Britanyalı Roy Bates tarafından 1967 yılında Britanya açıklarında 2. Dünya Savaşı’ndan kalma terk edilmiş bir top platformuna kurulu ülkenin başına geçen Bates, kendisine de Sealand Prensi Roy unvanını vermiş. Bates ülkesinin egemenliğini, yakınlardan geçen Kraliyet Donanması botlarına uyarı ateşi açarak test ediyor. Bir kez mahkemeye çıkarılsa da, bulunduğu bölge Britanya sınırlarında olmadığı için dava düşmüş.
Bu olayın ardından Britanyalı üç işadamı bir iş önerisiyle Sealand’e gitmiş. Bates’in yokluğunda orada bulunan oğulları Prens Michael ve Regent’i, çıkan bir anlaşmazlık üzerine Sealand’in mutfağında ‘hapse’ mahkûm etmişler. Bunu öğrenen Bates hemen bir helikopterle ülkesine dönüp bir tüfekle yönetimi tekrar ele geçirmiş. İşadamlarından ikisini ülkeden sınırdışı etmiş. Kendisine Sealand pasaportu hediye etmiş olduğu üçüncü işadamını ise yargılayıp ‘gemi hapishanesine’ koymuş. Sealand küçük bir ülke olsa da ağırlığı büyük; pasaportu, kendisine ait parası var. Üstelik ciddi bir kalkınma planıyla ekonomik atağa da hazırlanıyor. Sealand, bir ABD’li bilgisayar girişimcisinin yardımıyla ‘veri cenneti’ haline gelmiş. Dünyanın dört bir yanından müşteriler ‘daha az hoşgörülü’ olan hükümetlerinin izin vermediği verilerini Sealand’de saklayabiliyor.
|