ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
| | |
|
Didem1907
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.Kas.2006 Çar 19:29:40 Bir Kadını Ağlatmak! |
| fiogf49gjkf0d Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya... En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe!
Işte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır kadının sonra. Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz işte.
Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli... Ve kadın ağlar; hem de çok!
Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla, daha çok kadın yapar kadınları. Her damla bir derstir çünkü. Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. İçlerindeki zehirdir onları öldüren!
Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki! Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları. Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar. Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı...
Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür.. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp, yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden. Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan...
İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye; hepsi kariyer derdinde olan. Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar. Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar. Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları adamlar onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman! Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların. E o zaman niye sarılsınlar ki!
Niye sarılalım ki! Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur. Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır. Bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır. Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır. O da kim, ne diye sormayın artık. Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü!
| |
guzelvecirkin
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 16.Ara.2006 Cmt 09:48:33 |
| fiogf49gjkf0d
Aglamak güzeldir dökülürken yaşlar gözünden,sakın utanma..........
Sezen aksu | |
ATEESSS
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 17.Ara.2006 Pzr 02:21:29 |
| fiogf49gjkf0d Gerçekten Güzel ßir Yaşı İmiş.Ellerine SaqLık.Ama ßuna ßenzer ßayanlar Artık Ülkemizde Nadir ßulunuyor Oda ßir Ayrı Sorun Taßiki. | |
SONAKREP
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.Ara.2006 Sal 22:07:56 |
| fiogf49gjkf0d Bir Yanlış mı Var? Önce Aynaya bak!
Gözlemci bir yazardan özel bir makale. İlginenlere
Houston çevre yolunun kenarındaki bir reklam panosunda şöyle bir yazı varmış: "Kişisel sorumluluklara ne oldu?" Bunu John G. Miller’in, "Sorunun Ardındaki Soru" isimli kitabında okudum. Sonra bunu küçük bir kağıda yazdım ve masamın arkasında artık bir büyük panoya dönüşen duvara iğneledim. Hemen yanında şöyle bir söz daha asılı: "Ben değilsem kim, şimdi değilse ne zaman?"
Suçlu hep başkası! Başarısızlıklar ya da yanlışlardan kendi dışımızdaki her şeyi suçlamak bizim toplumsal kültürümüzün özelliklerinden biri. Kendimize haksızlık etmeyeyim, başka birçok modern toplum da benzer bir psikoloji içinde kuşkusuz.. Ama doğrusunu isterseniz beni başka toplumlar değil, içinde yaşadığım bu ülke ilgilendiriyor öncelikle.. Yenilen takımın teknik direktörü, oyuncuları, hakemleri, yanlış transfer yapan yöneticileri suçluyor. Ve bu, genel bir kabul de görüyor. Kar yağdığında belediyeleri yolları açık tutamadıkları için suçluyoruz ama kimse kendi kapısının önündeki buzları kırmayı akıl etmiyor. Tarih kitaplarımızda, Birinci Dünya Savaşı’nda aslında kazandığımız halde, müttefiklerimiz yüzünden yenik sayıldığımız yazılı.. Sarıkamış bozgunu, Yemen faciası, Kanal harekatı, Filistin ve Galiçya cephelerindeki ağır kayıplar sanki hiç yaşanmamış gibi.. Başımıza gelen her kötü şey, sanki bizim dışımızda gelişmiş de biz de onun altında kalmışız gibi davranıyoruz. Hatta kişisel sorumluluklarına sonuna kadar sahip çıkan ve "durumdan vazife çıkaranöları aşağılamak için söylenmiş sözlerimiz bile var: "Her ayranım var diyene, tuz bende diye koşma!"
Kişi değil hata önemli Meslek yaşamımın önemli bir bölümünü çeşitli kademelerde yöneticilik yaparak geçirdim. Başkalarını suçlamak yerine, yanlış yapılan bir işin ya da yerine getirilemeyen bir görevin sorumlusu olarak kendisini ortaya koyanlarla çalışmayı tercih ettim hep. Mümkün olduğunca tabii.. "Kıbrıs baskısı için hazırlanan sayfayı kim taşra baskısına da koydu?" sorusunu hiç sormadım örneğin. Bu sorunun yanıtını hiçbir zaman merak etmedim. Merak ettiğim tek şey bunun nasıl olup da gerçekleştiğiydi. Hatanın nasıl yapıldığını öğrenecek olursam, tekrarlanmasını da önleyebileceğimi düşündüm. Hatayı kimin yaptığını merak edecek olursanız duygularınızın giderek öfkeye dönüşmesine de engel olamazsınız. Öfke, sizin hata yapma olasılığınızı artırır sadece.. Ama hatanın nasıl yapıldığıyla ilgilenirseniz duygularınız işin içine karışmaz. Mantığınız ve aklınızla bunun tekrarlanmasının önüne geçecek önlemler alabilirsiniz. Her gün değişik okullarda okuyan birçok genç insandan "e - posta" alıyorum. Kimi okulunu bitirmek üzere, kimisi de okulunu bitirmiş ve çalışabileceği bir iş arıyor, bazıları işe yeni başlamış.. Birçoğuna hâkim olan psikoloji, kendileri dışındaki bütün dünyaya yönelmiş bir öfkeden ibaret. Eğitimin kalitesizliğinden, iş bulma olanaklarının sınırlılığından, buldukları işin yeterince tatmin edici olmadığından şikâyet ediyorlar. Öyle bir görüntü çiziliyor ki o "e - posta"larda; bu genç arkadaşlar tamamiyle sistemin kurbanı olmuşlar ve kendi ellerinden de hiçbir şey gelmiyor.
Sütten çıkma ak kaşıklar.. Onlara zamanım elverdiğince yanıtlar yazıyorum: Eğitimin yetersizliğinden şikâyet ediyorsan, neden kütüphanede birkaç saat daha fazla harcamıyorsun? Neden internet denilen muazzam olanaktan, kişisel eğitim yetersizliğini gidermek için yararlanmıyorsun? Az sayıda boş iş olduğuna göre, benzerlerin arasından sıyrılmak için neden kendini daha donanımlı kılmıyorsun? Bu sorularımın çoğunun bir burun kıvrılmasıyla bir kenara fırlatıldığından da eminim.. Acaba, Houston çevre yolundaki bu "billboard"ın benzerlerini çoğaltıp ‘biz de yollarımızın orasına burasına diksek mi?’ diye düşünmeden edemiyorum: Kişisel sorumluluklara ne oldu? | |
artemissss
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 20.Ara.2006 Çar 10:07:47 |
| fiogf49gjkf0d
Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür.. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp,yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden. Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan...
|
| | |
NurPerii
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 20.Ara.2006 Çar 10:42:06 |
| fiogf49gjkf0d didem çok beğendim yazını eline yüreğine sağlık
Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü!
| |
posiongirLn
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 20.Ara.2006 Çar 10:45:39 |
| fiogf49gjkf0d ağlamaktan kurudu gözlerim ağlıyorum neydim ne haldeyim hatırlarsan bıraktığın yerdeyim hala sevdalınım bela sevdan varya...
kimi, yorgun bir yağmur damlası olarak düşmek yüreğindeki çiçeğe kimi,bu çiçeği soldurasıya akmak; bir sağnak edasıyla kimi, yolunu bulan su misali umutlandırmak; güneşe döndürebilmek yüzü kimi de yeni kimilere gebe deryalar oluşturabilmek nedensizce... neden sizce? | |
Draje07
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 20.Ara.2006 Çar 12:09:19 |
| fiogf49gjkf0d Bende Aglamak istiyorum :( | |
Draje07
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 20.Ara.2006 Çar 12:12:45 |
| fiogf49gjkf0d AĞLAMAK İSTİYORUM
Bir türkü çalıyor yüreğim param parça Etkileniyorum etkiliyor bu uzun hava Dardayım yalnızım ağlıyorum anla sana Çalan türküden uzun hvadan oldum param parça.
Gurbet elinde yalnızın arayanım yok Telefon almışım telefonumu tuşlayan yok Sevdiğim aradığım o insanlara artık sevgim yok Ağlamak istiyorum beni anlayan yok.
Aşık değilim ama çaresizim Derdimi anlayan yok dertliyim Hayattan ümidim kesildi derdayım Ağlamak istiyorum ağlamalıyım.
Belki kurtulurum ağlarsam O hasreti kollarım sarsam Doyasıya bir ağlasam O hasreti kollarıma sarsam.
Gurbetteki bu yalnızlığım Özledim seni anneciğim Ağlamak istiyorum ağlayacağım Gitmeliyim burdan gideceğim uzaklara.
O türküde ben beter oldum O türküde yalnızlığıma ağladım O türküde ben etkilendim Yalnızlığıma bir çare bulamadım.
Bu güzel hayatta bir ben miydim ağlayan Bu güzel hayatta bir ben miydim yalnız kalan Bir ben miydim her türküde gözleri dolan Bir ben miydim hayata küsen ağlamak isteyen.
Ağlamak istiyorum Nasıl yaşıyorum Ne yapıyorum Ağlamak istiyorum.
Hayattan zevk almayan Bu hayattan yok olan Bu hayatta ağlamak isteyen Bir ben miydim ağlamak istiyorum ağlamak, ağlamak istiyorum.
| |
| | |
| |