Abstract Composition 1928

 Agnostic Symbol, 1932

Battle of Tetuan

 Bouquet 1924

 Buste 1933 Salvador Dali2

Couple with their heads full of clouds 1936

Crepuscular old Man 1917-18

Equestrian Figure of Prınce Baltasar Carlos

Face of Mae West 1935

Fiesta in Figures 1914-16

Geological Justıce 1936

Head of a Woman 1927

Landscape circa 1916

Llann Beach cadaquns 1919

Man with His Head Full of Clouds

Mediumnistic Paranoiac Image 1938

Mirror Women Mirror Heads 1982

My Cousin Montserrat 1919-20

Ole 1982

Atmospheroc phalic Higures 1982

Cutlet and Match The Chinese Crap 1983

George Overpowering a Cello 1983

Othello Dreaming Venice 1982

Pieta 1982

Pieta 1983

Woman on a Ram 1981

HAYRETE DÜŞÜREN GÖZ YANILGILARI!

Göz yanılgıları, her zaman insanları hayrete düşüren bir konu olmuştur. Bu optik iluzyonların en ilginçlerini sizler için derledim..

3 boyutlu objeleri konu alan optik yanılgılar "elle tutabileceğiniz kadar" gerçek.

İkinci gruptaki optik iluzyonlarda, renk algılama hataları var. Yukarıdaki resimdeki A ve B kareleri aynı renkte. Dilerseniz bir resim işleme programında karşılaştırma yapabilirsiniz.

Bu resimdeki A ve B kareleri de aslında aynı renkte...  

Bu renk yanılgılarını biraz daha geliştirip, asansörün zemini yokmuş izlenimi yaratabilirsiniz...

Bu küpün her iki yüzü de aynı renkte.

Aslında sabit olan resimdeki

Daireler sabit mi, yoksa dönüyorlar mı? dalgalanmayı görebiliyor musunuz?

Gözlerinizi ortadaki siyah noktaya odaklayıp, gözünüzü ayırmadan resme yaklaşıp uzaklaştığınızda ne görüyorsunuz?

Gözlerinizi ortadaki siyah noktaya odakladığınızda, çevredeki renklerin kayboluşunu görebildiniz mi?

Bizim görüş açımızdan "kırılmış" görünen piyanonun aynadan yansıyan şekli oldukça düzgün gibi...

Kimi zaman fotoğraf makinenizi akıllıca kullanıp benzer sonuçlara ulaşabilirsiniz.

Sizce bu sokağa çekilen kırmızı çizgilerde Photoshop parmağı olabilir mi?

Cevap: Hayır. Zira bu çizgiler, Felice Varini nin yıllardır üzerinde çalıştığı bir göz yanılgısı.

Bu çizimler sadece belirli bir açıdan bakıldığında görülebiliyo

Evinizde böyle bir desen ister misiniz?r.

Ancak yanlış açıdan bakınca canınız sıkılabilir.

Bu resmin üzerine konulan "ayna" sayesinde resimde gizlenmiş insan yüzünü görebiliyoruz

Resimdeki şekil bir yunus mu? Gözünüzü resimden ayırmadan monitörünüzden yavaş yavaş uzaklaşın...

 

Dünyanın en güney ucundan şaşırtan görüntüler..

Dünyanın en güneyindeki kıta: Antarktika...

Güney yarımkürede 14.4 milyon kilometre kare yüzeye sahip olan Antarktika, büyüklük açısından dünyanın 5. kıtası

Kıtanın %98 i buzla kaplı.

Kıtayı kaplayan buz tabakasının kalınlığı 1.6 kilometreyi buluyor.

Antarktika, dünyanın en soğuk en kuru ve en rüzgarlı kıtası.

Antarktika daki sıcaklık değerleri en düşük -80 ila -90 derece, en yüksek de +5 ila +15 derece arasında değişiyor.                                            

Sevdiklerinize çiçeklerle hislerinizi anlatmak istermisniz?Herkes sevdiğine, kendi hislerini yansıtan çiçeğini seçsin o zaman:)

Bilim insanları gelecekle ilgili 10 tahminde bulundu. ABD de çıkan World Future Society adlı derginin Outlook 2000 özel sayısında bilim insanlarının geleceğe dair ilginç tahminleri vardı. Dünya nereye gidiyor? İşte bilim insanlarının yaptığı ilginç açıklamalar.

1- Sayıları bugün 135.000 olan 100 yaşına girenler, 2050 yılında 2.2 milyonu bulacak.

2- 2010 yılına kadar, kişiler bileklerinde taşıyacakları, kol saati büyüklüğünde bir cihaz yardımıyla sağlık durumları hakkında her an bilgi edinebilecekler.

3- Daha çok spor yapılacak.

4- İnsanlar, bileğe takılan bir âlet sâyesinde çevreyle iletişim hâlinde olabilecekler ve bu sâyede evin ışığı ve sıcaklığını kontrol edebilecekler. Bu küçük cihazlar, kredi kartları, anahtarlar, pasaportlar ve diğer kimlik belgelerinin yerini alabilecek.

5- 2100 e kadar yeryüzünde konuşulan 6 bin dilin % 90 ı ortadan kalkacak.

6- 2025 e kadar içme suyu sıkıntısı 1 milyar kişiyi etkileyecek.

7- Yeryüzündeki kirlenme 2035 yılına kadar ortadan kaldırılacak, evcil hayvanların sayısı artacak.

8- Köylüler genetik mühendisi olacak ve gıda kadar aşı da üretecekler.

9- Yeryüzündeki et tüketimi 2050 yılına kadar iki katına çıkacak.

10- Doğum azalacak. Erkeklerin kısırlığı ABD ve Avrupa da yayılacak.

1986 yılında, 25 Nisan ı, 26 Nisan a bağlayan gece yarısı, yüzbinlerce belki de milyonlarca insanın hayatını değiştirecek bir yıkım meydana geldi.

26 Nisan gününün erken saatlerinde Çernobil nükleer santralinin 4 reaktöründen biri patladı.

4 numaralı reaktörün gece vardiyasında çalışan mühendisler, reaktörün soğutma sistemlerinin düşük güç altında çalışıp çalımayacağını görmek için bir deney başlatırlar.

Saat 23 sularında, nükleer reaktördeki füzyon işlemini düzenleyen kontrol çubukları, reaktöre doğru indirilik. Bu işlemle, reaktör gücü, test için gereknden %20 düşük hale geldi.

Ancak, çok fazla kontrol çubuğu birden indirildiği için, sistem neredeyse kapanacak hale gelmişti.

Olası bir tutarsızlıktan çekinen mühendisler, saat 00.30 da kontrol çubuklarını yükseltmeye başladılar.

Saat 1 itibarıyla, reaktörün gücü hala %7 seviyesindeydi. Bunu gören mühendisler, daha fazla kontrol çubuğunu devreden çıkardılar. Aynı zamanda otomatik kapatma sistemi de, reaktörün düşük güç altında çalışmaya devam edebilmesi için devreden çıkarıldı.

1.23 te güç %12 seviyesine yükseldi ve test başladı. Ancak saniyeler sonra, üretilen güç tehlikeli seviyenin üzerine çıkıverdi.

Reaktör aşırı ısınmaya başladı ve su soğutma sistemi devreye girdi. Bu noktada kontrol çubuklarının -sayısı asla 30 un altına düşmemesi gereken çubuklar- sadece 6 tanesi reaktör çekirdeğindeydi. Acil kapatma düğmesine basıldı, kontrol çubukları reaktöre girmeye başladı, ama bu işlem soğutucuların üstte kalmasına ve çekirdekte reaksiyon başlamasına yol açtı.

Güç, olması gerekenin 100 katıydı. 1.24 te iki patlama meydana geldi. Reaktörün çatısı havaya uçtu. Reaktörün içerisine giren hava, korkunç yangını başlattı. Tüm söndürme çalışmalarına rağmen 9 gün süren yangın...

Reaktör güçlendirilmiş beton bir zırha sahip olmadığı için, binada büyük hasar meydana geldi ve atmosfere ölümcül radyoaktif serpinti yayılmaya başladı.

Bu korkunç faciada, Nagazaki ve Hiroşima ya atılan atom bombalarının toplam gücünün 100 katından fazla radyasyon yayıldı.

Çernobil e yakın olan bölgelerde yaşayan 350 binden fazla insan göç etmek zorunda kaldı. Ancak, 5.5 milyon kişi, evlerini bırakmadı.

Bu nükleer kıyametten tam 22 yıl sonra, günümüzde Çernobil santralinin olduğu kasabada yaşayan kimse yok.

Çünkü bölgedeki radyasyon değerleri tehlikeli değerlerin hala çok üstünde.

İşte faciadan sonra evlerinden, işlerinden vazgeçerek göç eden insanların arkalarında bıraktıkları "hayalet kasaba"

Bu kasaba, yüzlerce yıl daha sessiz kalmaya mahkum!

Bu kare çok ünlü dünlada milyonlarca fanatiği olan bir serinin ilk filminden. Bir ipucu verelim, bu filmin yönetmeni George Lucas.

İsrail de çekilen bu fotoğraftaki "duvar", yüksekliği bir kilometreden fazla olan, saatte 70 kilometreye yakın bir hıza sahip; "kum fırtınası"

Kum fırtınaları, Afrika ve Orta Doğu da yaygın olarak görülüyor.

Fırtına derecesinde esen soğuk rüzgarlar, sıcak toprakla birleşince, kum parçacıkları yükselerek fırtınanın içine karışıyor ve ilerlemeye devam ediyor.

Sudan da bir kum fırtınası.

İşte "ilginç" bir bilgi. Kum fırtınaları, 50 yıl öncesine göre, 10 kat daha sık olmaya başladı.

Kuzey Amerika da bu canavarlardan payına düşeni aldı. Texas da, 1935 te çekilen bu fotoğraftaki kum fırtınası, tarım ürünlerini yok ederek 2.5 milyon kişinin göç etmesine sebep oldu.

Uzay dan çekilen bu fotoğraf, doğanın gücünü göstermeye yeterli. Fotoğraftaki, Burkina Faso üzerinde olan bir kum fırtınası, ülkenin tamamını kaplıyor...

Kimi zaman kum fırtınaları, okyanusta da devam edebiliyor. Sahra çölünde başlayan bu kum fırtınası, Atlantik in yüzlerce kilometre içerisine kadar girebilmiş.

Kazakistan dan bir kum fırtınası.

Arizona da çekilmiş olan bu ürkütücü fotoğrafta, kum fırtınasının karenin sol tarafından yaklaştığını görebilirsiniz.

Phoenix, Arizona.

Fırtınada göz gözü görmediği için, insanların yollarını bulabilmek için böyle ışık kaynaklarına ihtiyaçları oluyor.

Bu fotoğraftaki ise kesinlikle kum fırtınası değil, Avustralya da oluşan bir bulut türü...

Türk Sanatı’nda çekmece, sandık, sandıkça, mahfaza kutu, divit, kubur, kalemdan adları altında toplanan bir grup eserin en seçkin örneklerinden birçoğu Topkapı Saray Hazinesi nde bulunmaktadır. Birçok özel koleksiyon ve yurt dışındaki müze veya hazinelerde de benzerleri korunan bu eserlerin içinde, para, kıymetli mücevherler, belgeler, kutsal emanetler, kitaplar, ilaç ve kozmetikler, tılsımlar, buhurlar, hatıra eşyası, satranç-dama, tuvalet, yazı ve dikiş takımları gibi pek çok eşya saklanmıştır. Bunlara ayrıca, sadece önemli bir olayın anısına yapılan kutuları veya içinde çift düello tabancaları saklanan çekmeceleri de ekleyebiliriz.

Ana malzeme olarak altın, gümüş, tombak gibi metallerin yanında, porselen, cam ve necef, yeşim, akik, yıldız taşı, lapis lazuli benzeri taşlar ve ahşap, mukavva, kumaş, deri, fildişi, bağa ve sedef türünden organikler kullanılmıştır. Söz konusu eserlerin bezemelerinde görülen malzeme ve teknikler de geniş bir yelpazeye yayılır.

İşte koleksiyonun en güzel parçaları..

18. yüzyılın sonlarından itibaren, Osmanlı İmparatorluğu na ihraç edilen Viyana porselen eşyaları,her ne kadar aslında sofra eşyası olarak ithal edilmişse de, zamanla vitrinlerde saklanmaya başlanmıştır.Ne var ki, en başlarda bu parçalar bayağı pahalı olduğundan, saray ve zengin konaklar dışında, hiç kimsenin bunlara erişmeye gücü yetmiyordu.

Porselenin 18. yüzyıl başlarında Avrupa da da ve özellikle Meissen de üretimde kullanılmasıyla, hem süs eşyası, hem de sofra ile mutfak eşyasında bir devrim yaşandı. Porselen modası önce saraylardan başlayarak her eve ulaşmayı başardı. Türkiye de bu modadan nasibini aldı... Ancak bu biraz zaman aldı. Çünkü seri ihracat ancak 1774 (Meissen) ve 1784 den (Viyana) sonra başladı. Viyana nın özellikle Avrupa da çok ünlü "Du Paquier" dönemi porselenlerine Topkapı Müzesi dışında Türkiye de rastlamak mümkün değildir.

İŞTE Du Paquier dönemi porselenlerinin en güzel örnekleri..

Koyu kırmızı zemin üzerine nefis bir pencere açılmış. 1784 lerin olağanüstü işçiliği olan bir sofra tabağı.

1784 lerin ihtişamını anlatan çift krokodil motifli dekor. (Sarı ve yeşil şerbetlikler)

1784 lerin sahan kapağı. Limon olarak yaratılan tutacak, bir değil, iki parçadan oluşuyor.

1792 yılı imalat damgasını yaşayan iki kulplu güzel bir kâse. 1800 lerde kulplar tamamen kaldırıldı.

1784 lerin ayrı bir şerbetlik örneği. Burada ortada formda sıkışma yok, adeta silindir gibi. Ancak işçiliğe yakından bakınca ne kadar titiz olduğu fark ediliyor.

Kabartma porselen üzerine altın yaldız dekor. 1785 lerin en güzel örneklerinden bir tabak kenarı.