ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
6 Haziran 2024, Perşembe 15:03   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  BohemianRhapsody> Forum Mesajları
    BohemianRhapsody'e ait Toplam 1505 Forum Mesajı var
<<1234567891011 12131415161718192021...100...151>>


BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Ruhu yedi kez aşağılamak ...>
  6.Ağu.2008 Çar 13:54:52
fiogf49gjkf0d

YENİLGİ

Yenilgi, yenilgim, yalnızlığım ve kimsesizliğim.
Binlerce yengiden de bana değerli olan sen!
Dünyadaki tüm parlak başarılardan
sensin yüreğime yakın olanı!

Yenilgi, yenilgim, baskaldırım
ve de benim kendimle tanışmam.
Sayendedir ki, hala ben ayağı yere basan
ve solmuş defneler peşinde koşmayan
biri olduğumun bilincindeyim;
ve sende, yalnızlığımı buldum
ve de herkesten uzak,
ve de gururlu olmayı.

Yenilgi, yenilgim, benim parlak kılıcım
ve de kalkanım.
Gözlerinde okudum tahtı arayanın
kendi kendisinin kuluna dönüştüğünü.
Ve, bir kimsenin derinliklerindeki
esasını anlayabilmemiz için
onun gücünü söndürmemiz gerektiğini.
Ve ancak böylesine olgunlaştıktan sonradır ki,
bir meyvenin tadına varılabildiğini.

Yenilgi, yenilgim,
benim sözünü sakınmaz yol arkadaşım
şarkımı, bağrışmalarımı, sessizliklerimi hep duyacaksın.
Ve senden baska hiçkimse bana söz etmeyecek
kanat çırpınmalarından ve deniz kabarmalarından
ve de geceleri yanan dağlardan.
Ve sen, tek başına
ruhumun sarp ve kayalık
yollarından tırmanacaksın.

Yenilgi, yenilgim, benim ölmez cesaretim
sen ve ben fırtınada birlikte güleceğiz;
ve biz ikimiz, derin mezarlar kazacağız
içimizde ölmekte olanlara;
ve tutunacağız, tüm gücümüzle,
güneşin karşısında;
ve de tehlikeli olacağız.



HALİL CİBRAN



BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Ruhu yedi kez aşağılamak ...>
  6.Ağu.2008 Çar 00:42:08
fiogf49gjkf0d
İÇİNDEN GELDİĞİ GİBİ

Durmaksızın yürüyorum bu kıyılarda,
kumla köpüğün arasında.
yükselen deniz ayak izlerimi silecek,
rüzgar köpüğü önüne katacak,
ama denizle kıyı daima kalacak

Anımsamak bir tür buluşmadır
Unutmak ise bir tür özgürlük

Gerçekte biz kendi kendimizle konuşuruz;
ama ara sıra diğerleri de bizi işitebilsin
diye sesimizi yükseltiriz

Zihnimiz bir süngerdir
yüreğimizse bir nehir.
çoğumuzun akmak yerine,
sünger gibi emmeyi seçmesi ne garip!

İçimdeki yaşamın sesi,
senin içindeki yaşamın
kulağına ulaşamaz.
yine de kendimizi yalnız
hissetmemek için konuşalım

Yaşam kalbini okuyacak
bir şarkıcı bulamazsa,
aklını konuşacak
bir filozof yaratır

Ben hem alev
hem de kuru çalıyım
ve benim bir yanım
diğer yanımı yok etmekte


HALİL CİBRAN



BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >O yaşlarda arayıp buldu beni ...>
  5.Ağu.2008 Sal 23:23:05
fiogf49gjkf0d










Şiir

O yaşlarda…Arayıp
buldu beni şiir. Bilmiyorum, bilmiyorum nereden
geldiğini, kıştan mı, yoksa bir ırmaktan mı?
Nasıl, ne zaman geldi, hiç bilmiyorum,
hayır hayır, ne sesti onlar, ne sözcük,
ne de sessizlik,
bir çağrı gelmişti ama bir sokaktan,
gecenin dallarından,
derken diğerlerinden,
ödüm patlamıştı, korkuyordum
vahşi ateşler arasında
ve dönerken tek başıma
şiir el etti bana.

Bilmiyordum ne söyleyeceğimi, alışık
değildi ağzım
adlara,
kördü gözlerim,
ve ateşe ya da unutulmuş kanatlara
benzeyen bir şeyler kıpırdadı ruhumda birden,
ve çizdim kendi yolumu,
çözerek şifresini
o ateşin,
ve ilk ruhsuz dizeyi yazdım,
ruhsuz, özsüz, düpedüz
saçmalıkları
cinlikleri
hiçbir şey bilmeyen birinin,
ve gökleri gördüm
bir anda
çözülmüş
ve açık
gezegenleri,
yürek gibi çarpan ormanları,
gölgelerin örselediği,
oklar, yangınlar ve çiçeklerle,
kuşatan geceyle, evrenle
delik deşik olmuş
ormanları.

Ve bir hiç kadar olan ben,
Büyük yıldızlı boşlukta,
Benzeyişle, gizemin
İmgesiyle
Sarhoş, saf ve bir parçası gibi duyumsadım
kendimi, uçurumun,
döne döne yürüdüm yıldızlarla
kurtuldu dizginlerinden rüzgarda yüreğim.












BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Adım Adım Başarmak ..>
  5.Ağu.2008 Sal 22:08:23
fiogf49gjkf0d

                         Adım Adım Başarmak

Araştırmalar göstermektedir ki; yaşamımızda başarılı olabilmek için sadece yüksek bir zekaya sahip olmak veya bilinçsizce yüksek bir performans ile çalışmaktan daha önemli şeyler var: Elbette zeka önemli bir faktör ancak daha önemli olan var olan kapasitenin doğru ve etkin kullanılabilmesidir. Başarı isteği herkesin hayallerini süsler, iş yaşamında, okulda, evlilikte, arkadaşlıklarda ya da ihtiyaç duyduğumuz tüm alanlarda başarılı olmayı hayal ederiz ...

Bazıları ise hayal etmekten bir adım ileriye gider !

“Onu ister ve  Ona ulaşmak için ne yapması gerektiğine karar verir...”

Başarı kavramı ile ilk tanışmamız ilkokulda olur...Başarılı öğrenci-başarısız öğrenci olarak çoğunlukla etiketleniriz... Bu etiket ile eğitim yaşamımızda yol almaya çalışırız. Başarılılar şanslıdır, onlar zaten mükemmel öğrenciler olarak yol alacaklardır...Ya başarısız olarak etiketlenenler; onlar hep zorlanacaktır...Aslında onlarda başarılı olabilirler ama şanssızlıkları daha ilk günden etiketlenmiş olmalarıdır...

Küçücük bir kıvılcım, elinden tutan “hadi sen yaparsın diyen bir öğretmen”, okunan bir makale, yaşanan güzel veya acı bir olay bu çocukların başarı için adım atmalarını sağlayabilir...Yeter ki ona güvenen biri çıksın aslında en önemlisi yeter ki o kendine güvenebilsin...

Küçük bir hikaye : Sağır Kaplumbağa

Tarihin bir yerinde, canlı varlıklara kazanma hırsı aşılandığı bir vakitte, kaplumbağalar arasında bir yarış düzenlenmiş. Hedef, çok yüksek bir kalenin tepesine çıkmakmış.
Vakit gelince, bir sürü kaplumbağa arkadaşlarını seyretmek için yarış yapılacak bölgeye toplanmışlar. Ve yarış başlamış.
Seyircilerden hiçbiri arkadaşlarının kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Kimileri bu inançlarını yüksek sesle dile getirmekten kaçınmıyorlarmış.

Öyle ki, yarışmacıların bazıları “........Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!”  seslerini dahi işitebiliyormuş.
Yarışmaya katılan kaplumbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmaz bir gayretle kuleye tırmanmaya çalışıyormuş.

Seyircilerin sesleri yükselmeye başlamış; giderek bağıranların sesleri yarış alanında yankılanır olmuş: “........Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!”

Sonunda, bir tanesi hariç, diğer kaplumbağaların tümü ümitlerini, gayretlerini yitirmiş ve yarışı terketmişler.

Ama yarışta kalan son kaplumbağa, büyük bir gayret ile mücadele ederek, kulenin tepesine çıkmayı başarmış.

Diğer yarışmacılar ve seyirciler, hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kaplumbağa ona yaklaşmış ve sormuş, bu işi nasıl başardın diye.

O anda farkına varmışlar ki....

Kuleye çıkan kaplumbağa sağırmış!

Sağır kaplumbağanın çıkılmaz sanılan doruğa tırmanmayı başarması ile, kaplumbağalar dere tepe demeden yeryüzüne yayılmanın, sabır ve kararlılıkla yol almanın ne demek olduğunu öğrenmiş ve bunları gerçekleştirmeye cesaret bulmuşlar.

Olumsuz düşünen insanları duymayın.... Onlar kalbinizdeki ümitleri çalabilirler.

Rüyalarınızı gerçekleştiremeyeceğinizi söyleyenlere karşı sağır olmak, size seslenenlere saygısızlık değildir; düşünüze karşı saygınızı korumak demektir.

 

ALINTI.



BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Şiir Köşesi...>
  5.Ağu.2008 Sal 21:45:52
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

           ADAM GİBİ

 

Ben seni hiç sevmedim ki

Durgun akşamlarda söylediğimiz şarkıları sevdim

Bir çiçeğe gülmeni, bir güle benzemeni sevdim

Birde yıldızları sevdim

Eylül akşamlarında gelip,

Gözlerinde tutulan.

Ben seni hiç sevmedim ki

Beni yola koyduğunda ayrılmayı sevdim

Kurşunları sevdim beni vurduğunda

Ağlamayı sevdim unuttuğunda

Yalnız olduğumu anladığımda

Ayakta kalmamı sevdim

Yıkılmamı sevdim seni hatırladığımda

Ekmeği sever gibi sevdim sensizliği

Su gibi özledim Temmuz güneşinde sesini

İkindide yağmur gibi

Geceleyin yağan yağmur gibi sevdim seni sevdiğimi

Ben seni hiç sevmedim ki

Kuşlara şarkılar öğretmeni sevdim

Menekşeyle konuşmanı

Nisan a hatırlatmanı

Baharın bir adının da yalnızlık olmadığını

Düştüğün zaman kanayan yaralarını

Ve tuhaflığını üşüdüğün zaman

Sakız satan çocukları

Yeni çıkan şarkıları

Her kaybettiğinde kazanan yanlarını sevdim

Denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe

Ben yangını sevdim yandığım zaman böyle işte

Ben seni hiç sevmedim ki

Bir gece bir ceylan indi dağdan kalbine

Bir gece bir şiir gibi kibrit alevinde

Alemin ortasında, kimsesizliğin sesinde

Buğusunda sabahın, acımasızlığında ahın

Ağlayan yüzünde İsa nın

Ferahlatan gücüyle duanın

Korkutan yanıyla nar ın

İncenin, zeytinin ve kalbin üstüne

Gülün üstüne

Tutunduğum umudun üstüne

Korkunun üstüne

Hep senin üstüne, hep senin üstüne

Ben seni hiç sevmedim ki

Gittiğin zaman gitmeni sevdim

Evreni sevdim geldiğin zaman

Kalmanı sevdim

Korkuyordum sana alışmaktan

Yine de sevdim gülümsemeyi

Mendilimi sallarken, seni götüren trenin arkasından

Kırlara ilk kar düştüğü zaman

Ölümünün ne güzel olduğunu sevdim

Seni içimde öldürdüğüm zaman

Ben seni hiç sevmedim ki

Durgun akşamlarda söylenen şarkı neyse

Bir çiçeğe gülmeni, bir güle benzemeni sevdim

Birde yıldızları sevdim

Eylül akşamlarında gelip,

Gözlerinde tutulan.

Düştüğün zaman kanayan yaralarını

Ve tuhaflığını üşüdüğün zaman

Sakız satan çocukları

Yeni çıkan şarkıları

Her kaybettiğinde kazanan yanlarını sevdim

Denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe

Ben yangını sevdim yandığım zaman böyle işte

Ben sevdim mi adam gibi severim.

 

 

                                              İbrahim Sadri



BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Dalkavuk Hikayeleri ...>
  5.Ağu.2008 Sal 21:41:34
fiogf49gjkf0d

1- Filozof ve dalkavuk

Bir filozof ile bir dalkavuk konuşuyormuş. Filozof ne
derse dalkavuk onu tasdik ediyormuş. Nihayet sabrı
tükenen filozof haykırmış:
- Birader, hiç olmazsa bir kez olsun dediğime itiraz
et de iki kişi olduğumuzu anlayalım.

2-Devlet adamı ve dalkavuk

Önemli mevkide bulunan bir devlet adamı dalkavuğun
birine

- Sıfır nedir? diye sormuş.

Cevap tam beklenildiği gibi olmuş:
- Sizin huzurunuzda ben.

3- Bey ve dalkavuk

Eskiden konaklarda dalkavuk bulundurmak adetmiş.
Konağın birinde bir gün Bey demiş ki:
- Bir dalkavuk alacağım, filan gün imtihan var, sağa
sola haber salınız.
Derken o gün gelmiş, kapının önünde dalkavuk adayları
sıra olmuş. Biri içeri alınmış. Bey sormuş:
- Sen dalkavuk musun?
- Evet efendim.
- Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.
- Olur mu efendim? Ben filan Bey in yanında şu kadar,
fişmekan Bey in yanında da bu kadar sene dalkavuk
olarak calıştım.
Bey:
- Olmadı, sen çık. demiş.
Derken ikinci, üçüncü..... adaylar gelmiş, konuşma hep
aynı, cevaplar hep aynı.

Bey, dalkavuğunu bulamayacağını düşünmeye başlamış ki,
içeri biri girmiş. Bey:
- Söyle bakalım sen dalkavuk musun?
- Evet efendim.
- Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.
- Hayır, hiç benzemem efendim.
- Dur bakayım, biraz da benziyorsun galiba.
- Evet efendim. Ben biraz da dalkavuğa benzerim.
Bey hemen dışarı haber salmış:
- Tamam ben dalkavuğumu buldum.

4- Kral ve dalkavuk

Kral ördek avında... Av uşakları çevredeki ördekleri
kışkırtıp, kralın önüne getiriyorlar.

Sonunda hazret önünden geçen bir ördeğe ateş ediyor,
heyecanla dalkavuğuna soruyor:
- Nasıl? Vurdum mu? Vurdum mu?
Dalkavuk:
- Majesteleri zavallı ördeğin hayatını bağışlamak
alicenaplığında bulundular.


5- Padişah ve dalkavuk

Padişahın biri patlıcan yemeğini çok severmiş. Bir gün
yemekte

- Şu patlıcan ne güzel sebzedir. demiş.

Dalkavuğu hemen:
- Haklısınız Sultanım. Bu patlıcan öyle lezizdir ki,
kırk çeşit yemeği olur, tatlısı olur, turşusu olur,
yemeğe doyamazsınız. diye methiyeler düzmüş.

Derken birkaç gün sonra yemekte yine patlıcan varmış.
Padişah da o gün tersinden kalkmış
- Ne bu yahu, yine patlıcan, yine patlıcan. Bari bir
şeye de benzese. diye kükremiş.

Dalkavuk da ele almış:
- Yaa evet Sultanım. Zaten kara kuru bir şey, tadı
yok, kekremsi, yemeği yemek değil, tatlısı tatlı,
turşusu turşu.
Padişah da:
- Sana da bir şeyler oluyor. Daha iki gün önce
patlıcanı öve öve bitiremedin. Bugün de yerin dibine
batırdın. deyince, dalkavuk hemen atılmış:
- Aman Sultanım, ben sizin dalkavuğunuzum, patlıcanın değil...

 

 




BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Başarıya Giden Yol Reddedilmekten Geçer ...>
  4.Ağu.2008 Pzt 19:04:38
fiogf49gjkf0d

Geri çevrildiler, üzüldüler, kapı kapı dolaştılar; ama pes etmediler Şöhrete giden yol reddedilmekten geçer.

“Senden bir şey olmaz !” Bu klişe cümleyi hayatının bir döneminde duymayan kimse neredeyse yok gibidir. Kimileri için bu söz üzerinde durulmaması gereken bir cümleye karşılık gelirken, kimileri için de hayat çizgilerini belirleyen bir hikayeyi barındırıyor.
Öyle ki bu sözün ortaya çıkardığı hırsın tetiklemesiyle şöhret basamağını tırmanan birçok ünlü simaya rastlamak mümkün. Dünyada ve ülkemizde adını sıkça duyduğumuz birçok ünlünün geçmişinde bir “senden bir şey olmaz” hikayesi saklı. Bir tür aşağılanmayı da içinde barındıran bu sözü gençliklerinde duyan birçok ünlünün, hırslarıyla edindikleri başarıları bu söze verilen bir cevap niteliğinde. Kendilerini ispat etmek için yaptığı işe daha çok sarılan ünlü simalara starlık yolunu açan ‘senden bir şey olmaz’ sözü, onların hayatlarında aşağılanma manasından sıyrılarak adeta sihirli bir söze dönüşmüş.

Türk pop müziğinin ‘Minik Serçe’si Sezen Aksu’nun yüzüne Unkapanı’nda ‘senden şarkıcı olmaz’ sözüyle kapanan kapılar, dünyaca ünlü basketbolcu Michael Jordan’ın yüzüne de benzer bir gerekçeyle kapatılmış: “Boyun kısa, senden basketçi olmaz.” Yine Ferhan Şensoy’un ‘senden tiyatrocu olmaz’ dediği Yılmaz Erdoğan tiyatrocu olmakla kalmayıp kendi tiyatrosunu bile kuracak noktaya yükselirken, Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nden ‘senden tiyatrocu olmaz’ diye atılan Evrim Akın, Avrupa Yakası dizisinde Selin tiplemesini başarıyla canlandırdı. Bir dönem çok okunanlar listesinde yer alan Richard Bach’ın Martı adlı kitabı tam 18 yayınevi tarafından reddedilerek ‘senden yazar olmaz’ rekorunu kırarken, Beşiktaş’ın bu sene renklerine kattığı Portekizli Rodrigo Tello, 1995 yılında futbol oynamak için gittiği Colo Colo ekibince ‘senden futbolcu olmaz’ sözüyle evine gönderilmişti.

Müzikten spora, tiyatrodan aktörlüğe, mankenlikten iş dünyasına kadar birçok ünlüye şöhretin yolunu açan bu söz, içerdiği kötü anlam yanında yıldızlarını parlatmada da son derece etkili olmuş. Öyle ki bu sözü duymasalar ve hırs yapmasalar belki de bugün onları tanıyor olmayacaktık…

Şimdilerde hepimizin yakından tanıdığı ünlü simaların gençlikleri biraz acı, biraz burukluk ve daha çok da hırslarla dolu. Şöhret basamaklarını tırmandıkları alanlarda olmadık hüsranlar yaşayan ünlüler, ‘Senden bir şey olmaz’ kalıp sözünü, birçoğumuz gibi alanındaki yetkin insanlardan duymuşlar. Belki de sırf bu yüzden olsa gerek, bu sözü yalanlamak ve kendilerini ispatlamak için yaptıkları işe daha çok asılarak bir şey olabildiklerini göstermişler.

Ülkemizde ve dünyada adını sıkça duyduğumuz birçok ünlünün geçmişinde yaşadığı ‘Senden bir şey olmaz’ hikâyesi saklı. Futbolculardan şarkıcılara, tiyatroculardan mankenlere kadar hayatın her alanında tanıdığımız ünlülerin ilginç gençlik öykülerinden bir derleme sunuyoruz sizlere. ‘Senden bir şey olmaz’ sözünü duyan gençlerin alacağı çok dersler var bu hikâyelerden.

Türk pop müziğinin ‘minik serçe’si Sezen Aksu, bugün albümü en çok satan şarkıcılarından birisi. Peki 1975 yılında çıkardığı ‘Haydi Şansım’ adlı 45’liğinin kaç tane sattığını biliyor musunuz? Sıkı durun: Sadece 50 tane! Alanlar da zaten yakın çevresi olmuş. Okulunu bırakıp İzmir’den İstanbul’a gelen Aksu, birçok ünlü sanatçı gibi Unkapanı’nda şirket şirket dolaşmış. Ancak bütün kapılar ‘senden şarkıcı olmaz’ dercesine yüzüne kapanmış. Uzun uğraşlardan ve reddedilmelerden sonra çıkardığı Haydi Şansım adlı 45’liği de sadece 50 adet satmış.

Eski mankenlerden Merve İldeniz ise boyu kısa bulunduğu için Başak Gürsoy Ajans’tan geri çevrilmiş. Ancak 1986 yılında Güneş Gazetesi Güzellik Yarışması’nda ikinci seçilince Flash Form Ajans’a girmiş. 1990’da ise onu bir sürpriz bekliyormuş. ‘Sen manken olamazsın’ diye geri çevrildiği Başak Gürsoy Ajans, ona birlikte çalışmak için teklif götürmüş. Kısa boyundan çeken bir diğer ünlü isim ise basketbolcu Michael Jordan. Lise ikinci sınıftayken antrenörü tarafından boyu kısa olduğu için okul basketbol takımına alınmayan Jordan, annesinin ‘Önemli olan, takımın içinde senin ne kadar küçük olduğun değil. Senin içinde takımın ne kadar büyük olduğu’ sözlerinden oldukça etkilenerek önce okul takımına girmeyi sonra da profesyonel lige transfer olarak dünyaca tanınan bir sporcu olmayı başarmış. Ünlü futbolcu Hakan Bayraktar ise Alman hoca Lorant’ın ‘Boyun kısa, senden orta saha oyuncusu olmaz.’ sözünü, onun yerine gelen Oğuz Çetin’in güveni ile haksız çıkardı ve iyi bir orta saha oyuncusu oldu.

“Senden bir şey olmaz!”

Number One TV’ye VJ’lik için çekimlere giden ve çekimlerde heyecanlanınca üç hafta sonra kanaldan kovulan İpek Tanrıyar, kovulurken de ‘Senden hiçbir şey olmaz’ denilerek azarlanmış. Bu söz üzerine hırslanan Tanrıyar, sunuculuk dünyasına daha bir asılarak ‘Şahane Pazar’ ekibine dahil olmuş.

Şarkıları dillerden düşmeyen Cem Karaca ise askere gidinceye kadar türkülere katlanamazmış. Komutanı ‘Bu sesle senden şarkıcı olmaz; gel sen bu sevdadan vazgeç’ diye öğütleyince türkü söylemeye başlamış. 1967’de Hudey ve Emrah’la ortaya çıkan sanatçı, sonrasında yorumladığı halk müziğiyle dillerden düşmeyen eserlere imza attı. “Senden şarkıcı olmaz” sözünü kulaklarında hissedenlerden birisi de pop şarkıcısı Zeynep Casalini. Hakan Peker, yıllar önce “Senden şarkıcı olmaz” dediği Casalini’ye 10 yıl sonra POPSAV’ın gecesinde ödül verecekti.

Sanatın her alanında olduğu gibi tiyatro dünyasında da sıkça tekrarlanan bir söz “Senden bir şey olmaz” kalıbı. Bunun en canlı şahidi ise tiyatrocu Yılmaz Erdoğan. Ferhan Şensoy’la birlikte en az yirmi kişinin ‘’Senden tiyatrocu olmaz’’ dediğini belirten Erdoğan, özellikle beceriksiz delikanlı Mükremin karakterini yazarken bu lafı çok duyduğunu söylüyor. “Yeteneksizsin, senden bir şey olmaz”. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nden atılan tiyatrocu Evrim Akın ise Avrupa Yakası dizisindeki başarılı Selin tiplemesiyle hafızalarımızda. Bilkent’te tiyatro bölümünde okuyan Şahan Gökbakar, okulun en tembel öğrenciliği makamından bugünlere gelirken son dönem Türk sinemasının önemli oyuncularından birisi haline gelen Ozan Güven, şaşı olduğu için konservatuvara alınmamış ve hocaları tarafından “Bir çift yeşil gözle oyuncu olunmaz.” diyerek dışlanmış.

Dünyanın en ünlü faresi ve markası Walt Disney bile bu sözden nasiplenmiş. Walt Disney, farelerin cirit attığı bir garajda ‘Miki Fare’ kahramanını çizip üne kavuşmadan önce beş işten ret cevabı almasının yanında Amerika’da bir gazetenin editörü tarafından resim kabiliyeti olmadığı için eleştirilmiş. Disneyland’ı kurmadan önce de birkaç defa iflas eden Walt Disney, sonunda bütün dünyaya kendini kabul ettirmiş. Bir dönem çok okunanlar listesinde yer alan Richard Bach’ın Martı adlı kitabı da tam 18 yayınevi tarafından reddedilerek ‘senden yazar olmaz’ rekoru kırmış.

İşte size Tanıdık Örnekler:

——————————————————————————–

Rodrigo Tello : Söze karşı gol

Beşiktaş’ın bu sene renklerine kattığı, Portekiz’in Sporting Lizbon takımında forma giyen Rodrigo Tello, 1995 yılında futbola daha yeni ısınırken kötü bir kaza geçirmiş ve futbol oynamak için gittiği Colo Colo ekibi, futbolcuyu ‘Senden futbolcu olmaz’ sözüyle evine yollamış. Bu tepkiye hırslanan futbolcu Colo Colo’nun rakibi Universidad de Chile’ye katıldı. Universidad de Chile’ye katıldığı anda profesyonel oldu ve ligde Colo Colo’ya gol atarak kendisine söylenen sözleri iade etti.

Mustafa Denizli : Senden futbolcu olmaz

Teknik Direktör Mustafa Denizli’yi, 15 yaşında iken formasını giydiği Altay’da dört ay bekletmişler ve sonra da ‘Mustafa iyi çocuksun, sen bundan sonra yalnız okuluna devam et.’ demişler. Bu sözler karşısında çok üzülen Denizli, “Açıkça bana ‘senden futbolcu olmaz’ demişlerdi diyerek hıslandığını ve herkes gezip eğlenirken kendisinin çalışarak Antalya’da yapılan Türkiye Genç Karma Şampiyonası’na seçildiğini, iki maçtan sonra da Genç Milli Takım’a çağrıldığını söylüyor.

Miroslav Klose: ‘Başaramazsın’ diyorlardı

Polonyalı futbolcu Miroslav Klose, SG Blaubach adlı takımda ilk defa antrenmana gittiğinde kendisini izleyen antrenör ona, “Oğlum, sen başka bir meslek öğren. Senden asla futbolcu olmaz.” demiş. Futbol kariyerinde yüzüne karşı defalarca bu sözün söylendiğini belirten Klose, “Dış görünüşüme bakıp da bana inanmayan insanlara inat başarılı oldum. Belki de onlara kendimi ispatlamak için bu kadar hırslıyım. Böyle söyleyenler yanıldı.” diyor.

Ariel Ortega: Ortega’yı beğenmemişlerdi

Ariel Ortega, bulunduğu kasabada yetiştikten sonra hocaları ve akrabaları onu Jujuy eyaletine götürmüşler. Ama Jujuy’daki teknik heyet, Ortega’yı beğenmeyerek “Bundan futbolcu olmaz” demiş. İşte bu sözler, Jujuy ile Ortega’nın yaşadığı Ledesma ilişkisini de koparmış. Yıldız futbolcu şimdi bu sözlere inat Ledesma’da bir futbol akademisi kuruyor.

Henry Ford: Otomobil geçici bir moda

Otomotiv sektörünün kurucusu Henry Ford, 1903 yılında bankaya kredi talebinde bulunmuş; ancak ret cevabı almış. Müdüre, “Nasıl böyle büyük bir projeyi geri çevirebilirsiniz?” deyince, banka müdürü, “Otomobil ancak geçici bir moda olabilir.” cevabını vermiş. Ford ise bunun üzerine, “Bir gün yollarda at arabalarının yerini otomobil alacak.” demiş. Hedefine ulaşmak için beş kez iflas eden Ford, sayısız engelle de karşılaşmış.

Sylvester Stallone: Artistlik büroları reddetmiş

Sylvester Stallone, oyuncu olmak için New York’ta bütün artistlik bürolarına başvurmuş. Ancak hepsinden de olumsuz cevap almış. Fakat vazgeçmeyerek sonunda kendisine şöhret kazandıracak Rocky filmini kapmış.

Mahsun Kırmızıgül : Kapı gıcırtısı gibi sesin var !

Ünlü şarkıcı Mahsun Kırmızıgül ise ilkokul öğretmeni tarafından her şarkı söylediğinde azarlanmış. Öğretmeni, Kırmızıgül’e, “Sesin kapı gıcırtısı, tencere kazıntısı gibi… Senden türkücü olmaz.” dermiş. Her seferinde eve gittiğinde ağlayan Kırmızıgül, ilkokul öğretmenine inat, şarkıcı olmuş.

Yiğit Özgür: Çizgileri şimdi beğeniliyor

Penguen dergisindeki çok balonlu çizgilerinden tanıdığımız Yiğit Özgür’ün ise şu an karikatür çizdiği Penguen Dergisi’ne götürdüğü ilk karikatürleri beğenilmemiş. Ancak Özgür şimdi derginin en çok okunan çizeri… Özgür, gençlik döneminde yaşanan bu kötü deneyimler için şunları söylüyor: “Yaptığınız işi o kadar çok sevmeniz gerekiyor ki, beğenilmemek de dahil hiçbir şeyin engel olmaması gerekiyor.”

Deniz Akkaya: Şaşırtan manken

O yıllarda Elite Model Look Yarışması’nın koreografisiyle uğraşan Uğurkan Erez, manken adayı 20 kızın içinden sadece birisinin istediği şeyleri yapmadığını ve o kız hariç diğer 19’unun manken olabileceğini söylemiş. Ancak yıllar sonra Neşe Erberk’in yanına gittiğinde yeni mankenler içinde biri onu çok şaşırtmış. Çünkü o manken, ‘Bundan manken olmaz’ dediği Deniz Akkaya’dan başkası değilmiş.

 

 H.SALİH ZENGİN



BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >GÜNÜN SÖZÜ>
  4.Ağu.2008 Pzt 18:46:05
fiogf49gjkf0d


“ Yöneticiler, iktidara saltanat sürmek için değil, millete hizmet için getirilmişlerdir. Ulusa karşı olan görevlerini kötüye kullandıkları takdirde, şu ya da bu biçimde ulusal iradenin kendi haklarında vereceği kararla karşılaşırlar. Ulus tarafından, ulus adına devleti yönetmeye yetkili kılınanlar, gerektiğinde ulusa hesap vermek zorunda olduklarını bilmelidirler. ”


                                                   Mustafa Kemal Atatürk



BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Müzik, Vido Klip, Playlist, Konser >Şu Anda Hangi Parçayı Dinliyorsunuz ?>
  4.Ağu.2008 Pzt 18:34:08
fiogf49gjkf0d

Resim - Yeni Türkü


O kadar sevdim ki resmini
İşte bugün konuştu benle
Yorulmuştum çalışmaktan
Karda uzun yürürdük senle

Geceleri resmine baktım
Olanları anlattım
Seni bir görsem diye diye
Uyudum yağmurun sesiyle

O kadar sevdim ki resmini

Biliyorum görünce beni
Hep tanıyordum diyeceksin
Rüyalarımda hep sen vardın
Hep tanıyordum diyeceksin

Okuduğum her cümlede
Konuştuğum her insanda
Gördüğüm her güzellikte
Sen de varsın
Sen hep varsın



BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Kendi İçini Oku ...>
  4.Ağu.2008 Pzt 17:59:30
fiogf49gjkf0d
Kendi İçini Oku

Belki yanılıyorum ama ben, insanlara "kendin için birini yarat" dediklerinde, en güzeli, en kusursuzu, en iyiyi, en mükemmeli yaratmak isteyeceklerinden endişeleniyorum, böyle bir kusursuzluk ve mükemmeliyet, gecesi olmayan bir gündüz gibi sürekli aydınlığıyla insanı bıktırır diye düşünüyorum.


Kötülüğü olmayan bir iyilik sıkıcıdır bence. İyiliği olmayan bir kötülüğün sıkıcı olması gibi. Sanırım, tanrıyı muhteşem kılan, onun iyilik ve kötülük arasında tarafsız kalması, iyiliği yarattığı gibi kötülüğü de, kusursuzluğu yaratabildiği gibi kusuru da yaratabilmesidir.


Bernard Show o çok ünlü piyesinin adini Ovidius tan ödünç almıştı. Ovidius, yaptığı kusursuz bir kadın heykeline asık olan Pygmalion adındaki bir heykeltıraşı anlatıyordu, bir tanrıça bu zavallı heykeltıraşa acıyıp, fildişi heykele hayat vermiş ve bir insan kendi yarattığı bir başka insana dokunabilmişti. Bir asra yaklaşan ömründe hiçbir kadına dokunmamış olan Show ise bir bilim adamının alt tabakadan bir kadını alıp bir hanımefendi yaratmasının hikâyesini yazmıştı. Aralarında yaklaşık bin sekiz yüz yıllık bir zaman farkı bulunan, yaşadıkları dönemin yerleşik değerleriyle anlaşamayan bir sairle bir yazar, insanin kendi istediği gibi, kendine göre bir insan yaratmasıyla ilgilenmişlerdi. İki "uyumsuz" yazar, garip bir içgüdüyle sanki "uyumu" insan tarafından yaratılan bir insanda aramışlardı. Kendin için birisini yaratmak... Bu, herkesin hayalidir biraz. Sorunun, "yaratılmış" olanların çirkinliklerinde, eksikliklerinde, kötülüklerinde olduğuna inanmanın bizi sürüklediği oyuncaklı bir fantezi, "ben yaratsam daha iyisini yaratırdım" iddiası.


Peki, bu güç size bağışlansaydı, "kendin için birini yarat" denseydi ne yapardınız, nasıl birini yaratırdınız? Sanırım, hemen kusursuz birini yaratmak için ise koyulurdunuz. Çok güzel bir kadın ya da çok yakışıklı bir erkek. Gerçekten bu kadar güzel birini ister miydiniz? Hem psikolog hem de yazar olan Irkin Yalom un, bir kitabında, epeyce galiz bir ifadeyle söyle yazdığını hatırlıyorum: "Her güzel kadının yanında, güzel bir kadını düzmekten bunalmış bir erkek vardır." Binlerce kitap okuduktan, yüzlerce hastayla konuştuktan, insanların ruhsal sorunlarını inceledikten sonra Yalom, güzel bir kadını "düzmenin" sıkıcı ve bunaltıcı olduğu sonucuna varmış ve bunu pek sık rastlanmayan bir ifadeyle dile getirmişti. Doğrusu ben bunu anlatmak için bu kadar çıplak kelimeleri tercih etmezdim ama kusursuz bir güzelliğin bunaltıcı olabildiğine inandığımı söylerdim; kusursuzluğun bir tekdüzeliğe dönüşmesi çok kolaydır çünkü.


Kusurlar bize daima keşfedilecek esrarlı bir alan sağlarlar, sarıldığımız kusurlu bir vücutta yalnızca bize ait, çekiciliği başkaları tarafından fark edilemeyecek, yalnızca bizim tarafımızdan sevilebilecek, benimseyip kendimizden bir parça haline getirebileceğimiz birçok ayrıntı bulabiliriz. Güzel ve kusursuz bir vücut ise, sadece o vücutla övünen sahibinindir ve bize keşfedilecek özel hiçbir şey bırakmaz. Kusursuz bir güzellik bana kalabalıklara açık düzenli bir parkı anımsatır hep, kusurlarda ise bir ormanın loş bir gölgelikle saklanmış esrarengiz cazibesinin bulunduğunu sanırım.


Yarattığınıza bir heykelin kusursuz güzelliğini verdiniz, peki kişiliğini nasıl yapardınız, nasıl bir karakter verirdiniz ona? Herhalde, eksikleri olmasına tahammül edemez, onu her koşulda davranması gerektiği gibi davranan, bilgili, zeki, zarif biri yapardınız. Böylesine mükemmel olmasının onun doğallığını bozabileceğini düşünmez miydiniz? Hiç ağlamayan, hiç kavga etmeyen, biraz önce söylediğinden arsız bir çocuk gülümsemesiyle vazgeçip tersini söylemeyen, resmi bir davetten çıkışta sizi bir kuytuluğa çekip "öpsene beni" demeyen, "bugün ise gitme kırlara gidelim," diye tutturmayan, kıskançlık krizleri geçirmeyen bir kadın ister miydiniz gerçekten? Hiçbir çelişkisi olmayan, düz, akilli, ani çoksulara ya da ani üzüntülere kapılmayan, sizi birdenbire boynunuzdan öpmeyen bir kadınla geçirmek ister miydiniz hayatinizi? Ya da çok akilli, çok kibar, her öneriyi "simdi sırası değil" diye mantıklı bir biçimde cevaplayan, her kaprisinizi hep ayni olgun gülümseyişle karşılayan, öfkelenmeyen, siz manasız bir kavga çıkarmak için iştahla kıvranırken size o kavgayı bağışlamayan, düzeltebileceğiniz, eleştirebileceğiniz hiçbir yani olmayan, hiç tembellik etmeyen, asla annesini özlemiş bir çocuk gibi bakmayan bir erkekle olmak ister miydiniz? Ruhunu nasıl yapardınız? İyi biri olmasını isterdiniz herhalde. Kimse için kötülük düşünmeyen, kıskanmayan, övünmeyen, böbürlenmeyen, şımarıklık etmeyen, şiddet belirtisi göstermeyen, bencillik yapmayan, sizi aldatma ihtimali olmayan, sadık, vefalı, yalan söylemeyen, dürüst, saygılı, sevgi dolu, masum, bir su gibi berrak ve temiz birini mi isterdiniz? İster miydiniz gerçekten? Sizi güven ve huzur içinde yaşatacak birini mi yaratırdınız? Eğer böyle birini istediğinizi, böyle birini yaratacağınızı söylüyorsanız, size, bugüne dek asık olduğunuz insanları bir düşünmenizi, önerebilirim.


Aşık olduklarınızdan kaçı masumdu, kaçının aldatmayacağından emindiniz, kaçı tam anlamıyla dürüsttü, kaçı bencil değildi, kaçı başkalarına bakmıyordu, kaçının yanında huzur kadar huzursuzluk da hissetmediniz? Belki yanılıyorum ama ben, insanlara "kendin için birini yarat" dediklerinde, en güzeli, en kusursuzu, en iyiyi, en mükemmeli yaratmak isteyeceklerinden endişeleniyorum, böyle bir kusursuzluk ve mükemmeliyet, gecesi olmayan bir gündüz gibi sürekli aydınlığıyla insani bıktırır diye düşünüyorum.


Kötülüğü olmayan bir iyilik sıkıcıdır bence. İyiliği olmayan bir kötülüğün sıkıcı olması gibi. Sanırım, tanrıyı muhteşem kılan, onun iyilik ve kötülük arasında tarafsız kalması, iyiliği yarattığı gibi kötülüğü de, kusursuzluğu yaratabildiği gibi kusuru da yaratabilmesidir. Bizim "kusursuzluk ve iyilik" düşkünlüğümüz yoktur onda. Eğer Ovidius un heykeltıraş Pygmalion a bağışladığı güç bana da bağışlansaydı sanırım, kusursuz biri yerine, sevdiğim kusurlara sahip birini yaratmak isterdim. Bazı kusurları severim çünkü. Birini yarat" dediklerinde bizim hemen en muhteşemin peşine düşmemize karşın yarattığı milyarlarca insanda asla en mükemmele ulaşmayan, hayatin çekiciliğinin bu eksiklikte olduğunu bilen tanrıya tek sitemim de bu olabilir zaten, ben onun yarattığı kusurları severken onun kendi yarattığı kusurlardan şikayetçiymiş gibi durması.
 

Ahmet Altan
<<1234567891011 12131415161718192021...100...151>>