ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
23 Nisan 2024, Salı 21:35   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  hilary> Forum Başlıkları
    hilarytarafından açılmış Toplam 5 Forum Başlığı var


hilary

hilary resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >SıR
  14.Tem.2015 Sal 17:17:38

Bilemezsin kim dost, kim düşman. Bazen tuttuğun eldir seni arkandan vuran.



hilary

hilary resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >Susuyor Gibiyim
  27.Şub.2015 Cum 15:58:11


hilary

hilary resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >MyLoveStory Nice Yaşlara..
  1.Şub.2015 Pzr 21:27:19

Canım benimmmmmm, gönlü kendisi güzel arkadaşım.. Nice nice yaşlara sevdiklerinle hep beraber, seviliyorsun.



hilary

hilary resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Beğenilen kitaplardan seçilmiş anlamlı kareler..
  17.Ara.2014 Çar 22:52:23


hilary

hilary resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >Hasta Ruhlu İnsanın En Temel Özelliği..
  14.Ara.2014 Pzr 00:30:21

Hasta ruhlu insanın en temel özelliği nedir diye sorulduğunda ilk aklıma gelen cevap, hasettir. Hangi açıdan ve neye karşı haset ehli olursak olalım hastalıklı bir ruh yapısına sahibiz demektir. Haset ehli kimseler ruhlarını kemiren ve insani vasıfları hiçe sayan bir kötülüğün koridorunda hızla yol almaktadırlar. Tekebbür, riya, kıskançlık, bencillik, fesat, tuğyan, ihtiras gibi kavramlar yolculuklarında en sadık arkadaşlarıdır.

Hasta ruhlu insan neden haset eder? Kişiliğini tamamlamamış insan sürekli olarak kendisini başkasıyla mukayese eder. Birisi bir makama gelmişse onu çekemez, kıskançlıktan kudurur. Birisi zengin olmuşsa, kendi mali durumlarını onların karşısında yetersiz görür ve aşağılık bir ruh hali yaşar. Çevresinde sevgi ve saygı ile mümeyyiz insanların samimi tavırları bile onu rahatsız eder. Zira toplum tarafından sevilen insanların büyük mazhariyete kavuşması bir diken gibi kalbine saplanır.

Hasta ruhlu insanların bir diğer özelliği de kendilerine tapınma hastalığına sahip olmalarıdır. Toplumsal ilişkilerinde hep aşağılık kompleksine sahip oldukları için kendilerini ispatlamak uğruna egosunu devreye sokmayı bir mecburiyet olarak görürler. Bu tür bir ego asla bir şahsiyet belirtisi değil, ‘küçük dağları ben yarattım’ edasıyla kibrin ve ukalalığın şeytanca yansıtılmasından ibarettir. Bu tür insanlar dünyanın en dürüst insanı olduklarına inanırlar. Adalet, merhamet, sevgi, şefkat, vefa gibi temel insanî özelliklerin tümünün kendilerinde bulunduğunu vehmederler. Karakter sahibi olduklarını düşünür ancak, haset ettikleri insanları çok rahat bir şekilde jurnallerler. Vefalıyım derler, önce inançlarına sonra dostlarına ihanet ederler. İçim sevgi ile doludur derler, kıskançlıkları yüzlerini cehennem alevine çevirir. Adalet hayatımın vazgeçilmez ilkesidir derler, kalplerinin terazisinin bozuk olduğunu göremezler.

Hasta ruhlu insan öfkesini kusarken melek rolüne başvurabilir. Yüzüne geçirdiği maske, sevginin ışıltısıyla parlasa da, arkasındaki karanlık kısa sürede o ışıltıyı karartır. İçinden gelmeyen tebessümün dudağında eğreti duruşunun farkında olmaz böylece. Anlattığı mevzuda ciddi olduğunu göstermek için ses tonuna yaptığı akordun kulak tırmaladığını “kulak sahibi” herkes hemen fark eder. Karşıdakiyle el sıkışırken muhabbetli olmaya çalışsa da bedeni geriye eli ileriye doğru kasılır kendiliğinden. Rol yapmaya çalışsa da beyhude bir çaba içinde olduğunun farkında olamaz çoğu kere. Çünkü kalbinde sevgiyi yeşertmeyen bir insanın hasta ruhunu tedavi edemeyeceği aşikârdır. Yıldızları seyrederken düş âleminde gezemiyorsa, arının konduğu çiçeğin rengi ve kokusu ruhunu coşturmuyorsa, sek sek yürüyen çocuğun yüzündeki tebessüm kalbine tatlı huzur vermiyorsa insanın, ruhunu gözden geçirmesi kaçınılmazdır.

Günümüzde seri üretim yapan makinelerin ürünleri gibi hasta ruhlu insanların hızla çoğaldığını görmekteyiz. Hayatı bilgece yaşayan insanları Diyojen’in feneriyle arasak bile bulmak neredeyse imkânsız hale gelmiş. Şairin, ‘yaşa yaşa hep bir başkası olarak yaşa’ dizelerinde belirttiği gibi, kendini unutmuş, sürekli olarak başkasının dünyasında yaşayan insan tipleri ortalığı sarmış. Bukalemun, nemelazımcı, menfaatperest, derinliksiz, hayatın anlamı üzerinde düşünmeyen mebzul insan dolu her taraf. Bakışlarındaki derinlikle insanın iç dünyasına nüfuz eden hikmet ehli insanların hızla dünyamızdan çekilmesiyle birlikte huzuru kaybettik. Gün gelir kalbimize dönersek, bir ormanın patikasında gezmenin, bir gölün derinliğine dalmanın, bir yağmurun saçlarımızı ıslatmasının insanî yönünü kavrayabiliriz ancak. Ruhsuz bir hayattan ruhun güzelliklerinin hale hale yayıldığı bir dünyaya geçişin huzuruyla yeniden hayata döneriz böylece…