ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
6 Mayıs 2024, Pazartesi 17:22   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  Peeg> Forum Mesajları
    Peeg'e ait Toplam 1356 Forum Mesajı var
<<123456789 10111213141516171819...100...136>>


Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >Hasta HAKLARI !>
  10.Ağu.2007 Cum 01:14:51
fiogf49gjkf0d

HASTA HAKLARI
(Hasta Hakları Yönetmeliği-1998- ne göre)

   

Bir Sağlık Kuruluşuna, sağlık hizmeti almak için başvuran herkesin;

1. Hizmetten genel olarak faydalanma:
Adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde sağlıklı yaşamanın teşvik edilmesine yönelik faaliyetler ve koruyucu sağlık hizmetlerinden faydalanmaya,

2. Eşitlik içinde hizmete ulaşma:
Irk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınmadan hizmet almaya,

3. Bilgilendirme:
Her türlü hizmet ve imkanın neler olduğunu öğrenmeye,

4. Kuruluşu seçme ve değiştirme:
Sağlık kuruluşunu seçme ve değiştirmeye ve seçtiği sağlık kuruluşunda verilen sağlık hizmetlerinden faydalanmaya,

5. Personeli tanıma, seçme ve değiştirme:
Sağlık hizmeti verecek ve vermekte olan tabiplerin ve diğer personelin kimliklerini, görev ve ünvanlarını öğrenmeye, seçme ve değiştirmeye,

6. Bilgi İsteme:
Sağlık durumu ile ilgili her türlü bilgiyi sözlü veya yazılı olarak istemeye,

7. Mahremiyet:
Gizliliğe uygun olan bir ortamda her türlü sağlık hizmetini almaya,

8. Rıza ve İzin:
Tıbbi müdahalelerde rızanın alınmasına ve rıza çerçevesinde hizmetten faydalanmaya,

9. Reddetme ve durdurma:
Tedaviyi reddetmeye ve durdurulmasını istemeye,

10. Güvenlik:
Sağlık hizmetini güvenli bir ortamda almaya,

11. Dini vecibelerini yerine getirebilme:
Kuruluşun imkanları ölçüsünde ve idarece alınan tedbirler çerçevesinde, dini vecibelerini yerine getirmeye,

12. Saygınlık görme:
Saygı, itina ve ihtimam gösterilerek, güleryüzlü, nazik, şefkatli sağlık hizmeti almaya,

13. Rahatlık:
Her türlü hijyenik şartlar sağlanmış, gürültülü ve rahatsız edici bütün etkenler giderilmiş bir ortamda sağlık hizmeti almaya,

14. Ziyaret:
Kurum ve kuruluşlarca belirlenen usül ve esaslara uygun olarak ziyaretçi kabul etmeye,

15. Refakatçi bulundurma:
Mevzuatın, sağlık kurum ve kuruluşlarının imkanları ölçüsünde ve tabibin uygun görmesi durumunda refakatçi bulundurmayı istemeye,

16. Müracaat, şikayet ve dava hakkı:
Haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türle başvuru, şikayet ve dava hakkını kullanmaya,

17. Sürekli hizmet:
Gerektiği sürece. sağlık hizmetlerinden yararlanmaya, HAKKI VARDIR.

       Bu haklarınızdan herhangi birinin ihlal edildiğini veya uygulanmadığını düşünüyorsanız Sağlık Bakanlığına ait 184 numaralı SABİM merkezini arayabilir ve ilgili personel ve kurumu şikayet edebilirsiniz.

Not: SABİM merkezi Ankara da olup her şikayeti ciddiyet ile araştırıyorlar.Haklı görüldüğünüz taktirde ilgili personel ve kurum hakkında yasal işlem uygulanıyor.

 

Peeg



Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Size Bir Meleği Tanıtıyorum (Resimli)>
  10.Ağu.2007 Cum 00:57:04
fiogf49gjkf0d












Beğenmeniz Dileğiyle

 

Peeg



Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >!!! Son Dakika !!! >Türk Halkına CALGON Kazığı !>
  10.Ağu.2007 Cum 00:53:46
fiogf49gjkf0d

Çamaşır makinelerinde kireç koruyucu olarak kullanılan Calgona 1 yıl  içersinde verdiğimiz toplam para ile koruduğumuz rezistansı 4 defa yenisi  ile değiştirebileceğimiz gerçeği beni reklamın insanlar üzerindeki etkileri konusunda daha çok düşünmeye sevk etti. zun zamandır Calgon ile ilgili  reklamlar nedeniyle ben de, bir çok tüketici gibi makinemin rezistansında sorun yaşamamak için Calgon kullanan biriyim. Bugüne kadar, "Calgon marka kireç koruyucu kullanmasam ve makinem arızalansa, bana servis ücreti ile birlikte bir rezistans kaça mal olur" sorusunu, doğrusu kendime hiç sormadım.
Gelin şimdi bu soruyu kendimize soralım ve örneğin Vestel Marka (WMU800-1200) çamaşır makinesi olan bir tüketicinin, hiç kireç koruyucusu kullanmadığını varsayarak, aile bütçesine ne kadar bir yük geleceğinin
hesabını birlikte yapalım:

1000 gr lık Calgon Fiyatı 8.250.000 TL

1 Yıllık Calgon Fiyatı 99.000.000 TL.

Rezistans+İşçilik Fiyatı 21.000.000 TL

500 gr lık Calgon Fiyatı 4.850.000 TL

1 Yıllık Calgon Fiyatı 58.200.000 TL

Rezistans+İşçilik Fiyatı 21.000.000 TL


Harcanan para 4 rezistansa bedel

Yukarıdaki tabloya göre, ayda 1 Kg. lık Calgon kullanan bir aile, Calgon a bir yılda verdiği toplam para ile tam 4 defa rezistansını değiştirebiliyor ve üstelik 15 milyon lira da arttırıyor. Aylık tüketimi 500 gr. olan bir aile ise, bir yılda 58.200.000 TL. ödüyor ve bu para ile bir yıl içerisinde rezistansını iki defa değiştirebiliyor ve bu sayede 16 milyon lira da tasarruf etmiş oluyor. Eğer matematiksel bir yanlış yoksa, tasarruf sağlayan Calgon ile ilgili olarak yaptığım hesap ortada. Karar sizin. Sadece rezistansı korumuyor. Rakamların dili bu olunca Calgon ile temasa geçtik ve konu ile ilgili olarak görüşlerini aldığımız Calgon Kategori Müdürü Gürhan BARKIN, Calgon un sadece rezistansı değil, makinedeki diğer parçaları da koruduğunu iddia etti. Fakat Gürhan Bey, kireçlenme sebebiyle arızalanmaların büyük bir bölümünü, rezistanslarda oluştuğu ayrıntısını da gözden kaçırdı. Kaldı ki, firma reklamlarında, Calgon un rezistansı koruduğu olgusunun ön palanda olduğunu da belirtmek gerekir. Bilimsel araştırmalara bu kadar önem gösteren bir firmanın yaptığı reklamın, tüketici üzerindeki etkilerini araştırmak için sokağa çıkarak, "Calgon ne işe yarar, neyi korur" sorularını sorması yeterli olacak.

Anti Kireç Hattı Çalışmıyor

Tüketicilerin kireç konusunda bilgilenmelerini sağlamak amacıyla kurulmuş olan ve Calgon kutularında tüketicilerin danışmaları için yazılı "Anti Kireç Hattı nı bir hafta süre ile devamlı aradığımızda, telefonların çaldığı ve açılmadığını tespit ettik.
Bu durumu da Calgon Katogori Müdürü Gürhan Beye sorduk. Aldığımız cevap hayli şaşırtıcıydı. "Anti Kireç Hattı", meğerse, firmanın ajans ile aralarındaki uyuşmazlık nedeniyle iki aydır kapalıymış.

Ayrıca Calgon kutusu üzerinde ürünün içeriği ile ilgili hiçbir ibare yok. Firma yetkilisi bu sorumuza da, "kanuni bir zorunluluk olsaydı, koyardık demekle yetindi. Oysa ki, Tüketici Hakları Evrensel Bildirgesinde de yer alan "tüketicinin bilgi edinme hakkı nı göz önünde bulundurduğumuzda, Calgon evrensel bir tüketici hakkını ihlal etmektedir.

Son not (Bu, bana ait): Eğer makineniz çift su girişli ise ve gerektiği zaman sıcak su alıyorsa, rezistansınız hiç bir zaman çalışmaz, dolayısı ile arızalanmaz, dolayısı ile Calgon kullanmanıza gerek yoktur. Reklamlarda gösterilen "bozuk" rezistans,  muhtemelen kuyu suyu ile kullanılan bir makineden sökülmüştür. Büyük şehirlerin hiç birinde su bu kadar kireçli değildir. İnanmıyorsanız, bulaşık makinenizin rezistansına bakabilirsiniz. Bulaşık makinesi soğuk su alır ve kesinlikle her yıkamada rezistansı kullanır.
Üstünde kireç var mı? Tuketicigunlugu


ALINTIDIR. " TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ "

 

Peeg



Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Ekmek Arası ÇORBA Olurmu ?>
  10.Ağu.2007 Cum 00:46:13
fiogf49gjkf0d





 

Demekki Oluyormuş

Peeg



Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Çingeneler>
  10.Ağu.2007 Cum 00:42:54
fiogf49gjkf0d
Çingeneler, Hindistan ın Pencap-Sind nehir havzası boyunca Pakistan ve Afganistan ın da içinde bulunduğu bölgelerden dünyaya yayılmış koyu renkli, Hint kökenli halk topluluğudur.

Yayılışları
Gazneli Mahmud un Hindistan ı işgali sırasında göçetmeye başladılar. Arabistan ve Mısır üzerinden kuzey Afrika ya; İran ve Türkiye üzerinden de Avrupa ya ve dünyaya yayıldılar.
İlk kez 1505 te İrlanda da, 1514 te de İngiltere de nüfus kayıtlarına geçirildiler. Aynı tarihlerde, Avrupa nın birçok ülkesinde gezgin çalgıcı ve falcılardan oluşan bazı göçebe toplulukların kayıtlarına rastlanır. Günümüzde Çingeneler dünyanın dört bir yanına dağılmış olarak yaşarlar. Büyük bölümü Avrupa nın güney kesiminde toplanmıştır. 19. yy.ın sonlarına doğru Kuzey Amerika ya da göç etmişlerdir. Çingeneler yaşadıkları her ülkede değişik adlarla anılırlar.
Çingeneler, dünyanın en renkli göçebe topluluklarından biridir. Büyük bölümü yerleşik hayata geçmiştir. Ülkemizde yoğun olarak yaşadıkları yerlerin başında Trakya da, Çanakkale, Edirne, Tekirdağ ve İstanbul gelir.
Çingenelerin büyük bölümü gelenek, göreneklerini ve topluluklarının yönetim biçimlerini korumuştur. İlk olarak 19. yy.da Avrupa da, sayıları 10-100 aile arasında değişen Çingene toplulukları şefler seçmeye başladı.
Çingene sözcüğü yerleşik düzeni olmayan göçebe insanları çağrıştırır. Oysa Çingenelerin çok azı günümüzde göçebedir. Bazıları kendi istekleriyle göçebeliği bırakmış, yaşadıkları ülkenin yaşam biçimini benimsemişlerdir. Çingene olmayanlarla evlenen Çingeneler de vardır. Edirne de çingenelerle kürtlerin evliliklerine sık rastlanır. Bazı ülkelerde de yerleşik yaşama zorlanmışlardır.
Yarı göçebe, yarı yerleşik bir topluluğun sayımının yapılması güç olduğu için Çingenelerin kesin nüfusu bilinmemektedir. Bununla birlikte bugün dünyada 3-4 milyon dolayında Çingene olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye de ise 500.000 dolayında Çingene olduğu tahmin edilmektedir.
Nisan 1971 de, Çingenelerin sorunlarını tartışmak üzere Londra yakınlarında ilk Uluslararası Roman Kongresi toplandı. Bu kongreye atfen, 1990 dan itibaren 8 nisan Dünya Çingeneler Günü olarak kutlanmaktadır.

Dilleri
Romani Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-İran kolundan olup Sanskritçeyle benzerlikler göstermektedir. Çingeneler kendilerine Rom derler. Rom, Çingenece de (Romani dili) erkek ya da koca anlamına gelir. Bu dilin, eski ve artık ölü bir Hint dili olan Sanskritçeden (diğer Hint dilleri gibi) türediğinden sanılmaktadır. Bununla birlikte sözcük dağarcığında Yunanca, Türkçe ve Farsça sözcükler de vardır. Anayurtlarının Hindistan olduğu sanılmakla birlikte, Çingenelerin kökeni hâlâ tartışma konusudur. Tarihleri ile ilgili kayıt yoktur. Çoğu, yaşadıkları ülkenin dilini konuşur. Çingenece ile yaşadıkları yörede konuşulan dilin karışımı bir lehçe konuşanlar da vardır. Örneğin, Fransa dakilerin bir bölümü ve Almanya daki Çingeneler Romani ve Almanca karışımı bir dil konuşurlar. İngiltere ve Fransa dakilerin başka bir bölümünün ise İspanyolca ile karışık bir lehçesi vardır. Bundan dolayı Çingene dili konuşulduğu yerlere göre farklılıklar gösterir.

Hayat tarzları
Barışçı, sanatsever, yaşam filozofu insanlardır. Kendilerine özgü yasaları vardır ama genellikle yaşadıkları toplumun dinsel inançlarını benimserler. Öte yandan, kutsama, düğün ve ölü gömme törenlerinde kendi gelenek ve törelerini sürdürürler.
Doğudan getirdikleri metal işleme ve yeni sayılabilecek demir, kalay teknikleri sayesinde Avrupa da endüstri devriminin hazırlayıcısı olmuşlardır. Yaşam felsefelerinde maddeye önem vermedikleri için, genellikle gelir düzeyleri düşüktür.
Eskiden göçebe yaşamlarına uygun işler yaparlardı. Kadınlar falcılık yapar, dilenir ya da dans ederdi. Erkekler ise çalgı çalar, kap kacak lehimciliği, kalaycılık, hayvan ticareti, hayvan eğiticiliği gibi işlerle uğraşırlardı. Geçmişte atlarla çekilen arabalarla yapılan göçlerde artık kamyon ya da karavanlar kullanılmaktadır. Eski uğraşlarının yerini ise, meyve toplama, asfalt dökme, kullanılmış araba ticareti, sirklerde hayvan bakıcılığı ya da eğiticiliği, hurda maden ve antika eşya alım satımı gibi işler almıştır. Birçok Çingene müzik ve dans sanatını zenginleştirecek katkılarda bulunmuştur. Bazı ünlü İspanyol gitaristler ve flamenko dansçıları Çingene ya da yarı Çingene dir. Çingenecenin yazılı bir dil olmayışı yüzünden edebiyat yapıtları yoktur.
Çingenelerin göçebe yaşamları yerleşik toplumlarınkinden çok farklıdır. Bu yüzden çoğu zaman, yerel halk tarafından hırsızlık, büyücülük, çocuk kaçırma gibi eylemlerle suçlanmışlardır. 1554 te İngiltere de Çingene olduğu söylenen herhangi bir kişinin asılması işten bile değildi. Hemen hiçbir yerde istenmeyen Çingeneler, birçok ülkeden sürülmelerine karşın, bir süre sonra bu ülkelere geri dönmeyi başarırlardı. II. Dünya Savaşı nda Yahudiler gibi Çingeneler de Almanlar tarafından büyük bir kıyıma uğratıldılar. Yaklaşık 500.000 Çingene, aşağı ırktan oldukları gerekçesiyle Macaristan, Polonya ve Çekoslovakya daki Nazi kamplarında yok edildi. Günümüzde de Çingeneler yaşadıkları bütün ülkelerde ayrımcılığa tabi tutulmaktadır.

Osmanlı da Çingeneler
Osmanlı İmparatorluğu’nda da Rumeli topraklarında yaşayan Çingeneler ayrı yönetim sayılmışlardı. Çingene Sancağı olarak adlandırılan bu yönetim biriminde, Çingenelerin yönetsel, mali ve askeri işleri düzenlenirdi.

Türkçe Çingene terminolojisi
cingan (Espiye, Eynesil)
ċin-gan (Sürmene)
çingan (Maçka)
çincane (İkizdere)
çingân (Akçaabat)
çingit “göçebe, çingene” (Amasya, Samsun)
cingane “yaramaz, haşarı”
cıngan (Şalpazarı, Ordu)
cingen, cingit (Samsun-Bafra)
Poşa, Boşa (Artvin)
abdal (K. Maraş)
cingan (Şereflikoçhisar-Ankara)
esmer vatandaş, kara kuvvetleri (Edirne)
dom ( Van, Hakkari) roman (çingeneler)

Dünya dillerinde Çingene
  • Adsincani (Gürcistan)
  • Athingani, Atzinganoi (Yunanistan)
  • Cadegipti, Cingali, Cinguli, Zingari (İtalya)
  • Cascarots (Baskça)
  • Cigani (Slovenya)
  • Ciganyok (Macaristan)
  • Cikan (Çek)
  • Cyganie (Polonya)
  • Giofog (Galce, İrlanda)
  • Gipcyan, Gipson, Gypsy (İngiltere)
  • Gitano (İspanya)
  • Luri, Luli (İran)
  • Manouches, Tsiganes (Fransa)
  • Nuri (Mısır, Suriye, Filistin)
  • Pharaones "Firavun un halkı" (Macaristan)
  • Rom/Roma/Rroma (birçok dilde)
  • Saracens "Araplar" (Fransa)
  • Tatarre "Tatarlar",
  • Zigenari (İsveç)
  • Ţsigani (Romanya)
  • Zegynen (İsviçre)
  • Zigeuner, Sinti (Almanya)

Etimoloji

  • Yunanca tsinganos (τσιγγάνος), Farsça çingâne.
  • Yunanca athinganos "dokunma"

Peeg



Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Dijital Yaşam >Dijital Yaşam >Nano Teknolojisi Nedir ? Nerelerde Kullanılır ?>
  10.Ağu.2007 Cum 00:39:03
fiogf49gjkf0d


NanoTeknoloji Nedir ?

Nanoteknoloji: anoteknoloji’nin birçok tanımı vardır. Bence en güzel ve en zarif tanım : “Atomsal düzeyde mühendislik”. Diğer tanımlarına ise Amerikan hükümeti raporlarından erişebilirsiniz. Burada önemli olan bir etki veya materyalin 100 nanometre civarında olmasıdır. Nanoteknoloji biraz da ilginç bir tartışma ortamı, mesela malzeme bilimciler nanoteknolojinin en çok kendileri ile ilgili olduğunu iddia ederler. Kimyacılar ve fizikçiler de bu tartışmaya katılırlar. Sonunda nanoteknoloji kralın paylaşılamayan kızı olur, çıkar.

Bilim tarihi uzun zamandır sürekli branşlaşmaya gitti, hatta Türkiye de çokça kullanılan bir söz vardır: “Her şeyden biraz bileceğine, bir şeyi tam bil” diye. Nanoteknoloji bu görüşü savunanları sanırım bayağı bir üzecektir. Çünkü bilimsel gelişmenin atomik boyut sınırlarına dayanması ile bir anlamda bilimler de ortak bir noktaya yaklaşmışlardır.

Artık canlıların sırrını çözmek için molekülleri ve bağ yapılarını bilmek, fizik kanunlarını uygulamak için kimyayı öğrenmek ve elektronik çipler imal etmek için hem kimya hem fizik bilmek, atomları anlamak için kuantum fiziğini idrak edebilmek gerekiyor. Sanki Nanoteknoloji, etrafında bilimlerin el ele tutuştuğu ve bu yardımlaşma ile büyüyen bir çocuk. Genelde insanların yeni bir “oloji” ye karşı ilk soruları “bunun faydası ne?”, özellikle orta yaşlı memurların sorduğu “para kazandırıyor mu?”oluyor. Faraday’ın verdiği enfes bir cevap vardır, taşı gediğine koyar usta bilim adamı : “Peki yeni doğmuş bir bebeğin dünyaya faydası nedir?”.Nanometre ölçeğindeki fiziksel, kimyasal ve biyolojik olayların anlaşılması kontrolü ve üretimi amacıyla, fonksiyonel materyallerin, cihazların ve sistemlerin geliştirilmesidir. Nano ölçekteki olayların manipulasyonu ile bilim ve teknolojide yeni ufuklar açılmaya başlamıştır


Nanoteknolojini Amaçları..

*Nanometre ölçekli yapıların analizi,
*Nanometre boyutunda yapıların fiziksel özelliklerinin anlaşılması,
*Nanometre ölçekli yapıların imalatı,
* Nano hassasiyetli cihazların geliştirilmesi,
* Nano ölçekli cihazların geliştirilmesi,
* Uygun yöntemler bulunarak nanoskopik ve makroskopik dünya arasındaki bağın kurulması.

Nanoteknolojinin Kullanım alanları

Endüstriyel Alanda:Mikrosensörlerin, mikromakinaların, optoelektronik elemanların imalatı ve uygun şekilde bir araya getirilmesi. ii)

Medikal Alanda: Mikro cerrahide (göz, beyin vb.), Diagnostik kitlerde, Bilimsel Araştırmalarda, Yüzey karakterizasyonu ve modifikasyonu, Mikroorganizmaların taşınması, DNA modifikasyonu vb.

Nanomanipulator

Nanomanipulator: Bir insana molekülleri görme dokunma ve dğiştirme imkanı tanıyan sanal gerçeklik arabirimidir. Virus, DNA iplikleri ve nanotüpleri modifiye etmek amacıyla kullanılabilmektedır. NM datayı almak için AFM kullanmaktadır. Sanal gerçeklik eldivenleri ve gözlükleriyle kullanıcın örneğin yüzeyini görmesini ve hissetmesini sağlamaktadır. Böylelikle kullanıcı eliyle mikroskopik objeleri tutabilir, itebilir, hareket ettirebilir ve ve sonuçta çıkan kuvveti, etkileşimi hissedebilir.Böyle bir teknolojiyle gen transferi, enzim değişimi , jeller ve yüzeyler üzerinde lokal değişiklikler yapabilmek mümkün olmaktadır.


NanoteknoLoji iLe yapılan,Halen devam eden çalışmalar

Nano inşaatlar için Mini robotlar

MIT yayınlarından Techonology Review de Mini robotlarla ilgili merak edilen bir çok soruya cevap aranmış. Bugünden nano robotların hayalini kurmak bilim kurgudan çok, yavaş yavaş ama uzun dönemde gerçekleşmesi muhtemel bir olasılığa dönüşmüştür.
Nano robotlardan önce, en olası olan mini robotlar. Mini robotlar ile nano boyutta manipulasyon yapma imkanı doğacaktır. Mesela bu mini robotlardan birinin 2 nanometre -bir DNA molekülünün genişliğinden daha küçük bir ölçek- kesinliği ile kendini bir yüzeyde hareket ettirmesi araştırmacılar tarafından gerçekleştirildi.
Yeni hedeflerden biri ise mini-robotlar yardımı ile bir hücrenin sabitlenerek, robot un üzerindeki şırınga çip inden bir sıvının hücreye aktarılması.Avrupa tabanlı projelerden biri olan Micron un amacı da üç aşağı beş yukarı bu işlemleri yapabilecek nitelikte kabiliyetleri olan robotların geliştirilmesi.
Araştırmacıların mikro manipulator, bir atomik güç mikkroskobu ucu ve şırınga çiplerini başarı ile çalıştırdıkları biliniyor. Fakat para ve zaman sorunu sebebiyle, tüm bunları bir arada çalıştıramamışlar. Gene de büyük bir başarıya imza attıkları kesin.
Bir deneyde: sıvı ile şırıngasını dolduran robotun, bir insan kontroller yardımı ile yeri sabitlenmiş hücreye giderek sıvıyı şırınga etmesi sağlanmış. Bu o kadar zor bir olay ki, bir yandan da hücreyi patlatmanız gerekiyor. Sıvı ise hücreye girdiği anda parlayarak varlığını belli etmiş.
Bu tip mini robotlardaki en önemli sorun enerji problemi. Gerçektende mikro ve belki gelecekte nano boyuttaki robotlar için temel sorun enerji ve makale bu konu ile ilgili tartışmalara da yer verilmiş

IBM den Nanoteknoloji tabanlı tümleşik devre

Science dergisinin 24 Mart 2006 sayısında yer alan "An Integrated Logic Circuit Assembled on a Single Carbon Nanotube" makalesine göre, IBM deki Araştırma Grubu 12 transistorlu (FET) 5 kademeli bir oscilator yaparak, günümüz silikon teknolojilerinde çok daha başarılı sonuçlar elde etmişler.
Kısaca özetlemek gerekirse, önce tek katmanlı bir Karbon nanotube un üzerinde Silikon teknolojisindeki devre elemanlarını yerleştirerek, FET transistorlerdeki (trans-resistor, değişken dirençli) temel çalışma prensibi olan alan etkisini kaliteli silikon oksit yerine nanotüplerle sağlıyorlar.
Nanotüp nedir konusunda da Bilim Teknikde daha önceden çıkmış bir yazı vardı, Türkiye de de bu konuda ODTÜ Fizik Bölümünde Prof. Şakir Erkoç bu konularla ilgili teorik çalışmalarda bulunuyordu sanırım. Kendisi hidrojen depolanması konusunda Nanotüplerin kullanımı konusunda bir çalışma yapıyordu.





Peki resimdeki nanotüp nerde derseniz, ikinci resime bakınca göreceksiniz. Resimde görülen incecik çizgi nanotüp. Nanotüpler konusunda önümüzdeki günlerde bu sitede daha ayrıntılı bilgilere rastlayabilirsiniz.

IBM in nanotüp kullanarak kademeli osilatör yapmasının sebeplerinden biri de kademeler arasındaki gecikme ve transistörün aktif çalışma durumlarındaki(rise-fall time) zamanlamaları ölçmektir herhalde.

Bu deney ve sonuçları neden önemli? Bu deney silikon transistörlerden gene silikon tabakalar üzerine fakat karbon nanotüplerle seri, bütünleşik devreler yapıp çalıştırılabildiğinin bir ispatı. Bunun sonucu olarak ilerde, şöyle bir çip üretim sistemi devreye girebilir.
1) Silikon tabaka alınır ve üzerine karbon nanotüplerin dizilmesi gereken çizgiler oluşturulur
2) Burada belirtilen yerlerde tek duvarlı ve istenilen elektronik özellikli karbon nanotüpler büyütülür
3) Bu karbon nanotüplerin üzerine devre bağlantıları yerleştirilir.

Bu sayede hem devre boyutunun küçülmesinden dolayı yaşanan sorunlar bir nebze aşılmış olurken, biraz değerini kaybetmişte olsa Moore yasasına sadık kalınabilmiş olunacak gibi.

Daha fazla bilgi için IBM Nanoscience Grubu :


 
Peeg


Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >İlginç Mimarileriyle ŞATOLAR>
  10.Ağu.2007 Cum 00:31:07
fiogf49gjkf0d












__________________
Yorum yaz!












 
 
Peeg


Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Lunapark Hız Treni (:>
  10.Ağu.2007 Cum 00:25:50
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d





















 

 

Peeg

 



Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >!!! Son Dakika !!! >Kuş Beyinli Sözü Yerle Bir Oldu !!!>
  7.Ağu.2007 Sal 17:33:21
fiogf49gjkf0d
Cevize merak saran bir karga, kıramadığı sert kabuğu kırmak için insanların bile aklına gelmeyecek bir yöntem buldu.


Cevizi arabaların önüne atan akıllı karga, kırmızı ışığı bekleyip kırılan cevizi böyle yiyor.


 

İzlemek İçin Linki Klikleyiniz !

Peeg



Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Sahip Olduklarımızın Değerini Bilmek>
  7.Ağu.2007 Sal 17:29:36
fiogf49gjkf0d

Yırtık pırtık paltolar giymiş iki çocuk kapımı çaldılar. “Eski gazeteniz var mı, bayan?” Çok işim vardı. Önce hayır demek istedim, ama ayaklarına gözüm ilişince sustum. İkisinin de ayaklarında eski sandaletler vardı ve ayakları su içindeydi. “İçeri girin de, size kakao yapayım” dedim. Hiç konuşmuyorlardı. Islak ayakkabıları halıda iz bırakmıştı. Kakaonun yanında reçel ekmek de hazırladım onlara, belki dışarıdaki soğuğu unutturabilir, azıcık da olsa ısıtabilirdim minikleri. Onlar şöminenin önünde karınlarını doyururken ben de mutfağa döndüm ve yarıda bıraktığım işlerimi yapmaya koyuldum. Fakat oturma odasındaki sessizlik dikkatimi çekti bir an ve başımı uzattım içeriye. Küçük kız elindeki boş fincana bakıyordu. Erkek çocuğu bana döndü ve “Bayan, siz zengin misiniz?” diye sordu. “Zengin mi?Yo hayır!” diye yanıtlarken çocuğu, gözlerim bir an yağımdaki eski terliklere kaydı. Kız elindeki fincanı tabağına dikkatle yerleştirdi ve “Sizin fincanlarınız ve fincan tabaklarınız takım” dedi. Sesindeki açlık, karın açlığına benzemiyordu. Sonra gazetelerini alıp çıktılar dışarıdaki soğuğa. Teşekkür bile etmemişlerdi, ama buna gerek yoktu. Teşekkür etmekten daha öte bir şey yapmışlardı. Düz mavi fincanlarım ve fincan tabaklarım takımdı. Pişirdiğim patateslerin tadına baktım. Sıcacıktı patatesler, başımızı sokacak bir evimiz vardı. Bir eşim vardı ve eşimin de bir işi. Bunlar da fincanlarım ve fincan tabaklarım gibi bir uyum içindeydi. Sandalyeleri şöminenin önünden kaldırıp, yerlerine yerleştirdim. Çocukların sandaletlerinin çamur izleri halının üzerindeydi hala. Silmedim ayak izlerini. Silmeyeceğim de. Olur ya unutuveririm ne denli zengin olduğumu.

Peeg

<<123456789 10111213141516171819...100...136>>