fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d
Git gide kirletiyorlar gökyüzünü anne
Umutları da tüketiyorlar hep beraber, sevgileri de dillerinde en ince yalanlar, süslü ve sisli yüzleriyle soğuk yüreklerinde ne acıma ne sevgi kimin eli kimin cebinde kimin eli kimin neresinde belli değil.
bense öyle acemi ve şaşkın boş kalan ellerimi bir ömür nereye koyacağımı bilemedim. bilemedim, hangi yalanla kimi nasıl soyacağımı. buz üstünde yürümeyi seçtim kendi hesabıma maske diye bir not düşürmedim yüzüme bukalemuna çalan rengimde olmadı.
tuttuğum her insanın elinde ellerim kirlendi gözlerim kirlendi baktığım her insanın gözlerinde yüreğimi sarktım umut kuyularına her defasında her defasında yangın çektim su yerine, acı çektim ne bir gün ışığı aktı içime ne de bir yağmur damlası.
rezil bir dünyanın orta yerinde hüzün ben oldum düşen her yaprakta her savaşta vurulan ben kaç çocuğun hayalleri yıkıldı gözlerimde kaç çocuğun yüreğimde yandı son ümitleri ıstırabın en derin okyanusuna gömüldüm bu nasıl bir dünya bu nasıl bir dünya Anne kahretsin suskunum, susuzum, yorgunum Anne
durmadan kirletiliyor, kanıyor zaman, kimse aldırmıyor kimse yanmıyor sevincini ateşe döken gelincik çiçeklerine dönüp bakmıyor çığlıklarına annelerin hergece dokuz yerimden vurur beni, gözleri öksüz çocuklar bu yüzden kesmiyorum sakalımı, saçımı da taramıyorum artık siyahlar giyiniyorum bu yüzden, dalgın dalgın bakıyorum uzaklara ah gönlü güvercinim sen olmasan nasıl dayanılır bu yaşama.
herşeyin kirletildiği bir dünyada temiz tutamadık güzelliklerimizi bu yüzden hep vurgun kaldı bir yanımız bir yanımız aşka acıya ayarlı
her gece dumanlar yürüyor beton yığınlarıyla örtülü sevgisiz kentler üstüne zifiri karanlıklar yürüyor Anne kapkara nehirler gibi, acı akıyor yüzünde yoksulların bir cehennem ateşi yanıyor yüreklerinde her akşam kimse kimsenin yasını tutmuyor, bölüşmüyor acısını bu nasıl bir dünya Anne bu nasıl bir dünya kahretsin
Sarıl ki, kokun sinsin tenime, sevgin işlesin yüreğime bu yalancı dünyada kimim varki başka gözlerimden öpecek içimi ısıtacak bu karanlık soğuk kış gecelerinde Sarılki, serinlensin ateşler içindeki alnım yorgunum, beynim, tenim, ellerim yorgun kendime sürgün yaşamaktan sevgiye tanımlar aramaktan tüm bu oldu bittilere insanın kayıtsızlığından yorgunum Anne
yorgunum, ağrılarım, sızılarım yorgun ihanetler yedi umudumu, sevgimi, düşlerimi her gece yalnızlıklar sürüyorum kanayan yerlerime ellerime çaresizlikler yüklüyorum üşüyorum bu karanlık soğuk gecelerde sarıl bana
oysa hiç dönmedim sırtımı insan emeğine öpmedim namerdin elini, eğilmedim zalimin önünde ama ezildim bir çaresizin bakışından bir annenın yakarışından bir babanın haykırışından utandım Anne dünyayı kirli bahçesine çevirenlerden aç insanların kederinden utandım bombalanan şehirlerden, yalvaran gözlerden insanların kayıtsızlığından tüm bu oldu bittilere insanlığımdan utandım Anne insanlığımdan.
heyhatki, bizi ağlatan acılar güldürüyor başkalarını yürek yanarsa titrer anne, gül üşürse kaç insan soyundan ihanet görmüş, kaç gül dikeninden mademki ihanet var, öz elleriyle boğsun gül emen çocuklarını anneler ve ihanet etsin şairler yazmasınlar bir daha gül yüzlü şiirler sevgililerine her mısrası kurşun olup saplansın yüreklerine
dünyadaki tüm çocukları sevdim anne sevdim yeryüzündeki bütün insanları diline, dinine, ırkına bakmadan sevdim sevdim boynu halkalı köleler gibi nerde bir ah duydum yüreğime saplandı oklar nerde bir çocuk vuruldu ben de vuruldum Anne
can çekişir dudağımda kelebek ölüleri nerede kötülük görsem. nerede kötülük görsem söner yıldızları gözlerimin, kör olurum...
suskunum, susuzum, yorgunum bunca kalabalıkların, bunca mekanların içinde her defasında yarası kanayan şiirler damlarken içime yüreğimdeki yağmurlarla, herkesin bildiği bu dünyada adresi olmayan yitik mektuplar gibi yorgun yavru bir kedi gibi sahipsiz ve de yalnızım öyle mi? vayyy.
ben nazlı bir yaprağım dalından düşmüş alın beni üşüdüğüm yerden kaldırın düştüğüm yerden kalbinizin üstüne tutun pul pul vicdanınızın üstüne aynı soydanım sizinle.
Alıntı |