ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
9 Mayıs 2024, Perşembe 09:57   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Haber > Güncel haberler
forum sohbet oyun basliklari
   Yassıada demokrasi müzesi olsun
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

paint34

paint34 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  17.Eyl.2006 Pzr 15:08:49      Yassıada demokrasi müzesi olsunsohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle

27 Mayıs ihtilali sonrası Yassıada da üçü infaz edilmekle birlikte aslında çok sayıda siyasi isim idama mahkûm edilmişti. Tutuklananlar arasında Menderes i karşılayan belediye bandosunun çalgıcıları dahi vardı. Yassıada bir demokrasi müzesi haline getirilebilir

Aradan yarım asra yakın zaman geçti... 46 yıl, dile kolay... Benim yaşımda olanların çoğunun kulaklarında hâlâ ihtilal sabahı Albay Alparslan Türkeş in Dikkat, dikkat! diye başlayan radyo anonsu vardır sanırım... Sadece o da değil tabii. Demokrat Parti kadrosunun topluca Yassıada ya götürüldükten sonra çıkarıldığı Yüksek Adalet Divanı adı altındaki mahkeme celselerinin yayımlandığı radyo programı da: "Sanıklar getirildiler, bağlı olmayarak yerlerine oturdular..."
O dönemde yaşanan olaylar üzerine pek çok hatırat yayımlandı çok sayıda yayın yapıldı. Muhtemelen benim yazacaklarım da gizli kalmış, bilinmeyen şeyler değil.
O zamanlar CHP kendisini ihtilalle özdeşleştirmişti. Nitekim sonradan olağan düzene geçilip geçmişte Demokrat Parti ye oy vermiş kitleler baskılara rağmen yine CHP ye iltifat etmeyince, ihtilal idaresi kendi yaptığı anayasayı falan bir yana bırakıp eğilimini dayattı. Çoğunlukta olan diğer partiler CHP öncülüğünde yani İsmet İnönü nün başbakanlığında koalisyona zorlandı... Keza yapılması planlanan cumhurbaşkanı seçiminde ihtilal lideri Org. Cemal Gürsel dışında aday çıkarmamaya da...
11 yaşımı yeni bitirmiştim ihtilal sırasında. Hafızama çakılan tablolardan ikisini yukarda yazdım. Ama bu kadar değil. Gazetelerin, dergilerin gözdesiydi Yüksek Adalet Divanı Başkanı Salim Başol ve ailesi. Onunla röportaj yapmayan gazete, dergi yok gibiydi. Alnının ortasında et beni olan bir adamdı Başol. Dergiler onun bu alameti farikasıyla kadınlar nezdinde cazip hale geldiğini, bundan dolayı pek çok kadının ona nispeten alnının ortasına makyajla siyah bir nokta koydurduğunu yazıyorlardı...
Geçmişte bir vesileyle aktardım, ama tekrar edeyim.. Eskiden Yargıtay a üye bizzat Adalet Bakanı tarafından seçilip atanıyordu. Salim Başol 1953 senesinde Demokrat Parti tarafından Yargıtay 1. Ceza Dairesi Başkanlığı na seçilen yargıçtı. İhtilal sonrası Yargıtay Başkanı İhsan Köknel ve hukuk doktorasını Cenevre de yapmış olan Başsavcı Ahmet Hikmet Gündüz Yüksek Adalet Divanı sorumluluğunu almayı reddedince ihtilalciler görevi Başol a teklif etmişler, o da kabul etmişti...
O günlerin moda ve günün adamı olan Salim Başol Yassıada sonrası kayboldu, silindi ortalıktan adeta... Demokrat Partililerin gözünde suçluydu, CHP de ona uzak durdu... 27 Mayıs sonrası yeni anayasaya göre teşkil edilen Anayasa Mahkemesi ne seçileceğini ummuştu ama o da olmadı.

Sizi buraya tıkan kuvvet
Salim Başol ve onun çevresinde toplanan yargıç/savcı heyeti o günlerde alkışlanıp göklere çıkarılsa da bugün geniş bir kesim tarafından öfkeyle hatırlanıyor...
Savunma hakkını kısıtlayan tavrı eleştirildiğinde, "Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor" diyebilen biriydi Başol. Ve Yassıada kürsüsündeki tavrı, üslubuyla hâkimlik mesleğini lekeleyen kişi izlenimi bıraktı... Rahmetli Tevfik İleri nin ona tepkisi hafızalarda: "Burada başımızla oynanıyor; varsın oynansın. Onun peşinde değilim. Ama şeref ve haysiyetimizle oynanmasını kabul edemem..."
Ve tabii daha sonra idam edilecek olan Hasan Polatkan ın savunmasını yapmak için kendisine söz verilmemesi üzerine: "İdamım istenirken kendimi müdafaa etmeyeyim mi..." diye sesini yükseltmesi... Aynı şekilde Fatin Rüştü Zorlu nun mahkeme başkanının sergilediği tavırdan dolayı savunma yapmayı gereksiz gördüğünü söylemesine karşılık: "Yapmazsan yapma..." cevabı...
Menderes in ve avukatlarının maruz kaldığı hakaretlerin hepsini saymak dahi zor. "Daima böyle lüzumsuz şeyler söylüyorsunuz... Almışsınız elinize koca bir tomar, müdafaa yapıyorsunuz..."
Ama doğrudan Adnan Menderes e söylediği: "Konuşma kes sesini, kesmezsen kestirmesini bilirim... Benim burada boş laf dinleyecek zamanım yok..."
Kimler tutuklanıp götürülmedi ki Yassıada ya ve onun ön basamağı olan Balmumcu ya... Adnan Menderes ilçesine geldiğinde kurduğu bandoyla ona karşılama töreni düzenledi diye tutuklanan Uzunköprü Belediye Başkanı Mustafa Soykan dan tutun, Kumkapı dan Yassıada ya tünel kazıp Menderes i kaçırmayı planladığı iddiasıyla yakalanan Tahsin Marmara ve hepsi sakat üç arkadaşına kadar... İhtilalciler sadece Mustafa Soykan ı tutuklamakla kalmamışlar kurduğu bandonun çalgıcılarını da içeri almışlardı.. Tahsin Marmara ise Balmumcu da neden tutuklandığını anlattığı başka sanıklar tarafından, "Bizimle dalga geçiyorsun sen" diye tartaklanmış, ihtilalcilerin muhbiri muamelesi görmüştü...
Demokrat Parti kadrosu içeri atılmış, olağanüstü mahkeme kurulmuş, sözde savunma hakkı, avukat tutma hakkı tanınmıştı ama İstanbul dışından gelen avukatlar kendilerine oda veren otel sahipleri suçluların müdafilerine yardım etmekle suça iştirak etmiş sayıldıkları için yersiz kaldılar. Sanıklarla avukatların görüşmesinde mahkeme belgelerinin çıkarılması, not alınması yasaktı... Avukatlar kendilerini adaya götürecek motordan inene kadar hakarete maruz kalıyor, buna itiraz eden müvekkiliyle görüştürülmüyordu...
Bu satırları yazarken aklıma gelen yüzlerce hadiseden biri daha... DP kadrosunun Yassıada ya getiriliş anını yansıtan ve askeri görevlilerce çekilmiş maruf bir film kaydı vardır... Orada Celal Bayar ve Adnan Menderes başta olmak üzere siyasiler inzibatlar eşliğinde rıhtımda yürürken görünürler. Ama bu görüntünün 2. kayıt olduğu pek bilinmez. Asker kameramanın alete film makarasını koymayı unuttuğu anlaşılınca sanıklar yeniden motora bildirilir, bu arada film makarası takılan makine çalışır ve kadro ikinci kez indirilip geçirilir objektifin önünden....

Ya sanıkların hali
Bilinen şey... Hedef Celal Bayar ı ve Adnan Menderes i yıkmaktı.. Çok açıktı bu... Celal Bayar ın yıkılmayacağı daha ihtilal günü belli olmuştu. Yassıada da da bütün eziyetlere rağmen geri adım atmadı Bayar. Mahkemeyi tanımadı. Bundan dolayı Menderes in üzerine gittiler. Geceleri uyumaması için sürekli gürültülü aletler çalıştırılıyor, bir yandan da uyuması için ilaç veriliyordu ona. Nöbetçi erlerin onunla tek kelime konuşması dahi yasaklanmıştı...
O şartlarda yemeden içmeden kesilen, günde dört paket Yenice sigarasından başka bir şeye elini süremez hale getirilen Menderes in diğer siyasi tutuklulardan ayrı olarak ailesiyle haberleşme, görüşme koşulları ağırlaştırılmıştı...
Her tutukluya tanınan 50 kelimelik mektup hakkı onun için Uygun bulunmayan satırlar yırtılarak kaydıyla geçerliydi. Mallarına, bankadaki tasarrufuna el konulan Berrin Menderes maddi ihtiyaç içinde kıvranıyor, "Kendimi, kolsuz kanatsız kalmış kuşa benzetiyorum. Bütün hayatım boyunca sana sormadan bir şey yapmadım. Şimdi ise soracak kimsem yok..." diye feryat ediyordu...
"Avukatlarımla görüşmeye muhtacım. Altı aldır tam bir tecrit halinde tutuluyorum. Meseleleri ve hadiseleri hatırlayamıyorum artık. Dosyayı sadece avukatlarım tetkik edebilir. Bu durumumun beni nasıl bir imkânsızlık içinde bıraktığını takdirlerinize arz ediyor, duruşma günlerinde öğlen tatilinde avukatlarımla görüşme imkânının bahşedilmesinin büyük olacağını..."
Çığlığıydı bu Menderes in bir bakıma ama Kanuni imkân yoktur kaydı düşülerek geri çevriliyordu dilekçesi...
Siyasi tutukluların yaşadıkları eziyetin hududu yoktu elbette... Ama herhalde Yassıada sanıkları içinde en kötü durumda olan kişiler arasında sayılabilecek diğer isim Orgeneral Rüştü Erdelhun du... İhtilal sırasında Genelkurmay Başkanı ydı Erdelhun... Tutuklanmış, rütbeleri sökülmüş, er mevkiine indirilmişti. İngilizce, Fransızca ve Japonca bilen bu kıymetli subay yakın zamana kadar komuta ettiği insanlar tarafından itilip kakılıyor ve idam talebiyle yargılanıyordu.. Tek suçu demokrasiye bağlılığı ve cunta kadrolarını desteklememiş olmasıydı... 1983 te vefat edene kadar hiç konuşmayan Erdelhun hakkındaki idam cezasının müebbet hapse çevrilmesiyle hayatını sürdürme şansını buldu.
Bir yıl Kayseri Cezaevi nde kaldıktan sonra serbest bırakıldığında yıkılmış bir insandı. Ve ancak 12 Eylül de itibarı iade edilip TSK nın resmi kayıtlarında eski genelkurmay başkanları listesine alındı; vefatında Org. Nurettin Ersin ve Org. Sedat Celasun un katıldığı askeri törenle defnedildi.

Kararların yıldönümü
Geçen hafta Yassıada Mahkemesi kararlarının açıklanışının yıldönümüydü.. AKP lilerin, özellikle de Cemil Çiçek in aklına gelir sandım... Olmadı. Ama bu noktada yapılabilecek bir başla şey olabilir pekâlâ. TBMM Başkanı Bülent Arınç veya Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç un dikkatine sunuyorum. Yassıada demokrasi tarihimizde acı izler bırakan ama unutulmaz, unutulmaması gereken bir mekân... Orada 1960 tan geriye ne kaldı ne kalmadı bilmiyorum. Lakin şayet bir demokrasi müzesi yapmak gerekse Yassıada dan daha uygun bir yer bulunamayacağından eminim... Sadece Demokrat Parti ve Yassıada arşivi değil bütün demokrasi maceramızın hikâyesi ve objeleri orada toplansa fena mı olur?

Kaynak : Radikal Gazetesi _ Avni ÖZGÜREL

CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir