Leziz bir lisana sahibiz. Örneğin biz de salak olana nadiren salak denir, onun yerine “hıyar” deriz. Hıyar sanılanın aksine salatalık değildir. Tasavvufta “en hayırlı kişi” manasındadır. Yani bizim lisanımız hıyar gibi adamların halini bile büyük bir incelik ve nezaketle anlatır. Tıpkı aynı kategorideki insanlara “abdal” yakıştırması yaparak “aptal” dediği gibi.
Bu lisanda manyaklara neden “manyak” denir biliyor musunuz? Sadece hak ettiklerinden değil. Şaman rahiplerinin tören cüppeleri pırıltılı, zırıltılı ve allı pulludur. O cübbenin adı “manyaktır”. Yani birisinin manyaklığını izah ederken, esasında ona bir de paye verirsiniz. Lisanımızda cahile de “cahil” denmez, letafet gösterilerek “ümmi” denilir. Ümmi okuma-yazması olmayana da denir. Esasında ise ümmi sözü yine tasavvuftan gelir ve “anasından doğduğu gibi saf olan, bu saflığını hiç bozmamış olan” manasını taşır. Her kim ki, doğumdan beri bir şey öğrenememiş olsun, ümmidir!
Keyifli bir lisanımız var. Tıpkı “meyhane” kelimesinin Allah aşkı olan “mey” ile ve sarhoş kelimesinin ise özünde “başı hoş kişi” anlatımı ile ortaya çıkması gibi. Malum ser kelimesi baş anlamında. Hatta biz lisanımızda delilere “deli” derken dahi, akıncı ordusundan rütbe vermiş oluruz. Deli akıncılarda rütbedir. Biz birisine “başıbozuk” derken dahi, akıl ve ruh hastalıklarını küfür veya mizah malzemesi yapmayıp, nazikçe durumunu tarif ederiz.
Aşkınızı da aynı lisan ile anlatırsınız. Bu lisandan iseniz, aşkın ve sarmaşığın akrabalığına bilerek veya bilmeyerek inanırsınız. Sarmaşığın kökü olan “ışk”, bizdeki söylenişi ile aşktır. Ruh ile beden, can ile canan, ana ile evlat, birbirini ışk ile sarar ve sarmaşık olur. Zaten bu lisana nefes veren kültüre göre aşkın da, sevginin de çeşidi, türü, türevi yoktur. Hepsi aynı aşkın, aynı sarmaşığın çeşitli halleridir.
Kişiye kültürünü lisanı verir, çünkü lisan vatandır. Kimlik lisandan ve vatandan gelir. O nedenle lisan öğrenmek, kimliğini geliştirmektir ve yine o nedenle kimliklenmektir.
Alıntıdır.
|