ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Şuna ne demeli?

1 x 8 + 1 = 9

12 x 8 + 2 = 98

123 x 8 + 3 = 987

1234 x 8 + 4 = 9876

12345 x 8 + 5 = 98765

123456 x 8 + 6 = 987654

1234567 x 8 + 7 = 9876543

12345678 x 8 + 8 = 98765432

123456789 x 8 + 9 = 987654321

İlk ve son sütunlardaki sayıları toplayıp bu iki değeri birbiriyle toplarsak:

137174205 + 1097393685

=1234567890

Değerli bir sanatçımızdı. Yeteneğinin yanında efendiliği ve mütevazılığı ile de gönülleri fethetmişti.

Allah tüm yakınlarına ve sevenlerine sabır versin...

Aslında bu başlık "Öylesine Muhabbet" kısmına taşınmayı haketmiyor, farkındayım. Türkçemizin bilerek veya bilmeden yozlaştırılmasını çok güzel bir şekilde anlatan örnekler bunlar. Bunun için senden özür diliyor, diğer yandan paylaşımın için teşekkür ediyorum Bohem.

Bir şey dikkatimi çekti: 1975 ve 1985 teki cümleler yer değiştirse daha uygun olmaz mı?

Eskiden dizilerde sadece gerçek oyuncular rol alırdı. Şimdi bakıyoruz her manken, her şarkıcı potansiyel bir dizi yıldızı haline gelmiş. Şirketler ve kanallar yeni bir diziyi kaliteli olmasına göre değil, ceplerine girecek paraya göre çekiyorlar. Para insanların hayatında daha fazla önem kazandıkça kalitenin düşüşünü ve "kullan-at" modeli, insanın izledikten sonra belleğinde diziye ait hiçbir orijinal görüntü kalmasına izin vermeyen dizilerin gitgide arttığını görüyoruz. Tutmadığı için 5-6 bölüm sonra yayından kaldırılan pek çok diziyle karşılaştık şu ana kadar. Aslında bu durum sadece bizde mevcut değil; Hollywood sektörü de benzer bir durumda. Yılda birkaç kaliteli film haricinde onlarca belki yüzlerce film daha önce çekilmiş olanlardan kopya edilip ufak değişikliklerle ısıtılıp ısıtılıp izleyiciye sunuluyor.

paint şöyle sormuş: Acaba magazinmi bu kadar içimize işlemiş yoksa Türk halkının önüne ne koysanız onu izler mi demek istenmiş....

Türk halkı gerçekten önüne ne koyulursa onu izler. Çünkü öyle bir haldeyiz ki adeta televizyon bizi hipnotize ediyor. Ekranın karşısına geçip koltuğa yayılarak miskin bir şekilde televizyona bakan ailelerin Türkiye nin çok büyük bir kısmını oluşturduğuna eminim. Yıllardır kültürümüzü yozlaştırmakta olan magazin programlarına, sabun köpüğü dizilere, üçüncü sınıf Hollywood filmlerine, sabah sabah sevimsiz bir şekilde bize sırıtan kadın programlarına, yıllardır aynı seviyesiz belaltı esprilerini yapan ve son derece antipatik bir kişilik olan Mehmet Ali Erbil e, gündemden düşmemek için şekilden şekle giren Seda Sayan a rating rekorları kırdıran bizler değil miyiz?

Halkımız bilinçlenmediği, kalitesiz dizi ve programlara rağbet ettiği sürece bu durum aynı şekilde devam eder; Lost, Heroes gibi kaliteli dizileri ise ancak altyazılı bir şekilde ve yabancı oyuncularla görürüz.

20. bölüme geldim bu oyunda, birkaç gün içinde e-posta alacağım söylendi. Hala bekliyorum, bakalım gelecek mi yoksa beni mi yediler

Kafa yoran sorular mevcut. Ama bana genel olarak kolay geldi.

Böyle bir oyundan bizi haberdar ettiğin için teşekkürler 00me00

Sırtımda kendilerinden bol miktarda mevcut :)

Faydalı bir bilgi, teşekkür ederiz Beng...

Doğum günün kutlu olsun canım.

Yeni yaşının ümitlerini ve dileklerini karşılayarak seni mutlu etmesi dileğimle...

Tüm sevdiklerinle birlikte nice yıllara

Benim dağıtmaz mesela, kafamı şişirip sinir yapıyor bende ooomy :)

Buradan da Beng in sorusuna verilebilecek cevap ortaya çıkıyor. Gerçekten kişiden kişiye değişmekle birlikte dinlenilen müziğin türünün insanın ruhuna etkisi ve bu etkinin farklılığı yadsınamaz.

Tanıştığınız, hayatınızı etkileyen insanlar, tecrübe ettiğiniz başarı
ve çöküşler, kim olduğunuzu ve kim olacağınızı bulmanıza yardımcı
olurlar... Kötü tecrübelerden bile bir şeyler öğrenilebilir...
Aslında, bazen onlar en önemlileridir...

Çok doğru... Her kötü tecrübe insanda ufak da olsa bir değişime yol açar ve bu her zaman insanın hayatını daha iyi hale getirmesi için bir fırsattır.

Eğer birileri sizi severse, karşılığında onlara hangi şekilde
yapabiliyorsanız sevgi verin, sadece sizi sevdikleri için değil aynı
zamanda size sevmeyi, kalbinizi ve gözünüzü nasıl açabileceğinizi
öğrettikleri için...

Gerçekten burada yazıldığı gibi mi yapmak gerekiyor tartışılır. Beni seven herkese sevgi vermek zorunda mıyım? İçimde bir sevgi beslemediğim halde onlara karşı sevgi taşıyormuş gibi davranmak ne kadar samimi olur?

Paylaşım için teşekkürler Bohem...