ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
18 Mayıs 2024, Cumartesi 04:41   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  XxXxAnEkToDxXxX> Forum Mesajları
    XxXxAnEkToDxXxX'e ait Toplam 19 Forum Mesajı var
<<1 2>>


XxXxAnEkToDxXxX

XxXxAnEkToDxXxX resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >Mutlu yıllar Bahar>
  11.Eki.2007 Per 00:08:04
fiogf49gjkf0d

ßAHAR cım Doğum Günun Kutlu Olsun Nice Yıllara


               Cc Senı Çok Seviyor... Özellikle ßen

 İyiki Varsın 18 lik Cıtırım ßenim


                  ...ßyDaMaT...



XxXxAnEkToDxXxX

XxXxAnEkToDxXxX resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >İngiliz Tesco, yağı Konya dan alacak>
  30.Eyl.2007 Pzr 05:15:07
fiogf49gjkf0d
Önde gelen yağ üreticilerinden Zade, İngiltere merkezli hipermarket zinciri Tesco Kipa nın en büyük yağ tedarikçilerinden biri oldu.

Zade, bitkisel yağ pazarında uluslararası marketlerden onay alan ilk ve tek Türk yağ firması unvanını kazandı. Konya merkezli Zade yağlarının üreticisi Helvacızade Gıda nın 3. kuşak yöneticisi Kadir Büyükhelvacıgil, Türkiye genelindeki tüm Kipa mağazalarında tüketicilerin beğenisine sundukları bitkisel yağların, yakında Tesco nun uluslararası mağazalarında da raflardaki yerini almaya hazırlandığını söyledi. Büyükhelvacıgil, Tesco Kipa nın en önemli yağ tedarikçilerinden biri olma yolunda hızla ilerlediklerini vurguladı. Aynı zamanda çevre mühendisi olan Büyükhelvacıgil, kalite ve kurumsallaşma çalışmaları ile Türkiye ye gurur duyacağı bir marka hediye etmek istediklerini ifade etti. Büyükhelvacıgil, petrolden sonra en önemli tüketim maddesinin yağ olduğunu da dile getirdi. Kuraklık sebebiyle yağlı bitkilerde yaşanan rekolte düşüklüğünün, yağ sektörünü olumsuz etkilediğini belirten Büyükhelvacıgil, yüksek fiyatların merdivenaltı yağcıların iştahını kabartacağı uyarısında bulunuyor. 2005 yılında, ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi Standardı ile kalitesini belgelendiren Zade, 24 ülkeye ihracat yapıyor. 24 çeşit bitkisel sıvı yağ rafine edebilen firma, dünyanın en üstün teknolojisini kullanarak her gün ürünlerini 350 analizden geçirip el değmeden üretiyor.

document.write( < align="RIGHT" id="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" code="https://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=6,0,0,0" width="200" height="160" > );document.write( < name="movie" value="https://medya.zaman.com.tr/pics/reklam/bankasya_haberalti01.swf" > );document.write( < name="menu" value="false"> );document.write( < name="quality" value="high"> );document.write( < border="0" src="https://medya.zaman.com.tr/pics/reklam/bankasya_haberalti01.swf" width="200" height="160" align="RIGHT" pluginspage="https://www.macromedia.com/shockwave/download/index.cgi?P1_Prod_Version=ShockwaveFlash" ="application/x-shockwave-flash" swliveconnect="true" scale="exactfit" /> );document.write( );

 



XxXxAnEkToDxXxX

XxXxAnEkToDxXxX resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >PKK kampından ABD tankı çıktı>
  30.Eyl.2007 Pzr 05:13:14
fiogf49gjkf0d
New York’taki düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi’nde soruları yanıtlayan Başbakan Erdoğan, Türkiye’deki ABD aleyhtarlığının Irak politikası ve PKK teröründen kaynaklandığını söyledi. Erdoğan "Yakaladığımız PKK’lıların üstünde ABD silahları, kamplarda top, tank gibi ağır silahlar çıktı. Bunu ABD’liler de kabul ediyor" dedi.

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, PKK’nın elinde tank ve top gibi ağır silahlar olduğunu öne sürdü. Erdoğan, bu iddiasını önceki akşam ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Dış İlişkiler Konseyi’nde (Council on Foreign Relations) soruları yanıtlarken dile getirdi. Türkiye’deki Amerikan karşıtlığına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Erdoğan, ABD aleyhtarlığının ABD’nin Irak politikaları ile Kuzey Irak’tan Türkiye’ye yönelik PKK teröründen kaynaklandığını ifade etti. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

HALKIMIZI ETKİLEDİ "Hele son zamanlarda PKK terör örgütünün elinden irili ufaklı Amerika’ya ait silahların çıkması Türkiye’de korkunç bir tepki meydana getirmiştir. Bu seçimlerde bizim de aleyhimize kullanılmıştır. Muhalefet, ’niye bu konuda tepkiniz yok’ diye. PKK kamplarında top, tank gibi ABD’ye ait maalesef ağır silahlar çıktı. Yakaladığımız PKK’lı örgüt mensuplarının elinden Amerika’ya ait silahlar çıktı. Sonunda Amerikalı yetkililer de bunu kabul etti, ’Evet’ dediler. Buna da, boşaltılan bölgelerdeki silahların ellerine geçtiği, korsanlar, silah tüccarları aracılığıyla aldıkları şeklinde açıklamalar getiriyorlar. Bu tabii Türk halkı üzerinde çok çok olumsuz tesirler meydana getirdi."

Amerikalı yetkililerden bu konuda bekledikleri ciddi tavrı görmemekten yakınan Erdoğan, "İnşallah bir süre sonra Başkan’la görüşeceğiz. Dışişleri Bakanımız da Sayın Rice’la bu konuyu görüştü, Rice da hassasiyeti göstereceğini belirtti" dedi.

STRATEJİK ORTAĞIMIZ Erdoğan, ABD’nin Irak’ı Türkiye üzerinden terk etmesine nasıl bakacaklarına ilişkin soruya, "Biz buna olumlu bakarız. Nasılını konuşur, değerlendirmesini yaparız. Çünkü her şeyden önce bizim stratejik ortağımızdır" yanıtını verdi. Erdoğan, ABD ve koalisyon güçlerinin Irak’ı hemen bir anda terk etmesini doğru bulmadığını söyledi ve "Bir takvim içinde koalisyon güçleri Irak’ı terketmelidir. Bu Irak halkını rahatlatacaktır" dedi.

Erdoğan’dan terörle mücadele çağrısı

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, dün BM Genel Kurulu’na seslenerek, teröre karşı ortak mücadele çağrısında bulundu. Erdoğan, 15 dakikalık konuşmasında, "Herkesin geleceğini tehdit eden terörü lanetlediğini de bildirdi.

Erdoğan, hiçbir liderin bulunmadığı, büyük bölümü boş olan Genel Kurul’daki konuşması sırasında salonda eşi Emine Erdoğan’ın da bulunmadığı gözlendi. Kendisine refakat eden bakan ve eşlerinin bulunduğu salona hitap eden Erdoğan, küresel ısınmaya dikkat çekerken, Kıbrıs’la ilgili uzun süredir BM gündeminde bulunan Annan Raporu’nun da bir an önce Genel Kurul’a indirilerek, görüşülmesini istedi. Kıbrıs’a uygulanan ve hiçbir yasal-ahlaki dayanağı bulunmayan yaptırımların kaldırılmasını da isteyen Erdoğan, sorunun BM zemininde çözümünden yana olduklarını da söyledi.


XxXxAnEkToDxXxX

XxXxAnEkToDxXxX resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >Esrarengiz çantalar>
  30.Eyl.2007 Pzr 05:11:41
fiogf49gjkf0d
Esrarengiz çantalar Irak ta ele geçirilen silah ve mühimmat bazen dünyanın en gelişmiş teknolojisine sahip ABD askerlerini bile şaşırtıyor.

Bağdat ta ele geçirilen onlarca kutu dışarıdan bakıldığında bond bir çantaya benziyor.
Ancak asıl sürpriz çanta açıldığında ortaya çıkıyor.
Çantanın içinde ustaca yerleştirilmiş bir suikast silahı var.
İşin en ilginç yanı ise bu suikast silahının çanta açılmadan kullanılabilmesi.
Çantanın sapına yerleştirilmiş düğme çantanın içindeki otomatik silahı ateşleyen mekanizmaya bağlı.
Fotoğrafta da görüldüğü gibi bu esrarengiz kutulardan onlarca var, belki de yüzlerce.
Irak ın işgalinin ardından sahipsiz kalan silahların çoğunluğunun teröristlerin ve direnişçilerin eline geçtiği düşünüldüğünde akla hemen şu soru geliyor:
Acaba bu silahlardan PKK nın elinde de var mı?
Yüzlerce ABD silahının ve ABD nin Irak ordusundan ele geçirdiği silahların PKK da olduğunu Washington bile kabul etti.
Eğer bu silahlardan PKK nın eline geçtiyse her an alışılmadık suikast eylemleri yaşanabilir.


XxXxAnEkToDxXxX

XxXxAnEkToDxXxX resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >Bir yudum su için havuzda boğuldular>
  30.Eyl.2007 Pzr 05:10:43
fiogf49gjkf0d
Bir yudum su için havuzda boğuldular Denizli’nin Sarayköy İlçesi’nde biri yetişkin, 18’i yavru, 19 yaban domuzu piknik alanındaki havuzda ölü bulundu.

Önceki gün Tekke Köyü Karpuzderesi Piknik Alanı’na giden Tekke Köyü Muhtarı Süleyman Gülşah ile ihtiyar heyeti üyesi Doğan Çetin, havuzun içinde ölü yaban domuzlarını gördü. Muhtar ve köylüler, 1 metre 80 santimetre derinliğindeki havuzdan, anne ve yavruları oldukları sanılan 19 yaban domuzunun cesetlerini çıkardı. Havuz kenarına sıralanan domuzların görüntüsü yürek burktu. Muhtarı Gülşah, olayı kaymakamlığa bildirdiklerini belirterek şunları söyledi: "Domuzların boğularak öldüğünü düşünüyoruz. Pazar günü yağan yağmurun getirdiği sel suları havuzun içini pisliklerle ve toprakla doldurmuş. Tahminimize göre su içmeye gelen anne domuz ve yavruları havuza düşüp çıkamamış ve boğularak ölmüş. Olayı hemen yetkili mercilere bildirdik."


XxXxAnEkToDxXxX

XxXxAnEkToDxXxX resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >YSL and *8217;den denemeler>
  30.Eyl.2007 Pzr 05:09:49
fiogf49gjkf0d
Başta İslam ülkeleri olmak üzere başörtüsü ve türban dünyada tartışma konusu olurken giderek daha fazla modacı eşarbı koleksiyonuna katıyor.

Dün Tayvan’ın başkenti Taipei’de yapılan Yves-Saint Laurent defilesinde de bu tür modeller dikkat çekti.

Sıkma baş şeklinde takılan eşarp kalın bir tasmayla tamamlanırken başka bir model ise Katolik kadınların kullandığı başörtülerini andırıyordu.


XxXxAnEkToDxXxX

XxXxAnEkToDxXxX resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >Sevgilisi kaçtı kocası kurtardı>
  30.Eyl.2007 Pzr 05:08:58
fiogf49gjkf0d
Samsun’da Yılmaz A. (27), eşi Şükran A’yı (21), parkta bir erkekle otururken yakaladı. Kocayı fark eden Şükran A.’nın sevgilisi kaçtı.

Karı-koca tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesi üzerine genç kadın Mert Irmağı’na atlayarak intihara kalkıştı. Eşinin ardından suya atlayan Yılmaz A., boğulmak üzere olan genç kadını kurtarıp kıyıya çıkardı. Şükran A., olay yerine çağrılan 112 Acil Servis ekibinin yaptığı ilk müdahalenin ardından Samsun Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Yılmaz A. polise verdiği ifadesinde, Tekkeköy İlçesi’nden geldiğini belirterek, "Eşim Samsun’a gideceğini söyleyerek evden ayrıldı. Ben de kendisini takip ettim. Doğupark’ta ağaçların altında bir erkekle otururken gördüm. Yanındaki adam beni görünce kaçtı. Eşimle bir süre tartıştık, sonra kendisini ırmağa attı. Ben de onu kurtardım" dedi.


XxXxAnEkToDxXxX

XxXxAnEkToDxXxX resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >Beyaz Saray and *8217;da iftar vereceğim>
  30.Eyl.2007 Pzr 05:07:19
fiogf49gjkf0d
New York’ta Türk Kültür Merkezi’nin iftarına katılan Hillary Clinton, "Başkan seçilince Beyaz Saray’da iftar vereceğim. Ailece Türkiye’yi çok seviyoruz" dedi. Başbakan Erdoğan da, Atatürk’ün "Yurtta sulh cihanda sulh" sözünü hatırlatarak, teröre ortak akıl oluşturulmasını istedi.

FETHULLAH
Gülen cemaatine yakın Türk Kültür Merkezi’nin verdiği ve yaklaşık 1000 kişinin katıldığı iftara Başbakan Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile beraberindeki bakan ve milletvekilleri katıldı. Başkan George W. Bush’un New York’a geldiğinde kaldığı ünlü Waldorf Astoria Oteli’ndeki iftara, ABD’deki başkanlık yarışında önde giden Demokrat Parti aday adayı Hillary Clinton da geldi. Geçen yıl da iftara katılan Clinton konuşmasında, başkan olduğunda yapacağı ilk işlerden birinin Beyaz Saray’da bir iftar daveti vermek olacağını söyledi. Türkiye’nin önemini de vurgulayan Clinton, first lady olduğu dönemde 82 ülke gezdiğini, Türkiye’ye iki kez gittiğini belirtirken, "Ailece Türkiye’yi çok seviyoruz" dedi.

ATATÜRK’ÜN SÖZÜ Erdoğan terör belasına karşı ortak akıl oluşturmak gerektiğini belirtirken, her yıl silahlanmaya ayrılan 1 trilyon doların yoksulluk ve cehaletin ortadan kaldırılmasına harcanması halinde terörün kendisine zemin bulamayacağını söyledi. Erdoğan, Atatürk’ün ’Yurtta sulh cihanda sulh’ sözünü de anımsatarak, "Daha fazla geç olmadan bu tehlikeli gidişi görmek durumundayız. Bu konuda siyasetçilere büyük görevler düşüyor. Hepimizin huzura kavuşmadığı bir dünyada hiçbirimiz huzura kavuşamayız" dedi.

HOŞ GELİŞLER OLA... Salonda konuşmaların yapıldığı kürsüye ise Atatürk ve ABD’nin ilk başkanı George Washington’un resimleri konuldu. Sanatçı Ömer Faruk Tekbilek’in dinleti sunduğu yemekte, "Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa" türküsü de çalındı. Yemekte sema gösterisi yapıldı. Davetlilerden para alınmayan yemeğin maliyetinin 400 bin doları aştığı öne sürüldü.

AZERİ MİLYARDER Bir süre önce Türk vatandaşlığına geçen Azeri milyarder Mübariz Mansimov da 6 kişilik özel uçağıyla İstanbul’dan, beraberinde eski Beşiktaş yöneticisi İhsan Kalkavan ile birlikte bu yemek için New York’a geldi.

DEVLERLE BULUŞTU Erdoğan, önceki akşam da New York’ta Amerikalı dev yatırım ve finans şirketlerinin temsilcileriyle bir araya geldi. Fethullah Gülen’e yakınlığıyla tanınan Türk Kültür Merkezi ile AKP’nin Harvard mezunu milletvekili Cüneyt Yüksel’in organize ettiği bu buluşmada, ABD’li ünlü finansör George Soros’un temsilcisi Bernardo Villela da yer aldı.

Ayakta dinledi

GECEYE katıldığı için Hillary Clinton’a teşekkür eden Başbakan Erdoğan, konuşmasında ramazan ayının Müslümanlar için ahláki erdemleri ve manevi değerleri öne çıkardığını anlattı. Clinton, kendisinden sonra kürsüye çıkan Erdoğan’ın konuşmasını da ayakta dinledi. Erdoğan daha sonra Clinton’a çini bir tabak hediye etti.

Salondaki davetlilere Türkiye sloganları attırdı

İftara, New York Emniyet Müdürü Raymond Kelly ve Brooklyn Belediye Başkanı Marty Markowitz de katıldı. Markowitz, Türkiye tatilinden yeni döndüğünü ve üzerindeki bütün kıyafetlerin Türk malı olduğunu söyledi. Cebinden, Türkiye’den aldığı bir nazar boncuğunu çıkararak davetlilere gösteren Markowitz, "Beni bir Türk Yahudisi olarak bilin" dedi. Türkçe olarak "Ne mutlu Türk’üm diyene" diyen Markowitz, kürsüye çıkıp davetlilere "Türkiye Türkiye" diye slogan attırdı.

HOLLYWOOD YOKTU

Bu arada, İftara davet edilen ünlü Hollywood yıldızları Jennifer Lopez ve Brad Pitt gelmedi. Katılmaları beklenen sanatçılardan Tim Robins ve eşi Susan Sarandon da ortalarda görünmedi.


XxXxAnEkToDxXxX

XxXxAnEkToDxXxX resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >71 yaşındaki annesini eroin kuryesi yaptı>
  30.Eyl.2007 Pzr 05:06:26
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
Malatya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Bürosu polisleri, Nurettin G’nin Van’dan İstanbul’a uyuşturucu kaçırmaya hazırlandığı ihbarı aldı.

Polisler, Nurettin G’nin 71 yaşındaki annesi Hanova G. ve akrabası Seda D. ile Van’dan İstanbul’a giden bir otobüse bindiğini belirledi. Önceki gece saat 00.45 sıralarında Malatya’ya giren otobüsü durduran polisler, üç kişiyi otobüsten indirerek eşyalarını aradı. Bavullarda uyuşturucuya rastlayamayan polis, şüphelilerin üzerlerini aradı. Bu sırada kat kat elbiseler giyen Hanova G’nin vücuduna bantlarla sarılan, yaklaşık 500 bin dolar değerinde 4 kilo 276 gram eroin bulundu. Gözaltına alınan yaşlı kadın, "Ne olduğunu bilmediğim tozu taşımam için beni çok zorladı. Bavulların içinde taşımasını söyledim kabul etmedi. Çok para kazanacağını söylediği için ben de çaresiz kabul etmek zorunda kaldım" dedi. Oğul Nurettin G. ise "Yaşlı olduğu için annemin üzeri aranmaz, dikkat çekmez diye düşündüm, üzgünüm" dedi.


XxXxAnEkToDxXxX

XxXxAnEkToDxXxX resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >Katil 7 yıldır siyah poşette taşıdığı silahıyla meydan okuyor>
  30.Eyl.2007 Pzr 05:04:36
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
Almanya’nın altı kentinde, altı yılda sekiz Türk, bir de Türklerle samimi bir Yunanlı öldürüldü. Hepsi de küçük birer büfe (kiosk) işletiyordu; burada çoğunlukla yalnız çalışıyorlardı. Hepsi de susturucu takılmış, Çek yapımı aynı marka tabancayla vuruldu: Ceska (CZ 83) ile.

Hiçbir olayda cinayete doğrudan tanık olan bir görgü tanığı ortaya çıkmadı. Katil ya da katiller, susturucu nedeniyle boyu iyice uzayan tabancayı siyah poşette taşıdı, tetiği de siyah poşet içindeyken çekti. Böylece hem cinayet öncesinde dikkat çekmedi hem de cinayet sonrası mermi kovanı ve barut izleri poşetin içinde kaldı.

2000’de cinayetler başladığında Alman Emniyeti, uyuşturucu hesaplaşmasından ya da kan davasından kaynaklandığını düşündü. Ama daha sonra cinayetler devam etti, başlangıç noktası olan Nürnberg kentinin ve Bavyera eyaletinin sınırlarını aştı, güneyden kuzeye, sonra yeniden güneye yayıldı.

Artan cinayetlerin hep aynı tabancayla ve aynı yöntemle işlenmesi, Alman polisini alarma geçirdi. Bütün kurbanların yakınlarından DNA örnekleri aldı, iki robot resmin afişlerini caddelere astı, internet sitesi kurdu, cinayetlerin yoğunlaştığı Bavyera Eyaleti’nde 22 bin Türk’ün kapısını çaldı. Cinayet öncesi ve sonrasındaki telefon ve banka hareketlerini kontrol etti, 9 bine yakın ihbarı değerlendirdi. Ancak katili yakalayamadı. Cinayetleri ne tek bir senaryoya oturtabildi ne de güçlü bir ipucu elde edebildi. Katil açık açık Avrupa’nın en güçlü polis örgütlerinden birine meydan okuyarak, poşetteki Ceska’sıyla ülkede dolaşıp duruyordu.

Almanya gibi istihbaratı güçlü bir ülkede nasıl oluyordu da cinayetler aydınlatılamıyordu? Öldürülenlerin tümü göz önüne alındığında ortaya yoksul kesimden bir Türk göçmeni mozayiği çıkıyordu. Her türlü etnik kökenden, her türlü siyasi görüşten insan vardı aralarında. Kimi etliye sütlüye karışmayan, futboldan başka merakı olmayan sıradan insanlar, kimi neşeli, kimi fevri, kimi bekar, kimi evliydi. 21 yaşında olan da vardı aralarında, 50 yaşında olan da. Kimi Alman vatandaşıydı, kimi kaçak işçi.

Ölenlerin yakınları bile farklı tepkiler gösteriyordu. Kimi kendini Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önüne atıp yardım istiyor, kimi protesto yürüyüşü düzenliyor, kimi ise konuşmayı reddediyor, içine kapanıyordu. Gerçi bazı Türkiye göçmeni Almanlar, "Biz Türküz diye Alman devleti ilgilenmiyor, oysa Antalya’da tacizle suçlanan 17 yaşındaki genç Alman için ayağa kalktılar" diye serzenişte bulunuyordu ama, bu suçlamalar hiç isabetli değildi. Çünkü Alman polisi kurduğu 140 kişilik ekiple soruşturmanın peşindeydi. Üstelik, kendisine Türk topluluğundan gelen bilgi akışının zayıflığından şikayet ediyordu. Hatta Alman TV kanalı ZDF’in geçtiğimiz ağustostaki cinayet belgeselinin reytingi çok düşük olmuş, ardından polise sadece 15 ihbar telefonu gelmişti. Türk Emniyeti’ne gelen ihbarlar da çok azdı. İşte Almanya’da bir hafta boyunca bu esrarengiz cinayetlerin izinden giderek neler olup bittiğini anlamaya çalıştık.

Almanya’nın altı kentinde, altı yılda sekiz Türk, bir de Türklerle samimi bir Yunanlı öldürüldü. Hepsi de küçük birer büfe (kiosk) işletiyordu; burada çoğunlukla yalnız çalışıyorlardı. Hepsi de susturucu takılmış, Çek yapımı aynı marka tabancayla vuruldu: Ceska (CZ 83) ile. Hiçbir olayda cinayete doğrudan tanık olan bir görgü tanığı ortaya çıkmadı. Katil ya da katiller, susturucu nedeniyle boyu iyice uzayan tabancayı siyah poşette taşıdı, tetiği de siyah poşet içindeyken çekti. Böylece hem cinayet öncesinde dikkat çekmedi hem de cinayet sonrası mermi kovanı ve barut izleri poşetin içinde kaldı.

2000’de cinayetler başladığında Alman Emniyeti, uyuşturucu hesaplaşmasından ya da kan davasından kaynaklandığını düşündü. Ama daha sonra cinayetler devam etti, başlangıç noktası olan Nürnberg kentinin ve Bavyera eyaletinin sınırlarını aştı, güneyden kuzeye, sonra yeniden güneye yayıldı.

Artan cinayetlerin hep aynı tabancayla ve aynı yöntemle işlenmesi, Alman polisini alarma geçirdi. Bütün kurbanların yakınlarından DNA örnekleri aldı, iki robot resmin afişlerini caddelere astı, internet sitesi kurdu, cinayetlerin yoğunlaştığı Bavyera Eyaleti’nde 22 bin Türk’ün kapısını çaldı. Cinayet öncesi ve sonrasındaki telefon ve banka hareketlerini kontrol etti, 9 bine yakın ihbarı değerlendirdi. Ancak katili yakalayamadı. Cinayetleri ne tek bir senaryoya oturtabildi ne de güçlü bir ipucu elde edebildi. Katil açık açık Avrupa’nın en güçlü polis örgütlerinden birine meydan okuyarak, poşetteki Ceska’sıyla ülkede dolaşıp duruyordu.

Almanya gibi istihbaratı güçlü bir ülkede nasıl oluyordu da cinayetler aydınlatılamıyordu? Öldürülenlerin tümü göz önüne alındığında ortaya yoksul kesimden bir Türk göçmeni mozayiği çıkıyordu. Her türlü etnik kökenden, her türlü siyasi görüşten insan vardı aralarında. Kimi etliye sütlüye karışmayan, futboldan başka merakı olmayan sıradan insanlar, kimi neşeli, kimi fevri, kimi bekar, kimi evliydi. 21 yaşında olan da vardı aralarında, 50 yaşında olan da. Kimi Alman vatandaşıydı, kimi kaçak işçi.

Ölenlerin yakınları bile farklı tepkiler gösteriyordu. Kimi kendini Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önüne atıp yardım istiyor, kimi protesto yürüyüşü düzenliyor, kimi ise konuşmayı reddediyor, içine kapanıyordu. Gerçi bazı Türkiye göçmeni Almanlar, "Biz Türküz diye Alman devleti ilgilenmiyor, oysa Antalya’da tacizle suçlanan 17 yaşındaki genç Alman için ayağa kalktılar" diye serzenişte bulunuyordu ama, bu suçlamalar hiç isabetli değildi. Çünkü Alman polisi kurduğu 140 kişilik ekiple soruşturmanın peşindeydi. Üstelik, kendisine Türk topluluğundan gelen bilgi akışının zayıflığından şikayet ediyordu. Hatta Alman TV kanalı ZDF’in geçtiğimiz ağustostaki cinayet belgeselinin reytingi çok düşük olmuş, ardından polise sadece 15 ihbar telefonu gelmişti. Türk Emniyeti’ne gelen ihbarlar da çok azdı. İşte Almanya’da bir hafta boyunca bu esrarengiz cinayetlerin izinden giderek neler olup bittiğini anlamaya çalıştık.

İdeal cinayet silahı CESKA 83 (CZ 83)

Kevin Costner’ın, işinden arta kalan zamanlarda seri cinayetler işleyen Earl adında bir katili canlandırdığı Mr. Brooks filmi, bu yaz değil de 7 yıl önce çekilmiş olsa, Almanya’daki katilin ondan esinlendiğini söyleyebilirdik. Filmde Earl, silahı tuttuğu elini bir poşete sarıyor ve poşeti bileğinden bağlıyor. Bu sayede kovan yere düşmüyor. Ama tabancadan çıkan kurşun, poşeti delip hedefi vurduğunda, poşetten bir parça da mermiyle birlikte kurbana saplanıyor. Böylece katil geride kullandığı yöntemi açıklayan bir delil bırakmış oluyor.

Almanya’daki katilin durumu da tıpkı bu. Bütün cinayetlerde kullanılan Ceska 83 (CZ 83) ve ona eklenen susturucu, katilin elindeki bir poşetin içinde. Kurbanlara yapılan otopsilerde, vücutlarından çıkarılan mermi gömleklerinden hep plastik poşet parçaları çıktı.

Poşetin bir kolaylığı da, susturucuyla birlikte tabancayı sokakta rahatlıkla taşımaya imkan vermesi. Ceska 83, Glock gibi değil. Eski bir silah. Tasarımı, daha az tecrübelilerin kullanımına uygun. Suçlunun dikkat çekmemek için tabancayı rengiyle uyan siyah poşette taşıması gerekiyor. Siyah poşet, çıplak gözle barut izlerinin görünmesini de önlüyor.

CZ 83 serisi tabanca, küçük, tamamı çelik, yarı otomatik bir silah. Solaklar da sağ elini kullananlar da rahatlıkla kavrayabiliyor. Tetiği çekmek için de çok az güç gerekiyor.

İki ülkenin polisi birer özel ekip kurdu

ALMANYA’DA BOSPORUS, TÜRKİYE’DE CESKA

Almanya’daki ilk iki cinayet Bavyera eyaletinde Nürnberg’de işlenmişti ve olay henüz yerel bir vaka kabul ediliyordu. Üçüncü cinayet başka bir eyalette, Hamburg’da işlenince, vaka da federal hale geldi. İçişleri Bakanlığı’na bağlı Federal Kriminal Dairesi, cinayet silahından esinlenerek CESKA adlı bir komisyon kurdu. 2005’te bu komisyon lağvedildi. Cinayetler Bavyera Eyaleti’nde yoğunlaştığı için Federal İçişleri Bakanlığı ile Eyalet İçişleri Bakanlığı anlaşarak Bavyera Eyaleti’nde sadece bu işle uğraşacak, ayrı bütçeli ve 140 uzman polisten oluşan BOSPORUS/SOKO Komisyonu kuruldu. Başkanlığına da ünlü polis şefi Wolfgang Geier getirildi.

Geier, Türkiye Emniyet Genel Müdürlüğü’nü ziyaret etti ve ortak çalışma önerisinde bulundu. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi bünyesinde, biri amir altı Emniyet mensubundan oluşan CESKA adlı bir komisyon kuruldu. Başkanlığına da Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Mehmet Ali Keskinkılıç getirildi. Türk CESKA ile Alman BOSPORUS, düzenli aralıklarla birbirlerini ziyaret ediyor. Her ihbarı, her senaryo ve bilgiyi paylaşıyor. Türk Emniyeti de Alman polisi gibi maktul yakınlarını ziyaret edip yeni gelişmeleri öğreniyor. Keskinkılıç, "Almanlarla Türkler arasında dil, sosyal ve kültürel anlaşmazlık da var. Ailelerden bazıları Almanca bilmiyor. İletişim sorununu çözmek için bir tahkikat grubu oluşturduk. Şahısların buradaki köylerine, şehirlerine gittik. Düzenli aralıklarla Almanya’ya gidiyoruz" diyor.

CİNAYETLER SERİSİ

Enver Şimşek (39), Nürnberg, 9 Eylül 2000. Ispartalı. Çiçekçi.

Süleyman Taşköprü (31), Hamburg, 28 Haziran 2001. Afyonkarahisarlı. Bakkal. Belirgin bir siyasi görüşü yok.

Abdürrahim

Özüdoğru
(41), Nürnberg, 13 Şubat

2001. Bursalı. Terzi. Yakın çevresinde ülkücü görüşleriyle tanınıyordu.

Habil Kılıç (38), Münih, 29 Ağustos 2001. Artvinli. Manav. Hiçbir siyasi görüşü yok, arkadaşlarının deyişiyle "ekmek partisinden."

Yunus Turgut (25), Rostock, 25 Şubat 2002. Elazığlı kaçak işçi. Arkadaşının döner büfesinde öldürüldü. Hakkında çok az şey biliniyor.

İsmail Yaşar (50), Nürnberg, 9 Haziran 2005. Urfalı. Dönerci. Kürt ama çevresinde PKK’ya düşman olarak biliniyor. Amcaoğlu Türkiye’de uyuşturucudan hapiste.

Mehmet Kubaşık (39), Dortmund, 4 Nisan 2006. Maraşlı. Sigara vb. satan bir büfeci. Eski KOMKAR’cı.

Theodoros Boulgarides (41), Münih, 15 Haziran 2005. Yunanlı. Çilingir. Türk mahallesinde oturuyordu, tüm arkadaşları Türk’tü ve onu tanımayanlar, tipinden

dolayı Türk sanıyordu.

Halit Yozgat (21), Kassel, 10 Nisan 2006. Yozgatlı. İnternet kafe sahibi. Dindar ama radikal olmayan bir ailenin üyesiydi, Süleymancılarla ilişkisi vardı.
<<1 2>>