ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
27 Nisan 2024, Cumartesi 23:29   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  IGuNeSI> Forum Başlıkları
    IGuNeSItarafından açılmış Toplam 19 Forum Başlığı var
<<1 2>>


IGuNeSI

IGuNeSI resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Hayvan olsada seviyor işte...
  20.Eki.2007 Cmt 13:20:22
fiogf49gjkf0d
Çok uzak bir adada yaşayan güzeller güzeli ahtapot ve çok yakışıklı bir akrep birbirlerine aşık olmuşlar. Fakat ikisi de birbirinden korkuyormuş. Ahtapot akrepden onu zehirli iğnesiyle sokar diye , akrep ise ahtapotun uzun kolları onu boğar diye…Fakat daha fazla dayanamayarak ikiside birbirlerine kollarını uzatmışlar. Ahtapot “en kötü ihtimalle bir kolumu veririm, nasıl olsa yerine yenisi gelir” diye düşünmüş. Akrep ise “Onun için kendimi feda edebilirim” demiş. Birbirlerini çok seviyorlarmış. O kadar mutlularmış ki bütün hayvanlar çok kıskanıyormuş onları...

Zamanla akrepden sıkılmaya başlamış ahtapot, aklında açık denizler varmış hep. Oralara gidip başka hayvanlarla tanışmanın hayalini kuruyormuş. Güzelliğini bu şekilde geçirmemek için Okyanuslara doğru yüzmeye başlamış. Terk edilen akrep günlerce sahilde onun dönmesini beklemiş. Ardından çok ağlamış fakat göz pınarları olmadığı için, hep içine akmış göz yaşları. Okyanusların en güzel sularında süzülen ahtapot yeni yerler gördükçe işte gerçek mutluluk diye düşünüyormuş içinden. Akrebi çoktan unutmuş. Derken birden bir balıkçı ağına dolanmış olarak bulmuş kendisini. Kurtulmaya çalıştıkca daha çok dolanıyormuş. Onu gemiye çekmişler. Balıkçılar ahtapotun kollarını kesip geri denize atmışlar. Kesilen kollarıysa içki masalarında meze olarak kullanılmak üzere bir restorana satılacakmış. Canı çok yanan ve ne yapacağını bilemeyen ahtapot eski aşkı akrebe dönmeye karar vermiş fakat kolları olmadığı için yüzemiyormuş artık. Terk edilen akrepse onsuz olmaktansa ölmeyi tercih etmiş ve zehirli iğnesiyle kendisini sokmuş. Diğer hayvanlardan yardım isteyen ahtapot akrebe ulaşmak üzereymiş. Akrebin yanına vardığında ise akrebi ölmek üzereyken yakalamış. Akrep son nefesini verirken “evet işte ben bu güzellik için kendimi feda ettim” demiş içinden. Gerçek aşkının akrep olduğu anlamış ahtapot. Ama artık ne ahtapotun onu saracak kolları kalmış , ne de akrebin onu tekrar sevebilecek kalbi...



IGuNeSI

IGuNeSI resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Cesaretin var mı aşka???
  20.Eki.2007 Cmt 13:29:20
fiogf49gjkf0d
Sen, yalnızlığa inat bütün bir geceyi, sevgilinin düşüyle geçirebilir misin?
Gelmeyeceğini bile bile, sanki her an kapıdan girecekmiş gibi gözünü
kırpmadan sabaha kadar bekleyebilir misin? Bugüne kadar ne yaşadıysan
yaşadın. Bunların hepsinden sıyrılıp, özünü asla yitirmeden yeni bir
kimlikle başka dünyalar kurup yeni hayatını mutlu kılmak için uğraşabilir
misin? Yağmurun altında aklında sevgilin, dudağında onu anlatan bir şarkıyla
mırıldanarak saatlerce yürüyebilir misin? Oysa herkes kaçmaktadır yağmurdan.
Seni ıslatanın aslında yağmur değil aşk olduğunu anlayabilir misin? Yüreğini
cesurca açıp, bazen ağlamayı, bazen ümitsizce beklemeyi, bazen öfkelenmeyi ve herkesin huzurlu olarak nitelediği sakin, beklentisiz, sürprizlere kapalı hayatını terk etmeyi göze alabilir misin? Nefes almanı zorlaştıran,
yüreğinin yerinden fırlayacak gibi çarpmasına neden olan, hoş ama zaman
zaman da sıkıntı verici o heyecanı, saklamaya ya da azaltmaya çalışmadan her zaman taşıyabilir misin?
Özlemin, küçücük bir kordan, kentleri yakacak kocaman bir yangına dönüşmesine izin verebilir misin? Elde ettiğin her şey senin olsun. Sen yarın için hayal kurabilir misin? Arzuladığın sevgiliye kavuşmanın hayalini kurmaya cesaret edebilir misin? Bunu yaparken bazılarının sana "aptal" deme riskini göze alabilir misin? Hiçbir şey düşünmeden, sadece o anı yaşayıp yüreğini, beynini, bedenini coşkunun ve hazzın kucağına teslim edebilir misin?
Nerede olduğunu, kim olduğunu, kimlerle olduğunu unutup, sıyrılıp kaygılardan dans edebilir misin saatlerce? Hem kendini hem sevgilini hatalarıyla, değiştirmeden kabul edebilir misin? Her güne yeni bir isim verip başka başka anlamlar katabilir misin? Hiç kimsenin görmediği güzellikleri fark edebilir misin? Ruhuna ihanet etmeden, sadece yüreğinin sesini dinleyerek ve yüreğin sana "o" dedikçe onun izinden gidebilir misin?


Söyle, sen gerçekten bana aşık olabilir misin ..?


IGuNeSI

IGuNeSI resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Acaba Nedir Nedir?
  21.Eki.2007 Pzr 14:45:11
fiogf49gjkf0d
 
Bir cçocuk doğduğunda babası kumparaya 1 altın koyuyor her doğum gününde de atmaya devam ediyorlar çocuk 80 yaşına geldiğinde kumbaradan 20 altın çıkıyor bu nasıl olur?
 
kolay gelsin arkadaşlar


IGuNeSI

IGuNeSI resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >--buyrun katil güzeller--
  21.Eki.2007 Pzr 15:00:52
fiogf49gjkf0d

Bir adada yedi tane dünya güzeli varmış ve bu güzeller adaya gelen herkesi öldürüyorlarmış. Bir gün adamın biri adaya düşmüş, güzeller adama son istegini sormuşlar, adam öyle bişey söylemişki güzeller onu öldürmemiş.

kolay gelsin herkese



IGuNeSI

IGuNeSI resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SeViYoRuM
  23.Eki.2007 Sal 19:36:31
fiogf49gjkf0d

SEVİYORUM

Öyle mahsun mahsun bakıyosun ya
İçimden bişeyler çalıyosun.
Çok derinden yüreğimin kalbimin içinden
Haykırmak istiyor  dudaklarım
"SeNi SeViYoRuM "demek
Defalarca ve aynı sözü senden duymak istiyor kalbim;
Bilmiyorum aynı duyguları paylaşıyomusun benimle
Belkide sen benden habersiz bende senden
Söylemek istiyosun kimbilir
Korkuyosun belkide sende benim gibi
Sanmaki bir yalan bir heves benimkisi
Sadece imkansız olan gerçek
Sonu olmayan bir sevgi......



IGuNeSI

IGuNeSI resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Aşk oyunlarının galibi kim?
  24.Eki.2007 Çar 19:33:11
fiogf49gjkf0d
 
Birbirinizden çok hoşlanıyorsunuz ama her şey daha yeni başlıyor. Hem kendinin hem de onun ilişki oyunlarındaki performansını görmek istiyorsan, hemen testimizi çözmeye başla!

 

1. Cep telefonuyla mesajlaşmaları kim başlatıyor?
- Her zaman sen. (Ona 1 puan)
- İlk mesajı atmak için onun hep bir bahanesi var. (Sana 1 puan)
- Kimin söyleyecek bir şeyi varsa o başlatır. (İkinize de 1’er puan)

2. Onu en yakın arkadaşınla konuşurken görüyorsun. Aklına ilk gelen ne olur?

- Aslında ondan hoşlandığını anlamalıydın. (Ona 1 puan)
- Kesin senin hakkında bir şeyler soruyordur. (Sana 1 puan)
- İkisinin iyi anlaşması süper! (İkinize de birer puan)

3. Kendine bakım yaptın ve harika görünüyorsun. Bunu fark eder ve sana iltifat eder mi?

- Tabii ki, hem de hiç gecikmeden! (Sana 1 puan)
- Hayır, balo kıyafetini giysen bile fark etmez. (Ona 1 puan)
- Bazen ama eğer o tatlı görünüyorsa, sen ona iltifat edersin. (İkinize de birer puan)

4. Sen cumartesi boşşun, o ise pazar... Nasıl görüşeceksiniz şimdi?

- Önemli değil, nasılsa bir şekilde görüşürsünüz. (İkinize de birer puan)
- Arkadaşlarını cumartesi günü gitmek için ikna etmeye çalışırsın. (Ona 1 puan)
- Cuma günü gideceğini ona söylersin, eğer seni görmek istiyorsa planlarını değiştirecektir. (Sana 1 puan)

5. Beraber bir ev partisindesiniz ve biraz yakınlaştınız, şimdi ne olacak?

- Seni ertesi gün maçına davet eder. (Sana 1 puan)
- Onu ailenle tanıştırmak için size davet edersin. (Ona 1 puan)
- Biraz daha yakınlaşırsınız... (İkinize de birer puan)

6. Alışveriş merkezindesin ve aniden onu görüyorsun, ne yaparsın?

- Sanki onu görmemişsin gibi önüne çıkarsın. (İkinize de birer puan)
- Ortalıkta bir yerde durur ve onun seni görmesini beklersin. (Sana 1 puan)
- Ona doğru koşar ve üstüne atlarsın. (Ona 1 puan)

7. Sohbet ederken sana eskiden hoşlandığı bir kızı anlatmaya başlıyor. Nasıl hissedersin?

- Kıskançlıktan midene ağrılar girer. (Ona 1 puan)
- Biraz garip ama şu an senden hoşlandığı için bir sorun yok. (İkinize de birer puan)
- Sorun değil ama sen başka erkeklerden bahsettiğin zaman o deliye döner. (Sana 1 puan)

8. En iyi arkadaşınla kavga ettin ve onun önünde ağlamaya başladın. Tepkisi ne olur?

- Sana kocaman sarılır ve en sevdiğin çikolatadan alır. (Sana 1 puan)
- Barışmanız için sana tavsiyelerde bulunur. (İkinize de birer puan)
- Koşarak uzaklaşır! (Ona 1 puan)

Sonuçlar:

İkinizin de puanlarını hesaplayın ve kim kazanmış bakın bakalım!

Sen kazandın!
Bu çocuk senin için deliriyor! Oyunlarında dikkatli olman gerek. Sen de onun için aynı duyguları besliyor musun? Eğer cevabın “evet”ise, ona daha duyarlı davranman gerekecek. Eğer sadece sana gösterdiği ilgi hoşuna gidiyorsa, ona fazla ümit vermemeye çalış.

Eşitsiniz!
Ne kadar harika bir ilişkiniz var! Eğer hala çıkmaya başlamadıysanız üzülme, çünkü çok yakında beraber olacaksınız. Görünüşe göre çok iyi geçiniyorsunuz, birbirinizi destekliyorsunuz ve aynı zamanda birbirinizden deliler gibi hoşlanıyorsunuz. Keyfini çıkarın!

Sen kaybettin!
Kötü haberi biz vermek istemezdik ama ondan vazgeçsen iyi olacak. Ya bu çocuk duygularını belli etmekte pek başarılı değil, ya da sen ondan, onun senden hoşlandığından çok daha fazla hoşlanıyorsun. Belki de artık onun peşinde koşmayı bırakmalı ve onun sana gelmesini beklemelisin.


IGuNeSI

IGuNeSI resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Unutmanın acısı.. Unutulmanın sancısı
  24.Eki.2007 Çar 19:45:42
fiogf49gjkf0d
Unutmak zordur, kalbinize yer eden duyguları söküp atabilmek, hemde her şeyiyle…Unutulmak daha da zordur. Size karşı yapılmış bu hareketi içinize sindirmeniz, hazmedebilmeniz…kolay gelebilir mi size?

Seçimi öylesine zor, öylesine iç acıtıcı bir soru ki…

Unutmak mı? - Unutulmak mı?

Bırakıp gitmek mi? - Geride kalan olmak mı?

Hangisi daha acı, hangisi kalbinizde onulmaz yaralar bırakıyor, hangisinde göz yaşlarınıza engel olamıyorsunuz? Hangisini kabullenmekde daha zorluk çekiyorsunuz? Hiç düşündünüz mü? Ya da hayatınızda birebir hangisini seçmek zorunda bırakıldınız? Lütfen dikkat! Seçmek değil, seçmek zorunda bırakılmak; bir anlamda mecbur kalmak.

UNUTMAK; unutulabilmeyi denemek. Bu yoğun duyguyu kendi iç sancılarınızda yaşarsınız; çabalarınız bazen dümdüz bir duvara tırmanmaya benzer. Tırmanmak için delice bir çaba ve güç harcarsınız, ama her hareketinizde aşağıya daha çok kayar ve eski başlangıç noktanıza gelirsiniz. Her yeni adımda içinizdeki karamsarlık daha da büyür, başaramayacağınıza olan inancınız ise artar. Dayanma sınırlarınız alabildiğine gerilir.

UNUTULMAK; bir anlamda yok sayılarak harcanmak. Çok mu acımasız bir tarif oldu? Ama kalbiniz öyle derinden yaralanmıştır ki…Sanki bir bıçak kalbinize saplanmış, sizin her hareketinizle hareket ederek derinlere daha derinlere işlemektedir. Onu, sizi terk edip giden vefasızı her hatırladığınızda; karşılaştığınız ana, onun için yaptıklarınıza, harcadığınız zamana, verdiğiniz emeklere acırsınız. Her şeyinizi çekinmeden paylaştığınız kişi tarafından unutulmak o denli koyar ki size ve duygularınıza; en iyi ilacın aslında onu unutmak olduğunu bile unutuverirsiniz.

Unutmak, bir anlamda kendi seçiminiz, kendi iç sesinizdir. O nedenle mücadeleyi kendi içinizde kendi lehinize çevirmek daha kolaydır. ( Bu arada karşınızdaki kişinin unutulmak duygusu ile karşı karşıya geldiğini ve çok acı çektiğini düşünemezsiniz bile; çünkü odak noktanız kendinizsinizdir.)

Ama unutulmak bir anlamda yaptırımdır. Siz hala en güzel şekliyle yaşarken birdenbire sizden unutmanız istenir. Öyle ki sudan çıkmış balık gibi hissedersiniz kendinizi. Nefes almaya çalışır, bocalar her şeyin bittiğine inanırsınız. Tek kurtuluşunuzun suya tekrar geri dönmek olduğu ise aklınıza ne yazık ki en son gelir.

Unutmak zordur, kalbinize yer eden duyguları söküp atabilmek, hemde her şeyiyle…Unutulmak daha da zordur. Size karşı yapılmış bu hareketi içinize sindirmeniz, hazmedebilmeniz…kolay gelebilir mi size? Hemde tüm yaşananlara rağmen. Asla! Hak etmediğinizi söylersiniz kendinize defalarca. Bir anlam veremezsiniz olan bitene. Tüm cesaretinizle, gururunuzu bir yana bırakıp, ondan tek bir şans daha istersiniz unutulmamak adına. Karşı cephede her şeyin bittiğini anlamak da öyle zorlanırsınız ki, bunun için belki de en acı sözleri işitmeniz gerekir yeniden. Kalbiniz daha bir parçalanır, o son umut kırıntısını da kaybettikten sonra. Her şeyden elinizi, eteğinizi çekersiniz. Yaşam artık size öyle anlamsız gelir ki. Taa ki, iç sesinizle barışıp, unutmaya karar verene değin. Ondan sonrası yine zordur ama en azından artık hesaplaşmanız sadece kendinizledir.

Her ne olursa olsun, her iki duygunun da taşınması, kabullenilmesi oldukça ağırdır, acı verir ve bir bıçak gibi kesip atmadıkça huzura kavuşmanız olanaksız gibidir adeta; kurtuluşunuz sırasında çok darbe alıp, derinden yaralansanız ve kabuk bağlayan yerleriniz yeniden kanamaya başlasa bile.

Sevgiyle.. ne unutmayı ne de unutulmayı yaşamayacağımız yada en azından hafif atlatacağımız güzel günlere…



alıntı.....


IGuNeSI

IGuNeSI resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Aşkı bitiren düşmanlar
  24.Eki.2007 Çar 19:48:30
fiogf49gjkf0d
Bütün çiftlerin sorunudur aşkın bitmesi. Peki sebep ne? Neden başladığı günkü heyecan hiçbir zaman devam etmez? İşte size aşkı bitiren düşmanlardan bazıları:

 

Geçmiş
Geçmişe gömdüğünüz bir ilişkinin gölgesi, bir anda bugünün dillere destan aşkının üzerine düşebilir. "Yeni sevgilim doğru insan mı? Yoksa benim için hala mücadele eden eskisine mi dönmeliyim?" gibi kuşkular ve sorular, güzel giden bir ilişkiyi bir süre yavaş yavaş ve derinden zehirlemeye başlar. Eğer ilişkide eski sevgilisiyle ilgili tereddütleri olan sizseniz, tavsiyemiz; onu unutun! Kendinize ve yeni aşkınıza gerçek bir şans tanıyın. Aklınızdaki ve kalbinizdeki tüm soruları bir kenara bırakıp, birlikte olduğunuz sevgilinizle mutluluğun peşinde koşun.

Alışkanlık
Körüklenmeyen her ateş söner. Aşk ateşinin de körüklenmesi gerekir... Ancak bu ateşi körüklemek için sıradanlıktan ve bilindik yöntemlerden mümkün olduğunca uzak durun. Birbirinize yakınlık gösterin.

Sorumsuzluk
Kızgınsınız, hem de çok... Çünkü birlikte oturduğunuz evde tüm işler sizin omzunuza bindi. Yani toplumsal rollere teslim oldunuz. Anne-babalarımız ve toplum aracılığıyla bilinçsizce aldığımız "doğru kadın" ve "doğru erkek" rolleri, bir anlamda beynimize işler ve duygusal ilişkilerimizde ortaya çıkar. Siz içgüdüsel bir biçimde üzerinize düşen her işi yaparsınız ama, onlar aslında ikinizin de üzerine düşen işlerdir. Ona evle ilgili çeşitli görevler verin ve bu görevleri gerçekten üstlenmesini sağlayın. Markete uğramayı unutup eve mi geldi? Sakın siz kalkıp markete gitmeyin, bırakın o gitsin. Mutfağı temizlemekte başarısız mı? Bırakın temizlesin. Yoksa yaptığınız her iyilik bir süre sonra kaçınılmaz bir biçimde göreviniz haline gelir ve bu da sizi ilişkinizden soğutmaya başlar.

Boş vermişlik
Her acının ilacı olan zaman, aynı zamanda her aşkın katili de olabilir. Yeni bir ilişkiye başladığınız anda, şunu bilin ki saatli bomba da geri sayıma başladı. Cicim aylarının bitmesinden sonra gelen boş vermişlik, o tuhaf "Nasıl olsa benimle!" duygusu her ilişkiyi sıradanlığa sürüklüyor. Ve bu sıradanlık, taraflardan biri "Beraberliğimizin bir anlamı kalmadı" diyene kadar sürüyor. Bu yüzden birbirinizi özleyin, sorunlarınızı çözmekten kaçmayın.

Uyumsuzluk
Farklı hayaller ve farklı planlar, çoğunlukla ayrılığa sebep oluyor. Yani "Zıtlar birbirini çeker" sözü yalan! Onu şu anki haliyle, hiçbir şekilde başka bir insan yapmaya çalışmadan ve size ters gelen davranışlarından şikayet etmeden kabul etmelisiniz, tabii o da sizi... Eğer ikiniz de bunu başarırsanız, belki ilişkinizi uyum içinde sürdürebilirsiniz.


IGuNeSI

IGuNeSI resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Sevginin yalnızca sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?
  24.Eki.2007 Çar 19:59:47
fiogf49gjkf0d
Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu
Birinciliği beyaza verdiler."
 Özdemir Asaf ın bu kısacık şiiri dolanıp duruyor bugünlerde
beynimin kıvrımlarında...Ve beni kelimeler dünyasına götürüyor;
kendimce bir uyarlama yapıyorum:


Bütün kelimeler aynı hızla kirleniyordu,
Birinciliği "sevgi"ye verdiler...


Bu güzelim kelimenin nasıl kirlendiğini, içinin nasıl
boşaltıldığını düşünüyorum...


Ucuz şöhretlerin, buğulu bakışlarla, yarım ağızla söylediği
sözler çınlıyor kulaklarımda: Canlarım benim, sizleri çok
seviyorum...


Hayvanları çok seviyorum diyen bir bayanın, kendi mutsuzluğunun
intikamını alırcasına zavallı köpeğini nasıl şekilden şekle
soktuğu geliyor gözümün önüne... Tüylerini yol yol kırptığı,
kulaklarına kurdeleler taktığı, cicili bicili giysiler
giydirdiği... Hayvanı kendi doğasından uzaklaştırıp nasıl
insanlaştırdığı...


DJ lerin, VJ lerin "Sevgi" kelimesini nasıl sakız ettikleri,
Yeşili seviyorum diyenlerin, saksıdaki çiçeği susuz
bıraktıkları,
İşimi seviyorum diyenlerin, kaytarmak için fırsat kolladıkları,
Çocukları seviyorum diyenlerin, nasıl onları görmezden geldikleri,


Ülkemi, ulusumu seviyorum diyenlerin, rant ve çıkar peşinde
koştukları,
İnsanları seviyorum diyenlerin, bencillik ve kıskançlık denizinde
yüzdükleri geçiyor aklımdan birer birer...


Ve bir de bir soru geçiyor aklımdan sevgi konusunda...Cevabını şu
kısacık halk öyküsünde buluyorum:


"Sevginin yalnızca sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne
fark vardır?" diye sorarlar bir bilgeye...
Bilge, büyük bir sofra hazırlar ve sevgiyi dillerinden eksik
etmemelerine karşın, onu günlük yaşamlarında hiç kimseye
göstermeyen kişileri yemeğe çağırır...Sofrada herkes yerini
aldıktan sonra, önlerine birer tas sıcak çorba, sonra da sapları
bir metre uzunluğunda özel kaşıklar koyar ve bu kaşıkları nasıl
tutmaları gerektiğini de söyler: "Herkes kaşığının ucundan
tutmak zorundadır... Konuklar, uçlarından tuttukları bir metre
uzunluğundaki kaşıkları güçlükle taslarına daldırırlar, fakat
kaşıklarına çorba doldurup, ağızlarına götüremezler...


Yemekten kalktıklarında, karınlarını doyuramadıkları gibi,
kaşıklarından dökülen çorbalarla da sofranın üstünü
kirletmişlerdir...


Bilge, ertesi gün ikinci bir yemek daveti verir... Bu kez, sevgiyi
gerçekten bilen ve her gün sevgiyle yaşayan kişileri çağırır...
Yüzleri aydınlık, gözleri sevgiyle gülümseyen kişilerdir
bunlar... Sofrada yerlerini aldıktan sonra, Bilge, onların da önüne
birer tas sıcak çorba ve sapları bir metre uzunluğunda kaşıklar
koyar... Kaşıkları, saplarının ucundan tutmaları gerektiği
uyarısını yaptıktan sonra, "Buyurun, afiyet olsun!" der...


Sofradaki herkes, önündeki kaşığı, sapının ucundan tutar ve
karşısındaki kişinin tasına daldırıp, kaşığına aldığı
çorbayı, yine karşısındaki kişinin ağzına uzatır... Herkesin
karnı bir güzel doyar...Yemekten kalktıklarında da, sofranın
üzerinde, dökülmüş tek damla çorba yoktur...

Sevginin yalnızca sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne
fark vardır? Sorusunu soranlara bu uygulamayla yanıt veren bilge, bir
de öğütte bulunur:
"İşte" der, "Kim ki yaşam sofrasında yalnızca kendini
görür ve yalnızca kendini doyurmayı düşünürse, o kişi aç
kalacağını da bilmelidir. Ve kim ki başkalarını da düşünür ve
onları da doyurmaya çalışırsa, bir başka kişi tarafından o da
kesinlikle doyurulacaktır.


IGuNeSI

IGuNeSI resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Acılara Rağmen Aşktan Vazgeçmeyiz Çünkü
  16.Kas.2007 Cum 00:26:27
fiogf49gjkf0d

Acılara Rağmen Aşktan Vazgeçmeyiz Çünkü

Kişi yaşamalıdır aşkını ölesiye. Hele acıysa… Aşk girdi mi araya insan acıya da doymaz olur. Bırakır kendini, çırpınmaz bile. Kurtulamayacağını bilir. Kim kurtulmuştur ki bugüne kadar aşk acısından. Kim? Aşk değil mi bu varsın acıtsın deriz. Neler çekeriz, uğruna neler feda ederiz. Ama o ne yapar, gelişinde nasıl sevindirdiyse sizi ‘sen sevin şimdi. Nasılsa gideceğim. Hem de öyle kaçıracaksın ki beni herkes gibi elinden acıycak sonunda canın. Senin de…

 Aşk varsa acı da vardır.’ Der. Aşkın değişmez kuralıdır bu. Kaybolmak istiyceksin o gözlerde ama nafile. Oraya da zehirini salmıştır aşk.

 Ama her şeye rağmen güzeldir. Ona dokunmak, gözlerine bakmak onun için heyecan duymak... O denilince akan sular durur. Ordaki herkes beyaz o kırmızı olur. Onunla konuştuklarınızı eve gelince kapıyı kapatıp çekilip odanıza bir bir tekrarlamak size en heyecan verendir. Şunu şöyle deseydim böyle yapsaydımlar tekrarlanır durur aklınızın ondan arta kalan biryerlerinde. Sizi sarıp sarmalar şefkatlice, yumuşacık aşk denen o hoş şey. Mutlu olursunuz.

 Gözlerinizden duygu akar… Kulaklarınız aşk nameleri arar sürekli. Her saniye hücreleriniz yenileniyormuş gibi hissedersiniz. Çiçekler de bundan nasibini alır tabii. İşte aşk bu ve bizim anlatamayacağımız ve farkına varamayacağımız hislerle doludur. Ha sürekli yediğiniz ve annenizin şikayetçi olduğu tırnaklar da tarih olmuştur.

 Çünkü aşk insanoğlunun sahip olduğu en güzel armağandır. Her insan aşkla birlikte kendini dünyanın en şeker insanı hisseder.

 Bu yüzden tüm acılara, çıkmazlara, dolambaçlara rağmen hala o en eski masalı özlemle anıyor ve yaşamaya can atıyoruz…

<<1 2>>