ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
2 Haziran 2024, Pazar 04:36   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  VeNuSCe> Forum Mesajları
    VeNuSCe'e ait Toplam 58 Forum Mesajı var
<<123 456>>


VeNuSCe

VeNuSCe resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Kopulası Şeyler >ŞU ANKİ PSİKOLOJİNİZİ EN İYİ İFADE EDEN SMİLEY???>
  26.Nis.2007 Per 22:48:02
fiogf49gjkf0d


VeNuSCe

VeNuSCe resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >alesta83 ün Sayfası...>
  26.Nis.2007 Per 19:19:17
fiogf49gjkf0d

Olmasa da olur dediğimiz insanlarla doludur hayatımız;

tanıştığımız, selamlaştığımız; klasik cümlelerle iletişim kurduğumuz,

yanıtlarını merak etmediğimiz sorular sorduğumuz...

İyi insan olmadıkları için mi uzak dururuz onlardan? Hayır, hiç sanmıyorum.
Gönülde biter her şey; akla yararlı gelse de samimi bir ilişki,

gönlün hayır dediğine ısınmak mümkün olmaz.

İster dünyanın en yakışıklısı, ister en güzeli olsun; ister en zengini, ister en komiği;

ne yapsa nafile; yüreğine ulaşamaz.
Başkası için özel olan, senin gözünde dünyanın en sıradan insanıdır ve ...
yüzüne bakmaz kimisi vazgeçemediğim dediğinin...
Gönlümüzdür hükümdar; kime ne paye vereceğini o belirler.

Kimine "dost", "yar", kimine "tanıdık", "arkadaş" deyip, çıkar işin içinden...
Özünde iyi olduğuna inansam da insanların, herkesi sevemem onun yüzünden...
Hem, kalabalıktan da hoşlanmaz zaten; sevginin, sevdiklerinin hakkını vermek ister.
Sonuçta, sevmek büyük bir sorumluluktur; emek vermek gerekir, ilgilenmek...

Sevdiğim her insanın yaşamına bir anlam katmalıyım; zorlu ve vazgeçilmez bir serüven olmalı;

dost dediğim insanlarla aynı zaman dilimini paylaşmak! Hani, bilirsiniz işte!

Dostlar vardır çiçek gibi; koklar koklamaz alır götürür bütün yüklerinizi...
Evsizseniz ya da odun kömür bulamıyorsanız yakmaya; uzundur kış geceleri...

Dostlar vardır soba gibi; yüreğindeki ateşle ısıtır ellerinizi...
Dostlar vardır; fırtınada sığınak, güneşte gölge; yanarken buz gibi su dökmez üstünüze;

aksine, harlandırır ateşi; bilir ki, yanmayanı hiçbir şey söndüremez.

Dostlar vardır, yıldız gibi; hava kapalıyken bile, kapkara bulutların bekçisidir gökyüzünde...
Dostlar vardır, arada bir uğrayıp alt üst eder yaşamınızı; dili zehir zemberek, bakışları keskindir.
Dostlar vardır gül gibi; sarılırken yaralanmayı göze almanız gerekir.
Hani, kiminin yoluna halı sersen kar etmez; dostlar vardır, minder de kafi gelir; sen olursan fark etmez.
Dostlar vardır; rakısız çözülmez dili, muhabbeti çekilmez; dostlar vardır, efkarının sebebi bir bardak demli çaydır.
Dostlar vardır, omzu her derde devadır.
Dostlar vardır, iyi bir öğretmen gibi, nasıl sorulacağını öğretir.
Dostlar vardır dağ gibi vakur; toprak kadar bereketli, mert...
Dostlar vardır; ney gibi hüzünlü, saz gibi asi; şiir kadar büyük...
Dostlar vardır türkü gibi; her zaman söylenmeseler de her daim içinde taşır sevdasını;

yangınını bulaştırır bir gönülden diğerine...

Dostlar vardır baki; tanıştığın gün doğar, yittiği gün ölürsün!
Zamana ve darbelere; yollara ve hasretlere dirençli...
Dostlar vardır, közde mısır, kadehte şarap; ateşte yanmanın da, şarapla sönmenin de tadı damağındadır.
Dostlar vardır; yüreğine kök salmış bir çınardır; hiçbir şey deviremez;

gönülden gönüle kurulmuştur köprüler; ne yaşansa atılamaz!
Dostlarımız vardır bizlere benzerler biraz...
Dostluklar vardır, erken dolar vadesi; dostluklar vardır, devam eder ahrette!
İşte böyle dostlardır; her şeye lanet ettiğin günlerde bile, yaşamını güzel kılan...

Gönül, her yerde onları arar.
Ve bulduğunda haber gönderir bize; bir sıcaklık yayılır yüreğimize; bunda bir iş var deriz, takılırız peşine...
Dost olalım gönlümüzle!

Alıntı..



VeNuSCe

VeNuSCe resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Yüreğimin Götürdüğü Yerdeyim....>
  26.Nis.2007 Per 18:59:20
fiogf49gjkf0d

Aşk o kadar aciz ki;
Bir çok başarıya imza atmış,
Onca mükemmelliği kendi yaratmış,
Bir aşkı yaşatmak için,kendi gerçeklerinden,
kendi onurundan vazgeçmiş bir faniyi
bir kaç saniye içinde ölüme teslim eder.
Ve ölümün nasıl bu kadar kısa sürdüğüne
hayretten irileşmiş,anlamsızlaşmış gözlerle bakarsın!!!!
Aşk,bir ölüm fermanını
bir insana
kendi elleri ile yazdıracak kadar kuvvetlidir;
Bir hayatı yeniden yaşanır kılacak kadar çekici;
Ve hiç bir şeyin sahip olamayacağı kadar
kutsal ve gizemli...

"HAKİKİ AŞK,KILIÇ YARASI GİBİDİR.YARA KAPANSADA İZİ MUTLAKA KALIR!"



VeNuSCe

VeNuSCe resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >alesta83 ün Sayfası...>
  26.Nis.2007 Per 18:25:57
fiogf49gjkf0d

Konuşmasından anlaşılır insan. Güzel konuşmasından... Kalbten kalbe yol vardır derler. Bunu biraz daha değiştirerek söylersek: Dilden kalbe yol vardır.

Gönlü yumuşak insanların konuşmaları da yumuşak ve ılımlıdır. Asla kalb kırmaz onlar. Çünkü bir mihenk vardır gönülde; sözünü önce ölçer biçer sonra muhatabına sunar. Katı kalbli insanlar ise, bu mihengi yitirmiştir. Gönül kayalıklarında paramparça olmuştur mihenkleri. Nereye vuracak ve sözünü tartacak? Altın ile bakırı birbirinden ayıramaz artık o. Olur olmaz yerde kelâm eder, ya baş kırar, ya da göz çıkarır.

Ilık meltemler gibi soluklar gerek bize. Gönüllere ulaştığında, bahar çiçekleri açtıran. En sert yürekleri dahi yumuşatan, yoğuran, şekillendiren... "Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır." denmiş, derler. Ne kadar doğru. En öfkeli olduğumuz anlarda bile yüreğimizdeki karanlığı gündüz aydınlığına çevirir güzel bir söz. "Söz ola kese savaşı / Söz ola kestire başı / Söz ola ağulu aşı, / Yağ ile bal ede bir söz." diyor Yunus.

Elbette öyledir. En karamsar ve kaos yüklü anları bile cennet iklimine çevirir, alımlı ve iç açıcı bir söz. Bu sebepten, güzel ve nazik konuşan insanların pek düşmanları olmaz çevrelerinde. Bilmeden bir gönül kırarlarsa, hemen tamir ediverirler bir kaç kelimeyle. Mayalarında yalan olmadığı için, inandırıcı bulur çevreleri böyle kişileri. Zaten yalana ihtiyaçları da yoktur, böyle gönül ve söz ustalarının. Bazen bilmeden açtıkları yaralar olur elbet gönüllerde. Ama bu bilmeden olur çoğu kez. Lâkin o yarayı dudaklarından akan bal gibi kelimelerle, sihirli cümlelerle bir anda iyileştirirler. Asla başka bir zamana bırakmazlar açtıkları yaraları, oluşturdukları çizikleri. Anında pansuman eder ve tedaviye geçerler.

Acı konuşan insan böyle mi? Dil yayından karşıdakine fırlattıkları kırıcı söz oku, paramparça eder muhatabın yüreğini. Onlar dönüp bakmazlar bile. Hani yolda arabayla bir hayvanı veya insanı ezen acımasız şoförler vardır; arkalarına bile bakmadan kaçıp giden... Aynen öyledir bu zalimler de... Kırdıkları kalbin çırpınışları ve yanaklardan sızan damlaları görmezlikten gelip, dönüp giderler. Öylelerini akrebe benzetebiliriz. Sokmaktan zevk alan acımasız akreplere... Dillerini de, zehirli iğnelere...

Arkadaş! İnancın yumuşak ikliminde bir meltem yumuşaklığına çevir sözlerini. Yüreği kırgın olanların doktoru ol, masum gönüllerin cellâdı değil! Yaralı gönüllere hızır gibi yetiş. Onların kırgınlıklarını gider. Yaralarına söz merheminden sür. Gönlünden akıp gelen ve kelimelerle harmanlanıp, dövülüp şekillenen manevî iksirinle onları iyileştir. Bak bu hususta Hz. Ömer ne diyor: "Ey Kâbe seni bin sefer yıksam yine yapabilirim. Ama kırık bir kalbi asla!" İşte bu derece zor durumda olan bir kırık kalb eğer onarılırsa sen artık Hakk ın sevgili kullarından olduğuna inanabilirsin. Çünkü bir hadis-i şerifte şöyle diyor, Nebiler Nebisi: "Gerçek mü min, elinden ve dilinden başkalarının zarar görmediği kişidir."

Bir gün sahabiler, Nebiler Nebisi nin yanına varıp, ihtiyar bir kadını övüyorlar. "Şöyle ibadet ediyor, böyle namaz ve oruç tutuyor." Peygamber Efendimiz: "Çevresine davranışları nasıl o kadının?" diye sorunca, sahabiler: "Çevresine hep kötü davranıyor, Ya Resulullah. Konuşmasıyla kalp kırıyor." diyor. Bunun üzerine Resûlü Ekrem: "Söyleyin o kadına, cenennemde yerini hazırlasın." diyor.

İşte dost! Tatlı dil ve acı dil arasındaki fark, cennet ile cehennem arasındaki fark gibidir. Sen diline ister gül koy, istersen bal ve gönüllere cennet asa bir iklim ör. İstersen kor koy, başkalarını alev alev yak. Tercih senin...

Alıntı..



VeNuSCe

VeNuSCe resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Yalnızlık Ne Zaman Dokunur İnsana and *8230;>
  26.Nis.2007 Per 18:05:58
fiogf49gjkf0d

Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla. Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka, baka.

Bir dost göz arayışıyla. Saat tıkırtısıyla...

Korkmam, geçinip gideriz biz Mutlulukla, Ama; "Günün aydın,akşamın

iyi olsun" diyen biri olmalı.

Bir telefon sesi çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.

Yoksa, Zor değil, hiç zor değil, demli çayı bardakta karıştırıp, bir

başına yudumlamak doyasıya.

Ama; "Çaya kaç şeker alırsın?" Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra...

Elif Şebnem Akal



VeNuSCe

VeNuSCe resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >alesta83 ün Sayfası...>
  26.Nis.2007 Per 16:57:44
fiogf49gjkf0d
İngiliz kralı VII Edward sevdiği kadın için tahtını terk ettiğinde,
kimse bu tercihe anlam verememişti.
Çünkü "geçer akçe" olan tahtı ve bir kadın için koca imparatorluğun
nimetlerini tepmek akıl dişi sayılıyordu.
Birisini herşeyden vazgeçebilecek kadar çok sevmenin,
insanin başına hiçbir tacın sağlayamayacağı türden bir asalet halkası
takacağını düşünemediler.
İngilizler, tahtsız kralın ardından dövüne dursun tahtsız kral da
sevgisiz İngilizlerin haline acıdı durdu hayatı boyunca...

Bir kez daha yazmıştım.
"her seçim bir kaybediştir." diye,
Her tercih bir vazgeçiştir çünkü...
Ama yaşam vazgeçtiğiniz şeye karşı ipucu vermez.
Geri dönüp, o günü gökkuşağı desenli bir elbiseyle yeniden yaşama
şansınız yoktur. Bu seçim oyununda vazgeçtiğiniz şey,
seçtiğinizden daha değerliyse pişmanlık kaçınılmazdır.
Ama NEYİN DEĞERLİ olduğunun kararı da yine size aittir.
Ve vazgeçtiğiniz şey bazen bir saray da olsa,
çoğu zaman gözünüz hiç arkada kalmaz.
Çünkü duvarlarına sevdiğinizin kokusu sinmiş bir ev ya da sevdiğiniz
insanla paylaşamadığınız bir saray sizin borsada kolay feda edilebilir
değerlerdendir.

HAYATA BİR BAŞKA GÖZLE BAKMAYI ÖGRENDİYSENİZ,
bu seçimde kazandıklarını sananlara yalnızca acıyarak gülümsersiniz.
Her şeyin sıradanlaştığı bir dünyada bazen KAYBETMEK en doğru seçimdir....
ve o dünyada en yerinde tercih; VAZGEÇİŞTİR.........

Can Dündar


VeNuSCe

VeNuSCe resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >alesta83 ün Sayfası...>
  26.Nis.2007 Per 16:54:18
fiogf49gjkf0d

DENENMEK

"Arenada, bütün şövalyelerin aşık olduğu ve evlenmek istediği harikulade güzel prenses kral babasıyla birlikte oturuyor. Çevreleri genç ve yakışıklı şövalyelerle dolu. Hepsi küçük bir tebessüm için bekliyorlar.
Borazanlar çalınıyor ve aslanlar çıkıyorlar arenaya. Kocaman yeleleri, gergin belleri, iri pençeleriyle kükreyerek dolaşıyorlar. Prenses zarif ellerini saklayan uzun eldivenlerinden birini çıkartıp aslanların arasına atıyor.

"-Kim eldivenimi alıp bana getirirse onunla evleneceğim."

Müthiş bir sessizlik oluyor , bir anda herkes susuyor.

Bir şövalye diğerlerinden ayrılıyor, taş merdivenlerden ağır ağır inmeye başlıyor, parlak çizmelerinin çıkardığı adım sesleri tek tek duyuluyor. Arenaya giriyor, aslanlar hareketsiz ve şaşkın, bu cesur şövalyeye bakıyorlar. O, hiçbirine aldırmadan eldiveni alıyor, gene adım sesleriyle taş merdivenleri çınlatarak çıkıyor. Eldiveni prensesin kucağına bıraktıktan sonra, kendisine hayranlıkla dönen prensese bir kez bile bakmadan yürüyüp gidiyor."

Nietzsche "Tanrıyı ve insanları deneme!" diyor. Schiller "Eldiven" şiirini yazıyor.

Biz herkesi her zaman deniyoruz, emin olmak, güvenmek istiyoruz, sevgisini ve bağlılığını her an kanıtlasın, hayatını ve her şeyini tehlikeye atsın ve bunu binlerce kez yapsın istiyoruz. Kendimizle ve korkularımızla öylesine doluyuz ki, hiçbir duyguyu, hiçbir insanı, hiçbir nesneyi olduğu gibi bütün gerçekliğiyle göremiyoruz, her şey kendimizle ve korkularımızla oluşturduğumuz prizmalardan kırılarak ulaşıyor bize, herşeyi olduğundan başka bir biçimde olduğundan başka bir yerde görüyoruz, belki de bu yüzden aradığımız şeyleri aramamız gereken yerlerden başka yerlerde arıyoruz.

Mutlulukla aramıza, korkularımızı ve kendimizi sokuyoruz...

Ahmet ALTAN

 

 



VeNuSCe

VeNuSCe resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >alesta83 ün Sayfası...>
  26.Nis.2007 Per 16:42:36
fiogf49gjkf0d
ADAMLAR



Adam vardır; "Olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan"yani, özü
sözü aynı, içi dışı bir. Adam vardır; bencil, egoist, hodbindir ve toplanmıştır
üzerinde dağlar kadar kibir.

Adam vardır; eli pak, dili pak, yüzünde nur, alnında onur, çağlayan-
lardan akıp gelmiş, ırmaklarda yunmuş yıkanmıştır. Adam vardır; görenler
konuşmasına bakmış, kıyafetine aldanmış, "adam" sanmıştır.

Adam vardır; şeker gibi tatlıdır, bilgili liyâkatlidir, oturduğu makamı
yüceltir. Adam vardır; âlemi kör, herkesi ahmak sanır, yaptığı iş ile,
mevkisini de, kendisini de alçaltır.

Adam vardır; kederi kadere yormuş, çileyi kutsal bilmiş, tecrübe abidesi
olmuş, yaşadığı her yıl bir kitap. Adam vardır; hayatı sadece oyun bilmiş,
üstüne kumar oynamış ve kaybetmiş, bitmiş, tükenmiş, bitap.

Adam vardır; gayret ne demek, niçin çalışmalı, alın teri neden
kıymetli, helal lokma niçin mühim, bilir. Kalbi doğruluktan yana atar.
Adam vardır; "benim için çalışıyorlar ya" der, "Denize düşen yılana sarılır"
misali, daralana para satıp, yan gelir yatar...

Adam vardır; yardım etmek için, ya fakir fukara, ya yaşlı bir hasta;
ya tütmeyen bir baca, ya yolda kalmış arar. Adam vardır; yaşamı, cemiyete,
semtine, ailesine hatta kendine bile zarar.

Adam vardır; vicdan sahibi, mazluma karşı merhametlidir. Kim olduğu
önemli değildir onun için. "Aldırma geç diyemez" aldırır, düşeni kaldırır.
Adam vardır; ne merhamet vardır yüreğinde, ne şefkat. Görmeye görsün
bir düşeni, kaldırmak şöyle dursun, aç kurt misâli saldırır.

Adam vardır; gönül ehlidir, halden bilir, muhabbetten anlar. Börtü-
böcek, ağaç- çiçek, yaratılmış ne varsa sevilecek, hem över, hem sever...
Adam vardır; aklı parada pulda, fikri tuzak kurulacak kulda. Dirisine
yetmese de kimsenin gücü, ölüsüne tüm ahali söver.

Adam vardır; hak- hukuk söz konusu oldu mu, kılı kırk yarar, ekmek
dendi mi helâl arar, baş tacıdır onda adalet. Adam vardır; faziletten
yoksun, erdem düşmanı, fitneye talip, tabir yerindeyse Ebu Âfet,
çünkü odur haset hususunda şeytana en büyük alet.

Adam vardır; nimete de, mihnete de şükürde, her daim tefekkürde.
Onda hep, Hak tan yanadır çağrılar. Adam vardır; "Para her şeyi yapar
diyen adam, para için her şeyi yapandır!" sözünü doğrular...


VeNuSCe

VeNuSCe resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >alesta83 ün Sayfası...>
  26.Nis.2007 Per 16:37:42
fiogf49gjkf0d
OLGUN İNSANIN NİTELİKLERİ

* Olgun insan, öncelikle bağımsız bir kişilik sahibi, omuzları üzerinde bir baş
taşıdığının farkında olan ve o başın da düşünmek ve karar için yaratıldığını
bilen, içerisinde bir yürek taşıyan ve bu yüreğin sevmeye ve nefret etmeye
yaradığını bilen, " giydirilmiş kalas " gibi sıradan, olmayan insandır.
* Olgun insan, kendi kendisiyle barışık, dolasıyla kendisini bilen,
sınırlarını, gücünü, zaafını, meziyetlerini bilen, hep kendi olmaya çalışıp bir
başkası olmak için çırpınmayan, taklitçi değil özgün olan insandır.
* Olgun insan duygu, düşünce ve eylem dengesini kurmuş insandır.Ne aşkını
mantığına feda eder ne mantığını aşkına. Önce düşünür, sonra inanır, en
sonunda yapar. Düşüncesi inancıyla, inancı eylemiyle, eylemi düşüncesiyle
çatışmaz.
* Olgun insan, zayıf ve güçlü yönlerini tanıyıp, heyecan ve içgüdülerini
yönlendirmesini bilen insandır. Heyacan ve içgüdülerini yönlendirmek yerine
onların kendisini yönlendirdiği insan, içgüdülerinin ve ayartıcı özbenliğinin
(nefs) esiri olur. İçgüdülerin ve özbenliğin ayartıcı duygularını kontrol eden
insanlar, güçlü bir içdenetimine sahip olan insanlardır.
* Olgun insan, insani duyguları yok saymaz, onları yönlendirir ve terbiye eder.
Mesela kızmak insani bir duygudur, eğer terbiye edilirse insanın ve hakikatin
değer ve onurunu korur. Eğer edilmezse, bir zaafa dönüşür ve insanı tutsak
eder.
* Hüzün insani bir duygu olmasının yanında bir imkandır da, yerinde kullanan
kimsenin ruhunu inceltir hüzün, ona iç derinlik ve bilgelik kazandırır. Ancak
melankoliye dönüşür ve kronikleşirse, o zaman bir hastalık halini alır ve
insandaki yaşama sevincini ve direncini yok eder


VeNuSCe

VeNuSCe resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >alesta83 ün Sayfası...>
  26.Nis.2007 Per 16:28:59
fiogf49gjkf0d
Temizlik yaptım bugün..
Hem de tüm benliğimde.
Bütün kaslarımı, sinirlerimi, kemiklerimi hatta kanımı bile temizledim.
En küçük yerlerine, kıvrımlarına girmiş, sinmiş tüm pislikleri attım.
Kırgınlıklarımı dışarı çıkardım ilk önce.
Görmenizi isterdim.
Nasıl da çok yer kaplıyorlarmış, inanmazsınız.
Bağışlamayı yerleştirdim yerine özenle.
Titizlikle her birinin üstüne ektim tohumlarını.
Her yere, görebildiğim, göremediğim her yere serptim.
Atarken kırgınlıklarımı, bakmadım neydi onlar diye.
Geçmişimden de bir parça kalsın istemiyordum.
Gelecek geçmişten çok daha fazla yaşanası.
Bakmadım, merak da etmedim.
Bağışlamayı ekerken tekrar kırılmaktan korkuyordum belki.
Kıskançlığımı çıkardım.
Meğer ben ne az kıskançmışım. Çok kolay oldu.
Sevindim.
Sanki kaybetmiş bir eşyamı bulmuş gibi oldum.
Çok şükür ki kin ve nefret yoktu yüreğimde.
Nasıl temizlerdim hiç bilmiyorum.
Sıra korkularıma gelmişti.
Çıkarmaya bile korktum önce.
Ne de çok alışmışım onlarla yaşamaya.
Bunca acı ve endişeye nasıl alışılır,
İçten içe bir sevgi nasıl duyulur anlayamadım.
Yerini, toprağını sevmiş mor bir menekşeydiler.
E... ne de olsa iyi bakmıştım onlara.
Her gün yeni yeni korkular ekleyip, endişelerimle sulamıştım.
Mutluluklarımı , ümitlerimi ne de çok ihmal ettiğimi anladım o an.
Bu ilgiyi onlara verseydim, her gün onları düşünüp birer umut daha
ekseydim; almadan verip, beklemeden sevseydim.
Her şeyden önce içimdeki gücün ve sevginin daha fazla farkında olsaydım,
böyle bahar temizliklerine ihtiyacım kalmazdı.
Çok zorlandım korkularımla.
Birbirlerinin içine halkalar misali girmişlerdi.
Kenetlenmişlerdi adeta.
Ama onları da sevgiyle çıkardım. .
Bir bebek şefkatiyle , öperek, severek, okşayarak.
ve onları yaşamaktan, hem de bir zamanlar bir kabus gibi yaşamaktan,
pişmanlık duymadan çıkardım. .
Kızsaydım onlara, bağırıp çağırsaydım.
yine dönüp dolaşıp geleceklerini biliyordum.
Güzel kokular geliyor içimden. .
Saçlarım hep parlak gibi dururdu ama parlak değilmiş. .
Ellerim her zamankinden daha yumuşak, .
tenim hiç olmadığı kadar duru. .
Bir su gibi sesim.

Temizlik yaptım bugün. .
Bahar temizliği.
Neşe ektim, hoşgörü, güven, sevgi ektim. .
Almadan vermeyi, sevilmeden de sevmeyi, paylaşmayı ektim. .
Sağlık ektim, bol sıhhat...
Korkusuzlukları ektim alabildiğine...
Saatlerce ektim korkusuzluğu...
Çılgınlık ektim , doğallık. Sonsuzluk...
Bağışlama ektim.
Aşk ektim her hücreme.
Coşku, heyecan, sessizlik ektim.
Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana...
Kabullenme ektim. Başeğme değil. Olduğu gibi kabullenme.
< =SUGGEST_Default.asp method=post>
 
<<123 456>>