|
xukdex
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >bu kadar olur :))> 6.Ara.2007 Per 11:49:48 | |
fiogf49gjkf0d öslem önce ben açcam o habere başlık |
|
xukdex
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >bu kadar olur :))> 6.Ara.2007 Per 11:33:01 | |
fiogf49gjkf0d
·AYSIZGoKYuZu· :
aman sakın yanlışlıkla o otele gideyim fln demeyin allah korusun cinsiyetinizi fln kaybedersiniz
özgürlük anlayışının altına sığınıp geleceği ve gençleri mahveden haramı helali unutturup özgürüz diye bağıran şahıslar ey akılsız beyinsiz mahlukatlar siz hangi özgürlükten bahsediyorsunuz...birde bu özgürlük anlayışını islamda kullanıp insanların dış giyimindede anlayışlı olsanız..neyse ben çok sinirlendim paylaşımın için saol ·xukdex·
|
|
|
Rica ederim hassasiyetiniz için ben tşk ederim |
|
xukdex
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Haber >Güncel haberler >kutu içeceklere lütfen dikkat !!!> 6.Ara.2007 Per 11:22:27 | |
fiogf49gjkf0d
·AYSIZGoKYuZu· :
ıııy artık hiç içmem öööğ ama adi markalarda öyledir heralde neyse artık daha dikkatli olurum bizi bilgilendirdiğin için saol ukde paylaşımlarının devamı hep gelir inş |
|
|
Bu konunun markayla ilgisi yok. Marka ne olursa olsun bütün ürünler depolama yöntemi ile muhafaza ediliyor. Diğer ürünler ambalaj içinde oluyor. Fakat kutu içecekler bardak kullanılmadığında böyle bir sonuç çıkıyor ortaya. Bardak kulalanılması en güzel çözüm olur. Depolama yönteminde temizlik ve gıda ürünlerinin aynı ortamda tutulma ihtimali ve kaçınılmaz fare ve böcek olma olasılığı düşünülürse tüm ürünler dikkatli kullanılmalı. |
|
xukdex
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Haber >Güncel haberler >kutu içeceklere lütfen dikkat !!!> 6.Ara.2007 Per 10:45:35 | |
fiogf49gjkf0d
Doç.Dr.Osman Genç Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Kınıklı-Denizli
Tip laboratuarı Fordwerke den tıbbi haber; Kısa süre önce bir kadın absurd bir sebepten dolayı ölmüştür.
Genfer Gölü ndeyken bir kutu içeceği (Fanta,Kola v.s.) Kutusundan içti. Pazartesi günü Lozan daki CHUV ye sevk edildi ve Çarşamba günü vefat etti.Otopsi sonucu Leptospiroz fulgurante den öldüğü anlaşıldı. Tekneye bardak götürmemişti ve içeceği direkt kutudan içmiş. Kutular kontrol edildiğinde, kutularda fare urini (idrarı) bulunduğu, yani Leptospiras ile kirlendiği ortaya cikti. Muhtemelen kadın, kutunun üstünü içmeden önce temizlememişti Fare urini bulaşmış ve kurumuş, ki bu zehirli maddeler içermektedir, bu da Leptosiproz u ortaya çıkaran Leptospiras içerir. Bu kutular fare bulunan depolarda muhafaza edilir ve temizlenmeden Pazar a sürülür. Kutular satın alındıktan sonra buzdolabına konulmadan önce bulaşık deterjanı ile özenle temizlenmeli. Ispanya da INMETRO tarafından yapılan bir araştırma sonucunda, kutular tuvaletlerden daha da fazla kirlidir!!!
|
|
xukdex
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >bu kadar olur :))> 6.Ara.2007 Per 10:31:18 | |
fiogf49gjkf0d
ANTALYA KEMER DE GAY VE LEZBİYEN OTELİ AÇILIYOR. OTELE 18 YAŞINDAN KÜÇÜKLER GİREMEYECEK.
Otel Genel Müdürü Faruk Ok, 170 kişilik otelin, gay ve lezbiyenlere hizmet vereceğini, konukların özel yaşamı dışında, otelin çevreden fark edilecek bir özelliğinin bulunmadığını ifade etti.
Otel personelinin de gay ve lezbiyenlerden oluşacağını kaydeden Ok, Türkiye pazarına ve uluslararası alandaki müşterilere hitap edeceklerini söyledi. Organizasyonlar dışında otele gelecek müşterilere otelin özelliğinin hatırlatılacağını ifade eden Ok, otele 18 yaşından küçüklerin alınmayacağını bildirdi.
Ok, temmuz ayından itibaren müşteri girişlerinin başlayacağını, şu anda son hazırlıkları tamamlamaya çalıştıklarını dile getirdi. Rezervasyonların ağırlıklı olarak Belçika ve Hollanda dan olduğunu belirten Ok, "Sezondan son derece umutluyuz. Yoğun bir taleple karşılaştık. Sloganımız da Özgür Bir Tatil olacak" diye konuştu.
|
|
xukdex
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Öneriler >***Önemli***> 6.Ara.2007 Per 10:18:45 | |
fiogf49gjkf0d
Merhabalar,
Ne kadar dikkate alınır bilemiyorum ama sağlıkla ilgili bir yazı eklemek istediğimde böyle bir bölümün olmadığını gördüm. O kadar geyik konularda bir sürü seçenek varken sağlık ile ilgili yazabileceğim bir bölüm bulamamak beni gerçekten şaşırttı. Mühim Mevzular konu başlığının hemen altına Sağlık diye bir bölüm açılırsa sevinirim. Teşekkürler...
xukdex |
|
xukdex
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >GitMeSen OlMaz Mı?> 6.Ara.2007 Per 09:06:16 | |
fiogf49gjkf0d
Acıyı görmek mi istiyorsun? Gözlerime Bak
Acıyı görmek mi istiyorsun? Gözlerime bak! Dudaklarımda söyleyemediğim sana ait duyguları, Bana her fırsatta bıraktığın yokluğunun acısını fark edeceksin. O zaman anlayacaksın acının sende ne kadar masum durduğunu.
Ayrı yetişmiş güllerin birbirine hasreti gibi, Umutla kurudum sensiz. Ve sen hiç gözlerime bakıp beni sevdiğini söyleyemedin. Oysa sırf bu kelime için kurduğum hayallerdi beni hayatta tutan Bir boşluktan içeri girdim her gece, Senli düşlerden sensiz karanlıklara süzülür gibi.
Ellerin nasıldı? Küçük müydüler? ve parmakların ince uzun mu? Parmaklarını parmaklarımın arasında hissedip, Seninle sahil boyu denizi hiç fark etmeden bir birimize bakıp yürüyemedik. Gözlerinin yeşilinde geleceğe dair hayaller kuramadan, sadece umut ettim gözlerini görebilmeyi. Ve o gözlerinde ki ışıltıyla karanlık gecelerime yol göstermeni istedim.
Acıyı görmek mi istiyorsun. Gözlerime bak! Ve yaşanmamış boşa geçen anların hüzünlü şiir ini oku, Kirpiklerinden sıyrılıp yanaklarına düşen dizelerimde.
Bensiz yattığın o yataklarda benli hayaller kurma artık. Sabahlara merhaba derken beni seven bir şair var deyip gurur duy sadece. Ve hiç bilme o şairin senin için her gün defalarca öldüğünü. Ve bil ki insan sevdiğiyle beraber olacak mahşerde. Tek avuntum bu şimdilik.
Dünyada olamadığım anları mahşere bıraktım ben, Ben seni bu dünyalık mı sevdim sandın? Ölüm müş,terk edilişmiş umurumda değil,gelme istersen. Nasılsa bir gün hayat biletimi kestiğinde, Kavuşma vakti olacak benim için ölüm. Dudaklarımda ki acı tat? Yoksa acı bir tebessüm mü olacak sana ulaşmayı beklemek? Ne yazık hiç bilemeyeceğim.
Acıyı görmek mi istiyorsun? Gözlerime bak! Sen uzakta çok uzakta Bensiz bir yaşamın anlamsız günlerini yaşamaktasın, Benim gibi.
Seni seviyorum, Gerçeğin ta kendisi bu iki kelime, Sırf dudaklardan çıkması istenen değil de İçimde taa içimde senin için atan bir kalbin feryadı, Haykırışı bu sevdiğim. Sana ulaşamasam da, Biliyorum ki zavallı kalbim Sana ait her şeyi saklıyor en gizli yerlerinde Kanlı ve uykusuz gözyaşlarımın Her gece aynalardan süzülmesi gibi acı veriyor uzaklarda oluşun.
Biliyorum beni sevdiğini Acıyı tattığını da benden uzaklarda Ama hiç bana sana ait bir şeyi vermedin? Acı tek taraflı olsaydı, Ne yürek dayanırdı ne yaşamın bir anlamı olurdu. Ama yokluk kötü sevdiğim. Bir beden olmak isteyen yüreklerde ayrı ayrı yaşamak kötü.
Sana her fırsatta koşmak isterken beni durdurmaların, Yüzüne hasret kaldığım günlerde Beni ısrarla kırışlarını hiç anlamış değilim. Eminim yine okuyunca bu şiirimi büzeceksin dudaklarını Ve eminim ağlayacaksın. Ağlamak seni ben yapar sevdiğim Ve beni sen yapanda içimde senin için yanan bir kalple yaşamak. Her gün Üsküdar’da oturup kendimi dinlerim Oysa konuşan sendin hep benimle, Ne martıların vapurlara takılışı, Ne işportacıların bağırışıydı fark ettiğim. Ben denizi seyrederken gözlerinde boğulmayı sevdim. Yosun tuttu gözyaşlarım sensizliğin dalgalarında. Gözlerim ve ben her Üsküdar’a inişimizde Bir gün seninle bir bankta oturup Sadece ve sadece hiç konuşmadan gözlerine bakmak istedik.
Kaç zamandır bir hüzün dolaşıyor odamda. Duvarlar bir şeyler söylüyor sanki Adım adım yok oluşumu izliyorum Her batan güneşin karanlığı getirmesiyle. Sabahlara kadar uykusuz gözlerimle uzaklara, karanlıklara bakıyorum mütemediyen Kayan her yıldızda tek bir şey diliyorum? Ve Senin için yalvardığım namazlarda secdeye kapanıp Rabbime ettiğim dualarım, Tuttuğum dilekle aynı olması ve sonra umudumu yitirmeden Rabbimin bir bildiği var deyip Kabul olmadığında dualarımın Tekrar tekrar yalvarmalarım.
Seni okyanusların diplerinde Bir midyenin içinde ki İnciyi görme ihtimalimin olmadığı gibi kabul ettim aşkım Ve seni hiç ulaşılamayacak dağların zirvesinde Koklayamayacağım bir çiçek olduğunu fark ettiğimde Tek bir şey düşündüm?
Dokunamadan tenine, Öpemeden öpülesi dudaklarını mahşere erteledim vuslatı. Ben o kargaşada ne yaparım bilmem ama İnsan mahşerde sevdiğiyle beraberdir derler Seni seviyorum meleğim.
Acımasız olan ne sensin ne de ben, Bize gümüş tepsiyle sunulan hüzünlü bir hayat sadece Ve kabul etmesi zor olan bu ayrılıklara katlanmak sanırım. İnsan yaşamın değerini Yüzü ve kalbi güldüğünde anlıyor Anlıyor ki ölüm sadece toprağa girmek değil Ve nefesi kesilene kadar yaşadığı her şeyin Gözlerinin önünden geçmesi değil. Ölüm sensizliğin sadece yaşarken verilen cezası sevdiğim.
Seni bulduğumda sevgi anlam kazandı Her anımsadığımda yaşamamım oldu gülüşlerin Hiç tükenmedi içimde senin için yanan ateş Ve ben o ateşle yanmayı, Sırf seni sevmek olduğu için İnan bana çok sevdim.
01,08,2006 Oysa Doğum günüme sadece 10 gün kalmıştı Eğer yanımda olsaydın Yaşama daha bir sıkı sarılacaktım.. Şimdi ölüm ne anlam taşıyor? Yaşamak ne anlam? Hiç anlayamayacağım Sensiz bedenim toprağa girmedikçe
|
|
xukdex
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >GitMeSen OlMaz Mı?> 5.Ara.2007 Çar 20:14:10 | |
fiogf49gjkf0d
|
|
xukdex
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >***Çernobil reaktör kazası***> 5.Ara.2007 Çar 15:13:38 | |
fiogf49gjkf0d Belki çok uzun bir yazı olacak ama ayrıntılarıyla forumda yer almasını istedim. Daha önce böyle bir başlık açılmış olabilir fakat hala bu olayı savaş diye nitelendirenler mevcutken, tekrar gündeme getirilmesinde fayda görüyorum.
Çernobil reaktör kazası
1972’de Ukrayna’daki (O dönem Sovyet Rusya’nın bir parçasıydı) Kiev’in 140 km kuzeyinde kurulan Çernobil Nükleer Santralı’nda ortaya çıkan kazaya, her biri 1.000 Megawatt (MW) gücünde dört reaktördeki tasarım hataları ile reaktörlerden birinde güvenlik sisteminin devre dışı bırakıldığı bir sırada deney yapılması yol açtı.
Deneyin yapılacağı 25 Nisan 1986’da önce reaktörün gücü yarıya düşürüldü, ardından da acil soğutma sistemi ile deney sırasında reaktörün kapanmasını önlemek için tehlike anında çalışmaya başlayan güvenlik sistemi devre dışı bırakıldı.26 Nisan günü saat 01:00’i biraz geçe teknisyenler deneyin son hazırlıklarını tamamlamak üzere ek su pompalarını çalıştırdılar. Bunun sonucunda gücünün yüzde 7’siyle çalışmakta olan reaktörde buhar basıcı düştü ve buhar ayırma tamburlarındaki su düzeyi güvenlik sınırının altına indi.Normal olarak bu durumda reaktörün güvenlik sistemine ulaşması gereken sinyaller de teknisyenler tarafından engellendi. Su düzeyini yükseltmek için buhar sistemine daha fazla su aktarıldı ve saat 01:23’de deneyin fiilen başlatılması için koşulların oluştuğuna karar verildi. Deneyin amacı, reaktörün çalışması ansızın durdurulduğunda, buhar tirbünlerinin daha ne kadar süre çalışmayı sürdüreceklerini ve böylece ne kadar süre acil güvenlik sistemine güç sağlayabileceklerini öğrenmekti. Geri kalan öteki acil güvenlik sinyali bağlantılarını da kestikten sonra türbinlere giden buhar akışı durduruldu. Bunun sonucunda dolaşım pompaları ve reaktörün soğutma sistemi yavaşladı. Yakıt kanallarında ani bir ısı yükselmesi görüldü ve yapım özellikleri nedeniyle reaktör tümüyle denetimden çıkmış oldu. Tehlikeyi farkeden teknisyenler reaktörün durdurulmasını sağlamak amacıyla bütün denetim çubuklarını derhal sisteme sokmaya karar verdiler. Ama aşırı derecede ısınmış bulunan reaktörlerde saat 01:24’te yani deneye başlanmasından bir dakika sonra iki patlama oldu. Bu patlamanın ayrıntıları tam olarak bilinememekle birlikte, denetim dışı bir çekirdek tepkimesinin gerçekleşmiş olduğu anlaşılmaktadır.Üç saniye içinde reaktörün gücü %7’den %50’ye fırladı. Yakıt parçacıklarının soğutma suyuyla karşılaşması, suyun bir anda buhara dönüşmesine yol açtı. Oluşan aşırı buhar basıncı reaktörün ve santral binasının tepesini uçurdu. Reaktördeki zirkonyum ve grafitin yüksek sıcaklıktaki buharla karşılaşması sonucu oluşan hidrojen yanarak bütün santralı ateşler içinde bıraktı.
=== Kazanın Etkileri ====
Nükleer kalıntıların ürettiği radyoaktif bulut patlamadan sonra tüm Avrupa üzerine yayılmış ve Çernobil den yaklaşık 1100 km uzaklıktaki İsveç Formsmark Nükleer Reaktöründe çalışan 27 kişinin elbiselerinde radyoaktif parçacıklara rastlanmış ve yapılan araştırmada İsveç teki reaktörün değil Çernobil den gelen parçacıklar olduğu tespit edilmiştir.
Aynı şekilde İngiltere nin Galler bölgesinde kazadan iki hafta sonra saptanan yüksek radyoaktif nedeniyle yeşil alanlara koyun ve sığırların girişi engellenmiştir.
Araştırmalarda ilk yıl doz açısından en fazla Avrupa ülkesi Bulgaristan olarak belirlenmiş. Sıralama açısından ise şemada yer alan ülkeler doz sırasına göre şu şekilde sıralanmıştır:
- Bulgaristan
- Avusturya
- Yunanistan
- Romanya
- Finlandiya
- Yugoslavya
- Çekoslavakya
- İtalya
- İsviçre
- Polonya
- USSR
- Macaristan
- Norveç
- Demokratik Alman Cumhuriyeti
- Türkiye
- İsveç
- Federal Almanya
- İrlanda
- Lüksemburg
- İsrail
- Kıbrıs
- Fransa
- Hollanda
- Belçika
- Danimarka
- İngiltere
- Suriye
- Çin
- Japonya
- İspanya
- Hindistan
- Portekiz
- ABD
- Kanada
Çernobil reaktör kazası nın Türkiye Cumhuriyeti üzerindeki etkileri:
Çernobil Nükleer reaktöründeki patlamanın sonucunda çevre ülkelere yayılan radyoaktif parçacıkların büyüklüğü ve etkileri üzerine kazanın üzerinden geçen yıllarda ciddi bilimsel araştırmalar ne yazık ki yapılmamış ve radyasyon seviyesini gösteren sayısal değerler açıklanmamış olduğundan patlamanın hemen sonrasında Türkiye üzerindeki etkilerle ilgili yeterli veriye ulaşmayı imkansızlaştırmıştır. Bu verilerin yokluğu sebebiyle çizilen haritalarda Türkiye hiçbir şekilde bu patlamadan etkilenmemiş gibi görünebilmektedir. Ancak Çernobil in Avrupa üzerindeki etkilerini gösteren harita ve çizelgeler radyoaktif serpintinin çok geniş bir alanda yayıldığı ve Avrupa daki pek çok ülkeyi doğrudan etkilediğini gösterdiği gibi ülkedeki Kanser vakalarının artışından da Çernobil in sorumlu olduğuna dair şüpheler hâlâ devam etmektedir.
Türk Tabipler Birliği nin ilk baskısı Nisan 2006 da yapılan "Çernobil Nükleer Kazası Sonrası Türkiye de Kanser" başlıklı raporunda Çernobil ile sadece Karadeniz bölgesindeki Kanser vakaları arasındaki ilişki ortaya konulmuştur. Raporda Çernobil deki patlama sonrasında oluşan radyoaktif bulutların 3 Mayıs 1986 Cumartesi günü Trakya ya, 4-5 Mayıs günleri Batı Karadeniz e, 6 Mayıs günü Çankırı üzerinden Sivas a, 7-9 Mayıs tarihlerin Trabzon-Hopa ya ulaştığı 10 gün sonra da tüm Türkiye ye radyoaktif parçacıkların yayıldığı belirtilmektedir.[2] Yine raporda hatırlatıldığı üzere dönemin yetkililerin Çernobil in Türkiye de üzerinde önemli bir etkisinin olmadığı şeklindeki açıklamalarına karşılık radyoaktif değeri 600 Bq/kg’ın altında olduğu belirtilen ve İngiltere’ye ihraç edilen fındık İngiltere tarafından geri gönderilmiştir.Bunun ardından siyasi otoritenin Ünye’nin doğusunda üretilen ve radyasyon seviyesi yüksek kabul edilen 110.000 ton fındığın imha edilmesi şeklindeki kararı üzerine fındık borsasında fiyatlar arttı ve çikolata sektöründe şok yaşandı. Türkiye’nin kendi ürettiği, AET’nin yüksek radyasyon içerdiğini belirttiği fındıkların imha edilmesi uluslararası etki yaratacaktı. Sonuç olarak o yıl 135.000 ton fındık ihraç edildi(19).
İmha edildiği söylenen fındıklaramı noldu?
Aynı yıl radyasyonlu fındıklar Fiskobirliğin hediyesi olarak tüm okullara dağıtıldı!!!
Allah böyle olaylar tekrar yaşatmasın. Umarım çocuklarımıza gelecek diye bişeyler kalır... |
|
xukdex
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >GitMeSen OlMaz Mı?> 5.Ara.2007 Çar 13:45:36 | |
fiogf49gjkf0d
Sevgiliye Gönderilmeyen Mektup
Sana bu kaçıncı mektup ,gönderilmeyen Yazıp da okuyamadığım,okuduğumda ağladığım Bu nasıl bir sevda ki,ağlayıp ta anlatamadım Anlatayım.... Ellerim nasır,gömleğim ütüsüz Yamalı pantolonumdan utanır Sevdalara sığmasa da sesim,haykıramazdım Senin için en nezih kelimelerden şiirler yazdım Tarif edemedim diye gönlümün diliyle seni, Yırtıp attım........................... Kaç gül kopardım bahçelerden,al Kaç kez yemin ettim,tamam Gülümü vereceğim sevgimi söyleyeceğim Olmadı liseli kız olmadı,anlatamadım Sen eve dönerken ben bir köşede ,ağladım Bir bakış çok şey anlatır derler Anadolu yiğidi sevdalıysa, Ben sana bakamadım da doyasıya Gözümden sakındım seni................. En serin yaylalardan daha,serin Saçların savrulurken gözlerin ah..gözlerin Umudun başka gözlerde,ellerin başka ellerde Düşünsene seni severken deli ce.. Dokunsun başka bir ten tenine Nasıl anlatayım kıskanıyorum. SENİ ÇOK SEVİYORUM................... |
|