Bir erkeği çıldırtmanın yolları!

Sizi çok sinir ediyor ve intikam mı almak istiyorsunuz? Ayrılmak istiyor söyleyemiyor musunuz? Tavsiyelerimizle onu sinirden çılgına çevirebilirsiniz! Bu hareketlere erkekler gerçekten çok gıcık oluyor! Bunları yaparsanız, sizden, arkasından aslan kovalıyormuşçasına koşarak kaçacağına emin olabilirsiniz. Tabii tam tersine bunların içinden yaptıklarınız varsa, farkına varıp kendinizi düzelterek onun kalbini de kazanabilirsiniz... Dikkat! uygulaması tehlikeli olabilir, bizden söylemesi :)                    1. İlk önce aşkınızı ilan edin; onu da kendinize aşık edin; sonra bir yanlışlık olduğunu söyleyip geri çekilin.        2. İlk önce, "ömrümün sonuna dek seninim" deyip kendinize bağlayın. Daha sonra "Aşk, sürdüğü müddetçe ebedidir" deyin. Bu, onu cin çarpmışa çevirecektir. 3. Gabriel Garcia Marquez in Kolera Zamanı Aşk ını okumasını coşkuyla salık verin ve romandaki kahramanın 51 yıl aşkını beklemesi gibi bir davranış sergilemesini ondan da umduğunuzu ima edin. 4. Kontrolün kimde olduğunu göstermek için, onun telefonlarına ve e-posta mesajlarına (verecekseniz bile) hep geç cevap verin. 5. Telefon ettiğinizde de, kendinizi odadaki kişiyle konuşmayı kesmek zorunda hissetmeyin. Bırakın, telefondaki erkek arkadaşınız beklesin ve konuşmanızın yalnızca sizin tarafını dinlemek zorunda kalsın. 6. Yanlışlıkla özel notlarını okuyun, sonra hesap sorun.                 7. Eski erkek arkadaşınıza iletmeniz gereken bir mesajı yanlışlıkla onun telesekreterine bırakın.     8. Evini ziyaret ettiğinizde telefon çalarsa, suçlar bir biçimde "Hmm, bu da kim olabilir?" diye dudak bükün. 9. Randevulara 15 dakika geç gitmeyi adet haline getirin. Bir gün, haklı sebepten de olsa geç kaldığında küplere binin. 10. Hatta randevulara hiç gitmeyin. Sözlerinizin hiç birini tutmayın. 11. Sizi kentin en pahalı restoranlarından birine götürmesini sağlayın; yemek gelince de yüksek sesle porsiyonların küçüklüğünden yakının. Ya da kıtlıktan çıkmış gibi yiyin. 12. Evinizin en göze çarpan köşesine eski erkek arkadaşınızın çerçeveli resmini asın. 13. Yatak yapmayı, ütülemeyi, yemek pişirmeyi, temizlik yapmayı bilmemezlikten gelin. 14. İlk öpüştüğünüzde dilinizi boğazına kadar sokun. 15. İzinizi bırakın: boynunun görülebilecek bir yerini ısırın.

ekolay.net

İyi bir şifre yönetiminin 3 basit kuralı

Kural 1: Şifrenizi asla paylaşmayın.

Şifreler bir yere yazılmamalı, herhangi bir yere iliştirilmemeli, açık metin halinde saklanmamalı veya baskaları tarafindan bilinir kılınmamalı. İşle ilgili geçerli bir sebepleri olsa bile, şifrenizi asla kimseyle paylasmamalısınız.

Kural 2: Tahmin edilmesi zor şifreler kullanın.

Şifre olarak aile üyelerinin, evcil hayvanların ve hatta kendi isminizin, doğum günlerinin ve diğer istatistiklerin kullanılması teşvik edici olmasına karşın, bu kolay hatırlanabilir verileri kullanmak, bilgisayarımızdaki ve ağ üzerindeki bilgileri riske atmaktadır, çünkü bu tip şifreler kullanıcıyı çok az tanıyan birisi tarafından kolayca tahmin edilebilir. Kullanıcı hakkında bilgisi olmayan birisi bile, ki bunlar hacker da olabilir, çeşitli sosyal muhendislik taktikleri ile kişisel bilgileri elde edebilir ve bu bilgileri kişinin şifresini tahmin etmek icin kullanabilirler.

“Kolay tahmin edilebilir bir şifre, şifrenizi paylaşmakla eşdeğerdir.”



En iyi şifreler en az altı ile sekiz karakter uzunluğunda olan ve içinde semboller, numaralar ve büyük ve küçük harfler içerenlerdir. Yukarıdaki tablo, tüm bu özellikleri içeren şifrenin hacker tarafından kırılmasının ne kadar zorlaştığını gösteriyor.

Kural 3: Şifrenizi düzenli aralıklarla değiştirin.

Yukarıdaki tabloda göründüğü gibi, yeterli zaman verildiğinde en güçlü şifreler bile tahmin edilebilir. En iyi uygulama, şifrenizi her 30 ile 60 gün arasında değiştirmenizdir. Eğer şifrenizin başkası tarafından elde edildiğini düşünüyorsanız, onu derhal değiştirin.

Alıntıdır

Görünmezliği arayan adamlar

İnsanoğlunun en büyük hayallerinden biridir görünmezlik ve bunun için yapılan pek çok araştırma da bulunuyor. Ancak bu fotoğraflarda göreceğiniz kişiler görünmez olmak için komikleşenlerden...

   

   

   

   

   

   

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Galatasaray ın 2000 yılında kazandığı UEFA Kupası için neden "Tesadüf" dediğini açıkladı.

Başkan Yıldırım, Habertürk Gazetesi nde yer alan röportajında konuyla ilgili şunları söyledi:

Ben Galatasaray ın UEFA Kupası ile ilgili "Tesadüf" tabirini kullandım. Ama bu yanlış anlaşıldı.

Tesadüf derken; bakın Galatasaray şampiyon olmuş, peki bunu kazanca dönüştürebildi mi? Soruyorum size... Hayır! Çünkü böyle bir başarıya kulüp hazırlıklı değildi. Eğer hazır olsaydı, tecrübeli olsaydı ertesi sene bütün kombineleri satardı. Forma satışı 100 binse, bu rakam 300 bine çıkardı.

Örneğin Fenerbahçe nin bugünkü gelir kalemlerini hemen harekete geçirirdi. Kimsenin beklemediği, beklenmeyen bir şey olduğu için bunu adı tesadüftü.

Yoksa onu yenmiş bunu yenmiş, bunu inkar edebilir misiniz? Kimse o galibiyetleri inkar edemez. Ama geldiği noktada hiçbir hazırlığı olmadığı için o kupadan hiçbir kazancı olmadı. Sadece sen kupayı getirdin, koydun oraya. Hiç kazanç sağlayamadın. UEFA Kupası en azından 50-100 milyon dolar gelir getirmeliydi. Kulübe dönüşü böyle olmalıydı.

Bu başarının sağlam temeller üzerine oturmadığı sonra ortaya çıktı. İşte o sağlam olması gereken temel, Fenerbahçe de var. Hem de fazlasıyla... 2000 de Galatasaray o kupayı alırken, ortalama bütçesi 30 milyon dolardı. Bu en az o kupayla 50-100 milyon dolar olmalıydı.

Fenerbahçe bu konuda hazırlıklı, o duruma düşmez...

**Bence gayet mantıklı konuşmuş Aziz Yıldıvım.

Kazım Karabekir`in kızı Timsal Karabekir Fatih Altaylı ve Murat Bardakçı`nın hazırlayıp sunduğu Teke Tek Özel programında Ermeni soykırımıyla ilgili gerçekleri anlattı. Babasının Türkler e yapılan mezalime gözleriyle tanık olduğunu söyledi.

Timsal Karabekir, babasının hayatıyla ilgili en küçük detayı bile not aldığını ve  Kazım Karabekir in günlüğünün çok yakında piyasaya çıkacağını da müjdeledi. Türkiye tarihine ışık tutacak Ermeni  mezalimine ilişkin bilgileri onun anı defterinden aktarırken "Allah hiçbir göze göstermesin" diye konuştu.

ERMENİLER CANLI CANLI KAZIĞA OTURTMUŞLAR

Karabekir Erzurum da Ermenilerin yaptığı zülmü şöyle yazmış: "Artık Erzurum a çok yaklaştım ki artık insanların dişlerini görecek kadar yakınlarındayım. Biraz daha yaklaştığımda ortada bir gayri tabiilik hissettim. Bu insanlar hiç kımıldamıyordu. Daha yaklaştığım zaman ızdırapla gördüm ki her biri canlı canlı kazığa oturtulmuşlardı. Izdıraptan kasılmıştı yüzleri, gülmüyorlardı. Allah benim gözümün gördüklerini dünya üzerinde hiçbir göze göstermesin"

ALTAYLI`NIN AİLESİNİ DE ERMENİLER YOK ETMİŞ

Timsal Karabekir "Bu zülümlerin sadece bir tanesi... Gelin görün ki bugün bir özür kampanyası ortalıkta dolaşıyor. Bizim özür dilemeye gerçekten ihtiyacımız var ama size layık olamadık diye ecdadımızdan, Ermenilerden değil. Çünkü bizim vatanımızda bu zulme uğrayan bizim ecdadımız..." dedi.

Bu sözlerin üzerine Fatih Altaylı da "Benim de ailemin büyük bir bölümü o dönemde öldürüldü." diyerek kendi hakkındaki bir gerçeği de açıklamış oldu.

RUS GENERAL DE TANIK

Timsal Karabekir  o döneme ait belgelerin çok yakında basılacağını söyledi:  "Babam o dönemde Osmanlı nın son paşası olarak gidiyor ve o zülmü gözleriyle görüyor. Ve bunları İstanbul a gönderiyor. "İstanbul a geldiğim zaman Harbiye Nazırı Abdullah Paşa ya çıktım" diyor. "Paşam ben size Ermeni mezalimini anlatan bir sürü vesika göndermiştim. Neden bunları bir risale halinde çıkarmadınız." diye soruyor.  Abdullah Paşa nın cevabı; Hiç bunlardan haberim yok. Sağda solda gönderdiklerini buldurdum, bir risale halinde çıkarttım. Fakat Fransızca ya çevrilmesi lazımdı. Devletin ödeneği yoktu. 15 altın kimsede yoktu.Kendi cebimden bastırdım. İleride Ermeniler bunun tersini iddia edecek, bize fatura edecekler. O belgelerin içinde de üçüncü bir gözün tanıklığı var. Bir Rus general de Ermenilerin Türkler e yaptıklarını yazıyor."

Son İstanbul masalı

Alman Werder Bremen ile Ukrayna temsilcisi Shakhtar Donetsk’in oynayacağı tarihi finali İspanyol Cantalejo yönetecek. Milyonlarca futbolsever, F.Bahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nda saat 21.45’te başlayacak maçı izleyecek. FUTBOLDA 2005 yılının unutulmaz Şampiyonlar Ligi finaline ev sahipliği yapan İstanbul, bu akşam yine tarihi bir sınav verecek. UEFA Kupası, Almanya’nın Werder Bremen ile Ukrayna’nın Shakhtar Donetsk takımları arasında Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nda oynanacak maçla sahibini bulacak. Karşılaşma, kupanın gelecek yıl yeni bir statü ve UEFA Avrupa Ligi adı altında oynanacak olması nedeniyle ayrı bir anlam taşıyor. Aynı zamanda stadın Asya’da olması nedeniyle ilk kez Avrupa’nın coğrafi sınırları dışına taşınacak finalde bizim için tanıdık isimler de var. Alman ekibi Werder Bremen’de Türk futbolcu Mesut Özil forma giyiyor. Ukrayna temsilcisi Shakhtar Donetsk’i ise daha önce hem G.Saray hem de Beşiktaş’ta görev yapan Mircea Lucescu çalıştırıyor. Saat 21.45’te başlayacak ve Show TV’den canlı yayınlanacak maçın hakemi İspanyol Luis Medina Cantalejo. Dev final öncesi W.Bremen’de ünlü yıldız Diego ile Almeida kart cezaları nedeniyle forma giyemeyecek. Shakhtar’da da Hübschman cezalı. İlk taraftarlar Ukrayna’dan UEFA Kupası finali için dün Atatürk Havalimanı’na ilk gelen taraftarlar Shakhtar Donetskliler oldu. Taraftarların dışında Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko’nun da bugün İstanbul’da olması bekleniyor. Öte yandan yine dün Türkiye’ye gelen Werder Bremen kafilesinde cezalı yıldız Diego da yer alırken, en büyük ilgiyi Mesut Özil gördü. Shakhtar’da daha çok şey yapacağım SHAKHTAR Donetsk ile yeniden İstanbul’a gelen Mircea Lucescu, "4 yıl buradaydım ve o yıllar bana çok büyük mutluluk getirdi. Tekrar bu şehre gelmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Burada kazanan olarak bulunmaktan memnun olacağım. Burada çok güzel yıllar geçirdim. Hangi takımı tutarlarsa tutsunlar taraftarlarla çok iyi ilişkilerim oldu. İstanbul böylesine bir finalin mekanı olmayı hak ediyordu" dedi. Rumen teknik adam, basın toplantısında geleceği ile ilgili bir soruyu ise, "Ben takımıma, oyuncularıma güveniyorum. Eminim ki gelecekte daha da çok yapacağımız şeyler var" diye yanıtladı. Schaaf’ın kozu Mesut Özil olacak GELECEK sezon Juventus’ta oynaması beklenen Brezilyalı yıldız Diego ve Portekizli golcü Hugo Almeida gibi iki asından yoksun Werder Bremen’de teknik direktör Thomas Schaaf, Mesut Özil’e güveniyor. "Tabii ki hem Diego hem de Mesut ile sahaya çıkmayı tercih ederdim" diyen Alman teknik adam, Türk oyuncusunu överek, "Ben onun bu atmosferin altından kalkabileceğine inanıyorum. Tek başına da çok güzel bir performans sergileyebildiğine daha önce tanık olmuştuk. Çok etkileyici bir tarzda oynuyor" diye konuştu. Platini: Keyfini çıkarın UEFA Başkanı Michel Platini ise, ’İstanbul 2009’ kitapçığındaki mesajında, "Bu yılki UEFA finali için, futbolun günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldiği İstanbul’dan daha heyecan verici ve enerjik bir ortam düşünemiyorum. Umarım maç kadar İstanbul’un da keyfini çıkarma imkanınız olur" ifadelerini kullandı. Maça metrobüsle gelin FİNALE W. Bremen taraftarları kendileri için Kadıköy rıhtımında oluşturulan, S. Donetsk taraftarları ise Kalamış Parkı’nda oluşturulan alandan stada gelecek. Yetkililer, karşılaşmayı izleyecek Türk futbolseverlere de deniz yolu veya metrobüs kullanmalarını tavsiye etti. W.BREMEN Wiese Fritz Prodl Naldo Boenisch Frings Baumann Niemeyer Mesut Pizarro Rosenberg S.DONETSK Pyatov Srna Kucher Chigrinskiy Rat Gai Duljaj Ilsinho Jadson Fernandinho Luiz Adriano

Hürriyet

CYRANO

– Bu kadarı az delikanlı! Asıl iş edada. Mesela bak, hoyratça, “Burnum böyle olsaydı mösyö, mutlak Dibinden kestirirdim!” Dostça, “ Yana yatmaz mı? Senden önce davranıp kadehe batmaz mı?” Tarifle, “Burun değil bir kere, coğrafyada Böylesine dağ denir, dağ değil, yarımada!” Mütecessis, “Acaba ne işe yarar bu alet? Makas kutusu mudur, divit midir, izah et?” Zarifhane, “kuşları sevdiğiniz besbelli! Yorulmasın diye yavrucaklar, temelli Tünek kurmuşsunuz!” Pürneşe, “ Birader şu Koskocaman burunla tütün içince, komşu yangın var demiyor mu?” Müdebbir; “Aman yavrum! Bu ağırlıkla yere düşmenden korkuyorum!” Müşfik, “Yaptırın ona küçük bir şemsiye, Yazın fazla güneşten rengi solmasın diye!” Alimane, “Görmüşüm Aristophanes’de belki Hippocampelephantocamelos adındaki Hayvanın burnu gayet büyükmüş!Sen ne dersin?” Nobran, “Zaten bilirim, sen misafir seversin; Bu şapka asmak için mükemmel icat!” Şairane, “Ey burun, bütün cihana inat, Seni baştan aşağı nezle etmeye kaadir Tek rüzgâr bulunamaz, karayel müstesnadır!” Hazin, “Bir de kanarsa, Kızıldeniz! Ne bela! Hayran, “ Lavantacıya ne mükemmel tabela!” Lirik, “Bu Tanrıların bindiği bir gemidir!” Safiyane, “Abide ne günleri gezilir?”” Hürmetkârane, “Mösyö, kibarsınız muhakkak, Yoksa var mı cumba sahibi olmak!” Köylü, “Vış anam! Bu ne? Bilmem guş muh, balık mıh? Yoğusa tohuma kaçmış bir salatalıh mı?” Sivri akıllı, “Bunu tombalaya koymalı! Kim elinden kaçırmak ister böyle bir malı?” Ve hıçkıra hıçkıra nihayet, Pyrame gibi, “Bu ne felaket! Bu ne musibettir Yarabbi! Böyle berbat edip de yüzünü sahibinin, Şimdi de utancından kızarıyor, bak hain!” -Olsaydı biraz nükte, biraz malumatınız, İşte karşıma geçer bunları sayardınız. Fakat sizde nükteden eser yok zerre kadar, Neyleyeyim Cenabıhak ihsan buyurmamışlar! Zaten bir parça icat kudreti olsa bile, Böyle seçkin, muhterem huzzar önünde hele, Bana bu şakaları yapmazdınız elbet. Ağzınızdan çıkmaya daha olmadan kısmet Bunlardan bir tekinin en ufak başlangıcı, Karşınıza Bergerac’ın kılıcı! Ben bunları söylerim, oldukça belagatla! Başkasından dinlemem fakat tekini bile.

Edmond Rostand
Cyrano De Bergerac

Türkçesi: Sabri Esat Siyavuşgil