ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
20 Nisan 2024, Cumartesi 11:53   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  Nehir> Forum Başlıkları
    Nehirtarafından açılmış Toplam 804 Forum Başlığı var
<<1 234567891011...81>>


Nehir

Nehir resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Hayatının Anlamı Senin Bakışlarında Gizli !
  2.Mar.2008 Pzr 23:52:34
fiogf49gjkf0d

Eski zamanların birinde bir adam hayatın anlamının ne olduğuna takmış kafayı..

Bulduğu hiçbir cevap ona yeterli gelmemis ve başkalarına sormaya karar vermis..

Ama aldığı cevaplarda ona yetmemiş.Fakat mutlaka bir cevabı olmalı diyormuş..

Ve dolaşıp herkese bunu sormaya karar vermiş..

Köy,kasaba,ülke dolasmış bu arada zamanda durmuyor tabiki ...

Tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona

-Su karşı ki dağları görüyormusun,orada yaşlı bir bilge yaşar istersen ona git belki o sana aradığın cevabı verebilir. " demişler.

Çok zorlu bir yolculuk sonunda Bilgenin yasadığı eve ulasmış adam. Kapıdan içeri girmiş ve bilgeye; Hayatın anlamının ne olduğunu sormuş ..

Bilge sana bunun cevabını söylerim ama, önce bir sınavdan geçmen gerekiyor demiş ...

Adam kabul etmiş..

Bilge bir çay kasığı vermiş adamın eline ve içinede silme bir şekilde zeytinyağ doldurmuş.
 
Şimdi çık ve bahçede bir tur at tekrar buraya gel ...
 
Yalnız dikkat et kaşıktaki zeytinyağ eksilmesin eğer bir damla eksilirse kaybedersin..Adam gözü çay kaşıgında bahçeyi turlayıp gelmiş.Bilge bakmıs evet demiş kaşıkta yağ eksilmemiş,peki bahçe nasıl dı(!)

Adam şaşkın..Ama demiş ben kaşıktan başka bir yere bakmadım ki ....

Şimdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip gel ,demiş Bilge...

Adam tekrar bahçeye çıkmış gördüğü güzellikler büyülemiş muhteşem bir bahçedeymis çünkü ...

Geri geldiginde bilge ,adama bahçe nasıldı diye sormuş ...

Adam gördüğü güzellikler karşısında büyülendiğini anlatmış..

Bilge gülümsemis ,ama kaşıkta hiç yağ kalmamış demiş ve eklemiş

"--Hayat senin bakışınla anlam kazanır ya sadece bir noktayı görürsün hayatın akıp gider sen farkına varmazsın..Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yasarşın akıp giden zamanın anlam kazanır.


"Hayatının anlamı senin bakışlarında gizli"

 

                           

                               Renk Değişir mi?
                               Sen değişir misin?
                               Ovunca gözlerini ben değişir miyim?

 

 



Nehir

Nehir resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >İncitmeyecek Kadar Uzak,Üşütmeyecek Kadar Yakın Olabilmek...
  3.Mar.2008 Pzt 23:05:58
fiogf49gjkf0d

İncitmeyecek kadar uzak,üşümeyecek kadar da yakın olabilmek...*



Eski zamanların dondurucu bir kışından bütün hayvanlar çok
etkilenmiş,büyük kayıplar vermişler.

Ama en çok kayıp veren kirpilermiş.

Çünkü onların pek çok hayvan gibi kalın kürkleri yok, kendilerini sıcak  tutması zor olan dikenleri var.

Bu durumdan en az zararla kurtulmak için kirpiler meclisi
toplanmış,çözüm aramaya başlamış.

Tartışa tartışa,nihayet gece olunca tüm kirpilerin bir araya
toplanmasına,birbirlerine yakın durarak geceyi geçirmelerine karar verilmiş.

Böylece kirpiler birbirlerinin vücut sıcaklığından
yararlanacak,aralarındaki hava tedavülünü önleyerek donmaktan
kurtulacaklarmış.

İlk geceki deneyimlerinde bunun işe yaradığını görmüşler.

Ama  başka bir problem çıkmış ortaya.

Üşüyen kirpiler birbirlerine fazla yaklaştıklarından yaralanmalar  gerçekleşmiş.

Daha sonraki gece yaralanma korkusundan birbirlerinden uzak durmuşlar  ama bu seferde  donmalar meydana gelmiş.

Ne var ki, her gece kah uzaklaşa kah yakınlaşa, deneye yanıla
birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak kadar yakın,ancak
birbirlerini incitmeyecek kadar uzak durmayı öğrenmişler.

KISACA ;

Bizim de uzun dikenlerimiz var.

Bunlar hayata karşı filtrelerimiz.

Bazen faydalı,bazen de zararlı.

Çoğu zaman,kimseleri yaklaştırmıyoruz yanımıza.

Filtrelerimizden elemeden kimseleri sokmuyoruz özel dünyamıza.

Ne var ki, sıcaklık ancak yakınlaşmakla mümkün.

Birbirini incitmeyecek kadar uzak,hayatın soğuk zamanlarında üşümeyecek  kadar da yakın olmayı öğrenmeliyiz.

Aynen kirpiler gibi..

 

                          Renk Değişir mi?
                               Sen değişir misin?
                               Ovunca gözlerini ben değişir miyim?




Nehir

Nehir resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Yazarların Garip Davranışları
  5.Mar.2008 Çar 15:28:15
fiogf49gjkf0d
Dickens romanlarını büyük, görkemli çalışma odasında kaleme alırmış. Düzgün bir el yazısı ile mavi renkli kağıtlar üzerine, kağıdın rengine yakın tonda mürekkeple yazarmış...


Edgar Wallce ise, çalışmaya başlamadan önce bir işçi tulumunu giyer, sonra da kendini hava akımından korumak için çevresini cam paravanlarla çevirttiği büyük bir masanın başına geçermiş. Bir yandan durmadan şekerli çay içer, öte yandan da bir "dictaphon"a konuşurmuş. Böylelikle dakikada 60 sözcük yazabilirmiş. Ünlü dedektif romanları yazarı, genellikle gündüzleri uyur, geceleri çalışırmış.


Mark Twain da yatakta yazanlardan... Yatağa uzanıyor, kağıtları dizinin üstüne yerleştirip başlıyor kalem oynatmaya... Yazdıklarını yatağın üstüne ya da yere atıyor. Yanındaki komodinden piposunu doldurup boşaltırken yararlanıyor. "Bana güzel bir yatak verin, size ölmez başyapıtlar vereyim." sözü onunmuş.


Walter Scott, erkencilerden. Sabahleyin çok erken kalkar, kahvaltı yapmadan yazı masasına otururmuş. "Ivanhoe" adlı ünlü romanını ise hemen hemen çalışmasına hiç ara vermeden, gece gündüz bir çırpıda yazıp bitirmiş.


James Joyce un yatağında, yüz aşağı yatarken yazdığı söylenir. Eski tip siyah mürekkepli kalemle ilk müsvattelerini çiziktiren Joyce, daha sonra kırmızı kalemle düzeltmeler yaparmış.


Alexandre Dumas, en yeni, en süslü giysilerini kuşanıp yakasına da bir çiçek yerleştirdikten sonra otururmuş yazı masasının başına. O da hiç ara vermeden çalışırmış. Hatta, söylentiye göre, romanını bitirmeden evden çıkmamak için ayakkabılarını ve çalışma odasının anahtarını hizmetçisine verirmiş.


Balzac, başucunda yanan bir mum olmadan hiçbir şey yazamazmış. Kahve tiryakiliğiyle de tanınan Balzac ın bir başka özelliği ise, çoğu zaman yazı yazarken başına bir yün atkı sarıp ayaklarını da suya sokması... Öyle ki, onun bu adetini abartıp roman yazarken keşiş cübbesi giydiğini bile söyleyenler var!


Balzac ın bir alışkanlığı da, her gün mutlaka belirli miktarda yazı yazması... Sözgelimi günde 50 sayfa yazmaya karar verdiyse, dişini sıkıp 50 sayfayı dolduruyor. Belirli bir yerde, diyelim 30. sayfada takıldıysa, formunu kaybetmemek için kopya ederek dolduruyor....


Wordsworth, hiçbir yapıtını evinde, çalışma odasında yazmamış. Bu ünlü İngiliz şairin hizmetçisi gelen ziyaretçinin bir şey sormasına fırsat bırakmadan şöyle dermiş: " Burası efendimin kitaplığıdır. Kendisi şimdi çalışma yerinde; kırlarda bayırlarda dolaşıyor.
 


Bernard Shaw, evinin bahçesine bir kulube yaptırtmış ve tüm yazılarını burada kaleme almış.Shaw, kendine göre geliştirdiği bir steno yazısı kullanırmış. Daha sonra daktilo ile yazmaya başlamış. Ancak, silik şeritlerden nefret edermiş. Şerit silikleşince, makineyi kaptığı gibi tamirciye götürür, şeridini değiştirtirmiş


Schiller in yazı masası üzerinde ekşi ya da çürük elma bulundurmaktan hoşlandığı söylenir. Yazar elmayı sık sık koklarmış. Bu koku ona yağmurdan sonra ormanda, otlar, yapraklar arasındaymış izlenimi verirmiş. Böylece bir düş evrenine girermiş.Bazen banyoda su içinde yazdığı olurmuş.


H.G.Wells in yapıtlarını en okunaksız el yazısı ile yazdığı söylenir.Özel sekreteri olmasaymış, Wells in romanları kolay kolay basılma olanağı bulamayacakmış. Ayrıca, gençliğinde ayaklarını suya sokmadan yazamazmış.


Henry James ayakta yazanlardanmış. Çalışma odasının çeşitli yerlerine yüksek sehpalar yerleştirir; bunların üzerine kağıtlarını dağıtırmış. Ve düşüne düşüne dolaşır, aklına gelen cümleyi en yakınında ki kağıda yazarmış. Böyle dolaşa dolaşa çeşitli kağıtlara yazdığı cümleleri sonradan birbirine monte edermiş.
 



Charles Dickens, çok güç uyuyan birisiydi. Uyuyabilmek için yatağının başını kuzeye çevirir, sonra da tam ortasına yatardı. Tam ortada olduğunu anlayabilmek için iki kolunu uzatarak ölçü alırmış.
 


Alexandre Dumas, doktorunun tavsiyesi üzerine uykusuzluğu yenebilmek için her sabah yedide Arc de Triomphe önünde bir elma yermiş.


Richard Wagner, Porsifol Operası üstünde çalışırken (1882) banyodan çıkmadı. Suyun sürekli olarak sıcak tutulmasını ve içine egzotik kokular katılmasını istedi.


Edmond Rostand da Cyrano de Bergerac ı banyoda yazmıştı. Çalışırken kimsenin kendisini tedirgin etmesini istemezdi; arkadaşlarını kapıdan çevirmeye yüzü tutmazdı. Bu yüzden, çareyi banyosuna sığınmakta bulmuştu.


Dante, belirli bir şeye ilgisini yöneltme yönünden, benzerine az rastlanır bir insandı. Birgün bir sokakta oturup üç saat süreyle elindeki kitabı okudu; kitap bitince oradan uzaklaştı. O sokakta o sırada bir şenlik yapıldığını söyledikleri zaman buna inanmak istemedi.


De Quincey, okumak üzere aldığı kitapları geri vermezdi. Üstelik bunların canına okurdu. Elindeki kitap ne denli ender, ne denli değerli olursa olsun, işine yarayacak bölümleri kopya etmek zahmetine katlanmaz, beğendiği sayfaları koparıp alırdı.


Ondokuzuncu yüzyıl başlarında yaşamış ingiliz şair Percy Byuhe Shelley bir okuma tutkunuydu. Günde onaltı saat okuduğu olurdu. Hem de oturarak veya yatarak değil; ayakta durarak okumayı severdi.

 Alıntı

 

 

                       

                     Renk Değişir mi?
                               Sen değişir misin?
                               Ovunca gözlerini ben değişir miyim?





Nehir

Nehir resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >İyimserlik Andı :)
  5.Mar.2008 Çar 15:35:14
fiogf49gjkf0d

Aklımın dinginliğini hiçbir şeyin
bozmasına izin vermeyecek kadar güçlü olmaya,

Karşılaştığım herkesle sağlık,
mutluluk ve başarıdan söz etmeye,

Tüm arkadaşlarımın
kendilerini değerli hissetmelerini sağlamaya,

Her şeyin aydınlık yüzüne bakmaya ve
iyimserliğimin gerçeğe dönüşmesine çabalamaya,

 

Yalnız en iyiyi düşünmeye,
yalnız en iyi için çalışmaya ve
en iyiyi beklemeye,

 

Başkalarının başarısından
kendiminki kadar coşku duymaya,

 

Geçmişin yanlışlarını unutmaya ve
gelecekte daha büyük başarılara ulaşmak için
var gücümle çalışmaya,

 

Her zaman neşeli bir yüz ifadesine sahip olup,
selamladığım her canlı varlığa gülümsemeye,

 

Kendimi geliştirmeye,
başkalarını eleştirmeye
zaman bırakmayacak kadar çok zaman vermeye,

 

Kaygılanmayacak kadar yüreğim geniş,
kızgınlığa kapılmayacak kadar yüce,
bozguna uğramayacak kadar güçlü
ve üzüntüye kapılmayacak kadar
mutlu olmaya


KENDİME SÖZ VERİYORUM

 

 

                  

                     Renk Değişir mi?
                               Sen değişir misin?
                               Ovunca gözlerini ben değişir miyim?




Nehir

Nehir resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Fıkralar >Sen mi Yaptın Oğlum Bu Resmi ? :))
  5.Mar.2008 Çar 15:44:52
fiogf49gjkf0d
İlkokul 5. sınıfta resim dersinde ögretmen "çocuklar konu
serbest,hayvan resimleri çizin bakayım" dedi.
10 dakika sonra küçük Ahmet el kaldırdı.Ögretmen yanına geldi.Resim kağıdının üzerinde bir sinek duruyordu.
Çocuğun bu sinekten şikayetçi oldugunu zanneden ögretmen eliyle sinegi kovaladı ama hayvan hiç
hareket etmedi. Biraz daha dikkatli bakınca da sineğin gerçek
olmadıgını farketti. Bu bir sinek resmiydi.

Ögretmen saskınlıkla sordu: Sen mi yaptın oglum bu resmi?
-Evet öğretmenim.
-Peki bir de at resmi yap bakayım.
Küçük Ahmet öyle bir at resmi çizdi ki.
At, sanki kagıttan fırlayıp çıkacak. O kadar canlı....

Şaşıran ögretmen:
-Yavrum beni hemen babana götür. Sen müthiş bir yeteneksin.
Burada harcanmaman gerekir.Derhal güzelsanatlara transfer olman lazım. Babanla konusmalıyım, dedi.

Son dersten sonra Ahmetle beraber yola koyuldular.Dar bir patikadan bir gecekonduya geldiler.
Içerde, yatakta, dizlerini karnına çekmis,üzerinde yorganı bir adam yatıyordu. Ögretmen konusmaya basladı:
-Geçmis olsun efendim.
-Tesekkürler.
-Ben oğlunuzun...
-Allah kahretsin oğlumu.
-Aman böyle söylemeyin,yaptıgı resimler...
-Onun yaptıgı resimler yerin dibine batsın.
-Ama beyefendi böyle yetenekli bir çocuğun...
-Yeteneğine baslatmayın şimdi.
-Peki ne oldu,niçin böyle kızgınsınız oğlunuza?
-Neden olacak, dün gece eve biraz çakırkeyif geldim.
Bu eşşoğlusu sobanın üzerine çıplak kadın resmi çizmiş ... ) yandımm:))))
 
 
 
                        

                          Renk Değişir mi?
                               Sen değişir misin?
                               Ovunca gözlerini ben değişir miyim?



Nehir

Nehir resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Rüyalarınız Süsleyen Arabalara Bir Daha Bakın Lütfen !
  9.Mar.2008 Pzr 00:15:32
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

 

      Arabanız ne olursa olsun;Güvenilir bir sürücü  olduğunuzdan emin olun önce ... Yolunuz ve Farınız hep açık,ömürünüz  uzun olsun. Hayırlı Yolculuklar :)

 

                              Renk Değişir mi?
                               Sen değişir misin?
                               Ovunca gözlerini ben değişir miyim?



Nehir

Nehir resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >CEMAL SAFİ den DİYELİM Mİ BİRAZ DA
  9.Mar.2008 Pzr 00:19:14
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

                                             HÜZÜN ADRES DEĞİŞTİRİR

Yakışmıyor cepheyi terk edişin,
Mert dayanır, namert kaçar sevdiğim.
Fazla sürmez hatanı fark edişin,
Hasret eken , hüsran biçer sevdiğim.

Adet ettin aşk dersini asmayı,
Hüner saydın sırra kadem basmayı,
Yetti artık çok denedim susmayı,
İsyan eden bayrak açar sevdiğim.

Nice avcı bende silah sınadı,
Geri tepti ,sineleri kanadı,
Kırılsa da yüreğimin kanadı,
Yine açar, yine uçar sevdiğim.

Bir resmimiz bile yoksa başbaşa,
Revamıdır ben yanayım,sen yaşa,
Aşk sunacak sakimi yok sarhoşa,
Yine bulur, yine içer sevdiğim.

Aynaların farkı kalmaz düşmanla,
Tanışırsın doğduğuna pişmanla,
Hüzün adres değiştirir zamanla,
Benden geçer ,sana göçer sevdiğim.

Üzerime yar sevdiğim sahi mi?
Kalp çalmakta senin gibi dahi mi?
Ağlama der dosta aşık Daimi,
Bu da gelir ,bu da geçer sevdiğim.

Cemal Safi


 

                              Renk Değişir mi?
                               Sen değişir misin?
                               Ovunca gözlerini ben değişir miyim?

 

 


 



Nehir

Nehir resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >Karika Türler :))
  9.Mar.2008 Pzr 00:56:39
fiogf49gjkf0d

 

                          

                              Renk Değişir mi?
                               Sen değişir misin?
                               Ovunca gözlerini ben değişir miyim?



Nehir

Nehir resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >İnsan Kendisine Ne Kadar Yenik...
  10.Mar.2008 Pzt 00:40:49
fiogf49gjkf0d

(Büyük kızgınlıklarımızı özgür bırakmadan önce uzun uzun beklemek gerek.)

Altı şeritli otobanın iki yanındaki kalın kar tabakasının içinden yükselen kilise kulelerini görüyorum hızla kayan bir saat sarkacı gibi. Ağaçlar, bacalar, dikkat geyik çıkabilir levhaları, bulutlar, tepeler, tepelerdeki kaleler, yavaş yavaş mavi bir buz keskinliğiyle gelen akşam...

Dışarının müthiş soğuğuna karşın sıcacık arabanın içi. Etkileyici bir erkek sesi genizden genizden bir Almanca ile tıkalı otoban noktalarını söylüyor.

Kuzey Avrupa kışına ters bir kızgın öfke zıplıyor midemde. Bir açık bulsa fırlayıp boğazıma, gırtlağıma, dilime ulaşacak.

Akıverecek dışarıya, öfkeme sebep olanları yakacak... Ve biliyorum ki şu boyum kadar kalın karı bile eritir içimdeki kızgınlık...

Midemin içinde dört dönüyor öfkem, allak bullak ediyor bedenimi... Kalbim hızlanıyor. Öfke yanaklarımda kıpkırmızı birer elma oluyor. Öpeni de zehirleyecek kadar yoğun hem de...

Sakin olmalıyım oysa...

İstedikleri o, beni öfkelendirmek!

Ama hayır, bunu yapmayacağım.

Öfkem midemi aşıp dilime ulaşamayacak. Bunu onlara göstermeyeceğim.

İntikam bile almayacağım.

Yutkundukça diken batıyor sanki boğazıma. Sanki ağzımın içinde bir avuç çakıl taşı var; dilim dönmüyor, dişlerim kırılıyor, damağım kan içinde kalıyor... Kan diken dolu gırtlağımdan mideme aktıkça öfkem semiriyor öte yandan. Suskunluğumun kanıyla besleniyor çünkü... Haksızlık yapıyorlar en başından beri, bu yüzden öfkeliyim.

Yalancılar üstelik. Arsız ve kuralsızlar...

Küçük akılları büyük çamur topları yapıyor ellerini de kir içinde bırakan...

Altı şeritli otobanda kuş kafası kadar büyük yağarken ve iki yanımda beyaz duvarlar yükseltirken kar �İçimi Soğut Tanrım� diye dua ediyorum. �Bana akılcı davranmayı, sağduyulu olabilmeyi unutturma!�



***


Aradan zaman geçiyor...

Bir zaman, çok zaman, az zaman...

Boğaz�ın soğuk suyunda insanı ürperten bir akıntı var. Sabahın erken bir saati ve gökyüzü güneş vaat etmiyor.

Mutlu bir sabah yaşıyoruz bütün bunlara rağmen. Kahve sıcacık, eldiven, bere sıcacık, ekmek kokusu sıcacık... Koltuğumun altında yazı çizi notlarım, içi tüylü koca botlarım, her mevsimine ayrı tutkun olduğum şehrin sabah sesi içinde Boğaz�daki sahil kahvelerinden birine giriyorum.

İşte gazeteler. İşte gazetede onlar.

İşte birbirlerini yiyorlar.

İşte kendilerinden koparıp koparıp fırlatıyorlar... Bütün çekmeceler açılıyor; bütün lekeli mahrem, bütün sırlar ortaya çıkıyor.

Kafamı kaldırıyorum.

Az ötemde onlardan biri oturuyor bak...

O da ne?

Yanında gencecik bir kız, kıza patatesli omlet yediriyor. Bıraktığı yerden devam ediyor alışkanlıklarına...

Ama saklamıyor da hayret!

Yakında bunlar da çekmecelerini açacaklar demek ki yine...


***


Sipariş ettiğim kahvaltıyı iptal ediyor, eşyalarımı toparlayıp sessizce çıkıyorum oradan... Öfkelerimi anımsıyorum.

Kızgınlığımı bile hak etmemişler... Damağımdan akan kanla midemde büyüyen öfkem en doğru olanı bulmuş aslında... Tarihte en başarılı oyun: Zamana bırakıp birbirine kırdırmakmış en temiz yolu...

Ama yine de... Gerçekten �insan kendisine ne kadar yenik!� yahu...


İclal Aydın

                              Renk Değişir mi?
                               Sen değişir misin?
                               Ovunca gözlerini ben değişir miyim?



Nehir

Nehir resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >KONUŞAN KARİKATÜRLER !
  13.Mar.2008 Per 00:59:20
fiogf49gjkf0d

Terör salgını

İnsanlara ders veren medya

Türkiyede eğitim raydan çıktı

Ümidini yitiren garip vatandaş

ABD yapımı bir film

Akıllı robot ASİMO

Mayınlı yol

Çağa yenik düşen dersler

Bir ülke profili

Uyanmak zamanı

Kurban Filistin

Halka yabancı durmak

Rektör profili

 

             

                                Renk Değişir mi?
                               Sen değişir misin?
                               Ovunca gözlerini ben değişir miyim?

<<1 234567891011...81>>