ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
21 Mayıs 2024, Salı 20:54   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Mühim Mevzular > Politika, Tarih
forum sohbet oyun basliklari
   Halkevleri Nedir (Tarihi Süreci)
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

model71

model71 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  10.Kas.2006 Cum 15:11:23      Halkevleri Nedir (Tarihi Süreci)sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Yıllardır büyüklerimiz, halkevlerinden övgüyle bahseder dururlar. Buradan yetişen çok değerli insanlardan söz ederlerdi. Ben de merak ettim ve biraz araştırdım. Bulduğum bilgileri, siz değerli arkadaşlarımla paylaşmak istedim.

HALKEVLERİNİN KURULUŞU VE ÇALIŞMALARI

19 Şubat 1932’de resmen açılan halkevleri, Atatürk’ün direktifleriyle kurulmuş ve kısa zamanda Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış çok önemli bir kültür kurumudur. Halkevleri çalışmaları Cumhuriyet Halk Fırkasının parti programındaki ilkeler doğrultusunda yürütülmüştür. Bu kurumlar 1932-1951 yılları arasında Türkiye’nin toplumsal ve kültürel tarihinde önemli roller oynamıştır. Başta Atatürk olmak üzere, dönemin önde gelen devlet adamları zaman zaman halkevleri çalışmalarına bizzat katılmak suretiyle bu kurumları desteklemişler, böylece geniş halk kütlelerinin halkevlerinde yapılan faaliyetlere katılımını sağlamışlardır.

Halkevleri her şeyden önce, halka yeni Türkiye’nin hedeflediği çağdaş medeniyet seviyesine ulaşma amacına uygun bir eğitim vermeyi hedefleyen yaygın eğitim kurumlarıdır. Dolayısıyla bu kurumların kuruluşu, teşkilât yapısı ve çalışmalarına geçmeden evvel, Türkiye’de halk eğitimi (terbiye-i avam) düşüncesinin tarihi seyrine kısaca değinmekte yarar vardır.

Türkiye’de halk eğitimi düşüncesi oldukça eskilere dayanır. Örneğin Anadolu’nun henüz Türkleşmeye başladığı 13. yüzyıldan itibaren ortaya çıkan tekkeleri, zaviyeleri ve ahî örgütlerini, kendine has diğer özellikleri yanı sıra, aynı zamanda birer halk eğitimi kurumları gibi görebiliriz. 15. yüzyılda Fatih Sultan Mehmet’in kendi adına bir cami yaptırdığı ve caminin yanına bir sübyan mektebi kurduğu bilinmektedir. Bu mektep halkçılık ve hayır işleme amacıyla kurulmuştur. Ayrıca dinî ve skolastik bir eğitim kurumu olan medreseler hem parasız olmaları hem de yedirme ve giydirmeye avantajları bakımından halkçı kurumlardır. Medreseler bu özelliklerini 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam ettirmişlerdir. Fakat yüzyılın ortalarından itibaren çağın gelişmelerine ayak uyduramayan bu kurumlar, eski önemini kaybetmiş; medreselerin yanına modern usullerle eğitim veren yeni mektepler açılmıştır. Bununla beraber eğitimdeki mevcut boşluk giderilememiş ve 1865’te bir çıraklık eğitim merkezi olarak Cemiyet-i Tedrisiye-i İslâmiye kurulmuştur. Bu cemiyetin bünyesinde 1873’te halk eğitimi tarihinde önemli bir adım sayılan Darüşşafaka-yı İslâmiye açılmıştır. Darüşşafaka-yı İslâmiye, kimsesiz Müslüman çocuklarına mahsus bir şefkat yuvası olarak bugüne kadar yaşamıştır.

Meşrutiyet döneminde ise halk terbiyesi işiyle uğraşan çok sayıda dernek kurulmuştur. Siyasî bir kurum olmakla birlikte, eğitim meselesini birinci plânda tutan İttihat ve Terakki Cemiyetinin Türkiye’nin bir çok yerinde İttihat ve Terakki Mektepleri adıyla parasız mektepler açtığı bilinmektedir. Yine İttihat ve Terakki Partisinin himayesinde kurulan Türk Gücü Cemiyeti (Kuruluşu 1913), Osmanlı Güç Dernekleri (Kuruluşu 9 Nisan 1914), Genç Dernekleri: Gürbüz Derneği ve Dinç Derneği (Kuruluşu 1916) gibi kurumlar halk eğitimi alanında ciddî çalışmalar yürütmüştür. Başlangıçta İttihat ve Terakki Partisi ile doğrudan bir ilişkisi olmamakla beraber, sonraları çalışmalarını bu partinin dünya görüşü doğrultusunda yürüten Türk Ocakları da halk eğitimi tarihinde önemli bir kilometre taşıdır (Kuruluşu:12 Mart 1328/25 Mart 1912). Bunlara ilâveten 1 Ağustos 1331/1915’te kurulan ve başkanlığını Süleyman Nesip Bey’in yürüttüğü Millî Talim ve Terbiye Cemiyeti de büyük ölçüde halk eğitimi ile uğraşan bir dernektir. Kısaca Türkiye’de halk eğitimine yönelik hareketler Anadolu’nun henüz Türkleşmeye başladığı 13. yüzyıldan itibaren başlamış, yüzyıllarca aralıksız devam etmiş, Meşrutiyet döneminde ise daha yaygın ve daha organize bir duruma gelmiştir.

            Cumhuriyetin ilânını takip eden yıllarda halk eğitimiyle ağırlıklı olarak Türk Ocakları ve Millet Mektepleri uğraşmıştır. Kitap ve dergi yayıncığı, kütüphaneleri, dil ve edebiyata dair çalışmaları, köycülük faaliyetleri, kır gezileri ve sportif etkinlikleriyle Türk Ocakları halk eğitimi alanında önemli bir yere sahiptir. 1 Ocak 1929’da açılan Millet Mektepleri ise halka yeni harflerle okuma yazma öğretmek amacıyla kurulmuş, yeni harfler yaygınlaşıp okuma yazma bilenlerin sayısı belli bir sayıya ulaşınca kapanmıştır. Gerek Türk Ocakları gerekse Millet Mektepleri esasen halkevleri ve benzer kurumlara Türk toplumunun yabancı olmadığını göstermektedir.

HALKEVLERİNİN AÇILMA SEBEPLERİ

Halkevlerinin açılmasının gerisinde yatan pek çok sebep vardır. Bunları siyasal ve kültürel olmak üzere iki grupta toplayabiliriz:

           Siyasal Sebepler

Cumhuriyetin ilânından halkevlerinin kurulduğu tarihe kadar geçen yaklaşık 10 yıllık sürede yeni Türkiye’nin bütünlüğünü tehlikeye atan veya Cumhuriyet rejimini kökten değiştirmeyi amaçlayan birtakım siyasî hareketler meydana gelmişti. Doğu vilâyetlerinde başlayan Şeyh Sait İsyanı (Başlaması:13 Şubat 1925–kesin olarak bastırılışı: 31 Mayıs 1925), Menemen’de Derviş Mehmet ve bir kısım arkadaşının başlattığı gerici hareket ve Kubilay adlı yedek subay öğretmenin şehit edilmesi (23 Aralık 1930) gibi tehlikeli teşebbüsler, yeni rejimi tehdit eden ve devleti dinî esaslara dayandırmayı amaçlayan başlıca siyasî hareketlerdi. Ayrıca Atatürk’ün teşvikiyle kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası (Kuruluşu: 12 Ağustos 1930, kendisini feshetmesi 17 Kasım 1930) kısa sürede memleket genelinde teşkilâtlanma çalışmalarını tamamlamış ve iktidara aday bir siyasî parti haline gelmişti. Serbest Cumhuriyet Fırkasının beklenmedik bir ilgiyle karşılanması ve yeni rejime muhalif unsurların bu fırkanın çatısı altında toplanması Atatürk ve diğer CHF yöneticileri tarafından endişeyle izleniyordu. Diğer bir ifadeyle yapılacak ilk seçimde CHF iktidarı sona erebilir; yeni Türkiye SCF vasıtasıyla sonu belli olmayan bir maceraya sürüklenebilirdi. Bunlara ilâveten Cumhuriyet Halk Fırkasının bir kültür kolu olmakla beraber zaman zaman siyasî çalışmalar da yürüten Türk Ocakları, bazı açılardan CHF ile ters düşüyordu. Bir kısım Türk Ocağı şubeleri ve üyelerinin SCF’ye geçmesi, bazı şubelerde ise doğrudan Halk Fırkası aleyhine çalışmalar yapılması CHF yöneticilerinde Türk Ocakları aleyhinde bir düşüncenin gelişmesine sebep olur. Hatta Türk Ocağı teşkilâtının bulunduğu yerlerde partinin teşkilât kuramaz hâle geldiğini belirten CHF müfettişleri, raporlarında “Türk Ocakları bu gidişlerinde bırakılacak olursa, çok daha kötü sonuçlar doğabileceğini’ söylemeye başlamışlardı”. Devletin ve partinin geleceğini tehdit eden bu tür olumsuz gelişmeler Atatürk ve CHF yöneticilerini yeni ve radikal önlemler almaya sevk etmiştir.

Türk Ocaklarının kapatılarak bir süre sonra halkevlerinin dış siyasal sebeplere de dikkat etmek gerekir. Türk Ocaklarına dair bir araştırma yapan Füsun Üstel’in belirttiğine göre, Ocakların kapatılmasındaki dış etkenlerin çoğu “Ocakların ‘Turancı’ eğilimlerinin 1930’larda iyi ilişkiler içinde bulunduğumuz SSCB tarafından kendi varlığına karşı bir tehdit olarak algılanması noktasında yoğunlaşmaktadır. 1930-1931 döneminde SSCB’nin Türkiye Büyükelçiliği görevinde bulunan Surits’in, Ocakların kendi ülkesi ile fazla ilgilenmesi ve üyeleri arasında yayılmacı amaçlar taşıyan kişilerin varlığı nedeniyle dönemin Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü’yü (Aras) uyarması ve Türk Ocakları merkez binasının mimarı Arif Hikmet Koyunluoğlu’nun belirttiğine göre Azerbaycan Elçisi İbrahim Abilof’un ‘Paşam, biz sizinle dostuz. Kurtuluş Savaşında bu dostluğu ispatladık. Para, silah yardımı yaptık. Ancak Türk Ocağında dostluğa yakışmayan bazı olaylar oluyor. Burada Türkistan’ı alacağız, Azerbaycan’daki Türkleri kurtaracağız diye konferanslar veriliyor. Bu dostluğa yakışmaz, bunun önlenmesini istiyoruz.’ şeklinde eleştiride bulunması” halkevlerinin kurulma sürecinde önemli bir rol oynamıştır.

Kültürel Sebepler

Cumhuriyetin ilânından sonra kültürel alanda bir dizi inkılap yapıldı. Ancak yukarıda kısaca değindiğimiz siyasî gelişmeler, yapılan inkılapların halk tarafından tam olarak benimsenmediğini göstermektedir. Bu bakımdan inkılâbın halka mal edilmesi, derinleştirilmesi ve halkın eğitilmesi için herkesin rahatlıkla çalışmalarına katılabileceği yaygın bir teşkilâta ihtiyaç vardı. 1929’da halka yeni harflerle okuma-yazma öğretmek amacıyla bir yaygın eğitim kurumu olarak Millet Mektepleri açılmıştı. Fakat, bu kurumlardan pedagojik alanda istenilen verim alınamamış olmalı ki Millet Mekteplerinden daha geniş ve daha kompleks bir kurum olan halkevleri kurulmuştur.

Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti ilk çağlardan beri birçok medeniyetin geliştiği bir coğrafya üzerindeydi. Anadolu’da eski medeniyetlerden kalma çok sayıda tarihî değere sahip eser vardı. Bunların korunması, meydana çıkarılması ve gelecek nesillere aktarılması için sistemli çalışan bir teşkilâtın gerekliliği hissedilmekteydi. Kaldı ki Osmanlı döneminde Anadolu’daki tarihî kıymeti olan pek çok eserin yağma edilerek yurt dışına kaçırıldığı bilinen bir gerçektir. Ayrıca sanatı geliştirmek, sanatkârı himaye altına almak, sağlıklı ve gürbüz nesiller yetiştirmek, köyle şehir arasındaki kültürel ve ekonomik farklılıkları gidermek, halkı hurafelerden kurtarıp onları modern bir zihniyetle yetiştirmek, yeni rejim için tehdit unsuru olabilecek bazı düşüncelerin gelişme olanağı bulduğu çeşitli sivil toplum örgütlerini kontrol altında tutmak gibi hususları da halkevlerinin kuruluş sebepleri arasında saymak mümkündür.

        Yukarıda kısaca değindiğimiz siyasal ve kültürel sebepler, genel olarak iki noktada birleşmektedir: Ekonomide liberalizmi benimseyen SCF’nin 1930’lu yılların Türkiye’sinde yaşama alanı bulamaması ve benzer düşünce yapısına sahip insanların toplandığı Türk Ocaklarının kapatılması aslında, devletçilik ilkesinin tam manasıyla Türkiye’ye yerleştirilmek istenmesine bağlanabilir. Böylece serbestçilik yerine devletçiliği, ferdiyetçilik yerine halkçılığı ikâme edecek ve daha güçlü bir şekilde savunacak bir kurum olarak halkevleri kurulmuştur. Nitekim katı bir şekilde uygulanan devletçilik kurallarının 1945’ten itibaren gevşetilmesi ve kısmen serbest bir ortamın yaratılmasıyla birlikte, halkevlerinin faaliyetleri yavaşlamış, Türk Ocakları da yeniden açılmıştır.

30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’nden sonra Cemal Paşa, Enver Paşa ve Talât Paşa gibi İttihat ve Terakki Partisinin önde gelen bazı yöneticileri yurt dışına kaçmıştı. Bununla beraber, bilhassa Enver Paşa’nın gerek Mütareke Dönemi’nde gerekse Cumhuriyetin ilânından sonra Türkiye’ye gelmek ve yeniden iktidarı ele geçirmek için ciddî girişimlerde bulunduğu bilinen bir gerçektir. Suna Kili’nin belirttiği gibi “gerçi I. Dünya Savaşı’ndan yenilgi ile çıkılması İttihatçıların saygınlığını büyük ölçüde azaltmış, bunları gözden düşürmüştür. Fakat eski, deneyimli ittihatçılar el altından çalışmalarını sürdürmekte, Anadolu Ulusal eyleminin yönetimini ele geçirmek, yeniden kurulacak devletin başına geçmek istemektedirler”. Türkiye Büyük Millet Meclisinde kırk kadar ittihatçının bulunduğu ileri sürülmektedir. TBMM’deki ittihatçılardan bir kısmı sadece Millî Mücadele esnasında değil, aynı zamanda Millî Mücadeleden sonraki dönemlerde de Rusya’da bulunan Enver Paşa ile sürekli ilişki içerisinde bulunmuşlar, kurulacak devletin başına Enver Paşa’yı geçirme plânları yapmışlardır. Enver Paşa da Anadolu’ya geçmek ve yeniden iktidarı ele geçirmek için her yolu denemiş, hatta yeni Rus yönetimiyle bu konuda görüşmeler bile yapmıştır. Enver Paşa’nın Anadolu’daki yandaşları da her türlü muhtemel gelişmeyi düşünerek çeşitli siyasal gruplarda yer almışlardır. Sol eğilimli Halk Zümresi, Komünist Parti, Halk İştirakıyyün Partisi ve Yeşilordu gibi siyasal gruplarda epeyce ittihatçı vardır. Söz konusu siyasal teşekküllere bir kültür kurumu olmakla birlikte, daha önce İttihat ve Terakki Partisinin görüşleri doğrultusunda çalışmalar yürüten Türk Ocaklarını da ilâve edebiliriz. Enver Paşa ve onun çevresinde gelişen bu hareketler Cumhuriyetin ilânından sonra bile Atatürk ve CHF’ye gerek yurt dışından gerek yurt içinden ciddî bir muhalefet hareketi olduğunu göstermektedir. Bu durumun Atatürk’ü ve diğer CHF yöneticilerini yeni ve radikal önlemler almaya sevk ettiğini düşünebiliriz. Böylece Enver Paşa’yı destekleyen ya da destekleme ihtimali olan Türk Ocakları kapatılmış, yerine CHF ile organik bir bağa sahip olan halkevleri açılmıştır.

Daha fazla bilgi için:

https://w3.balikesir.edu.tr/~mozsari/Halkevleri.htm

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

model71

model71 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  10.Kas.2006 Cum 15:30:09sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

HALKEVLERİNİN KAPANMASI

Türkiye genelinde faydalı çalışmalar yapmasına rağmen, tipik bir tek parti dönemi kuruluşu olan halkevlerinin durumu II. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte sarsılmaya başlar. 7 Ocak 1946’da Demokrat Partinin faaliyete başlaması, halkevi çalışmalarında önemli bir gerilemeye yol açar. Çünkü daha önce CHP saflarında ve halkevlerinde çalışan bir çok bilim ve siyaset adamı, Demokrat Partiye geçmiştir. Her ne kadar CHP yöneticileri, halkevlerinin siyaset dışı bir kurum olduğunu söyleseler de bu kurumların daha çok CHP ve CHP’ye yakın teşekküllerin toplantılarına sahne olması ve belli bir partinin yan kuruluşu görüntüsünden kurtulamaması yüzünden halk, zamanla halkevlerinden uzaklaşmaya başlar. CHP’nin 17 Kasım 1947’de toplanan 7. Büyük Kurultayı’nda halkevleri meselesi ele alınmış, Prof. Fahrettin Kerim Gökay başkanlığında bir komisyon kurulmuş, ancak bu kurultayda halkevlerinin bağımsız bir kurum haline getirilmesi yolunda bir adım atılamamıştır[36][36]. Öte yandan bilindiği gibi halkevleri ilk açıldığında, faaliyetlerine Türk Ocakları binalarında başlamıştı. 10 Mayıs 1949’da yeniden açılan Türk Ocakları kendi binalarına halkevlerinin kanun dışı yollarla el koyduğunu ileri sürerek bu binaları geri ister. Bu arada halkevi bütçeleri de sorun olmuş, önceleri belediye ve özel idare bütçelerinden sorunsuz bir şekilde ayrılan ödenekler, 1946’dan sonra belediye meclislerinde büyük tartışmalardan sonra alınabilmiştir. 14 Mayıs 1950’de Demokrat Partinin ezici bir çoğunlukla iktidara gelmesiyle, halkevlerinin durumu tamamen sarsılmış, Demokrat Parti ödenek yokluğu gerekçesiyle 18 Haziran 1950’de ilk olarak Londra Halkevi’nin faaliyetlerini durdurmuştur. Bu tarihten sonra kamuoyunda halkevleriyle ilgili tartışmalar daha da artmıştır. Nitekim Demokrat Parti milletvekilleri tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan “Halkevlerinin ve Bazı Halk Partisi Gayri Menkullerinin Hazineye İadesi Hakkındaki Kanun Lâyihası” 9 Ağustos 1951 tarihinde açık oylamaya sunulmuş ve lâyiha, mecliste bulunan 365 milletvekilinden 362’sinin olumlu oyuyla geçmiştir. Yasa 11 Ağustos 1951 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yasa sonucunda halkevleri binalarına ve binalardaki mallara resmen el konulduğu ve bunlar hazineye iade edildiği için halkevleri de fiilen çalışamaz hale gelmiş, başka deyişle kapanmıştır. Burada halkevlerinin kuruluşunun yasayla değil de talimatnameyle yapılmış olmasının kapanmayı kolaylaştıran bir etken olduğunu belirtelim. Halkevlerinin kapanmasına yol açan önemli etkenlerden birisi de o devirdeki parti çekişmeleri, daha açık bir ifadeyle CHP yetkililerinin bu kurumları partinin bir yan kuruluşu gibi görerek elden çıkarmak istememeleri veya bağımsız bir kuruluş haline getirmede isteksiz davranmış olmalarıdır.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Bybrut

Bybrut resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  10.Kas.2006 Cum 15:46:50sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
 Model abi her zamanki gibi güzel noktaya değinmişsin
CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir