ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


28 Mayıs 2024, Salı 05:06   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Mühim Mevzular > Politika, Tarih
forum sohbet oyun basliklari
   aramızda dolaşan hayalet !! / yorum prof.dr.mümtazer türköne(gazi üni.)
 <<1 2>>
Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

perfectman70

perfectman70 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  26.May.2008 Pzt 11:38:24      aramızda dolaşan hayalet !! / yorum prof.dr.mümtazer türköne(gazi üni.)sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
yorum
Mümtaz er Türköne] 27 Mayıs: Aramızda dolaşan hayalet
Joseph Epstein ın söylediği gibi, insan, ne dünyaya gelişini, ne anne ve babasını, ne içine doğduğu koşulları ve ne de ölümünü belirleyebilir. "Belirlediği tek şey varsa o da nasıl yaşayacağıdır." Maalesef, Anadolu insanı nasıl yaşayacağını da belirleyemiyor

 

 Hatta nasıl giyineceğine bile karar veremiyor. Ne olduğu gibi görünebiliyor, ne de göründüğü gibi olabiliyor. Çünkü, asırlardır "zorba elitler" yegane belirleyici olmuşlar. Herkese ve her kesime kendisi olma hakkını veren "demokrasi treni"ne sürekli tuzak kurmuşlar. Bazen trenin yoluna taş koymuşlar, bazen ilim ve özgürlükten örülü raylarını parçalamışlar. Zırva tevillerle trenin ilerlemesine sürekli darbeler vurmuşlar. Öyle ki, "medeniyetler müzesi" olarak anılan Anadolu yu her çeşit darbeyi içeren "darbeler müzesi"ne dönüştürmüşler. Hem de sürekli yenilenen ve bilumum darbeleri içeren bir müze. Yeniçeri isyanlarıyla, bu müzede, "ilkel darbe"ler teşhir edilirken, Jön Türklerin marifetiyle "modern darbe"lerin teşhiri başladı. 1908 de İkinci Meşrutiyet in ilanıyla halka iktidar vaat edenler, aradan yüz yıl geçmesine rağmen, halkın iktidar olmaması için her şeyi yaptılar. İttihat ve Terakki yönetimiyle başlayan ve tek partili dönemle devam eden elitlerin oligarşik yönetimi, çok partili dönemde demokratik sisteme geçişle tehlikeye girdiğinde "modern darbe"ler devreye girmeye başladı. 27 Mayıs darbesiyle hem demokrasi treninin makinisti idam edildi, hem de "darbe klasiği"ne öncülük yapıldı. Daha sonra, 12 Mart muhtırası ve 12 Eylül darbesiyle her on yılda bir demokratik sisteme balans ayarları çekildi. Sisteme elitlerin iktidarını güvenceye alacak sigortalar yerleştirildi. Bütün darbelere rağmen halkın demokrasi talebi artarak devam edince, 28 Şubat ta "post-modern darbe" ile sisteme yeni bir ince ayar verildi. Bu da yetmeyince, 27 Nisan da "e-muhtıra" ile cumhurun kendine başkan seçemeyeceği ilan edildi. Kısacası, Meşrutiyet in ilanıyla beraber harekete geçen "demokrasi treni" aleni, gizli, modern, post-modern, hakiki, sanal birçok "darbelere (kazalara)" maruz kaldığı için, aradan yüz yıl geçmesine rağmen, henüz bize ulaşmadı.

İlginçtir, sözde halkın menfaati için yapılan darbeler, en büyük darbeyi halka vurmuştur. Kendi ayakları üzerinde durup, dünya milletleriyle yarışma takatini kırmıştır. Bireyin iradesini yok etmiştir. Çünkü, demokrasi bireyin "özgür iradesi"ne saygı duyarken, darbeler bireyi bir kişi veya zümrenin keyfi iradesine "esir" ediyor. Demokrasi bireyin özel yaşamına yapılan müdahalelere engel olurken, darbeler özel yaşamın her alanına müdahale ediyor. Demokrasi, farklılıkları zenginlik gören bireyler yetiştirirken, darbeler başkasına kendi doğrularını empoze eden zorba babalar, öğretmenler, hocalar, bürokratlar, patronlar, gazeteciler ve cuntacılar yetiştiriyor. Demokrasi din ve vicdan özgürlüğünü teminat altına alırken, darbeler bir kişi veya zümrenin inanç ve ideolojisini herkese dayatıyor. Demokrasi kabiliyetleri inkişaf ettirmek için özgür bir zemin sunarken, darbeler kabiliyetleri çürümeye mahkum ediyor. Kısacası, demokrasi insana insanca yaşama imkânı sağlarken, darbeler insanı uzaktan kumandalı robotlar veya ipi başkasının elinde olan kuklalara dönüştürüyor. 27 Mayıs darbesinin 48. yıldönümünde maalesef aynı soruyu soruyoruz: Demokrasi treni bize de gelecek mi acaba?.. Dr. Furkan Aydıner

Arada sırada karşımıza çıkan sapmalara, rahatsızlıklara bakıp bütün kurumları ile devleti, toplumun her kesimini, sorumluluk sahiplerini bir hasta gibi yatağa yatırsak... Sonra, psiko-analiz tekniklerini kullanıp bugünkü arızaların kaynağına inmeye kalksak... Geçmişe dönsek... Çocukluk yıllarına ait, bugün karşılaştığımız hastalıkların asıl sebebi olan büyük travmayı arasak... Toplumun ve ülkenin her kesiminde bugün yaşadığımız akıl dışı durumların tek sebebi olarak karşımıza 27 Mayıs 1960 tarihi çıkacaktır.

Aradan geçen 48 senede hesabını göremediğimiz bu meş um olay, elimizi attığımız her alanı sakatlayan ve bir türlü onaramadığımız tahribatların kaynağıdır. Bu tarih, bir yıkımın adıdır. Eğer bir karşılaştırma yapılacaksa, Moğol ordularının Anadolu nun her tarafını yakıp yıktıkları, taş üstünde taş bırakmadıkları günlere benzer bir yıkımdır bu. Bir fil sürüsü önce bir züccaciye dükkânına girmiş, oradan çıkıp gülistanı harap etmiş, sonra milletin varı-yoğu olan bağı-tarlayı ot bitmez hale getirmiştir. 27 Mayıs bir yıkımdır. Bu topraklara yüzyıllardır egemen olan ortak akıl, o gün iflas etmiştir. Bir toplumun özgüveni yerle bir edilmiştir. 150 yıldır varını yoğunu ortaya koyarak ayakta kalmayı başarmış asil bir millet, bir günde Orta Afrika daki ilkel bir kabile toplumu haline getirilmiştir. Birlikte yaşama irademizi temsil eden, yüzyılların birikimi olan devlet terbiyemizin ve geleneğimizin yerini kabile alışkanlıkları almıştır. Hukuku var etmiş ve hukukla var olmuş bir millet, o gün orman kanunlarına teslim olmuştur. Aradan geçen 48 yıl, 27 Mayıs ın yol açtığı tahribatı onarmamıza yetmedi. Bu gün ilerlememizi engelleyen, ayağımıza takılan her şey 27 Mayıs tan kalma. Darmadağın olanları sağlıklı bir şekilde yeniden inşa etmemiz daha uzun bir zaman alacağa benziyor; belki yeni bir 48 yıl da yetmeyecek.

Aklını kaybeden toplum

Şizofreni, gerçeklik duygusunun kaybedilmesidir. Gerçekler çok ağır geldiği zaman, hayatı sürdürebilmenin yolu gerçekleri yok etmektir. 27 Mayıs, bizim yakın tarihimizdeki tahammül edilemez gerçeğimiz. Medenî ve olgun bir topluma çok ağır gelen bir gerçek. Bütün 60 lı ve 70 li yılları istila eden saçma sapan ideolojiler, bu kaldıramadığımız ağır gerçekler yerine inşa ettiğimiz şizofrenik dünyanın köşe taşları oldular.

Tarihin tanık olduğu en eski devletlerden birinde, görmüş-geçirmiş, feleğin her türlü çemberinden geçerek olgunluk kazanmış bir toplumda, en köklü devlet ve hukuk geleneğinin yaşadığı bir ülkede, bir gün sabaha karşı 38 subay emirlerindeki askerleri ve silahları kullanarak, "silahlı ayaklanma"ya girişiyor. Talihleri yaver gidiyor. Meşrû yönetimi devirip, devlete el koyuyorlar. 38 kişiden meydana gelen bu silahlı çete, devletin yönetimini üstleniyor. Bürokrasiyi, yargıyı itaat altına alıyor. Anayasal düzeni değiştiriyor ve yeni bir düzen tesis ediyor. 38 kişilik bir çetenin gasp ettiği iktidarı yargılamak için seferber edilen yargı, asgarî düzeyde adaleti işletebilecek bir yargı olmaktan çıkar. Nitekim Yassıada da çıkmıştır. Bu çetenin tesis ettiği devlet düzenine hukuk, yani anayasa inşa edecek hukukçular hukukçu olmaktan çıkarlar; nitekim çıkmışlardır. Bu çetenin emirleri doğrultusunda devlet cihazını işleten bürokrasi, bildiği her şeyi unutmak zorundadır. Nitekim unutmuştur. Üsteğmeninden albayına, 38 subayın cunta oluşturup devlet yönetimini ele geçirdiği bir ülkenin ordusu, sahip olduğu en değerli şeyi, yani disiplinini kaybetmiştir. Nitekim, Genelkurmay Başkanı nın bir teğmen tarafından tekmelendiği bir ordu, hiyerarşisini yeniden kurmak için baş etmeye çalıştığı yığınla cuntadan sonra bir de hiyerarşik darbe derdine düşmüştür. Cuntaya fetva yetiştirmek üzere seferber olan bir üniversitede, silaha teori üretmek üzere kaleme sarılan üniversite hocasında bilim ahlakı kalmaz. Cuntaya ideoloji yetiştirmeye çalışan aydından ise kendisine bile hayır gelmez. 27 Mayıs bunların hepsini, bir tek hamlede Türkiye ye yaşatmıştır.

Marjinallere, her toplumda rastlanır. Marjinallik bir tür hastalıktır. Topluma, toplumun sağlıklı bir şekilde yoluna devam etmesine hizmet eden düzene, kurallara ve sağduyuya karşı çıkan birileri her zaman bulunur. Ne Türk tarihinin, basit bir sapma gibi görünen kazan kaldırmaları ne de İttihat Terakki gibi bir siyasî fırkanın iktidara el koyması askerin siyaset üzerindeki ağırlığına delil değildir. Türkiye yi Türkiye yapan, Kurtuluş Savaşı gibi ateşle imtihanını bile halk iradesine raptetmesidir. 27 Mayıs, marjinal olanın ülkede ipleri eline geçirmesinden başka bir şey değildir. Kaynağı, geleneği, örfü, terbiyesi olmayan yeni yetme devletlerde görülen askerî yönetimlerin bir benzeri Türkiye de iktidarı ele geçirmiştir. Cumhuriyet in ulus-devlet anlayışına uygun bir şekilde tarihi yeniden yazdığını öne sürenler, asıl 27 Mayıs ın altüst ettiği tarihi görmelidir. 27 Mayıs a kadar tek parti dönemi de dahil olmak üzere doğal seyrinde devam eden tarih, o tarihten sonra marjinal olanın egemenliğinde yeni bir rotaya girmiş ve yeniden yazılmıştır. 27 Mayıs ile birlikte marjinallik köşe başlarını tutmuş ve o günden bugüne Türkiye yi esir alan bu marjinallik tasfiye edilememiştir. Her gün yeniden ısıtılıp önümüze konulan rejim sorunlarının, bir siyasî düzenin temellerine dair asgarî mutabakatın yerleşememesinin arkasında, devletin kurumlarının bu marjinallikler üzerine inşa edilmesi yatmaktadır. Marjinalin sahip olduğu hukuk, bugünün marjinalliklerini de iddia sahibi yapmaktadır.

Demokrasi üzerine yerleşen askerî vesayetin arkasında, bu marjinal gelenek vardır. 27 Mayıs tan bugüne sandıktan çıkan iktidarların hepsi, bu marjinalliğin kurumlaştığı vesayete toslamıştır. 48 yıldır bu marjinallik, 27 Mayıs günü ezberine aldıklarını tekrarlamaktadır. "Türkiye de kardeş kavgası vardır...", "Laiklik tehlikededir...", "Ülke bölünmek üzeredir...", "Düşmanlar ve tehlikeler dört yanımızı sarmış, iktidarlar da aymazlık içindedir..." Bu iddialara ikna olabilmek için toplumun da marjinalleşmesi gerekmiştir. 27 Mayıs ın en güçlü tortusu, bu marjinalliği topluma dayatmak olmuştur.

Cumhuriyet in saltanat merkezleri

27 Mayıs kendi marjinalliğine ortak ararken, çok partili hayatla birlikte demokratik bir istikamet kazanan kurumları baştan çıkardı ve bunun için bağımsız saltanat alanları açtı. Üniversite ve yargı, 27 Mayıs ın himayesinde oligarşik bir yapıya evrildi. Her ülkede özgürlükler, yargının korumasında ve üniversitenin öncülüğünde gelişir. Türkiye nin bugün yaşadığı talihsizliklerin başında, özellikle bu iki kurumun, demokrasi ile doku uyuşmazlıkları bulunuyor. Bu uyuşmazlığı yaratan ve kalıcı hale getiren ise 27 Mayıs tır.

27 Mayıs, üniversitede büyük bir kıyıma ve tasfiyeye girişmiştir. Geride kalanlar, 27 Mayıs a hukuk ve ideoloji yetiştirmek için çırpınırken, üniversite kürsülerinin itibarını da beş paralık etmiştir. Üniversite sahip olduğu en değerli şeyini, yani itibarını 27 Mayıs marjinallerinin ayakları altına sererken karşılığında dokunulmazlık ve saltanat alanı elde etmiştir. Üniversitelerimizin geçmişte yaşadığı ve bugün sürdürdükleri geleneklere yansıyan en esaslı kırılma budur. Demokrasiden ve özgürlüklerden haz etmeyen üniversitenin ve darbelere övgüler düzen akademisyenlerin geçmişi, 27 Mayıs ın bahşettiği bu saltanatın karşılığıdır. Yüzyıllar boyu devlet yönetmeyi adaleti tesis etmek olarak gören bir hukuk geleneğimiz var. Kurtuluş Savaşı mız bile, az gelişmiş ülkelerde görülen gerilla savaşı şeklinde değil de, Büyük Millet Meclisi nin ürettiği hukukla yürütülmüştür. 38 kişiden oluşan çetenin 27 Mayıs günü iptal ettiği bu hukuk ve adalet geleneğini bugün hâlâ arıyoruz.

27 Mayıs halka karşı yapıldı. Halk egemenliği ideali, 27 Mayıs cuntasının postalları altında ezildi. 27 Mayısçıların kendilerine benzeterek kurdukları düzen, halkın siyasete katılımını mümkün olan en asgari düzeyde tutacak bir düzendi. Halkın iradesinin tecelli ettiği meclis, kendi içinde parçalandı, iki meclisli bir düzene geçildi. Saltanat düzenini hatırlatır şekilde Senato ya, "kontenjan senatörü" unvanıyla âyân meclisi gibi atamalar yapıldı, ihtilalciler bu meclisin tabii üyesi oldu. Meclis kanun yapamaz, hükümet icraatta bulunamaz hale getirildi. Demokratik iktidar üzerindeki askerî vesayet, Millî Güvenlik Kurulu ile kurumlaştı. Üniversite, demokrasinin karşısında, görevi vesayet düzenini desteklemek olan seçkinlerin saltanat sürdüğü bir destek birliğine dönüştürüldü. Yargı, halk iradesini ve demokratik kurumları dengeleyen ve frenleyen bağımsız bir iktidar alanı olarak yeniden kurumlaştı. Anayasa Mahkemesi, demokratik iktidar üzerinde hukuk denetiminden ziyade bürokratik bir denetim merkezi olarak icat edildi.

Sonuçta 27 Mayıs ın çarpıklıklarından koskoca bir devlet düzeni üretildi. Bu düzene meşruiyet kazandırmak için "rejimi koruma ve kollama" görevi kurumlaştı. Halk ve halkın iktidarı rejime yönelik tehditler olarak peşinen mahkûm edildi. "Rejim bekçiliği" bürokratik vesayetin gerekçesi oldu. Bunun için "laiklik ve cumhuriyet değerleri" bir hukuk devletinin esasları olmaktan çıkartıldı, herkese zorla dayatılan totaliter bir ideoloji olarak yeniden formüle edildi. Laikliğin herkese dayatılacak bir "yaşam biçimi" olarak takdim edilmesi, hukukun çok uzağında, ideolojiler dünyasının keskin bıçakları altında şekillenen bu vesayet dünyasını özetler.

Siyaset, bu vesayet düzeni altında kendi dengelerini hâlâ oluşturamadı. Halk desteği aramak yerine, bu vesayetin şemsiyesinde devlet iktidarına yakın olmak ve devlet iktidarını yaşatmak rolünü üstlenen CHP nin "normal" bir demokrasi aktörü haline gelememesinin arkasında da 27 Mayıs duruyor. Siyaset ve devlet alanında çok sık tekrarlandığı için alıştığımız, kanıksadığımız ama akla ve mantığa zararlı her şey bize 27 Mayıs ın armağanı. Diken battığı yerden çıkar. Öyleyse, şu toplumsal şizofreninin kıskacından çıkıp, her şeyi yolundan çıkartan bu meş um olayla tepeden tırnağa hesaplaşmamız lâzım. Bugün yaşadığımız sorunların, anlaşmazlıkların ve gerginliklerin tamamı 27 Mayıs ın bakiyelerinden başka bir şey değil.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

OzmmQ

OzmmQ resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  26.May.2008 Pzt 16:06:59sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

"Sonuçta 27 Mayıs ın çarpıklıklarından koskoca bir devlet düzeni üretildi. Bu düzene meşruiyet kazandırmak için "rejimi koruma ve kollama" görevi kurumlaştı. Halk ve halkın iktidarı rejime yönelik tehditler olarak peşinen mahkûm edildi. "Rejim bekçiliği" bürokratik vesayetin gerekçesi oldu. Bunun için "laiklik ve cumhuriyet değerleri" bir hukuk devletinin esasları olmaktan çıkartıldı, herkese zorla dayatılan totaliter bir ideoloji olarak yeniden formüle edildi. Laikliğin herkese dayatılacak bir "yaşam biçimi" olarak takdim edilmesi, hukukun çok uzağında, ideolojiler dünyasının keskin bıçakları altında şekillenen bu vesayet dünyasını özetler.

Siyaset, bu vesayet düzeni altında kendi dengelerini hâlâ oluşturamadı. Halk desteği aramak yerine, bu vesayetin şemsiyesinde devlet iktidarına yakın olmak ve devlet iktidarını yaşatmak rolünü üstlenen CHP nin "normal" bir demokrasi aktörü haline gelememesinin arkasında da 27 Mayıs duruyor. Siyaset ve devlet alanında çok sık tekrarlandığı için alıştığımız, kanıksadığımız ama akla ve mantığa zararlı her şey bize 27 Mayıs ın armağanı. Diken battığı yerden çıkar. Öyleyse, şu toplumsal şizofreninin kıskacından çıkıp, her şeyi yolundan çıkartan bu meş um olayla tepeden tırnağa hesaplaşmamız lâzım. Bugün yaşadığımız sorunların, anlaşmazlıkların ve gerginliklerin tamamı 27 Mayıs ın bakiyelerinden başka bir şey değil."

Laiklik bir dayatma değildir!Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti geçmiştede,bugünde,yarında Atatürk ilke ve inkilaplarından asla ödün vermeyecektir ve ne pahasına olursa olsun laik Cumhuriyetine sahip çıkacak,onu koruyacak ve sevecek bir millet de arkasındadır!

Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti halk devletidir!Kurtuluş Savaşı halkın bütün varını,yoğunu,gücünü ortaya koymasıyla kazanılmış ve bunun sonucu olarak(zaten buna çok öncelerden beri layık olan halk)Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile ödüllendirilmiştir.Ve Atatürk şöyle demiştir:"Efendiler yaptığımız ve yapmakta olduğumuz değişim ve dönüşümlerin amacı,Türkiye Cumhuriyeti halkını tam anlamıyla çağdaş,tam anlam ve biçimiyle uygar bir toplum düzeyine ulaştırmaktır.Türk devriminin temel ilkesi budur.Bu gerçeği kabul etmeyen anlayışları yerle bir etmek zorundayız."

Ancak ne yazık ki Cumhuriyetimizin kurucusunun ilke ve inkilapları,söyleyişleri bügün bile bazıları(halk olmadan halkım diyenler) tarafından anlaşılamamıştır.Her türlü yaratıcıklıklarını kullanarak oy alabilmek adına Atatürk ve onun değerleri bile utanmadan karalanmıştır.Öyle ki ancak ve sadece rejimlerin en güzeline layık olan Türk halkı orta çağa çekilmek istenmiş ve "Siz isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz." denmekten kaçınılmamıştır.

Ve son söz;laikliğe layık bir millet olduğumuz bir gerçek!Bizim ulus olarak hayallerimizi başka ulusların gerçekleştirmesine izin vermeyelim!!!!

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

bellerophontess

bellerophontess resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  27.May.2008 Sal 10:52:16sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
27 mayıs bir askeri darbe olmasına rağmen  o dönemde yapılan anayasa sonraki dönemlerde 12 mart ve 12 eylülde yine askerler tarafından bu anayasa uzerimize bol geldi diyerekten değiştirildi. Bu noktayıda atlamamak gerektiği inancındayım. Ayrıca yazıda çift parlementolu sistemle ilgili yazılarada katılmıyorum cunku suanki tabloda parti başkanının seçtiği kişileri bizim oyumuza sunulmasını demokrasimiz açısından yeterli bulmuyorum. demokrasi anlayışımız bu kadar sınırlı olmamalı 
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

perfectman70

perfectman70 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  27.May.2008 Sal 16:45:51sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

kimsenin kimseye izin verdiği yok !!! hayellerimizi biz kurar ve uygularız.bunun için bizim gücümüz damarlarımızdaki kandadır diyen ATAMIZIN  izindeyiz biz.

kimsenin tekelinde değildir ATAMIZ VE CUMHURİYETİMİZ.

HELE HELE MEYDANLARDA  LENİN İLE ATAMIZIN FOTOLARININ YAN YANA OLDUĞU  AFİŞLERİ KİMSE BİR DAHA ASAMAZ VE TAŞIYAMAZ!!! SÖZÜM ONA  CUMHURİYET YÜRÜYÜŞÜ TERTİPLENİYOR.AMA  ODA NE , ATATÜRKÜMÜZ İLE  KOMİNİST  LENİN YAN YANA .. HADİ GEL CEVAP VER!!!

EVET BELLEREPHONTES    SANA BENDE KATILIYORUM..bizim yeterince  daha gelişmemiz, ötekine saygı duymamız gerek.demokrasi  budur.kendinden olmayana da yaşama hakkını  kendinde görmektir. saygılı olmaktır.Günümüzde de  bazı kurum ve kuruluşlar,kişiler tekerlerine çomak sokulacağını anladığında ne yapıyor?? neyi teklif ediyor ?? insanları nasıl kışkırtıyor?? ne oldu müslüm gündüzler? fadime şahinler? ali kalkancılar?? nerde onlar,?? hemen  rejimi tehlikede gibi gösterip, darbe çığırtkanlığı yapmıyorlarmı?   HELE HELE 27 MAYISI İLİKLERİNE KADAR YAŞAMIŞ KİŞİLERİN O GÜNDEN SONRAKİ GÖRÜŞLERİDE ÖNEMLİ.

MESELA  CANLI BİR ŞAHİD DİNLEYELİM ŞİMDİ

 

[Gelin Koraltan, 48 yıl sonra konuştu] 27 Mayıs servet ihtilaliydi

Türkiye, Cumhuriyet tarihindeki ilk darbenin 48. yıldönümünü yaşıyor. 27 Mayıs ta, yönetime el koyan 37 subay, Başbakan Adnan Menderes ve iki bakanını darağacına göndermişti. İhtilalin mağdurları çektikleri çileyi unutamıyor. İdam kararı yaşlılık sebebiyle uygulanmayan dönemin Meclis Başkanı Refik Koraltan ın gelini Süheyla Koraltan da bunlardan biri. Suriye nin ilk Cumhurbaşkanı Suphi Bereket in kızı Süheyla Hanım, oğlu Yavuz la birlikte o günleri Zaman a anlattı. Darbe olduğunda 30 yaşındaymış. Önüne geleni hapse atan cunta, Refik Koraltan hakkında idam kararı verince eşi Mukbile Hanım kalp krizi geçirip hayata veda etmiş. Bazı siyasetçi aileleri maddi sıkıntıdan evlerindeki beyaz eşyalarını satmak zorunda kalmış. Koraltan ın gelini, Beşiktaş ta bir vekil eşinin taksicilik bile yaptığına işaret ediyor. Eşi Oğuzhan Koraltan ı ise askerlik dönemine rastlaması kurtarmış cuntanın elinden. Herkesi sefalete terk eden darbecilerin hayatlarını ve servetlerini bugün kimsenin incelemediğine dikkat çekiyor Süheyla Koraltan. "1960 senesini bize yaşatan askerlere bakın, hepsi zengin. Kiminin TIR filosu, kiminin büyük şirketleri, kiminin de fabrikaları var. Bu ihtilali ilk önce para için yaptılar. Servet ihtilali yaptılar." diyor. Milli Birlik Komitesi ne tepkisini "Bakın bakalım kimde ne buldular. Ondan sonra utançlarından af çıkardılar." sözleriyle dile getiren Süheyla Koraltan ekliyor: "O dönem bal tutan parmağını yaladı. Bizim kasamızda da değerli şeyler olsaydı alıp götüreceklerdi."

1946 da DP henüz kuruluş aşamasındadır. Fakat baskı ve tehditler daha o dönemde başlar. Bu tehditlerin biri ise Koraltan ın eşine aktarılır ve Mukbile Hanım ın o anda sağ tarafı felç olur. Olay şöyle gelişir: İzmir de büyük bir açık hava mitingi düzenlemek için partinin kurucuları yola koyulur. O sırada Mukbile Koraltan a birisi gelerek, İzmir de darağaçları kuruldu, Koraltan ı da diğerlerini de asacaklar. der. Bunun üzerine tansiyonu fırlayan Mukbile Hanım ömür boyu sağ tarafı felç olarak yaşamak zorunda kalır.

DP güçlendikçe olumsuzluklar artar. Sonra 27 Mayıs gelir. Yassıada Mahkemesi kararını açıklamak için toplanmıştır. Herkes o gün radyonun başındadır. İdam kararı verilecek korkusuyla bekleyen Koraltan ailesi de radyonun etrafında toplanır. Refik Koraltan ise birkaç gün öncesinde ailesine veda mektubunu göndermiştir bile. 9 ay, 20 gün süren 287 oturumluk maratonun sonunda 15 kişinin idamı işitilir radyodan. İdamlıklar arasında Refik Koraltan da vardır. Sağ tarafı daha önce felç olan eşi Mukbile Hanım, kararın ağırlığında ezilir ve sabaha karşı kalp krizi geçirerek hayata veda eder. Öyle ki bu sefer de cunta cenazeye katılmayı yasaklar. Hatta çiçek gönderilmesine bile müsaade etmezler. İdam kararıyla hayatının son anlarını yaşayan Refik Koraltan, eşinin ölüm haberini duyduğunda tamamen yıkıma uğrar. Mukbile Hanım ın cenazesine sadece Rahşan Ecevit in babası Halk Partili Namık Zeki Aral gelir. Ailenin erkekleri hapistedir ve bütün yük Süheyla Hanım ın üzerindedir. Cenazeyi yakın akrabalarıyla kaldıran Koraltan ın gelini o gün yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Cunta takımı cenazeye çiçek gönderilmesini falan yasakladı. Herkes canavar görmüş gibi bizden kaçıyordu. Cenazeye Altındağ dan bir kişi geldi. Biz bir grup geliyorduk ama asker bizi engelledi, yasak olduğunu söyledi. Bir cenaze arabası verdiler, araba hurdaya dönmüş. Tabutu arabanın arkasına koyduk. Fakat arabanın arka kapakları, öyle sallanıyor ki neredeyse tabut yola düştü düşecek. Allah bilir mezarlık da vermezlerdi. Çok üzüldüm o manzara karşısında. O cenaze ihtilalden önce olsaydı kim bilir burası ne kadar dolu olurdu, diye düşündüm. Ama halka şikâyetim yok. Ben cuntadan şikâyetçiyim. Cunta bir rezaletti. İsterlerse beni dava etsinler."

Koraltan ve Celal Bayar ın yaşlı olması sebebiyle idam cezaları kaldırılır. Ama idama gidenlere şahitlik eder Koraltan. Gelinine ise şöyle anlatır idam anını: "Hepimizin elleri arkadan bağlı ve anonsları dinliyorduk. İdama gideceklerin isimleri okunuyordu. Ethem Menderes le aynı kovuştaydık. Hasan Polatkan o sırada çok ağlıyordu. Bir taraftan da yağmur yağıyordu. Agah Erozan tam o sırada onları cesaretlendirmek için yüksek sesle ezan okumaya başladı. Ona eşlik ettik. Sonra baktık ki giden gelmiyor. Anladık ki asılmışlar."

Süheyla Koraltan, kayınpederinin anlattıklarını aktarırken, inançlı olmanın ne kadar mühim bir şey olduğunu üzerine basa basa söylüyor. Oğlunu inançlı birisi olarak yetiştirdiğini vurgulayan Süheyla Hanım, "Yavuz Kur an-ı Kerim i göğsünün cebinden hiç ayırmaz. İnanç gönülde olmalı. Dini inancınız olduğunda kuvvet duyarsınız. Allah ım bana yardım et dersiniz, o bile size büyük kuvvet verir." tespitinde bulunuyor. Hayatında hiç CHP ye oy vermediğini belirten Koraltan, muhalefetin yapıcı olması gerektiğini dile getiriyor. "DP zamanında yapıcı muhalefet yoktu. Her dakika kavga hüküm sürüyordu. Kışkırtma durumu vardı Meclis te." diyen Süheyla Hanım ilginç bir yorumda bulunuyor: "Adnan Bey çok nazik birisiydi ama cesur olsaydı mahkemelerin seyri öyle bitmezdi. Terbiyeli olmak başka, cesur durmak başkadır."

Hâlâ cunta kafalı insanlar var, askeri kışkırtıyorlar

Süheyla Koraltan, kayınpederinin fotoğraflarını İstanbul Ulus taki evinin başköşesinden eksik etmiyor. Darbe günlerini anlatırken, sözü bugünkü tartışmalara getiriyor: "Türkiye de hâlâ cunta kafalı insanlar var. Üniversite ve yargı, askeri kışkırtmak için elinden geleni yapıyor. Siviller Büyükanıt ı kışkırtmaya çalışıyorlar ama o kendine hakim biri."

Tarihi mektuplar internette satılıyor

27 Mayıs darbesinden sonra Yassıada da 3 yıl hapis yatan Meclis Başkanı olan Refik Koraltan ın mektuplarının gitti gidiyor adlı internet sitesinde satıldığı ortaya çıktı. Tarihî belge niteliği taşıyan mektuplar, dönemin bürokratları ve aile yakınları tarafından yazılmış. 1961 yılında Koraltan a Kayseri Cezaevi ndeyken gönderilmiş mektuplardan birisi torunu Yavuz Koraltan a ait. 27 Mayıs ihtilali sırasında 6 yaşında olan Yavuz Koraltan, dedesi Kayseri Cezaevi nde tutuklu iken ona her hafta mektup yazar. Yavuz Koraltan, 28 Şubat 1961 tarihli mektupta, büyük kuş resimleri çizmiş. Zaman a konuşan Yavuz Koraltan, kuş resimlerini neden çizdiğini şöyle anlattı: "Dedemi adada tuttuklarını söylüyorlardı o zaman bana. Ben de adaya araba gitmediği için mektubu ancak bir kuşun götürebileceğini düşünüyordum. Onun için yazdığım mektupların üzerine kuş resmi çiziyordum. Dedem de o dönem cezaevinde bir torba bozuk para biriktirip bana göndermişti."

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

RestlessOblivion

RestlessOblivion resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  27.May.2008 Sal 17:18:11sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
perfectman ben de senin yazına genel olarak katılıyorum ama itiraz etmek istediğim bir husus var. Şöyle yazmışsın:

HELE HELE MEYDANLARDA  LENİN İLE ATAMIZIN FOTOLARININ YAN YANA OLDUĞU  AFİŞLERİ KİMSE BİR DAHA ASAMAZ VE TAŞIYAMAZ!!! SÖZÜM ONA  CUMHURİYET YÜRÜYÜŞÜ TERTİPLENİYOR.AMA  ODA NE , ATATÜRKÜMÜZ İLE  KOMİNİST  LENİN YAN YANA .. HADİ GEL CEVAP VER!!!

Ben bunda yanlış bir şey olduğunu düşünmüyorum. Zaman Gazetesi sırf bu insanlar Lenin sempatizanı oldukları için kendi çapında bir yaygara koparmaya çalışmıştı. Ders kitaplarında anlatılmaz ama Kurtuluş Savaşı´nda Mustafa Kemal önderliğindeki Türk ordusunun işgalci güçlere karşı mücadelesinde Lenin destek olmuş; Sakarya Savaşı sırasında ordumuza hatrı sayılır derecede silah ve araç yardımı yapmıştır. Hatta cephane ve malzeme sayıları da mevcut, dilerseniz kaynağıyla birlikte kopyalarım. Ayrıca Lenin´ín şu sözlerini dikkate almak gerekir:

"Mustafa Kemal Paşa , tabi ki sosyalist değildir... Ama , görülüyor ki , iyi bir teşkilatçı...Kabiliyetli bir lider, milli burjuva ihtilalini idare ediyor. İlerici akıllı bir devlet adamı. Bizim sosyalist inkılabımızın önemini anlamış olup , Sovyet Rusya ya karşı olumlu davranıyor. O işgalcilere karşı bir kurtuluş savaşı yapıyor. Emperyalistlerin gururunu kıracağına, padişahı da yardakçılarıyla birlikte silip süpüreceğine inanıyorum. Halkın ona inandığını söylüyorlar. Ona, Türk halkına yardım etmemiz gerekiyor. İşte sizin işiniz budur. Türk hükümetine, Türk halkına saygı gösteriniz. Büyüklük taslamayınız. Onların işlerine karışmayınız."

"Kendimiz fakir olduğumuz halde Türkiye ye maddi yardımda bulunabiliriz. Bunu yapmamız gerekir. Moral yardımı, yakınlık, dostluk, üç kat değeri olan yardımdır. Böylece, Türk halkı yalnız olmadığını hissetmiş olacaktır. Ne gibi yardımda bulunacağımızı da bildirelim; en kuvvetli bir ihtimalle silah yardımında bulunacağız. Gerekirse de başka şeylerde veririz."

Sonuçta her ne kadar düşüce yapıları birbirinden çok farklı olsa da iki lider de kendi milletinin bağımsızlığı için savaşmış ve emperyalizme karşı koymuştur. Bu bağlamda,

kimsenin tekelinde değildir ATAMIZ VE CUMHURİYETİMİZ

ve
 
bizim yeterince  daha gelişmemiz, ötekine saygı duymamız gerek.demokrasi  budur.kendinden olmayana da yaşama hakkını  kendinde görmektir. saygılı olmaktır.

cümlelerinin yazıda kalmaması için hepimizin biraz daha gayret etmesi ve düşünce özgürlüğüne gereken önemi vermesi gerekiyor.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

perfectman70

perfectman70 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  28.May.2008 Çar 10:34:51sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

katıl yada katılma, benimsersin, benimsemessin... bunun için  bir şey demem zaten. ama bilgide yanlışlık varsa ve bunu  ısrarla bana yedirmeye kalkılırsa orada dur derim. Mustafa Kemal ATATÜRK kurtuluş savaşında  leninden yardım almış demek hele hele saçmalığın daniskasıdır!! çarpıtmadır.biz zaten kurtuluş savaşında  ruslarla harp halindeydik.ama tezgah okadar güzel kurulmuşki, pakistan devlet başkanı dr.muhammed ikbalin önderliğinde toplanan paralar(1.000.000.TL) rusya üzerinden gelince  , onun adı rusya yardım etti oluyor.maalesef bukadar da çarpıtma olamaz.pes yani!

cümlelerime gelince ; her zaman , her yerde  yazdıklarımın noktasına kadar arkasındayım!

ayrıca, "ben bunda yanlış bir şey görmüyorum diyerek cümleye başlayıp, arkasından iftira  ile devam etmeniz hiç hoş değil! kendi çapında bir yaygara??? ben gülmek istedim ama neyse !!! fazilet şuki ; ATAMIZI  dünya kabul etmiş. lenin etse ne olur etmese ne olur.onca şehidin kanında, parmakları, elleri ve emelleri olanların  MUSTAFA KEMAL ATATÜRK e methiye düzmesi niye bukadar  önemli gelmiş ki?? şurada   ulu önder ATATÜRK ü kendi ülkelerinde ve dünya genelinde  adı kötü, silik ve dünyada temsilcisi bir iki tane kalmış ülke liderleri ile aynı kefeye konulmasını,kıyaslanmasını  esefle kınıyorum!! bu milli değerlerimizi işinize geldiği zaman kullanıp, gelmediğinde  sıyırıp atmak acaba ne ile ifade edilir??bir zamanlar burada forumda yine buna benzer bir yazışma olmuştu.çok gülmüştüm  katıla katıla hemde...malum paramızın üzerinden resmi bir dönem kaldırılmıştı.bunu sorduğumda , bana  meclis kararı ile buna  geçildi  diye garip açıklama yapmıştı!! onun meclis kararı dediği zaman  tek parti vardı mecliste,başkan ne derse olduğu dönemdi!yani  ozaman tek parti ile  millet temsil ediliyordu sorun yoktu, şimdi 7 parti var  temsil edilemiyordu???  işte böyle .........

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

RestlessOblivion

RestlessOblivion resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  28.May.2008 Çar 14:29:10sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

"İftiracı" suçlamasını savunduğun gazetene iade ediyor ve kaynakları yazıyorum.

1-) "Türk İstiklal Harbi, Cilt VII, İdari Faaliyetler" (15 Mayıs 1919 - 2 Kasım 1923), Ankara 1971
2-) "Kurtuluş Savaşı´nda Türk-Sovyet İlişkileri (1917-1923), Stefanos Yerasimos, İstanbul 2000


Sovyet Silah ve Cephane Yardımı:

Tüfek: 45181 (Sakarya daki tüfek gücünün yarısından fazlası)
Mermi: 300 milyon civarı (Kurtuluş Savaşında orduya sağlanan mermilerin yarısından fazlası)
Süngü: 9520
Piyade cephanesi: 52599 sandık
Makineli tüfek: 310 (99 u ağır taramalı tüfek) (Türklerin tüm makineli tüfeklerinin 4 te biri)
Ağır taramalı tüfek cephanesi: 1123 sandık
Top: 96 (Türklerin tüm toplarının 3 te biri)
Top mermisi: 166910
105 lik obüs hartucu: 1143
Top mermisi hartucu: 55
Top kaması: 11
Top nişahgahı: 22
Top hartucu: 14500 küsür
Top kaması: 161
Bomba: 313 sandık
Mayın: 350
Dikenli tel: 500 kangal
Cephane arabası: 2
Uçak motoru: 3
Süvari kılıcı: 60
Deniz motorganbotu: 1
Gaz maskesi: 19359
Piyade mermi fabrika aletleri: 18 sandık
Dumansız barut: 10 sandık
Ham pamuk: 20 çuval
Telsiz telgraf istasyonu: 2
Dürbün: 4
Aydınlatma tabancası: 22
Aydınlatma mermisi: 351
Çeşitli ilaç: 10 sandık
Yatak çarşafı. 3692
Yastık kılıfı: 3761
Don: 3440
Gömlek: 3496
Toplam para yardımı: 80 milyon TL

Evet, komünist bir liderin bize savaş sırasında yardım ettiği gerçeği sizin zihniyetinizdeki insanları rahatsız ediyor, çok iyi anlıyorum. Ancak tarihi değiştiremezsiniz! Hele hele,

biz zaten kurtuluş savaşında  ruslarla harp halindeydik

cümlesini tamamen bilgisizliğine vermemek elde değil. Çünkü ilkokulda bile, İtilaf Devletleri´ne verdiğimiz mücadeleden dolayı Ruslarla yakınlaştığımız ve 16 Mart 1921´de Moskova Antlaşması´nı imzaladığımız anlatılır. Kurtuluş Savaşı´nda harp etmek bir yana, yukarıda rakamlarını verdiğim miktarda Sovyet Rusyası bize yardım etmiştir.
Okuduğun gazeteden biraz kafanı kaldır da tarihini öğren perfectman. Hatta sana ev ödevi vereyim, yardımım dokunsun.

Atatürk neden Taksim Anıtı´na Sovyet Büyükelçisi Aralov´un heykelini diktirmiştir?

Çok önemli not: Atatürk gibi bir lider ile Lenin´i karşılaştıran, aynı kefeye koyan biri varsa cevap verilmeyecek kadar komik duruma düşer. Tıpkı senin, konuyla zerre ilgisi olmayan, milli değerleri işine geldiği gibi kullanmak v.s. diyerek düştüğün durum gibi...

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

bellerophontess

bellerophontess resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  28.May.2008 Çar 16:02:24sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Yeni bir kurtuluş savası tarihi yazılıyorda haberimiz yok. Tarihin fütursuzca bu kadar çarpıtılmasına pes dememek elde değil bir kere rusya ekim devriminden sonra kurtuluş savasını destekleyen baslıca hukumettir. Tarihe ayrıca dikkatlice bakıldığında TBMM hükemetinin Ali Fuat Cebesoy u moskovaya büyükelçi olarak gönderdiği ve 16 mart 1921 dede ali fuat cebesoy un TBMM adına rusyayla moskova antlaşmasını imzaladığı bu anlaşmaylada TBMM hukumetinin ilk defa bir ülke tarafından tanınmış olduğu değiştirilemeyecek bir gerçektir.

Bu konuda başka söze gerek olmadığı kanaatindeyim

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

perfectman70

perfectman70 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  28.May.2008 Çar 18:42:40sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

bellerophontess

rusya daha 1917 yılındaki işgal devletleri ile paylaştığı ,paylaşmak istediği toprakları, her iki deniz boğazını  istemiyormuydu?? TÜRKİYE  diye bir devlet ortaya çıkınca istesede istemesede tanıyacak tabiiki.bu çok doğal.her ülke ile  görüşüp antlaşma imzalamak demek yardım aldık anlamınamı geliyor???

tarihi çarpıtan çarpıtmış yeterince.. zihinleri felç etmişler, yıllarca  işlerine gelmeyeni hain yaftası ile  okuta okuta,hangi gerçekleri öğettikleri malum.!!

·RestlessOblivion

sözlerine biraz daha dikkat etmende fayda var. uslubu beyan ayni ile insandır der atalarımız. hakaret etmene gerek yok. tüm hakaratamiz sözlerini misli ile  sana ben iade ediyorum.

benim ülkemin tarihini, sovyet rusya , rum ( Stefanos Yerasimos, )  yazmadı. beslendiğin kaynak seni ancak ve ancak onların kapısına çıkarır.!!

bana burada 25 kuruşluk  ( nazım hikmetin dediği gibi)  fason , modası geçmiş  davaları okuma!!!

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

beterBoCeKkk

beterBoCeKkk resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  28.May.2008 Çar 18:47:45sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
siyaset meydanı gibisin perfect dayı
CC sohbet icin buraya
 <<1 2>>
Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir