Dostoyevski`nin Ölü Evinden Anılar adlı kitabında anlattığı bu anekdotun, bir nevi analoji olduğunu zannediyorum. Bu anekdot üzerinden; insanların belirli koşullar içinde yaşamayı kanıksadıklarını, bu koşullardan kolay kolay kurtulamadıklarını ve bu koşullara zıt bir olay gerçekleştiğinde onları yadırgayıp şaşkınlığa uğradıklarını vurguluyor, bu durumu eleştiriyor olabilir. Peki, neden?
Dünya üzerinde var olan bütün canlılar, acıdan kaçınma eğilimindedir. Bu anekdotta bahsedildiği gibi, kendisine tekme atılan bir köpeğin, bu duruma karşı tepki vermeden durması ve ilerleyen süreçte başkalarının kendine tekme atması için aynı pozisyona geçmesi mümkün değildir. Canı yanan ve acı hisseden her canlı, bu durum karşısında mutlaka tepki verecektir. Bu tepki çoğunlukla acı veren uyarandan kaçınmaya yönelik olacaktır.
Acı duyusu, bütün canlılar için hayati öneme sahiptir; çünkü bütün canlıların iki temel yaşam amacından bir tanesi de hayatta kalmaktır. Mikroskobik bir canlı olan Paramecium sp.`nin üzerine pikrik asit damlatıldığında, trikosist adı verilen uzantılarını dışarıya doğru fırlattığı ve tehlike yaratan çevresel uyarana karşı bir tepki verdiği görülecektir. İnsanlar, köpekler ve kediler de memeliler sınıfında yer alan hayvanlardır ve aynı durum onlar için de geçerlidir. Üstelik bu canlılar, oldukça gelişkin bir sinir sistemine sahiptir.
Günümüze kadar yapılan sayısız nörobiyolojik çalışma göstermiştir ki, fiziksel acı (elimizin kesilmesi, birinin bize vurması) ile duygusal acı (sevdiğimiz birinin vefatı, terk edilmek) aynı beyin bölgelerinde aktivasyona yol açmaktadır. Yani acıya sebep olan durum fiziksel de olsa, duygusal da olsa, beynimizin aynı bölgesinde tepki oluşturur ve aynı şekilde algılanır.
Köpeklerin, kendilerini besleyen insanlara karşı Stockholm Sendromu gibi bir durum içinde olabileceklerine dair yayınlar var. Ancak, buradaki analojinin (biraz da edebi ve hicivsel maksatla kaleme alındığı gerçeğini göz önünde bulundurursak) Pavlov`un köpeği ile yaptığı deney ile açıklanması mümkün görünmüyor.
Ivan Pavlov bir fizyolog idi ve köpek ile yaptığı çalışmada, köpeğin ödül sistemini aktive eden uyaranların (yemek) belirli çevresel durumlar üzerinden koşullandırılması, ödül sistemiyle ilgili beyin bölgelerinde (nucleus accumbens, ventral tegmental alan, mezolimbik ve mezokortikal dopamin sistemi gibi birçok bölgenin) uyarı oluşturup oluşturmaması, şayet oluşturuyorsa bunun fizyolojik (tükürük salgısının artması) ve davranışsal (kulakların dikilmesi) ifadelerinin anlaşılması üzerinde çalışıyordu.
|