"kızım sakin ol, kızım sakin ol, alt tarafı bir prens.. ay pardon ne prensi.. bir adam" telkinleri içerisindeyken birden kendini karanlığın içerisinde buldu Handan. Karanlıktan hiçbir şey göremiyordu. Panikle birlikte aniden kalp ritmi yükseldi. O anda gözleri ve ağzındaki baskının oluşturduğu rahatsızlığı hissetti. Bir yandan da birbirine değen el bileklerinin etrafını çevreleyen bir acı hissi oluştu. Bacaklarını hareket ettirmeye çalışıyordu ama hissedemiyordu. Bir yandan bağırmaya çalışırken, kendi sesini bastıran bir motor sesi duyuluyordu. Bir yere götürülüyordu ama bu ne ara olmuştu. Bir an sakin kamaya çalışıp en son ne yaşadığını hatırlamaya çalıştı. Zihni o kadar çok şeyle doluydu ki, hangisinin durumun netleştireceğini bilemedi. Sonra zihninde yankılanan "kızım sakin ol, kızım sakin ol, alt tarafı bir prens..” Sözleriyle zihninde canlanan, pazar yerindeki halini hatırladı ve bir yandan da zeminden yararlanıp gözünü kapatan bezi yere sürterek araladı. Kartal benzeri bir arabanın bagajında bir yere götürülüyordu. Bagaj camından yansıyan Şoför mahalinde hasır şapkalı biri vardı ve kol kısmından turuncu bir şey giymiş olduğunu görünce bir anda havaalanındaki gördüğü şeyler canlanmaya başladı zihninde. Havaalanındaki turunculu adam geldi gözünün önüne. “Kim bu? Amacı ne?” Sonra mp3 ünden dinledikleri geldi aklına ve Tekin! Tekin ne durumdaydı acaba?.. Mp3 ünde dinlediklerini hatırladığına göre Havaalanında, bavullarını alıp çıktığı zamana kadar hatırladıkları doğru olmalıydı ama gerisini hatırlayamıyordu. Zihninde o kadar çok şey vardı ki, Baygın kaldığı sürede sanki aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamıştı. Sonra aklına havaalanında tanıştığı Berkay geldi. “Bu kaçırılma olayında o da var mı acaba?” O sırada araba yavaşladı ve bir hangardan içeri girdi. Handan çok korkmasına rağmen sakin kalmaya çalışmanın onun için bir fırsat doğuracağını düşündü ve gözlerini kapatıp hala baygınmış gibi yapmaya karar verdi. Adam arabadan inerek bagaj kapısını açtı. Handan o sırada, uyanık olduğunu anlamaması için kalp ritmine hakim olmaya çalışıyordu. Adam Handan’ı kaldırıp omzuna koydu. O esnada Handan da göz ucuyla nasıl bir ortamda olduğunu anlamaya çalışırken iki kişinin daha olduğunu gördü ve hemen gözlerini yumdu. Hangarın köşesine doğru ilerledi ve Handan’ı yere indirdi. Dönüp diğer adamların yanına gitti ve İspanyolca tartışarak bir şeyler konuştular. Hangarın kapısı tekrar açıldı ve içerideki tartışma sesleri uzaklaşmaya başladı. Kurtulmak için bulabileceği bir şansı tekrar kaybetmek istemiyordu. Kapı tekrar kapandı ve Handan kimsenin kalmadığından emin olmak için bir süre daha gözleri kapalı şekilde bekledi. etrafta hiç ses kalmamıştı. yalnızca uzaklardan bir yerden motor sesi geliyordu. Handan tekrar gözlerini araladı ve uzun süredir hiç el değmediği için tozdan neredeyse tamamen kapanmış olan camların ufak bir kısmından sızan güneş yüzüne geliyordu. bir yandan kendisine ne olacağını düşünürken, diğer yandan da eğer geceyi burada geçirecek olursam bu camlar bir fırsat olabilir diye düşündü.bir yandan bağlı ellerini çözmeye çalışırken diğer yandan telefonu hala montunun cebinde mi diye bakmaya çalışıyordu. montunun cep kısmını parmaklarının ucuyla hissettiği anda birden büyük bir gürültü koptu. o esnada Handan gözlerini yumarken yüzüne doğru bir parlama oldu ve kulağına cam sesleri gelmeye başladı Handan çok korkmuştu ama uyanıl olduğunu belli etmemek için bu durum karşısında sakin kalmaya çalışıyordu. gözlerine o kadar yoğun bir ışık vuruyordu ki, gözlerini açabilecek olsa da o ışık yüzünden bir şey göremeyecekti. sonra bir ses geldi ve gittikçe netleşen ayak seslerinden birinin ona doğru koştuğu belli oluyordu. handanın kalp ritmi gitgide daha fazla arttı ve en iyi ihtimalle kendini savunmak adına ayaklarını savurmak için kendini hazırlamaya çalıştı. ayak sesleri gittikçe yükseldi ve tam yanına geldiği esnada "Handan" diye bir ses duydu ve istemsizce gözlerini açtı ve güneşin etkisiyle kısık şekilde bakmaya çalıştı. ses bir yerden tanıdıktı ama çıkaramadı. o sırada gelen kişi güneşin önüne doğru geçti ve "iyi misin? ben Berkay. Ne oldu böyle? bu adamları tanıyor musun?" dedi. Handan " Be- Berkay, bileklerim acıyor" Berkay" afedersin, hemen açıyorum" diyerek arkasındaki iplere doğru yönelince güneş tekrar Handan`ın gözlerine vurmaya başladı. handan gözlerini yumdu ve o sırada " beni nasıl buldu ki?" diye düşündü. bir oyuna mı geliyorum acaba? o sırada Berkay. ellerini açarken, " acele etmeliyiz adamlar uzaklaştı ama ne kadar zaman sonra geleceklerini bilmiyoruz" dedi. o sırada elleri açıldı ve Handan doğrularak biraz şüpheci bir tavırla "peki sen beni nasıl buldun? ben arabaya nasıl bindim?" dedi. Berkay ayaklarını da açmıştı ve kolundan tutup kaldırarak. "seninle ayakta konuşuyorduk hatırlamıyor musun? o sırada bir bağırtı gelmişti hani? bir kadının çantasını çalmış adam kaçıyordu, ben de sonra peşinden koşup yakaladım ve çantayı sahibine teslim ettim. sonra geldiğimde sen orada değildin. pazarı üç kez baştan sona kontrol ettim, hatta Handan diye seslendim ama bulamadım. gittiğini zannettim." bir yandan handanın kolunda camın olduğu bölgeye doğru yürüyorlardı. Berkay "seni bulamayınca ben de otoparkların oraya gittim ve tam arabama binmek üzereydim kl.."
|