fiogf49gjkf0d SONBAHAR Durgun havuzları işlesin bırak Yaprakların güneş ve ölüm rengi, Sen kalbini dinle,ufkuna bak.
Düşünme mevsimi inleten rengi Elemdir mest etsin ruhunu Eser rüzgarların durgun ahengi.
Yan yana sessizce mevsimle keder Hicrana aldanmış kalbimde gezin Esen rüzgarlara sen kendini ver. AHMET HAMDİ TAMPINAR
MEVSİMLERDEN SON BAHARDAYIM
Mevsimlerden sonbahardayım Resimde sapsarı yapraklar, kurumuş dallar.yılgın bi rüzgar ve ne yapacağını bilmeyen bi çocuk var Aslında sana söylemek istediğim çok şey vardı Mesela keşke bu kadar büyük sevdirmeseydin kendini.Neyin bedelini ödediğimi bilmiyorum. Herşeye rağmen sanada kızmıyorum,kızamıyorum. Acım durulduğunda bir şarkı söylerim belki, belki o zaman anlarsın. Bunca hüzün bizde iyi durmadı. Bu ayrılık bu aşka hiç yakışmadı. ERHAN GÜLERYÜZ
Acaba döktüğü gözyaşı mıdır? Yapraklar ağacın Giden sevgilisinin ardından?
Sen yokken, Benden eser yoktu Sen gittin ya, Zaman gittiğin an donup kaldı... Gittiğinde mevsim sonbahar, aylardan kasımdı...
SONBAHARA SOR Sen git sonbahara sor ayrılığı Ondan öğren bu acıyı Sabahın kuşluğunu,gecenin karanlığını Sen git sonbahara sor
MEVSİM SANBAHAR mevsim sonbahar kızıla dönmüş yapraklar bir bir dökülüyorlar şiddetli bir rüzgar esiyor soğuk işliyor bedenlere mevsim sonbahar sokaklarda yapraklar var birde amansız esen rüzgar
Sararan yapraklar mı haber verir sonbaharın geldiğini, yoksa göçmen kuşların gidişi mi?.. Erken çöken akşamlara inat, yüzünü gösterse de güneş, deli rüzgarların zamanıdır artık… Yaz yorgunu gölgeleri usulca selamlar, vakitsiz kopan fırtınalar… Her mevsim, bir renkle anılır. Sonbahar, “sarı”ya aşıktır... Sarı sonbahar, ilkbaharın armağan ettiği canlılığın, kalıcı olmadığını hatırlatır; uykuya yatırır, sonsuzluğun kucağında doğayı. Karanlık ve aydınlık dengededir. Esiri olduğumuz acılar da biter birgün, çocuksu mutluluklar da…
GECİKMİŞ SONBAHAR Herkes gidiyor artık, sehir kalabalık. Her gidenin ardında el sallar karanlık, Yüzünü bile görmediğin sonbaharda...
“Eylül``de kırılmış bir bebeğin halâ onarılmamış kolu gibiyim, kış boyunca. ayak üstü,kapı aralığında fısıldaşmak kadar ani ve kısacıksın. bitiveriyorsun… madem seviyorsan gözlerine neden gelemiyorum? sen gel gözlerime korkma gir en uzak odalarıma. gizlendiğim sonbahar tablolarına baharı getir,pembelerin en ışıklı tonlarıyla...
Sonbaharda dökülen sarı yapraklar misali,tek tek dökülmekteyim işte Yorgun vucut göz süzgün ciğer üzgün,muhtacım miniciğimin ilgisine bile... Ben onun için çok şeyden kendim için vazgeçtim,o üzülmemeli diye... Yanlış mı ettim bilmem ki,evet herhalde...
Önce hafiften bir rüzgâr eser şehrin sokaklarında. O rüzgâr ki, hüzünlerin, gözyaşlarının, hasretlerin, uykusuz gecelerin, umutsuz bekleyişlerin, belki isyanların, belki gurbetlerin, en önemlisi, sonların başlangıcı olacaktır. İlerleyen günlerde bu eylül rüzgârları, aralık kasırgası olacak ve kamçılayacaktır hasretleri. Çünkü bir kere kapıya gelmiştir sonbahar. ‘’Evde değilim git’’ demek gibi bişey olur ayrılıktan nasibini almamak için harekete geçmek. Nasılsa o bitmiş aşklardan alır kanını, canını…
Hüznünü bile kaçırdıydık sonbaharın Sen ayrı Ben ayrı Ayrılık konmamış mıydı zaten Sonbaharın adı
Gittin gideli mevsim sonbahar, Gittin gideli senden kalan sızılar var içimde, Yüreğimde yangınlar..
sen benim mevsimsiz şiirlerimin sonbaharısın sen gül olup açtığından beri şiirlerim yapraklarını döker oldu...
Kızıllaşır gökyüzü sararır umutlar yapraklarla beraber Bir sonbahar trajedisi oynanır ömür sahnesinde Bülbül kaybeder sarı gülün sarı saçlarını uzun boynunu Üzülür kalır soğuk yeller eserken Rüzgarlar bile ağıtlar yakar uğultularıyla gülün ardından Kanatta çırpmaz bülbül gülün ardından Çırptırır mı bu sonsuz ayrılık.
|