fiogf49gjkf0d
Harwest :
YERYÜZÜNÜN DİLİ OLAN AŞK “Seni seviyorum,çünkü bütün evren sana ulaşmam için işbirliği yaptı.” der Simyacı’da çoban. “İkinci görüşmemizde,dedi genç kız,bana aşkından söz ettin.Daha sonra Evrenin Dili gibi,Evrenin ruhu gibi çok güzel şeyler öğrettin.Ve bunlar,azar azar beni senin bir parçan haline getirdi.”Konuşarak yüreğinin derinliklerini birbirine açar iki kişi ve birbirinin aşkının tadına bakar.İçlerindeki güç birbirine akacak yol bulur sözcüklerden.”Aşk’tı bunun adı, evrenin saf diliydi bu,herhangi bir açıklamaya gereksinimi yoktu,çünkü Evren’in sonsuz zamanda yoluna devam etmesi için hiçbir açıklamaya gereksinimi yoktu.”Sevilecek biri yaratılmıştı ve bu hazine olmazsa insan soyunun hayallerinin hiçbir anlamı olmazdı.”Aşk’tı bunun adı,insanlardan da,çöllerden de daha eskiydi.”Aşk’ın bilinmezliği doğru değildir çünkü herkes istediği ve ihtiyaç duyduğu şeyi ele geçirebilir hayatta.”Kim olursan ol, ne yaparsan yap,bütün .,yüreğinle gerçekten bir şey istediğin zaman,Evrenin ruhunda bir istek oluşur.”Oysa herkes bizi değiştirmeye uğraşır çevremizde.”Bizi görmek istedikleri gibi değilsek hoşnut olmazlar,canları sıkılır.Çünkü efendim,herkes bizim nasıl yaşamamız gerektiğini elifi elifine bildiğine inanır.”Ama onlar yeryüzünün dilini bilmezler.Onlar önemli olmak ve sadece sevilen olmak isterler ki dilleri bağlıdır.Kendi istekleriyle sınırlıdır yaşamları.Sadece gece yarısından sonra bir kadının koynuna giren ,konuşmayan aşıklar gibidirler. “Yeryüzünde herkesin anladığı bir dil vardır,..bu çoşkunun dilidir,arzu edilen ya da inanılan şeyi gerçekleştirmek için sevgi ve tutku ile yapılan girişimlerin dilidir.” Çoşku yoksunuysa yüreğiniz dudaklarınız öpmez, çoşkudan uzaksa elleriniz ötekine uzanamaz, çoşku sarsmıyorsa yüreğinizi kendine özlediği yüreği bulamaz.Sevgi ve tutku dilini korku ve bencillik bağlar.Toprağı ezen nalların sahibidir atlar ki üstlerinde yüreği rüzğar olanı taşırlar. “İnsanların çoğu dünyayı korkutucu bir şey olarak görüyorlar ve yalnızca bu nedenden dolayı da dünya gerçekten korkutucu bir yer oluyor.” İnsanlardan korkan, kadınlara güvenmeyen erkeklerin,mantıklı evlilik arayan kadınların ruhu güçsüz bir korkunun esir dudaklarına hapsolmuş kalebentlerdir. Koruganlarına kilitlenmiş sıska bir yaşamın çaresiz yalnızlığı. Onlar ki başkasının Kişisel Menkibe’sine burnunun sokan kimse kendi Kişisel Menkibe’sini kesinlikle keşfedemez.” Başkalarına düzen ve intizam verirken kendimizi ulaşılmaz yüksekliklere taşırız ki orası çok aşağılarda ruh bulur.Eğer bilebilseydiler ki onlar yaşamın rengi mavi bir sonsuzluktur,gecenin karanlığı yerine.Yalnızca geceleri yaşarken nasıl hissedilir mavi gökyüzü?
“Sevdiğimiz zaman Evren’in bir parçası oluruz.” “-Rüzğar,bana senin Aşk’ı tanıdığını söyledi,dedi delikanlı güneşe.Aşk’ı biliyorsan,Evren’in Ruhu’nu da biliyorsundur,çünkü o da Aşk ‘tan yapılmıştır.” Güneş Aşk’ı tanımıyor muydu? “Aşk,ne çöl gibi devinimsiz durmaktan,ne rüzğar gibi dünyayı dolaşmaktan,ne de senin gibi her şeyi uzaktan görmekten ibarettir.Aşk, Evren’in Ruhu’nu değiştiren ve geliştiren güçtür.İlk kez onun içine girdiğim zaman onun kusursuz olduğunu sandım.Ama daha sonra onun,yaratılmış olan her şeyin yansıması olduğunu,onun da savaşları ve tutkuları olduğunu gördüm.Evren’in Ruhu’nu bizler besliyoruz ve üzerinde yaşadığımız dünya,bizim daha iyi ya da kötü olmamıza göre, daha iyi ya da daha kötü olacaktır.Aşk’ın gücü işte burada işe karışır,çünkü sevdiğimiz zaman,olduğumuzdan daha iyi olmak isteriz her zaman.” Ve hepsinden önemlisi Aşk’ın, hiç bir kadını ya da erkeği Kişisel Menkibe’sinden asla uzaklaştıramadığını kendine anlatan “öteki”yi bulmakta.Sahip olunan biriyle yaşanmaz aşk,yan yana yaşayanların tadına varacakları bir meyva aşk,kimsenin kendi yaşam öyküsünün önünü kesmeyen bir aşkın çoşkusu bu. “Gerçekte kendi Kişisel Menkibe’sini yaşayan kimseye karşı hayat cömerttir.” Özlem düşünce gönlüne sevdiğine koşan bir rüzgardır aşk program dışı, dünyanın her köşesine ulaşandır aşık yüreğiyle.Baştan ayağa aşk olan kadının düşlerine yetişebilseydine eğer,tüm dünyayı önüne katarak düşleri uçurabilirdin bir yardan aşağıya.Aşkın dilleri konuşulan dillerdir,ölü diller ölmüş geçmişlerin sonsuza ağıtıdır ki orada aşk bülbülü şakımaz.Herkesin aşkı kendi dili kadardır,kendi yüreği kadar. Aşkı isteyen Onun ateşten imtihanına girebilmek için kişiliğinden başka aday bulamaz.Bu hamlık imtihanını geçen aşk nehrine girebilir ancak.Yaşamın hazinesi sadece bizdedir. *Paulo Coelho, Simyacı Can yay. ‘dan tüm alıntılar NEVVAL SEVİNDİ
ÇOK GÜSELMİŞ
|
|
|
|