ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
24 Nisan 2024, Çarşamba 11:33   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  aleyna36> Forum Başlıkları
    aleyna36tarafından açılmış Toplam 7 Forum Başlığı var


aleyna36

aleyna36 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Kizlar askere gitmelimi?
  10.Nis.2006 Pzt 05:05:59


aleyna36

aleyna36 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >·SdeNliOceB· Doğum günün kutlu olsuuunnn
  22.Ağu.2010 Pzr 22:04:03

Geç kalınmış bir doğum günü kutlaması umarım kabul edersin.

Nice yıllara bitanesi 3 lü rakamlara doğru ilerlerken hayatta tüm isteklerinin gerçekleşmesini diliyorum

 



aleyna36

aleyna36 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Ders veren hikayeler......
  5.Kas.2010 Cum 13:37:00
                                                      DÜRÜSTLÜK

         A.Şerif İzgören anlatıyor

         "İzgören & Akın" a toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara`da Bakanlıklar. Taksi parası 9.75 TL tuttu,ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya, taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabılmek için bir ayak dışarda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sahne olacak. Şoför, para üstü varmı diye aranmaya başladı.

        "Üstü kalsın kardeşim" dedim.

        Döndü bana doğru

        "Vaktin varmı ağabey ?" dedi.

        "Evet" dedim (tek ayağım hala dışarda)

         Dörtlülere bastı, trafik dört şerit akıyor, indi araçtan. Önde bir büfe var. Gitti oraya, bir şeyler konuşup geldi. Bana 25 Krş uzattı. Belli ki para bozdurmuş.

         "Birader" dedim, "9.75 değil, 10.50 yazsa istermiydin 50 krş.benden?"

         -Ne alacağım ağabey 50 krş.u

         -Peki niye gittin 25 krş. için o kadar uğraştın. üstü kalsın demiştim.

          Döndü bana, attı kolunu arkaya :

             -Vaktin varmı ağabey

         -Var

         -Çek kapıyı o zaman

         Muhabbetçi bir taksici ile karşı karşıyayız.

         5 dk.konuştuk. İngiltere`de profösüründen, bilmem kiminden eğitimler aldım. O taksicinin 5 dk.da öğrettiklerini, ingiliz hocalar haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler.

        Ağabey biz Keçiören`de 5 kardeşiz. Babam rençberdi benim, günlük yevmiyeye giderdi; artık inşaat falan bulursa çalışır gelir, o gün iş bulamamışsa, biz eve gelişinden, yüzünden anlardık. Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik. Yemek bitince babam bize "Durun kalkmayın" derdi. Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.

"Aha" dedim, "Bizim meslek", seminerci.

          - Ne anlatırdı baban ?

          - Hayattta nasıl başarılı olunur ?  

            O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor, sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.

            -Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi, delik bir çorapla pantalonun ceplerini çıkarır, dört kardeşi karşısına alıp "Dürüst olun, evinize haram lokma sokmayın" diye anlatırken , biz de gülerdik. Annem kızardı, "Babanızla alay etmeyin. O, hem dürüst hem de çalışkandır" derdi. Yan evde iki kardeş var, onların babası zengin. Babaları  birahane işletiyor, ama adamda her numara vardı, kumar falan oynatırdı. Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı, hep o ikisinin eskilerini kullandık. O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık, çünkü bize bahşiş verirdi. Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye, para falan hak getire. Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü. Yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartman, işleyen birahane, dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktı biliyormusunuz ?

 -Ne bıraktı ?

            -Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : "Evladım işinizi dürüst yapın,hakkınız olmayan parayı almayın..." falan filan. Ağabey aradan 15 yıl geçti, diğer 2 kardeş cezaevindeler, ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.

             Biz 5 kardeş, beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var hepimizin birer ailesi, çoluk çocuğu, hepimizin birer dairesi var. Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :

             "Asıl mirası  bizim baba bırakmış."

              Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri, taksimetrenin yazmadığı 10 krş.u evimize sokmadık. Her şeyimiz var Allah`a şükür.

               Çok duygulandım, veda ettim, tam ineceğim :

               -Dur ağabey, asıl bomba şimdi.

               -Nedir bomban ?

-Nerede oturuyoruz biliyormusun ? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz.

 

               Evladınıza ne araba bırakırsınız, ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece değer kavramları bırakırsınız. Bakın iki baba da evlatlarına değer kavramları bırakmışlar.

 

 

A.Şerif İZGÖREN`in kitabından aktarılmıştır.



aleyna36

aleyna36 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Anın keyfine varmak.....
  12.Kas.2010 Cum 15:52:24

Anın keyfine varmak... Her koşulda :-)

Bireysel gelişim koridorlarında sıklıkla duyulan bir
cümle / afirmasyon vardır:

“Eğer istediğim bir şey gerçekleşmiyorsa, ufukta daha

iyi bir şey olduğu içindir.”

 

Ne demek şimdi bu..? İstediğim bir şey var ve gerçekleşmiyor…

Bunu şimdi iyi bir işaret olarak alıp mutlu olmam mı

gerekiyor? Ben belli bir şeyin gerçekleşmesini istiyorum

yahu bundan daha fazla ne söyleyebilirim? İstiyorum

ve gerçekleşmiyor!

 

Ne ilginçtir ki, yaşamımda daha bir sefer bile, bu durumun

aksini ispatlayacak bir olay gerçekleşmedi. Yani, istediğim

ve o anda gerçekleşmeyen istisnasız her durumun sonrasında

benim aslında daha çok işime yarayacak ve beni mutlu

edecek durumlarla karşılaştım. Ve yine istisnasız her

seferinde, sıklıkla duyduğum “Her işte bir hayır vardır”

lafına inancım daha da pekişti.

 

Peki eğer yaşamımızda elli kere bu durumu yaşıyorsak ve

her seferinde de olayların kendi akışının aslında bizim için

en mükemmel sonuçları doğurabildiğini görüyorsak, bizi

istediğimiz şeyin yine gerçekleşmemesi halinde üzüntüye

ve hayal kırıklığına iten ne? Bir insan böyle bir olayın kaçıncı

tezahüründe artık sıkıntı yaratmak yerine mükemmel bir

tevazu içinde yaşamı ve getirdiklerini kendi hallerinde

akışa bırakır..?

 

Veya burada önemli olan nicelikten ziyade nitelik midir?

 

Yine aynı bireysel gelişim koridorlarında yankılanan

iki cümle daha vardır:

 

“Bizi sıkıntıya sokan herhangi bir durumda, yaşam bize bir

ders öğretmeye çalışıyordur. Biz öğrenmemiz gerekenleri

kavrayıp dersten geçer not almadığımız sürece de kendini

tekrar edecek, hatta artan şiddette tekrar edecektir."

 

Bunu düşününce, demin sorduğum sorunun cevabının

nicelik olmaması daha iyi. Çünkü o zaman aynı dersi tekrar

tekrar ve artan şiddette almak pek hoşumuza gitmeyebilir.

O yüzden de mesajı / dersi ilk bir kaç gelişinde almamız,

sadece olayın sıkıntısını engellemenin yanı sıra, bizi bir

ikmal sınavları silsilesinden de muaf tutabilir.

 

Bu konuyla ilgili olarak, evrenle ve/veya yaratıcı güçle

aramızda şöyle bir konuşma geçtiğini düşünelim:

 

Biz: “İş hayatımda / aşk hayatımda / genel hayatımda artık

daha fazla zevk almak istiyorum.”

 

Evren: “Hay hay, derhal çalışmaya başlayalım. Bunun için

üstesinden gelmen gereken şu bazı küçük şeyler var…”

 

Biz: “Tamam, şimdi harekete geçiyorum…”

 

…diyoruz ve ucundan biraz bir şeyler yaparak, sağlıklı bir

iyileşme sürecine girmek yerine, sadece olayın üzerine

‘kozmik bir yarabandı’ yapıştırarak konuşmaya devam ediyoruz:

 

Biz: “Evet yaptım, şimdi sırada ne var..?”

 

Evren: “Hmm, evet aslında ancak… bu durumla ilgili hala

üstesinden gelmen gereken bazı şeyler daha var…”

 

…diyecek ve bize aynı sıkıntıları belki de artan şiddette

vermeye devam edecek. İşin gerçeği, aslında burada

biz tam da hakettiğimiz şeyi alıyoruz evrenden.

 

İşte bu noktada, almak istediğimiz şeyin aslında daha fazla

zevk olduğuna ve bunun bir türlü gelmediğine takılmak yerine,

evrenin bize vermeye çalıştığı mesaja dikkat ederek büyük

resmi görebilir ve ona uygun şekilde adım atabiliriz.

Bunun, bizim için uzun vadede çok daha faydalı

olacağına inanıyorum.

 

Bu düşünce şekliyle hareket ettiğimiz zaman, her ne kadar

ilk başta sıkıntılı görünseler de, bize keyif vermediğini

düşündüğümüz olayların altındaki nedenleri görmek için

çaba sarfedebilir ve aslında bu süreçten bile oldukça

keyif alabiliriz.

 

Tabii ki bunu yaparken akıl ve mantığımızı tamamen

ihmal etmenin de anlamı yok. Az önce yolumuzu kestiği

için korna çaldığımız aracın sürücüsü elinde levye ile bize

doğru geliyorsa, orada bir şeyler yapmadan yerimizde

oturup “Hmm, acaba bu olayın altında yatan mesaj nedir?

Burada neyi öğrenmem gerekiyor?” demek bize ileride

yüklü bir hastane faturası olarak geri dönebilir! 

 

Malzemelerimiz: İnanç, içgüdü, biraz da mantık ve

ortama uyum sağlamak.

 



aleyna36

aleyna36 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Siz sadece hayal edin....
  12.Kas.2010 Cum 16:11:19

Z SADECE HAYAL EDİN...

Adam, her mehtaplı gecede alır başını deniz kıyısına gidermiş.
Dönüşünde sorarlarmış :

- Ne gördün?
- Dünya güzeli deniz kı
zları gördüm, altın saçlarını gümüş taraklarla tarıyorlardı, dermiş hep.

Bir gece yine tek başına deniz kıyısına  vardığında, gerçekten dünya
güzeli deniz kızları görmüş, altın saçlarını gümüş taraklarla tarıyorlarmış.  


Döndüğünde yine   sormuşlar :

- Ne gördün?
- Hiç, demiş. Hiç bir şey...  


***

Oscar Wilde`ın yukarıdaki harika öyküsünü ilk okuduğumda ortaokuldaydım ve ne demek istediğini anlamamıştım. Daha sonra unutmuşum.
Yıllar sonra rastladığım Haldun Taner`in bir sözü bana öyküyü hem  hatırlattı hem de ne demek istediğini çok çarpıcı bir şekilde gösterdi.

Şöyleydi söz :

"Bir hayalin gerçek olması
kadar hayal kırıcı bir şey yoktur."

Daha sonraları
ise bu tema pek çok edebi eserde karşıma çıktı. Örneğin  Simyacı`da. Hâlâ okumamış olan var mı bilmiyorum ama hatırlarsanız orada  bütün yaşamı boyunca tek hayali para biriktirip Mekke`ye hacca gitmek  olan bir dükkan sahibi vardı. Adam artık gerekli parayı fazlasıyla biriktirmiş olduğu halde bir türlü gitmiyordu. Bu hayalin kendisini  yaşama bağlayan çok önemli bağ olduğunu düşünüyor ve onun gerçekleşmesi  halinde bu önemli bağı yitireceğinden korkuyordu.  


Haklıydı belki de.

Düşünüyorum da hepimizin böyle hayalleri var  mutluluğumuzu bağladığımız,  gerçekleşene  kadar yaşamı sanki ertelediğimiz.

Acaba hiç düşünüyor muyuz bu istediğimiz her neyse, gerçekleştiğinde iyi mi
olacak.  

 

Bir düşünürün hep aklımda tuttuğum bir sözü vardır:

"Bütün dualarımı kabul etmediği için Allah`a şükrediyorum"  
 
Belki de daha az üzülmeliyiz gerçekle
şmeyen hayallerimiz için. Belki de aslında sevinmemiz, mutlu olmamız gereken bir şey için gözyaşları  döküyoruzdur. Belki de olaylara bir de bu açıdan bakmayı artık  öğrenmeliyiz...

Sadece hakkınızda hayırlı olan hayallerinizin gerçekleşmesi  dileğiyle...



aleyna36

aleyna36 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >İçindeki sen.....
  3.Oca.2011 Pzt 12:58:26

                       UNUTMA

Gülümsemeyi asla unutma. Gözlerinin içi gülsün gülerken, bakışların pırıl pırıl olsun ve her zaman nemli kalsın göz pınarların.

Unutma kendini sevilebilecek bir insan haline getirmeyi ve ondan sonra da kendini sevip kendine sarılmayı.Zamana güven ve onun senin en büyük dostlarından biri olduğuna. Acılarının ve felaketlerinin ancak onun koynunda uyuyabileceğini unutma.

Unutma. Başına gelenlerin günün birinde kişisel tarihinin ayrıntılarından biri olmaya mahkum olacağını unutma. Her çiçek sevgilin olsun, her sevgilin ise bir çiçek. Açık tut gönlünü tüm güzelliklere.

Yasalar, günahlar, yasaklar sen olduğun için vardır. Ve sen bir tane olduğun için şu koca dünyada, gir günaha çekinmeden, çiğne yasayı.

Aydedenin sihrini gönderdiği gecelerde uyuyarak çalma hayatından saatlerini. Gecenin içinde yolculuğa çıkmayı unutma. İçinde hiç ölmeyecek bir gençlik virüsü yarat ve kaç yaşında olursan ol, her zaman yirmibeş yaşında kalman gerektiğini
unutma. Asla taviz verme seni sen yapan yanlarından. Onurlu bir yasam sürebilmen için, sartlar ne olursa olsun direnmeyi sakın unutma.

İçindeki seni katletmeye kalkma sakın. Kendine vuracağın her darbenin seni senden biraz daha uzaklaştıracağını unutma. Korkma mahallenin delisi olmaktan. Doğrucu Davutlar ne kadar çoğalırsa mahallende, hayat mutlaka daha iyiye
gidecektir, unutma.

Hatanın affedilmeyecek olanından kaç, ama hata yapmayayım diye de yakıp geçme yıllarını. Unutma ki, hiç hata yapmayan bir insan yapabileceklerinin en iyisini yapamamış demektir hayatta.

Korkma insanca korkularından. Ve korkunun kendisinden çok, onun beklentisinin daha korkutucu olduğunu unutma.

Bir anlamı olsun kendinle yaptığın kavgaların. Ve hep ileriye taşısın seni kavgada attığın her adım. Açık bırak pencereni ve sabah güneşinin, rüzgarı önüne katarak perdelerle yapacağı raksa dönük olsun bakışların.

Küçücük mutlulukların görkemine inandır kendini ve gülümse. Umutların bitmesin asla ve umutların bittiği yerin, hayatın da bittiği yer olacağını asla unutma.

Ve şaire kulak ver:

" Senden bir tane daha yok bu dünyada."



aleyna36

aleyna36 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >ccgokhan Doğum günün kutlu olsunnnnnn........
  10.Nis.2011 Pzr 12:58:12

Yeni yaşında hayatında yeni sayfalar açılsın o sayfalara senin güzel yüreğinden yansıyan mutluluklar satır satır yazılsın.

Doğum günün kutlu olsun Gökhancım