ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
19 Mayıs 2024, Pazar 15:01   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  Peeg> Forum Mesajları
    Peeg'e ait Toplam 1356 Forum Mesajı var
<<1...8889909192939495969798 99100101102103104105106107108...136>>


Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >...:::Bayanlardan müthiş Frikikler :::... 18 yaş sınırı vardır...>
  8.Haz.2006 Per 01:51:12
 


Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >..::Ödüllü Karikatürler (Buyrun Yorum Yapın)::..>
  8.Haz.2006 Per 01:49:28

1- Teröre, Savaşa Hayır

2- İnsanlar Hiç Bir Zaman Hayattan Kopmamalı Aksine Ne Olursa Olsun Daha İyi Sarılmalı, Gücümüzü Hiç Bir Zaman Kaybetmiyelim

3- Anneler Babalar Çocuklarımıza İlgi Gösterelim Unutmayalinki Onlar Bizim Geleceklerimiz. Yanlızlığa Terkmeyelim Onları Aynı Evde Yaşarken Bile.



Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >Hackerlerin Aşk Mektubu :)>
  8.Haz.2006 Per 01:07:26

Vernon, Sendende Bunu Beklerdim  

" Not: CPU umdaki bu ateşi hiç bir fan söndüremez. E er "connection" iste ime "reply" etmezsen "partition"umu silip "boot" uma virüs bulaştıraca ım. "



Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >...:::Raba ribi ribi du la rub den ribi ribi daga daga:::...>
  8.Haz.2006 Per 01:03:14
Bu Biticek Gibi Değil  Bu Fince Olabilir Bu Arada


Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >Güzel Bir Söz Çok Büyük Anlamlar Taşıyor>
  7.Haz.2006 Çar 00:16:13
fiogf49gjkf0d
Bir gün insan virgülü kaybetti... O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti. Bir başka gün "ünlem işareti"ni kaybetti. Alçak bir sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Bir süre sonra "soru işareti"ni kaybetti ve soru sormaz oldu. Hiç bir şey ama hiç bir şey onu ilgilendirmiyordu. Ne kâinat ne dünya ne de kendi umrundaydı. Bir kaç yıl sonra "iki nokta üstüste işareti"ni kaybetti ve davranış sebebini başkalarına açıklamaktan vazgeçti. Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız "tırnak işareti" kalmıştı. Kendine özgü tek bir düşüncesi yoktu. Son olarak "nokta"ya gelindiğinde düşünmeyi ve konuşmayı unutmuş durumdaydı. Kandevski


Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Böyle Org Çalanı Gördüğünüze İnanmıyorum>
  7.Haz.2006 Çar 00:12:07
fiogf49gjkf0d
Link Klikyeniz ! Mükemmel Bir Beceri


Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >Balayı Yolcuları>
  6.Haz.2006 Sal 23:14:17

Bu Nasıl Balayı Yaşanmadan Bitmiş, Buna Balayı Denmez, Buna Çimdikten Boşanmışlar Denir  Konu Nerelere Gitmiş Uçmuşlar Teyzesinin Aklıyla Hareketmi Edilir mi ?  



Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >...:::Sibel KEKİLLİ DVD si müthiş:::...>
  6.Haz.2006 Sal 22:22:12
Sibel Kekili nin Videosi Dedin 00me00 Heycanlandım Bir An  Böyle Oldum  Ama Hüsrana Uğrattın Beni


Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >Öğrecilere Sesleniyorum !>
  6.Haz.2006 Sal 21:25:49

Work And Travel Ne Diyenlere Yada Bilmeyenlere Açıklıyorum.

ÖRNEKTİR

4 yıllık Üniversitelerin Hazırlık, 1, 2 ve 3 ve 4. sınıf 2 yıllık okulların ise hazırlık, 1. ve 2. sınıf ve Yüksek Lisans 1. sınıf öğrencilerine yönelik olan bu programda (WAT Programı) , öğrenci yaz tatili dönemlerinde 2,3 veya 4 ay süre ile, Amerika nın bazı bölgelerinde günde yaklaşık 8 saat çalışarak hem para kazanabilir, hem de İngilizce pratik yapabilir. Amerika da çok yaygın olan bu program sayesinde yılda yaklaşık 50,000 öğrenci Amerika ya yaz tatillerinde giderek deneyim kazanmaktadır. Türkiye de ******* & *** Travel tarafından yürütülen bu programda, öğrenciler; otel, restaurant, eğlence parkları, fuarlar, ulusal parklar, kamplar ve tatil köyleri gibi yerlerde işe yerleştirilir. Ayda yaklaşık 1000 -2000 Dolar para kazanmak mümkündür. Program sayesinde dünyanın pek çok farklı ülkesinden gelmiş olan öğrencilerle dostluklar kurmak ve Amerika yı tanımak ve İngilizce dilini pratik yapmak öğrenci için büyük bir fırsattır.

Work And Travel Maliyetleri Hakkında Bilgiler Linki Klikyeniz !

Not : Herhangi öğrenci profiline sesleniyorlar bu arada Work And Travel danışmanlarına danışmadan planlar yapmayınız !

Not : Unutmayınki Sadece Bu Site Değil Sadece Bilgi Olsun Diye Örnek Olarak Verdim Size. Bir Arama Motorundan " Work And Travel " Yazarak Araştırma Yapabilirsiniz. En Güvenilirini Siz Daha İyi Bilirsiniz. Hadi Kolay Gelsin. ChatCity nin Yılmaz Bekçisi Bilgeniz Peeg ten Sevgilerle

 



Peeg

Peeg resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Merak Edilenler >Merak Edenlere Amerika daki Şehirlerden Görüntüler Ve Bilgiler>
  6.Haz.2006 Sal 20:39:13
fiogf49gjkf0d

İşte Las Vegas ta Bir Gece

Las Vegas son zamanlarda Amerika’da Disney World’den sonra en fazla turist çeken şehir. Bir yılda 34 milyon turisti ağırlıyor. Turist alisveris için kisi basina 106 dolar, konaklama, yiyecek ve kumar için 607 dolar olmak üzere toplam 713 dolar (ortalama) harciyor.

Her otelin çok sayida lokantasi, kahvesi, yüzme havuzu, golf sahasi, saglik kulübü ve konferans salonu var. Otellerin en önemli gelir kaynaklarindan biri de gösteri merkezleri. Eskiden gösteri denilince Frank Sinatra, Dean Martin, Barbara Straisand gibi sanatçilar gelirdi aklimiza. Sonralari müzikal modasi basladi. Simdilerde sarkici ve müzikal yok. Hemen her otelin gösteri merkezinde bir sihirbaz veya bir cambazhane günde iki defa gösteri yapiyor. Dünyanin en ünlü sihirbazi David Copperfield, bu dev otellerden birinde gösteri yapmis.

Biletler 100 dolar veya üzerinde. Sihirbazlar kadinlari uçuruyor, kesiyor hatta yok ediyor. Ama son yillarda moda sahneye aslan veya kaplan çikartip onlari yok etmek.

Las Vegas’ta kumar disi bu etkinlikler müsteri profilini degistiriyor. Kumar ile ilgisi olmayanlar da tatil yapmak için, alisveris yapmak için geliyor. Özellikle de konferans turizmi Las vegas’a her mevsim çok sayida insan çekiyor. Las Vegas’a gelen 34 bin turistin sadece yüzde 15’i yabanci, yüzde 85’i ise Amerikali

İşte Atalanta

Atlanta Downtown

Amerika’ nin en hızlı gelişen şehirlerinden biri. Geçtiğimiz on yıl içinde buraya 1 milyon kişi göç etmiş. IBM’ in de merkezi burada. 2000 yılında, teknoloji ve iletişim alanlarında yeni 150 tane şirketin faaliyete geçtiği hesaplanıyor. Peki, Atlanta niye böylesine gözde? Çünkü bu şehir, yatırımcılara vergi indiriminden bedava araziye kadar sayısız olanak sunuyor. Altyapı hizmetleri de çabası. ABD’ de ‘ ‘ Müşteri kapmak için’ ‘  yarışan eyaletler arasında kuskusuz Georgia en başarılarından biri.

Georgia eyaletinin merkezi olan Atlanta’ nin nüfusu 3,8 milyon. Şehir merkezinde Afrikalı-Amerikalıların oranı yüzde 62. Banliyölerde bu oran yüzde 80’ e kadar çıkıyor. Yani Atlanta, beyazların azınlıkta olduğu bir şehir.

 İşte Boston

    

Boston - Genel Görünüm

New England Bölgesi’ nin Massachusetts eyaletinde bulunan Boston şehri, hem kültürel hem de tarihsel geçmişi ile Amerika’ nin önemli şehirleri arasında yer alıyor.

Boston şehrinin adı, bölgeye ilk yerleşen Puritan mezhebine bağlı İngilizler tarafından, İngiltere’ deki Boston kasabasında da olduğu gibi St. Botolph’ s Town kelimesinin kısaltılmasıyla oluşmuş. Şehirde İrlandalı ve İngilizlerin ağırlığı göze çarpsa da her ülkeden insanı bir arada görmek mümkün.

Boston


Boston, 1700’ lerden bu yana Harvard ve MIT gibi Amerika’ nin birçok ünlü üniversitesine ev sahipliği yapmaktadır. Boston şehri hem çevresindeki üniversitelerin artan popülariteleri, hem de son yıllarda hızla gelişen ticari bir merkez olmasıyla büyük oranda göç almaktadır.


New England bölgesinin soğuk iklimi, Atlantik Okyanusu kıyısındaki Boston’ u oldukça olumsuz şekilde etkilemektedir. Kasım ve Mart ayları arasında etkisini gösteren soğuk ve kar çoğu zaman yaşam koşullarını zorlaştırsa da Boston çalışmak veya okumak için ideal ve güzel bir şehirdir.

İşte Chicago

 

Chicago - Genel Görünüm

Chicago, Illinois eyaletinin Michigan gölü kıyısında kurulmuş olan, Amerika’ nin üçüncü büyük ve Orta Batinin en büyük şehridir. Illinois eyaletinde Patawomi yerlileri tarafından manası güçlü/ulu veya yabani soğan olan Checaugou olarak adlandırılmış Chicago nehrinin, Michigan Gölüne aktığı yerde 1837 de 4170 nüfus ile Chicago şehri kurulmuştur. Tren yolunun buradan geçmesi ile çok kısa sürede büyümüş, 8 Ekim 1871’ de Büyük Chicago Yangını olarak tarihe geçen felaketle neredeyse tamamen yerle bir olmuştur. Şehirde Downtown’ a gittiğinizde göreceğiniz Water Tower, yani bir su deposu dışında bütün binalar yanmış ve 90 bin Chicago’ lu evsiz kalmıştır. Bu felaketten sonra tekrar yapılanan ve kurulan şehre ilk geldiğinizde dikkatinizi çekecek düzen, diğer büyük şehirlerden Chicago’ yu ayıran önemli bir özelliktir. State ve Madison caddelerini 0–0 noktası olarak alıp numaralandırılmış birbirine paralel ve birbirini dik kesen caddelerle şehrin büyük bir bölümünde kaybolmak imkansızdır.

Sears Kulesi

Windy City, yani rüzgarlı şehir olarak tanınan Chicago, Jazz’ in, dünyanın en yüksek binası Sears Kulesi’ nin ve daha birçok ilkin ev sahibidir. Chicago, Jazz’ in doğum yeri olarak müzikseverler için de çok büyük fırsatlar sunar. Blues ve Jazz barları tanınmış grupları misafir eder. Üst üste 4 kez NBA şampiyonu olan Michael Jordan’ lı Chicago Bulls basketbol takımını şehre gelmemiş olanlar dahi tanırlar. Chicago’ yu Amerikan futbolu liginde Bears, beysbol liginde Cubs ve White Sox, buz hokeyi liginde Hawks ve futbol liginde Fires temsil eder.

 

Frank Lloyd Wright Evi

Ayrıca şehir merkezinde Frank Lloyd Wright ve Mies Van Der Rohe gibi taninmiş mimarların tasarladığı çok sayıda yapıyı görmek mümkündür. 110 kati ile su anda Amerika’ nin en yüksek binası Sears Kulesi ve bunun dışında AON binası, Hancock Kulesi gibi gökdelenin olduğu şehir ilk çelik gövdeli gökdelenin yapıldığı yerdir. 4.2 milyon ft2 alanı ile Merchandise Mart dünyanın en büyük ticari binası olup, Chicago Amerika’ da Midwest’ in en büyük ticari merkezidir. Chicago şehir merkezinin güneyindeki Chicago Board of Trade başta olmak üzere büyük şirketlerin bulunduğu Civic Center günde milyonlarca çalışanı çekmektedir. Bunun yani sıra ünlü okulları, yazın 4 ay halka açık plajları, Michigan Avenue üzerindeki Magnificent Mile olarak adlandırılan ünlü mağazaların olduğu caddesi ve alışveriş merkezleri, Navy Pier ve Grant Park’ taki festivalleri, göl boyunca binlerce yat ve bot bulunan marinaları ile her zaman hareketli bir şehirdir.

 

Chicago’ ya ilk geldiğinizde Amerika’ nin Los Angeles ve New York gibi diğer şehirlerine nispeten daha düzenli ve sakin olduğunu fark edeceksiniz. Şehir merkezini yürüyerek gezebilirsiniz. Kışın çok soğuk ve yazın sıcak havada dahi ne olursa olsun göl kenarında insanların spor yaptığı Chicago’ da, taksiler dışında bol sayıda otobüs ve oldukça geniş bir bölgeye ulaşan raylı sistemi rahat ulaşım imkanı sağlar. Her büyük şehirde olduğu gibi geniş mutfak yelpazesinden örnekler sunan restoranları, çeşit çeşit bar ve gece kulüpleri, ünlü oyun ve müzikalleri misafir eden tiyatrolar, sinemalar ve daha birçok mevsimsel aktivite ile her zevke uygun eğlence bulabilmek mümkündür.

 

Birçok Chicago’ lu bile 19. Yüzyılın sonunda politikacıların safsatalarından bıkmış olan bir gazetecinin Chicago’ ya kazandırmış olduğu Windy City lakabının kışın gölden esen soğuk rüzgar nedeniyle verildiğini zannetmektedir. Chicago kişinin soğuğuyla ünlüdür. Eylül ayının ortalarında soğuyan hava Aralık ayında yerini Windchill yani ayaz denilen soğuklara bırakır. Sonbahar ve ilkbahar genelde 3 haftadan fazla sürmez. Mayıs ayında ısınan havalarla beraber göl kenarında ve şehirdeki parklarda piknik yapabilir, bisiklet kullanıp trekking yapabilir; göl kenarında hakla açık 29 plajda göle girip, plaj voleybolu oynayabilir, gölde yelken veya sörf yapabilir, tekne ile gezebilir; şehir merkezinin kuzeyinde göl yakınındaki kanalda ve çevre nehirlerde kano ile gezebilirsiniz. Yaz sonunda ağaçların büründüğü muhteşem renk cümbüşünü yakalamak için çevre ormanlıklara gezi vaktini iyi ayarlamak gerekir. Kışın sert geçmesi nedeniyle şehre bu mevsimde gelmek isteyenlerin sık sık havaalanı ve yol raporlarını takip etmesi gerekmektedir.

 

Michigan Gölü

Michigan gölü Kuzey Amerika’ da birbirine bağlı beş büyük gölden oluşan Büyük Göller’ den üçüncü en büyük ve dünyanın altıncı en büyük tatlı su gölüdür. Gölün dibinde Navy Pier’ in Deniz Kuvvetleri tarafından kullanıldığı zamanda burada yapılan tatbikatlarda kaza sonucu düsen 200 adet 2. Dünya Savası uçağı ve çeşitli sebeplerle batan binlerce gemi batığı bulunmaktadır. Bu batıkları özel dalış turları ve altı camlı gemi turları ile görmeniz mümkündür. Michigan gölünün tüm çevresinde olduğu gibi Chicago kıyısında da özellikle kuzey banliyölerde gemilere yön veren birçok ünlü Işık Kulesi bulunur. Michigan gölüne akan Chicago nehri üzerindeki özel ve ticari su taşımasının yapılmasına imkan veren açılan köprüler, Chicago’ yu dünyanın en çok hareketli köprüsü olan şehri unvanını vermiştir. Michigan Avenue üzerinde bulunan köprüden batıya bakarsanız nehrin göle açıldığı kanalı görürsünüz. Burası Süveyş kanalı gibi su seviyesini düzenleyen kapaklı sisteme sahip bir kanaldır. Aynı yöne giden bütün bot ve tekneler kenarlara bağlandıktan sonra kapaklar kapatılır ve su seviyesi gidilecek yöne doğru ayarlanarak kapak gidiş yönü üzerindeki kapak açılır.

 

Chicago - Chinatown

Chicago yasayanları açısından çok kozmopolit bir yapıya sahiptir. Illinois şehrinin 12 milyonluk nüfusunun, 8 milyon kadarı Chicago metro bölgesinde, 3 milyona yakını ise sadece Chicago şehrinde yasamaktadır. Polonyalılar, Yunanlılar ve İtalyanların en büyük etnik grupları oluşturduğu nüfus içinde birçok Afrikalı, Asyalı, Hispanik ve Yerli Amerikalı barındırmaktadır. Chicago merkezinin batısında Halsted ve Madison caddesinin kesiştiği civarda Greek Town’ da bulunan restoranlarda tanıdık yemekleri bulabilir, Türk Kahvesi içebilirsiniz. Little Italy, Chinatown ve Pilsen, şehrin diğer etnik grupların ve yerel kuzinlerin yoğun olduğu bölgelerdir.

 

Yaşam masrafları açısından diğer metro şehirler ile hemen hemen aynı olan Chicago şehri devamlı büyümektedir. İş imkanları açısından değişik bir yelpazeye sahip olan Chicago, Sears, Motorola, Bank One, Boeing, McDonalds, Kraft, Caterpillar gibi çeşitli sektörlerden en büyüklerin yönetim merkezlerine ev sahipliği yapmaktadır.

 

İşte Cleveland

 

Cleveland-Erie

Cleveland, ABD’ nin kuzeydoğusunda Mid-West (Orta-bati) bölgesindeki Ohio eyaletinde bulunan bir şehir. Büyük Göller bölgesinde, Cuyahoga nehrinin Erie Gölüne (bizim Marmara Denizinin 3-4 katı büyüklüğünde bir göl) döküldüğü yerde 200 yıl önce kurulmuş bir şehir. Metropoldeki yerleşim yerleri ile beraber 2.773.000 kişilik bir nüfusa sahip. Şehrin 1850’ lerden sonra, özellikle 1900’ lü yıllarda gelişmesinde nehir ve göl taşımacılığı, petrol (John Rockefeller dünyanın ilk petrol devi Standart Oil şirketini Cleveland’ da kurmuş), demir-çelik, madencilik, otomotiv (kamyon, kamyonet üretimi, otomobil aksamı ve parçaları) inşaat sektörleri yani eski tip sanayiler önemli bir rol oynamış. 1980’ e kadar Cleveland, ABD’ nin 3. büyük şirketler merkezi konumunu muhafaza etmiş.

Cleveland-Cuyahoga

Cleveland ayrıca 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında başta İrlandalılar, Macarlar, Çek ve Slovaklar, İtalyanlar, Polonyalilar, Almanlar ve Çinliler olmak üzere birçok göçmenin yerleştiği bir bölge olmuş. Şehirde 80 etnik grup olduğu belirtiliyor. Küçük İtalya, İrlanda Köyü, Slav Köyü, Çin Mahallesi bulunuyor. Özellikle öğretim üyesi, mühendis ve öğrenci bir miktar vatandaşımızın da Cleveland’ da yaşadığını görüyoruz.

Diğer taraftan, Ohio eyaleti içinde bulunan Cleveland ve Dayton, özellikle havacılık ve uzay bilimi alanında ABD’ nin en ileri bölgelerinden biridir. NASA’ nin 8 araştırma merkezinden biri olan Lewis Research Center (Cleveland’ da), ABD Hava Kuvvetlerinin en büyük araştırma-geliştirme laboratuarı (Dayton’ daki Dwight-Patterson Hava Üssü’ nde), yine bir kamu ve özel sektör işbirliği girişimi olan Ohio havacılık ve Uzay Enstitüsü (OAI-Cleveland’ da) Ohio eyaletindedir.

Ayrıca uçak motorları üreten General Electric, Pratt and Whitney, Hughes gibi dünyaca taninmiş dev şirketler, Goodrich Lastik fabrikası, uçak fren sistemleri ve elektronik hedef belirleme sistemlerini üreten tesisler de Ohio eyaleti içindedir. ABD’ nin ilk 5’ e giren büyük havayolu şirketlerinden Continental Airlines’ in merkezi, ABD Merkez Bankası (FED)’ nin bir şubesi de Cleveland’ dadır. Ohio başta havacılık olmak üzere, teknolojik yeniliklerin geliştirildiği bir eyalet olarak tanınmıştır. Thomas Edison Ohio’ lu olup, Thomas Edison Polymer Şirketi ve Edison Bio-teknoloji Center da Ohio eyaletindedir. ABD’ de 1980’ li yılların ortalarında kurulan ilk Japon otomobil fabrikası (Honda) Ohio’ da kurulmuştu.

Cleveland’ in bir diğer özelliği de, dünyaca tanınmış Cleveland Clinic Foundation Tip Merkezi ile Cleveland Sanat Orkestrasının da Cleveland’ in içinde olmalarıdır. Türkiye’ den de her ay ortalama 200-400 arası hastanın geldiği Cleveland Clinic, onlarca tesis ve araştırma merkezlerinden oluşuyor ve tam 18.000 kişiye istihdam imkanı sağlıyor.

Diğer taraftan Ohio, ABD’ nin Orta-bati bölgesinde çok güçlü bir tarım ekonomisine de sahiptir. Ortalama 400 ile 2000 dönüm büyüklüğündeki çiftliklerde elde edilen tarım ürünleri ihraç da edilmektedir.

1970’ li yıllarda birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi, Cleveland’ da da çelik, otomobil, inşaat sektörlerinde kriz ve ekonomik bunalım bas göstermiş. Basta çelik ve inşaat sektörlerinde fabrikaların önemli bir kısmı kapanmış, isçiler uzun grevler-gösteriler yapmış. 1950’ de 1 milyon, 1975’ de 850 bin olan Cleveland’ in nüfusu bugünkü seviyesi 506 bine düşmüş. Son 25 yılda Cleveland 350 bin nüfus ve 200 bin adet imalat isçisini kaybetmiş. Birçok şirket yönetim merkezini ve fabrikalarını daha elverişli şartlara haiz eyaletlere taşımışlar.

Bu durum karsısında 1980’ li yılların basında şehirdeki büyük isletmelerin Başkanları ve Genel Müdürleri bir araya gelip bir “Business Round-Table”i kurarak şehrin ekonomik gelişiminin yeniden sağlanması için birlikte projeler geliştirme kararı almışlar. Bunun üzerine Cleveland Belediyesi, Ticaret Odası’ nin bünyesinde kurulmuş olan Cleveland Ekonomik Gelişme Derneği, isçi sendikaları, üniversiteler, Vakıflar bir araya gelerek “Cleveland Tomorrow: Yarının Cleveland’ ı” adıyla bir platform ve kampanya oluşturmuşlar. Şehrin bozulan altyapısının düzeltilmesi, hava-göl ve nehir kirliliğinin önlenmesi, boşaltılan ambarlar ve konutların restore edilerek ekonomik faaliyetlere kazandırılması, parklar, müze, stadyum inşası gibi şehre ekonomik hareket getirilmesi amacıyla projeler havuzu ve koordinasyon merkezi olan Yarının Cleveland’ ı platformu, üyeleri arasında proje ve finansman bulma sorumluluklarını paylaştırmış. Federal hükümet nezdinde yapılan lobi sonucunda 15 yılda 4 milyar dolarlık fon temin edilmiş ve ortak projeler uygulamaya geçirilmiş.


İsçiler, gerek eyalet hükümeti, gerek belediye, gerekse özel sektör kuruluşlarının kendileri tarafından yeniden eğitime tabi tutularak, yeni vasıflar kazandırılmış. Fabrikalarda üretim verimliliği yükseltilmiş. Sonuçta bugün Cleveland’ da küçük işletmeler ağırlıklı, yüksek teknoloji gelişimi ve şehirleşme gelişimini temel alan bir ekonomik yeniden yapılanma başarılmış ve çeşitlendirilmiş farklı ekonomik sektörler ile yeni istihdam imkanları oluşturulmuş. Mesela; 1998’ de Cleveland’ da 26.000 yeni istihdam imkanı yaratılmış (Silicon Vadisi’ nde 18.200, Atlanta’ da 75.000 yeni is imkanı). 1975’ de Cleveland bölgesinde istihdam içinde imalat sanayicinin payı % 42 iken, bu oran 1999’ da % 21’ e inmiş (ABD genelinde % 17 olduğu ifade ediliyor) durumdadır. İşsizlik oranı ise bugün Cleveland bölgesinde % 4,5’ tur. Yine de unutulmamalıdır ki, Cleveland’ da fakirlik sınırının altındaki kişilerin oranı % 30’ dur (yıllık geliri 11.000–13.000 dolar arasında), ve bu kişiler daha çok nüfusun % 50’ sini oluşturan siyah Amerikalılar arasındadır.

Cleveland bugün küçülmüş ama ihtisaslaşmış ürünler üreten demir-çelik-otomotiv (kamyon ve ticari taşıtlar) üretimi, inşaat, deniz taşımacılığı yanında, aydınlatma, boya, biye-tip, biye-teknoloji ve tıp merkezi alanlarında, yeni sektörlerde büyük bir gelişme göstermiş durumdadır.

 

İşte Los Angeles En Güzel Yerlerden Biri

 

Los Angeles - Genel Görünüm

Los Angeles… Amerika içindeki ayrı ülke. Kaliforniya eyaletinin gözbebeği, dünyanın en zengin şehirlerinden biri (eyalet olarak dünyanın beşinci en zengin ülkesi). Akla hayale sığmayacak genişlikte bulvarlar, ardı arkasına birbirine bağlı ve birbirinden meşhur sahiller, palmiye ağacının her türü, üzeri açık arabaların şehri. Los Angeles, dünyaya sinemayı sunan şehir. Hayalleri yaptığı kadar hayalleri yıkan, verdiği kadar alan, göğsünü Pasifik Okyanusu’ na, sırtını ise dağlara vermiş bir şehir. Los Angeles, zenginliğin boyutlarının test edildiği, mesafelerin ulaşılamadığı, turistlerin akın akın geldiği bölge. Mickey’ nin, Spielberg’ ün, Spelling’ in yuvası. Los Angeles, meşhur Larry Flynt’ in deyimi ile her türlü sapıklığın normal karşılandığı yer.

Downtown

1781’ de şehre geldiklerinde 44 köylü Ispanyol’ un Downtown’ a (şehir merkezi) verdikleri isim El Pueblo de Nuestra Senora la Reina de Los Angeles imiş. Yani, Şehrimizin Leycisi, Meleklerin Kraliçesi. Bugün bu Melekler Şehrinde 140 ülkeden yüzlerce farklı etnik kökenli, yüzlerce farklı kültürel geçmişli insan bir arada yaşamakta.

 

Los Angeles Meksikalılar, Ermeniler, Koreliler, Filipinliler, El Salvadorlular ve Guatemalalılar ın kendi ülkeleri dışında en yoğun yasadıkları şehir. Nüfusla, herkesi her yönden besleyen bir şey var yani anlayacağınız bu şehirde.

Asırlar boyunca Los Angeles şan, şöhret ve yıl boyu sunduğu enfes iklimi ile çekmiş milyonları kendine. Yaklaşık 8 milyonluk nüfusun sadece ufak bir yüzdesi bugün o şan, şöhrete sahip olsa da, iklimi hakkında söylenen her şeyi fazlasıyla vermiş insanına LA. Doğu sahili bazen aylarca yerden kalkmayan karın altında sürünürken LA’ da Şubat ayının ortasında sahilde güneşleniyor olmak hayal değildir.

 

Bir LA’ liye ne zaman olursa olsun bir mesafeden diğerine gitmek için gerekli olan zamanı sorsanız 20 dakika cevabini alırsınız. Gerçekte LA sınırları içinde maalesef hiçbir yere ulaşmanız 20 dakika sürmez. Olağan trafik koşulları göz önüne alındığında LA içinde bir şehirden diğerine ulaşmak için bir saat tanımalısınız. LA trafiği gibi, (son yıllarda hızla azalmasına rağmen) suç oranı ve ırkçılık dalgaları da LA’ in negatif taraflarındandır. Ve zamanında birinin dediği gibi ‘ Eğer burası cehennemse, neden bu kadar popüler!’ 

İlk bakışta LA kollarını her tarafa salmış dev bir metropolit gibidir. Bir belediyeden diğerine, bir şehirden ötekine geçiş belirsiz gelebilir. Santa Monica’ yi Venice’ den ayıran o nüansı görebilmek için bu şehirde yasayıp havasını solumanız gerekir. Bir süre sonra LA’ da gerçek anlamda farklı şehirciklerin olduğunu ve bunların yabana atılamayacak kadar çok sayıda olduğunu anlarsınız.

 

LA, Amerika’ da araba kültürü en büyük olan şehirdir. Bu nedenle bu sayısız ufak şehircik arasında yol almak LA’ li için son derece keyifli ve olağandır. Uçaktan inerken bakıldığında (ki gözünüzden kaçması olanaksızdır) matematik defterinin karelerini andıran bu dev şehirde yol bulmak neredeyse tek koridorlu labirentte çıkış kapısını bulmaya benzer. Şehirde çok kısa bir süre yasadıktan sonra, LA’ e ilk defa gelen birini gezdirdiğinizde hayretler içerisinde bunca yolu nasıl öğrendiğinizi soracaktır. Gülümseyerek ‘ Çok kolay! Her şey birbirine paralel zaten’  dediğinizi duyar gibi oluyoruz.

LA - Wilshire

Dünyanın başka hiçbir bölgesinde olmayan başka bir olaya da burada alışmanız gerekecektir: Yön tayini! Gerçek anlamda mantık sınırlarının ötesinde büyük olan bu şehirde bir noktadan diğerine gidişinizi tarif ederken insanlar sürekli olarak ‘ 101 ile kuzeye çık, oradan 405 kuzeyi al ve 138 ile doğuya doğru devam et’  gibi cümleler kullanacaklardır. İnanması zor bile olsa bir süreden sonra hangi istikamette gittiğinizi siz de hisseder olacaksınız!

 

Örneğin Beverly Hills içerisinde dolaşırken bir mağaza için Wilshire Bulvarı’ nda Doheny ile Rodeo arasında, caddenin kuzey tarafında dediklerinde ilk önce Wilshire Bulvarını bulmalı, Doheny ile Rodeo’ nun Wilshire’ la kesiştiği yerleri tespit etmeli ve daha sonra dağlara bakmalısınız. Çünkü dağlar Beverly Hills’ in kuzeyinde kalmaktadır! Bütün bunları okurken Japonca gibi gelse de aslında hepsi birkaç ay bu şehirde yaşamanıza bağlıdır.

LA suç oranı yüksek bir şehir olarak bilinse de, bunca farklı kültürün çok yoğun olarak konuşlandığı bir şehirde bu oran normal sınırların oldukça altındadır. Hatta son yapılan araştırmalara göre, LA Amerikan şehirleri arasında suç oranı olarak ilk 15’ e girmemektedir. Tabii ki her gelen turiste veya öğrenciye yapabileceğimiz önemli bir uyarı South Central ve Watts gibi bölgelerden uzak durmasıdır.

 

Genel olarak doğuya gittikçe havanın ısınmasını ve hava kalitesinin düşmesini beklemelisiniz. Sıcak hava ile birlikte en büyük hava kirliliği LA’ in üzerine yaz aylarında çökmektedir.

 

Yaşam tarzı olarak şehre baktığınızda son derece rahat giyimli ve dünyanın en konforlu araçlarını süren bir nüfusla karsılaşacaksınız. LA’ de her şey New York’ un tam tersidir. Hayat standardı çok yüksek, kazandığınız para ile yaşamanız çok daha kolay, kıyafetleriniz çok daha ince ve kısa, evleriniz çok daha büyük, günesiniz ise daimidir. Doğu sahilinin kalabalığına karşılık Bati sahili geniş toprağı nedeniyle çok daha boş görünmektedir.

Mesafelerin uzunluğu ve araç satışlarındaki inanılmaz imkanlar ve fiyatlar nedeniyle LA’ de toplu taşıma diğer şehirlere oranla ölüdür. Hemen hemen her noktaya otobüs olmasına rağmen toplu tasıma araçları her zaman boştur ve taksiler bazen gün içinde rastlayamayacağınız kadar nadirdir. Zaten bu kadar büyük mesafelerde taksiye binmeyi de istemezsiniz! Acil bir durum anında taksiler sadece telefonla yola çıkarlar ve trafiği de göz önüne alırsanız taksiye yarım saat önceden haber vermeniz gerekecektir.

 

Bunun yani sıra LA, dünya üstü açık araba tüketiminin merkezidir. Senenin yaklaşık 10 ayı boyunca hiç rahatsız olmadan üstü açık arabanızın keyfini sürebilir, korkmadan da hemen hemen her tarafa park edebilirsiniz. Muhtemelen doğru olan bir söylentiye göre Ford şehirde araba satışlarını arttırabilmek için zamanında toplu taşıma aleyhine oldukça büyük bağışlar yapmıştır. Bugün kesenize göre LA’ de 1000 hatta 500 dolardan başlayarak araba bulabilirsiniz. Tabii 1000 dolarlık aracın sene içinde size 2000 dolar masraf çıkarabileceğini de unutmayın!

 

İşte Miami

Miami Beach

Florida eyaletinin gözde şehirlerinden biri olan Miami, Amerika’ nin diğer şehirlerinin klasik yapısına oranla farklı görüntülere ve kültürlere sahip tri-ethnic bir şehirdir. Halkın çoğunluğu Hispanik olarak adlandırılan Kübalılardan, Haitililer ve Karaipliler den oluşmaktadır. Bu nedenle de Miami şehrinin yapısı bu ırkların kültürlerini ve canlılığını yansıtır.

 

Şehirde konuşulan ağırlıklı dil İspanyolca’ dir. Miami nehri etrafında kurulmuş olan şehir, mükemmel kumsalları, 24 saat yüreğinizi hoplatacak gece hayatı ve dünyaca ünlü gemi seyahatlerinin (cruise) merkezi olması gibi özelliklerinden dolayı Amerikalılar tarafından Magic City (Sihirli şehir) olarak isimlendirilmiştir.

Amerika’ daki meşhur hortumların oluştuğu yerlerden biri olan Miami’ de sene boyu ortalama sıcaklık 24 derece civarındadır. Bunun yanında genelde sıcak olan Miami’ de tropikal iklimin etkisi olarak bol bol yağmur yağmaktadır. Gezmek için gelenlere tavsiyemiz Ocak-Mayıs ayları arasında gelmeleri. Yaz aylarını tercih ederseniz hem bunaltıcı sıcaklar hem de ikindin yağmurlarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz.

 

Kısaca Miami farklı kültürlerle kaynaşmak, çılgın gece hayatı, beyaz kumsallar, alışveriş, tarihi yerler, mükemmel gün batımı manzaraları ve tüm yıl boyu güneş isteyenler için ideal bir yerdir.

 

İşte New York City

 

New York eyaletinde bulunan New York City, Amerika’ nin en büyük şehri unvanına sahip 24 saat canlı ve dinamik bir şehirdir. New York birçok insan için fırsatlar şehri olarak bilinir. Bu nedenle bu şehir çok fazla yabancı nüfus barındırmakta ve çok büyük oranda göç almaktadır.

 

New York’ ta yasamın Amerika’ nin birçok yerine oranla daha pahalı olduğu da başka bir gerçektir. New York City ayni zamanda yabancı moda, medya, sanat, finans ve eğlence merkezi olarak da bilinir.

Bu şehre geldiğinizde edineceğiniz ilk izlenim korkunç bir kalabalık, dünyanın her kösesinden her türden insanlar ve İstanbul’ u aratmayacak kadar yoğun bir trafik olacaktır.

 

ABD’ nin en büyük şirketlerinden çoğunun merkezlerinin bulunduğu kentte, Wall Street Bölgesi, dünyanın finans merkezidir. ABD’ nin başlıca ticaret merkezi olan New York’ ta, sanayi ve turizm de çok büyük ölçekte gelişmiştir. New York ülkenin baslıca öğretim (New York City, Columbia, Fordham, Yeshiva, Long Island, Barnard üniversiteleri) ve kültür merkezidir.

 

NY-Manhattan

Burada yaşayacaksanız, sokakta takim elbisesinin altına rollerblade’ lerini geçirip işine gitmeye çalışanlara, öğle tatilinde yine takim elbisesinin altına spor ayakkabılarını giyip yemeğe gidenlere, akşamları iş çıkışlarında insanların spor salonlarına koşuşturmalarına, son derece kötü araba kullanan taksi şoförlerine, caddelerde yer ızgaralarından çıkan dumanlara, altınızdan geçen metro yüzünden bastığınız yerin sürekli sallanmasına, dev gökdelenlerin gölgesinden güneş görmeyen sokaklara, arabanız varsa sürekli bir park sorununa ve otoparkların inanılmaz pahalılığına alışmanız fazla zaman almayacaktır.

New York’ ta boş günleriniz şehrin eşsiz yapılarını gezmeye yetmeyecektir! Geceleri ise apayrı bir dünya sizi bekliyor çünkü dünya kültürünün beşiği konumunda olan New York size gecelerinizi değerlendirebileceğiniz sayısız seçenek sunuyor.

Seçenekler arasında devlet tiyatrosundan çılgın oyunlara kadar her şey var. İster bir konserin keyfini çıkarın, isterseniz de bale izleyerek unutulmaz bir gece yaşayın. Bu kadar çok seçenek arasından karar vermeniz bile zor olacaktır!

Tribeca-Grand Hotel
New York’ un en ilginç yerlerinden biri olan Soho, Museum Mile üzerindeki, içlerinde Guggenheim’ in da bulunduğu, birbirinden farklı dört müzesi ile tanınmaktadır. Soho’ yu cazip kılan diğer özellikleri arasında alışveriş merkezleri, restoranları ve barları sayılabilir.

Hafta sonlarında Soho’ nun merkezi olan West Broadway New Yorklularla adeta dolup taşar. Tribeca ise tam tersine zengin ve ünlülerin yaşadığı bir semttir. Robert De Niro Tribeca’ da oturan ünlülerden sadece birisidir! Tribeca’ da film ya da medya dünyasından tanıdık bir yüz görmeniz çok olasıdır.

Wall Street

New York’ ta bir yerden bir yere gitmenin en kolay yolu hızlı, ucuz ve güvenli olan metrodur. Bu şehirde gezip görecekleriniz saymakla bitmez fakat önerebileceğimiz yerlerden bazıları şunlar: Soho’ ya çok yakın olan Greenwich Village, Özgürlük Anıtı, Wall Street, Empire State Building ve U.N. Building. New York ile ilgili detaylı bilgileri gece hayatı ve görülecek yerler sayfalarımızda bulabilirsiniz.

 

 

 

 

İşte Orlando

 

Downtown


Orlando

Büyülü diyarlarda eğlenmek isteyenlerin şehridir Orlando. 1971 de kurulmuş olan Disney World son yıllarda neredeyse şehrin varoluş nedeni olmuştur. Bir yıl içinde 40 milyon insanın turist olarak ziyaret ettiği bu şehirde sokakta karşılaşacağınız her iki kişiden biri ya turisttir ya da geçimini turizm sektöründen kazananmaktadır..

Resmi kuruluşu 1850 lere dayanan şehrin kayda değer bir tarihi olduğunu söylemek zor. Bu yüzyıl başındaki en büyük geçim kaynağı turunçgiller olan şehrin çehresi 1970 lerden itibaren "theme park" adı verilen eğlence parklarının gelişmesiyle bambaşka bir hal almıştır. Çevresinde kurulmuş olan NASA ya bağlı bazı kurumlara ve ordunun bazı üslerine yakınlığı ile de ilgi çekici bir şekilde son yıllarda tabir uygunsa Florida nın Silikon Vadisi konumuna gelmiştir.

Şehir, San Francisco, Miami, Los Angeles ve New York un ardından Amerika nın yabancı turistler tarafından en çok ziyaret edilen şehri ve Las Vegas tan sonra en fazla yatak kapasitesi olan Amerikan şehri olma özelliğini taşır.

Orlando sıcak bir iklime sahiptir. Hem yaz hem de kış aylarında hava sıcaktır. Ancak güneşi görmek maalesef her zaman mümkün olmaz. Haziran-Eylül arasında yağmur ortalama iki günde bir yağarken, yılın geri kalan aylarında her dört günde bir ortalama yağmur yağar. Yağmurun sıkça yağdığı bu şehirde tahmin edileceği gibi nem oranı da %70-80 lerde gezer. Özellikle yaz aylarında 30 derece sıcaklık ve %90 nem oranında sokağa çıkmak çok zor olur.

Orlando ya gelmek için en güzel zaman, yağışın daha az olduğu ve okulların açıldığı Eylül sonu Ekim başıdır. Özellikle yazın yerel okulların da tatilde olduğu dönemlerde theme parklarda uzun kuyruklarda beklemeniz gerekecektir. Ayrıca Eylül-Ekim aylarında yatak fiyatlarının da yılın diğer zamanlarına göre daha ucuz olduğunu söylemek mümkündür.

Orlando ya tatil için gelirseniz yapabileceklerinizin çokluğu şüphesiz başınızı döndürecektir. Ne yazik ki Orlando şehir içinde yürüyerek gezebileceğiniz neredeyse hiçbir yer yoktur. Ayrıca sayılı yerlerden saatte bir geçen otobüs seferlerinin de Orlando ya gelen turistlerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğunu söylemek zor. Taksi ücretlerinin de çok pahalı olduğu düşünülürse şehre iner inmez ilk yapmanız gerekenin bir araba kiralamak olduğunu söylemeliyiz. Eğer şehre Orlando International havaalanından giriş yapıyorsanız havaalanında hem kalacak yerinizi hem de kiralık arabanızı ayarlamak mümkün olacaktır.

Son olarak birkaç detay verelim:
-Orlando nun okyanusa kıyısı yoktur.
-Florida eyaletindedir.
-Rakımı 36 metredir.
-Şehrin neredeyse tamamı düz bir yüzeydedir.
-Nüfusu 176,500 civarındadır.
-Alan kodu 407 dir.
-Yerel saat Türkiye nin 7 saat gerisindedir.

İşte San Diego

San Diego Gün Batımı

San Diego’ nun birçok ünlü yerini, Traffic filminde La Jolla’ yi, bir sinema klasiği olmuş Top Gun filminde Miramar Askeri Hava Alanı’ ni belki gördünüz. Ama aslında La Jolla ve Miramar, San Diego şehrini oluşturan 99 semtten sadece ikisi. San Diego şehri polis araçlarının üzerinde de yazan ve şehrin sloganı haline gelmiş olan The Finest City in America (Amerika’ nin en güzel şehri) olarak bilinir. Turist olarak gelen birçok insanın San Diego’ ya aşık olup yaşadıkları yerlere geri döndükleri de bir gerçektir.

 

1542’ de İspanyolların ilk defa keşfettiği San Diego ismini, 1602 yılında İspanyolların üç ana keşif gemisinden birinin adı olan San Diego gemisinden almıştır. 1769 yılında resmi olarak kurulan San Diego şehri ticaret ve liman şehri olarak California eyaletini Meksika’ ya bağlayan bir köprü durumuna gelmiştir.

San Diego Bay

Dört mevsim boyunca harika iklimi, hiç bitmeyen güneşi, masmavi Pasifik okyanusu, bir saat uzaklıktaki kayak merkezleri, rahat bir yaşam biçimi ve Meksika’ ya olan sınırından dolayı ilginç bir etnik ve kültürel karışıma sahip olması, San Diego’ nun akla gelen bir kaç özelliğidir. Rahat ve çekici ortamıyla, San Diego bölgesi birçok Amerikalının emeklilik hayallerini süsler. San Diego, Amerika’ nin yedinci, California eyaletinin de ikinci en büyük şehri olmasına rağmen diğer büyük Amerikan şehirlerinin aksine karmaşadan uzak ve genel olarak sakin bir yaşam ortamı sunar. .

San Diego Zoo

San Diego’ nun çoğu kişi tarafından bilinmeyen bir kaç özelliği ise; Batı kıyısındaki en büyük Deniz Piyade Üssü’ ne (Marine) sahip olması ve aynı zamanda da Deniz Kuvvetleri’ nin (Navy) büyük çoğunluğunun olduğu askeri bir şehir olmasıdır. Ayrıca, Samoa adalarından sonra dünya üzerindeki en büyük Samoali nüfusunun bulunduğu bölgedir. Daha önceden değindiğimiz üzere bir sinema klasiği olan Top Gun filminin büyük bir bölümü de bu bölgede çevrilmiştir. San Diego’ yu Meksika’ ya bağlayan San Ysidro Border dünyanın en işlek sinir kapısıdır. Dünyanın en büyük ve en ünlü hayvanat bahçesi olan San Diego Zoo da şehrin simgelerindendir.

 

Sağlıklı yasama çok büyük önem veren ve spora düşkünlüğü ile tanınan San Diego’ yu Amerikan Futbolu Liginde Chargers, beysbol liginde ise Padres takımları temsil eder. 2003 yılında Amerikan Futbol Ligi finali olan Super Bowl’ a da 71,000 kişilik dev Qualcomm stadyumuyla ev sahipliği yapacak olan San Diego, güzel iklimi ve sunduğu geniş olanaklarıyla özellikle spor düşkünleri için bir cennettir.

 

Birçok yüksek teknoloji ve biyomedikal firmaya da ev sahipliği yapan San Diego, teknoloji çevrelerinde Silicon Valley’ den esinlenerek, Qualcomm gibi büyük telekomünikasyon şirketlerinin merkezi olduğundan Telecom Valley olarak da bilinir.

 

Amerika’ da yaşamak ya da turist olarak gelindiğinde gezmek için kesinlikle listenize almanız gereken bir yerdir San Diego.

 

İşte San Francisco

 

San Francisco - Golden Gate
San Francisco körfezine, Golden Gate köprüsüne ve Pasifik Okyanusu’ na bakan evler, rengarenk bir kültür, dünyanın tartışmasız en iyi restoranları ve iki taş atımı ötede rüya güzellikte şehirler...

San Francisco’ yu anlatmak için kısa fakat yetersiz bir başlangıç olacaktır... Ama dediğimiz gibi bu zaten sadece bir başlangıç.

Batının incisi bu şehirde bir arada huzur içinde yaşayan bir düzineye yakın kültür aynı zamanda şaşırtıcı biçimde kendi öz kültürüne bağlı kalmayı başarabilmiş, bu şekilde bu körfez şehrine ayrı bir lezzet katmıştır. 1700’ lerde Portekizliler, İspanyollar ve İngilizlerin körfezi keşfi ile başlayan San Francisco hikayesi, 1848’ de California’ da altın bulunması ile dünyanın her tarafından onbinlerin körfeze akını ile devam etmiş ve 1849 yılında geçici çadırlarda yasayan 20 bin nüfuslu bir efsaneye dönüşmüştür.

18 Nisan 1906 depremi ile başlayan büyük yangın kontrol edilemez şekilde 3 gün devam edince şehrin tüm is merkezi tahrip olmuş ve şehrin göbeğinde 497 blokluk bir bölge yok olmuştur. 2500 kişinin hayatına ve o günkü değeri ile 350 milyon dolara mal olan bu yangının külleri soğumadan San Francisco’ nun yeniden inşasına başlanmış ve şehir bugüne dek uzanan bir yenilenme sürecine girmiştir. .

Tramvay

San Francisco Bati’ nin Wall Street’ i, finans merkezidir. Sisler arasında bir şehirdir. Herkesin ilk aklına gelen elbette ki Golden Gate Köprüsü… Yapılması dört yıla ve 35 milyon dolara mal olan köprü 1.2 mil uzunluğunda ve bir mühendislik harikası ve efsanesi. Bay Bridge ise şehri Contra Costa ve Alameda bölgesine bağlayan ikinci uzun köprüdür.

 

Şehri tanımaya Cable Car’ la (tramvay) başlamak en akılcısıdır. En hareketli ve işlek cadde Market Str.’ den Fisherman’ s Wharf’ a uzanan eşsiz bir keyif turu. Sonra PIER 39 ve Ghirardelli Square’ i görmeden sakın dönmeyin. North Beach’ de İtalyan esintisi hissedilirken,    Mission District bölgesinde Meksika ve Latin özellikleri hakimdir. Japantown ve Chinatown adından anlaşılacağı gibi minyatür Asya gibidir ve kesinlikle görülmelidir.

 

Keskin virajlı bir yolda araba kullanacağım derseniz, Lombard Caddesine buyurun: 40 derece eğimli sekiz keskin viraj. Her şehirde ünlü bir meydan vardır. San Francisco’ nun ki de Union Square’ dir. İnsan kalabalığı görmek ve güzelliğine hayran kalmak içten bile değildir. San Francisco şehri genel itibariyle büyüktür fakat San Francisco Bay Area denilen bütün sahil kesimini de katınca daha da büyümektedir.

 

Alcatraz, ünlü hapishane! Zamanında ağır suç isleyenlerin sürüldüğü bu adaya şimdi insanlar kendi istekleriyle akın ediyorlar. Amerika’ nin bazı şehirlerinde arabaya şiddetle ihtiyaç duyulurken San Francisco sunduğu toplu tasıma olanakları ile oldukça pratiktir. Hemen hemen her yere ulaşan otobüsler ve özellikle BART (hızlı tren) insanı teknolojinin günümüzde geldiği seviyeye hayran bırakır.

San Francisco şehrinin 3 tarafı denizle çevrilidir ve toplam 128 km kare alan üzerine kurulmuştur. Toplam 43 tepe vardır. Nüfus olarak yaklaşık 780,000 kişi yaşamaktadır. Kilometrekareye düşen insan sayısına göre New York’ tan sonra ikinci en yoğun şehirdir. Yıllık 17 milyon ziyaretçinin geldiği tespit edilmiştir. Yıllık hava sıcaklıkları 70F (21C) ila 40F(5C) arasında değişmektedir. Sabah ve akşam sisleri bazen yağmuru aratmayacak kadar yoğun ve meşhurdur. Okyanusun ılımanlaştırıcı etkisinden dolayı kar yağmaz.

 

Şehir içi telefon kodu 415’ tir ve 35 cent karşılığı kulübelerden şehir içi görüşme yapılabilir. Taksi ve restoranlarda %15 bahşiş normal sayılır. Alkol satışı için minimum yaş 21 dir. Sigara ve tütün kullanımı birçok yerde yasaktır.

 

Son Olarakta Washington D.C.

 

Capitol Hill

Amerika denilince akla ilk gelen görüntü New York’ daki ünlü Özgürlük Anıtı ise ikincisi de beyaz kubbeli yapı olarak da tanınan ve deyim yerindeyse Amerika’ nin alamet-i farikası olarak bilinen Washington D.C.’ deki Capitol Hill’ dir.

 

Amerika Birleşik Devletleri’ nin parlamentosu olarak tanımlayabileceğimiz bu yapı, genel yanılgının aksine, Amerika devlet başkanlarının ikamet ettiği "Beyaz Saray"dan tamamıyla farklı bir binadır. Capitol Hill’ e, Beyaz Saray’ a, Washington Anıtı’ na, duvarlarında demokrasi tarihini etkileyen yazıları ile Lincoln Memorial ve Jefferson Memorial’ a ev sahipliği yapan Washington D.C. Amerika’ da bir eyalete bağlı olmayan tek şehirdir. Columbia bölgesinde (D.C. , District of Columbia) bulunan bu şehir ABD’ nin başkenti olduğu için özerk bir yapıya sahiptir.

National Mall

Capitol Hill ile Washington Anıtı arasında uzanan ve The National Mall adi verilen alan, içinde barındırdığı müzeleri, galerileri ve botanik bahçesi ile adeta dünyanın ve insanlığın gelişimini bir çırpıda size anlatacakmış gibi durur. Bu alandaki müzelerde, Ay’ dan getirilen bir taşa dokunabilir, dünyanın en büyük canlıları olan dinozorlarla tanışabilir, kataloglardan görmeye alışık olduğunuz resim ve heykel ustalarının eserlerinin orijinallerini yalnızca 30 cm mesafeden inceleyebilirsiniz.

Lincoln Memorial

The National Mall’ dan Washington Anıtı’ na oradan da Lincoln Memorial’ a uzanan ve bir zamanlar Savas karşıtı en büyük gösterilere tanık olan Washington D.C. meydanlarında bugün yeşillikler içerisinde yürürken size eşlik eden sincapları görebilirsiniz. "Lincoln Memorial’ in merdivenlerinde yürürken kulağınıza çalınan Martin Luther King’ in "I have a dream... " diye başlayan o ünlü konuşması, Forest Gump filminde Tom Hanks’ in konuşma yaptığı havuzu, pek çok ajan-Savas romanlarında okuduğunuz meşhur Pentagon’ u, bir piranha ya da köpek balığını besleyebileceğiniz National Aquarium’ u ile Washington, gündüz olduğu kadar gece de kendisini ziyaret edenlere cömert davranan bir şehir.

Georgetown - Campus

New York’ tan gelen ünlü müzikallerden tiyatrolara, açık hava konserlerinden, küçük Latin - Reggae - Jazz kulüplerine kadar pek çok seçenek Amerikalıların deyimiyle D.C.’ de sizleri bekliyor olacak. Hızlı yaşamı sevenlere tavsiyemiz Georgetown’ i ve Adams Morgan’ i görmeden gitmemeleri. Bunların yanı sıra ülkenin önde gelen saygın üniversitelerini de bünyesinde barındıran Washington D.C., akademik açıdan da ayrı bir çekiciliğe sahiptir.

 

 

İşte Amerika daki Şehirler Ön Bilgi Vermek İstedim Gitmek Kalmak İsteyenler Yada Turist Olarak Gitmek İsteyenlere

<<1...8889909192939495969798 99100101102103104105106107108...136>>