ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
MUTHIIS> Forum Başlıkları | | MUTHIIStarafından açılmış Toplam 12 Forum Başlığı var
|
|
MUTHIIS
Mesaj
Gönder Forum
Mesajlari
| | CC-Forum> Haber >Güncel haberler >BİR DE BENİ DİNLEYİN... 8.Ağu.2006 Sal 02:03:56 | | ÖZEL BÜRO
Ahmet KAYA;
Yıllarca askerlerimizi şehit eden PKK ya yardım eden bu şerefsiz varlık, Almanya ya gittiğinde Türkiye için söylediği söz şudur; Arabamı şerefsizlerin ülkesinde bıraktım... Almanya da PKK bayrağı altında konser veren bu şerefsiz kişinin konser alanının kapısına astığı yazı "Türkler ve Köpekler Giremez" İşte benim değerli arkadaşlarım siz bu adamı dinliyorsunuz. Zamanında bilmeden,PKK ya dolaylı yoldan yardım ettik, çünkü bu kişinin kaset ve Cd si alınıyordu ve kendi paramızla askerlerimize mermi yağmasına neden oluyorduk. Bu kişinin ne kadar şerefsiz olduğunu öğrendiğimizde ise bazı insanların dediği şu sözler sanırım şehitlerimizi ve atalarımızın kemiklerini sızlatmıştır; Ben adamın kendisini değil,şarkılarını seviyorum... İbrahim TATLISES;
Orduya yaptığı yardımın nerdeyse 4katını PKK ya veren bu insanın tutuklanmasının gerçek sebebi teröre yardım ve yataklık yapmaktır. Lakin kanıt bulunamayınca tutuklanma sebebi basına başka bir sebep olarak gösterilmiştir. Sanatçı kimliğinin arkasına saklanmış bu kişi sizlerin sağladığı kazanç ile PKK ya halen el altından yardımda bulunmaktadır. Çelik;
Diğerleri gibi kanıtlanamamış olsada sinsice Türkiye yi bölmeye çabalayan, PKK ya karşılıksız yardım yapan bu kişi, TV programlarında Türkiye lehine yaptığı sözde iyi konuşmalarla mide bulandırıcıdır. Askerlerimizi şehit eden her mermide bu kişinin de payı vardır. RADİKAL GAZETESİ;
2 hafta önce şehit olan 5 askerimiz hakkında manşetten haber veren bu yayın organı, şehitlerimiz hakkında yaptığı haberden dolayı duyarlı vatandaşlar tarafındn aranmış ve Genel Yayın Müdürü ile görüşülmek istenmiştir. Gazete sekreteri vatandaşlarımızı 1 saate yakın telefonda bekletmiş ve sonra ısrarlı konuşmalar sonunda Genel Yayın Müdürü ne telefonu bağlamıştır. Duyarlı vatandaşlarımızın merak ettikleri şey şudur; "Şehit olan askerlerimize,sehit denilmek yerine "ÖLÜ" denilmiştir. Sadece manşette değil her satırda ve her cümlede bu kelime kullanılmıştır. Vatandaşlarımız bunun yanlışlıkla yapıldığını yada matbaa hatası olduğunu duymak isterler ama duydukları cevap onları şoke eder. Radikal Gazetesi Genel Yayın Müdürü aynen şöyle demiştir;
Biz onları öyle görüyoruz...
Arkadaşlar,
Yukardaki kişi ve kurumlara verdiğin her kuruş sana, yada babana, yada annene, yada abine, yada ablana, yada kardeşine, yada tanıdığın sevdiğin birine PKK kurşunu olarak dönecektir, bunu sakın unutma...
Özmü öz ve Dünya daki en güzel dil olan Türkçe miz dururken ve sanatçı olmalarına rağmen tam olarak akıcı Türkçe konuşamamalarına rağmen Kürtçe öğrenmekte nedir? Senin, çocuğunun, babanın, annenin, kardeşinin veya sevgilinin bu kişi ve kurumlara sadece para ile yardım etmesi (kaset, CD, MP3) vatana ve şehitlere yeterince ihanet zaten. Lakin onların isimlerinin geçtiği TV programı, klipler, internet ortamı, kitaplar, resimler, aklınıza onlarla ilgili gelebilecek her şey şehitlerimize,bu toprağa ve bu bayrağa ihanettir. Senin gibi onlarda şehitlerin bu toprağa akıttığı kanla rahatça bu topraklar üzerinde uyuyorlar. Damarlarında asil Türk kanı bulunanlar lütfen atalarımıza ve şehitlerimize artık sahip çıkalım.
Şerefsizlerle, kanı bozuklar artık karşımıza çıkarak cenk yapmıyor.
Bizi kullanıyorlar, sinsice kendi paramızla ve kendi kurallarımızla sevdiklerimizin kanını döküyorlar.
ALLAH (cc) HEPİMİZİ KORUSUN..
HP | |
MUTHIIS
Mesaj
Gönder Forum
Mesajlari
| | CC-Forum> Haber >Güncel haberler >DÜRÜST İNSAN (pek bulunmuyor) 13.Ağu.2006 Pzr 02:14:43 | | HERKESİN HIRSIZ OLDUĞU ÜLKE
Herkesin hırsız olduğu bir ülke varmış, ama istisnasız herkesin. Gece olunca, insanlar maymuncuklarını ve fenerlerini yanına alır ve komşusunun evini soymaya gidermiş. Gün doğarken geri döndüklerinde yüklerini alırlarmış. Ama her seferinde kendi evlerini de soyulmuş bulurlarmış. Ülkede kimse kaybetmezmiş, çünkü herkes birbirinden çalar ve bu dolaşım son kişi ilk kişiden çalana kadar sürermiş.
Bir gün, nasıl olmuşsa, dürüst bir adam ortaya çıkmış. Gece olduğunda, çanta ve fenerle dışarı çıkmaktansa evinde kalıp çalışmayı tercih edermiş. Hırsızlar geldiğinde evde ışık yandığını görüp soymak için içeri girmezlermiş. Ve bu durum bir süre devam edince, ahali bir konunun açıklığa kavuşmasını istemiş: "Çalmadan yaşamak senin tercihin, ama başkalarını bir şey yapmaktan alıkoymaya hakkın yok."demişler Bunun üzerine dürüst adam, geceleri evinden çıkar, fakat hiçbir şey çalmaz, döndüğü zaman evini hep soyulmuş bulurmuş. Adamın bir haftadan daha az bir sürede, yiyecek tek bir şeyi kalmamış ve ülkeyi terk etmek zorunda kalmış.
Daha iyi soygun yaparak zenginleşenler kendileri için soygun yapmak üzere maaşlı hırsızlar tutmaya başlamışlar. Zengin fakir ayrımı giderek çoğalmış. Zenginler mallarını korumak için polis teşkilatı ve hapishaneler kurmuşlar ve kendi mallarının çalınmasını yasa dışı ilan etmişler. Ancak yoksulların mallarını çalmak hala serbestmiş. Bir süre geçtikten sonra, artık kimse soymaktan ve soyulmaktan söz etmez olmuş. Çünkü yoksulların çoğu ya açlıktan ölmüş ya da ülkeyi terk etmişler. Zenginler ve maaşlı soyguncular ise soyacak kimse kalmadığı için servetlerini yitirmeye başlamışlar.
Sonunda zenginler eski düzeni yeniden sağlamak için dürüst adamı başa getirmeye karar vermişler. Ancak dürüst adamın evine gittiklerinde sadece yerde yazılı bir kağıt varmış. Kağıtta şunlar yazıyormuş:
" Bir insan sadece dürüst olduğu için aranıyorsa her şey için çok geç olmuş demektir"
HP | |
MUTHIIS
Mesaj
Gönder Forum
Mesajlari
| | CC-Forum> Haber >Güncel haberler >BUNLAR HERGÜN OLUYOR ASLINDA... 13.Ağu.2006 Pzr 02:25:50 | | fiogf49gjkf0d Memur-Şef diyalogları
ŞEF: Kötü bir şey olmamıştır inşallah... (Yine geç geldi hıyar)
MEMUR: Sormayın müdür bey, başıma neler geldi bir bilseniz! (Ulan bu da beni her gün kapıda bekliyor herhalde...)
ŞEF: Hayırdır n oldu? (Gözleri kan çanağı, akşam odun gibi içmiş bu hıyar!)
MEMUR: Efendim dün halamın oğlunun evinde kaldım, gecenin bir vakti karakola düştük maalesef. (İnandı galiba. İsterse detay sorsun, yol boyunca hikaye düşündüm)
ŞEF: (İnanmış gibi yaptım ya, gözleri parladı. Yol boyunca yalan düşünmüştür zaten) Allah Allah geçmiş olsun, gelin oturun şöyle... (Hala leş gibi içki kokuyor it!)
MEMUR: (O kadar da sakız çiğnedik ama kokuya uyandı galiba lavuk) Şimdi efendim, benim dayımın oğlu (lan demin halamın oğlu mu demiştim yoksa?) kedi ticaretiyle uğraşıyor...
ŞEF: (Oha! Uydurduğu mesleğe bak) Aaa, çok ilginç bir iş. Para bırakıyor mu bari...
MEMUR: ( Sana ne lan parasından) Sokak kedisi değil efendim, amcamın oğlu (Lan valla iyice karıştırdım. Amcaoğlu muydu, dayıoğlu mu?) Van kedisi satıyor.
ŞEF: Eee, n olmuş, kedi mafyasıyla başı derde mi girmiş? (Lafı soktuk ama anlayacak adam nerede?)
MEMUR: (Espri yaptı hayvan) Yok efendim, öyle değil. Şimdi teyzemin oğlu (Ulan şuna baştan kuzen desene, iş iyice moka sardı) Van kedisi satıyor. İstanbul da bu işi sayılı adam yapıyor biliyorsunuz...
ŞEF: Bu meslek dalını ilk kez sizden duydum, sayısını bilemiycem. (Yahu, laf sokmaya çalışacağıma kafayı uçsam ya şuna... Neyse sakinleşeyim)
MEMUR: Neyse beyefendi, diğer satıcılardan biri, sokak kedilerini toplayıp gözlerine lens takıyormuş meğer (uçtuk mu ki?), sonra da değişik göz renkleri var diye Van kedisi olarak satıyormuş.
ŞEF: (Vay ki vay, vay ki vay! Bu itin idrarını tahlile göndericem, alkol kafası değil bu) Bakın siz şu sahtekarlara...
MEMUR: Kesinlikle haklısınız efendim, neler var. Baksanıza, sen tut hayvanların gerçek gözünün üstüne renkli lens tak, sonra da Van kedisi diye sat... (Kesin abarttık)
ŞEF: (Onu anladık da eşek sıpası, gerisinde ne yumurtlayacan ben onu merak ediyorum) Sizin kuzenin ne alakası var ki bununla? (Kuzen dedim ya, sevindi, gözleri parladı. Salak...Salaak... Salaaak...)
MEMUR: (Kuzen dedi, valla kuzen dedi. Kurtuldum stresten) Efendim, İstanbul da ne kadar Van kedisi ticareti yapan varsa topluyorlar...
ŞEF: Doğru ya, zaten sayılı... (Bunu dövmek de kesmeyecek, ne yapsam acaba?)
MEMUR: Aynen öyle beyefendi. Neyse, evdeyim diye beni de aldılar. (Of be, kurtulduk galiba)
ŞEF: (Karşı saldırının zamanı geldi) Neyse olayın ayrıntılarını okuruz gazetelerden, ilginç olay, kesin haber olur. (bakalım nasıl karşılayacak?)
MEMUR: (Bunu da hesapladım dallama, ulan ne zekiyim be...) Yok efendim, yapanlar bulundu. Sonra araya bir sürü insan girdi, bizim yeğen (hay anasını mıçtık) de suçsuz olduğu için ticari itibarı sarsılmasın diye gazetelere yansımayacak olay...
ŞEF: (Bak, bak, bak. Yavşağa bak! Analitik düşünüyor ya, bunu da hesaplamış. Analitik kötek atıcam bu deveye) Neyse, geçmiş olsun. Siz bugün eve gidin, iyice bi dinlenin isterseniz. Moraliniz bozulmuş, uykusuz kalmışsınızdır... (Lan bi git, daha kapıda yersin uçar tekmeyi. Bu sefer girişmezsem şerefsizim)
MEMUR: (Hisar da manitalar bekliyor, tabii giderim kerizim. Lan bu lambayı da müdür yapmışlar ya buraya, helal olsun valla. He he he...) Eee, haklısınız, aslında iyi değilim, dinlensem gerçekten iyi olur... (Lan herif saatini falan çıkarıyo, odunu yiyecez galiba, vazgeçelim) Ama gece ne güne duruyor ki beyefendi, gece dinlenirim. Zaten geç geldim, arkadaşlara da ayıp oldu...
ŞEF: (Saati boşuna çıkardık, uyandı hayvan) E hadi yerinize geçin o zaman. Tekrar tekrar geçmiş olsun. (İşten kovmak tatmin etse, dakikada kovucam da, dövmem lazım, şöyle evire çevire dövmem lazım ki hıncımı alabileyim. Neyse bir dahaki sefere)
MEMUR: Sağ olun efendim, anlayışınıza teşekkür ederim (Lan gitse miydim ki? Saati öylesine çıkardı belki de...)
HP | |
MUTHIIS
Mesaj
Gönder Forum
Mesajlari
| | CC-Forum> Haber >Güncel haberler >HEPİMİZE İYİ UYKULAR... 15.Ağu.2006 Sal 00:47:14 | | Guten Morgen “Vatandaş Türk Osman”
Osman Bey, sabah saat 07.00’da Casio masa saatinin alarmı ile gözlerini açtı. Puffy yorganını kaldırdı, Hugo Boss pijamalarını çıkarıp Adidas terliklerini giydi. WC’ye uğradıktan sonra banyoya geçti. Clear şampuan ve Protex sabunuyla duşunu aldı. Colgate ile dişlerini fırçaladı, Rowenta ile saçlarını kuruttu. Bill’s gömleğini ve Pierre Cardin takımını giydi. Lipton çayını içerken Sony televizyonunda medya özetlerini ve Flaş haberleri izledi. Citizen kol saatine baktı, aile fertlerine “çav” deyip Hyundai otomobiline bindi. Blaupunkt radyosunu açarak Rock müziği buldu. Ağzına bir Polo şeker attı. Şehrin göbeğindeki Mega Center’daki ofisine varınca Casper bilgisayarını çalıştırdı, Microsoft Excel’e girdi. Ofisboy’dan Nescafe’sini istedi. Saat 10.00’a doğru açlığını yatıştırmak için Grisini yedi. Öğlen Wimpy’s Fast Food kafeteryaya gitti. Ayaküstü Coca Cola ve hamburgeri mideye indirdi. Camel sigarasını yakıp Star gazetesini karıştırdı.
Akşam üzeri iş çıkışı Image Bar’a uğrayıp JB’sini yudumladı. Sonra köşedeki Shopping Center’ a uğrayıp eşinin sipariş ettiği Persil Supra deterjan, Ace çamaşır suyu , Palmolive şampuan, Gala tuvalet kağıdı, Sprite gazoz ve Johnson kolonyayı alarak kasaya yanaştı. Bonus kartıyla faturayı ödedi.
Hafta sonu eşi Münevver Hanım ile Galleria’ya giden Osman Bey, Showroom’ları dolaşıp Kinetix ayakkabı, Lee Cooper blue jean satın aldı.
Akşam evde bir gazetenin verdiği TV Guide’a göz atan Osman Bey kanallar arasında zaping yaparak, First Class, Top Secret, Paparazzi gibi programları izledi. Aynı anda Outdoor dergisini karıştırdı. Saat 22.00’ye doğru Show TV’de “TÜRK DİLİ” üzerine panel başladı.
Uykusu gelen Osman Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken kendini mutlu hissetti.
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” diye gerindi ve uyudu..
Hala da uyuyor…
A N L A Y A N A…
HP
| |
MUTHIIS
Mesaj
Gönder Forum
Mesajlari
| | CC-Forum> Haber >Güncel haberler >HEPİMİZE İYİ UYKULAR... 15.Ağu.2006 Sal 22:57:03 | | Guten Morgen “Vatandaş Türk Osman”
Osman Bey, sabah saat 07.00’da Casio masa saatinin alarmı ile gözlerini açtı. Puffy yorganını kaldırdı, Hugo Boss pijamalarını çıkarıp Adidas terliklerini giydi. WC’ye uğradıktan sonra banyoya geçti. Clear şampuan ve Protex sabunuyla duşunu aldı. Colgate ile dişlerini fırçaladı, Rowenta ile saçlarını kuruttu. Bill’s gömleğini ve Pierre Cardin takımını giydi. Lipton çayını içerken Sony televizyonunda medya özetlerini ve Flaş haberleri izledi. Citizen kol saatine baktı, aile fertlerine “çav” deyip Hyundai otomobiline bindi. Blaupunkt radyosunu açarak Rock müziği buldu. Ağzına bir Polo şeker attı. Şehrin göbeğindeki Mega Center’daki ofisine varınca Casper bilgisayarını çalıştırdı, Microsoft Excel’e girdi. Ofisboy’dan Nescafe’sini istedi. Saat 10.00’a doğru açlığını yatıştırmak için Grisini yedi. Öğlen Wimpy’s Fast Food kafeteryaya gitti. Ayaküstü Coca Cola ve hamburgeri mideye indirdi. Camel sigarasını yakıp Star gazetesini karıştırdı.
Akşam üzeri iş çıkışı Image Bar’a uğrayıp JB’sini yudumladı. Sonra köşedeki Shopping Center’ a uğrayıp eşinin sipariş ettiği Persil Supra deterjan, Ace çamaşır suyu , Palmolive şampuan, Gala tuvalet kağıdı, Sprite gazoz ve Johnson kolonyayı alarak kasaya yanaştı. Bonus kartıyla faturayı ödedi.
Hafta sonu eşi Münevver Hanım ile Galleria’ya giden Osman Bey, Showroom’ları dolaşıp Kinetix ayakkabı, Lee Cooper blue jean satın aldı.
Akşam evde bir gazetenin verdiği TV Guide’a göz atan Osman Bey kanallar arasında zaping yaparak, First Class, Top Secret, Paparazzi gibi programları izledi. Aynı anda Outdoor dergisini karıştırdı. Saat 22.00’ye doğru Show TV’de “TÜRK DİLİ” üzerine panel başladı.
Uykusu gelen Osman Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken kendini mutlu hissetti.
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” diye gerindi ve uyudu..
Hala da uyuyor…
A N L A Y A N A…
HP | |
MUTHIIS
Mesaj
Gönder Forum
Mesajlari
| | CC-Forum> Haber >Güncel haberler >BİR ÇOCUĞUN AĞZINDAN ATATÜRK... 19.Ağu.2006 Cmt 01:17:51 | |
BİR ORTAOKUL ÖĞRENCİSİ OKULUNUN DUVAR GAZETESİNE YAZMIŞ.. Bu ülkede yasayan her insanın bağımsızlığını ve demokrasisini borçlu olduğu insan: ATATÜRK... Gençliğinde kot pantolon giyememiş. Sevgilisinin elinden tutup hasılat rekorları kıran bir sinema filmine gidememiş... Padişah ona Trablusgarp Cephesi nde görev verdiğinde, lüks uçak şirketinin, first class koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiş... Halkına bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej eşliğinde Mercedes lerle gezememiş Anadolu yu... Kurtuluş hareketini başlatmak için 19 Mayıs ta Samsun a ayak basan ayağında spor ayakkabısı ya da kovboy çizmesi yokmuş... Kazandığı her savaştan sonra savaş sahasına fırlayıp moral veren mini etekli ponpon kızlar da yokmuş... Tarih kitaplarına bakılırsa, Yunanlıları İzmir den denize döktükten sonra timsah yürüyüşü de yapmamışlar... Ülkesinde yapacağı devrimleri, unutmamak için not alacağı bir cep bilgisayarı olmadığı gibi, kendisine suikast girişiminde bulunacakları da cep telefonundan öğrenememiş! Atatürk için üzülüyorum. Dağ gibi adam, bir radyo programına faks çekemeden, İsmet Paşa için Safiye Ayla dan bir istek parçası isteyemeden gitti. Lozan Zaferi nden sonra veya Cumhuriyet in ilanından sonra arabaya atlayıp sabahlara kadar korna çalıp, elinde bayraklarla sokaklarda tur atamadı. Evinin balkonuna çıkıp, bir şarjör mermiyi havaya sıkamadı. Atatürk e acıyorum... Sen kalk, dört kadınla evlenebileceğin bir dönemde dünyaya gel, sonra değerini bilmeyip tek kadınla evlilik sistemini getir. Aaaah ah... Çılgın diskolara gitmek, sabahlara kadar içip,içip rock yapmak, babasının mersedesini alıp şöyle bir Emirgan turu çekmek dururken... Bunları yapmadı Atatürk... Keyif çatmadı... Tüm hayatını ülkesinin kurtuluşuna ve uygarlaşmasına harcadı... İŞTE ONUN IÇIN BÜYÜK ADAMDI ATATÜRK HER FIRSAT ELİNDE VARDI. O İSE SADECE BU MİLLETİN BAGIMSIZLIĞINI İSTEDİ. BÜTÜN SUÇU RAKI İÇMEKTİ O KADAR.....
HP HP | |
MUTHIIS
Mesaj
Gönder Forum
Mesajlari
| | CC-Forum> Haber >Güncel haberler >O BİR ANNEYDİ.. 22.Ağu.2006 Sal 02:03:55 | | ANNE
Amerika nın ünlü doğa parkı Yellowstone National Park da çıkan bir yangın sonrası görevliler, hasar tespit çalışmaları için ormanda geziyorlardı.
Görevlilerden biri, bir ağacın dibinde küller içinde neredeyse kömürden bir heykele dönüşmüş bir kuş gördü.
Görevli, elindeki çubukla hafifçe dokundu kömürleşmiş kuşa.. Dokunur dokunmaz kuşun kanatları altından üç küçük kuş yavrusunun cıvıldayarak çıktığını gördü.
Anne kuş, gelen tehlikeyi fark ederek, yavrularını bir ağacın arkasına getirmiş, kendisinin yanacağını bile bile onları kanatlarının altında saklamıştı.
Yangın, yayılmadan çok rahatlıkla uçup oradan uzaklaşması mümkün iken yavrularının yanında kalmayı tercih etmişti. Alevler, bulunduğu yere varıp küçücük bedenini kavurmaya başladığında hiç kıpırdamadan kalmıştı.
Bedeni, yanıp kavrulmuştu, ama geriye hiç ölmeyecek bir "anne" heykeli bırakmıştı.
HP | |
MUTHIIS
Mesaj
Gönder Forum
Mesajlari
| | CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >TABUTLAR (şiir) 22.Ağu.2006 Sal 03:43:36 | | TABUTLAR
Düne kadar aboneydin harama
Hep derdin ki sözüm geçer parama
Şimdi musallada boşa arama
Banka vezneleri yok tabutların
Söyle biraz avans versin putların..
Tapular bıraktın valizler dolusu
Varisler şimdiden kurdular pusu
Niye getirmedin hayret doğrusu
Gerçi bagajları yok tabutların
Bir taksi tutar mı sana dostların..
Ahlak felsefesinde çağdaşlık maşa
Üç beş fahişe ile güreştin başa
Hadi bu gece de kaçamak yaşa
Gümüş şamdanları yok tabutların
Birkaç mum getirsin sana putların..
Yaşarken sende bir saplantı vardı
Minareler sanki sana batardı
Hele sabahları tepen atardı
Gördün ya konforu yok tabutların
Söyle bir döşek versin sana dostların..
Hani Kur’an diyen sence yobazdı
Hani o yobaza her zulüm azdı
Az önce mezarcı yerini kazdı
İmdat düğmeleri yok tabutların
Üzülme kurtarır seni putların..
Ne kadar büyüktü dindara kinin
Örtülü bacıya uzardı dilin
Konuşsana mevta! bitti mi pilin
Oksijen tüpleri yok tabutların
Söyle de bir nefes versin dostların..
Uyandım diyorsun lakin boşuna
Gördün bakmıyorlar hiç gözyaşına
Ey mevta kaldın mı yalnız başına
Cumuk yasaları yok tabutların
Söyle bir avukat tutsun putların..
HP | |
MUTHIIS
Mesaj
Gönder Forum
Mesajlari
| | CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >TÜRKÜN GÜCÜ 22.Ağu.2006 Sal 22:54:45 | | fiogf49gjkf0d TÜRKÜN GÜCÜ
"...Yıl, 1783... Avrupa standartlarına göre mütevazı da olsa, yeni bir denizci devlet olan ABD, denizlerde tek başına bayrak gezdirmeye başladı... Daha 25 Temmuz 1785 te, Atlantik te Cadiz açıklarında, bu yeni bayrağı taşıyan ilk gemi Cezayir açıklarında Osmanlı gemileri tarafından ele geçirildi. Bu gemi, Boston limanına bağlı, Kaptan Isaak Stevens ın idaresindeki Maria idi. Arkasından, Phıladelphia limanına bağlı, Kaptan O Brien ın Dauphın i de aynı akıbete uğradı. 1793 Ekim ve Kasım aylarında 11 ABD gemisi daha Osmanlıların eline geçti. Kongre, 27 Mart 1794 yılında, Osmanlı denizcilerine karşı koyacak güçte savaş gemileri inşa edilmesi veya satın alınması için, Başkan George Washington a 700.000 altına yakın harcama yetkisi verdi.
Osmanlıların oluşturduğu deniz tehdidi sayesinde, ABD donanmasının temelleri atılıyordu. 5 Eylül 1795 te ABD bu tehdide karşı bir anlaşma yapmayı kabul etti. Bu anlaşmaya göre ABD, Cezayir deki esirlerin iadesi ve gerek Atlantik te, gerekse Akdeniz de ABD sancağı taşıyan hiçbir tekneye dokunulmaması karşılığında, 642.000 altın ve yılda 12.000 Osmanlı altını (216.000 dolar)ödeyecekti.
Dili Türkçe olan ve 22 maddeden oluşan anlaşmaya,Başkan George Washington ve Cezayir Beylerbeyi Hasan Dayı imza koydular.
Böylece ABD yıllık vergiye bağlanmış oldu. Bu, ABD nin iki asrı aşkın tarihinde, yabancı bir dille imzalanan tek anlaşma olduğu gibi, yabancı bir devlete vergi ödemeyi kabul eden tek Amerikan belgesidir...
ABD tarihinde kendi dilinde olmayan tek uluslar arası anlaşma Türkçe dir ve ABD tarihinde vergi vermeyi kabul ettiği tek ülke Osmanlı İmparatorluğu ’dur....
Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?
Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur sözü boş değildir...
Şimdiki Amerika
Amerikan Deniz Kuvvetleri ne ait ünlü savaş gemisi Missouri nin görevlileriyle, Newfoundland de görevli Kanadalı yetkililer arasında 1995 yılında yapılan ve tümüyle gerçek olan bu telsiz görüşmesi , Amerikan Deniz kuvvetleri tarafından aynı yıl açıklanmıştır.)) AMERİKAN GEMİSİ: Çarpışmayı önlemek için lütfen rotanızı 15 derece kuzeye çevirin. Tamam. KANADALI YETKİLİLERİN YANITI: Çarpışmayı önlemek için biz sizin rotanızı 15 derece güneye çevirmenizi öneriyoruz. Tamam. AMERİKAN GEMİSİ: Amerikan Deniz Kuvvetleri gemisinin kaptanı konuşuyor. Tekrar ediyorum rotanızı değiştirin. Tamam. KANADALI YETKİLİLERİN YANITI: Hayır, biz rotamızı değiştiremeyiz. Tekrar ediyorum ; siz rotanızı değiştirin. Tamam. AMERİKAN GEMİSİ: Burası Amerikan uçak gemisi Missouri. Adımızı duymamış olanlara anımsatıyoruz; Amerikan Deniz Kuvvetlerinin büyük savaş gemisi Missouri yiz. Lütfen şakanızdan ya da inadınızdan vazgeçin, derhal rotanızı değiştirin. hem de hemen simdi.tamam. KANADALI YETKİLİLERİN YANITI: Peki bizde size kendimizi tanıtalım, SS/Missouri. burası deniz feneri. Tamam!
Beyin yapısında bir değişiklik yok gibi..
HP | |
MUTHIIS
Mesaj
Gönder Forum
Mesajlari
| | CC-Forum> Haber >Güncel haberler >BİZ TÜRKÜZ İŞTE.. 30.Ağu.2006 Çar 01:38:47 | | fiogf49gjkf0d TÜRKÜN GÜCÜ
"...Yıl, 1783... Avrupa standartlarına göre mütevazı da olsa, yeni bir denizci devlet olan ABD, denizlerde tek başına bayrak gezdirmeye başladı... Daha 25 Temmuz 1785 te, Atlantik te Cadiz açıklarında, bu yeni bayrağı taşıyan ilk gemi Cezayir açıklarında Osmanlı gemileri tarafından ele geçirildi. Bu gemi, Boston limanına bağlı, Kaptan Isaak Stevens ın idaresindeki Maria idi. Arkasından, Phıladelphia limanına bağlı, Kaptan O Brien ın Dauphın i de aynı akıbete uğradı. 1793 Ekim ve Kasım aylarında 11 ABD gemisi daha Osmanlıların eline geçti. Kongre, 27 Mart 1794 yılında, Osmanlı denizcilerine karşı koyacak güçte savaş gemileri inşa edilmesi veya satın alınması için, Başkan George Washington a 700.000 altına yakın harcama yetkisi verdi.
Osmanlıların oluşturduğu deniz tehdidi sayesinde, ABD donanmasının temelleri atılıyordu. 5 Eylül 1795 te ABD bu tehdide karşı bir anlaşma yapmayı kabul etti. Bu anlaşmaya göre ABD, Cezayir deki esirlerin iadesi ve gerek Atlantik te, gerekse Akdeniz de ABD sancağı taşıyan hiçbir tekneye dokunulmaması karşılığında, 642.000 altın ve yılda 12.000 Osmanlı altını (216.000 dolar)ödeyecekti.
Dili Türkçe olan ve 22 maddeden oluşan anlaşmaya,Başkan George Washington ve Cezayir Beylerbeyi Hasan Dayı imza koydular.
Böylece ABD yıllık vergiye bağlanmış oldu. Bu, ABD nin iki asrı aşkın tarihinde, yabancı bir dille imzalanan tek anlaşma olduğu gibi, yabancı bir devlete vergi ödemeyi kabul eden tek Amerikan belgesidir...
ABD tarihinde kendi dilinde olmayan tek uluslar arası anlaşma Türkçe dir ve ABD tarihinde vergi vermeyi kabul ettiği tek ülke Osmanlı İmparatorluğu ’dur....
Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?
Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur sözü boş değildir...
HP | |
| |