ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
12 Mayıs 2024, Pazar 20:13   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  JustElhem> Forum Mesajları
    JustElhem'e ait Toplam 162 Forum Mesajı var
<<123456 7891011121314151617>>


JustElhem

JustElhem resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Daha Fazla Yabancı Ölmek İstemiyorum Sana ..>
  8.Kas.2006 Çar 23:29:53
fiogf49gjkf0d

             DAHA FAZLA YABANCI ÖLMEK İSTEMİYORUM SANA

İyilikten, saflıktan ulaşamadım kendime burada… Burası durmadan hızlanan bir kent. Burada sonsuz arzu çarpışır. Sonsuz acı… Sonsuz hırs…
En başlarda ne istedim tam bilmiyorum. Ama öyle açık ve duruydu ki gördüğüm herşey, nereye ve kime baksam beni kendisine inandırıyordu. Henüz içimde bir başkası yoktu. İçimde benden ayrı, bana karşı bir ses yoktu. Gidemediğim yerleri mutlu özlerdim, çünkü gitmesem bile bilirdim ki oraları da benden bir parçaydı.
Çok az ve usulca konuşulurdu.
Çünkü sessizlik vardı ve ve bu sessizlikte en küçük sesler bile çabucak yayılırdı heryere. Sessizlik kutsaldı, çünkü bütün sesleri o saklardı koynunda.
Evlerin önünde küçük bahçeler vardı. Geceleri ışıl ışıl yanan küçük düş ağaçları vardı. Herşey bizim için yaratılmıştı sanki, göründüğü gibi olan ruhumuza göre. Geceler gündüzlere usulca sokulurdu. Yavaştı herşey. Çok yavaş…
Kutsal ve sonsuz bir aynaydı gökyüzü. Kendisine içtenlikle ve sabırla bakanların ismini sayıklardı…
O zaman da vardı kötülük ve şiddet… O zaman da vardı yalan ve sevgisizlik… Ama yavaş dönerdi dünya. Garip, kutsal bir sessizlik vardı heryerde. Utanırdı kötüler yaptıklarından. Pişmanlık duyulurdu her yalandan sonra. Sanki mecbur kalındığı için sevgisizdi insanlar.
Top oynardık mezarlıklarda. Ölüler dünyanın en sevecen insanlarıydılar. Hayatı onlar sevdirirdi bize. Aynı güneşin altına uzanırdık birlikte.
O zaman bir tek kalbim vardı benim. Gözlerim bana aitti nereye gitsem. İçimde kendi sesimden başka hiçbir ses yoktu.
Hayatın o dinmeyen ağrısıyla hatırlardım kendimi. Susar dinlerdim. O ağrıyı incitmemeye çalışırdım. Kaçmazdım ondan. Bilirdim ki istesem de kaçamam ondan. Güneşin doğuşu ya da batışına nasıl saygı duyuyorsam ona da öyle derin bir saygı duyardım…
Toprak, içimde sakladığım halde ulaşamadığım sevgiliydi… Kendimle değil, toprağın sırrıyla yarışırdım. Kendimden değil, toprağın sırrından ürkerdim… Bu ürküntüyle barışmak için sık sık toprağa yüz sürerdim. Koklardım onu. Çıplak bir hazla yürürdüm üzerinde. Kalbimin üzerinde yürür gibi…
Sonra sular geliyor aklıma. Aktıkça yüzün gibi aydınlanan sular. İlk orada hatırlıyorum seni. İçimde henüz başka bir ses yokken. Kalbim ve gözlerim sadece bana aitken…
O suların peşinde, hayatımın peşinde, yüzünün peşinde…
İlk orada akıp giden sularda seninle kendimi gördüm. En çok sende sevdim kendimi. Akıp giden sularda. İlk kez sende gördüm özlemlerimi… Akıp giden kalbimi… O parçalanmış ve sadece sana ait benliğimi ilk kez sende gördüm…
O yavaşça dönen dünyayı, bütün sesleri içinde saklayan o kutsal sessizliği… Kendisine sabırla ve içtenlikle bakanın adını sayıklayan o sonsuz gökyüzünü… Gökyüzünün el verdiği o küçük düş bahçelerini…
Toprakla sular arasındaydı kalbim. Bu yakınlıkta ne varsa, bu sır nereye varacaksa görmek isterdim. Çünkü öyle inanırdım ki kendime, nereye baksam seni görürdüm. Toprakla sular arasında giderek aydınlanan yüzünü.
Dalgaların aydınlığı vururdu terkedilmiş evlere. Bir kapı açılır, içeri üşümüş bir ışık girerdi. Dışarıda bir sonsuzluk kimsesiz yanardı. Bir ceset vururdu sahile, ömrüm olurdu yorgun ve ıslak saçları… Sen olurdun yüzünü saklayan herkes… Sonra… Sonra biterdi toprak… Akmaz olurdu sular. Kirlenirdi o kutsal sessizlik… Düş ağaçları kesilirdi… Seni bekleyecek yer bırakmazlardı bana… Sürüklerdi beni peşinden hızlanan dünya, bu durmadan hızlanan kent… Sürüklerdi beni kalbimden ayrılan ikinci kalp, sürüklerdi beni gözümden ayrılan ikinci göz… Ruhumdan ayrılan öbür ruh, sürüklerdi beni…
Artık bu kent o kent değil, bu kalp o kalp değil, bu gözler o gözler değil… Seni sevdiğine inandığım o insan bu insan değil…
Burada gidilecek hiçbir yer yok. İnsan en fazla o öbür, o yalancı kalbine çarpıyor… Burada insan en fazla o sahte gözünü hissediyor içi acıyarak… Ne kadar sevse de dünyanın bütün sevgisizliğini üzerine alıyor burada insan… Hep başkalarının sahte yasını tutuyor…
Burada her sabah, her akşam insan yeniden, hep yeniden başlıyor hayatına. Sanki hiç yaşanmamış gibi, hiç gidilmemiş gibi, hiç ders alınmamış gibi… Burada insanın yalan yüzü değil, o en derinde sakladığı kalbi kararıyor önce…
Artık burası herhangi bir kent: Kalabalık, doyumsuz, aceleci, konuşkan, acımasız, telaşlı unutkan, intikam dolu ve hep kaybetmiş… Burada sistem, kirletilmiş arzularla içimize, beynimize sızıyor, o “kurtarılmış beyin hücrelerimize”. İşte sevgiyi, yitirdiğimiz ve özlediğimiz aşkımızı, işte en derinde yatan insanlığımızı aradığımız yer burası…
İşte seni aradığım yer burası: Herşey satılık burada, herşey ambalajlı. Sevgi, umut, ütopya, başkaldırı, inanç, ölüm, farklı hayatlar… Herşey, herşey satılık burada.. Burada herşeyin bir fiyatı var… Burası durmadan hızlanan bir kent… Aşk bile burada serbest piyasa kurallarına bağlı… Sahte bir kalple peşinden koştuğum bu dünya seni bana anlatmaz, artık biliyorum…
Burası benim önümden koşan bir kent… Burada ikinci kalbimle, ikinci gözümle, ikinci benliğimle yarışıyorum. Burada kendimle amansız kavgalıyım…
Seni sevdiğim kadar sevmedim bu hayatı, inan… Ne olur bir tek buna inan…
Çünkü sende gökyüzüm var. sende sonsuz yağmurlarım, kutsal sessizliklerim var… Sende o küçük düş ağaçlarım var… Affet bu küçük insanlığımı… Affet peşinden geldiğim bu kenti… Affet o derin doyumsuzluğumu…
Göremedim affet, sen bu kentte denizden çıkan bir cesettin. O yorgun ve ıslak saçları ömrüm olan bir ceset… Affet beni… Gidilecek başka bir yer yokmuş bu kentte… Toprakla akan su arasındaki yüzünden başka… İşte bunu öğrettin bana… O sessiz, o kutsal yüzünle bana bunu öğrettin. Bu kentte aşk olamayacağını… Beni kendine çağırdın. Akşamın o ıstıraplı eşiğine…
Son bir umutla sana sarılıyorum sevgili. Dünya nereye giderse gitsin, bir tek sen kaldın bu kentte, birtek sen kaldın içimdeki iyilik yüzünden utandırmayan beni…
Ben bu dünyadan kaçtım ve gidecek başka yerim yok…
Burası içimi kanatarak hızlanan bir kent…
Bir yanım ölü, bir yanım sen…
Sevgiliysen tanı beni, bil öyleyse…
Dediğin gibi sevgili, daha fazla yabancı ölmek istemiyorum sana….
    Kim demiş serserinin kalbi yok diye . :))



JustElhem

JustElhem resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >/////^^*Kıyamet Sayacı*^^\\\\\>
  8.Kas.2006 Çar 23:15:43
fiogf49gjkf0d
        İlginc bi tespit paylasımın ıcın tskler..


JustElhem

JustElhem resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> İlanlar Duyurular >Aktivite, Konser, Söyleşi, Tiyatro vs anonsları, hatırlatma >ABANT A PİKNİĞE GİDİYORUZ!>
  8.Kas.2006 Çar 15:47:59
fiogf49gjkf0d
          Adıyaman nerde abant nerde  Valla yaza doru olsa gelebilme imkanım olurduda  barbiş sımdı maddiyat belimi büküyo bu aralar  Gene giden arkadaşlar gitsinler cidden güzel  olur ..


JustElhem

JustElhem resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >EcOaRt Doğum Günün Kutlu Olsun Kardeşimmmm ::)))>
  7.Kas.2006 Sal 13:08:56
fiogf49gjkf0d
        Kuzen doum gunun kutlu olsun. Nice senelere lan sevom senı


JustElhem

JustElhem resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Müzik, Vido Klip, Playlist, Konser >Genç RAPER-lar CEZA nın en anlamlı sözü nedir sizce?>
  2.Kas.2006 Per 09:18:35
fiogf49gjkf0d


JustElhem

JustElhem resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Eski Chatcity ajanları >Sesimi Duyun Lütfen!!!>
  2.Kas.2006 Per 09:16:06
fiogf49gjkf0d
        Keremimse yakışır ... Bizede Alkışlamak düşer.


JustElhem

JustElhem resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >ŞOKKK ŞOKKKK ŞOKKKKKKKK Sitede SÜPRİZ Bİ AŞK MEYDANDA>
  2.Kas.2006 Per 09:14:06
fiogf49gjkf0d
      Dilediğiniz gibi yaşayin yılmasımminionxx


JustElhem

JustElhem resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Müzik, Vido Klip, Playlist, Konser >***MÜSLÜM BABA FUN CLUB******>
  2.Kas.2006 Per 09:04:11
fiogf49gjkf0d
       Her toplumda müslümcüleri köşeye atarlar jiletçi felam cart curt dıye ama muslumcu olmak gercekten ayrıcalık yasamayan bilemes.Bizim kulagımızda a ipod yok kulaklarımız dunyayla acık damara devam ..
    Bu arada dınledıgım sarkı Müslüm Gürses  - Küskünüm


JustElhem

JustElhem resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Öneriler >CC DEKİ KUAFÖR MERKEZİNİ AÇINNN>
  2.Kas.2006 Per 09:01:35
fiogf49gjkf0d
          Lunapark isteyen cıkarsa napacas  


JustElhem

JustElhem resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SİZE BİR MEKTUP VAR ..>
  31.Eki.2006 Sal 06:37:44
fiogf49gjkf0d
               SİZE BİR MEKTUP VAR
Yumurtanızı nasıl yerdiniz? Rafadan mı?
Kahvenizi sütlümü alırdınız, yoksa sademi?
Sofranızda pastırma olmasa kızar mıydınız?
Üç çeşit yemekten sonra tatlı alırsınız herhalde?
Aman ha porselen tabaklarınıza dikkat edin
Sonra kırılırsa ne yaparsınız?

Doğru ya siz ne anlarsınız yokluktan ve dardan
Size bir mektup var! Çöpten ekmek toplayanlardan.

Hangi kolejden mezun olmak istersiniz?
Babanız size ne marka bilgisayar alsın?
Sınıfı geçerseniz kameralı cep telefonu ister misiniz?
Aman ha okulunuzdaki bale kursuna devam edin
Kolej üniformalarınız kaç çeşit olsun?
Okul servisiniz geç gelse kızar mıydınız?

Doğruya siz ne anlarsınız , mum ışığıyla sabah edenlerden
Size bir mektup var! Merkep sırtında okula gidenlerden.

Bu gün hangi mağazayı dolaşmak isterdiniz?
Vitrindeki elbiselerden kaç tanesini alırsınız?
Ayakkabınızla kravatınız aynı renk olmalı değil mi?
Yoksa size gülerler mi aynı takımı her gün giyseniz?
Aman ha akşamki diziyi kaçırmayın
Sonra yarın ne konuşursunuz altın günlerinizde?

Doğru ya siz ne anlarsınız bir yamayı üçe bölenlerden?
Size bir mektup var! Kış günü elbisesiz ölenlerden?



Sevgiler.
<<123456 7891011121314151617>>