Avrupa yeni bir dönemin eşiğindeydi. Kağıt ve matbaanın bulunmasıyla birlikte incile rahat erişebilme imkanı bulunmuştu. Luther de bu imkanlardan yararlandı. İncili okuduktan sonra Papa’nın yaptıklarının yanlış olduğunu düşünmeye başladı. Bir süre sonra da düşündüklerini halka anlatmaya çalıştı. Cennetten toprak alan insanlara bunu anlatabilmenin imkansız olduğunu görünce çıkar bir yol aramaya başladı. Sonunda kararını verdi ve kiliseye doğru yola koyuldu. Papazla görüşünce konuşmaya başladı.
- Cennetten arsa satıyormuşsunuz, doğru mu? - Evet, sende mi almak istiyorsun? - Öncelikle şunu sormalıyım, cehennemden de arsa satabiliyor musunuz?
Bu soruyla papaz şaşkına döner. Luther’in deli olduğunu düşünür ama aynı zamanda zengin de olduğu gözünden kaçmaz. Papaz cevap verir,
- Evet, tabi. Ne kadar almak istiyorsun? - Tamamını, diyince papaz bir daha şaşırır kalır. “Enayi” diye nitelendirdiği Luther’e yüksek bir fiyat verir. Luther sorun etmeden parayı öder ve cennetten satılan toprak tapularının aynısını cehennem tapusu olarak alır.
Luther elinde belgesiyle kilisenin bahçesine çıkar ve cennetten toprak almaya gelenlere seslenir.
“Sizler cennetten toprak mı almaya gidiyorsunuz?” “Evet.” diye karşılık aldıktan sonra, ” Artık almanıza gerek yok, alın bakın bu tüm cehennemin tapusu. Siz isteseniz de cehenneme almam artık sizi.” der.
Bu olay karşısında papaz tarafından afaroz edilse de bu afarozu kabul etmez ve hristiyanlığın üç büyük mezhebinden olan protestanlığı başlatır. Bu olanlar küçük bir kıvılcım olarak görülse de bu kıvılcım Avrupa’nın aydınlanmasında ve reform hareketlerinde büyük bir paya sahiptir.
|