ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
25 Nisan 2024, Perşembe 08:13   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  ForumCC> Forum Başlıkları
    ForumCCtarafından açılmış Toplam 48 Forum Başlığı var
<<123 45>>


ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Okuyabiliyorsanız henüz bunamadınız :))
  30.Nis.2014 Çar 14:33:10

Dikkatim dagılıyor, hafızam zayıfladı diye uzulenler, alttaki yazıyı
okumaya baslayınca, beynimizin ne kadar harika bir cihaz oldugunu
anlayıp moral bulacaksınız.

Siz de deneyin, siz de sasırın. =)



8U M354J 21HN1M121N N3 K4D4R H4R1KUL4D3, 3TK1L3Y1C1 53YL3R Y4PT1Ğ1N1N K4N1T1D1R. 845L4N61ÇT4 0KUM4K 20RDU,
F4K4T 51MD1 8U 54T1R1 21HN1N12 K4F4 Y0RM4D4N 0T0M4T1K 0L4R4K 0KUY481L1Y0R D3Ğ1L M1? 6URUR DUY4B1L1R51N1Z!
51RT1N121N 51V42L4NM451N1 H4K 3D1Y0R5UNUZ!
83Ğ3ND1Y53N1Z V3 0KUY48İLDİY53NİZ ne mutlu :)



ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Fıkralar >Temel, yine, heryerde…
  2.May.2014 Cum 11:06:06

Temel İtalya’da Fiat fabrikasında çalışan bir işçi… Dönemin Sovyet lideri Krusçev resmi bir ziyaret için İtalya’ya gelmiş. Programda Fiat tesisleri de var.

Fabrikanın tezgahları arasında dolaşırken Temel’e rastlamış. Herkesin gözü önünde ”Vay Temel…” diye sarılıp kucaklaşmış. Orada ayaküstü sohbet etmişler.

Tüm protokol bu dostluktan şaşkın… Konuk gittikten sonra patron Temel’i çağırıp, Krusçev’i nereden tanıdığını sormuş. Temel “Hiiç” demiş. ”Ben eskiden komünisttim… 1 Mayıs kutlamaları için parti beni Moskova’ya göndermişti. Orada tanışmıştım.”

Olay unutulmuş… Üç beş ay sonra bu kez Amerika başkanı Nixon gelmiş İtalya’ya. Yine aynı program ve fabrika ziyareti. Tezgahların arasında ‘”Vay Temel,vay Nixon…” muhabbeti.

İyice meraklanan patron ziyaretten sonra Temel’i yine çağırtmış. Soru da cevap da aynı; ”Bir ara Amerika’ya göç etmeye kalkıştım. New York’ta başım polisle belaya girdi. Bu Nixon o zaman çiçeği burnunda bir avukattı. Beni o savunmuştu…”

Olay bu kadarla kalsa iyi. İki ay sonra Fransa başkanı De Gaulle ziyaretinde de aynı manzara yaşanınca Patron Agnelli derin bunalımlara girmiş. Kendisini tanıyan yok. Yanında çalışan Temel’in uluslararası çevresi var.

- De Gaulle’ü nereden tanıyorsun?

- Nazilere karşı Paris’te yeraltı savaşı yapıyorduk… Özel kuryesiydim.

- Sen herkesi tanır mısın?

- Evet, hemen hemen…

Patron iyice hırslanmış.

- Neredeyse Papa da arkadaşım diyeceksin.

Temel gülmüş. “Tabii. Yakın arkadaşımdır.”

Çıldırma noktasına gelen Agnelli haykırmış:

- İspatla… İspatlayamazsan kovarım…

Temel:

- Tamam, bu pazar ayininde Vatikan meydanında olun. Papa balkondan halkı takdis ederken ben yanında olacağım.

Patron Pazar’ı iple çekmiş. Vatikan’da Papayı bekleyen kalabalığın arasına karışıp beklemeye başlamış. Bir süre sonra Papa balkona çıkmış. Yanında Temel… Kalabalığa bakıp, patronunu bulmaya çalışıyor. O sırada bir kargaşa olmuş. Biri bayılmış…

Temel bayılanın kendi patronu olduğunu görünce Papaya “Bana müsaade” deyip meydana koşmuş. Agnelli yerde yatıyor… Bir iki kişi de ayıltmaya çalışıyor.

Temel çevresindekilere, “Bu benim patronumdur; ne oldu?” diye sorunca biri cevap vermiş:

- Siz Papa ile balkona çıktığınızda bunun önünde iki Japon turist vardı. Japonlardan biri senin patronuna dönüp, “Şu sağdaki bizim Temel, ama yanındaki kim?” diye sorunca seninki düşüp bayıldı… 



ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Bana Kendini Hatırlatma..
  3.May.2014 Cmt 10:44:40

Aslında başka bir şey bul. Seni oyalacak bir şey. Seviştiğin erkeklerin listesini yap mesela, onların gülümseyişlerini hatırla.

İçlerinden hangisinin seni daha çok sevdiğini tartış. Beni atla.

Sana olan sevgim söz konusu olduğunda şüphe bırakmıyorum kimsenin aklında.
Yine de sen beni boş bırak. Yanlış soru olduğumu düşün mesela. Emin olmadığın bir cevap olduğumu düşün…
Bir daha dönüp bakma bana, büyük bir zaman kaybıymışım gibi kur beni aklında.

Bana kendini hatırlatma…

Beni unutma ama seni seviyor olduğumu unut. Senin gözlerini unutamadığımı unut. Her gelişinde, kapılarımı açık buluşlarını unut.

Bir söz beklediğimi senden, bir ses beklediğimi… Yine de unut…

Bana kendini hatırlatma…

Ben iyiyim.
Bazı ülkelerde sonbahar şimdi, ondan biraz hüzünlüyüm tabi.. Bazı ülkelerde kar yağıyor şimdi, ondan üşüyorum biraz. Bazı ülkelerde saat gece yarısını çok geçti diye kısık sesle konuşuyorum gündüz vakitleri..
Tesadüflere inanmıyorum hala. Ve hala sevmiyorum, sevmediğin şeyleri..

Günah işlemek kadar basit değil tabi hala uyuyabilmek..
Ağlayamamak da zor üstelik..

Ölüm gibi oluyor bazen. Ölmüşüm gibi. Ben her şeyden vazgeçiyorum. Zengin olabilme ihtimalimden vaz geçiyorum. Erteliyorum bugünleri, hiçbir şey yapmıyorum. Kendime, kendimi kanıtlıyorum. Hiçbir şey yapmıyorum. Bir ölü kadar hiçbir şey yapmıyorum.

Bu yüzden bana kendini hatırlatma…

Başka bir kadının elini tutarken seviyorum seni. Yarınsız seviyorum. Anlıyor musun ? Beklentisiz. Yani gelme..

Yani ben zaten hiç unutmuyorum seni.

Bu yüzden hatırlatma bana kendini…

Benim seni hiç unutmuyor olmam da kişisel çünkü. Parmak izim kadar kişisel. Seni seviyor olmam kadar kişisel. İnançlarım kadar kişisel…
Seni barındırmıyor. Seni ilgilendirmiyor..

Orada bir yerdesin.

Hala orada bir yerde beni sevmiyorsun. Ki zaten ben inanıyorum ki çilekli pasta da sevmiyor beni, ben onu severek yiyiyorum. Umursamadan yiyiyorum. Onu yerken beni sevip sevmediği umrumda olmuyor. Böyle bir şey seni seviyor olmak…

Bana kendini hatırlatma.


Çünkü bu, beni tercihlerim yüzünden yargılıyor olmandan farklı değil
. Anla…



ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >TAVLA..
  3.May.2014 Cmt 10:52:50
Eski zamanlarda Hint imparatoru, satranç oyununu yanında bir mektup ile hediye olarak Pers imparatoruna göndermiştir. Mektubunda oyunla ilgili hiç bir açıklama yapmazken şöyle bir mesaj yazmıştır:

“Kim daha çok düşünüyor,
Kim daha iyi biliyor,
Kim daha ileriyi görüyorsa
O kazanır.
İşte hayat budur…”

Pers imparatoru dönemin en alim veziri olan Buzur Mehir ile bu mesajı paylaşarak, ondan oyunu çözmesi ve kendisinin de karşılık olarak Hint imparatoruna hediye edilmek üzere başka bir oyun icat etmesini ister.
Vezir haftalarca çalıştıktan sonra gönderilen satrancın her taş hareketini ve oyunu çözer, daha sonra da on günde tavlayı icat eder ve imparatora sunar.
Pers imparatorunun baş veziri Buzur Mehir tarafından 1400 yıl önce tasarlanan tavla oyunu; dünyanın en popüler oyunlarından biridir.

Zaman kavramından alınan ilhamla tasarlanan oyunun zamana
böylesine direnmesi son derece etkileyici.
Senenin birliği olarak tavla bir tanedir.
4 köşesi 4 mevsimi,tavlanın içindeki karşılıklı 6′şar hane 12 ayı,
pulların toplamı ayın 30 gününü, siyah-beyaz pullar gece ve gündüzü,karşılıklı 12′şer hane günün 24 saatini simgeler…

Hint imparatoruna satranca karşılık olmak üzere tasarlanan tavla oyunuyla birlikte gönderilmek üzere şöyle bir mesaj hazırlanır :

“Evet,
Kim daha çok düşünüyor,
Kim daha iyi biliyor,
Kim daha ileriyi görüyorsa
O kazanır.
AMA BIRAZ DA ŞANS GEREKİR.
İşte hayat budur…”



ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >Eğer yaşlıysanız, polisi nasıl çağırırsınız :)
  3.May.2014 Cmt 11:24:06
Meridian, Mississippi’de oturan 82 yaşındaki George Phillips, yatmaya giderken,  karısı George’a yatak odası penceresinden bakarak bahçedeki kulübenin ışığını açık bıraktığını söyler.
George arka kapıyı açıp ışığı kapatır fakat kulübenin içinde hırsızların saklandığını farkeder.

Hemen polisi arar ve durumu bildirir. Polis ona hırsızların evin içinde olup olmadığını sorar. George ‘Hayır.’ der. Bunun üzerine polis ‘Şu anda tüm birimler meşgul. Kapınızı kitleyin. Memurlardan biri müsait olduğunda yanınıza gelecektir.’ der.

George ‘Tamam.’ der. Telefonu kapatır ve 30′a kadar sayar. Ardından tekrar polisi arar ve der ki ‘Merhaba, Birkaç saniye önce bahçe kulübemde hırsızlar olduğunu bildirmek için aramıştım. Bu konu hakkında daha fazla endişelenmenize gerek kalmadı çünkü az önce hepsini vurdum.’ ve telefonu kapar.

Beş dakika içerisinde, altı polis arabası, bir SWAT Ekibi, bir Helikopter, iki itfaiye aracı, bir paramedik ve bir Ambulans Phillips’lerin evindeydi ve hırsızlar suçüstü yakalanmışlardı.

Polislerden biri George’a, ‘Yanılmıyorsam onları vurduğunu söylemiştin!’ der.

George ise şöyle yanıtlar; ‘Yanılmıyorsam tüm birimlerin meşgul olduğunu söylemiştiniz!’

(Gerçek bir hikayedir)


ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >EŞEKLER..
  6.May.2014 Sal 11:25:58


Ben eşekleri severim…
Binlerce yıl insanlara en çok hizmet ettiği halde, insanların en çok eziyet ettiği canlıdır eşek. Zaten eşekliği de buradan gelir…
*
Eşekler kulaklarını kısaltıp ayaklarını uzatırsanız ata benzerler… Hörgüç koyarsanız deveye… Boynuz takarsanız geyik olur…
Hiçbir şey yapmazsanız zaten eşektir…
*
Bence doğaya iyi bakmalısınız…
Cevap bulamadığınız her şeyin yanıtı doğada vardır…
İnsanoğlu uygarlığını, doğada olanları keşfetmekle geliştirdi…
Uçakların kuşa, gemilerin ördeğe, denizaltıların balığa, tankların kaplumbağaya, helikopterlerin sazlık kelebeğine benzemesi rastlantı değildir…
*
Adamın soyadını “eşek” koymuşlardı… Canı sıkılıyordu bu işe, sonunda eşeklikten kurtulmaya karar verdi.
Mahkemeye gitti…
Hâkim sordu:
“Ne derdin var?..”
“Bana herkes eşek diyor” dedi…
“Ya ne desinler?” dedi hâkim…
“Sıpa olsun, bari küçüktür, sevimlidir, hani biraz daha iyi…”
Hâkim katibe döndü:
“Yaz kızım, soyadı sıpa oldu… Büyüyünce nasılsa yine eşek olacak…”
*
Ben eşeği severim…
Kocaman gözleri her zaman hüzünlüdür…
Dünyanın en güzel gözleri ondadır… Kocaman ve simsiyah… Ama eşek olduğu için kimse sevgilisine “Eşek gözlüm” demez…
*
Dünyanın en güzel gözlerine sahiptir ama gideceği yeri hep başkası söyler…
İtaatkârdır eşek…
Uyumlu…
Tepkisiz…
Ve itirazsız…
Razıdır önüne konulan yola…
*
İşte…
Özel hayvandır…
Bayılırım…
Ama sonsuz razı oluşu, katlanışı, tepkisizliği, koyulduğu yolda itirazsız gitmesi, aslında onu “eşek” yapar…
İyi bakın doğaya…
Eşekten dahi öğrenecek çok şey var…


ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Bir Anzak askerinin,Çanakkale Savaşı esnasında ailesine yazdığı mektup…
  6.May.2014 Sal 11:47:06


Sevgili ve bir zamanlar mutlu ailem.

Gelibolu cehenneminden hepinize merhaba! Bu mektubu size yazmak niyetinde değildim. Aslında ben artık kimseyle konuşmak kimsenin, kimsenin yüzünü görmek istediğimden de emin değilim. Hem siz benim buraya cehennem dediğime bakmayın burası hakikaten güzel bir yer. Üzerleri toz toprakla örtülmeden önce zeytin ağaçlarının bolluğu, savaşa aldırmadan her yanda pıtır pıtır açan kırmızı gelinciklerin neşesi, akşamları yarımadayı kızıla boyayarak batan güneşin insanın içini acıtan güzelliği ve bir de Gelibolu bülbülleri.

Gelibolu’da hâlâ un ufak olmadan kalan küçük bir ruh parçam mevcutsa bunu bülbüller sağlamıştır. Eğer o sırada bir Türk öldürmüyor ya da Türkler tarafından öldürülmüyorsak, Gelibolu’nun muhteşem gurubunu seyrediyoruz. Ege Denizi’nin içine gömülen güneşin biraz önce Pasifik Okyanusu’ dan yükselerek Yeni Zelanda’ da ki ertesi günü aydınlattığını bilmek insanın canını acıtıyor. Fakat bu acı hissi çok kısa sürüyor, sonra yeniden katılaşıyorum.

Artık saatlerce hiçbir şey hissetmiyor ve duymuyorum. Bu arada sadece bakıyor, saklanıyor, ateş ediyor, süngü takıyor, düşman öldürüyor, bit ayıklıyor, yemek diye verdikleri kuru bisküvi, kraker, kuru et parçalarını kemiriyor, zaman olursa yatıyor, çok ender olarak da uyuyorum. Ben artık sadece bir Anzak askeriyim. Ne sevdiğim şarkılar, yemekler, kokular ne de sevdiğim insanlar… Ben artık bir sayıyım. Yaşayan bir sayı. Ölürsem o zaman da bir sayı olacağım. “Vatan uğruna kahramanca” ölmüş bir sayı. Kahramanca ve vatan uğruna! Kahramanlık mı? Hadi yaa. Kahramanlık zorla olmaz. Vatana gelince… Burası Türklerin vatanı ve bu savaş bizim savaşımız değil. Bizler İngilizlerin de söyledikleri gibi sadece “hevesli oğlan çocukları”yız. Asıl kahraman olan Türkler. “Johnny Türk” dediğimiz Türkler vatanlarını savunmak için bize karşı çok ağır şartlar altında direniyorlar ve kahramanca ölen asıl onlar.

Geçen hafta ölüleri gömmek için karşılıklı ateş kes ilan edildiğinde ilk defa Türkleri yakından ve canlıyken gördük. Türkler bize anlatılan canavarlara benzemiyordu.Onlar da gözlerinde endişe ve keder olan genç insanlardı.Onlarında arkalarında bekleyen üzüntülü aileleri, yaşlı anne-babaları, karıları belki de sevgileri vardı. Onlar da yaralanınca acı çekiyor, onlar da gencecik hayallerini bırakıp ölüyorlar. Türkler de insandı.
Bana sigara ikram eden iki Türk’e ben de konserve et verdim, ama kabul etmediler. Bu sığır etidir dediysem de inanmadılar. Aslında anlamadılar. O zaman ellerimle kafama boynuz yapıp öküz gibi böğürdüm. Güldüler. Ben de güldüm. Orada savaş meydanında etrafımız askerlerin cesetleriyle doluydu, biz düşmandık ve birbirimize gülüyorduk. Bana sigara ikram eden Türklerden bir “sen no İngiliz” diye şaşırarak sordu. “Ben İngiliz değilim” dedim. Sonra elini uzattı “ben TÜRK” dedi. Bana uzatılan eli tuttum.

Orada, Gelibolu’nun en kanlı savaşlarının yapıldığı o tepede, el sıkıştık. Ben artık bu adamla nasıl düşman olabilirdim? Ben bu adamla neden düşman olmuştum ki? Düşmanım o anda artık arkadaş Türk olmuştu.
Ben bu savaşta ölmeyi reddediyorum.
Bu benim savaşım değil.
Fakat yaşamak için de hiç isteğim kalmadı.
Tanrım günahlarımı affet.
Hepinizi çok seviyorum.

Ebediyen sizin oğlunuz…
Alistair John Taylor
Gelibolu 1915



ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Niye Anlatmıyorsunuz ?
  8.May.2014 Per 11:19:56

Ölümler geç, ayrılıklar erken varmadı mı sizce de ?
Kabuslar uzun sürmedi mi ?
Kaçtıklarınız yok mu, kaçırdıklarınız ?
Günahlarınızdan arınmak için yapmadığınız hiçbir şeyleriniz ve günaha girmek için adadıklarınız ?
Ne kadar samimiydi kahkahalarınız ?



Sahi sizin acılarınız yok mu ? Sizin kirli dünleriniz, yaralarınız, yarınsız kalmışlığınız ?

Suçlarınız yok mu ?
Sancılı geceleriniz, yürümüyor mu üzerinize yalanlarınız ?
Hiç yalan söylemediniz mi siz ?
İhanet etmediniz mi ?
Korkularınız yok mu ?
Hiç kaçmak istemediniz mi kendinizden siz ?
Varoş yanlarınız, argo kelimeleriniz, küfürleriniz yok mu lan !
Hiç iğrenmediniz mi bakarken aynalara ?
Niye anlatmıyorsunuz o rezil hayallerinizi ?

Anlatın :) Açık olun..



ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Şu Anda... Hemen... !
  8.May.2014 Per 12:22:06


ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Fıkralar >Kıssadan Hisse..
  16.May.2014 Cum 17:31:53
Günlerden birgün şeytanın yolu bir köye düşmüş.
Keyfi yerinde olan şeytan sırtını bir ağaca dayamış ve buzağısı kazığa bağlı
olan ineğini sağan genç bir kadını uzaktan izlemiş.
Şeytan kadını epeyce izledikten sonra yerinden kalkıp kazığa bağlı buzağının
ipini biraz gevşetmiş.
Buzağı bu az ötede annesinin sütünün kovaya sağılmasını aç karnına izlemeye
daha fazla dayanamamış debelenmiş ve boynundaki ip çözülmüş.
Koşarak annesini emmeye giden buzağı süt kovasını devirmiş.
Sağdığı süt ziyan olunca sinirlenen genç kadın eline geçirdiği odunu
buzağıya vurunca yavru yere yığılmış.
Yavrusuna saldırılan inek kayıtsız kalamayıp bir tekmede kadını yere serip öldürmüş.
Uzaktan geçmekte olan kadının kayınpederi, ineğin ´gelinini öldürdüğünü görüp ineği tüfekle vurmuş.
Silah sesini duyan koca , karısını yerde cansız yatar babasınıda elinde tüfekle görünce silahını çekip babasını öldürmüş.
Kısa bir süre sonra gerçeği öğrenen genç adam , bu kadar acıya dayanamayıp intihar etmiş.
Bütün bu olayları bir kenardan izleyen şeytan;
“BU FELAKETİ DE BANA YÜKLERLER, BUZAĞININ İPİNİ GEVŞETMEKTEN BAŞKA BEN NE YAPTIM ŞİMDİ” demiş.
<<123 45>>