ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
deprave
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 11.Ara.2008 Per 12:16:02 Hasretler Ayrılıkla Başlar.... |
| fiogf49gjkf0d Hasretler ayrılıkla başlıyor..
Bir gözyaşı gerekiyordu gittiğin gün..Yemin etmiştinya bedenim gözyaşında yokolup senden arınmaya..Bir gözyaşı gerekiyordu..Her zamankinden fazla..Ne kadar ağlarsam,ne kadar göz yaşı biriktirirsem avuçlarımda..O kadar arınacaktım senden..Gidişin gözlerime hesabını sorsada..Bir gözyaşı gerekiyordu gittiğin gün..Her zamankinden fazla..
ARDINDA BIRAKTIĞIN HER HATIRA BİR İNSANIN GÖZYAŞIDIR..
Artık adın ihaneti çağrıştırıyor bana..Ve tadın bir yılanın en öldürücü zehrini..Söyle?
Şimdi hangi yüreğe saplıyorsun o acımasız hançerini..?
Hayat akıp giderken avuçlarımdan..Eğilip yerden toplayamıyorum parçalarımı..
Ve artık her şey için çok geç demek için,belkide çok geç..
| |
deprave
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 11.Ara.2008 Per 12:28:07 |
| fiogf49gjkf0d KAYIP KENTİN GÜZEL İNSANI
Seni Seviyordum Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi...
Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi
İnsan hergün anımsar mı aynı gözleri
SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu
Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesten başkaydı işte...
Güldüğü zaman yukarıya bakardı;
Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı...
Ne güzeldiler sen bilmiyordun...
BEN SENİ SEVİYORDUM...
Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler
Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu
Geri dönüyordu, çoğalarak
Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteleyişim oluyordun
Kalp ağrısı oluyordun,
Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,
Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,
Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk
Cesurduk...
Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller...
Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun...
Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun
Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra
Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları
Derken bir gün uzaktan gördüm seni...
Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı
Kalbimi acıttı her zamanki gibi...
Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun
Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi... |
|
İclal Aydın
|
Yani diyorum ki aradan geçen onca yıldan sonra bir de dönüp bakarsın ki hepsi kocaman bir boşlukmuş...
Sen saçımı süpürge ettim diye övünürken yıpranan eski süpürgenin en iyi ihtimalle kapı arkasına bırakıldığını fark edersin...
En iyi ihtimalle kapı arkasında kaldığını anladığında üstelik...
Bu yüzden mazlum olarak yaşamayı tercih etmek yanlış olmalı diyorum.
Bu yüzden kimse kimseyi kandırmasın diyorum.
Bu yüzden kimse kendisine yalan söylemesin diyorum...
Arkadaşından daha çok üzülemez kimse arkadaşının kederli yalnızlığına...
Uzantısı bir biçimde kendinde bitmiyorsa, hiçbir felaketin fazlaca önemi yoktur günümüz bencil insanının değerlerinde..
Yalan mı?
Tercih edilmeyen olmak öfkeli ve yalnız kılar insanı, bilirim!
Oysa hayatta her şey yüzde elli ihtimal üzerindedir.
Ya terk edilen kişi olursun ya da uğruna her şeyin feda edildiği...
Ya bırakılansındır ya da bırakan.
Ya kurbansındır ya da kahraman...
Ve çoğu zaman hayat her iki uç arasında sürükler insanı.
Ömrünün bir noktasında zafer sarhoşluğu yaşarken bir bakarsın ki yenilmişsin...
İşte o zaman, kazandım ya da kaybettim sanmanın bir önemi kalmıyor...
O halde?
Neden kurban olmanın güzel olduğunu sanıyor insan?
Kendine acımayı ve acındırmayı neden seviyor?
Yani diyorum ki: Düştüysen eğer, düştüğün yerden neden kalkmıyorsun? Daha ne kadar ağlayacaksın orada? Ne kadar sızlanacaksın? Asil, acılı, mazlum bir zavallı kurban olmayı kabul etmek hiçbir şey kazandırmayacak sana. Senin hayatın akıp gidecek gözlerinin önünde. Ve o hayat sen her anlatmaya kalktığında can sıkan sıradan hikâyelerden biri olarak kalacak... Üzgünüm... Kaybeden rolünü bu kadar benimsersen, sana daima kaybetmek düşer!
Bir gün beni nasıl bir paslı makasla..Nasıl derinden budayıp gittiğini farkettim..
Yeni bir filiz veremeyecek kadar derindi,kesip attıklarım..
Sensizlikle oluşmuş hastalığıma,senin bile çare olamıyacağına..
Benim için artık çok gecikildiğini anladım..
| |
deprave
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 11.Ara.2008 Per 12:30:14 |
| fiogf49gjkf0d CANIM KIZIM
Canım Kızım;
Meğer sanaymış yolculuğum. Bugun kendime neden yasadığımı sordum; bir anlamı olmalıydı basımdan gecen onca şeyin; bir karşılığım olmalıydı hayatta.bu soruyu sorduğumda kendime yirmi üç yasındaydım. Ellerim yaslanmamıştı henüz ama soluk soluğa kalmış yorgun bir çocuktum, bildiğim her şeyden, herkesten uzaktaydım.. Yalnızlık, yabancılık, haksızlık dünya kederleri bir olup yüklenmişlerdi bir gece kalbime. Balkona çıktım, dördüncü kattaydım.soğuk bir kıs gecesiydi. Demirleri tuttum caddeyi seyrettim ağlayarak. Göreceksin insan nasıl acır kendine böyle anlarda... Yüz yirmi dokuz numaralı otobüs geçiyordu ve bir kız köşedeki benzinciden çıkmış; elinde bira şişesi ağlıyordu, uzundu sacları.kaldırıma oturdu elindeki bira şişesini karşısındaki saat kulesine fırlattı. Saat oniki ye on vardı ve belli ki ikimizinde canı çok yanmaktaydı... Annem geldi aklıma bir Pazar dönüşü elimi avucunun içinde kavrayışı ve bana doğumumu anlatısı. Yalnızmış sancıları geldiğinde; çok korkmuş ya başaramazsa diye. Balkona çıkmış insanları seyretmiş başka kadınlarda çekti bu sancıyı diyerek ve başka insanların acılarından güç alarak doğuma girmiş. Doğduğumda yaptığı ilk şey saate bakmak olmuş. Saat öğlen oniki ye on varmış. İşte böyle demiştim kendi kendime; buraya kadarmış. Sonra çilekli pastayı, çaldığım vişneleri, limonlu dondurmayı ne çok sevdiğimi düşündüm. Saclarımı uzatacaktım, para biriktirip yollara çıkacaktım ve bir daha hiç yirmi üç yaşında olmayacaktım. Büyük kararlardan önce mutlaka bir gece beklemeli eğer sabah aynıysa her şey o zaman düşünmeli bitirmeyi bir hikayeyi.. Ertesi gün güneşli bir sabahtı; çoktan düşmüştü ruhumun ve kederimin ateşi... O günden sonra neler oldu bir bilsen...sana anlatacak o kadar çok şeyim var ki. Çok korkuyorum severmisin acaba beni? İyi bir anne olabilecek miyim? Koruyabilecek miyim seni? Kalbimde ve zihnimde biriktirdiklerimi eksiksiz iletebilecek miyim sana? Takvimler bir sonbahar çocuğu olacağını söylüyor. Annende sonbaharda doğmuş bir bebekti. Bu mevsim hüzünlüdür kızım ve çok sever güneşi.şuanda minicik tekmelerinle ben burdayım diyorsun. Gelişine az kaldı. Seni sevinçle beklerken odanı hazırlıyoruz hevesle.ama ne yazık ki odan kadar sessiz ve özenli bir ülkeye gelmiyorsun. İsterdim ki benim gördüklerime sen şahit olma ama onlar sana bile yetişti. Geleceği zamanı kendi seçen biri olarak güçlü ve bendende önde olacağını biliyorum umarım sende seversin karıncaları, kedileri ve kelebekleri. Ben babasını çok özleyen bir çocuktum dilerim sen ayrı kalmazsın seni sevinçle bekleyen babandan.... Anneler ve babalar tanıyacaksın bizden başka. Oğluna söz verdiği bisikleti alamadığında notalarla oğlunun adını yazan bıyıklı yorgun babaları, ya da kendi giyemediği mavi yirmi üç nisan elbisesini sabaha dek uyumadan kızına diken anneleri, sonra kendinden başkasını düşünmeyenleri, kendi öfkesinde boğulanları ve yalancıları tanıyacaksın. AŞk ı tanıyacaksın bir gün, kalbim kırılacak ve belki kıracaksın birilerini... İyi bir tamirci ol kızım, çabuk onar kırdığın kalplere ve çaresiz kalma kendi kırık kalbine. Sen şimdi kendi öykünü yazmaya geliyorsun. Hayat iki seçenek sunuyor: ya payına düşen kederi parlatacaksın; ya da ömrünle iyi geçinmeye bakacaksın. İkincisini tercih edersin umarım... Bana öğretildiği gibi kızım; öğrendiğin çiçek adlarını unutma, kelebekleri kitap arasında kurutma, kin büyütme kalbinde ve incitme kimseyi... Dilerim dünyaya geliş nedenini sen çabuk bulursun.yolun acık olsun....
Annen..
Gittin...Sen bana gitmek için gelmiştin..
Geride yavaş yavaş eriyen bir kurşun bıraktın..
Bıraktığın şekilden çok daha başkasına bürünen..
Ve bir daha asla eskisi gibi olamıyacak bir kurşun..
Gerçektenn...
BİRDAHA HİÇ BİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMADI....
| |
deprave
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 11.Ara.2008 Per 12:31:33 |
| fiogf49gjkf0d MASALLAR
Daha uyanmamalıydık masallardan.Ne zaman bitti o eşsiz ormanlar, yollar? ne zaman ayrıldı yolları şehzade ile ipek kızın? ve ne zaman vazgeçti yakışıklı prens yüzyıl uyuyan güzeli uyandırmaktan? Ne zaman yoruldu aladdin lambasını ovmaktan? iyilik perileri, sevimli cinler şimdi neredeler? Daha uyanmamalıydık...Masallar hep o renkte ve aynı inandırıcılıkta kalmalıydı kalbimizde.Bir şey oldu, bir yerlerde.Büyüdük mü küstük mü birşeylere ne; inanmaz olduk masallara.Dinlemez olduk ve anlatmadık bir daha.Belki anlatılacak masalımız kalmadı, çabuk yordu hayat bizi.Oysa ne güzeldi küllerinden yeniden doğan Anka kuşu, Kaf dağının ardındaki o gizemli ülke, lal bir oba uşağı ile güzeller güzeli bey kızının başkaldıran sevdası.Nasıl özlüyoruz geçmişi...Neden özler ki insan? Hele birde mutsuz bir çocuksanız...Çocuktuk çünkü.İnanıyorduk.Köprüler geçmemiş, aldatmamış, aldatılmamış, bedeller ödememiş, ayrılık ve hasret mektupları okumamıştık.Ve dizlerimizi kanatmamıştı henüz hayat.İnanıyorduk, duruyduk, saftık, çocuktuk.Şimdi anlatacak bir masalımız bile yok, bir köşesine sığınacak...
Gündüz gözüyle söylenmeyecek masallar söylemişiz..
Sabaha çıkmayacak sözler vermişiz meğer..
Bir hayal kuşunun kanatlarında adımızı rüzgara yazmışız meğer..
Şimdi arıyorum..Bulamıyorum..
Uzanıyorum zamanın ötesinden..Dokunamıyorum..
İçimde sakladığım bu masalları,kimselere anlatamıyorum..
| |
deprave
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 11.Ara.2008 Per 12:33:29 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d DENİZE DÖNMEK İSTİYORUM
Haydi koş alabildiğince özgür..Özgürlük dediğin nedir çocuğum?Koşabilmekmi kumsallar boyu,meydanlar dolusu bağırabilmekmi yoksa?Susabilmekmi asırlar boyu..Sessizce ağlayabilmekmi yoksa?Sen sen ol çocuğum özgürlüğü öyle hafife alma..Özgürlük ne yarım ekmek..Ne yarım ezgi..O masmavi bir bulut gökyüzünde,ulaşılması güç ama imkansız değil..Özgürlük birlikte paylaşamadığımız..Yüreğimizden bileğimize indirilen zincir olmasın..
Mavi aynasında suların,boy verip görünmek istiyorum..
Denize dönmek istiyorum,sularda sönmek istiyorum...
Gemiler gider aydın ufuklara, gemiler gider..
Gergin beyaz yelkenleri doldurmaz keder..
Denize dönmek istiyorum,sularda sönmek istiyorum..
DENİZE DÖNMEK İSTİYORUM..SULARDA SÖNMEK İSTİYORUM..
| |
deprave
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 11.Ara.2008 Per 12:34:47 |
| fiogf49gjkf0d METRİS
Ben hep 17 yaşındayım Demir kapının her açılışında Her ayak sesinde içime sığmaz yüreğim Her türlüsünü tattım acının ve ızdırabın Yalnız seni özlerken kendimi yenemedim Çünkü; senden gayrısı haram Şu Metris in önü bir uzun alan Bir tek seni sevdim gerisi yalan
Cigara çekmedi canım hiç Çıkarken havalandırmaya Olmadı avluda atılmış voltam hiç Hele masmavi bir denize atılmış oltam Hiç mi hiç... İçerde bıraktım dünyayı Parmaklıklarla bölünmüş olarak Görmeye alışık gözleri Ve senin için yazdığım şiirleri, sözleri. Sana olan aşkımı Defterlere değil Metris in duvarlarına yazdım Uykusuz geçen geceler akıllara zarar Kıramazdı beni duruşmada kırılan kalem Senin görüşlere gelmediğin kadar Şu Metris in önü bir uzun alan Bir tek seni sevdim gerisi yalan Senin hasretindi hücreme dolan Yalnız seni sevdim gerisi yalan.
Parmaklıkların elime bulaşan pası Havalandırmadan gelen hela ko0kusu Işık ve ufuksuz hücremde Gözlerim kuvvet kaybındaydı. Bir şişin ucundaydı ölüm korkusu Ve özgürlük kravatlıların avucundaydı
Bir kazaydı gelişin Ya seni sevişim? Bir masaldı. 17 yıl 15 gece Bir ranzaydı yattığım Bir de oturduğum masaydı
Ben gençliğimin en tutkulu aşkını Kağıtlara değil Gönlümün en derin nağralarını Kalemle değil Tırnaklarımla Metris in duvarlarına yazdım Ve kanayan ellerime tuz bastım
Çok mektup yazdım sana Ama hiç yollamadım Ben sana olan mektuplarımı Metris in duvarlarına yazdım Ve üzerine zarf değil Mapushane kapılarını kapattım
Şimdi bir şey yok yanımda senden kalan Şu Metris in önü bir uzun alan Benim sevdam gerçek Senin aşkın yalan Hücrem değil hasretinle yanarım Senin için hergün hergün ağlarım Kanım hep içime akar kanarım Beni anlamadın ona yanarım.....
Sarılıp gitmek mümkün değil bende,senden kalan hayale..
Halbuki sen orda,şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğinle..
Ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın,kocaman gözlerin gerçekten var..
Ve asi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığınki dokunamıyorum bile..
| |
deprave
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 11.Ara.2008 Per 12:36:02 |
| fiogf49gjkf0d DENİZİN ÇOCUĞU
Hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne,günün karanlık saatlerine..ara sıra kopsada fırtınalara,bir gün boğulacağımız denizlere,eski günlere,neler olacağını bilmesekte geleceğe..Kötülüklerle dolu olsa bile tarihe,tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara..Donkişotlar a,ateş hırsızlarına,Ernesto Ç e guevara ya..yollara-yolculuklara,sevgilere,sevişmelere,sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara..Üşürken ısınmalara,her şeyden önce sıcak annelere,babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz..
Kötü şeyler gördük..Savaşlar,katliamlar,ölen-öldürülen çocuklar gördük..Kendi dilini,kendi kültürünü,kendisini kaybeden insanlar,topluluklar gördük..Yanan köyler,kentler,ormanlar,hayvanlar gördük..Yoksul insanlar,ağlayan anneler,babalar,her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük..Bizde öldük!Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik..
TEŞEKKÜRLER DÜNYA..
İşte gidiyorum demiştin..İşte gidiyorum bir şey demeden..
Bir şey demeden,çok şey diyerek gittin..
Ne küslük vardı kalbinde nede pişmanlık..Bir şey vermeden gidiyorum dedin,bir şey almadan..
Oysa borçluyuz biz şimdi sana..yağmur,güneş,rüzgar,ateş,ışık,sevda,aşk,kavga..
Sesim uzaklaşır her bir adımda..Ayak izim kalmadan gidiyorum dedin..
Sesin ile söylenir türküler karayemiş yapraklarında..Denizlerin dalgasında horonlar vurulur..yumruk yumruk çakıl taşlarında bir çift gamze olup gittin..
| |
deprave
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 11.Ara.2008 Per 12:37:21 |
| fiogf49gjkf0d Bülbül
Bütün dünyaya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım: Nihayet bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım.
Şehirden çıkmak isterken sular zaten kararmıştı; Pek ıssız bir karanlık sonradan vadiyi sarmıştı.
Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hilkat kesilmiş lâl... Bu istiğrakı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl.
Muhitin hali "insaniyet"in timsalidir sandım; Dönüp maziye tırmandım, ne hicranlar, neler andım!
Taşarken haşrolup beynimden artık bin müselsel yâd, Zalâmın sinesinden fışkıran memdûd bir feryad.
O müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu: Ki vadiden bütün, yer yer, eninler çağlayıp durdu.
Ne muhrik nağmeler, ya Rab, ne mevcamevc demlerdi: Ağaçlar, taşlar ürpermişti, güya Sur-ı mahşerdi!
-Eşin var âşiyanın var, baharın var ki beklerdin. Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin?
O zümrüt tahta kondun, bir semavi saltanat kurdun, Cihanın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun!
Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen, Gezersin hânumânın şen, için şen, kâinatın şen!
Hazansız bir zemin isterse, şayet ruh-ı serbâzın, Ufuklar, bu d-i mutlaklar bütün mahkûm-ı pervâzın.
Değil bir kayda, sığmazsın kanatlandın mı eb ada Hayatın en muhayyel gayedir âhrara dünyada.
Neden öyleyse matemlerle eyyâmın perişandır, Niçin bir katrecik göğsünde bir umman huruşandır?
Hayır matem senin hakkın değil, matem benim hakkım; Asırlar var ki aydınlık nedir hiç bilmez afakım.
Teselliden nasibim yok, hazan ağlar baharımda Bugün bir hanumansız serseriyim öz diyarımda.
Ne hüsrandır ki: Şark ın ben vefâsız, kansız evlâdı, Seraba Garba çiğnettim de çıktım hâk-i ecdâdı!
Hayalimden geçerken şimdi, fikrim herc ü merc oldu, Salahaddin-i Eyyubi lerin, Fatih lerin yurdu.
Ne zillettir ki: nâkûs inlesin beyninde Osman ın; Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ nın!
Ne hicrandır ki: en şevketli bir mâzi serâb olsun; O kudretler, o satvetler harâb olsun, türâb olsun!
Çökük bir kubbe kalsın ma bedinden Yıldırım Hân ın; Şenâatlerle çiğnensin muazzam Kabri Orhan ın!
Ne heybettir ki: vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş, Sürünsün şimdi milyonlarca me vâsız kalan dindaş!
Yıkılmış hânmânlar yerde işkenceyle kıvransın; Serilmiş gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın!
Dolaşsın, sonra, İslâm ın harem-gâhında nâ-mahrem... Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!
Dörtnala gelip Uzak Asya dan Akdeniz e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim...
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...
| |
deprave
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 11.Ara.2008 Per 12:38:22 |
| fiogf49gjkf0d DÜNYAYI VERELİM ÇOCUKLARA
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında dünyayı çocuklara verelim kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi hiç değilse bir günlüğüne doysunlar dünyayı çocuklara verelim bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı çocuklar dünyayı alacak elimizden ölümsüz ağaçlar dikecekler...
Seni dünya paylaşamıyor,şiirlerin bin dilde..
Seni senden okumak varya,seninle aynı dilde..
Mezarın orda olsa,burda olsa ne olur..?
Tepende bir taş olsa,çınar olsa ne olur..?
Hasret sana memleket..
Ölürsem o günden önce yani!
Öyle gibide görünüyor..Anadoluda bir köy mezarlığına gömün beni..
Vede uyarına gelirse,tepemde birde çınar olursa..
Taş maşda istemez hani..
| |
deprave
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 11.Ara.2008 Per 12:39:23 |
| fiogf49gjkf0d Hersey sende gizli
Yerin seni cektigi kadar agirsin Kanatlarin cirpindigi kadar hafif.. Kalbinin attigi kadar canlisin Gozlerinin uzagi gordugu kadar genc... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kotu.. Ne renk olursa olsun kasin gozun Karsindakinin gordugudur rengin.. Yasadiklarini kar sayma: Yasadigin kadar yakinsin sonuna; Ne kadar yasarsan yasa, Sevdigin kadardir omrun.. Gulebildigin kadar mutlusun Uzulme bil ki agladigin kadar guleceksin Sakin bitti sanma her seyi,sevdigin kadar sevileceksin. Gunesin dogusundadir doganin sana verdigi deger ve karsindakine deger verdigin kadar insansin Bir gun yalan soyleyeceksen eger Birak karsindaki sana guvendigi kadar inansin. Ay isigindadir sevgiliye duyulan hasret ve sevgiline hasret kaldigin kadar ona yakinsin Unutma yagmurun yagdigi kadar islaksin Günesin seni isittigi kadar sicak. Kendini yalniz hissetigin kadar yalnizsin ve guclu hissettigin kadar guclu. Kendini guzel hissettigin kadar guzelsin.. iste budur hayat! Iste budur yasamak bunu hatirladigin kadar yasarsin.. Bunu unuttugunda aldigin her nefes kadar usursun.. ve karsindakini unuttugun kadar cabuk unutulursun..
"Cicek sulandigikadar guzeldir Kuslar otebildigi kadar sevimli Bebek agladigi kadar bebektir ve herseyi ögrendigin kadar bilirsin bunu da ogren, sevdigin kadar sevilirsin.. " (En guzel yeri burası..)
Benim ömrümde ırmaklar vardır sularında hayallerimi yüzdürdüğüm, benim ömrümde sevdiklerim vardır bayramlar ayrı geçince üzüldüğüm. Bayramınız mübarek olsun..
Bir bayram gülüşü savur göklere, eski zamanlara gülücükler getirsin öyle içten samimi, gözyaşlarını bile tebessüme çevirsin. iyi Bayramlar..
Heyecan ve özlemle beklenen kutsal Kurban Bayramı geldi, hoşgeldi. Mübarek bayram ulusumuza sağlık, huzur, mutluluk, bolluk ve bereket getirsin. Hayırlı bayramlar dileğiyle..
| |
| |