kamıl ı unutmayacakları konusunda umutlandırmaktadır. Şevepç eko Adam, Ç irğ Yuri ve Pçıhalıko Madine ileride yetişecek Kamıl ustalarına örnek olacak en iyi sanatçılardır.
Daha öncede dile getirdiğimiz gibi, Şıç epşıne de Adıgelerin çok değer verdiği bir müzik aletidir. Bu enstrümanında müzik kültürümüzde önemli bir yeri vardır. Halkın bu enstrümana çok büyük değer verdiğini çok kaliteli Şı çepşınelerin üretilmesinden ve çok değerli Şı çepşıne ustalarının her zaman yetişmiş olmasından anlıyoruz. Pheç ıç Adige müzik aletlerinin en eskisidir. Adıgeler her zaman için Pheç ıç e değer vermişlerdir. O, düğünlerin neşesine neşe katar, müzikten duyulan hazzı doruğa çıkaran bir enstrümandır. Ancak Pheç ıç ın önemini yalnız bu sözlerle anlatmak yetersiz kalır. Pşınavo nun (Pşıne Sanatçısı) çaldığı müziğin inceliklerine vurgu yaparken müziğin derli toplu, net hale gelmesini sağlar. Pşıne ile çalınan müzik, özellikle dans müziği Pheç ıç olmadığı sürece insana pek haz vermez. Yüzyıllardır halkın bestelediği dans müziklerinde Pheç ıç in de sesini duymak mümkündür. Nasıl ki ezginin içinden bir kaç notayı aldığımızda bestenin bütünlüğünü bozmuş oluyorsak Pheç iç siz Yislaiy, Zefak o, Zığelhat ve Vuic ın bütünlüğünü ve estetiğini bozmuş oluruz.
Kheşo woredi (dans müziği) Pşıne ve Pheç iç ile birlikte dinlerken kulak zevkimizi okşayan ve ruhumuzu dinlendiren müzik gençlerin kanını kaynatırken, yaşlı birini de gençleştirmektedir. İşte Pheç iç in gücü ve yeteneği burada ortaya çıkar. Başka bir deyişle, müzik kültürümüzün özünde şarkı notaları ile birlikte müzik aletlerinin güzel bir uyumu vardır.
Adıge müziğinde, folklorumuz içinde bulunan bir çok ögeyi kullanarak, müziğin değişik dallarında eserler veren sanatçılarda yetişmiştir. Meşbaşe İshak ın "Bzıykho Zawo" (B zıyko Savaşı) adlı romanından faydalanılarak operaya (piyano için) Nehoye Ruslan tarafından bir çok besteler yapılmıştır. Natho Canhot ın woredleride insanlar tarafından çok beğenilir. Anzeriko kardeşlerden Çeslav ve Viyaçeslav ın bestelerine herkes hayran kalıyor. Ç iç His ve Bısıç Murat ın Woredleri ve besteleri de aynı şekilde beğeniyle dinleniyor. Ancak Adıge müzik kültürümüzün zirvesinde bulunan ve en çok ismini anacağımız sanatçı hiç kuşkusuz Thabısım Vumar dır. Dünyada Adige yim deyipte bu büyük bestecimizin ismini duymamış ve onun güzel bestelerini dinlememiş hemen hemen kimse yoktur. Bugün dileğimiz klasik eserlerden Adıge Woredijler müzik kültürümüzün geçmişteki aynasıdır. Yüzyıllar önce yaşayan atalarımızın sesidir. Tıpkı bunlar gibi Thabısım Vumar ın woredleri de günümüz Adıgeler inin sesi olarak gelecek yüzyıllara seslenecek, insanlar bu müziklerle atalarını tanıyacaklardır.
Daha önce sözünü ettiğim besteci, müzik eğitimcisi ve ses sanatçılarımızın yetiştireceği gençler, yarının müzik kültürünü omuzlayıp geliştirecek, gelecek yüzyıllara taşıyacaktır. Adıge Eğitim Enstitüsü Müzik Fakültesi, Maykop Sanat Okulu, çocuklara yönelik müzik okulu olan "20-Y Adıge Cumhuriyeti Okulu nda" çalışanlar Adıge müziğinin geleceğini aydınlatmanın, sağlamlaştırmanın mücadelesini vermektedir.
Bugün yapılan bütün çalışmalar Adıge müzik kültürünün hayatımızdaki önemini daha da arttırıp geliştirerek, müziğimizin dünya kültüründe yer edinip, bir elmas gibi parlamasını sağlayacak çalışmalardır.


Kaynak: Kafkasya Yazıları
Çeviren: Adnan CANKILIÇ



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Çeşm-i Cihan Yok Olmasın>
  23.Eyl.2008 Sal 22:38:08
fiogf49gjkf0d


Fatih Sultan Mehmed in fethettiğinde, "Lala lala, Çeşm-i Cihan bu mu ola" dediği ve o günden beri beldeyi bilen herkesin Çeşm-i Cihan dediği Amasra ya termik santral kurulması ihtimali, çevrecilerden büyük tepki çekiyor. Muğla’nın Yatağan ilçesindeki termik santralde ya







şanan felaketi hatırlatan çevreciler, Bartın’ın ekolojik tarım ve turizm bölgesi olduğunu ve termik santralle kirletilmemesi gerektiğini savunuyor. Küre Dağları Milli Parkı’nın 40 km ötesine kurulması planlanan tesis, endemik bitki çeşitleri ve balık türlerini de tehlikeye atacak.


































manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Kağıttan Tablolar - Kaat ı>
  23.Eyl.2008 Sal 22:35:23
fiogf49gjkf0d


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Dünya Anıtlar Fonu Listesi ( Süper )>
  23.Eyl.2008 Sal 21:59:42
fiogf49gjkf0d
Haji Piyada Mosque Balkh, Afghanistan


Tehdit altında bulunan kültür bölgelerinin korunmasını amaçlayan Dünya Anıtlar Fonu nun 2006 listesinde 55 ülkeden dünyanın önemli tarihi mirasları yer alıyor. Global ısınma, doğal afetler, terörizm, ilgisizlik ve benzeri nedenlerden ötürü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olan tehlikedeki 100 anıt için hazırlanan listenin başında 2003 yılından bu yana işgal altında olan Irak tüm ülke olarak yer alıyor.


Sir Ernest Shackleton Keşif Kulübesi, Antarktika

Tehdit altında bulunan kültür bölgelerinin korunmasını amaçlayan Dünya Anıtlar Fonu nun 2006 listesinde 55 ülkeden dünyanın önemli tarihi mirasları yer alıyor. Global ısınma, doğal afetler, terörizm, ilgisizlik ve benzeri nedenlerden ötürü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olan tehlikedeki 100 anıt için hazırlanan listenin başında 2003 yılından bu yana işgal altında olan Irak tüm ülke olarak yer alıyor.





Rock Sanat Kompleksi, Avustralya

Tehdit altında bulunan kültür bölgelerinin korunmasını amaçlayan Dünya Anıtlar Fonu nun 2006 listesinde 55 ülkeden dünyanın önemli tarihi mirasları yer alıyor. Global ısınma, doğal afetler, terörizm, ilgisizlik ve benzeri nedenlerden ötürü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olan tehlikedeki 100 anıt için hazırlanan listenin başında 2003 yılından bu yana işgal altında olan Irak tüm ülke olarak yer alıyor.




Sonargaon- Panam Şehri, Bangladeş

Tehdit altında bulunan kültür bölgelerinin korunmasını amaçlayan Dünya Anıtlar Fonu nun 2006 listesinde 55 ülkeden dünyanın önemli tarihi mirasları yer alıyor. Global ısınma, doğal afetler, terörizm, ilgisizlik ve benzeri nedenlerden ötürü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olan tehlikedeki 100 anıt için hazırlanan listenin başında 2003 yılından bu yana işgal altında olan Irak tüm ülke olarak yer alıyor.





Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü, Visegrad- Bosna Hersek





San Francisco Manastırı ve Tarihi Olinda, Brezilya



Bafut Sarayı, Kamerun





Cape Verde Tarrafal Toplama Kampı, Senegal





Cerros Pintados - Tarapaca Şili






Tulor Köyü, Şili




Cock Crow Posta Kasabası, Çin




Lu Konağı - Dong Yang, Çin





Qikou Kasabası - Shanxi İli, Çin




Güneybatı Çin taş kulel





Tianshui Geleneksel Evleri, Çin





Tuanshan Tarihi Köyü, Çin


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Dünya Anıtlar Fonu Listesi ( Süper )>
  23.Eyl.2008 Sal 21:54:24
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d


Helsinki-Malmi Havaalanı Helsinki, Finlandiya





Jvari Manastırı Mtshekta, Gürcistan




Helike Arkeoloji Alanı Achaia, Yunanistan




Naranjo El Peten, Guatemala



Dalhousie Meydanı Kalküta, Hindistan




Dhangkar Gompa Himachal Pradesh Hindistan




Guru Lhakhang ve Sumda Chung Tapınakları Sumda Chung, Hindistan





Watson s Oteli Bombay, Hindistan




Omo Hada Nias Adası, Endonezya
Novi Dvori Şatosu, Hırvatista




Aziz Blaise Kilisesi, Hırvastistan




Finca Vigia (Hemingway in Evi)




Sabil Ruqayya Dudu, Kahire, Mısır




Tarabay al-Sharify, Kahire, Mısır




Batı Yakası, Luksor, Mı




San Miguel Arcangel ve Santa Cruz de Roma Panchimalco & El Salvador




Tarihi Asmara Şehir Merkezi Asmara, Eritre



Kidane-Mehret Kilisesi Senafe, Eritre




Tarihi Massawa Kasabası Massawa, Eritre


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Dünya Anıtlar Fonu Listesi ( Süper )>
  23.Eyl.2008 Sal 21:51:43
fiogf49gjkf0d
Bam Bam, İran




Irak Kültür Mirası Alanları Ülke çapı, Irak




Wonderful Barn Kildare, İrlanda




Hadrian Villa Akademisi Tivoli, İtalya





Cimitero Acattolico Roma, İtalya




Civita di Bagnoregio Bagnoregio, İtalya




Murgia dei Trulli, İtalya




Portici Kraliyet Sarayı Naples, İtalya




Santa Maria in Stelle Hypogeum Verona, İtalya




Portunus Tapınağı Roma, İtalya




Mtwapa Heritage Site KILIFI, Mtwapa, Kenya




Chom Phet Kültürel Manzarası Luang Prabang Laos




Riga Katedrali Riga, Letonya




Chehabi Kalesi Hasbaya, Lübnan




Tripoli (Trablusgarp) Uluslararası Fuar Alanı Trablusgarp, Lübnan




Treskavec Manastırı ve Kilisesi Treskavec, Makedonya




Chinguetti Camii Chinguetti, Moritanya
<<1...100...200...300...400...500...590591592593594595596597598599600 601602603604605606607608609610...700...800...900...983>>