ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
9 Mayıs 2024, Perşembe 07:15   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  cEmiRc> Forum Mesajları
    cEmiRc'e ait Toplam 468 Forum Mesajı var
<<123456789 10111213141516171819...47>>


cEmiRc

cEmiRc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >CC de MAGAZIN (sayi : 2 ) :)))>
  12.Eyl.2006 Sal 13:51:07

eline sağlık alev

harika olmuş



cEmiRc

cEmiRc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >dünyanın en güzel bahçeleri>
  12.Eyl.2006 Sal 12:33:54
























































cEmiRc

cEmiRc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >cok acayip bi resimm>
  12.Eyl.2006 Sal 12:17:38


cEmiRc

cEmiRc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >*******Dünyanın en karizmatik adamı*******>
  12.Eyl.2006 Sal 12:14:39


cEmiRc

cEmiRc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >TÜRK ASKERİNİN GURURU...^^^^57.ALAYIN SANCAĞI^^...****(MUTLAKA OKUYUN)****>
  12.Eyl.2006 Sal 11:45:44


cEmiRc

cEmiRc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >Öldükten sonra neler olacak?>
  11.Eyl.2006 Pzt 17:01:01
Öldükten sonra neler olacak?

1- Ölüm ve Kabir

İnsanın ölümüyle bedenden ayrılan ruh, âhiret âleminin başlangıcı olan kabir hayatını yaşar. Kabirde Münker ve Nekir adında iki melek insana birtakım önemli sorular sorarlar.
Bu soruların başlıcaları: “Rabbin kim? Dinin ne? Peygamberin kim? Kitabın ne?” dir.

Dünyadayken imân edip iyi işler yapanlar, bu sorulara doğru cevaplar verirler. İmânı tam olmayanlar ise bu sorulara doğru cevap veremezler. Sevgili Peygamberimiz, kabirde insanların farklı durumunu şöyle belirtmektedir: “Mezar, her insan için dünyadaki durumuna göre ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.” (Keşfu’l Hafâ, c.2, s.90)

2- Kıyamet

Kıyametin kopma zamanı gelince İsrafil adlı melek sûr adı verilen bir âlete üfleyecek. Böylece bütün kâinat alt üst olup, bütün canlılar ölecek. İsrafil’in ikinci kez sûra üflemesiyle yepyeni bir dünya kurulacak ve bütün ölüler dirilecek.

3- Diriliş

Allah’u Tealâ ölüleri diriltecek. Bütün semavî dinlerde bu inanç vardır. Bu, âhiret inancının temelini oluşturur. Yüce Allah Kur’ân-ı Kerim’in pek çok âyetinde öldükten sonra dirilişi açıkça belirtir. Pek çok örnekle bu gerçeği ispat eder.
4- Haşir ve Mahşer

Haşir, Allah’ın dirilişten sonra kullarını bir araya toplamasıdır. Toplanılan bu yere Mahşer adı verilir. Mahşerde melekler, cinler ve insanlar dirildikten sonra herkes burada toplanacaktır. O anda inkarcı kâfirler de, toprak olarak yok olup gitmeyi temenni edecek ve “Keşke toprak olaydım!” (Nebe Sûresi, 40) diye iç çekecektir. O dehşetli günde 7 sınıf insan Arş’ın gölgesinde gölgelendirecektir.

1. Adaletli devlet başkanı ve yönetici,

2. Allah’a kulluk ederek büyüyen genç,

3. Kalbi cami ve mescitlere bağlı kimse,

4. Allah için birbirini seven bu uğurda bir araya gelip, bu sevgi ile ayrılan iki kişi,

5. Makam ve itibar sahibi bir kadının beraber olma çağrısını “Ben Allah’tan korkarım” cevabı ile reddeden kişi,

6. Sağ elinin verdiği sadakayı sol eli duymayacak şekilde gizli yardımda bulunan kişi,

7. Tenha yerde Allah’ı anarak gözleri dolu dolu olan kişi. (Buhari, Ezan 36).


5- Kişi sevdiğiyle haşredilecek

Mahşere herkes, dünyada kime inanmış ve kimin peşinden gitmişle onunla birlikte gelir. O gün gerçek önderin mübarek Peygamber Efendilerimiz (as) olduğu gün gibi ortaya çıkacaktır. (O gün zalim kimse ellerini ısırıp: ‘Keşke peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke falancayı dost edinmeseydim. Andolsun ki beni, bana gelen Kur’an’dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıveriyor.’ der.) (Furkan S. 13-14)

6- Hesap, Suâl, Mizan

İnsanların dünyada yaptıkları her şey, bir sayfa içinde kendilerine verilecek. Büyük bir mahkeme kurulacak, insanlar yargılanacak. Ömrünü hangi yolda tükettiği, bildiğiyle neler yaptığı, malını nasıl kazanıp nereye harcadığı, vücudunu hangi yolla yıprattığı sorulacak. Bu mahkemede, hiçbir şeyi inkâr etmek mümkün değildir. Çünkü, insanın eli, ayağı, gözü, kulağı, hatta günah işlediği yerler dile gelecek, yaptıklarına tanıklık edecekler. Amellerin tartıldığı teraziye “Mizan” adı verilmiştir.
7- Kevser Havuzu

Ahirette her peygamberin bir havuzu olacak. Bu havuzdan kendisi ve ümmetinden Allah’ın diledikleri içecektir. O gün Efendimiz’in de (sas) bir havuzu bulunacak ve havuzunun başına gelen ümmetinin sayısı bütün peygamberlerinkinden fazla olacaktır.

8- Efendimiz’in (sas), şefaatine layık olmalıyız

Şefaat ancak Allah’ın izniyle olabilir ve çok geniş kapsamlıdır. Kâfir, müşrik ve münafıklar hariç günahkâr da olsa bütün Müslümanlar için söz konusudur.

Sevgili Peygamberimiz’in yapacağı şefaat beş maddede toplanabilir:


1. Peygamberimiz’in en büyük şefaati, mahşer yerinde büyük bir sıkıntı içinde hesaba çekilmeyi bekleyen bütün insanlara şefaatidir. Bu şefaat sayesinde Allah mahlukatı bir an evvel hesaba başlayacaktır.

2. Mü’minlerden büyük bir topluluğun sorgusuz sualsiz cennete girmesi için yapacağı şefaat.

3. Cehenneme girmeyi hak ettikleri halde oraya girmemeleri için bazı günahkârlar hakkında yapacağı şefaat.

4. Cehenneme giren bazı günahkâr mü’minlerin oradan çıkması için edeceği şefaat.

5. Cennetliklerin derecelerinin yükselmesi için edeceği şefaat.


9- Sırat kıldan incedir

Bundan sonra, cehennemin üzerinde, nasıl olduğunu Allah’tan başka kimsenin tam olarak bilemediği bir köprü kurulacak. İnsanlar iyiliklerine göre farklı biçimlerde “Sırat” denilen bu köprüden geçecekler. Bazıları şimşek hızıyla geçip cennete girecekler. Kötü insanlar, Sırat’ı geçemeyecek ve cehenneme düşecekler


cEmiRc

cEmiRc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >yeşil elbise>
  11.Eyl.2006 Pzt 16:58:24
YESIL ELBİSE

Yolda karsilastigimizda, ezan okunuyordu.
 
-         Gel seni camiye gotureyim, bu gun Cuma biliyorsun dedim.
 
Daha once ki tekliflerimi reddettigi icin ;
 
-         Sen de benim camiye gitmedigimi biliyorsun! Bosuna israr etme dedi.
-         Peki dedim. Neden direniyorsun?
-         Ne bileyim olmuyor iste diye karsilik verdi.
-         Belki cevreninde tesiri var. Hem pantolonumun utusu bozulup, dizleri asinir diye endise ediyorum.
 
İster istemez gulerek;
 
-         Herhalde saka yapiyorsun dedim.
-         Bunun icin cami terk edilir mi?
-         Ciddi soyluyorum dedi.
-         Giyimime ve ozellikle yesil renge cok duskun oldugumu bilirsin.
 
Gercekten de oyle idi. Giydigi birbirinden guzel elbiseleri mutlaka yesilin bir baska tonundan secer ve her zaman utulu tutardi.
 
-         Hayatinda hic camiye gitmedin mi? Dedim.
-         Cocukken dedemle bir kac kere gitmistim, diye cevap verdi.
-         Fakat artik gitmeye niyetin yok!
 
Soyledikleri beni son derece sasirtmis ve bu konuyu actigima pisman etmisti. Bir muddet sonra ayrildik. Onunla konusmamizdan iki ay sonra, kendisinin camide oldugunu soylediler. Hemen gittim!
 
Bahcedeki namaz saflarinin en onunde duruyordu ve uzerinde yine yesiller vardi. Yavasca yanina yaklastim ve kisik bir sesle;
 
-         Hani, camiye gelmeyecektin?
 
Hic sesini cikarmadi! Cunku :
 
MUSALLA TASININ UZERINDE YESIL ORTULU BIR TABUTUN ICINDE YATIYORDU...


cEmiRc

cEmiRc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >ÖLÜMDEN KAÇIŞ .. BİR DİNİ HİKAYE>
  11.Eyl.2006 Pzt 16:44:09
Ölümden kaçış

Hayvanlarla konuşabilen ve rüzgara, maddeye hakim olabilme yeteneği ile donanmış Peygamber,Hazret-i Süleyman, bir gün Kudüs te, çadırında arkadaşları ile oturup sohbet ederken, içeriye bir adam girer.

 O mecliste oturan bir kişiye dikkat ve hayretle bakarak çıkıp gider.

Şaşıran adam, Hazret-i Süleyman a sorar:

- Bu adam kimdi?

Peygamber cevap verir:

- Azrail di.

Bu cevabı alan adam müthiş bir paniğe kapılır ve Hazret-i Süleyman a yalvarır:

- Ya Süleyman, Azrail bana çok tuhaf baktı. Ne olur beni buradan kaçır. Uzaklara gönder.

Arkadaşının ricasını kırmaz gül yüzlü Peygamber. Rüzgar emrindedir ya bindirir rüzgara ve

gönderir Hindistan a. Adam ertesi gün Hindistan da birden karşısında, bir gece evvelinden

gördüğü ve artık tanıdığı Azrail e rastlar. Başına geleceği anlar ve konuşur:

- Anladım, benim canımı almaya geldin. Yalnız bir sorum var, ona cevap ver öyle al canımı, der.

Dün beni Süleyman ın çadırında görünce neden yüzüme hayretle baktın?

Azrail cevap verir:

- Ben dün senin canını, ertesi gün Hindistan da almak emir almıştım. Seni Kudüs te Süleyman ın

çadırında oturur görünce, Bu adam bir günde Hindistan a nasıl gidecek? diye hayret ettim der.

Kıssadan hisse, size tayin edilen vakitten kurtulup daha fazla yaşamanız mümkün değildir.

Ecelden kaçılmaz. Ve ecel, bir gün mutlaka başımıza geleceğine göre ha bugün ha yarın, ne fark eder?


cEmiRc

cEmiRc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Kopulası Şeyler >Üstekİne Yenİ Bİr Meslek Bulalim>
  11.Eyl.2006 Pzt 13:57:42
manav


cEmiRc

cEmiRc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >ÇOBAN VE AĞAÇ>
  11.Eyl.2006 Pzt 13:49:55
fiogf49gjkf0d
yaşlı çoban sürüsünü otlatmak için yaylaya çıktığında tepeye yakın bir elma ağacının altında dinlenir ve eğer mevsimiyse, onunla konuşarak:
"Hadi bakalım evladım, derdi. Bu ihtiyarın elmasını ver artık".
Ve bir elma düşerdi, en güzelinden, en olgunundan. Yaşlı adam sedef kakmalı çakısını çıkartarak onu dilimlere ayırır ve küçük bir tas yoğurtla birlikte ekmeğine katık ettikten sonra, babasından kalan Kur an ını okumaya koyulurdu.

Çoban, bu ağacı yirmi yıl kadar önce diktiğinde sık sık sular, bunun için de büyükçe bir güğüme doldurduğu abdest suyundan geriye kalanı kullanırdı. Elma ağacının kökleri, belki de bu sularla kuvvet bulmuş ve kısa sürede serpilip meyve vermeye başlamıştı. Çoban o zamanlar henüz genç sayıldığından şöyle bir uzandı mı en güzel elmayı şıp diye koparırdı. Fakat aradan geçen bunca yıl içinde beli bükülüp boyu kısalmış, ağacınkiyse bir çınar gibi büyüyüp göklere yükselmişti. Ama boyu ne olursa olsun, ağaç yine de yavrusu değil miydi? Onu bir evlat sevgisiyle okşarken :
"Ver yavrum, derdi, gönder bakalım bu günkü kısmetimi."
Ve bir elma düşerdi hiç nazlanmadan, yıllar boyu hiçbir gün aksamadan.

Köylüler, uzaktan uzağa gözledikleri bu hadiseyi birbirlerine anlatıp yaşlı çobanın veli bir zât olduğunu söylerlerdi.

Yaşlı adam, ağacın altında dinlenip namazını kıldığı bir gün, yine elmasını istedi. Ancak dallar dolu olmasına rağmen nedense birşey düşmemişti. Sonra bir daha, bir daha tekrarladı isteğini. Beklediği şey bir türlü gelmiyordu. Gözyaşları, yeni doğmuş kuzuların tüylerini andıran beyaz sakalını ıslatırken, ağacın altından uzaklaşıp koyunların arasına attı kendini. Yavrusu, meyve verdiği günden bu yana ilk defa reddediyordu onu. İhtiyar çobanın beli her zamankinden fazla bükülmüş, güçsüz bacakları da vücudunu taşıyamaz olmuştu. Hayvanlarını usulca toplayıp köye doğru yöneldiğinde, aşağıdaki caminin her zamankinde daha nurlu minarelerinden yankılanan ezan sesiyle irkildi birden. Yeniden doğmuştu sanki çoban. Birşey hatırlamıştı.
Çocuklar gibi sevinerek ağacın yanına koştu ve ona şefkatle sarılırken :
"Canım" dedi, hıçkırıp ağlayarak.
"Benim güzel evladım, mis kokulum. Şu unutkan ihtiyarı üzmeden önce neden söylemedin, bu günün Ramazan ın ilk günü olduğunu ?"
<<123456789 10111213141516171819...47>>