ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
16 Nisan 2024, Salı 08:47   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  Jisell> Forum Başlıkları
    Jiselltarafından açılmış Toplam 67 Forum Başlığı var
<<1 234567>>


Jisell

Jisell resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >Ahmet in hazin reklam çekimi ...
  11.Oca.2009 Pzr 20:22:07
fiogf49gjkf0d

not:Temmuz güzelinden sevgiler:)



Jisell

Jisell resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >ATATURK DÖNEMİNDE TORPİL
  26.Tem.2009 Pzr 21:49:27

Devlet Adam lığı öyle bir gün imam, ertesi gün savcı, aklına esince de doktor! olmaya benzemez!

Torpil Nasıl Yapılır ?

Yıl 1934, o dönemde Milli Eğitim Bakanlığı Ulus tadır. Bakan ise Niğdeli Abidin ÖZMEN dir. Bakan, makamında çalışmaktadır. Kapı çalınır. Bakanın gür sesi: "Giriniz!" Atatürk ün yaverlerinden biri, yanında iki çocukla makama girerler. Konuklara yer gösterir ve zarfı açar. Atatürk ten gelen bir mektuptur bu: "Bay Abidin ÖZMEN, Milli Eğitim Bakanı..." Abidin ÖZMEN zarfı özenle açar ve mektubu dikkatle okur: "Yaver Bey le, size iki fakir ve kimsesiz çocuk gönderiyorum. Bu çocukları, uygun göreceğiniz bir liseye (parasız yatılı olarak) kaydını yaptırın..." Bu, Atatürk ün bir emridir. Kesinlikle yerine getirilecektir. Bakan ÖZMEN, Orta Öğretim Genel Müdürünü çağırtır ve şu direktifi verir: "Yaver Bey in yanındaki bu iki çocuğun evrakını alınız ve bu çocukların Haydarpaşa Lisesi ne paralı yatılı olarak kaydını yaptırıp her ikisi için de üçer yıllık paralı yatılı makbuzlarının veli ve ödeyen hanesine Atatürk ün ismini yazdırarak bana getiriniz." der. Bakanın emri yerine getirilmiştir. Abidin ÖZMEN de kısa bir mektup yazarak Yaver Bey le Atatürk e yollar. Mektubun içeriği şöyledir:


"Muhterem Atatürk, Yaver Bey le göndermiş olduğunuz iki çocuk hakkında emirlerinizi aldım. Ancak, arkasında Türkiye Cumhuriyeti nin kurucusu ve Cumhurbaşkanı Atatürk gibi biri bulunduğu için; bu çocuğu fakir ve kimsesiz olarak kabul etmeme, hem yasalarımız, hem de mantığımız izin vermedi. Bu nedenle her iki çocuğunda emirleriniz gereği Haydarpaşa Lisesi ne paralı yatılı olarak kayıtlarını yaptırdım. Çocukların üçer yıllık okul taksitlerine ait makbuzları ek te takdim ediyorum..."

Atatürk bu mektup üzerine, devrin Başbakanı İsmet İnönü ye telefon ederek: "Bak senin Milli Eğitim Bakanın bana ne yaptı." diyerek olayı anlatmış. İnönü, Bakan adına özür dilemiş. Atatürk: "Yok! demiş özür dileme. Çok memnun oldum. Keşke her devlet adamı bu medeni cesarete sahip olabilse ve doğruyu gösterebilse."

Tarihi değeri olan ve hiçbir yerde yayımlanmayan bu anının unutulup gitmesine gönlü razı olmayan bakanın yeğeni yüksek mimar H. Rahmi ÖZMEN, 15.08.1985 günü bu mektubu gazeteci yazar Vahap Okay a iletir. O da 15.09.1985 te gazetesinde yayımlar.

İşte devlet böyle kurulur, devlet böyle adamlarla yönetilir...

 Alintıdır



Jisell

Jisell resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Kitapkurtları >Sunay Akın - İstanbul un Nazım Planı Adlı Kitabından
  6.Ağu.2009 Per 02:25:27

Eteklik Giymiş Baston!


Evimize gelen bir misafir olmasa da başımızın üstünde yeri vardır onun.
Ne sapı değişmiştir ne de kubbe biçimindeki çatısı.
Yağmurlar yağdıkça hükümdarlığını sürdürecektir şemsiye.

Eteklik giymiş bir bastondur şemsiye.
Evet, Nazım Hikmet böyle tanımlıyor şemsiyeyi: Eteklik giymiş bir baston!
Gerçekten de sözcük anlamı olarak dişidir şemsiye. Şems Arapça’da güneş demektir.

İye ise aynı dilde dişilik ekidir. Yani şemsiye sözcüğünün Türkçe karşılığı, kadınlar tarafından kullanılan ‘güneşlik’ anlamındadır. Yağmurlu havalarda şemsiye tutan erkeklere baktıkça, Mustafa Kemal Atatürk’ün dil devriminde ne de haklı olduğunu görürüz. Ne var ki Atatürk’ün Türkçe’ye yeni sözcükler kazandırmak amacıyla kurduğu Türk Dil Kurumu 12 Eylül döneminde kapatılmış, ‘bilgisayar’ sözcüğünü kullananlar bile anadilimize yeni sözcük kazandırma çabasını tehlikeli görmüşlerdir!

Attilâ İlhan, âşık olduğu kıza yazdığı mektuplarında Nâzım Hikmet’in şiirlerine yer verdiği için tutuklandığında lise öğrencisiydi. Hiç konuşmadığı, penceresinin önünden geçerken odasına mektupları attığı Vacide ile karakolun kapısında karşılaşırlar! Genç kızla konuşmaz Attilâ ilhan, konuşamaz. Dışarıda yağmur yağmaktadır. Attilâ İlhan şemsiyesini verir âşık olduğu kıza. Vacide gülümser ve yağmurlu sokakta yürüyerek kaybolur gözden. Şemsiye genç kızda kalır. Yalnızlık adlı şiirimden birkaç dize: Şemsiye yapımcıları / ıslanmaktan tek kişiyi / koruyacak genişlikte / kesince kumaşları / yağmur değil / yalnızlıktır yağan...

Şemsiye soyluların elinde görülürdü önceleri.
Sonradan sivilleşti ve zengin, fakir ayrımı gözetmeksizin herkesin elinde yer buldu kendine…
İstanbul’da ilk şemsiye satıcıları Beyoğlu’nda tüccarlık yapan Yahudiler ve Rumlardı.
Lüks mağazaların vitrinlerinde görünen şemsiye zamanla işportada da satılır oldu.
Bir güven aracıdır şemsiye. Kentteki insanların birbirlerine güvendiklerinin göstergesidir.
Yağmurun dinip dinmediğini gökyüzüne değil, birbirimizin şemsiyesine bakarak anlarız.
Yüzyıllardır insanın dostudur şemsiye. Hem de en vefalı olanlarındandır.
Dolmuşta ya da otobüste unutsak da, şemsiye hiç bir zaman küsmez bize…

Sıcaklığını esirgemez elimizden…
Katlanır biz insanların hoyratlığına…
Katlanan şemsiyeler bu duyarlığın kanıtı gibidir!
Bir toplumun geleceğe hangi gözlerle baktığını şemsiyeler anlatır bize.

Ülkemiz sokaklarındaki şemsiyeler koyu renklidir genellikle.
Gösterişli, yaşam dolu renkler çok azdır aralarında.
Bu da, insanlarımızın yarınlara pek de umutlu bakmadığını gösterir.
Politikacılar tarafından onca kandırılmalarının ardından onlara hak vermemek elde değil!
Ama umutsuzluğa karşıdır şemsiye; pes etmemeyi, zorlukların üstüne gitmeyi öğretir bizlere.
Nasıl mı? Tabii ki ters dönerek. Ters dönen bir şemsiyeyi düzeltmenin tek şartı, zor da olsa rüzgâra karşı yürümek değil midir?

Sunay Akın - İstanbul’ un Nazım Planı Adlı Kitabından...

 

                                 


 



Jisell

Jisell resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >ACI
  10.Ağu.2009 Pzt 19:54:05

                       ACI

Ve bir kadin, Bize acıdan bahset dedi.

Ve o cevap verdi:

Acınız, anlayışınızı saklayan kabugun kırılışıdır.

Nasıl bir meyvenin çekirdegi, kalbi Günes i görebilsin diye
kabugunu kırmak zorundaysa, siz de acıyı bilmelisiniz.

Ve eger kalbinizi, yasamınızın günlük mucizelerini
hayranlıkla izlemek üzere açarsanız, acnızın, neşenizden
hiç de daha az harikulade olmadigini göreceksiniz;

Ve kırlarınızın üstünden mevsimlerin geçisini kabul ettiginiz gibi,
ayni dogallıkla, kalbinizin mevsimlerini de onaylıyacaksınız.

Ve kederinizin kışını da, pencerenizden huzur içinde seyredeceksiniz.

Acılarınızın çogu sizin tarafindan seçilmistir.

Acınız, aslında içinizdeki doktorun, hasta yaninizi
iyilestirmek için sundugu acı ilaçtir.

Doktorunuza güvenin ve verdigi ilaci sessizce ve sakince için;

Çünkü size sert ve hasin de gelse, onun elleri
Görülmeyen in sefkatli elleri tarafindan yönlendirilir.

Ve size ilacı sundugu kadeh dudaklarinizi yaksa da,
O nun kutsal gözyaslarıyla ıslanmis kilden yapılmıstır.

Halil Cibran

 

 



Jisell

Jisell resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Dünyanın En Tuhaf Mahlûku - Nazım Hikmet
  31.Ağu.2009 Pzt 16:57:25

Dünyanın En Tuhaf Mahlûku 

Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarcasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!

NAZIM HİKMET
1947

Genco Erkal`ın sesinden

https://eirene-kirmizibalik.blogspot.com/2009/03/dunyann-en-tuhaf-mahluku.html



Jisell

Jisell resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Spor >Genel Spor Muhabbeti >Bir fenerlinin Turkiye Kupası İsyanı
  13.May.2011 Cum 15:48:19

 

 Bir fenerlinin Turkiye Kupası isyanı :) TIKLA



Jisell

Jisell resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >ANASININ EVİNE GİDEN KADINI GETİRMENİN YOLU :))
  2.Ağu.2011 Sal 00:01:30

 

ANASININ EVİNE GİDEN KADINI GETİRMENİN YOLU :))
Osman amcanın hanımı, memleketteki anasının yanına gitmiş ve epey zamandır gelmemiştir. Cep telefonuyla yaptığı çağırma istemlerine cevap alamayan Osman amcanın; çamaşır, bulaşık, yemek, temizlik ve çocuklarla uğraşmaktan takadı tükenmiştir. Kadınını son kez çağırmak için telefona sarılmış, ancak anasının yanından gelmek istemeyen kadın, telefona cevap bile vermemiştir. Bunun üzerine Osman amca mesaj atmaya karar vermiştir. İşte o mesaj;

Kadınım bu sağa son mesajım.
Bebelerinen evde oturup ağlarım.
Çamaşır, bulaşık tarih yaptı.
Kadınım ben bu işlerden ne ağnarım.
Bi tokat salladım değmedi bile,
La boh mu var babağan evinde.
Ula ne bilinmez bir avradmışsın,
Bebelerinen beni mevlam gayırsın.
Arkadaşın Hatçe yan yan bakıyo.
Üzelme Osman abi deyiveriyo,
Bebelerin başını okşayarakatan,
Kendi düşen ağlamaz deyip gülüveriyo.
Bugün geliverdi zabahın köründe,
Vallahi gecelik vardı zillinin üzerinde.
Bulaşığa daldı, çamaşırı yıkadı,
La kadınım bak göğnüm çok daraldı.
Bebeleri banyoya sokup yıkayıverdi.
Osman abi sende gir, keseleyim diyiverdi.
Bende büğün olmaz yarın diyiverdim,
La kadınım sağa bir şans daha verdim.
Zabaha kadar geliyosan gel eve,
Vallahi gelmezsen böyük tehlike.
Hatçe bekliyor elinde kese,
Vallah keseynen kalsa keşke.


“ Hadi bakalım gelmesinde göreyim.” diye söylenerek mesajını gönderen Osman amca; mızıldanmakta olan çocuğuna; “meraklanma yavrum anan ağşama evde” diyordu.:)

 

 

Alıntıdır



Jisell

Jisell resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Spor >Genel Spor Muhabbeti >Bu Fener`e Kupa Yaramıyor :)
  22.Ağu.2011 Pzt 13:19:15

   Fenerbahçeli sporcular gölde kupa aradı

Sakarya’nın Sapanca İlçesi’nde Kırkpınar parkurunda yapılan Türkiye Gençler Kürek Şampiyonası’nda Genç B Erkekler kategorisinde birincilik elde eden Fenerbahçeli sporcular, şampiyonluk coşkusuyla atladıkları Sapanca Gölü’nde birincilik kupasını kaybetti. Sevinçleri 3 dakika süren Fenerbahçeli kürekçiler, kaybettikleri kupayı göle dalmalarına rağmen bulamadılar.    TIKLA   

 



Jisell

Jisell resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Fıkralar >Şampiyonlar Ligi Fıkrası :)
  26.Ağu.2011 Cum 22:03:31

 

Bir İtalyan, bir Rus, bir Fransız bide bizum Temel. Şampiyonlar liginde karşılaşmışlar başlamışlar muhabbete; İtalyan demiş ki bizim ülkemizde şampiyon olan takım iki gün iki gece kutlamalar yapar. Rus demiş ki bizim ülkemizde şampiyon olan takım iki tanker votka içerek kutlama yapar. Fransız demiş ki bizim ülkemizde şampiyon olan takım 400 güzel kızla şampiyonluk kutlar. Bizum Temelde demiş ki haçan pizum orda şampiyon kim olursa olsun kutlamasini fenerbahçe yapar..



Jisell

Jisell resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Spor >Genel Spor Muhabbeti >Bir İstanbul Masalı - İSTANBUL PARK
  3.Eyl.2011 Cmt 12:36:43

Büyük çabalar sarf edip ülkemize getirilen bu muhteşem organizasyonu kaybettik :(  yazık çok yazık elimizden akıp gitti..Ülke ekonomimize sağladığı faydaları göz ardı edip bir kalemde silinmesini çok yanlış buluyorum

Umarım bu hata çabuk farkedilir ve İstanbul Park 2013 takviminde tekrar yer alır yoksa gerçekten ülkemiz için büyük kayıp!

 Bir İstanbul Masalı -ISTANBUL PARK  

<<1 234567>>