ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
25 Nisan 2024, Perşembe 19:00   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  luzmaria> Forum Başlıkları
    luzmariatarafından açılmış Toplam 26 Forum Başlığı var
<<1 23>>


luzmaria

luzmaria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >DÜNYANIN DEĞERİ BİR BARDAK SU...
  25.Eyl.2008 Per 00:50:03
fiogf49gjkf0d

 

Halife Harun Reşid,evliyanın büyüklerinden Şakık-i Belhi HZ.ni zaman zaman ziyaret eder,duasını alır nasihat isterdi.Yine bir gün ziyaretine gittiğinde, HZ. Şakık buyurdu ki:

 

-Düşün ki çölün ortasında kaldın,susuzluktan ölmek üzeresin.Bir bardak su sizi ölümden kurtaracak.Birisi gelip bir içim su satsa,bu suyu kaça alırdın?

 

-Ne isterse veririm,bu halde paranın değerini düşünmem.

 

-O kimse,bu suya mukabil senden servetinin yarısını istese, yine razı olur musun?

 

-Elbette razı olurum.

 

-Düşün ki,servetinin yarısını verip satın aldığın suyu itin.Bir zaman geçince bu suyu dışarı atmak ihtiyacı duydun ; fakat yapamadın öyle ki,çatlayacak hale geldin,maiyetindeki adamlar,hekimlerin senin kıvranmana bir çare bulamadılar.Tam bu sırada birisi çıkıp dese ki; Seni bu sıkıntıdan kurtarırım fakat, mülkünün yarısını isterim! Dese ne yaparsın?

 

-Bu acıdan kurtulmak için,malımın hepsini veririm.Yeter ki,sağlığım yerinde olsun.Ben o sıkıntıda iken servetim olmuş ne kıymeti var ki?

 

-O halde önce içtiğin, sonra dışarı attığın bir bardak su kıymetinde bile olmayan şu servetine sakın güvenme!!!

 

HİÇ KİMSEYE KARŞI BUNUNLA ÖVÜNME!!!

 

dipnot: ALINTI...

 



luzmaria

luzmaria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >HALK BİLİNÇLENDİ...
  27.Eyl.2008 Cmt 19:31:37
fiogf49gjkf0d



luzmaria

luzmaria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Seni Seviyorum Ötesi Yok Bunun..!!!
  27.Eyl.2008 Cmt 23:33:03
fiogf49gjkf0d
 
 
Bu günlerde bi başka havalar... Yağmura inat güneşliyim ben...
Daha bi değişik soluyorum... Değişti sanki nefes alıp vermem...

Seni düşünmekle geçiyor her anım...
Senin hayalinle...
Çok kısa da olsa aklımdan çıkmayan cümlelerinle...
Tarif edilemez anlatılamaz gözlerinle...

Hep sen varsın gönlümde...Geceleri uyuyamaz,gündüzlere uyanamaz oldu gözlerim...
Ne yaptığını bilmeden,neden yaptığını bilmeden boğuşuyor kalbim sensizliğiyle...

Çıkar mı sabahlara, erer mi yüreğim... Bilmiyorum...
Nedeni yok bu sevginin...
Sıradan sevgilerden... Sıradan aşklardan değil benimkisi...
Yüreğini senden başka herkese kapatacak kadar asil...
Gönlüne bir dert düşse her yeri yakacak kadar asi...

Duygularını bastırıp zavallı kalbine,susacak...
Gün gelir ki sen istersen,kalbini sana açacak...
Bütün sevgisini anlatacak kadar gizli...
Fırtınalar koparcak kadar isyankar...
Akıp giden zamana inat bitmeyecek kadar sonsuz benim sevgim...

Nedeni yok bu sevginin...
Gün geçmez ki sensiz,bi anım geçmiyo özlemsiz... Seni düşünüyorum çaresiz...
Yokluğunla geçiyor her anım.
Buğulu camlara yazıp adını,bir şarkı tutturmak yokluğuna delice...
İsimsiz sokaklarda aramak seni gelmeyeceğini bile bile...
Tarifi olmayan biçimsiz duygu sellerinde boğulmak bir daha dönmezcesine...
Kendini dipsiz kör kuyulara atmak sonunu görmeyecesine...
Öyle bi sevgi benimkisi işte...

Nedeni yok bu sevginin...
Bitmek tükenmeyen dertlere salıp yüreğimi yine de... İnatla yaşıyorum sensizliği de...
Yokluğuna da alıştım... Hasretine de... Var olduğunu bilmek bile yetiyor bana...

Düşüncen de güzel... Düşün de...Aklımdan hiç çıkmayan gülüşün de...
Sensizliğe yenik düşsem de seninleyim...


Nedeni yok bu sevginin...
Anlatsam kimsenin anlamayacağı kadar çok...
Sussam içinde kaybolacağım kadar belirsiz...
Denizin renginden uzak...Güneş kadar sıcak...
Sonsuzluk kadar tanımlanamaz...Ay kadar parlak...
Gözlerin kadar güzeL...Benim kadar asi...

SENİ SEVİYORUM...ÖTESİ YOK BUNUN...


luzmaria

luzmaria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >ALPARSLAN ın MALAZGİRT KONUŞMASI...
  7.Eki.2008 Sal 15:31:46
fiogf49gjkf0d

 

Cuma namazından sonra Sultan Alparslan, ordusuna şöyle hitap etti:


-Kumandanlarım, askerlerim! Biz ne kadar az olursak olalım, onlar ne kadar çok olursa olsunlar, daha fazla bekleyemeyiz. Bütün Müslümanların minberlerde bizim için dua ettiği şu saatlerde kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Ya muzaffer olur gayeme ulaşırım, ya şehit olur cennete girerim.


Büyük bir inançla söylenen bu heyecanlı sözlere askerler hep bir ağızdan:

-Ey Yüce Sultan! Her zaman senin emrinde ve seninle olacağız, nereye gidersen oraya gideceğiz, diye haykırdılar.

Sultanın üzerinde beyaz bir elbise vardı. Düşmana hücum etmeden önce son söz olarak askerlerine şunları söyledi:

-İşte şehitlik kefenim, savaş meydanında ölürsem beni bu elbise ile gömersiniz.


Bundan sonra Türk ordusu hücuma geçti. Cuma günü öğleden sonra başlayan savaş akşam üzeri sona erdi. Tarihin en büyük meydan savaşlarından biri olan Malazgirt Savaşı Türk ordusunun kesin galibiyeti ile sonuçlandı. Büyük komutan Alparslan’ın üstün savaş taktiği ve Türk askerinin cesaret ve kahramanlığı sayesinde elli dört bin kişilik Türk ordusu, kendisinden kat kat fazla olan Bizans ordusunu birkaç saat içinde kesin bir yenilgiye uğratmış ve büyük bir zafer kazanmıştı.

Bu savaşta Bizans imparatoru Romen Diojen de esir alınmıştı. İmparator, savaşın galibi Büyük Türk hakanı Alparslan ın huzuruna çıkarıldı.

Alparslan imparatora çok iyi davrandı.
Sultan Alparslan, imparator Diojene:

-Zaferi sen kazansaydın bana ne yapardın?, diye sordu.

Diojen:

-Bir fırın hazırlatıp sana çok kötü davranacaktım, diye cevap verdi.

Esir imparator, bu sözleri ile eline fırsat geçseydi ne kadar acımasız hareket edeceğini söylemekten çekinmemişti. Buna karşı bu büyük zaferin muzaffer komutanı Sultan Alparslan,

Diojen’i affetti ve yanına muhafızlar vererek onu memleketine gönderdi. Alparslan bu davranışı ile insanlığa çok önemli bir ahlak dersi vermiş, Türk milletinin sahip olduğu üstün özellikleri göstermiştir....

---------------------------------------------------------

dipnot : ALINTI



luzmaria

luzmaria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ...
  8.Eki.2008 Çar 14:04:38
fiogf49gjkf0d

 

Porsche firması,1983 yılında otomotiv sektöründe  yankı uyandıracak teknik donanıma sahip bir otomobille pazara girer.Müşterilerinden gelen her türlü yorum ve fikirlere açık olan yönetim,aracın piyasaya sürülmesinden 2 ay sonra ilginç bir şikayet mektubuyla karşılaşır..

Müşterinin şikayeti şudur:

-Adım Danny Troatman.New Jersey’ de yaşıyorum.Eşim ve çocuklarımla her akşam film seyretmeden önce şehir merkezinde bulunan markete dondurma almaya gidiyorum.Bir ay önce aldığım porsche marka arabamla tabi ki...

Fakat ilginçtir,ne zaman çikolatalı veya meyveli dondurma alıp arabama dönsem,araç çalışmıyor.Oysa vanilyalı aldığım zaman arabam rahatlıkla çalışıyor.Bunun için birkaç defa denedim ve her seferinde aynı sonucu aldım.Yardımlarınız için şimdiden teşekkürler...

 

Bu olay Türkiye’de olsa ne olurdu? Muhtemelen mektubunuz ciddiye alınmayıp bir kenara fırlatılırdı.

Ama hayır!!! Porsche ki yetkililer derhal adı geçen bölgeye bir mühendis gönderiyorlar ve sebebini öğreninceye kadar orada kalmasını söylüyorlar.Ertesi gün mühendis New Jersey’ e varıyor ve bay Troatman’la hemen temasa geçiyor.Ama akşamdan başlamak üzere her akşam mühendisimiz ve Bay Troatman dondurma almak üzere markete gidiyorlar...

Gerçektende çikolatalı ve meyveli dondurma alındığı zaman araba çalışmıyor,vanilyalı dondurma alındığı zaman ise çalışıyor.

.Mühendis başlangıçta bu olaya şaşkınlıkla bakıyor fakat bilimsellikten uzaklaşmamaya gayret ediyor.Aradan yaklaşık bir ay geçiyor.Bay Troatman’la her gün markete giden mühendis ,sonunda olayı çözüyor.

 

Yeni model arabalarda kullanılan soğutma sistemi araç durdurulduktan hemen sonra devreye giriyor ve motor belli bir ısıya düşene kadar motoru kilitliyor.Markette en çok satılan dondurma ise vanilyalı.Bu yüzden vanilyalı dondurma tezgahı önünde sürekli sıra oluyor.Bay Troatman sıraya girip dondurmasını alana kadar geçen süre,motorun soğuması için yeterli oluyor.Fakat çikolatalı ve meyveli dondurma tezgahı önünde sıra olmadığı için dondurmayı hemen alıp aracına geri dönüyor,motor ise kilitli olduğu için araç çalışmıyor.

Mühendis raporu yönetime sunuyor.Piyasada ki araçlar geri toplanıp,gerekli ayarlamalar yapılıyor ve müşterilere yeni haliyle teslim ediliyor...

 

BUYRUN  SİZE  MÜŞTERİ  MEMNUNİYETI....



luzmaria

luzmaria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Bir düz, Bir ters :))
  16.Eki.2008 Per 20:00:37
fiogf49gjkf0d

 

Tersten okunduğunda da aynı kalan cümlelerden haberiniz var mı? Bunlardan en bilineni, anastas mum satsana .okuyun tersten... okuyun ve görün:

-Adamla çene çalma da.

-Al Azmi imzala.

-Ali tanışın: Atilla.

-Al kasa da sakla.

-Altan attan atla.

-Al yarısını sırayla.

-At sahibi gibi hasta.

-İlaç iç Ali.

-İtti mi,kim itti?

-Kaba Talat a bak.

-Kaç lan alçak.

-Kıza yazık.

-Lale Gül’ü gel al.

-Mağara daha dar ağam.

-Pay ederek iki kere de yap.

-Rıza Haluk okula hazır. 

-Zamkı çok o çıkmaz...



luzmaria

luzmaria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >TARİHTE LAFI GEDİĞİNE OTURTANLAR...
  16.Eki.2008 Per 21:28:16
fiogf49gjkf0d

 

Bir filozofa sormuşlar;

 

-Şansa inanır mısınız? Filozof cevap vermiş:

-Evet, yoksa sevmediğim insanların başarılarını neyle açıklayabilirdim?. Tarih,zekice cümlelerle zihinlerde yer eden hazır cevap isimlerle dolu.İşte fıkra gibi örnekler:

 

>>>

-Churchill, İngiltere deki Avam Kamarasında konuşurken muhalif partiden bir kadın milletvekili kızgın kızgın şöyle seslenir;

-Eğer karınız olsaydım,kahvenizin içine zehir karıştırırdım. Churchill son derece sakin olarak kadına döner ve lafı yapıştırır:

-Hanımefendi,eğer karım siz olsaydınız o kahveyi seve seve içerdim...

 

>>>

Filozof  Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş.Bir gün eşi Sokrates e verip veriştirmiş,ağzına geleni söylemiş.Bakmış kocası hiçbir tepki göstermiyor, bir kova suyu alıp Sokrates in başından aşağıya boşaltmış.Sokrates gayet sakin,şöyle demiş:

-Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak bekliyordum zaten...

 

>>>

İngiliz yazar Bernard Shaw ile Başbakan Churchill hiç geçinemez ve sık sık birbirlerini iğnelermiş.Bernard Shaw bir oyununun ilk gecesine,Churchill i davet etmiş.Davetiyeye de bir pusula iliştirmiş:

-Size iki kişilik davetiye gönderiyorum.Bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz.Tabi dostunuz varsa.

Churchill cevap yazmakta gecikmemiş;

-Maalesef  o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu seyretmeye gelemeyeceğim.İkinci gece gelebilirim,tabii oyununuz ikinci gece de oynarsa...

 

>>>

Bir gün ünlü filozof Eflatun öğrencilerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış.Talebesi;

-İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum, diye itiraz edecek olmuş.Eflatun cevap vermiş;

-Ben seni kaybettiğin para için değil,kaybettiğin zaman için azarlıyorum...

 

>>>

Dünya nimetlerine önem vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır.İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir.Mağrur zengin,hor gördüğü filozofa;

-Ben bir serserinin önünde kenara çekilmem,der.Diyojen kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir;

-Ben çekilirim...

 

>>>

Meşhur bir filozofa;

-Servet ayaklarınızın  altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz? Diye sorulmuş,cevap şu olmuş;

-Ona ulaşmak için eğilmek lazımda ondan...

 

>>>

Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü kaşif Galile ye hasımlarından biri sormuş;

-Efendim,kulaklarınız,bir insan için biraz büyük değil mi? Galile cevabı yapıştırmış;

-Doğru,benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?...

 

>>>

Toplantıda,bir genç,Mehmet Akif Ersoy u küçük düşürmek ister;

-Afedersiniz, siz veteriner misiniz? Mehmet Akif hiç istifini bozmadan;

-Evet,bir yeriniz mi ağrıyordu???

 

>>>

Yavuz Sultan Selim,bir çok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış.Bir sefer hazırlığında,vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sormuş.Yavuz ona;

-Sen sır saklamayı bilir misin? Diye sormuş.Vezir;

-Evet bilirim, dediğinde Yavuz devam etmiş;

-İyi ben de BİLİRİM...

 

----------------------------------------------------------------------

dip not : ALINTI

 



luzmaria

luzmaria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >ANZAKLARA İLK KEZ DUR DİYEN YİĞİTLER...
  18.Eki.2008 Cmt 21:21:51
fiogf49gjkf0d

 

Avustralya’nın keşfi sonrasında, buralara insanlar göçmen olarak gelip yerleşmeye başlamışlardır. Bu gelen kişilerin arasında Osmanlı tebaasından insanlar da vardır. Bu kişiler ile birlikte kıtanın bazı yerleri tam bir Orta Doğu görünümü alır. Özellikle Silver City şehri, içinde gezinen develeri ile konuya en iyi örnektir. Bu kentin en dikkat çeken simalarından birisi Molla Abdullah idi. (...)
Kendisi buralara ilk geldiğinde önceleri iş bulamaz, fakat sonra halkın, güvenilir et konusunda et satıcılarına güvenmediğini görünce kasaplık yapmaya başlar.
Molla Abdullah’dan bir süre sonra yine aynı şehre, Kul Muhammed adında bir Türk genci gelir. Kul Muhammed de ucunda Türk Bayrağı sallandırdığı tahta bir araba ile başlar Osmanlı dondurması satmaya(...)
Molla Abdullah ile Kul Muhammed zaman içerisinde sıkı bir arkadaşlık kurarlar Artık akşamları işleri bittiği gibi bir araya gelmekte vatan hasretlerini birbirleriyle gidermektedirler. İşleri de çok iyidir ama güzel günler pek uzun sürmez. Zira Osmanlı Devleti yani biricik vatanları ile ilgili kötü haberler almaya başlamışlardır.İlk aldıkları haberlerden biri de dört kendini bilmez milletin Osmanlı’ya savaş açtığıdır. Osmanlı Devleti ise büyük bir acziyet içerisindedir. Tükürüğü ile boğacağı bu topluluklara karşı büyük bir hezimete uğrar. Halbuki Balkan savaşına katılmak isteyin Kul Muhammed ve Molla Abdullah günlerdir hazırlık yapmaktadırlar. Osmanlı’nın yenilgi haberini alınca çok üzülürler Tüm hazırlıkları kala kalır. Bir süre sonra bu kez daha dehşetli bir savaş başlar. 1. Dünya Savaşı. İngilizler bu savaş için Avusturalya’nın her yerinden asker toplamaktadır. Bunu duyan Kul Muhammed ve Molla Abdullah hemen askerlik şubesine giderek askere yazılmak ister. Ancak yetkililer bunu kabul etmez.
─Siz osmanlısınız, derler. Halbuki biz İngilizlerin yanında Osmanlı’ya karşı savaşmaya gidiyoruz.
Tüm ısrarlarına rağmen olumlu bir cevap alamazlar. Israrın artması üzerine Avustralyalı yetkililer daha fazla ısrar etmemelerini, yoksa kendilerine savaş esiri muamelesi yapacaklarını söylerler.
Molla Abdullah ile Kul Muhammed bu tavır karşısında yılacak pes edecek insanlar değillerdir. Hemen o gece neredeyse sabaha kadar ne yapacaklarını konuşurlar. Evet ülkelerine gidemiyor, düşmana karşı vatan müdafaası yapamıyorlardı. Fakat bu, kesinlikle düşmana karşı boş duracakları anlamına gelmezdi. Mademki bu topraklardan çıkmalarına müsaade edilmiyordu öyleyse bu topraklarda mücadele edeceklerdi.
Kul Muhammed çok iyi silah kullanıyordu. Molla Abdullah’da birkaç gün süren sıkı bir eğitim sonrasında gayet iyi bir duruma geldi. Ellerinde avuçlarında ne varsa silah ve cephane alımına verdiler. Artık harekete geçme zamanı gelmişti. Her gün vagonlar dolusu insan askere alınıyor ve trenlerle limana sevk ediliyordu. Bulundukları kentin yakınında ki Broken Hills Dağı’nın yanından da bir tren yolu geçiyordu. İşti tam bu trenin geçtiği boğaza mevzilenecekler ve düşman askerlerinin geçişine engel olacaklardı.
1 Ocak 1915 günü bütün hazırlıklarını tamamlamış olarak burada mevzilendiler Aynı gün içerisinde binden fazla askerin bulunduğu bir tren buradan geçecek ve limana sevk olunacaktı. Tren yolunda bir dondurma arabası duruyordu ve üzerinde de kırmızı bir bayrak vardı. Tren durmak zorunda kalmıştı. Trenin etrafında treni korumakla görevli olan atlı birlikler tepede aynı bayraktan bir adet daha sallandığını gördüler silahlarını tepeye doğrulttukları anda tepeden trene kurşun yağmuru başladı. İçerisinde ki onlarca ölü ile birlikte tren geri dönmek zorunda kaldı. Hemen bölgeye güvenlik birlikleri gönderildi. Onlar yetersiz kalınca askeri birlikler sevk olundu. Yeni getirilen kuvvetler değişik yönlerden bu kahraman insanları çembere almaya çalıştılar.Kendileriyle çarpışan kuvvetlerin en azından bir tabur olduğunu düşünüyorlardı. Saatler geçti çarpışmanın çok şiddetli olduğu bir anda Kul Muhammed şehit düştü.
Molla Abdullah hala direnmeyi sürdürüyordu. Derken iki kahraman insanımızın bulunduğu yerden hiç ses gelmez oldu. Avustralyalı askerler yavaş yavaş yaklaştılar.kan içinde kalmış silahlarına sıkı sıkı sarılmış iki kişi bir kayaya yaslanmış yatıyorlar.Sadece Kul Muhammed’in üzerinde 21 adet kurşun yarası sayıldı. Onları asıl şaşırtan iki kişi ile karşılaşılması oldu halbuki onlar en az 50 kişi ile çarpıştıklarını düşünmekteydiler.
İki şehidimizin naaşlarını, silahlarını ve arabayı alarak şehre götürdüler. Ama korkuları henüz geçmiş değildi. Avustrulyalı askerler uzun süre dağlarda başka Türk olup olmadığını aradılar. Ama aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen dağlarda başka Türk bulamadılar. Molla Abdullah’ın üzerinden “Bu yaptığımızı Allah ve Sultanımız adına yapıyoruz. Cihadımız hak yolunadır, Ne yaptığımızı bir biz bir de Allah biliyor” şeklinde yazılı bir kağıt çıktı. Avustralya’da haftalarca kahraman şehitlerimiz ve onların bu hadisesi konuşuldu.
Bu hadise Avustralya tarihine “Broken Hills Savaşı” olarak geçmiştir iki şehidimizin mezarı bugün bilinmiyor. Ama arabaları silahları ve bayrakları Avustrulya’da bir müzede saklanmaktadır. Büyük bir askeri birliğe karşı savaşırken siper olarak kullandıkları kaya da bugün Türk Kayası olarak biliniyor...

-------------------------------------------------------------------

dipnot: ALINTI...



luzmaria

luzmaria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >SORULAR VE CEVAPLAR..( ASLA UNUTMAYIN)
  19.Eki.2008 Pzr 14:07:04
fiogf49gjkf0d

 1-) En büyük risk nedir?

RİSK ALMAMAK

 2-) En kötü karar nedir?

KARARSIZLIK.

 3-) Ruhsal durumunuzun iyi olması için ne olmalıdır?

MUTLAK BİR ŞEY Mİ OLMALIDIR?

 4-) Bir parayı havaya atarak nasıl 5 kere tura getirebilirsiniz?

5 KERE TURA GELENE KADAR ATARAK.

 5-) Hayalleriniz suya düştüğünde üzülmemek için ne yaparsınız?

ONLARA ÖNCEDEN YÜZME ÖĞRETİRİM.

 6-) Başarının ilk kuralı nedir?

İNANMAK.

 7-) Bir şampiyon müsabaka öncesi nasıl düşünür?

ŞAMPİYON GİBİ.

 8-) İnsan hayatında en önemli zaman hangisi?

YAŞADIĞI AN!

 9-) Dilekler nasıl gerçekleşir?

                İSTEK HALİNE GELMEZSE GERÇEKLEŞMEZ.

10-) İnsanın en büyük düşmanı kimdir?

                        KENDİSİ!

11-) Hangi mazeretler başarısızlık için geçerlidir?

                        HİÇBİR MAZERET.

12-) Dünyada değişmeyen tek şey nedir?

                        DEĞİŞİM!

13-) Hedefe ulaşmak için gereken ruh halinin adı?

                        ADANMAK!

14-) Dünyada ki en önemli insan kimdir?

                        O AN İLETİŞİMDE BULUNDUĞUNUZ KİŞİ!

15-) Bir dünya şampiyonunu yenmenin ilk şartı nedir?

                        ONUN KİMLİĞİNİ UNUTMAK!

16-) Üzüntü,kaygı ve stresimizi azaltmanın yolu nedir?

                        HEDEFLERİMİZİ BÜYÜTMEK!

17-) Hangi sabah sizin için fırsatlarla dolu bir başlangıçtır?

                        HER SABAH!

18-) Her şeyi başarmak isteyen bir insan neyi başarır?

                        HİÇBİR ŞEYİ!

19-) Bir şeyi başarmayı çok isteyen bir insan neyi başarır?

                        HER ŞEYİ!

20-) Kişisel gelişim için ilk şart nedir?

                        DEĞİŞİM!

21-) Paylaşıldıkça büyüyen şey nedir?

                        BİLGİ!

22-) İyi günde ve kötü günde sizi yalnız bırakmayan kimdir?

                       HEDEFLERİNİZ!

23-) İnsanlar ne bildiğinizden daha çok neye önem verirler?

                       KENDİLERİNE NE KADAR ÖNEM VERDİĞİNİZE!

24-) En çok bilmemiz gereken şey nedir?

                        NE İSTEDİĞİMİZ!

25-) En büyük zaman kaybı nedir?

                        ZİHNİMİZİ GEREKSİZ KONULARLA MEŞGUL ETMEK!

26-) Başarılı insanlar zamanı kullanma konusunda en çok neye dikkat ederler?

                        ÖNCELİKLERE!

27-) Bilginin miktarından daha önemli olan nedir?

                        KALİTESİ VE KULLANILMA BİÇİMİ!

28-) Bir zincir ne kadar kuvvetlidir?

                        EN ZAYIF HALKASI KADAR!

29-) İnancına uygun yaşamayanlar bir müddet sonra neye inanırlar?

                        YAŞAMINA UYGUN İNANÇLARA!

 

((( >>>İNANDIĞINIZ GİBİ YAŞAMAZSANIZ,YAŞADIĞINIZ GİBİ İNANMAYA BAŞLARSINIZ<<< H.Z ÖMER <<< )))

30-) En kısa yol hangisi?

                        BİLDİĞİNİZ YOL!

31-) Başarının en kısa yolu nedir?

                        SİZİN YAPMAK İSTEDİKLERİNİZİ BAŞARMIŞ BİR KİŞİYİ MODELLEMEK!

32-Hayatımızın düzeyini başımıza gelen olaylar mı belirler?

                        HAYIR,OLAYLARA KARŞI TEPKİLERİMİZ!

33-) Her iki tarafında her zaman kesinlikle mutlu olduğu alışveriş nedir?

                        YARDIM!

34-) Karşınızda ki insan ne zaman sizin ne istediğinizi anlamaz?

                        EĞER SİZ NE İSTEDİĞİNİZİ BİLMİYORSANIZ!

35-)  Tüm dünyayı bir şeye inandırmak isteseniz önce kimden başlarsınız?

                        KENDİNİZDEN!

36-) Bir işin başarılma süresini ne belirler?

                        O İŞİ BAŞARMAYA OLAN İSTEK VE HEYECAN!

37-) Hangi tartışma kazanılabilir?

                        HİŞBİR TARTIŞMA!

38-) En kör insan kimdir?

                        GÖRMEK İSTEMEYEN!

39-) Başarısızlık ne zaman başarısızlık olur?

                        DERS ALMAZSAK!

40-) Başarısızlığı ancak kim alıcı kılabilir?

                        BİZ!

41-) Fırsatları nasıl tanırız?

                        KENDİĞİMİZİ EĞİTEREK!

42-) Fırsatları nasıl yakalarız?

                        ONLARI TANIYARAK!

43-) Sizi harekete geçirecek şevk ne zaman gelir?

                        HAREKETE GEÇİNCE.

44-) İnsan ne zaman ayağa kalkar?

                        DÜŞTÜĞÜNÜ GÖRÜNCE!

45-) İnsanlar ne zaman yenilmiş sayılır?

                        KABUL EDİNCE!

46-) Bir şeyi nasıl yaptığımızdan daha önemli olan nedir?

                        NİÇİN YAPTIĞIMIZ!

47-) Sözlerinizden daha önemli olan nedir?

                        SÖYLEYİŞ BİÇİMİNİZ!

48-) Başarısız insanların loto dan çıkan para,başarılı insanların ise hazırlıklı olarak fırsatlarla karşılaşmak diye tarif ettikleri şey nedir?

                        ŞANS!

49-) Hayat sahnesinde başrolde genellikle erkeklerin,olmasının en büyük sebebi erkeklerin,kadınların asla sahip olamayacakları bir güce sahip olmalarındandır.Bu güç nedir?

                        BİR KADININ MUHTEŞEM DESTEGİ!!!

50-) Kazak erkekler evlilik hayatında son sözün kendilerinde olmasını isterler.Dünyanın en pozitif kazak erkeğinin önemli bir meseledeki son sözü ne olmalıdır?

                        PEKİ KARICIĞIM!!!  



luzmaria

luzmaria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >Ne kadar şanssızım...!!! :)))
  19.Eki.2008 Pzr 20:20:39
fiogf49gjkf0d


  
Üzgün ve pısırık görünüşlü bir Adam barda tünemiş oturuyormuş. Önünde bir türlü içemediği bir içki bardağı, suratı asık... O sırada barın kapısı açılmış. İri yarı, külhanbeyi tavırlı bir adam, sert adımlarla barın tezgahına doğru yürümüş ve pısırık adamı iteleyerek tabureye oturmuş.

Hiç soru sormadan adamın önündeki içki kadehini alıp başına dikmiş. Elinin tersiyle ağzını kuruladıktan sonra;

- Ne o, neden böyle surat asıyorsun,?Gemilerin mi battı? diye sormuş.

-Sorma, ben çok talihsiz bir adamım demiş pısırık.

-Neden? diye sormuş,adam.Şöyle cevaplamış pısırık;

-Bu sabah karımla kavga ettik, beni evden kovdu. O sinirle işe geç kaldım. Patronum zaten bahane arayıp duruyordu, beni işten attı. İşten çıktım, yolda yürürken araba çarptı.Eve gideyim, belki karımla barışırız dedim, eve gittim ve karımı başka bir erkekle yatakta yakaladım. Bu kadarı da fazla artık dedim, kendimi öldürmeye karar verdim.

Tabancayla vuracaktım, silah tutukluk yaptı.İple asmaya kalktım, ip koptu. Doğalgazla öleyim dedim, faturayı ödemediğim için gaz kesikti. Eczaneden fare zehiri aldım, buraya geldim, içki bardağıma koydum. ONU DA GELDİN SEN İÇTİN... Off.. Offfff..

-----------------------------------------------------------------------

<<1 23>>