Birçok savaşta Kızılderililer beyaz adamdan daha az kayıp vermiştir. Onların asıl büyük kayıpları "rezervasyon" bölgelerine toplanmalarıyla başlar.Kızılderililere ayrılan topraklar çiftçilik yapmadıkları gerekçesiyle sürekli olarak ellerinden alınır. Toplama kamplarının dışındaki alanlarda ise buffalolar öldürülmüş, ekili tarlalar yakılmak suretiyle yok edilmiştir. Yıllar geçtikçe daralan çemberin içinde yaşam öylesine zorlaşır ki, Kızılderililere uygulanan soykırım belirgin bir görünüm kazanır.
Kamplardaki sisteme hayran olan biri vardır: Adolf Hitler! Bu insan kasabı, Kızılderililerin toplanıldığı kamplara bir araştırma heyeti gönderir. Böylelikle de, gelen bilgilerden etkilenerek 1933 de, Almanya nın Dachau kentinde ilk toplama kampını kurar.
Toplama kamplarında yaşamaya zorlanan Kızılderililerin yiyeceklerini sağlamak üzere birçok kişiyle sözleşmeler yapılır. Getirilen yiyeceklerin üstlerinde kullanılmaz damgası olsa da,Kızılderililere dağıtılır. Yiyecek zehirlenmesi sonucunda meydana gelen ölümler sıralamasında çocuklar birinciliği hiçbir zaman bırakmazlar!
Soğuk kış gecelerinde ısınmaları için battaniye dağıtılır Kızılderililere... Ardından, verem, kızamık, difteri gibi bulaşıcı hastalıklar boy gösterir kamplarda. Beyaz adam, savaşmadan da Kızılderilileri yok etmenin yollarını daha önce neden düşünemediğine üzülür. Bir kurşun ile ancak bir Kızılderili öldürülür. Mikroplu battaniyeler ile binlercesini katletmek çok daha kolay olmaktaydı.
Toplama kamplarından hükümeti temsil eden bir yönetici sorumluydu. Aileleri parçalamak,çocukları ellerinden almak onun elindeydi. İngilizce bilen Kızılderililerden bir polis gücü oluşturmak yetkisine de sahipti. Kamplardaki insanları istediği işde dilediği kadar çalıştırabilirdi. Yönetici, bir kaç beyaz adama kamplarda ticaret yapmaları için izin verirdi. Çalışmalarının karşılığında ellerine bir kaç kuruş geçen Kızılderililer söz konusu dükkânlardanalış veriş yapmak zorunluluğundaydılar. Fiyatlar oldukça yüksekti ve kamp yöneticisi satışlardan komisyon alıyordu!..
Beyaz adam, Kızılderilileri ayrı ayrı toplama kamplarında yaşamaya mahkûm ettikten sonra her birine misyonerler gönderdi. Amaç, Kızılderilileri zorla Hıristiyan yapmaktı.İnanç özgürlüğü her ne kadar devlet koruması altında olsa da, toplama kampları bunun dışında tutulmuştu. Misyonerler, çocukları ailelerin elinden zorla alarak dini okullara ya da, ana dillerini konuşurken yakalandıklarında işkence gördükleri devlet okullarına gönderirler. Kaçmaya çalışan çocuklar askeri disiplin kurallarına göre ağır şekilde cezalandırılıyorlardı. Albay John M. Chivington un "yavru bitlerinde büyüyüp bir gün bit olacağı" sözü okullardaki eğitimin hangi koşullarda yapıldığını daha anlaşılır kılacaktır.
Kızılderililer ulusal kıyafetlerinden vazgeçmek, "uygar giysi" denilen şeyleri giymek zorundaydılar. Ayrıca, her Kızılderili erkeği saçını kısa kestirmeliydi. Saçıyla gurur duyan bir Kızılderili için bu son derece onur kırıcı bir uygulamaydı. Ama onları insan yerine koyan yoktu. Bağımsızlık Bildirgesi nde "Savaş düsturları, yaşına, cinsine ve durumuna bakılmaksızın kayıtsız şartsız herkesi öldürmek olan acımasız vahşi yerliler" olarak tanımlanmışlardı. Hani, tüm insanların eşit olduğunun savunulduğu ünlü Bağımsızlık Bildirgesi nde!..
Beyaz adam, Kızılderililer ile dört yüzü aşkın anlaşma yapar. Hepsi de, beyaz adam tarafından bozulan anlaşma metinlerinde şunlar yazılıdır: "Irmaklar aktıkça, güneş tepede parladıkça ve çimenler yeşerdikçe bu topraklar sizindir ve sizin izniniz olmadıkça da, ne elinizden alınabilir, ne de satılabilir."
Kızılderilileri bir araya toplamak düşüncesi İspanyol sömürgecilere kadar uzansa da, toplama kamplarının kuruluşuna yönelik en önemli adım ABD Senatosu nun 1871 de aldığı yerlilerin bir ulus olamayacağı kararıdır. 1887 de yürürlüğe koyulan "Davves Genel Tahsis Yasası" gereğince de, Kızılderililere toplama kamplarının yolu görülür.
Toplama kamplarında yaşanılan olaylar arasında VVounded Knee kıyımının apayrı bir önemi vardır.Her şey Kızılderililer arasında beyaz adamı topraklarından kovacak bir kurtarıcının geleceği inancının doğusuyla başlar.Bu inancın ortaya çıkardığı Hayalet Dansı giderek yaygınlaşır. ABD yönetimi bir ayaklanmanın başlayacağından korkarak orduyu Kızılderililerin üstüne doğru harekete geçirir.14 Aralık 1890 da Titan Dakotar17;larının reisi Oturan Boğa yakalanarak öldürülür. Bunun üzerine Kızılderililerin bir kısmı Pine Ridge kampından ayrılırlar. 7. Süvari Alayı kamptan ayrıldıkları için düşman ilan edilen Dakotaları takibe başlar. 28 Aralıkla Kirpi Deresi yakınlarında askerler Kızılderililer ile karşılaşınca reis Koca Ayak beyaz bayrak çekilmesini emreder.
Binbaşı Samuel Whitside, zatürreeye yakalandığı için ciğerlerinden kan gelen Koca Ayak a, Kızılderilileri Wounded Knee deresi yakınlarındaki süvari kampına götürmek üzere emir aldığını anlatır. Burnundan damlayan kanların kızıla boyadığı battaniyesine sıkıca sarılan reis, kendilerinin de aynı yöne gittiğini söyleyince Binbaşı Whitside, melez iz sürücü John Shangreau dan silahların toplanmasını ister. Shangreau, böyle bir şey yapılırsa çatışmanın kaçınılmaz olduğunu, erkeklerin kurtulup, kadınlar ve çocukların öleceğini anlatınca Binbaşı silahların kampta alınmasına karar verir.
"Yaralı Diz" anlamına gelen VVounded Knee deresindeki süvari kampına varıldığında havakarardığı için silahların sabah toplanması daha doğru bulunur. Koca ayak, yakalanışını kutlayan askerlerin viski içip attıkları kahkahadan uyuyamaz ve sabaha kadar burnunun ucunda birikip sonra battaniyesine düşen kan damlalarını sayar.
Bir boru sesiyle uyanır Kızılderililer ertesi sabah. Beyaz Mızrak olanları şöyle anlatır: "Silahlarımızı istediler. Biz de tuttuk verdik silahlarımızı. Ortada bir yere yığdılar silahları. Ne var ki, asker reisler toplanan silahları yeterli görmemişlerdi, askerleri çadırları aramayagönderdiler."
Baltaları ve çadır direklerini de silahların yanına yığan askerler bununla da yetinmeyip, Kızılderililerin üstlerini aramaya koyulurlar. Bu sırada büyücü Sarı Kuş, Hayalet Dansı yapmaya başlar: "Kurşunlar sizi bulamayacak, kırlar geniştir, kurşunlar sizi bulamayacak"...
Kara Çakal, üstünden çıkan Winchester tüfeğe çok para ödediğini ve tüfeğin kendisinin olduğunu içinden haykırarak havaya kaldırır. Yıllar sonra adını "Sakallı Dawey" olarak değiştirecek olan VVasumaza "Eğer üstüne varmasalardı, kendiliğinden gidip oracığa bırakacaktı silahını" dedikten sonra katliamın başlangıcını anımsar : "Omzundan yakalayıp itelediler.O sırada bile kötü bir niyeti yoktu. Kimseye doğrultmuş değildi tüfeğini.Niyeti silahını yere bırakmaktı. Üstüne geldiler, yere koymak üzere olduğu tüfeğe yapıştılar. Tam Kara Çakal ı yere savurdukları sırada bir silah sesi duyuldu. O anda, kimsenin vurulup vurulmadığını bilemem ama arkasından ortalık karıştı."
Üzerlerinde silah olmayan Kızılderililer kaçmak zorunda kalırlar. O sırada tüm tepelerin toplar ile dolu olduğu anlaşılır... Ve top atışıyla senaryonun sonuna gelinir!
Kurtulmayı başaranlardan biri de Gelincik Louise dir: "Kaçmaya çalıştık ama yaban sığırı gibi bir bir vurdular bizi. Beyazların içinde de iyi insanlar bulunduğunu biliyorum, ama kadınları ve çocukları vurduklarına bakılırsa askerler çok kötü insanlar olmalı. Kızılderililer beyaz çocuklara asla böyle yapmazlardı."
Resmi makamlar ölen Kızılderili sayısını 153 olarak açıklar. Ama, sürünerek kaçamaya çalışanların bir çoğu gizlendikleri yerde ölürler. Katledilen Kızılderili sayısı üç yüzün üstündedir. Askerlerden de yirmi beşi ölür. Bunlar arkadaş kurşunu ya da şarapnel parçalarıyla son nefeslerini vermiş olanlardır.Katliamın sonlarına doğru kar fırtınası başlayınca cesetler oldukları yerde bırakılır. Fırtına dindiğinde donmuş cesetler arasında Koca Ayak a da rastlanılır!..
Kızılderililerin "Geyiklerin Boynuzlarını Döktükleri Ay" dedikleri Aralık ta, Noel e dört gün kalakurtulan 51 Kızılderili Pine Ridge kampına getirilir. Her yer askerlerle dolu olduğu için içlerinden yalnızca dördünün erkek, geri kalanların kadın ve çocuk olduğu Kızılderililer kiliseye kapatılırlar. Vaaz verilen kürsünün üstünde şunlar yazılıdır: "Yeryüzünde Barış, İnsanlara İyi Niyet"...
Katliamı yaşayan Kara Geyik o gün bir başka şeyin daha öldüğünü söyler: "O zaman kaç kişinin öldüğünü anlayamamıştım. Şimdi kocamışlığımın şu yüksek tepesinden gerilere baktığımda, yerde birbirleri üzerinde yığılı duran boğazlanmış kadınları ve çocukları, hâlâ o genç gözlerimle görebiliyorum. Ve orada, o çamurun içinde bir şeyin daha öldüğünü ve o karfırtınasına gömüldüğünü görebiliyorum. Evet, bir halkın düşü öldü orada..."
Beyaz adam, VVounded Knee katliamına Kara Çakal ın, askerlerin uyarılarına kulak asmamışolmasını neden olarak gösterir.Tüfeğini vermek istemeyen Kızılderililinin işitme engelli olduğu sonradan anlaşılacaktır!
Sunay Akın Kız Kulesindeki Kızılderili Kitabından... |