fiogf49gjkf0d GİTMEK
Bugünlerde herkes gitmek istiyor. Küçük bir sahil kasabasına, bir başka ülkeye,dağlara, uzaklara... Hayatından memnun olan yok. Kiminle konuşsam aynı sey... Her şeyi, herkesi bırakıp gitme isteği. Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok. Bir kendisi. Bu yeter zaten. Her şeyi, herkesi götürdün demektir. Keşke kendini bırakıp gidebilse insan. Ama olmuyor. Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor. Yani her şeyi yüzüstü bırakmak göze alınamıyor. Böyle gidiyor işte. Bir yanımız "kalk gidelim", öbür yanımız "otur" diyor. "Otur" diyen kazanıyor. O yan kalabalık zira. İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, güvende olma duygusu... En kötüsü alışkanlık. Alışkanlığın verdigi rahatlık, monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor. Kalıyoruz. Kuş olup uçmak isterken ağaç olup kök salıyoruz. Evlenmeler... Bir çocuk daha doğurmalar... Borçlara girmeler... İşi büyütmeler... Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor. Misal, ben... Kapıdaki Rex i bırakıp gidemiyorum. Değil bu şehirden gitmek, iki sokak öteye taşınamıyorum. Alıp götürsem gelmez ki... Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında. Herkes onu, o herkesi seviyor. "Sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardir; evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin. Kendi imalatımız küfeler. Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada. Ölüm var zira. Ölüme inat tutunmak lazım. İnadına kök salmak lazım. Bari ufak kaçışlar yapabilsek. Var tabii yapanlar. Ama az. Sadece kaymak tabakası. Hepimiz kaçabilsek... Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa. Gün içinde mesela... Küçücük gitmeler yapabilsek. Ne mümkün. Sabah 09.00, aksam 18.00. Sonra baska mecburiyetler. Sıkışıp kaldık. Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli bu kadar ağır olmamalı. Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz. Bir ömür karşılığı bir ömür yani. Ne saçma. Bahar mıdır bizi bu hale getiren? Galiba. Ben her bahar aşık olmam ama her bahar gitmek isterim. Gittiğim olmadı hiç. Ama olsun... İstemek de güzel.
CAN YÜCEL |
fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Gitmek güzeldir. Kalıp bir sirk maymununa dönüşmektense hayatınızda, kalıp suratımızı boyamaktansa, kalıp "geride kalan her şeye" tahammül etmektense; gidilmelidir. Gitmek güzeldir. Güzeldir bütün renklerini yeryüzünün, bütün tadlarını, bütün seslerini, bütün iklimlerini, bütün sözlerini, onları anlayamayan hıssedemeyen bır adamın masasına atarak, belirsiz, tarifsiz ve kifayetsiz bir gidiş e gitmek. Bütün bu renkler, bu tadlar, bu sesler, bu iklimler biraraya gelse dolduramaz, giderken kumda bıraktığımız ayak izlerini.
|