ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
NoTowN
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.Kas.2007 Per 16:41:23 |
| fiogf49gjkf0d
ıÜü PAPATYANIN HİKAYESİ Koskoca bir bahçede harikulada çiçekler içinde bir papatya.. Ve papatya aşık olmuş, yanmış tutuşmuş ak sakallı bahçıvana.. Bir ümit bekliyormuş. Yüzlerce çiçeğin arasından Onunla, sadece onunla saatlerce ilgilensin.. Buz gibi suyunu sadece ona döksün istiyormuş.. Sadece ona değsin makası, Sadece ona gülsün dudakları.. Kıskanıyormuş bahçıvanı, kırmızı güllerden, sarı lalelerden, mor menekşelerden.. zambaklardan... Papatya, sadece bahçıvan için açıyormuş, Bembeyaz yapraklarını...
Bir gün, aşkı öyle büyümüşki.. Papatya yapraklarını taşıyamaz olmuş.. Eğilivermiş boynu.. Toprağa bakıyormuş artık.. Bahçıvanın sadece sesini duyuyormuş.. Ayaklarını görüyormuş.. Bunada şükür diyormuş.. Yetiyormuş ona, bahçıvanın varlığını hissetmek.. Zaman akıp gidiyormuş.. Papatya bahçıvanın yüzünü görmeyeli çok olmuş.. Ne var sanki boynumu kaldırsa.... Bir kerecik daha görsem yüzünü diyormuş...
Ve işte bir gün...Bahçıvan papatyaya doğru yaklaşmış.. İncecik bedenini ellerinin arasına almış.. Elindeki sopayı, köklerinin yanına, toprağa sokmuş bir iple papatyanın gövdesini bağlayıvermiş sopaya.. Papatya o an daha çok sevmiş bahçıvanı.. Hala göremiyormuş onu, ama bedeni kurtulmuş.. Uzun bir müddet sonra, bahçıvan uğramaz olmuş bahçeye.. Gelen giden yokmuş.. Kahrından ölecekmiş papatya..
Ama işte bir sabah... Hortumdan akan suyun sesiyle uyanmış.. Derin bir oh çekmiş.. Çılgıncasına sevdiği bahçıvan geri gelmiş.. Birden, kendisine doğru gelen iki ayak görmüş.. Bu onun delicesine sevdiği bahçıvan değilmiş.. Başka birisiymiş.. Adamın elinde bir de makas varmış.. Papatyanın kafasını kaldırmış yukarıya doğru....
Ne güzel açmışsın sen öyle demiş.. Bu gencecik, yakışıklı bir delikanlıymış.. Gözleri gök mavisi, saçları güneş sarısıymış.. Ama gövden seni taşımıyor demiş. Elindeki makası papatyanın boynuna doğru uzatmış.. Ve bir hamlede bağını gövdesinden ayırmış.. Papatya yere düşerken hatırlamış sevdiğini.. O ak saçlı, ak sakallı, yaşlımı yaşlı bahçıvanı hatırlamış.. Birde o gencecik, yakışıklı delikanlıyı düşünmüş.. Ve o an anlamış, neden o yaşlı bahçıvanı sevdiğini.. O her şeye rağmen, papatyaya emek vermiş.. Ona hiç bir zaman güzel olduğunu söylememiş, ama onu aslında hep sevmiş....
Papatya anlamış artık...
Sevgi, emek istermiş...
Yere düştüğünde son bir kez düşünmüş sevdiğini... Teşekkür etmiş ona içinden.. Son yaprağıda kuruduğunda, biliyormuş artık....
Gerçek sevginin, söylemeden, yaşamadan ve asla kavuşmadan varolabileceğini... | |
jennif
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.Kas.2007 Per 17:01:33 |
| fiogf49gjkf0d
·NoTowN· :
PAPATYANIN HİKAYESİ Koskoca bir bahçede harikulada çiçekler içinde bir papatya.. Ve papatya aşık olmuş, yanmış tutuşmuş ak sakallı bahçıvana.. Bir ümit bekliyormuş. Yüzlerce çiçeğin arasından Onunla, sadece onunla saatlerce ilgilensin.. Buz gibi suyunu sadece ona döksün istiyormuş.. Sadece ona değsin makası, Sadece ona gülsün dudakları.. Kıskanıyormuş bahçıvanı, kırmızı güllerden, sarı lalelerden, mor menekşelerden.. zambaklardan... Papatya, sadece bahçıvan için açıyormuş, Bembeyaz yapraklarını...
Bir gün, aşkı öyle büyümüşki.. Papatya yapraklarını taşıyamaz olmuş.. Eğilivermiş boynu.. Toprağa bakıyormuş artık.. Bahçıvanın sadece sesini duyuyormuş.. Ayaklarını görüyormuş.. Bunada şükür diyormuş.. Yetiyormuş ona, bahçıvanın varlığını hissetmek.. Zaman akıp gidiyormuş.. Papatya bahçıvanın yüzünü görmeyeli çok olmuş.. Ne var sanki boynumu kaldırsa.... Bir kerecik daha görsem yüzünü diyormuş...
Ve işte bir gün...Bahçıvan papatyaya doğru yaklaşmış.. İncecik bedenini ellerinin arasına almış.. Elindeki sopayı, köklerinin yanına, toprağa sokmuş bir iple papatyanın gövdesini bağlayıvermiş sopaya.. Papatya o an daha çok sevmiş bahçıvanı.. Hala göremiyormuş onu, ama bedeni kurtulmuş.. Uzun bir müddet sonra, bahçıvan uğramaz olmuş bahçeye.. Gelen giden yokmuş.. Kahrından ölecekmiş papatya..
Ama işte bir sabah... Hortumdan akan suyun sesiyle uyanmış.. Derin bir oh çekmiş.. Çılgıncasına sevdiği bahçıvan geri gelmiş.. Birden, kendisine doğru gelen iki ayak görmüş.. Bu onun delicesine sevdiği bahçıvan değilmiş.. Başka birisiymiş.. Adamın elinde bir de makas varmış.. Papatyanın kafasını kaldırmış yukarıya doğru....
Ne güzel açmışsın sen öyle demiş.. Bu gencecik, yakışıklı bir delikanlıymış.. Gözleri gök mavisi, saçları güneş sarısıymış.. Ama gövden seni taşımıyor demiş. Elindeki makası papatyanın boynuna doğru uzatmış.. Ve bir hamlede bağını gövdesinden ayırmış.. Papatya yere düşerken hatırlamış sevdiğini.. O ak saçlı, ak sakallı, yaşlımı yaşlı bahçıvanı hatırlamış.. Birde o gencecik, yakışıklı delikanlıyı düşünmüş.. Ve o an anlamış, neden o yaşlı bahçıvanı sevdiğini.. O her şeye rağmen, papatyaya emek vermiş.. Ona hiç bir zaman güzel olduğunu söylememiş, ama onu aslında hep sevmiş....
Papatya anlamış artık...
Sevgi, emek istermiş...
Yere düştüğünde son bir kez düşünmüş sevdiğini... Teşekkür etmiş ona içinden.. Son yaprağıda kuruduğunda, biliyormuş artık....
Gerçek sevginin, söylemeden, yaşamadan ve asla kavuşmadan varolabileceğini... |
|
|
Süperdi | |
nanelimon123
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.Kas.2007 Per 18:38:50 |
| fiogf49gjkf0d GERÇEKTEN GEÇ KALMAK ÇOK kötü bişi ne kadr yazık yha | |
ladin709
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.Kas.2007 Per 19:33:44 |
| fiogf49gjkf0d Hayatı yakalama çabasıyla, yaşamın arkasından koşarken ...birgün, yaşam arkanızda kaldığında GEÇ KALINANLAR düşünülmesin.... | |
xJULIETx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.Kas.2007 Per 21:06:09 |
| fiogf49gjkf0d
AŞKA GEÇ KALMAK
Seni seviyorum, seni seviyorum dedi usulca kadın. Utangaç ve hayli ürkekçe. Soğuktan donmuş elleri ,titreyen sesi ,ağlamaktan yorgun düşmüş gözleriyle son bir defa baktı adama..
Hayatı boyunca belki de hiç kimseyi böyle sevmemişti. Belki sevmeye hiç vakti olmamıştı. En olmayacak zamanda kapısını çalan aşk, davetsiz bir misafir gibi acımasızca benliğini yağmalıyordu. Korkuyordu, ürküyordu, imkansızdı biliyordu ama yine de heyecanla uzattı ellerini sevdiği adama. Kadın amansız bir hastalığa yakalanmış, ömrünün son günlerinde onu son bir defa görmek istediği için sevdiği adama koşmuştu. Yıllarca özlemle beklediği, sesini, kokusunu, gülüşünü görmek için yanıp tutuştuğu adama.
Adamda onu seviyordu, onun kadar değil belki ama o da seviyordu. Yıllar sonra karşısında bulduğu kadına sarıldı özlemle. Öptü ellerini defalarca. Ansızın karşısında gördüğü kadın, eski günlerini hatırlatmıştı ona. Kadın hayli güzel, alımlı, akıllı ve yıllardır asker yolunu bekleyen nişanlı bir genç kız gibi büyük bir aşkla bekliyordu kendisini. Sevilmek, karşılıksız sevilmek, beklenmek, özlenmek gurur veriyordu ona. Kadına duyduğu sevgiyi arttırıyordu belki de. Yalansız, karşılıksız, masal gibi bir aşkla sarıldı sevdiği kadına.
Yıllardır bu kadar sevdiği halde, böyle acı çektiği halde yanına gelmek bir yana, uzaktan bakmaya bile cesaret edemeyen sevdiği kadın ne oldu da böyle birden bire onun yanına gelivermiş, ansızın kapısını çalmıştı diye düşünmeden yapamıyorsa da ona sarıldı tekrar. Bütün çektiklerini unutmuş, ellerini kollarını bağlayan bütün zincirlerinden kurtulmuş, daha önce kendine bile söyleyemediği aşkını fısıldıyordu sevdiği kadına.
Kadın durdu bir an, uzaklaştı adamdan. Gözyaşlarını silerek, ben ölüyorum dedi. Ölmeden önce son bir defa seni görmek için geldim. Adamın mutluluğu bir anda bitivermişti. Ne söylemeliydi, nasıl davranmalıydı bilemedi. Sarıldı tüm gücüyle, ağladığını görmesin diye saatlerce sarıldı kadına..
Ne yazık ki aşka geç, ama çok geç kalmıştı.
| |
| |