ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
xJULIETx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 12.Mar.2008 Çar 20:17:28 ***AŞK VE ÇILGINLIK*** |
| fiogf49gjkf0d AŞK VE ÇILGINLIĞIN HİKAYESİ
(AŞKIN GÖZÜ KÖRDÜR)
Uzun zaman önce dünya yaratılmadan , insanlar dünyaya ayak basmadan önce iyi ve kötü huylar ne yapacaklarını bilmez vaziyette dolanıyorlarmış . Bir gün toplanmışlar ve her zamankinden daha fazla canları sıkkın oturuyorken SAFLIK ortaya bir fikir atmış "Neden saklambaç oynamıyoruz ?" ve hepsi bu fikri beğenmiş , hemen çılgın ÇILGINLIK bağırmış "Ben ebe olmak istiyorum !" ve başka hiç kimse ÇILGINLIK ı arayacak kadar çıldırmadığı için ÇILGINLIK bir ağaca yaslanmış ve saymaya başlamış . 1,2,3,...
ÇILGINLIK saydıkça , İYİ HUYLAR la KÖTÜ HUYLAR saklanacak yer aramışlar . ŞEFKAT Ay ın boynuzuna asılmış , İHANET çöp yığınının içine girmiş , SEVGİ bulutların arasına kıvrılmış , YALAN bir taşın altına saklanacağını söylemiş ama gölün dibine saklanmış . TUTKU Dünya nın merkezine gitmiş , PARA HIRSI bir çuvalın içine girerken çuvalı yırtmış ve ÇILGINLIK saymaya devam etmiş , 79, 80, 81, 82, 83...
AŞK dışında bütün İYİ ve KÖTÜ HUYLAR o ana kadar zaten saklanmış , AŞK kararsız olduğu gibi nereye saklanacağını da bilmiyormuş ... Bu bizi şaşırtmamalı , çünkü hepimiz aşkı saklamanın ne kadar zor olduğunu biliriz . ÇILGINLIK 95, 96, 97... ye gelmiş ve 100 e vardığı anda AŞK sıçrayıp güllerin arasına girmiş ve saklanmış . Ve ÇILGINLIK bağırmış "Önüm , arkam , sağım , solum sobe , geliyorum" .
Arkasına döndüğünde ilk önce TEMBELLİK i görmüş , o ayaktaymış çünkü saklanacak enerjisi yokmuş . Sonra ŞEFKAT i Ay ın boynuzunda görmüş , ve İHANET i çöplerin arasında , SEVGİ yi bulutların arasında , YALAN ı gölün dibinde ve TUTKU yu Dünya nın merkezinde ... Hepsini birer birer bulmuş sadece biri hariç ! ÇILGINLIK umutsuzluğa kapılmış , en son saklı kişiyi bulamamış , derken HASET ÇILGINLIK ın kulağına fısıldamış :
"AŞK ı bulamıyorsun çünkü o güllerin arasında saklanıyor "
ÇILGINLIK çatal şeklinde tahta bir sopa almış ve güllerin arasına çılgınca saplamış , saplamış , saplamış ... Ta ki yürek burkan bir haykırma onu durdurana kadar ... Ve haykırıştan sonra , AŞK elleriyle yüzünü kapayarak ortaya çıkmış . Parmaklarının arasından sicim gibi kan akıyormuş , gözlerinden . ÇILGINLIK , AŞK ı bulmak için , heyecandan AŞK ın gözlerini çatal sopa ile kör etmiş ... "Ne yaptım ben ? Ne yaptım ben ?" diye bağırmış "Seni kör ettim , nasıl onarabilirim ?" AŞK cevap vermiş ; "Gözlerimi geri veremezsin ama benim için birşey yapmak istersen benim kılavuzum olabilirsin !"
O günden beri AŞK ın gözü kördür ve o günden beri ÇILGINLIK da her zaman onun yanındadır ...
SEVGİ YAĞMURUNDAN YÜREĞİNE BİR DAMLA DÜŞÜRMEYİ BİLENLERE
| |
xJULIETx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 26.Nis.2008 Cmt 06:42:24 |
| fiogf49gjkf0d
Aşk
Aşk cesaret ister, kocaman bir yürek ister. Aşk hayata karşı işlenilen en doğru suç ortaklığıdır, Aşk hayatın tekdüzeliğine, bütün sıradanlığına en soylu başkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette Aşkı suçlamak, yargılamak, karalamak inkar etmek de asla yakışık olmaz. Niçin aşk? Nedir bu aşk denilen şey, elle tutulmaz gözle görülmez bir şeyse nedir bu yaşanan somut acılar, güzellikler? Tek başına aşkı tanımlamak herşeyden soyutlamak mümkün mü? Hayır ! Aşk bugünlerde bazılarına göre plastikten bile yeniden yapıldı. Dünyada yaşanan suniliğe doğru gidiş aşkın etrafını sardı. Nedir şu aşk...? Aşk hayatın bize hazırladığı en güzel sürprizdir, bu yüzden de kalpleri ne zaman ele geçireceği hiç belli değildir. Daha ne olduğunu bile anlayamadan onun hükümdarlığına giriverirsiniz. Aşk; en yalın biçimde anlatılan tek kavramdır o, adı kendisidir zaten. Onu anlatmak için sonu gelmez cümleler kurmanıza gerek yoktur, "Aşık oldum" dediğiniz an akan sular durur, küçücük çocuk bile sizi rahatlıkla anlayabilir, çünkü aşkın dili tektir. Aşkın zamanını biz ayarlayabilseydik eğer ve kime neden aşık olduğumuzu anlayabilseydik, aşkın sırrını da çözerdik herhalde. Ama o zaman da aşkın insanı alıp götüren büyüsü tamamen kaybolurdu.
Bu önce haksızlık, kendinize saygısızlık olur. İnsan sonuna kadar savunmalı aşkını, karşılık görmese de, acı çekeceğini hissetse de, yarın terkedileceğini bilse de, ailesini karşısına alacağını bilse de taviz vermemeli aşkından, "Seni Seviyorum" diyebilmeli göğsünü gere gere. Aşk işte o zaman aşktır. Ve bunun doğrusu yanlışı yoktur, zaten aşkın kendisi doğrudur, kime karşı duyuluyorsa bu aşk, doğru insanda işte odur. Aşkın zamanı yoktur, hep hazırlıksız yakalar insanı. Evli olmanız, sevgilinizin olması, bir ayrılığın taze yaralarını kurutmaya çalışmanız, bağlılıktan korkmanız, ailenizden çekinmeniz, hatta sevilenin hapse girmesi bile onun hiç mi hiç umrunda değildir. İşte aşk bütün bunlara tek başınıza karşı gelebilme yürekliliğidir, belki de yeni hayata geçebilme yolu... Aşkın ne zaman gelebileceği belli olmadığı gibi, ne zaman gideceği de hiç belli değildir.
Fazla vakti yoktur onun, uzun süre beklemeye ve bekletilmeye tahammülü de yoktur. Bir başka göze bakmaya, bir başka tene dokunmaya başlaması o kadar da zor değildir... Aşktan değil, onun kaçmasından korkun ve doğruluğuna yanlışlığına bakmadan sonuna kadar savunun aşkınızı. Biliyor musunuz, hayat zaten kocaman bir yalan, bu kadar sahteliğin içinde gerçek ve doğru olan tek güzellik AŞK.!!. Lütfen ona haksızlık etmeyelim…
SEVGİ YAĞMURUNDAN YÜREĞİNE BİR DAMLA
DÜŞÜRMEYİ BİLENLERE
| |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 29.Nis.2008 Sal 09:18:29 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d
AŞKA VE TERKE DAİR... |
|
|
.
Bazen öyle bir iliskiye tutulursunuz ki, ne sevebilir,ne terkedebilirsiniz. Kör kütük baglanmissinizdir aslinda... En güzelyillarinizin, aci tatli hatiralarinizin ortagidir; iç çekismelerinizinmüsebbibi, yazilarinizin ilhami, sohbetlerinizin konusudur. Gözyaslarinizda, bilinçaltinizda, kahkahanizdadir. Korkunca saklandiginiz bir siginak,cosunca öptügünüz bir bayrak...Sevdaniz riyasiz, çikarsiz, karsiliksizdir.Sinirsizve nihayetsiz; "Ölmek var, dönmek yok"tur. * * *
Lakin gün gelir anlarsiniz; içten içe bir seylerin kanadigini...Tutkulu sevdalarin gizli hançerleri baslar parildamaya...Surasindan, burasindan elestirmeye koyulursunuz: "Söyle görünse, öyle demese, degisse biraz ya da eskisi gibi olsa..."Baskalarini örnek göstermeye, "Bak onlar nasil yasiyor" demeye baslarsiniz. Hem birlikte yasayip, hem özgür olmanin yollarini ararsiniz. Askinizin gözü kör degildir artik, yanlisini görür düzeltmek istersiniz."Eskiden böyle miydi ya.." diye baslayan sohbetlerde açilir elestirinin kapisi; açildikça, bastirilmis itirazlar yükselir bilinçaltindan... Böyle süremeyecegini bilirsiniz. Degissin istersiniz. O, sevgisizliginize yorar bunu... Ihanete sayar. Tutkulu iliskilerde ihanetin bedeli ölümdür. "Ya sev böyle ya da terket" diye gürler...
* * * * * * Bir zamanlar bir gülücügüyle alacakaranligi isitan o rüya, bir kabusadönüsür birden... Kapatir gönlünün kapilarini, yasaklar kendini size... Hoyrattir, bakmaz yüzünüze... Zehir akar dilinden, konusturmaz,suçlar,yargilar mahkum eder. Mühürler dudaklarinizi, yirtar atar yazdiklarinizi, siler sizi defterden... "Iyiligin içindi hepsi, seni sevdigim için..." dersiniz,dinletemezsiniz. Ayrilirsaniz asamayacaginizi bilirsiniz, lakin böyle de sevemezsiniz. Ihanetten kirilmistir kaleminiz; severek, terk edersiniz...
* * * "Madem öyle..."nin çagi baslar ondan sonra... Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep baskalarini seçmistir, madem ki kiymetinizi bilmemistir, o halde "günah sizden gitmistir". Lanet ederek bu karsiliksiz aska, çekip gitmeleri denersiniz. Askin göçmenlik çagi baslar böylece... Daha özgür olacaginiz limanlara demirlerseniz bir süre... Ne var ki unutamaz, uzaktan uzaga izlersiniz olup biteni... Etrafi bir sürü ugursuzla dolmus, kurda kusa yem olmustur. Deli kanlilar, eli kanlilar, ugruna ölenler, sirtina binenler sarmistir * * * çevresini... Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü oysunlar diye... Ugruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla... "Bana ne... kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsiniz bir süre... Ama sonra... ansizin kulagimiza çalinan bir sarki ya da kapi araligindan süzülüp gelen bir koku, hatirlatir onu yeniden... Yaban ellerde,baska kollarda ondan bahseder aglarsiniz. Kokusunu özlersiniz; türküsünü söylemeyi, sarkisini dinlemeyi, yemegini yemeyi, elinden bir kadeh raki içmeyi... Karsi nehrin kenarindan hasret siirleri haykirirsiniz, sular kulagina fisildasin diye... Dönüp "Seni hala seviyorum" diye bagirmak geçer içinizden...Dönemezsiniz. Göremedikçe baglanir, uzaklastikça yakinlasirsiniz.
* * * Anlarsiniz ki bir çaresiz asktir bu, ne onunla olur, ne onsuz... Hem kollarinda ölmek, kucagina gömülmek arzusu , hem "Ne olacak sonunda"kuskusu... Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz. Sürünür gidersiniz.. | | |
xJULIETx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 30.Nis.2008 Çar 04:28:39 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d
AŞK OYUN DEĞİLDİR
Yaramaz çocuklar gibisiniz. Aşkı bir oyun, sevgiliyi de bir oyuncak gibi görüyorsunuz.
Önce her çocuk gibi o oyuncağa sahip olmak için her şeyi yapıyorsunuz. Hatta yalanlar söylüyorsunuz. Kendinizi değiştirip olmadığınız gibi görünüyor, oyuncağı elde etmek için her yolu mubah sayıyorsunuz. Oyuncak sizin olduğu an oyun da başlıyor. Elde etmek için söylediğiniz yalanları, değiştirdiğiniz kişiliğinizi en azından bir süre için devam ettirmek zorundasınız. Ama bir süre sonra bu oyunun böyle devam etmeyeceğini anlıyorsunuz. Çünkü sıkılıyorsunuz, yalan söylemek, başka biri olmak kolay değil elbette. Başta elinizden hiç bırakmadığınız o oyuncağa ayırdığınız zaman giderek azalıyor. Bir şey olmasın diye hep baş köşeye koyduğunuz, koruduğunuz oyuncağınızı hor kullanmaya, kötü davranmaya başlıyorsunuz, yıpratıyorsunuz.
Daha da ileri gidip bir süre sonra görmeye bile tahammül edemez hale geliyorsunuz. Orada, bir köşede, sessizce durması bile rahatsız ediyor sizi. Sonunda "En iyisi ortadan kaldırmak" deyip, kırıyor ve atıyorsunuz oyuncağınızı. Sonra yeni bir oyuncak bulmak için yeniden aynı şeyleri yapmaya başlıyorsunuz. Sonucunun yine aynı olacağını bilmenize rağmen, aynı sıkıcı oyunu tekrarlamaktan hiç vazgeçmiyorsunuz. Hayatınızı oyunlarla süslerken, kendinizi korkunç bir yalnızlığa mahkum ettiğinizin farkına bile varmıyorsunuz... Kıran, döken siz olduğunuz için kimsenin sizi kırmayacağını düşünüyorsunuz; ama, yanılıyorsunuz. Kullandığınız silah bir gün mutlaka geri tepecektir. Ve siz, asla yerinde olmak istemediğiniz o oyuncağa döneceksiniz. Birileri de sizinle oynayacak, sıkılacak, kıracak ve bir kenara atacak. O zaman, hayıflanmak için ne yazık ki çok geç olacak. Aşk sizin yaşam kaynağınız olmalı, ciddiye almalısınız. Önemli olan elinizdekinin kıymetini elinizden gitmeden bilmektir. Bunu başarabiliyorsanız, mutluluğun formülünü de bulmuşsunuz demektir. Başaramıyorsanız, sizin için,
üzgünüm... Çok üzgünüm...
SEVGİ YAĞMURUNDAN YÜREĞİNE BİR DAMLA
DÜŞÜRMEYİ BİLENLERE
| |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 30.Nis.2008 Çar 08:45:16 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Karbeyazdır ...
herkes bilsin istedim nasıl sevdim ben herkes duysun istedim neye direndim ben neler gördü gözlerim neler duydum dinledim aşk böyleyse sevmeyin sevmeyin beni off beni.... zaman dursun istedim bugün pesettim ben herşey sussun istedim masal olayım ben neler gördü gözlerim neler duydum dinledim aşk böyleyse sevmeyin sevmeyin beni..off beni..
Hasret vuruyor gecenin koynunda Anılar vuruyor gözyaşlarıma Çılgın bulutlar dönüyor başımda Uykusuz geceler kapımda
Yıkılsa dünya kıyamet kopsa Yine de vazgeçmem ölürüm derdimden
Karbeyazdır ölüm ellerinden gülüm Yinne yoksun diye düşmanım her güne
Dursun dünya dönmesin sensiz Yaşatmasın allahım sensiz | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 30.Nis.2008 Çar 08:47:17 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Biten Bir BiZ…
Bu üzerimdeki….. Sıcak düslerden arta kalan bi rüyanın rengi… Bu saçlarımdaki kırlıklar hayallerimden arta kalan kırıklıklar.. bilirsin… Sevdalıklara uyanılan onca sabahın mahmurlugu üzerimde düs yıkıklıgı beraberinde.. Ve dondurucu bir soguk bedenimdeki…acı verior bilirsin…
Bu gözlerimdeki… Bu donuk..Bu cansız..Bu dalgın bakıslar….Babannemden kalma çeyiz sandıgımdaydı sana rastlayana kadar… Oda böyle dalgındı simdi anlıorum sebebi neymis… Onada emanetmis meger bütün acılar… Yer çekimine yenik düsen bi kaç su damlasına ragmen alabildigine siyah… Alabildigine iri.. Bakarken doyulamayacak kadar güzeldi bakıslarım aynada… Belkide.. Belkide bana öyle geliyordu bi avuntuydu kendimi kandırdıgım… Ve belki içime akıtılan yüzlerce irine inat hayatı herseye ragmen seviyordum…
Bu sözlerimdeki.. offf…. Ne bu karamsarlık??..biliyorsun hep böyleydim… Bu suskunluk,yüregimdeki onca enkaza ragmen… Gözlerimdeki bunca yasa…
VE.. Yüregimdeki sana inat…. Seni terkedip gittigim o güne inat… Bugün ellerimden tutan…ama..Sen olmayan o koca yalana inat…
Susuyorum iste.. Bu belkide bir yüregin kendini attıgı bir cezaevi.. Bir mezbaha lesler içinde.. Ve bir mezarlık belkide..Senide Benide diri diri gömdügüm…
Sanma sevdigim.. Yalan gülüslerime kanma..
Bu üzerimdeki kefenim… Bu gözlerimdeki hayallerim…
Bu yüregimdekide sensin… Giden sen..Ugurlayan arkandan Ben…
Biten bir BiZ… Kalan iki ölü..Biliyorsun…. Bile bile gidiyorsun……
Yolun açık olsun | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 30.Nis.2008 Çar 13:07:46 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 30.Nis.2008 Çar 13:08:24 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 1.May.2008 Per 08:52:16 |
| fiogf49gjkf0d | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 1.May.2008 Per 08:53:20 |
| fiogf49gjkf0d | |
| |