ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
| | |
|
yusufT1907
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 6.Eki.2008 Pzt 21:10:17 Gel, İstanbul OL Bana... |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d
Çocuk sesleri gelmiyor parklarımdan bahçelerimde umutları soldurup, yağmurlarda dinlendiriyorum acıları soluksuz kalmadan, yavaş yavaş sökülsün istiyorum, aşkın... ismini, aklımın karanlık köşelerine itiyorum tüm gücümle ki bir isyan cümlesinde yanlış yazılmasın tekrar.....
Sol yanım nefes almıyor, kapattı gözlerini az önce... dedim ki "bırakma" ellerim kayıp! avuçların yanmıyor mu? bu düşün satırarası boşluğu çok, hüznü ağır dedin ki "ağlama" can firarda! sağır oldu gözlerim duymadın mı?.... ....
.../...Kaldırım taşlarına sıkıştı zaman, çelme takıp canımı yakacak.../
sabrım hiç olmadı ki benim şimdi bir yanık kokusu eşliğinde sabır çekiyorum içime, duman sarıyor şehirlerimi.... yangınlarda paramparça ediyor rüzgarın, kül olur mu sana (senden) sakladıklarım...
Hadi kaldır sırt üstü düşen yalnızlığımı yerden … Bir masaldan peydahlanmış umudumu yatır dizlerinde.. Avuç içimdeki çizgilerden sana çıkan bir masal yolu daha aç, Dokun gözlerimin titreyen ince çizgilerine! Yol al kalp atışlarıma doğru.. Hadi al içimdeki yalnızlığı erken doğumlarla, Alnının ortasından vuralım çelimsiz düşlerimizin. Soytarı acılarımızın ukala yanlarını tutuştur dokunuşlarınla. Bir gülümseyiş düşür gözlerinden, faili olalım gecelerin.
Sana doğru uzanırken sesim. Göz bebeklerime düşürüyorum seni.. Yirmilik düşlerim beliriyor dudak aralarımda..
Son deminde bir umuda emanet etme aşkımı sakın yapma bunu, sakın yapma, sakın! -di li geçmiş zamanlar pusuda gel kaldır yüzümü nefesi pis, ağzı bozuk cümlelerden... binlerce şehri feda ettim ya uğruna yeditepeden düşürdün ya kalbimi...
| |
Mavi1907
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 8.Eki.2008 Çar 00:31:24 |
| fiogf49gjkf0d İstanbul !
Hayata sen koydugumuz bir vakit bulduk..
Bir kahve ile sırdaş olmanın ince bir tebessümüydü muhabbetin adı.
Ah İstanbul!
sana dün 7 tepeden bak tıktık
dedirten bir cümle ile haykırdık.
Anlattık..
sessiz yusuf..
| |
yusufT1907
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 8.Eki.2008 Çar 21:26:21 |
| fiogf49gjkf0d Insanlarin verdigi hayat sevgidir. Niçin yalniz sana yazdigimi sorma, niçin yalniz sana geldigimi... Sana gelisim iste bundan. Sen aski anlatiyorsun, yasatiyorsun bana. Çünkü yasiyorsun. O sözlerin kalbinden geldigini kalbime vurusundan anliyorum ben. Sözlerin degil beni sana baglayan, O sözlerini manasina vurgunum. Niçin mi sen? Sen benden önce vardin, varolusun bu yüzden. Ve sen benden sonrada varsin, sana tutunmam aska ve varliga duydugum özlemden ... Sen benim sözlerimsin. Seni kalbime koyusum bundan. Ve sen dostsun. Ruhuma siginak ararken haykirmam hep bu yüzden... Ve sen dostsun, arkadassin. Sen içimi koruyan bir elbisesin. Ben ruhunun çiplakligini örtügün tenim. Sen de bunlari yasiyorsun ama sakliyorsun kendinden. Kalbinin sesini dinle bir an. Duyacak o zaman sevginin ve askin sesini. Bir liman aradigini ve bu limana siginmak istedigini......
Sen benim yasadiklarimi yasamadin gülüm Ben de bir Mecnun um ama Leyla m yoktu benim Dikenlerden su istemeyi kendime yediremedim Bu yüzden herseyimle gelisim Arkadasligimi, dostlugumu, sevgimi, verisim Ben bana yapilani yapmak istemedim Bir sey isteyisime gelince ... Ben bana ait olani kimden isteyeyim ki? | | |
LoveStory78
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 8.Eki.2008 Çar 21:47:24 |
| fiogf49gjkf0d İSTANBUL YOKTU SEN OLMASAYDIN
Ben nice İstanbul’lular gördüm sana gelinceye kadar Kirli paçavralara benzerdi insanları Dostluktan, vefadan yoksun. Bölünmüş, dağılmış, parçalanmış Ve herbiri kendi ağırlığıyla ezilmiş, yorgun. Yüzümde dolaşan birer iğrenç böcekti gözleri Bir tutsam Yapışır kalırdı ellerime en çirkin yerleri Evlerinde bulduğum yalnızlık Sokaklarında bulduğum upuzun bir kahırdı. Günler boyunca Bir başka karanlık gelirdi Karanlığın biri kaybolunca Güneşler doğardı görmezdim. Bir ses durmadan ölüme çağırırdı beni Bilmezdim bu şehirde senin yaşadığını. Bilmezdim... Zindandı bütün meyhaneler Duvarlar karaydı Köhne bir bizans eskisiydi İstanbul sensiz. Semt semt bir ağır yorgunluktu Sürekli bir aldanıştı sokak sokak Benden en uzak sevgilerde yaşadım yıllarca O büyük yalanlarda yaşadım. Senden habersiz bir ölü gibi Senden uzak zamanlarda yaşadım. Mabetler yıkıldı içimde Umutlar hayaller yıkıldı Bir gün bütün İstanbul yıkıldı. Sokaklar kaydı ayaklarımın altında Gün oldu kalabalık meydanlarında inançlarım yıkıldı Gün oldu Gözlerime çiviler çakıldı merhametsiz. Toz toz oldum, duman duman oldum Aldığını geri vermedi yıllar Yitirdim kendimi bu rezil şehirde Seni buluncaya kadar.Eskiden bir lale hatırlardım Yada mavi mavi bir deniz İstanbul denince Serin rüzgarlar okşardı saçlarımı Rıhtımlar balık balık kokardı. Ne zaman Yumsam gözlerimi bir gemi kalkardı. Vapur düdükleri durmadan öterdi. Eskiden bir İstanbul vardı bilmediğim Bana yeterdi. Sonra kaç yıl yaralı bir hayvan gibi Gezdim sokaklarında Sonra kaç yıl bir sevgi aradım İstanbul’u aradım. Belki de seni aradım bilmeden Ayaklarımın dibinde denizler can çekişti Şehirler parçalandı Bir çağ öldü gözlerimin önünde Benim en güzel çağım öldü. Bizi topraktan yarattılar Gel gör ki... Bu şehirde Benim toprağım öldü.Seni aradım bu şehirde yıllarca Yana yakıla seni.. Sen kimdin, sen neredeydin kim bilir. Hep böyle sensiz miydi bu şehir. Bu şehir İstanbul\ muydu ? Öyleyse sensiz yaşanmazdı bu şehirde Gemiler demir almazdı Trenler işlemezdi Sen olmasaydın Bir ömür bitip Yepyeni bir ömür başlamazdı içimde Bahar gelmezdi Ağaçlar çiçek açmazdı Seni bulmasaydım Ve ben yoktum İstanbul yoktu Sen olmasaydın...
Ümit Yaşar Oğuzcan
| |
LoveStory78
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 8.Eki.2008 Çar 22:18:22 |
| fiogf49gjkf0d İstanbul Ağrısı / Attila İlhan
Kanatları parça parça bu ağustos geceleri yıldızlar kaynarken şangır şungur ayaklarımın dibine dökülen sen eğer yine İstanbul san yine kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyüteceğim
pancak pancak şiirler tüküreceğim demek yine ben limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler yahudi sokaklarını aydınlatan telaviv şarkıları mavi asfaltlara çökmüş diz bağlıyor eğer sen yine İstanbul san kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan sirkeci garı nda tren çığlıklarıyla bıçaklanıp intihar dumanlari içindeki haydarpaşa dan anadolu üstlerine bakıp bakıp ağlayan sen eğer yine İstanbul san aldanmıyorsam yakaları karanfilli ibneler eğer beni aldatmıyorsa kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar yine senin emrindeyim utanmasam gozlerimi damla damla kadehime damlatarak kendimi yani şu bildigim attila ilhan i zehirleyebilirim
sonbahar karanlıkları tuttu tutacak tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor imtihan çığlıkları yükseliyor üniversite den tophane iskelesi nde diesel kamyonları sarhoş direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şoförler uykusuz dalgalanıyor
ulan İstanbul sen misin senin ellerin mi bu eller ulan bu gemiler senin gemilerin mi minarelerini kürdan gibi dişlerinin arasında liman liman götüren ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor antenlerinden neden peki İstanbul ya ben ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu abbas ya benim kahrım ya senin ağrın ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın çaresiz zehirle kusan çılgın bir yılan gibi burgu burgu içime boşalttığın o senin ağrın o senin
eğer sen yine İstanbul san yanılmıyorsam koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim sicilyalı balıkçılara marsilyalı dok işçilerine satır satır okumak istediğim sen eğer yine İstanbul san eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim
ulan yine sen kazandın İstanbul sen kazandın ben yenildim kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar yine emrindeyim ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam hiç bir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa yanılmıyorsam sen eğer yine İstanbul san senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir
ulan bunu sen de bilirsin İstanbul kaç kere yazdım kimbilir kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken 1949 eylül ünde birader mırc ve ben sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık sana taptık ulan unuttun mu sana taptık
| |
| | |
| |