ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
| | |
|
RestlessOblivion
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 8.Ağu.2008 Cum 13:44:42 Bu Memlekette İlkeli İnsan Yok mu? |
| fiogf49gjkf0d Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yaptığı rektör atamalarına ve ardından yaşananlara bakınca içimi kasvet bastı ve sordum kendi kendime: Bu memlekette bazı şeyler hiç değişmeyecek mi? Bu memlekette ilkeler hep, fırsatlar, çıkarlar, yalanlar önünde yenilgiye mi uğrayacak? Gerçekten, ilke düzeyinde demokrat insanlar olmayacak mı hiç bu ülkede? Doğrular sırf doğru oldukları için savunulmayacak mı? Doğrusu ya, bütün yaşadıklarından ve demokratik seçimlerin önemi hakkında bütün söylediklerinden sonra, acaba Abdullah Gül rektör atamaları konusuna ilkeli yaklaşabilir mi diye bir umut kıvılcımı çakmıştı içimde. Acaba Gül: “Madem ki bazı adaylar ötekilerden daha fazla oy aldılar ve hatta bazen iki misli oy aldılar, o halde sürekli demokrasiden söz eden biri olarak benim bir başkasını seçmem doğru olmaz. Ben bu seçime saygı gösteriyorum, başkalarının da başka seçimlere saygı göstermesini istiyorum!” der miydi? Demokratik bir toplumda, tutarlı ve ilkeli bir siyasetçinin demesi gerekirdi. Ama demedi. Bundan öncekiler ne yaptıysa onu yaptı. Hiçbir şeyin değişmediğini gösterdi. Madem ki karar yetkisi benim elimde, o halde onu ilkelere göre değil siyasal çıkarlara göre kullanmam normaldir dedi. Hani o beğenmediğimiz ‘normal’. Türk siyasetçisinin çifte standardlı normali. Kasvet verici manzara o noktada bitmedi: AKP’nin yaptıklarını haklı göstermek için demokrasi felsefesinin tüm ilkelerini kullanmakta bir beis görmeyen yandaş yazar takımı, ilkeli demokrat bir pozisyon almak yerine, Gül’ü eleştirenlere karşı savunmaya geçti: “Hadi oradan mızıkçılar. Oh olsun!” “Daha önce niçin ses çıkarmıyordunuz. Gördünüz mü nasıl oluyormuş! Canımıza değsin!” Her konuda tamamen çıkarlara göre tepki veren, ama arada demokratlık nutku atmaktan da geri durmayan bu kafayı biliyorsunuz: Türkiye’nin Rum kökenli yurttaşlarını çıkarılan zorlukları ‘Ama Yunanlılar da Batı Trakya’da bizimkilere aynısını yapıyor!’ diye haklı göstermeye çalışan kafanın bir çeşidi bu. Hani sen farklıydın, asildin, şöyleydin, böyleydin? Çifte standart orada bitmiyor: YÖK’ün iki üniversitede en fazla oy alan kadın adaylarla ilgili eleme kararı da bir başka örnek. Efendim, neymiş, bu kişilerin kocaları eski rektörmüş! Yani, koskoca profesör olan ve kendi ayakları üzerinde durarak bu noktaya gelen bu bilim kadınları kocalarının uzantısından ibaretmiş! Ben olsam, bu kişilerin rektörlüğünü salt cinsiyet eşitliği temelinde sonuna kadar savunurdum. Eşinin kendisinden ayrı ve bağımsız bir kişi olduğunu söyleyen Abdullah Gül’ün de bu kişilerin elenmesine karşı çıkmasını beklerdim. İlke bazında yapardım bunu. ‘İlke de neymiş?’ denileceğini biliyorum. İçimi kasvetle dolduran da bu ya!
Haluk Şahin, 8 Ağustos 2008 | |
OzmmQ
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 8.Ağu.2008 Cum 19:37:03 |
| fiogf49gjkf0d Bu adamı okurken her cümlesinde he işte böyle aferin be dedim
Öncelikle üniversite ve rektör sözcüğün anlamını TDK ya soralım.
üniversite:Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul vb. kuruluş ve birimlerden oluşan öğretim kurum
rektör:Üniversitenin tüzel kişiliğini temsil eden, yönetimden, eğitim ve öğretimin düzenli yürütülmesinden sorumlu profesör.
İki sözcüğünde tanımını öğrendik.İkisininde tanımında siyasetle ilgili hiç birşey yok.Bilimde siyasetin ve demokrasinin yeri olur mu?Yeri var ise getirileri ve götürüleri nelerdir?Atanan rektörler,hadi atılan o kadar demokrasi nutuklarından sonra ne kadar demokrat davranıldığını es geçtim,Cumhurbaşkanınında madem dilediğini rektör atayabilme hakkı var,hangi bilimsel kriterlere göre seçilmişlerdir?Merak ediyorum. | |
M0D
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 8.Ağu.2008 Cum 19:42:17 |
| fiogf49gjkf0d Rektör atamaları mugalâtası
Türkiye’de varlıklarını ve etkinliklerini ‘krizlere’ bağlamış bir takım ‘kriz üretim merkezleri’ var. Bu merkezlerin en büyük sermayesi ise demokrasi karşıtı olarak takdim edilen lâikçilik... Bu Kriz Üretim Merkezleri’nin (KÜM ) bir legal kısmı var. Bu kısımda başrolde CHP ve türevleri görülüyor. Jakoben zorbalar ve bir kısım medya da legal KÜM’leri tamamlıyor. KÜM’lerin illegal kısmında ise ortalığı karıştıran ve darbe plânları hazırlayan Ergenekon Çetesi nevinden örgütler ile TSK’daki darbeci yapılanmalar yer alıyor. Zaman zaman legal KÜM’lerle illegal KÜM’lerin dayanışması da gözden kaçmıyor. Özellikle ara rejim dönemlerinde aralarında tam bir işbirliği sağlanıyor. KÜM uzmanları, bir bardak suda fırtına koparmakta pek mahirler. Merkez sağ iktidarların attıkları her demokratik adım, KÜM uzmanları tarafından derhal krize dönüştürülebiliyor. Meslekî-teknik öğretimde yapılmak istenen bir reform, başörtüsü yasağının kaldırılmak istenmesi, Başbakan’ın beyanları, hattâ Genelkurmay Başkanı için alınan koruma arabası bile rahatlıkla kriz sebebi olabiliyor. Son günlerde, Cumhurbaşkanı Gül’ün, Anayasa’ya ve kanunlara tamamen uygun şekilde yaptığı rektör atamaları da bir kriz hâline getirilmek isteniyor. Birkaç öğretim elemanının istifası, ‘Üniversite isyanda!’ diye gösterilmeye çalışılıyor. Aslında bu bir kriz değil, sadece bir mugalâtadan (lâf cambazlığı, yanıltmaca) ibarettir. *** Anayasa’nın 130. maddesinin 6. fıkrasında, ‘Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre; rektörler Cumhurbaşkanınca(...) seçilir ve atanır’ denilmektedir. 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun 13. maddesinde ise, üniversite öğretim üyelerinin seçtikleri 6 rektör adayından 3’ü YÖK tarafından seçilir ve Cumhurbaşkanına sunulur hükmü bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı bu üç adaydan birini rektör olarak atama yetkisine sahiptir. Bu durumda, nasıl ki YÖK, üniversiteden seçilen 6 kişiden sadece ilk üçünü seçmek zorunda değilse; Cumhurbaşkanı da kendisine sunulan 3 kişiden ilk sıradakini seçmeye mecbur değildir. Aksi takdirde, YÖK’e 6 kişinin, Cumhurbaşkanı’na da 3 kişinin sunulması mantıksız olurdu. *** ‘Doğru da, daha fazla oy almış aday varken, daha az oy almış adayı atamak şık değil’ diyenlere ise cevabımız hazırdır. O, yere göğe sığdıramadığınız CHP yanlısı Sezer’in Cumhurbaşkanlığı sırasında yaptığı rektör atamaları çok mu şık olmuştu? ‘Son kale’nizin şu rektör atamalarını bir hatırlayalım: Gazi Üniversitesi’nde 1064 oy alan Rıza Ayhan yerine, sadece 366 oy alan 3. sıradaki Kadri Yamaç’ı atamıştı. Kastamonu Üniversitesi’nde 1. olan Mustafa Safran yerine, sadece 2 oy alan Bahri Gökçebay’ı atamıştı. Yozgat Bozok Üniversitesi’nde en fazla oyu alan Mustafa İlbaş yerine, 4 oy alan İnci Varinli’yi atamıştı. Giresun Üniversitesi’nde 25 oyla birinci olan Mehmet Tüfekçi yerine, 8 oy alan Osman Metin Öztürk’ü atamıştı. Aynı şekilde, Cumhuriyet, Erciyes, Trakya, Zonguldak, Dokuz Eylül, İnönü ve Samsun Üniversitelerinde, ilk sıradaki adaylar yerine, 2. ve 3. sıradakileri atamıştı. Bunlardan özellikle Emin Alıcı, Fatih Hilmioğlu, Ferit Bernay gibi isimler, üniversitelerinde ve kamuoyunda tartışılan kişiler olmuşlardır. YÖK Başkanları Kemal Gürüz ve Erdoğan Teziç, bu atamaları hep savunmuşlardır. Peki, bir de Cumhurbaşkanı Gül’ün atamalarına bakalım: Gül, kendisine YÖK tarafından gönderilen 21 üniversitenin rektör adaylarından 17’sinin 1. sıra adaylarını aynen benimsedi ve sadece 4 üniversitede 2. sıra adaylarını atadı. ‘Canım, nasıl olsa YÖK önceden işi halletmiştir’ diyecek olan cin fikirlilere de, YÖK’ün de 21 birinciden 15’ini aynen benimsediğini söyleyelim. Hülâsa, Gül, rektör atamalarında Sezer’den çok daha tarafsız davranmıştır. *** Bizce bu sistem Yeni Anayasa ile birlikte değişmelidir. Esasen Millî Eğitim Bakanı Çelik’in ve Hükûmet’in, üniversite özerkliğine önem veren bir reform taslağı hazırladığını biliyoruz. Rektör ve dekan seçimleri, bütünüyle üniversiteye bırakılmalıdır. Bakalım o zaman KÜM’ler neyi istismar etmeye kalkışacaklar?.. Hasan Celal Güzel 08/08/2008 | |
bellerophontess
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 10.Ağu.2008 Pzr 00:36:23 |
| fiogf49gjkf0d Bir onceki neyse buda o herkes kendi siyasal gorusune uygun kadrolasmaya calısıyor. 82 anayasasının getirdigi bu yök lu sistemle 28 yılı geciren bundan sonrasınıda gecirir siz hic merak etmeyin. Universitelerimiz yuksek liseden oteye gidemiyor ve gidemeyecekte | |
| | |
| |