ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
21 Mayıs 2024, Salı 23:59   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  FLySkyCry> Forum Mesajları
    FLySkyCry'e ait Toplam 86 Forum Mesajı var
<<123456 789>>


FLySkyCry

FLySkyCry resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >GÜNÜN SÖZÜ>
  22.May.2010 Cmt 15:37:33

Ego rüzgar gibidir,varlığı gemiyi yüzdürür,çokluğu gemiyi batırır...



FLySkyCry

FLySkyCry resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >Elmasın Kanlı Serüvenine Kısa Bir Yolculuk..>
  22.May.2010 Cmt 14:20:43
Sierra Leone; Batı Afrika`da çoğumuzun harita`da bile gösteremeyeceği bir ülke. Uzun yıllar İngiliz sömürü altında ezilmiş. Ülke zenginliği bölge halkından çok uzaklara taşınmış tarih boyunca. Önemli miktarda altın ve elmas madeni yatakları mevcut. Ancak Sierra Leone bu kadar zenginliğe rağmen, fakirlik içinde yüzüyor. Çünkü ülkenin zenginlikleri batı tarafından yıllarca sömürülmüş ve sömürülmeye devam ediliyor.
Sonraki resim için tıklayın >>
BM kayıtlarına göre dünyanın en fakir ülkelerinden biri ve ortalama yaşam süresi sadece 40 yıl. 2002 yılında ülkede yaşan iç savaş binlerce insanın sakat kalmasına yol açtı. Ülke nüfusunun yaklaşık yarısı Müslüman. Ülke halkı oldukça zor şartlarda yaşamaya çalışıyor. Örneğin bir çok yerde elektrik tesisatı bile bulunmuyor, kimi yerlerde ise günde bir saatliğine elektrik veriliyor.
 
Sonraki resim için tıklayın >>

 

 

 

 

Sierra Leone BM kaynaklarına göre dünyanın yaşam standartları en düşük en fakir ülkesi. Ama aynı zamanda dünyanın en çok elmas, altın ve titanyum madenine sahip. Bunların hepsi yüksek teknolojide kullanılan ya da çok para eden madenler.
Sonraki resim için tıklayın >>
Her 3 çocuktan biri 5 yaşına gelmeden ölüyor. Nüfus`un % 3′ü AIDS ve bu Afrika ortalamasının altında sayılır.
Sonraki resim için tıklayın >> Nüfusu altı milyon olan bir ülkede 100 ile 200 bin arasında insan ölüyor ve on binlerce de sakat var. Nasıl sakatlık bunlar; mesela bazı dergilerde Afrikalı çocuk askerlerin fotoğraflarını görürüz. Bu fotoğrafların çoğunluğu Sierra Leone ve Liberya`da çekilmiş.
 
Sonraki resim için tıklayın >>
 
Sonraki resim için tıklayın >>
Sierra Leone 1961′te bağımsızlığını kazandı. Şeklen bağımsızmış gibi bir görüntü içindeler. Pirinci kendileri ayırıp yemelerine rağmen, benzin ya da su olmamasına rağmen bu ülke ekonomik olarak kendini toparlama potansiyeline sahip, alt yapı yok, halk temel ihtiyaçlarını zor karşılıyor.
Sonraki resim için tıklayın >>
Sierra Leone elmas zengini bir ülke. Taylor oraya savaş açıyor. Elmas tarlalarına konuyor. Elmasların nasıl çıkartıldığı, o tarlalarda çalışmanın ne olduğu ise, cehennemin öteki yüzü. Elmas ararken, nehirden çıkartılan sulu toprağı elekten geçirirken, en küçük bir harekette beyinlere sıkılan kurşunlar. Karın tokluğu bile değil, kırbaç ve dipçikle çalıştırılan elmas köleleri.
Sonraki resim için tıklayın >>
Dünyada en geri kalmış ıssızlığında, yoksul, açlık sınırının en altında, her türlü bulaşıcı ve öldürücü hastalıkla iç içe yaşamı sürdürmeye çalışırken kanlı elmaslar New York Beşinci Cadde`de dünyanın en pahalı ve gözde kuyumcularının vitrinlerinde. Gerdanlıklar, yüzükler, küpeler…
Sonraki resim için tıklayın >>
Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) yaptığı açıklamada: Birçok insan Sevgililer Günü´nde (14 Şubat) sevdiklerine elmas/pırlanta hediye edenlerin bu elmasların nereden geldiğini bilmediğini ve bunları alarak insan hakları ihlallerine yardım etiklerinden haberi olmadığını belirtmişti
Sonraki resim için tıklayın >>
Angola, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Sierra Leone´de elmas satışından elde edilen gelir, korkunç insan hakları ihlallerine yol açan iç savaşları finanse etmektedir. “Bu ülkelerdeki insanlar için elmaslar aşkı değil savaş, umutsuzluk ve yoksulluğu simgelemektedir.”
Sonraki resim için tıklayın >>
Çoğu zaman en kötü şartlarda elmas ve altın arayan bu zengin ülkenin fakir insanları, ellerini ve kollarını kaybettikleri ağır şartlarda ancak karın tokluğuna iş bulabiliyor.Fakir insanların kanlarıyla çıkarılan bu elmaslar ülkelerine refah değil zulüm,zenginlik değil ölüm getirdi...
 


FLySkyCry

FLySkyCry resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Kimseye Emanet Edemeyeceğiniz...>
  20.May.2010 Per 16:09:26
·SettembrE· :

FLySkyCry :
Ailem..YalnızLığım (: Aşkım..

Yalnızlıgın ve Aşkın  Rabişim iyimisin kendinle mi çelişiyosun

Olm Bende Anlamadım Kafam Güzelken Yazdım Sanırım  Editlemek istiyorum


FLySkyCry

FLySkyCry resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >YABANCI GÖZÜYLE ATATÜRK`ÜN ÜSTÜN KİŞİLİĞİ>
  19.May.2010 Çar 16:05:39



FLySkyCry

FLySkyCry resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >YABANCI GÖZÜYLE ATATÜRK`ÜN ÜSTÜN KİŞİLİĞİ>
  19.May.2010 Çar 16:03:02

ATATÜRK`E GÖRE ATATÜRK

 
 

İki Mustafa Kemal
İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni yaşam ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!
1933 (Hamdullah Suphi Tanrıöver, Yerli   Yabancı 80 İmza Atatürk`ü Anlatıyor, s. 183)

Fikir Atatürk
Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.       
1929 (Ayın Tarihi, Sayı : 65, 1929)

Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir. 
(Atatürk`ten B.H., s. 120)

Ben, manevî miras olarak hiçbir nass-ı katı`*, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım, bilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü güçlükler önünde, belki amaçlara tamamen eremediğimizi, fakat asla ödün vermediğimizi, akıl ve bilimi rehber edindiğimizi onaylayacaklardır. Zaman hızla dönüyor, milletlerin, toplumların, bireylerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur. Benim, Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevî mirasçılarım olurlar.
(Hamdullah Suphi Tanrıöver`den naklen, Cemal Kutay, Mustafa Kemal`in Ufuktaki Manevî Mirasçısı ile Sohbet, s.2-3;İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeolojisi, s. 13)

Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerini inkâr edenler ve beni yerenler çıkabilir. Hatta bunlar, benim yakın bildiğim ve inandıkların arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidirler ki bu fikirler, Hint`ten, Mısır`dan döner dolaşır gene gelir, verimli sonuçları kalpleri doldurur. 1937 (Atatürk`ten B.H., s. 6, 128)
 
  
Atatürk ve görevin amacı
Yaşamımın bütün dönemlerinde olduğu gibi, son zamanların buhranları ve felâketleri arasında da bir dakika geçmemiştir ki, her türlü huzur ve istirahatimi, her çeşit kişisel duygularımı milletin kurtuluşu ve mutluluğu adına feda etmekten zevk duymayayım. Gerek askerî yaşamımın ve gerek siyasî yaşamımın bütün dönem ve bölümlerini işgal eden mücadelelerimde daima hareket kuralım, millî iradeye dayanarak milletin ve vatanın gereksindiği amaçlara yürümek olmuştur. 1920 (Atatürk`ün S.D.I, s. 61)

Pekâlâ bilirsiniz ki benim bütün yaşamımda bu ana kadar güttüğüm amaç, hiçbir zaman kişisel olmamıştır. Her ne düşünmüş ve her neye girişmiş isem, daima memleketin, milletin ve ordunun adına ve çıkarına olmuştur. Hiçbir zaman şahsımın üstünlüğünü ve sivrilmemi göz önüne almamışımdır. 
1914 (Atatürk`ün Özel Mektupları, Sadi Borak, s. 40)

Memleket ve milletin kurtuluşu ve mutluluğu için çalışmaktan başka bir amacım yoktur. Bu, bir insan için yeterli bir sevinç ve zevk sağlar. Benimle beraber olan arkadaşlarım, bütün vatandaşlarım da aynı amacı izlemektedirler. Kişisel ve ailevî huzur ve mutluluğun, milletin huzur ve mutluluğuyla ayakta durduğunu, memleketin güvenlik ve dokunulmazlığıyla mümkün olduğunu gerçek ve ciddî bir şekilde anlamışlardır. Ben ve benimle beraber olanlar, hedefimizin yüceliğine, yolumuzun doğruluğuna eminiz. Bunda asla şüphe ve tereddüdümüz yoktur. Milletimizin, Türk milletinin yakın, uzak tarihine gereği kadar bilgimiz vardır. Geçmişin derslerini, bugünün ve geleceğin yaşamı için göz önünde tutmak dikkatinden mahrum değiliz. Yaptığımız hizmetlerle övünmüyoruz. Yapacağımız hizmetlerin, övünç sebebi olabileceği ümidiyle avunuyoruz.
1925 (Atatürk`ün S.D.V,   s. 209)

 

Millet için özveri
Millet ve memleketin sayesinde kazanılan rütbe ve refahın bir önemi, bir kutsallığı vardır. Biz bunlardan, ancak yine bu aziz millet ve memlekete borçlu olduğumuz son bir namus görevini yapmak için ayrıldık. Milletin kendi yaşamını kurtarmak, kendi meşru hakkını savunmak için çıkardığı sese katılmak, her kendini bilen vatandaşın görevidir. Eğer bu millet, bu memleket parçalanacak olursa genel şerefsizliğin yıkıntısı altında, şunun bunun kişisel şerefi de parça parça olur. Biz, o genel şerefi kurtarabilmek için harekete gelen millete ruhumuzla katıldık. Katılmamıza engel olabilecek kişisel rütbeleri, makamları da genel şerefi kurtarmaya yönelik bir amaç uğruna feda ettik.
1919 (Atatürk`ün S.D.III, s. 6)
 
Ben, gerektiği zaman, en büyük armağanım olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim.
1937 (Atatürk`ün T.T.B. IV. s. 590)

Mallarını millete bağışlaması nedeniyle söylemiştir :

Mal ve mülk, bana ağırlık veriyor. Bunları, soylu mille time geri vermekle büyük ferahlık duyuyorum. Zenginlikten ne çıkar; insanın serveti, kendi manevî kişiliğinde olmalıdır! 
1937 (Rükneddin Fethi Olcaytuğ, Atatürk Hakkında Düşünce ve Tahliller, 1943, s. 44)

Özgürlük ve bağımsızlık aşkı 
Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben, milletimin ve büyük atalarımın en değerli mirasından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım! Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, özel ve resmî yaşamımın her evresiniyakından tanıyanlarca bu aşkım bilinir. Bence bir millette
şerefin, saygınlığın, namusun ve insanlığın yerleşmesi ve yaşaması, kesinlikle o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasına bağlıdır. Ben kendim, bu saydığım özelliklere çok önem veririm ve bu özelliklerin kendimde varlığını iddia edebilmek için milletimin de aynı özellikleri taşımasını şart ve esas bilirim. Ben yaşayabilmek için kesinlikle bağımsız bir milletin evlâdı kalmalıyım! Bu sebeple millî bağımsızlık, bence bir yaşam sorunudur. Millet ve memleketin çıkarları gerektirdiği takdirde insanlığı oluşturan milletlerden her biriyle uygarlık gereğinden olan dostluk ve siyaset ilişkilerini, büyük bir duyarlıkla takdir ederim. Ancak, benim milletimi tutsak etmek isteyen herhangi bir milletin de bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım! 
1921 (Atatürk`ün S.D.1II., s.24)

Çocukluğumdan beri bir huyum vardır. Oturduğum evde ne kız kardeş, ne de ahbap ile beraber bulunmaktan hoşlanmazdım. Ben, yalnız ve bağımsız bulunmayı çocukluktan çıktığım zamandan itibaren daima tercih etmiş ve sürekli olarak öyle yaşamışımdır. Tuhaf bir halim daha var; ne ana -babam çok erken ölmüş-, ne kardeş, ne de en yakın akrabamın kendi düşünüş biçimi ve görüşlerine göre bana şu veya bu öğütte bulunmasına katlanmazdım. Aile arasında yaşayanlar çok iyi bilirler ki sağdan soldan, pek saf ve samimî uyarmalardan korunamazlar. Bu durum karşısında iki davranış şeklinden birini seçmek zorunludur; ya uymak yahut bütün bu uyarma ve öğütleri hiçe saymak. Bence ikisi de doğru değildir. Uymak nasıl olur, en aşağı benimle yirmi, yirmi beş yaş farkı olan anamızın uyarmalarına uyma geçmişe dönme demek değil midir? İsyan etmek, erdemine,iyi niyetine, yüksek kadınlığına inandığım anamın kalbini, görüşlerini alt üst etmektir. Bunu da doğru bulmam.
1926 (Atatürk`ün S.D.V, s.113)

Savarona yatında kabul ettiği Romanya Kralı Karol`un, görüşme sırasında Almanya ile Çekoslovakya arasındaki Südet sorununa* değinmesi ve Atatürk`ten Çekoslovakya Cumhurbaşkanı Beneş`e bazı telkinlerde bulunmasını rica etmesi üzerine, görüşmeyi dinlemekte olan zamanın Dışişleri Bakanı Tevfık Rüştü Araş `a söyledikleri:

Majeste Kral`in söylediklerini dikkatle dinledim. Benden, bir devlet başkanına kendi ülkesinden bir parçayı Almanlara terk etmesini tavsiye etmekliğimi mi istiyorlar? Benim gibi, bütün ömrü boyunca yurdunun bağımsızlığı ve bir karış toprağını başkasına vermemek için savaşan bir adam, inançlarına aykırı bir şeye nasıl aracı olur? Görüyorum ki Majeste Kral, beni ve karakterimi iyi tanımıyorlar!
1938 (Nejat Saner, Atatürk ve Sonrası, Cumhuriyet gazetesi, 13.11. 1970)


Atatürk ve cesaret
Ölüme doğru en çok atılanlardan biriyim. Kurşun ve gülle yağmuru altında birçok savaşlara katıldım. Hatta ölüm bir defa, kalbimin yanından sıyırarak geçti. Kalbimin üzerinde bir saat vardı ve bu saat mermi parçasının şiddetini kırdı. 
1928 (Atatürk`ün S.D.11I, s. 82)


Atatürk ve millet
Her zaman tekrar zorunluğunda kalıyor ve tekrarı da faydalı görüyorum ki, eğer ben milletime herhangi bir hizmette bulunmuşsam, eğer ben herhangi bir girişimde önayak olmuşsam bu hizmet ve girişimin temel kaynağı, saygılar ve sevgilerle bağlı olduğum, bundan sonra da saygı ve sevgiyle mutluluk ve refahına varlığımı, yaşamımı vereceğim aziz milletime, sizlere dayanmaktadır. Bir millette güzel şeyler düşünen insanlar, olağanüstü işler yapmaya yetenekli kahramanlar bulunabilir. Ama öyle kimseler yalnız başına hiçbir şey olamazlar; meğer ki bir genel duygunun ifadesi, temsilcisi olsunlar! Ben milletimin düşünce ve duygularını yakından tanımaktan, aziz milletimde gördüğüm yetenek ve gereksinimi belirtmekten başka bir şey yapmadım. Onun bu yetenek ve duygularını sezip tanımakla övünüyorum. Milletimdeki, bugünkü zaferleri doğurabilecek özelliği görmüş olmak... Bütün mutluluğum işte bundan İbarettir. 
1923 (Atatürk`ün S.D.II, s. 161)
 
Arkadaşlarımız ve milletin bütün bireyleri gibi, millî davamızda benim de emeğim geçmiş ise, bu çalışmada iş yapma kuvveti ve başarı varsa, bunu bana mal etmeyiniz. Ancak ve ancak bütün milletin manevî kişiliğine mal ediniz. Ben milletin bu yüksek manevî kişiliği içinde bir önemsiz birey olmakla mutluyum. Efendiler, millet bütünüyle manevî bir kişilik halinde ve bir birleşmiş kitle şeklinde belirdi ve bu yüce birliği koruyarak ona düşman olanları ortadan kaldırdı. 
1923 (Atatürk`ün S.D.II, s. 115)

Milletimle yakından ve gösterişten uzak karşılıklı görüşmenin zevkini, mutluluğunu anlatamam. Her ne zaman milletimin karşısında kendimi görsem, her ne zaman milletimin bireylerinden birkaçının yüzüne baksam, oradan ruh ve vicdanıma gelen ışık, benim için en değerli bir ilham ve verim alevi oluyor!
1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 7.2.1930)

30 Ağustos`ta yönettiğim savaş, Türk milletinin yanımda bulunduğu halde, yönettiğim ilk ve son savaştır. Bir insan kendini, milletle beraber hissettiği zaman, ne kadar kuvvetli buluyor bilir misiniz? Bunu tarif güçtür.
1928 (Atatürk`ün S.D.III, s. 83)

Yaşamımda en büyük dayanak ve kuvvetim, vatandaşlarımdan gördüğüm güven ve destekdir. Bütün görevlerimde manevî, vicdanî olan en büyük endişem, emanetinizin saygı ve kutsallığına devamlı olarak dikkat etmektir.
1927 (Atatürk`ün TTB. IV, s. 532)

Samimî olarak bu memleketin, bu milletin yararına yapılacak bir iş olsun, ben onu göz önüne almayayım; bu, mümkün değildir. Yalnız, işin gerçekten millete yararı olmalı ve teklifin samimî olarak yapıldığına ben inanmalıyım.
(İbrahim Necini Dilmen, Dilci Şef, Ulus gazetesi 14.XI.1938)

Benim için dünyada en büyük makam ve ödül, milletin bir bireyi olarak yaşamaktır. Eğer Cenab-ı hakk beni bunda başarılı yapmış ise, şükrederim. Bugün olduğu gibi ömrümün sonuna kadar milletin hizmetinde olmakla övüneceğim. 
1923 (Atatürk`ün S.D.II, s. 129)

Milletin içinde serbest bir millet bireyi olmak kadar dünyada mutluluk yoktur. Gerçekleri bilenler, kalp ve vicdanında manevî ve kutsal hazlardan başka zevk taşımayan insanlar için ne kadar yüksek olursa olsun, maddî makamların hiçbir değeri yoktur. 
1922 (Atatürk`ün S.D.V, s 24)
 
Şimdiye kadar millete yapamayacağım bir şeyi vaat etmedim. Ben yapacağım dediğim zaman, buna inanmayanlar vardı. Buna rağmen hareket ettim. Görüyorsunuz ki başardık. Benim ve benimle çalışanların güveni vardır ki, yeni hedeflerimize de başarıyla varacağız. Şimdiye kadar söylediklerimin gerçekleşmiş olması, bütün düşüncelerimin beni yalanlamaması, milletin ciddî ve samimî olarak bana yardımcı ve destek olmasıyla mümkün olmuştur. Onun için yeni amaçlara erişmek için de bu yardım ve desteğe gereksinimim vardır; onu benden esirgemeyiniz!
1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 7.12.1929)

Atatürk, bizden biridir.

Halk adamı Atatürk
Ben düşündüklerimi, sevdiklerime olduğu gibi söylerim. Aynı zamanda gerekli olmayan bir sırrı kalbimde taşımak kudretinde olmayan bir adamım. Çünkü ben, bir halk adamıyım. Ben düşündüklerimi daima halkın önünde söylemeliyim. Yanlışım varsa halk beni yalanlar. Fakat şimdiye kadar bu açık konuşmada halkın beni yalanladığını görmedim.
1937 (Ulus gazetesi, 20. 3. 1937)

İnsan Atatürk 
24 Temmuz 1922 aksamı Konya`da General Townshend şerefine verdikleri ziyafette, yemeğin sonlarına doğru elindeki mercan tespihi General`e uzatarak söyledikleri:
- Biz Türklerde bir âdet vardır. Misafirimize ne olursa olsun bir hediye veririz. Ben soylu bir milletin alçakgönüllü bir Başkomutanıyım. Size ancak bu tespihi verebiliyorum.
Ve sofradan kalkılacağına yakın da kolundaki saati çıkararak General`e söyledikleri:
-Bu saati bana Anafartalar`da bir Türk askeri, ölen bir İngiliz subayının kolundan çıkardığını söyleyerek, getirdi.Saatin arkasında subayın künyesi yazılıdır. Bu subayın ailesini arattımsa da bulamadım. İngiltere`ye döndüğünüzde ailesini bulur ve saati verirseniz, çok memnun olurum. 
1922 (Yücel Mecmuası, O`ndan Hatıralar, Cilt: XVI, Sayı: 91-92-93, 1942 s. 15)

Uluslararası Mark Twain Derneği tarafindan "Türk milletine neşe içinde yaşama yolunu açtığı ve rehberlik ettiği" gerekçesiyle kendisine madalya verilmesi üzerine söyledikleri:
-Yaşamımda işittiğim en büyük kompliman, budur. Benim insan tarafımı övüyorlar!   
1937 (Atatürk`ten B.H., s. 59-60)

Bir alay karargâhının temel atma töreninde bir koyunun temel için açılan çukura doğru, yere yatırılıp boğazından kesilmek üzere olduğunu gördüğü zaman, yanında bulunan İran Şahı Rıza Pehlevi ile aralarında geçen konuşma:

Atatürk -Ben kana bakamam! Bir tavuğun dahi boğazlandığını görmeye tahammülüm yoktur.

Şehinşah -Ya bu kadar çok bulunduğunuz büyük ve kanlı savaş meydanları?...
 
Atatürk -Ha, o başka sorundur; öyle yerlerde cesetlerin üzerinden atlayarak yürürüm. O bambaşka bir iştir.
(Hasan Rıza Soyak, Fotoğraflarla Atatürk ve Atatürk`ün Hususiyetleri, 1965, s.43)

Birçok zaferler kazandım. Fakat, bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum.
(George Benneb, Yabancı Gözüyle Cumhuriyet Türkiyesi, s. 33)

Ben, savaşlarda dahi düşmanın üzerinde bir kin duymam; yalnız askerlik kurallarının uygulanmasını düşünürüm. 
(İzzettin Çalışlar, Tan gazetesi 31. 8. 1937)

Bir sohbet sırasında Fransız Büyükelçisi`ne söylemiştir:

Ekselans, Paris`i çok görmek istiyorum; ama büyük törenlerle karşılanacağım Paris`i değil! Ben Paris`e, dünyanın bu güzel şehrine, operalarını, tiyatrolarını, revülerini, zarif kadınlarını bir daha görmek için gitmek isterim. Dedim ya, gençlik anılarını tazelemek için... Böyle olunca da "kendini tanıtmayarak" belli olmadan gitmek isterim; yoksa törenlerle karşılanmak için değil!
(Cevat Dursunoğlu, Son Havadis gazetesi, 10. 11. 1955, s. 3)

Ben başkalarının yaptığı ilkelere değil, ancak kendi ilkelerime uyarım. (Mim Kemal, Yakınlarının Ağzından Atatürk, Yazan:
Salâhaddin Güngör, s. 105)

Benim gözümde hiçbir şey yoktur; ben yalnız liyakat âşığıyım.   
(Yusuf Ziya Özer, TTK. Belleten, Sayı: 10, 1939, s. 286)

Hiçbir zaman kişisel gücenikliklerimi, birtakım olumsuz girişimlerle tatmine kalkmak adîliğine tenezzül etmem.
1914 (Atatürk`ün Özel Mektupları, Sadi Borak, s. 40)

Samimî dostlarımız, sevdikleri tarafından bir işkenceye
mahkûmdurlar ve bu işkence de sevdiklerinin dertlerini dinlemektir. 
1922 (Atatürk`ün S.D.ll, s. 38)

Düşmanları için söylemiştir:
Ben onları affederim, çünkü kalbim vardır; onlar beni affetmezler, çünkü kalpsizdirler.
(Falih Rıfkı Atay, Çankaya, 1969, s. 532)

Mutlu olup olmadığı sorusuna verdiği cevap: Evet, çünkü başardım!
1935 (Ayın Tarihi, No: 19, 1935, s. 262)
 
Benim herkesin dışında olduğuma dair bir yasa yoktur.
1922 (Atatürk`ün S.D.I, s. 273)

Ben ölürsem soylu milletimizin beraber yürüdüğümüz yoldan asla ayrılmayacağına eminim; bununla gönlüm rahat! 
1926 (Atatürk`ün S.D.V, s. 44)

Beni, milletim nereye isterse oraya gömsün; fakat, benim anılarımın yaşayacağı yer Çankaya olacaktır.
(Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., s. 23
1935 (Şükrü Kaya, Türk Kadım Dergisi, Sayı : 6, 1966, s. 7)



FLySkyCry

FLySkyCry resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >DinLediğiniz Parçadan bir parçacık bölüm :*>
  19.May.2010 Çar 12:13:32

Tek Bir Oyun Sonra Kalkıp Gidersin...Sen Her Zaman Risk Almayı Seversin..

Ben İnerken En Dibe Ağır Ağır...Sen Gördüğüm İlk Günden  Bile Güzelsin..

Oyunun Adı Aşk Kan Ve Gül..

Sen Katilsinn Bense Maktül..

Çek Hançerini Son Kez Öp Ve Beni Öldür...

                                                                                   Yüksek Sadakat-Katil&Maktül



FLySkyCry

FLySkyCry resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Baba Ve Kızı>
  16.May.2010 Pzr 16:58:16

Küçükken evimizde sert görünümlü bir müffettiş var derdim akranlarıma..Çocuk aklım..Kızardım kendi kendime o bizi cezalandıran asık suratlı hiç gülmeyen,karşısına geldiğimiz zaman ellerimi tir tir titreten  o adama..Bayramlarda elini öpdüğüm zaman bile taviz vermeyen o asil o soğukkanlı duruşuna bakakaldığım..Yıl sonu yıldızlı pekiyi ile önüne gelip karnemi uzattığımda beni kucağına alıp sarılmasını beklediğim adam... Rüyamda kırmızı bisiklet gördüm deyip bisiklet diye ağlarken,ertesi gün kapıya usulca kırmızı bi bisiklet  bırakıp ortadan kaybolan..Babam..Ben uyurken yatağımın ucuna gelip ,sessizce saçımı okşayan,yastığımın altına sevdiğim o fıstıklı çikolatalardan bırakan..uyandığımda ` Anne periler bana çikolata getirmiş!` deyip sevinç naraları attığımda ` Peri diye birşey yok  öğren artık ` deyip sert bakışlar atan uzun boylu çevik yakışıklı babam..Yıllar geçtikçe o görünmeyen ama  tüm samimiyetiyle  sevgisini yüreğinde hissettiğim babam.Yaşanması zor olan hayatı kolaylaştırdığın için..Her anımda seni sende kalbimde hissettiğim,varlığını bilip bana güç verdiğin için..Ve belkide hep o sert bakışlarınla  bana hayata karşı böyle  olmak gerekir dediğini ima ettiğin için beni büyüttüğün için...Beni hayata karşı büyüttüğün ,hayatı ellerimde küçülltüp beni mutlu ettiğin için sana aşığım Babam..

                                                FlySkyCry..



FLySkyCry

FLySkyCry resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Kimseye Emanet Edemeyeceğiniz...>
  16.May.2010 Pzr 16:37:14
Ailem..YalnızLığım (: Aşkım..


FLySkyCry

FLySkyCry resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Özledim Galiba>
  16.May.2010 Pzr 16:33:59

özledim seni...
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
``git artık`` demek
``beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa``
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....

                                 Can YüceL



FLySkyCry

FLySkyCry resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Müzik, Vido Klip, Playlist, Konser >Şu Anda Hangi Parçayı Dinliyorsunuz ?>
  16.May.2010 Pzr 16:28:35
Redd-Nefes Bile Almadan Seviyorum Seni..
<<123456 789>>