ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Açalım konuyu.

Milattan Önce 250.000 yılına gidelim. Taş devri de desek olur:) Daha ateş bulunalı kaç yıl olmuş. 

Düşünün ki orada yaşayan bir kadınsınız. Ay döngüsüyle de yaşınız 14.000. Yaklaşık 15 yaşındasınız yani.

Dürtülerden birincisini yani hayatta kalmayı başarmışınız. O zamanlar da 15 yaş iyi bir yaş. 

Peki 2.si? (Üreme)

Bir seçim yapmak zorundasınız. Peki bu seçimi neye göre yapacaksınız? Kriterleriniz ne olurdu?

Yine bir seçim zamanı.

Kriterlerimiz ne olacak?

Dürtülerimiz her zamanki gibi yerli yerinde duruyor.

Hayatta kalma çabası ve üreme...

Kadın yine belli bir yaşa geldiğinde içten içe 2.sini aramaya başlar.

Buna "haylimde ki atlı prens" diyenler olsa da amaç her zaman üremedi. Evimin kadını olur çocuklarıma bakarım diye devşirilmiştir.

Peki bu zamanda kadının kriterleri ne olmuştur.

Bu kısa girişten sonra gelelim filme.

Özetle, bir adamın kadınların Genlerinde işli olan bu durumu çok güzel kullanmasından başka bir şey değil.

Şaşalı bir hayat yaşayan bir adam gören kadın, bu portrede "bende yer almalıyım" ,"işte aradığım hayat" diye avlanırken av olmasından başka bir şey değil.

Adamın bir gram suçu yok.

Kadınlar zengin adamı görünce ben bunu avlarım derken avlanmasından başka bir şey değil.

Kaldı ki,

3. kadın adamı kandırıp zararının bir kısmını geri alması da aslın bir suç kapsamına girmektedir. Yazılı olmayan bir Ticari durum var ortada...

- Simon ilk bakışta bir kadını cezbedecek fiziksel özelliklere sahip mi?

- Simon`ın profil milyarder bir elmas prensi değil de, sıradan hayat yaşayan standart gelirli bir genç olsa ilgi çeker miydi?

Belgeselin anlatımında 3 mağdur kadını görüyoruz. Giriş bölümünde dikkat ettiyseniz Simon`ın seyahatlerde ve partilerde çektirdiği fotoğraflar kadınların ilgisini çekiyor. Yani normal ilişki başlangıçlarındaki fiziksel albeni değil de, lüks yaşamın renkleri cezbediyor. Burada Simon suçlu. Ceza alsın ya da almasın, ortada bir dolandırıcılık ve bana göre hakaret suçu da var. Peki ya dolandırılan kadınlar? Bu konuda cinsiyetçi bir duyar gösteremeyeceğim. Hırsızın suçu var, ama evsahibi de suçlu.

Bu belgeseli izlerken aklıma 2009 yılında cinayete kurban giden Münevver Karabulut geldi. Ne korkunç ve yıkıcı bir ölümdü. Münevver 17 yaşında henüz reşit olmayan bir kızdı. Erkek arkadaşı Türkiye`nin tanınmış ailelerinden birinin oğluydu. Henüz reşit olmamasına rağmen, erkek arkadaşı ve kendisinin gece kulüplerine giriş biletiydi "Garipoğlu" soyadı. Aynı zamanda orta sınıf Karabulut ailesine güven de veriyordu o soyadı. Sıradan bir esnaf çocuğu ile haftasonu bir kafede kahve içmesine izin bile verilmeyecekken belki, Garipoğlu veliahtı ile bar gezmelerine izin çıkıyordu aileden... ve 17 yaşında ölümüne gittiği o eve de izinli gitmişti.  

Özetle; lüks ve ihtişam insanların değer yargılarını ve hislerini değiştirebiliyor. Bu da karşılarına çıkan insanları tahlil etme yeteneğini tamamen yok ediyor.